Yumuşak İniş ya da Sert İniş
Son olarak IMF revize edilmiş
büyüme tahminini açıklayınca ortalık karıştı. IMF’nin revize tahminine göre
Türkiye 2012’de yüzde 0,4 büyüyecekmiş.
IMF’nin geçtiğimiz Eylül ayında
2012 yılı için yaptığı tahmin 2,2 idi. Bu tahminini Aralık ayında revize ederek
yüzde 2’ye indirmişti. Şimdi Ocak ayında bir kez daha revize ederek yüzde 0,4’e
düşürmüş bulunuyor. IMF’nin bu revizyondaki temel varsayımları şunlar: (1)
Petrol fiyatı yüzde 30 oranında artacak ve bu artış Türkiye’nin cari
açığının düşmesini engelleyecek. (2) Türkiye’nin ihracatının yarısının
yöneldiği Avrupa’nın ithalatında hızlı bir gerileme olacak, bu da Türkiye’nin
ihracat gelirlerini düşürerek cari açığının gerilemesine engel oluşturacak. (3)
Avrupa’daki sıkıntıların büyümesi sonucu Türkiye, büyük cari açığını finanse
etmekte başvurabileceği kaynaklara ulaşmakta ciddi sıkıntılarla karşılaşacak.
2012 yılında Türkiye'nin büyüme oranı konusunda IMF dışındaki diğer tahminleri
de sıralayalım. Hükümetin tahmini (Orta Vadeli Programda) yüzde 4, OECD’nin
tahmini yüzde 3, Dünya Bankası tahmini yüzde 2,9. Buna göre Türkiye için 2012
yılındaki büyüme tahminleri yüzde 0,4 ile yüzde 4 arasında değişiyor. En düşük
tahmin ile en yüksek tahmin arasında 10 kat fark var.
Bir ekonominin kaynaklarını ideal düzeyde kullandığı bir dengede gerçekleştirdiği büyüme oranına o ekonominin
potansiyel büyüme oranı adı verilir. Genellikle bir ülke potansiyel büyüme
oranı dolayında bir büyüme sürekliliği yakalarsa sağlıklı bir ekonomik denge
içinde büyüyebileceği kabul edilir. Bu tanımdan giderek bir hesaplama yapmak çok kolay olmadığı
için uzun yılların büyüme ortalaması bir çeşit potansiyel büyüme oranı olarak
kabul edilir. Bu oran Türkiye için yaklaşık olarak yüzde 5 dolayında bir
orandır. Türkiye bu oran dolayında bir büyüme serisi yakaladığında ekonomik
dengesini bozmadan büyümeyi sürdürebilir.
Türkiye 2010 yılında yüzde 9
oranında büyümüştür. 2011 yılındaki büyüme oranının da yüzde 8 dolayında olması
beklenmektedir (ilk 9 aylık büyüme yüzde 9,6 dır.) Demek ki Türkiye son iki
yılda potansiyel büyüme oranının çok üstünde bir oranda büyümüştür. Nedir bunun
sakıncası? Bu zorlanmış büyüme Türkiye’nin cari açığının yüzde 10’lara gelip
dayanmasına yol açmıştır. Bunu sürdürebilmek imkân dışıdır. Çünkü bu kadar
büyük bir cari açığın finansmanı, hele böyle bir kriz ortamında giderek imkânsız hale
gelmektedir.
Bir ekonominin potansiyel büyüme
hızının üzerindeki bir büyüme hızından tekrar potansiyel büyüme hızı dolayına
dönüşüne yumuşak iniş deniyor. Eğer büyüme hızının düşüşü potansiyel büyüme
hızının çok altında bir düzeye giderse buna da sert iniş adı veriliyor.
Türkiye eğer önceki iki yılda
yaşanmış olan yüzde 8 – 9 düzeyindeki yüksek büyüme hızından yüzde 5’lik potansiyel
büyüme hızı düzeylerine iniş yaparsa yumuşak inişi gerçekleştirmiş olacaktır. Eğer
düşüş yüzde 2’nin altında bir düzeye doğru giderse o zaman sert iniş geçerli
olacak demektir. Yumuşak inişi uçağın normal inişine, sert inişi ise
tekerleklerinin açılmaması nedeniyle gövdesi üzerine inişine benzetebiliriz. Yani
sert iniş ekonomide büyük hasarlara yol açabilir.
IMF’nin yüzde 0,4’lük büyüme
tahmini oldukça sert bir inişi tanımlamaktadır.
Günaydın Mahfi Bey:
YanıtlaSilTürkiye'de yapılmakta olan yorumlar genel olarak %4 civarı bir büyümeye işaret ediyor. Hatta, Türkiye'nin dinamikleri gereği, %1-4 arasında bir büyümeyi gerçekleştirmesinin imkansız olduğu yorumlarını da okudum ki tarihsel veriler de buna işaret ediyor. Yani, ya %1'in altına ineceğiz ya da %4 ve üzerinde olacağız görüşleri daha hakim. Ben de %4 fikrine daha sıcak olanlardanım. Fakat, yanılma payının yüksek olabileceği bir dönemdeyiz. Tahmin yapabilmek gerçekten çok güç. Çünkü, tarihsel olarak az rastlanır bir konjonktürle karşı karşıyayız. Adeta bir laboratuara döndü iktisatçılar için dünya.
Saygılarımla,
Arda Tunca
Gerçekten de iktisatçılar için bir laboratuar ortamı söz konusu. Bu dönemin ardından yaklaşımlar, analiz teknikleri, anlayışlar değişecek muhtemelen.
SilMahfi bey merhabalar,
YanıtlaSilİlk yorumum olduğu için şunu belirtmek isterim; çok yararlı ve herkes tarafından anlaşılabilir bir ekonomi bloğu olmuş.Teşekkürler.Keşke büyük kitleler tarafından da okunsa..
Bence Türkiye piste çok yakın bir seviyede uçmaya devam edecek.İniş takımları ya 2013 te yere dokunacak yada sürdürülemez seviyeye gelen cari açıkla uçak inemeden parçalanacak.Bir ülkenin dinamikleri ancak o ülkenin içinden bakıldığında görülebilir.IMF ancak koltuktan PC ekranına bakıp değerlendirme yapıyor. Yeni pazarlar bulunursa eğer açığınızı sürekli finanse edebilirsiniz. İyi ve kaliteli mala her zaman pazar bulunur. Yeter ki bu denge işin ehli yöneticilerin elinde olsun.
Saygılar.
İsmail BAŞBOYACI
Yorumunuzu çok beğendim ama IMF pek öyle PC den bakarak tahmin yapmıyor. Türkiye'de bayağı büyük bir ofisleri var. Günü gününe izliyorlar ekonomiyi.
SilMahfi bey,
YanıtlaSilHepimizin bildiği üzere, Türkiye 2008-2009 krizinde bahsi edilen sert inişi yaşadı. Global ölçekli bu krizden en fazla etkilenen ülkeler arasına girerek üstelik. Cari açığımız gene çok yüksek seviyelerde seyir ediyor olmasına rağmen (şimdikinden biraz daha aşağıdaydı diye anımsıyorum) diğer Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük bütçe açığımız ve mali sektörümüzün güçlü yapısı bizi en kötüsünden uzak tutmuşdu (-4,7%).
2012 yılını, söz konusu dönemle kıyasladığımda, gerek cari açık ve gerekse bütçe disiplini tarafında çok fazla bir değişiklik görmüyorum. Reel sektör de çok farklı bir noktada değil. İhracatın ithalatı karşılama oranlarını kıyaslama fırsatı bulamasamda, aynı seviyelerde olduğunu tahmin ediyorum.
Kısaca özetlemek gerekirse, inişin ne kadar sert olacağını dışarıdan gelecek darbenin niteliği belirleyecek herhalde. Tahminim 1-2,5% gerçekleşeceği yönünde.
Çok selamlar
Cafer Demir
Haklı olabilirsiniz. Türkiye ekonomisinin güçlü yönleri var ve bunlar kriz ortamında önemli üstünlük sağlıyor. Bunu 2009 - 2010 arasında yaşayarak gördük.
SilTürkiye'nin Avrupaya ihracatı düşerse aynı seviye olmasa da yakın seviyede petrol ve gaz ithalatı da düşer. Imalat olmadan ithalat niye olsun ki. Zaten bence hem ihracatçıda hem iç satıcıda stok fazlası varsa niye üretim yasin. Işte kısır döngü. Imalat olmadan büyüme olmaz. Ithalat olmazsa açık azalır. Ihracat olmazsa döviz girişi olmaz. Ihraç malların büyük bölümü ithal edip işleyip sattığımız mallar zaten. Bence bu denklemde büyüme düşük olur.
YanıtlaSilPeki hocam aklıma takılan Türkiyede oluşabilecek bir siyasi kriz veya suriyede yaşanabilecek gelişmeleride acaba İMF göz önüne alıyor mu??
YanıtlaSilHocam selamlar,
YanıtlaSilben açıkçası IMF'in karamsar bir tablo çizdiği inancındayım. Fakat hükümet cephesi de fazla iyimser. Tahminin %2-5 arasında olacağıdır. Cari açık düşer belki ama daha önemlisi istihdam oranlarının ne olacağı 2012 emekçiler için zor bir yıl olacak.
Sevgilerle...