Avrupanın Toparlanması Niçin Zor?


Hemen her gün Avrupa ile ilgili olumsuz bir haber geliyor. Yunanistan çoktan unutuldu. Sorun çözüldüğü için değil, tam tersine sorunun çözümsüzlüğü anlaşıldığı için unutuldu. Yunanistan bitkisel hayata girmiş hasta gibi serumla idare edecek. Ne var ki sorun onunla bitmedi İspanya, Portekiz ve İtalya peş peşe patlayacak ekonomiler gibi duruyor. Bu ekonomilerin borç stokları ve bulmaları gereken finansman miktarları öylesine yüksek ki bu ikili ilişki faizlerin yükselmesine yol açıyor. Yüksek faizle borçlanmak ise sorunu büyüterek önümüzdeki döneme aktarmak biraz zaman kazanmaktan başka bir şey değil. Biz bu durumunun benzerlerini Türkiye’de geçmişte çok yaşadığımız için ne kadar sıkıntılı bir durum olduğunu iyi biliyoruz. (Bütün bu anlattıklarımın ayrıntıları bu sitede yayımlanan Avrupa Batar mı? Başlıklı yazımda var:  http://www.mahfiegilmez.com/2012/04/avrupa-batar-m.html)  

Birçok kişi Türkiye’nin 2001 krizinden çıkışını hatırlayarak “biz nasıl çıktıysak Avrupa’da öyle çıkar” görüşünü savunuyor. Oysa Avrupa’nın bugünkü kriziyle bizim 2001 krizi görünüm olarak birbirine benzese bile koşullar ve çevre itibariyle birbirine hiç benzemiyor. Türkiye o krize girdiğinde krizde başka bir ekonomi yoktu. Ticaret ortakları, finansman kaynağını kullandığı ekonomiler, hepsi sapasağlam ayaktaydı. Ayrıca Türkiye tek başına krize girdiği için IMF, Türkiye’nin kaybettiği GSYH tutarında destek verebilmişti.  

Avrupa aynı durumda değil. Her şeyden önce dünyanın birçok ülkesi ve Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı krizin içinde bulunuyor. Avrupa’daki ekonomilerin ticaret ve finansman ilişkilerinin ağırlığı birbirleriyle olan ilişkilere dayanıyor. Diyelim ki İtalya mali disiplini sağlayabilmek için bütçe açığını kısmak ve onu yapabilmek için de kamu harcamalarını azaltmak istiyor. Bu durum hem İtalya içinde talebin kısılmasına hem de İtalya’nın öteki Avrupa ülkelerinden alacağı malların azalmasına yol açar. Ya da diyelim ki İspanya cari açığını düşürebilmek için ithalatını düşürmeye çabalıyor. Bu durumda öteki Avrupa ülkelerinin ihracatı düşer. İhracatı düşen öteki Avrupalı ekonomiler de ithalatı azaltmanın yollarını aramaya başlarlar. Böylece İtalya’nın bütçe açığını, İspanya’nın cari açığını düşürmek için aldığı önlemler dalga dalga bütün Avrupa ekonomilerinin benzer önlemlere yönelmesine yol açarak sıkıntıyı kıta çapında yaygınlaştırır ve Avrupa başlangıçtaki durumundan daha da kötü bir konuma gerilemiş olur.

Şu anda Avrupa’nın sorunu herhangi bir üye ülkede atılacak bir kısıntı adımının bütün Avrupa’yı etkilemesidir. O nedenle tek başına krize girmiş bir ülke için geçerli olabilecek mali disiplin, büyümeden fedakârlık, bütçe açığını düşürmek gibi reçeteler Avrupa için geçerli görünmüyor. Onun için de Avrupa’nın krizden çıkması öyle kolay ve kısa süreli bir konu değil. Bu sıkıntı uzun yıllar sürebilir.

Ülkelerin, siyasal birliği hedefleyerek önce mali birlik, sonra da ekonomik birlik oluşturmaları ve para birliğine geçmeleri herkese bir devrim gibi görünmüştü. Ne var ki bugün Avrupa Birliği’nin ve özellikle de Euro Birliği’nin geldiği aşamada bunun o kadar da iyi bir düşünce olmayabileceği tartışılıyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki bugün para birliği olmasaydı birçok Avrupa ekonomisinin sorunu devalüasyon aracılığıyla çözümlenebilirdi.

Küresel krize kadar dünyada Avrupa Birliği benzeri birlikler oluşabileceğini düşünürdüm. Şimdi tam tersini düşünüyorum. Federatif yapılar içinde kent devletleri oluşturmak daha akıllıca görünüyor. Bu kent devletleri çok daha esnek ekonomik yapılara sahip olabilirler. Krizler de büyümeden ve ülkeden ülkeye sıçramadan çözümlenebilir.  

Yorumlar

  1. Hocam geçen gün cnbce de seyrettiğim bir haberde ingilterede beklenen "Şimdi doğan her 3 bebekten 1 inin 100 yaşının geçeceği yönündeydi..Halihazırda zaten iyice uzamış insan ömrü sosyal güvenlik harcamalarına haddinden fazla yük bindiriyor..SAnırım Yaşlı Avrupa'yı daha zor günler bekliyor..Ya emeklilik yaşı yükseltilecek ya da GDOlu kanserojen tarım ürünlerini teşvik için fon ayrılacak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım benzer bir durum bizim için de kapıda bulunuyor. Sağlık harcamalarımızı o kadar hızlı artıyor ve yaygınlaşıyor ki bunun altından nasıl kalkılacak bilinmiyor. Bizim tek üstünlüğümüz genç nüfus fazlası yani yaşlılara bakmak için prim ödeyebilecek nüfus çok.

      Sil
    2. Degisen tuketim aliskanliklarimiz ve obezite'de ekonomiye ciddi yuk. Ucak, otobus, metro vb. araclarin yakit harcamasi ve insanlarin artik neredeyse yan yana oturamamasi ciddi sikinti. Gercektende bizimda kapimizda bu saglikla gelen sikinti. Bir yazinizdan da okudugumuz gibi boyle alanlarda yapisal reform olmazsa olmaz.

      Sil
  2. Mahfi Bey, Federatif yapilar icerisinde kent devletleri modelinizi musait oldugunuz bir zaman ayri bir yazi ile detaylandirarak paylasirsaniz ufuk acici olabilir. En azindan beyin firtinasi yapmak adina katki saglayabilir. Saygilarimla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz daha ileride bu konuda bir yazı yazacağım. Teşekkürler.

      Sil
    2. Hocam biraz riskli bir alan bu sanki. Türkiye içinde de federatif yapıya atıfta bulunduğunuz zannı sıkıntı yaratmasın:)

      Sil
    3. Burada değindiğim federatif yapı daha çok Avrupa için geçerli. İsviçre kanton sistemi gibi.

      Sil
  3. Hocam yazılarınızdan gerçekten faydalanıyoruz.Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. hocam yazınızdan anladığım kadarıyla Euro bölgesinde yer alan ülkeler birbirleriyle ticaret ettikçe sorunu çözecek gibi değiller. Bölge dışına ihracatta rekabet yaratmak içinde Euro para birimini aşırı değerli gözüküyor. Acaba PIIGS ülkelerinden herhangi biri değil de bölgenin lokomotifi Almanya'nın Euro para birliğinden ayrılmasıyla Euro'nun değer kaybetmesi sağlanarak bir rekabet avantajı sağlanabilir mi?

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  5. Mahfi bey İsviçre kanton sistemini içeren bir yazı yazmanız gerçekten çok anlamlı olur. iş seyahatim için gittiğim ve 1-2 ay kaldığım İsviçre de gördüğüm sistem ile dünyayı yeniden tanıdım diyebilirim. bir çok insanın aklına gelen şey benimde aklıma geldi tabi ki, bu sistemi biz neden uygulamayalım? bunun alt yapısının en azından fikirsel olarak yavaş yavaş yapılması gerektiğini düşünüyorum.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  6. Hocam, zaten söyleniyordu, sizin yazınızla da EURO bitti diyebilirmiyiz? Kent devlet modeli bir nevi finans merkezi ve ticaret merkezleri gibiyse bu gücünde tek elde toplanması değil midir?

    YanıtlaSil
  7. Mahfi Bey, AB'nin yapısal sorunlarından bahsetmişsiniz.

    Açıkça öngörülebilen trajik sonuçlarına rağmen, yapısal sorunlara niçin çözüm bulunamadığı üzerine düşünüyorum bir süredir.

    Manzara şöyle:

    Beş yıldızlı otelin balo salonu... Muhteşem bir mönü, en pahalı şaraplar şampanyalar, orkestra ve müzik... Darul Şafaka yararına... Biletler herşey dahil, kişi başı yüz lira!
    Hayal gibi...

    Son Tango çalınıyor...

    Son tango da bittiğinde hesabı birilerinin ödemesi gerekecek...

    Kimse tangonun gün ağırana kadar çalmasını beklemiyor zaten. Sadece maestro, bir yandan son tangoyu tekrar tekrar çalarken diğer yandan baloyu tertip eden zevatın, salına salına kapıya yaklaşmasını bekliyor...

    Maestro bageti indirmeden müziğin durmasının mümkün olmadığına inandırılmış orkestra, öğretilmiş bir çaresizlikle, hesabın ödendiğini sanan davetlilerin, önlerine hesap geldiğinde sandalyeleri sahneye fırlatmalarını bekliyor...

    Oysa tertip komitesi salonu terketmeden müziği kesmeli. Davetliler hesabı ödemekten kurtulamayacaklar elbet, en azından yanlız kendi yiyip içtiklerini ödeseler...

    Yapısal sorun mu?

    Yapısal sorun, bu ihtişamın kişi başı yüz lira olması!

    Tertip komitesinin hesaabı ödemeden sıvışmasına izin verilmesin yeter. Bir daha bu fiyata böyle bir baloyu düzenlemeye kimse cesaret edemez!

    Maestro,tertip komitesini son tangoyu yapmak üzere piste davet etmeli ve orkestra komite için çalmalı...

    Sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
  8. Hocam son paragraftaki `federatif kent devletleri` fikrinizi okuyunca kendimi tutamayip icimden gelenleri yazayim dedim affiniza siginarak. Yer yetismedigi icin iki yorum ustuste gondermek durumunda kaldim

    Sonra da İskender ya da Fatih gibi biri ya da onların modern versiyonu bir düşünce akımı gelip bütün bu şehir devletlerini birlestirip altına (ya da bilgisayarın bir tusuyla yani bilinen tabiriyle “havadan fiat para basarak” degil de seffaf bir sekilde miktarı denetlenip kontrol edilebilir, dunyada uretilecek katma degere orantılanabilecek başka bir varlığa) dayalı kuresel bir para birimi olustursa da insanlık bu komedyadan, bu vakit ve efor kaybından, bu aldatmacadan yüzyıllardır süregelen anglosakson sömürünün bu “çağdaş” formatından nihayet kurtulsa. Çoğumuza ütopya gibi görünebilir ama madem bu makamın yani FED’in ağzından çıkan her kelime verdiği her karar bütün insanlığın yaşayışını birebir ve anında etkiliyor öyleyse bu kurum oluşumunda, işleyişinde, temsilinde ve denetlenmesinde bütün insanlığın temsil edildiği küresel bir kurumla değiştirilmelidir.
    İnsanlık kendisini ekonomik, zihinsel, kültürel, askeri tahakkümü altında çok uzun süredir inim inim inleten bu güya modern, medeni ve demokratik, özünde ise zalim, insafsız, sahtekar, kibirli çoğunluğunu ABD ve batılı (kendilerini dünyanın geri kalanından ayırmak için beyinlerimize kazıdıkları geri kalanların yetersiz ve aşağılık kompleksine itilmesi için kullandıkları deyim “Batılı”) hükümetlerin oluşturduğu bu küresel çetenin vahşetinden kurtarmak için eninde sonunda bu güçlerin asıl güç kaynağı FED’i bu şeytani tapınağı (wall street bankacıları FED’e tapınak anlamına gelen temple derler) bu insanlalık düşmanlarının bu şarlatanların başına yıkmalı ve yerine insanlığın ortak yararı için işleyen başka bir mekanizma kurmalı. Greenspan, Bernanke ve onların güya bağımsız yerel kuklaları (bizdeki ABD’li abisine güvenerek racon kesip kabadayı kıvamında kılıç sallayan ramboyu herkes tanıyor) matbaalar pardon Merkez bankaları senelerdir bilinçli yalanlarıyla ellerinde tuttukları küresel sistemin iplerini sırf bu yalana dolana dayalı, dünya nüfusunun çok azının maddi menfaatlerini ve ideolojik bağnazlıklarını sürdürmeye dayalı statükoyu koruyabilmek için küresel bazda sahip oldukları yandaş (pardon ama ass kissing) medya, derecelendirme ve küresel denetleme kurumları ve güya sivil toplum kuruluşlarıyla insanlığın beynini yıkayıp güya modernliğin ve medeniyetin tek öncüleri tek koruyucuları olduklarına inandırmaya çalışıyorlar.
    Teoride Serbest Piyasa, azalan getiriler (diminishing returns), onun neticesindeki yaratıcı yıkım (creative destruction) ve Adam Smith’in piyasayı mükemmel işlerliğe kavuşturan görünmez eline dayandırılan bugünkü sistem, pratikte gücü elinde bulunduranların çok iyi bildiği ve Joseph Stiglitz’in nobel ekonomi odulu alan “market forces in asymmetric information environment” çalışmasında belirttiği gibi, gücü ve bilgiyi sonuçta insanlığın genel anlamda kaybetmesi pahasına kendi milli çıkarları için mütemadiyen manipule eder ve Adam Smith’in onlara güya görünmeyen eli onların dışındakilere Türk usulu işaret ve orta parmak arası baş parmak amerikan usulu yumruktan fırlamış orta parmak olarak görünür. (yer yetmediği için Devamı bir sonraki yorumda)

    YanıtlaSil
  9. (bir önceki yorumdan devam) Azalan getiriler, asimetrik bilgi, pratikteki üretim süreçleri ve ihtiyaçlar gözönüne alındığında İnsanlık temeldeki gücünü FED den ve onun yalan ama reserv para basma gücünden alan bu vahşi sistemden ve onun muhafızlarından kurtulmadıkça savaşlardan, vahşetten, kandan, hızla dünyayı bitiren çevresel felaketlerden ve sahtekarlıkla dezenformasyonla gelen beyin uyuşukluğundan, yılmışlıktan ve kaderciliklten insanlığa yakışmayacak şekilde vahşet, korku ve çaresizlik içinde perişan olacak. Yani insanlık ya bu şarlatanlıktan kurtulup yaralarını sarıp sahtekarların ulus,ırk, mezhep diye boluk porcuk edip birbirine yabancılastırıp düşman edip somurdugu parcalar olarak değil de insanlık ve sağduyu paydasında birleşip onurlu ve azimli bir şekilde ortak ve aydınlık gelecegine umutla bakacak ya da geleceğini zengin , makam sahibi ama zalim, gücünü sahtekarlığıyla elde edip koruyan ve sürekli aldatan kocada arayan basiretsiz, çaresiz ev kadınları ya da fırsatçı, onursuz, şahsiyetsiz müstakbel gelinler gibi perişan bir şekilde karanlık bir geleceğe doğru ilerleyecek ve iş işten geçtikten sonra pişmanlık içinde “ Ne yaptım ben?! Ahh keşke” diyecek.
    (bir önceki yorumdan devam) Ben umutluyum bu maymunların Darwinizm, Adam Smith ve Malthus yalanlarına dayanarak sürdürdükleri talan düzeni zaten artık apaçık herkesin anlayacağı şekilde ortaya çıktı. Belki biz göremeyiz ama artık gerekli olan at gözlüklerinin çıkması sonucu ortaya çıkacak olan SAĞDUYU ve dezenformasyondan kaynaklanan alternatifsizlik takıntısının yok olması. Ve nihayet dayanışma temelli tek dünya, enternasyonalizm ve dünya vatandaşlığı.
    Deli uçmuş bu adam diyebilirsiniz ama hatırlayın 1922 lerde Türkiye Cumhuriyeti Atatürk dışında herkes için bırakın ütopya olmayı hayal bile değildi.
    Ben alim değilim, cahil de değilim Anadolu lisesi mezunu bir Anadolu çucuğuyum. Üniversite sınavını 79. olarak kazanmış, Bilkent İşletmeyi 2. bitirmiş, Fulbright bursunu birinci, Türk Eğitim Vakfı bursunu ikinci olarak kazanıp Harvard’da MBA yapmış daha sonra küresel kan emicilerde belli süre gerçeklere gözlerini adeta kapamış yerli kukla ve özenti “batı” yandaşlarıyla birlikte hayretle çalışmış biriyim. Tekrar ediyorum ne alimim ne de benim dediğim en doğru diyorum ama tarihsel, antropolojik, sosyolojik, mantıksal bakış bir yana “there is simplicity beyond sophistication” (sofistikasyonun ötesinde sadelik vardır) diyip insan gözümle şu dünyanın haline bakıp balık baştan kokar diyorum ve sağduyum bana yukardakileri söyletiyor. Büyük ihtimal bana katılmazsınız. Katılırsınız katılmazsınız bilemem ama en azından “federatif kent devletleri cümlenizi okuyunca” ne dediğimi anlarsınız diye içimdekileri yazmak istedim. Rahatsız edip zamanınızı harcadıysam affola..yazılarınız ve ekranlardaki güleryüzünüz ve bir keresinde bizzat dinlediğim Hatti tabletleri çalışmalarınız için teşekkürler hocam. Saygılarımla Tefik Egeli
    tefikegeli@yahoo.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünemediğiniz önemli noktalar var. İnsanlar ne yazık ki özdeş maddeler değiller. Düşünen hayvanlar. Bu sistemin avı olanların temennilerini anlatmışsınız. Tarihten beri insanlar dahil tüm canlıların doğasında üstün olma, üstünlük kurma güdüleri var. En ideal ekonomik sistem bile kurulsa adalet hiç bir zaman olmayacak. Dünya var olduğundan beri adalet yok. Adalet sadece "İLAHİ" bir kavram bu dünyada. İlahi bir güç olarak peygamberler gelmiş yine dünya adaleti sağlanamamış. Sizin bir kutsal kitaptan daha çok benimsenecek bir şeyiniz olabilir mi ? Ayrıca dinler bile bazı kesimlerin çıkarları tarafından kullanılırken sizin ekonomik görüşlerinizi kim tam manasıyla uygular. Kimin işine gelir sizden bizden başka ? Sistemede dinlerede entegre olup cenneti bekleriz tek umudumuz orası. Siz tam bir dünya devriminden bahsediyorsunuz ülke bazında devrim yapmak bile imkansız çok sıkı istihbarat teşkilatlar var söylediklerinizi kimse duymasın ya kodeste ya işkencede ya da ölümle hayatınızı harcarlar. Ütopik hayallerin peşini bırakıp mevcut sistem içinde alabileceğiniz en iyi yeri alın diyor gibi değil mi sağduyu solduyu herne duyuysa ? acı ama gerçek bu mu ? bunlar çok derin tartışma konuları bir solukta tartışılmaz.

      Sil
    2. Yorumuma verdiğiniz cevap için teşekkür ediyorum. Yine yer yetmedigi icin kendi cevabımı parca parça vermek durumunda kaldım. Fikirlerinize saygı duyuyor ama büyük çoğunluğuna katılamıyorum. Öncelikle ilk cümlenizde söylediğiniz ve düşünemediğim kanısına vardığınız şeyleri o şeyleri yüzeyselce düşünmüş ve sistem muhafızlarının onlarca yuzlerce yıldır yaptıkları beyin yıkama ve dezenformasyon harekatlarına kurban olarak onların adeta papaganı haline gelmis edilgenlesmis kaderine razı olmus cogunluktan daha fazla ve ozgurce düşünebildigim icin bu duzenden kat kat ustun alternatiflerin mumkun olduguna inanıyorum. Katılıyorum size son cumlenizde dediginiz gibi bunlar derin tartısma konuları bir solukta tartısılmaz ama baslamak bitirmenin yarısıdır derler yeri gelince orasından burasından fikir beyan edip statukocuları rahatsız etmek kovana comak sokmak oynadıklarının gercekdısı ve sahtekarlıga dayalı komedi oldugunu hatırlatmak susmaktan yada ne zaman gelecegi belli olmayan “uygun zamanı” beklemekten iyidir bence  Ayrıca yorumunuzda sanki sistemin maddi veya mevkiisel magduru oldugum kanısına vararak bu degisimi (…bu değişim “kimin işine gelir ki sizden bizden baska”…”sistemin avı olanların temennilerini anlatmıssınız” demişsiniz bunlara dayanarak soyluyorum) sadece sistemden beslenmeyenler ister kanısına varmıssınız ki bu da bireyciliğin ve bencilligin temel insan durtusu oldugu fikrini bir dogma gibi benimseyip sahip oldukları kuresel papagan medya ve adeta maasa baglanmıs yazar akademisyen ve benzeri dusunce liderlerini kullanarak mutemadiyen sisteme tapının aksi takdirde korku ve kıyamet gelir(dinsel fanatizmden farksız) kampanyalarıyla insanların beynine kazıyarak sorgusuz sualsiz insanların cogunluguna benimsetenlerin ekmegine yag suren en egitimli kisilerin bile bu dogmayı tartısmaktan vazgectiklerini gosteren bir durum. Aksine bir taksi soforu babanın ve banka memuru annenin ogulları olarak ben bu sistemle hem egitim hem mesleki hem itibar ve statu hem de maddi olarak gelinebilecek en ust noktalara gelmis bu yalana ve sahtekarlığa dayalı sistemin iplerini elinde tutanların iktidarının devamının aracı ve teminatı kuresel finans ve sermaye piyasalarında birkac milyon dolar yapmıs biriyim. Bu eni sonu gelecek degişimi bir sistem magduru olarak degil kibire ve yalana midesi bulanan ve insanlıgın bu vahsete ve soytarılıga mahkum olmadıgını cok daha guzel bir dunyanın mumkun oldugunu bilen ve bu bilgiye de sagduyuyla dusunerek fikir ve isleyis altyapısının iskeletini kafasında kurmus ve dusunmeyi kendisi gibi seven insanlarla bu yolda dusunen ve bu yolda faydalı olacagını dusundugu her turlu eyleme devam eden biri bır aktivist olarak istiyorum. Devamı bir sonraki yorumda

      Sil
    3. “Siz tam bir dünya devriminden bahsediyorsunuz ülke bazında devrim yapmak bile imkansız çok sıkı istihbarat teşkilatlar var söylediklerinizi kimse duymasın ya kodeste ya işkencede ya da ölümle hayatınızı harcarlar”
      Diye yazmışsınız evet haklısınız zaten bana gore devrim ancak dunya capında gerceklesebilir. (Ayrıca oncelikle sunu soyleyeyim bu fikirlerimi hem karsı karsıya hem internet ortamında yuzlerce binlerce kisiyle yıllardır paylasıyorum paylasmaya da devam edecegim.) Bireysel olarak ulkelerin devrim yapması mumkun ve surdurulebilir olamaz cunku devrimi gerceklestirmis halkının egitim ve saglıgını oncelik yapmıs sanat spor ve benzeri bircok insanı insan yapan faaliyetleri sosyal yasamın vazgecilmez parcası yapmıs bireysel adacıklar (ulkeler) cogunlugunu yukarda bahsettigim medya sistemi sayesinde beyin yıkanması ve toplumsal muhendislik harekatları sayesinde gorunurde cagdas ama ozde sisteme tapınma ve en iyisinin bu oldugu dogmasıyla uyutulmus gonullu post-modern kolelerin olusturdugu ve bu kolelerin gonullu isgucune dayanan katmadegerin sitemin sahiplerinin sermayesine her gecen gun sermaye gucune her gecen gun guc kattıgı bir dunyada bu sistemden beslenen gunumuzde ABD ve batı hukumetleri onderligindeki sistem muhafızları icin en buyuk tehdit olarak gorulecek ve mumkun olan en kısa zamanda dezenformasyon kampanyaları, guya insan hakları savunucusu sivil toplum kuruluslarının bolucu yıkıcı calısmaları, prikolojik, sosyolojik askeri binbir ayak oyunu ve kandırmacayla yıpratılıp yokedilmesi birinci oncelik olacaktır. O nedenle sizin de dediğiniz gibi insanlığı kurtaracak değişim ulkelerin ya da bolgelerin boluk porcuk dogru yolu bulmasıyla degil insanlıgın topyekun bu sarlatanların oyununu anlayıp sarsılamaz dedikleri guclerinin sarsılabilecegini ve yerine insanlığa yakışır daha iyisinin getirilebilecegini, titanik gibi her buyuk ihtisamlı seyin batırılmaz olmadıgını anlaması ve sistemin bir sır gibi saklanmaya calısılan dezenformasyonla hedef saptıra saptıra korunan ama gun gectikce eni sonu gun gibi ortaya cıkacak olan asıl guc kaynagını yani FED merkezinde orgutlenen kuresel soygun mekanizmasını ve onun aracı olan artık kagıt ve matbaa masrafı bile olmadan havadan bir bilgisayarın tusuyla yaratılabilen ama sadece gonullu kolelerin beyninde hala degerli olduguna inandırıldıkları icin degeri olan rezerv para amerikan dolarını (onlarca yıldır ticari acığı olan ve ilerde de bu acıgı hic kapatmayacagı bilinen yani insanlıgın en egitimlisinden en cahiline kole gibi sahibine tapınırcasına ahhhh biraz tuketseler de su dunyamızın ekonomisi duzelse diye enayi gibi bekledigi bir ulkenin parası. Bas komedyen Bernanken bahsetmeden olmaz simdi.. ergenligi coktan atlatmıs ama kısa sureli-surdurulemez etki kabiliyeti olan guclerinin farkına varmıs kızlar gibi tamam simdi verdim yok yarın vercem diyerek etrafta agzı sulanarak dolanan kısa donemli karlarından ilerisiyle ilgilenicek beyinsel ve hormonal durumda olmayan kuresel finans cetesinin piyonlarını oyalayan gorunurde kudretli aslında yusuf yusuf yusuflayan ilahiiiii kommmmedddddyaaaa nın başrol oyuncusu … ama dikkatinizi cekmek isterim oyuncusu diyorum yapımcısı degil) anlayıp onun sistemin muhafızlarına verdiği gucle insanlıgın ustunde kurulan tahakkumden topyekun kurtulmaya dogru gittiginde bu degisim olusacak. Bu da insanlıgın bir sekilde birbirinden haberdar ve birlesmis olmasını gerektiriyor ki benim umutlu olmamın sebebi de budur insanlık kotu bir yoldan da olsa bu en azından haberdar olma anlamında birlesim eni sonu insanların uyanması ve gercek anlamda birlesmesiyle ve baslarındaki bu yalancı kraldan ve onun cetesinden kurtulup topyekun aydınlanması ve ozgurlesmesiyle olusacak.. tabi yine bence (devami bir sonraki yorumda)

      Sil
    4. Insanlık tarihi boyunca yasanan olumlu degisimlerin buyuk bir cogunlugu her zorluga her baskıya ragmen insanlık icin dogruluk ve sagduyu adına mucadele yolunda yasamlarını ortaya koyan kisiler tarafından gerceklestirilmistir. Mustafa Kemal sizin yukarda soylediginiz gibi iskenceden kodesten ve olumle hayatının harcanmasından tırsıp emrinde calıstıgı emperyalist yenilmez gorunen tek dişi kalmış hayasız akıncı emperyalist batıya biat etmis hukumdarının ve o gunku “yandas medyanın” yanında yer alıp rutbesinin gecmis basarılarının ve uniformasının makamının tadını cıkarma yolunda “TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÜTOPYASI” ndan vazgeçse ve varlığını buna adamasaydı bugün ATATÜRK olamaz siz de ben de yuzyıllarca koloni mantıgıyla somurulmus ortadogu veya afrika ulkelerinde oldugu gibi nesiller boyu koloni dayatmacılıgı altında ezilmis bir kulturun icine asagılık duygusuyla dogar kendi kimligimizden utanır vaktiyle onderlerimizi olduren analarımızın bacılarımızın ırzına gecip kaynaklarımızı kurutan bu tek disi kalmıs canavarlara yakın olmak onların ulkelerine iltica etmek icin omrumuzu harcamayı yasamak sayar onlar tarafından kabul edilip kimbilir hangi menfaatleri icin pohpohlanınca da onune sakadat atılmıs kopek gıbi sevinmek durumunda kalabilirdik.


      “Ütopik hayallerin peşini bırakıp mevcut sistem içinde alabileceğiniz en iyi yeri alın diyor gibi değil mi sağduyu solduyu herne duyuysa ?”
      Bu ogudunuzu okuyunca sizi 1922 lerde istanbulda ya da izmirde calısan bir gazeteci olarak hayal ettim acaba anadoludaki harekete destek veren hasan tahsin gibi kahramanlardan mı olurdunuz yoksa bugun adını bile bilmedigimiz ama bilmek de istemedigimiz yuzlerce “realist-cağdaş-ütopyacı veya hayalperest olmayan” yenilemez gibi görülen işgalcilerin yanlısı mandacı bir gazeteci mi olurdunuz. Eminim yeterince düşündükten sonra ilki olurdunuz ve bana verdiğiniz öğüdü ilk cümlenizde bana söylediğiniz gibi yeterince derinden düşünmeden verdiğinizi anlar bugüne kadar inandığınız şeyleri uzunca bir süre inzivaya çekilip tekrar düşünmek isterdiniz. Bana sorarsanız yukarda oğütlediğiniz mevcut sistem içinde inandıklarıma rağmen çarkın dişlilerinin dönmesine yardım eden güçten tırsan bükülmez eli öpeceksin diyen bir zavallı olarak onursuzca yaşamaya devam edeceğime işkence, kodes ya da ölümle sonuçlanacak bu yolda içim rahat elimden geleni yaparım bin kat daha iyi. Yorumuma yaptığınız yorum için tekrar teşekkürler sağlıcakla, sağduyuyla, sevgiyle kalın ve “insanlığa” biraz güvenin bir şans tanıyın lutfen :).
      Tefik Egeli

      Sil
    5. 1922 ile bu günün koşullarını bir tutuyorsunuz o dönemdeki teknolojiyle bugün arasında dağlar kadar fark var. O zamanda telefon dinleme uydudan takip gibi onlarda gelişmiş sistem mi vardı ? bu günün koşulları kuşkusuz kat be kat çok daha zor. Günümüzde sizi, birileri yakalamayı gerçekten isterse kim olursanız olun yakalar bu kadar basit. Tarihte değişmez bir unsur vardır ; her dönem kendi şartlarına göre değerlendirilir bunu unutmayın. Ayrıca verdiğiniz kısıtlı bilgilerle bir şeylerin nasıl değişebileceğini anlayamadım açıkçası sağlam temellere oturmuyor savunduğunuz savlar. Ayrıca bir kaç milyon dolarınız olması bu sistemde iyi bir konumda olduğunuz anlamına da gelmiyor. Sizde benim gibi sıradan birisiniz bu gün bir kaç milyon dolarla boğazda yalı bile alamazsınız. Ancak ben nasılsa ortalamanın oldukça üzerinde bir hayata sahibim geri kalanlar ne olursa olsun düşüncesinde olmamanız sevindirici. Madem sahip çıkılmasını düşündüğünüz teorileriniz var herkesin göremediği şeyleri görebilme gibi yetenekleriniz var bu konuyu bir tez konusu haline getirin bakalım hangi üniversite kabul edecek ilgilenecek. Bu düşüncelerinizin benimsenmesi gerek bunu hangi platformda nasıl yapacaksınız da her şey güzel olacak gerçekten çok merak ediyorum. Che nin yaptığını dünya çapında yapabileceğinize inanıyorsunuz anladığım kadarıyla. İnsanları ikna edemezseniz kimse ben gibi kılını kıpırdatmaz gülümseyip geçer.

      Sil
    6. Yoksa siz zeitgeist hareketi gibi bir hareketten falan mi bahsediyorsunuz, mevcut bir hareketi mi savunuyorsunuz bunu anlamaya çalışıyorum

      Sil
  10. Federatif yapılar içinde kent devletleri oluşturmak fikrinizi detaylı anlatacağınız bir yazıyı bende merakla bekliyorum.
    öncesinde çözümsüzlüğün bir adım sonrasında dominonun ilk taşının ne zaman düşeceği, Yaz ekonomisine giriş ile birlikte daha zor bir sürece girilebileceği, yeni Keynes'lerin ve çözüm noktalarının kimler olacağı konusunda görüşlerinizi de merak etmekteyim.

    YanıtlaSil
  11. Yazımın son paragrafında geçen federatif yapıya dayalı kent devletleri sözleriyle aslında iki şey kastettim. İlki günümüzdeki İsviçre kantonları, ikincisi de binlerce yıl önce ortaya çıkmış olan kent devletleri. Kantonların kendi paraları yok. Eğer olsaydı benim kafamdaki yapıya uygun bir şey olabilirdi. Küçük bir kente, orada oturan halk sahip çıkabilir ve bu da gerçek anlamda demokrasiyi getirebilir. Büyük devletler demokrasiden kopmaları peşinden sürüklüyor.

    YanıtlaSil
  12. Avrupa'nın harcamaları kısmasının bir digerindeki çöküşü körükledigi yorumunuz bana alışveriş kuponlarıyla iç talebi canı tutma fikrini hatırlattı.Avrupa ülkeleri krizden çıkana kadar maaşların 75% ini süresinde kullanılmak üzere alışveriş kuponuyla ödese mesela.Biraz çocukça bir fantezi gibi görünüyor ama...
    Bizdeki saglık harcamalarını kısmak için spor salonlarına vergi muafiyeti,obezlere ve bagımlılara ek saglık katılım payı,kilosu 100'ün üzerindekilere belli koşullara baglı olarak bir yıllık spor salonu çalışmasının reçete edilebilmesi,müfredeta saglıklı yaşam derslerinin konması gibi küçük ama etkili önlemler alınabilir.Sporu ve dengeli beslenmeyi bir yaşam biçimi haine getirmeli ama önce spora yatırımdan stadyum yapmayı anlayan zihniyetin degişmesi gerek
    Şehir devletleri modelini Kürt sorununa çözüm olarak Emre uslu da dillendirmişti geçenlerde.Bölgesel federasyona alternatif olarak.Bizim cografyaya pek uygun oldugunu düşünmüyorum ama yerel yönetimlerin şekillendirilmesinde bazı yönleriyle göz önünde bulundurulabilir.Avrupa'da tırmanan ırkçılıgı geriletecek bir çözüm olabilir mi aynı zamanda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıklarınız hep makul şeyler. Buna karşılık her seçeneğin karşıt bir argümanı da var. Aslında kent devletleri modeliyle benim de kastettiğim daha ağırlıklı yerel yönetimler. Bunu mevcut modelde bir türlü yapamadık. Oysa bunlar bir federatif yapı içinde devlet gibi olsalar daha güçlü olabilirler ve yerel yönetimler ve yerinden yönetim daha güçlü daha bağımsız bir yapıya kavuşabilir.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı