Kayıt Dışı Ekonomi


Kayıt dışı ekonomi hesapları yine güncel konu oldu. Bazılarına göre Türkiye’de kayıt dışılık öylesine büyük ki GSYH’mız gerçeğin yarısını bile göstermiyor. Gerçekten böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Bu soruya yanıt ararken öncelikle kavramların neyi ifade ettiğine bakmamız gerekiyor. Çünkü Türkiye’de kayıt dışılık sözüyle kastedilen şeyler farklı. Büyük çoğunluk kayıt dışılıkla GSYH hesapları dışında kalmış geliri kasdetmekte ve fakat bunu vergi kaydına girmemiş kazançla özdeşleştirmektedir. Çoğu kez akım ve stok kavramları da birbirine karıştırılmaktadır. Birbirine çok yakın kavramlar olan ve o nedenle sık sık birbiri yerine kullanılan milli gelir, GSYH, GSMH gibi kavramlar akım kavramlardır. Yani üç ay ya da bir yıl gibi bir sürede bir ekonomide yapılan üretimi veya harcamaları ya da gelirleri gösterir. Bunlar stoku göstermezler. Stok olan şey ülkenin servetidir. Kayıt dışı ekonomi, milli gelir hesaplarına girmemiş miktarı ölçmeyi hedeflediği için o da akım kavramdır. Eğer bu tür kayıt dışı üretim ya da gelir yine kayıt dışı olarak biriktirilip servete eklenmiş ve buna karşın kayıt dışı kalmaya devam etmişse o zaman kayıt dışı servet stokundan da söz etmek mümkündür. 

Milli gelir başlıca üç biçimde hesaplanır. İlkinde üretim değerleri fiyat cinsinden toplanarak bir hesaplama yapılır. Ülkede belirli bir dönem içinde üretilen bütün mal ve hizmetleri fiyatları cinsinden toplarsanız milli gelire ulaşırsınız. İkincisinde üretim faktörlerinin (emek, doğal kaynaklar, sermaye ve teşebbüs gücü) bir yıl içinde elde ettiği gelirler (ücret, rant, faiz ve kar) toplanarak sonuca ulaşılır. (Sonra bunun üzerine bazı ekleme ve çıkarmalar yapılarak GSYH’ya varılır. Şimdi bunu denklemlerle ifade etmeye çalışalım: Ücretler + Rant + Faiz + Kar = Milli Gelir - Dolaylı Vergiler + Subvansiyolar = Safi Milli Hasıla + Amortismanlar = GSYH + Yurtdışı Net Faktör Gelirleri = GSMH.) Milli gelirin üçüncü hesaplanma yönteminde harcamalardan giderek hesaplama yapılır.  Önce ekonomide bir yıl içinde yapılmış tüketim (C), yatırım (I), devlet (G) harcamaları ve  net ihracat geliri (X – M) toplanarak GSMH bulunur. Buradan bu kez yukarıdaki işlemlerin tersi yapılarak milli gelire ulaşılır. Bunu da denklemler yardımıyla gösterelim: C + I + G + (X – M) = GSMH – Yurtdışı Net Faktör Gelirleri = GSYH – Amortismanlar = Safi Milli Hasıla + Subvansiyonlar – Dolaylı Vergiler = Milli Gelir

Milli gelirin üretim faktörlerinin gelirinden giderek hesaplanan ilk şeklini ele alalım: Milli Gelir = Ücretler + Rant + Faiz + Kar. Buradan kayıt dışılığı formüle etmemiz mümkün. Her bir kalemi kayıt içi (Kİ) ve kayıt dışı (KD) olarak ikiye ayıralım. Bu durumda denklemimiz şöyle olacak: Milli Gelir (Kİ) + MG (KD) = Ücretler (Kİ) + Ücretler (KD) + Rant (Kİ) + Rant (KD) + Faiz (Kİ) + Faiz (KD) + Kar (Kİ) + Kar (KD)

Şimdi bu denklemde kayıt dışı olabilecek gelir unsurlarına bakalım. Kamu görevlilerinin ücretlerinde söz konusu olmayan kayıt dışılık özel kesimde iki türlü olabilir: (1) Çalışanın kayıt dışı tutulması yoluyla hem vergi hem de sosyal güvenlik priminin GSMH hesabı dışında bırakılması, ya da (2) Çalışanın ücretinin bir bölümünün kayıt dışı bırakılması sonucu vergi kaybına ve bu yolla GSYH’nın düşük gösterilmesine neden olunması. Rant gelirlerinde kayıt dışılık büyük ölçüde ev sahiplerinin evlerini kiraya verdikleri halde bunu vergi dairesine beyan etmemeleri sonucu doğar. Bunun Türkiye gibi vergi denetiminin zayıf olduğu ülkelerde yüksek tutarlara varması söz konusudur. Bu denklemde en düşük kayıt dışılık faiz kalemindedir. Çünkü faizler bankalarca ödenirken stopaja tabi tutulmakta ve vergisi yatırılmaktadır. Buradaki kayıt dışılık yalnızca tefecilik olaylarında ortaya çıkar o da sınırlıdır. Kar kaleminde de kayıt dışılık yüksektir. Burada da tümüyle kayıt dışı kalmak söz konusu olabileceği gibi kayıt içindekilerin kayıt dışı işlemleri de söz konusu olabilmektedir. Demek ki kayıt dışı ekonomi açısından en masum kalem her konuda en fazla lanetlediğimiz faiz kalemidir. 

Şimdi gelelim bu kayıt dışılıkların nasıl kayda girdiğine. Herhangi bir işyerinde çalışan bir ücretlinin yarı ücretini kayıt içi yarı ücretini de kayıt dışı olarak aldığını, kendisine kayıt dışı olarak verilen ücret bölümünün patronu tarafından kayıt dışı karla sağlandığını varsayalım. Ve yine düşünelim ki bu ücretli her ay kayıtlı olarak aldığı paranın tümünü harcıyor, kayıt dışı olarak aldığı paranın tümünü de tasarruf ediyor. Bu durumda tasarruf ettiği parasını nerede sakladığı önem kazanır. Bu ücretli, tasarrufunu bankaya yatırıyorsa bu aşamada o para kayda giriyor ve ücret olarak elde edilene göre daha düşük miktarda faiz olarak milli gelir hesaplarına yansıyor demektir.

Ücret için yaptığımız bu kurgulama aynı şekilde diğer gelir türleri için de geçerli. Dolayısıyla herhangi bir üretim faktörünün gelirini elde ederken kayıt dışı kalması söz konusu olsa bile o geliri harcarken ve onun harcamasını gelir olarak elde eden üretim faktörünün bu geliri harcarken kayda girmesi söz konusu.

GSYH harcamalar yönünden hesaplandığında karşımıza Y = C + I + G + (X – M) denklemi çıkar ve burada gelir olarak kayda girmemiş olan kazançlar harcama olarak kayda girer. Milli gelir hesapları harcamalar yöntemiyle tahmin edilen bir ekonomide, kayıt dışılık, iddia edildiği kadar büyük olamaz. Bunun aksini ortaya koyan iddiaların dayanağı olan anketler işin hep gelir yönünden kayıt dışılığı üzerine kuruludur. Oysa milli gelir harcamalar yönünden hesaplandığı sürece kayıt dışılık, milli gelir hesaplarına çok daha az yansır. Kayıt dışılık, bu anlamda, kayıt dışı olarak elde edilen gelirin yurtiçi bankalar dışında tutulan bölümüyle sınırlı kalır.

Özetle şunu söylemek istiyorum: Harcamalar üzerinden de GSYH hesabı yapan bir ekonomide milli gelir açısından kayıt dışılık hiç bir zaman söylendiği kadar yüksek olamaz. Yüksek olan vergi dışılıktır. Bu ikisini birbiriyle karıştırmamak gerekir.  

(Bu yazı ilk kez 21.12.2003 tarihinde Radikal Gazetesinde yayımlanmıştır.) 

Yorumlar

  1. Öğretici bir yazı olmuş teşekkürler. Fakat bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: 2003 yılından bu yana geçen 9 yılda ekonomimizde kayıt dışılığı önlemek adına pek de olumlu gelişmeler olduğunu söylemek çok zor.

    YanıtlaSil
  2. Hocam, ben kendimi bildim bileli bu kayıt dışılık söylemi hep var. Özal döneminin yaratığı serbest piyasa ekonomisinin kazandırdığı paraların bazıları tarafından Devletle yıllarca paylaşmasının getirdiği bir yük olarak düşünüyorum. Kiralardan bahsetmişsiniz.Size çok iyi biliyorsunuzdur ki hakikaten elde ettiği paralarla kıdı kıdını geçinen insanlar var. Ben özellikle "büyüklere" dikkat çekmek istiyorum Bu işin içinde onlar daha çok var. Özelikle vergi konusu.Gelir vergisine bakıyorsunuz şahıs olarak "neden az diyorsunuz" "benim şirketim veriyor" diyor. Şirketten paraları kaba tabirle götürüyor vs...Mesela ben Uzanların durumunu bir türlü anlamadım.Uzanlar yanılmıyorsam battığı için değil, vergi para kaçırdıkları için el konuldu servetine.Ne kadar 10 milyar dolar. Peki Hocam bu devletin yetkilileri kör mü? 10 milyar dolar. Bu para nasıl gözden kaçar. Efendim çifte hesap kullanmış. Esaretin Bedeli filminde bile çifte hesap tutuluyordu.Filmi biliyorsanız.Tabi Uzanlar bankada dolayı bu kadar kolay para elde edip para kaçırdılar ama eminim benim diyen birçok "büyükte" şirketleri aracılığı ile ki özellikle ithalat ihracat yapalar da aynısını yapmıştır.Bu Devlete ödenmeyen paralar hep sıkıntı olarak halka yansıtıldı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklı olduğunuz çok taraf var.

      Sil
    2. Siz de hepimiz de biliyoruz ki devletin yetkilileri kör olduğu için 10 milyar dolar kaçırılmamıştır. Devlet yetkilileri neyin ne olduğunu biliyor ama gücü yeten yetene olduğu için büyüklerdeki usulsüzlükleri kimse kolay kolay dile getiremiyor. Gün gelip de menfaatler çatışınca da bütün kirli çamaşırlar dökülüyor ve devlet tüm gücüyle zamanında koruduğu, kolladığı, ses çıkarmadığı büyüklere yükleniyor.

      Sil
  3. C+I+G (X-M) ikinci paragrafin sondan 3.satirinin sonunda G den sonra "+" isareti unutulmus olabilir mi acaba? Devlet harcamalari ile ithalat ile ihracat farkini topluyor muyuz yoksa carpiyor muyuz bilgilenmek adina soruyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle unutulmuş. Düzelttim. Uyarı için teşekkür ederim.

      Sil
  4. Kayıtdışılık sonucunda toplumun bazı kesimleri ciddi bir gelir elde edebilir, yani toplumun bütününü düşününce nihai kayıp bahsedilen vergi kaybı kadar büyük olmayabilir. Kayıtdışılığın en sıkıntılı yanı kaynak ve gelir dağılımı üzerindeki olumsuz etkisi ile kayıtlı ve kayıtdışı kesim arasında yarattığı rekabet eşitsizliği. Ayrıca kayıtdışılıkla mücadelede gösterilen zayıflıklar kayıtdışılığı teşvik etmekte. Sorunumuz yine en temelde! Vergi bilnci ve ahlakının yerleşmediği bir ülke olarak denetim ne kadar artarsa artsın etkinliği sınırlı olacaktır.
    Bence ülkemin en büyük sorunu empati eksikliği. Karşımızdakinin yerine koyamadığımız sürece kendimizi (ki bence bu konuda lanetliyiz!) bencilce düşünmeye, 'hep bana hep bana' zihniyetine devam edeceğiz. İnanın hergün trafikteki çektiğimiz rezalet bile buyüzden. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Empati eksikliği doğru tanım bence de. Ya da başkasının haklarına saygısızlık, kendisini, arzın merkezi görmek. Gerçekten birçok sorunumuzun altında bu kültür eksikliği var.

      Sil
  5. ülkeye çeşitli yollarla girdiği söylenen Kaçak petrol , sigara ve alkol gibi ürünleri bu kayıt dışılıkta etkisi yok mudur hocam?

    YanıtlaSil
  6. hocam gelecek yıllarda kağıt paranın kaldırılması düşünülüyor.
    zaten bu konuda isveç kağıt paranın kaldırılması hususunda öncü oldu. zaten ülke ekonomisinde kağıt paranın kullanılma oranı %3 imiş.
    tabi böyle bir atılım 1 günde olacak şey değil..
    özellikle de dünya'da tekel olan mastercard visa gibi kart üreticileri bunu destekler nitelikte.
    ayrıca alışverişi kart ile yapmak demek kayda girmesi demek.
    kağıt paranın ortadan kaldırılması kayıt dışılığı ortadan kaldırır diyebilir miyiz?
    gözden kaçırdığım bir yer var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kredi kartıyla alış veriş kayıt dışılığı azaltır.

      Sil
  7. Hocam milli gelirin hesaplanmasında üçüncü yöntem olan harcamalardan gidilerek hesaplamada (Y=C+I+G+(X-M))sanırım bir hata olmuş. Milli gelir=Safi Milli Hasıla+Dolaylı Vergiler-Sübvansiyonlar olması gerekiyor sanırım.

    YanıtlaSil
  8. üstad yoklamaların kayıtdışılığı-vergi dışılığı azaltmak yönünden en önemli araç olduğunu düşünüyorum. malesef vergi dairelerinde bu konu içler acısı halde.. hem çok yetersiz, hem de ahbap-çavuş ilişkisi var

    YanıtlaSil
  9. Faydalı bir yazı olmuş, elinize sağlık. Yalnız yukarıda sanırım bir hata var, düzeltirseniz okurların kafası karışmamış olur: GSMH – Yurtdışı Net Faktör Gelirleri = GSYH – Amortismanlar şeklinde bir ifade geçiyor ama doğrusu GSMH – Yurtdışı Net Faktör Gelirleri = GSYH şeklinde olmalı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı