Ekonomilerin Yükselişi ve Düşüşü


Günümüzde üç ekonominin birbiriyle yarışı ilginç görünüyor: ABD, Çin ve Hindistan. ABD, kapitalist sisteme örnek verilen bir ekonomi, Çin ise bir anlamda sosyalist piyasa ekonomisi örneği olarak değerlendiriliyor. Hindistan, ikisinin ortasında; kapitalist sistemin ve sosyalist sistemin unsurlarını birlikte barındırıyor. Hindistan, çoklu bir ekonomik model içinde karmaşık bir yapıya sahip olmasına karşın büyük bir ekonomik güç olarak öne çıkıyor.  

Aşağıdaki grafik bu üç ekonominin Milatla birlikte başlayan gelişimini ortaya koyuyor (Dünya GSYH’sı içinde yüzde paylar.)


Milattan sonra 1’de ABD’nin GSYH’sının (burada ABD olarak kuşkusuz bugünkü ABD’nin yerinde bulunan kızılderililerin geliri alınıyor) dünya gelirindeki payı yüzde 0,3’ün altında, buna karşılık Çin’in GSYH’sının payı yüzde 26, Hindistan’ın GSYH’sının payı ise yüzde 33 dolayında görünüyor. O tarihte bu üç ekonomi içinde en güçlü olanı Hindistan. Bu görünüm M.S. 1000 dolaylarında hemen hemen hiç değişmemiş bulunuyor. 1500 yılına gelindiğinde Çin, Hindistan’ın önüne geçiyor. 913 yılında yani 1. Dünya Savaşının hemen öncesinde ABD, Çin ve Hindistan’ın oldukça farklı bir biçimde önüne geçmiş bulunuyor. 1973 yılı ABD’nin farkı iyice açtığı yıl. 1973’de Çin ve Hindistan’daki düşüş devam ediyor. Buna karşılık 2009 yılına gelindiğinde ABD ekonomisinde bir düşüş, Çin ve Hindistan ekonomilerinde hızlı bir yükseliş dikkati çekiyor.

Şimdi de aynı verilerden yararlanarak ve bunlara 2050 için yapılan tahminleri ekleyerek kıtaların durumuna bir bakalım.


1500 yılında GSYH açısından Asya kıtasının açık bir üstünlüğü var. Onu Avrupa izliyor. Afrika o tarihte Amerika kıtasından daha zengin. 1913’de Avrupa kıtası birinci sıraya yükseliyor ve Amerika kıtası hemen onun ardına yerleşiyor. Asya düşüşte olsa da yine de Amerika kıtasıyla aşağı yukarı aynı konumda. 1973’de Avrupa kıtası gerilmeye Amerika kıtası yükselmeye başlıyor. Asya kıtasında pek bir değişiklik yok. 2009’da Amerika ve Avrupa’nın gerileyişine karşılık Asya’nın yükselişiyle üç kıta birbiriyle eşitleniyor. Bir tek Afrika olduğu yerde sayıyor ya da çok az bir ilerleme keydedebiliyor. 2050 için yapılan tahminlerde durumun yavaş yavaş 1500’lerdeki haline dönmeye başladığı görülüyor. Avrupa hızla geriliyor, Amerika da geriliyor Asya müthiş bir çıkış yakalıyor ve Afrika da yavaş yavaş da olsa çıkışa başlıyor.

Bu grafikler bize “tarihin tekerrür ettiği” tezinin ekonomi alanında da geçerli olduğunun ipuçlarını veriyor.

Dünya nüfusu bugün 7 milyarın biraz üstünde. Çin ve Hindistan’ın nüfusları toplamı 2,6 milyar. Yani dünya nüfusunun yüzde 37’si bu iki ülkede bulunuyor. Geleceğin dünyasını bu iki ülkenin nüfusunun ne kadarının Avrupalı veya Amerikalının standardında yaşayacağı belirleyecek. Onların standardı arttıkça büyük olasılıkla dünya satandartları düşecek. Tuhaf bir ekonomik çelişki daha.


Kaynak: Yazıda kullandığım grafikleri “Angus Maddison’un Historical Statistics of the World Economy 1 – 2008 AD” çalışmasından derlediğim verilerle hazırladım. Meraklısı için link: http://www.ggdc.net/MADDISON/oriindex.htm

Yorumlar

  1. Son kriz Avrupanin gerilemesini hizlandiracak gibi gorunuyor. Gelecek projeksiyOnlarinda dunya ekonomisinin agirligi doguya kayiyor. Bu da Turkiyenin neden daha fazla doguya yonelmesi gerektiginin temel aciklamasi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğunun genç nüfusu dinamizm getiriyor. Avrupa kentleri tarih açısından çok güzel kentler fakat doğuda yükselen kentler zenginliğin ve ihtişamın karması biçiminde yükseliyor. Avrupa durgun, içine kapanmış bir görünümdeyken doğuda adeta fıkır fıkır kaynayan bir kazan var gibi. Türkiye, ilginç coğrafi konumu nedeniyle iki tarafa da yönelebilecek durumda. Ama ağırlığın artık doğuya çevrilmesi akıllıca olacak.

      Sil
  2. Serdar Kelleci
    Yaklaşık 2 senedir krizden çıkan bir A.B.D. ve krizle uğraşan bir Avrupa. 2008 mortgage krizi bana hiç inandırıcı gelmemekte. Wall Street gibi bir yerde krizin hesaplanamamasını çok inandırıcı bulmuyorum.
    Kriz bence göstere göstere Avrupa'ya satılmak istendi. Akabinde de Araplara.
    Şimdi ise bu grafikten rahatsız olan Wall Street; parlayan Çin ve Hindistan ekonomilerinin önünü kesmek için planlar yapacaktır. 2050 yılında grafikte pasta payı azalan bir ABD hiçbir Amerikalı'yı memnun etmez. Ben mortgage krizinden yola çıkarak bu grafiğe yine bir Wall Street müdahalesi gelebileceğini düşünüyorum.
    Ancak burada klit cümle son paragraf; ''Onların standardı arttıkça büyük olasılıkla dünya satandartları düşecek. Tuhaf bir ekonomik çelişki daha. ''
    Bu cümle belki de benim çok güvendiğim Wall Street'i bile mat edecek bir cümle olabilir.

    YanıtlaSil
  3. Kriz bir kaç sene içerisinde bitecek gibi gözükmüyor dolayısıyla büyümenin devam etmesi yeni pazar çeşitliliğinin sağlanmasıyla olacak (muhtemelen Avrupa ekonomisinden dolayı bu seneki gibi büyüme oranlarını yakın zamanda göremeyeceğiz). Daralan Avrupa ekonomilerine pazar olarak bel bağlamaktansa Asya hatta bence daha da önemlisi "Afrika" gelecekte ticaretteki yeni mekanlarımız olmalı. Hocam sonraki makalelerinizde Brezilya ve Arjantin'den de bahsedersiniz sevinirim.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serdar Kelleci;
      Kesinlikle katılıyorum. Özellikle kobi segmentinde yer alan müşterilerin ihracat pazarlarını gözden geçirmelerinde fayda var.
      Kobiler avrupa yerine Güney Amerika ve Afrika ülkelerinde yeni pazar arayışına girmeliler. Özellikle kendi üretimini yapıp pazarlayan kobilerin ihracatlarını bu iki kıtada sürdürmeleri ve pazar kazannmaları kendi markalarını oluşturmaları açıısından çok büyük fayda sağlayacaktır. Bu tip ülkelerde ilk tanınan mallar markalaşma yönünden büyük fayda sağlayacaktır; özellikle spesifik bir ürününüz varsa bu tip ülkelerde markalaşma yolunda büyük adımlar atmış olursunuz.

      Sil
  4. hocam latın amerıkayı arastırıyordum bu aralar ve de makarayı mılada kadar gerı sarıp fılmı oynatmanız aynı zamanda da ılgılenenler ıcın de kafa acıcı.
    Amerıka nın kuzey guney catısmalarını anlatan amıstad fılmını meraklılara nacızane tavsıye edıyorum.
    Bır de the patrıot var.
    2050 tahmınlerı ıcın ıstatıstık verı setını mı kullandınız hocam?

    YanıtlaSil
  5. hocam latın amerıkayı arastırıyordum bu aralar ve de makarayı mılada kadar gerı sarıp fılmı oynatmanız aynı zamanda da ılgılenenler ıcın de kafa acıcı.
    Amerıka nın kuzey guney catısmalarını anlatan amıstad fılmını meraklılara nacızane tavsıye edıyorum.
    Bır de the patrıot var.
    2050 tahmınlerı ıcın ıstatıstık verı setını mı kullandınız hocam?

    YanıtlaSil
  6. 2050 projeksiyonunda kullanilan veri nedir, eger mevcut buyume oranlari ise bunun ayni oranda devam edecegini ongormek zorlama bir cikarim olur 1970lerde yapilan bir projeksiyonda abd'nin 2050 dunya gsmh'nin neredeyse tamamina sahip olacaginin on gorulmesi gibi...
    elime kalem aliyorum alman tornavida aliyorum cin bu gibi ivir ziviri da mi uretemiyoruz. yabanci daha ucuza uretiyor cunku diyenleri duyar gibiyim ancak bu cevap degil uretebilecek imkan ve tesvikleri saglamasi gerekenler dusunmeli...

    YanıtlaSil
  7. Evet grafiklerin de gosterdigi gibi bu yuzyil bir Asya yuzyili olacak buna hic suphe yok. Onemli olan kisi basina gelir seviyesinde bu ulkelerin yasayacagi degisimler, Bati'daki standartlari ne oranda yakalayabilecekleri ve daha da onemlisi aylik 30000 dolar ve uzerinde gelire sahip kac hane cikartabilecekleri de kuresel uretim ve tuketim trendlerinin belirlenmesinde onemli rol oynayacak.

    Benim kisisel olarak en cok merak ettigim konulardan biri Turkiye'nin bu onumuzdeki donemde nasil bir yol seyredecegi, cunku yanibasimizda sermaye ve servet birikiminde zirve yapmis, orta yasli, artik duragan ve sonra da gerileyen bir doneme giren Avrupa ile dinamik, genc, hirsli bir Asya medeniyeti var.

    Bunun yani sira etrafimiz adeta kayniyor, Arap dunyasi liberalizasyon surecine girmek uzere, iran ise hala kapali bir kutu, acaba bu bolgeyi Yugoslavya tarzi etnik ve mezhep temelli catismalarin yogun oldugu, "failed states" diye tabir edilen bir gelecek mi bekliyor, yoksa yarin bugunden daha iyi mi olacak. Acikcasi, 2050'ye dogru ilerlerken petrol sonrasi dunyada Ortadogu'yu ve yakin cografyamizi gerek sosyal gerekse ekonomik anlamda nasil bir gelecek bekliyor, merak ediyorum. Bugun Islam dunyasinin icinde bulundugu durumda umutlu olmak son derece zor. Ama ne diyelim, iyisallah herkes icin gelecek iyi seylere gebedir.

    YanıtlaSil
  8. 2050 tahmini Angus Maddison'a ait değil. Bu tahminler PriceWaterhouseCoopers'ın The World 2050 adlı çalışmasından alınarak uyarlandı. Elbette ki bu sadece bir tahmin. Mevcut koşulların ve geçmişteki gelişmelerin ışığında yapılan bir gelecek tahmini. Gelecek tahmin edilenden çok daha farklı olabilir. Tahminlerin ötesinde olaylar olabilir. Bu sadece bir tahmin. Daha iyisi yapılana kadar da en iyisi olarak kabul ediliyor.

    YanıtlaSil
  9. Hocam ABD nin buyumesinin altinda 2 dunya savasinda harap olan avrupa pazari yatmiyor mu,
    sayet avrupa o 2 dunya savasını yasamamis olsaydi ABD ekonomisi bu kadar guclenebilri miydi
    Cin ve Hinidstan icin de ayni savlar gecerli olabilir diye dusunuyorum,
    Savastan uzak duran ulkeler hele de komsulari/Pazarlari savasirken onlarin bu ulkelere uretim yapip satmalari ekonomilerini guclendirmez mi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Savaşlar mutlaka bu olayları etkiliyor. ABD, 2. Dünya Dünya Savaşına olaylar bittikten sonra girdiği için Avrupa gibi etkilenmedi ve Avrupa güç kaybederken yükseldi. Buna karşılık savaşa giren Almanya da hemen her şeyini kaybettiği halde güçlendi. Umalım da yeni savaşlar olmasın. Herkes kendi gücüyle nereye gidiyorsa oraya gitsin.

      Sil
    2. Bence bu elinizdeki kaynaklari kullanmakla ilgili ayni zamanda. Elinizde bir milyon dolariniz olsun. Eger Amerikaysaniz buyuk ihtimalle bu parayi silah yatiriminda kullanirsiniz. Ustelik teknolojoniz diger ulkelere kiyasla daha iyi oldugu icin, onlari para karsiligi projeye ortak edersiniz, ancak projenin ciddi hicbir sirrini vermezsiniz. Bu sayede normalde 1 milyon dolara gelistireceginiz proje, yabanci kaynaklarla finanse edilmis olur. Devaminda bu silahi satmak icin huzursuzluk cikartirsiniz, boylece lisansi ve teknolojisi sizin olan ancak gelistirilirken cebinizden hic para cikmayan urunden para kazanmaya baslarsiniz. Almanya'nin cok buyuk bir yikim yasadigini kabul edebiliriz ancak amerika'da bir ordu yetistirmek icin, ve silah yatirimi yapmak icin harcanan parayi dogrudan sanayilesmeye harcayarak bugunlere gelmis gibi geliyor bana..Onumuzdeki 50 yili tahmin etmek cok da zor degil aslinda, kim teknolojiye ve inovasyona para yatirirsa, o yine kazanicak :) Barutun bulunmasindan beri kural bu gibi sanki, kim daha iyisini yaparsa...

      Sil
  10. Hocam, tabiki bunları ekonomik verilerden yola çıkarak yazıyorsunuz.Sosyal kültürel faktörler dikkate alınıyor mu bu veriler hazırlanırken? Sadece Doğu'nun genç nüfusundan yola çıkarak Doğu'nun ilerde olacağı söyleniyor. Peki bu kölelik anlamında mı olacak? Genç nüfus sadece üretimde mi kullanılacak? Oradaki yasakları, din faktörünü, sosyal yaşamı düşündüğümüzde bilim ve düşüce ve dolayısıyla "bilgiyi" üretme de nerede olacaklar? Bilgi olmadan neyi üretecekler? Şuan Hin ve Çin yaptıkları bilgiye sahip olan Batının ürünlerini üretiyorlar.Bence her zaman olduğu gibi bilgiyi üreten kazanacak. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne yazık ki ekonominin bakış açısı fazlasıyla ekonomik göstergeler ağırlıklıdır. İran ekonomik açıdan eskiye göre güçlenmiş olabilir ama bu insanların hele hele kadınların durumunda iyileşme olduğu anlamına gelir mi? Düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğünün olmadığı bir ülkede ekonominin iyi olması o ülkenin gelişmiş olduğunu gösterebilir mi? Bu soruların yanıtını bulabilmek için ekonominin ötesine geçmek gerekir.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı