Cari Açığın Oluşumu ve Finansmanı


Ödemeler dengesi
Ödemeler dengesi denklemini yazalım:
Ödemeler Dengesi = Cari İşlemler Dengesi + Sermaye Hesabı + Finans Hesabı + Net Hata ve Noksan = Genel Denge + Rezerv Varlıklar

Türkiye’nin Ocak – Kasım 2012 yılı ödemeler dengesi sayıları şöyledir (milyar dolar):

Cari denge
- 45,2
Sermaye hesabı 
0,0
Finans hesabı 
62,0
Net hata ve noksan 
6,8
Genel denge
23,6
Rezerv varlıklar
-23,6

Buna göre Türkiye Ocak – Kasım 2012 döneminde 45,2 milyar dolar cari açık vermiş buna karşılık Türkiye’ye 62 milyar dolarlık net döviz girişi olmuş. Bu girişin 6,8 milyar doları net hata ve noksan yani kaynağı bilinmeyen döviz giriş ve çıkışlarının net tutarı. Sonuçta genel denge 23,6 milyar dolar fazla vermiş ve bu para da rezerv varlıklara gitmiş (2 milyar dolarıyla IMF borçları geri ödenmiş, kalan 21,6 milyar doları ise TCMB’nin döviz rezervlerine eklenmiş.)  

Cari dengenin oluşumu
Cari denge denklemini yazalım:
Cari denge = (Mal ihracatı gelirleri + satılan hizmetlerden sağlanan gelirler + diğer gelirler) – (mal ithalatı giderleri + satın alınan hizmetlere ödenen giderleri + diğer giderler) +/- cari transferler

Mal ihracatı gelirleri ve mal ithalatı giderleri; yurtdışına satılan malların bedellerine karşılık alınan dövizler mal ihracatı gelirleri, yurtdışından satın alınan malların bedelleri karşılığında ödediğimiz dövizler ise mal ithalatı giderlerini oluşturur. Satılan hizmetlerden sağlanan gelirler ve satın alın alınan hizmetler için ödenen giderler; ödemeler dengesi açısından hizmetler; ulaştırma, turizm, haberleşme hizmetleri, inşaat hizmetleri, sigorta hizmetleri, mali hizmetler, kişisel, kültürel hizmetler gibi kalemlerden oluşur. Bunları yabancılara sunduğumuzda gelir, onlardan aldığımızda gider olur. Diğer gelirler ve giderler; doğrudan yatırım, portföy yatırımları ve diğer yatırımlardan elde edilen faiz, hisse geliri, kâr payı, gelir gibi kalemleri içermektedir. Bu gelirleri yabancılardan elde ettiğimizde ödemeler dengesine gelir, yabancılara ödediğimizde gider yazarız. Cari transferler (Karşılıksız transferler); örneğin yurtdışındaki işçilerimizin gönderdiği paralar bu kategoriye girer. 

Türkiye’nin Ocak – Kasım 2012 yılı ödemeler dengesi sayıları şöyledir (milyar dolar):

İhracat:
149,0
İthalat: 
209,7
Hizmet Gelirleri: 
38,8
Hizmet Giderleri:
18,4
Diğer Gelirler: 
4,3
Diğer Giderler:
10,5
Cari transferler:
1,2

 Şimdi bunları yukarıdaki denklemlerde yerine koyarak cari dengeyi bulalım:

Cari denge =  (149,1 + 38,8 + 4,3) – (209,7 + 18,4 + 10,5) + 1,2 = (192,2) – (238,6) + 1,2 = (eksi) 45,2. Türkiye’nin Ocak – Kasım arasındaki 11 aylık dönemde cari açığı 45,2 milyar dolardır. 2011 yılının Aralık ayının açığını da (6,6 milyar dolar) işin içine katarak 12 aylık hesap yaptığımızda yıllık bazda cari açık tutarı 51,8milyar dolara ulaşmış olduğunu görürüz.

Cari dengenin finansmanı
Cari dengenin finansmanı denklemini yazalım:
Cari Denge = Finans Hesabı = Net doğrudan sermaye yatırımları + net portföy yatırımları + net diğer yatırımlar + net hata ve noksan + rezervler

Bu denklemde kullanılan net ifadesi döviz geliri ve giderini birbirinden çıkardığımız için kullanılmıştır. Örneğin Ocak – Kasım 2012 döneminde yurtdışında yapılan doğrudan sermaye yatırımları – 3,8 milyar dolar, yurtiçinde yapılan doğrudan sermaye yatırımları 11,3 milyar dolardır. Bu durumda net doğrudan sermaye yatırımları 7,5 milyar dolar olarak alınmıştır.

Ocak – Kasım dönemindeki 45,2 milyar dolarlık cari açığın finansmanı (milyar dolar)

Finans Hesabı
45,3
Yabancı Sermaye Yatırımı
7,5
Portföy Yatırımı
35,2
Diğer Yatırımlar
19,3
Net Hata ve Noksan
6,8
Rezervler
-23,6

(Not: Rezervler kaleminin eksi olması rezervlere yapılan eklemeyi gösterir. Yani bu dönemde Türkiye’ye cari açıktan fazla 23,6 milyar dolar girmiş, bu miktarın 2 milyar dolarıyla IMF borçları ödenmiş kalan 21,6 milyar doları da TCMB’nin rezervlerine eklenmiştir.)  

Bu sayıları yukarıda yazdığımız cari dengenin finansmanı denkleminde yerlerine koyalım:

Cari Denge = Finans Hesabı = 7,5 + 35,2 + 19,3 + 6,8 – 23,6 = 45,2

Türkiye, 2012 yılının ilk 11 ayında 45,2 milyar dolar cari açık vermiş ve bunu yukarıdaki şekilde finanse etmiştir.

Türkiye’de cari açığın gelişimi
Aşağıdaki grafik cari açığın 2005 yılından bu yana gösterdiği eğilimi sergilemektedir. 2005 yılında yüzde 4’e yakın bir cari açık söz konusuyken 2006’da yüzde 6 dolayına yükselmiş, 2007 ve 2008’de yüzde 6’nın altında seyretmiş, 2009’da küresel krizin Türkiye’ye ilk etkisiyle yüzde 2’lere kadar düşmüştür. 2010’da yeniden yüzde 6 düzeyine çıkmış olan cari açık, 2011’de yüzde 9,9 ile tarihi rekoru kırmıştır. 2012’de yumuşak iniş programı sonucunda cari açık yeniden yüzde 6’ya doğru gerilemeye başlamış görünüyor.


Aşağıdaki grafik cari denge (kırmızı çizgi) ile büyüme oranı (mavi çzigi) arasındaki ilişkiyi gösteriyor. İki gösterge arasında belirli bir zaman gecikmesi ve buna dayalı gecikmeli bir uyum olduğu dikkate alınırsa cari açık ile büyüme oranı arasında yakın bir paralellik olduğu görülebiliyor. Türkiye açısından 2012 yılında uygulanan yumuşak iniş programı da bu grafikten izlenebiliyor. Türkiye yumuşak iniş uygulamasıyla büyümeden fedakarlık ederek cari açığını düşürmüştür.


Yorumlar

  1. Sonuç paragrafınızın bana ilk düşündürdügü:"Cari açık yaratmadan sürdürülebilir büyüme oranı yakalayabilecek miyiz? İşte bütün mesele bu!" 2011 yılında cari açıkta yaşanan patlama yumuşak iniş senaryosunu ve büyümeden yapılacak fedakarlıgı maalesef zorunlu hale getirdi ekonomimiz açısından. Sonrasında ekonomi yönetimimiz kuru şekillendirerek ve kredileri kısarak cari açık problemini gidermeye daha dogrusu otelemeye başladı. Ancak burada yumuşak inişin tamamlanması sonucunda yeni bir sorun ortaya çıktı. %3 ve/veya altında bir büyüme rakamı Türkiye için sürdürülebilir durumda değil. Nedeni genç nüfusun iş gücüne katılımının yüksek olması ve istihdam oranlarında bozulma yaşanmaması için TR'nin optimum %5-6 arasında büyüme gerekliliği. Yapısal sorunlar yeniden gündemde. Yapmadığımız sürece onları, gecici ve bir defalık şapkadan tavsan cıkartma manevraları ile sorunu ertelemeyi sürdüreceğiz. Bu senaryonun da uc noktası tavsan ırkının soyunun tükenmesi olacak. Ona da dikkat etmeli, neden? Dünyamızda ekolojik denge her gecen gün bozulmakta, ki bu da en az cari denge kadar onemli insanoglu için, hatta daha cok.
    Yorumun ardından bir de soru sormak isterim Mahfi bey; Net hata ve noksan global ölçekte de var olan bir sorun belki saydamlık adına ancak bu hatanın da bir optimum yüzdesi ne olabilir global ölçek incelenirse..? Cari durumda bizde %15'lik bir rasyo ortaya çıkıyor. (6,8/45,2)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net hata ve noksan anketlerle ölçmenin tam olarak yapılamamasından ve bazı diğer ölçme hatalarından doğuyorsa (ki öyle olması halinde yüzde 2 -3'ü geçmemesi gerekir) önemli değildir. Bazen bunlara ek olarak bazı başka akımlarda da eksiklik ya da fazlalıklar olabilir. Eğer net hata ve noksanın oranı cari açığın yüzde 5'i dolayında ise bunun olağan olarak kabulü mümkündür. Bu oranın ötesine geçildiğinde iş ölçme biçme hatalarının da ötesine geçiyor demektir. Bizdeki % 15'lik oran çok yüksektir. Bizde bu oran geleneksel olarak yüksek çıkıyor. Giren ve çıkan döviz trafiğinde bilemediğimiz işler var gibi duruyor.

      Sil
    2. İyi pazarlar hocam. Yıllarca global ve sektöründe birinci olan firmanın bilanço ve k/ z analizlerini üst yönetime sundum. Milyar tl lik kalemlerde açıklayamadığım hiç bir tutar olmadı , boşuna kasmışım kendimi:) gerçi Türkiye de sistem bazen bu şekilde işliyor biliyorsunuz ihracatçılar için götürü gider diye kullanabilecekleri bir kalem var. Nedense konu yurt dışı işlemler olunca nereden geldiği nereye gittiği umursanmayan bir bedel oluyor galiba.

      Selamlarımla, Cengiz

      Sil
  2. elinize sağlık hocam. iyi pazarlar.

    YanıtlaSil
  3. Net hata noksan kalemi "flow of funds" raporu yayınlayan gelişmiş ülkelerde cari açığın ortalama %5'i kadar çıkıyor, çünkü bu rapordaki veriler net hata noksan kalemini büyük ölçüde aydınlatabiliyor. bizde "flow of funds" benzeri kapsamlı bir rapor yayınlanmadığı için buna ilişkin veriler toplanmıyor ve olayın kaynağı tam olarak bilinmiyor olabilir, yada veriler biliniyor ancak yayınlanması yönünde bir tercih kullanılmıyor olabilir. (not: ABD 1945 yılından bu yana flow of funds raporu yayınlıyor)

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Ustadim
    Cari transferleri hep gelir olarak gostermissiniz, Ulkemizdeki ekspatlarin yaptiklai transferler bu kalemden dusulup bakiye kisim mi yer aliyor cari Transferde, bir de ileride bir gun bu kalemin negatife donusme ihtimali var degil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik gelir ama ileride terse dönmeyecek diye bir şey söylenemez. Net olarak yer alıyor.

      Sil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  7. Hocam merhaba
    Türkiye,sizin gibi çalışır,üretirse cari açık falan kalmaz.Elinize kaleminize sağlık.İzin verirseniz bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
    Analizinizden çıkan sonuçlardan en önemlisi;büyümenin yüksek olduğu yıllarda cari açığın da yükselmesi.Bizim cari açık vermeden ortalamada %5 büyümeyi gerçekleştirmemiz gerekli diye düşünüyorum.
    1-Türkiye'nin 60 milyar $ enerji ithalatı cari açığın oluşumunda en önemli kalemlerden biri.Mutlaka bu enerjide ithal bağımlılığını azaltmamız gerekir.Enerjide yerel kaynaklara(su,kömür,rüzgar )ağırlık vermeli ve nükleer enerjiyi mutlaka devreye almalıyız.
    2-Hizmet gelirlerimizi arttırmalıyız.Özellikle turizmde turist başına elde edilen gelirleri arttırmalıyız.2011 yılı turist başına gelir 637 $.Bunu 1.000.$'a çıkarmak elzem.
    3-Tasarruf oranını arttırmamız çok çok önemli.BES bu konuda çok önemli bir gelişme.Özellikle devletin %25 nakit desteği tasarrufların arttırılması konusunda bayağı katkı sağlayacak gibi görünüyor.
    4-Mal ithalatının yaklaşık %72'si ara mal ithalatı.Bu ithal edilen ara mallar ihracat üretimi için kullanılsa sorun yok ama bu ithal ara malların çok büyük kısmı iç pazar üretimi için kullanılıyor.
    Katma değeri yüksek ve ihracata dayalı bir büyüme modelinden başka çaremiz yok galiba.
    Saygılarımla ve iyi pazarlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kadınların iş gücüne katılım oranının %30'un aşağısında olduğu bir ülkede ihracata dayalı büyüme modeli çok zor. eğer işgücü ağırlıklı olarak erkeklerden oluşmaya devam edecekse en iyisi zamanında Avustralya'nın yaptığı gibi önceliği doğal kaynakları yerin altından çıkarmaya ve satmaya vermek.
      tasarruf oranını artırmaya çalışırken şu husus gözden kaçmamalı: daha çok tasarruf eden bireyler daha az tüketirken ekonomideki diğer aktörlerin (yerli üretici, ithalatçı, tüketime yönelik endüstrilerde çalışanlar, devlet) gelirini ve tasarrufunu azaltıyorlarsa o zaman boşa kürek çekmiş oluruz.

      Sil
    2. Güzel öneriler, katkılar için teşekkürler.

      Sil
    3. hocam ben de devletin yüzde 25 katkısının tasarruf açığı ve dolayısıyla cari açığı kapatacapı kanısındaydım. ama bir de vergi matrahından yatırılan primlerin düşürülmesi avantajı vardı. yeni uygulamayla bu ortadan kalktı. hatta ben bir iş mülakatımda güncel ekonomi üstünde konuşurken tasarruf açığını azaltabilecek bir uygulama olarak bu uygulamadan bahsederken, aslında vergiteşviği kaldırılınca devletin desteğine rağmen bes uygulamasının daha olumsuz bir yapıya büründüğü söylendi. benim de açıkçası hala kafama takılmakta bu durum bes sistemi ile ilgili ayrıntılı bir yazınızı okumaktan da çok keyif alıcam hem de kafamdaki soru işaretlerini gidericem çünkü ben hala tabana yayılması açısından bu uygulamanın tasarruf açığını azaltıcı etki de bulunacağını düşünüyorum.

      Sil
    4. hocam evet bes sistemi ile ilgili bi şey demiycek misiniz?

      Sil
    5. hocam yazımıza neden cevap vermiyosunuz?

      Sil
    6. BES sistemi tasarruf açığının kapatılmasına mutlaka katkı yapar ama tek başına yeterli olmaz. BES konusunda benim değerlendirmelerim daha çok makro konular. Ayrıntılarını uzmanlarına bırakıyoruz.

      Sil
  8. abi emeklerine sağlık..banka mevduat faiz oranları-bireysel krediler ve altın piyasası ile ilgili bir makale yayınlarsanız çok seviniriz..

    YanıtlaSil
  9. Hocam bu cari açık sonucu ülke parasının değer kaybetmesi beklenir.Bu anlamda geçen sene Merkez Bankası Başkanının Türk Parası değer kaybetmeyecek sözü ne derece doğrulandı ve sizce böyle bir hırsa gerek var mıydı?Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin verilerine göre Ekim ve Aralık ayında ihracat gelirlerinin TL karşılığı azaldı. ama TL olarak maliyetleri artıyor. Ocak ayında da kur ve ihracat bu şekilde giderse aynı şey olacak. Erdem Başçı'nın yerinde olsam bu durumdan pek memnun olmazdım.

      Sil
    2. Son dönemde Euronun değer kazanması ihracat gelirlerimizi artırır.

      Sil
    3. Ocak 2012 ortalama dolar kuru 1,839 TL, Ocak 2013 1,766 TL (daha da düşebilir) TİM Ocak 2012 ihracat 10,55 milyar dolar. aynı miktar TL hasılat için 11 milyar dolar ihracat lazım. bakalım Ocak sonuçları ne olacak?

      Sil
  10. kaynağı bilinmeyen döviz girişi :)

    sizin fikriniz nedir bu konuda,nedir bu kaynağı bilinmeyen para???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum, dedikoduya göre de tahmin yapmak istemiyorum.

      Sil
    2. Küçük bir kısmı yasa dışı oynanan bahis ve şans oyunlarından olabilir.

      Sil
  11. Hocam küresel krizde cari açığımızın düşmesinin sebebi ; krizden dolayı ülkemize para girişi olmamış ve bundan ötürüde yapmamız gereken ithalatı yapamayarak cari açığımız düşmüştür desem yanılırmıyım . Eksiğim varsa düzeltin lütfen

    YanıtlaSil
  12. Sayın Hocam,
    Büyümenin tek başına uzun dönemde hiçbir önemi yoktur hatta tek başına büyümeye odaklanmak tehlikelidir. Amaç yavaş büyüsek bile Cari fazla vermek olmalıdır diyebilirmiyiz. Birde merak ettiğim husus yurt dışına ihracat yapan veya yurt içinde hizmet veren Türkiye de yatırımı bulunan kuruluşların yaptığı karları yurt dışına transfer etmeleri bu cari dengede dikkate alınıyormu ?
    Bilgi verirseniz sevinirim. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarrufların bu kadar düşük olduğu bir ortamda cari fazla vermek mümkün görünmüyor.
      Kar transferleri ödemeler dengesinde dikkate alınıyor.

      Sil
  13. Hocam toplamda bu sene ülkemize ihracat ve sermaye hareketleriyle beraber 193,3+62+62,8=262,1 döviz girişi olmuş bu döviz girişinin bir kısmı ithalata gitmiş kalanı da rezervlere gitmiş benim sorum ülkenin rezervleri artarken bu Sene dışarıdan borç aldık mı ? Ülkemize bu kadar döviz girmişken ve rezervlerimiz fazla vermişken dışarıdan borç almamızın mantıklı bir izahı var mı ? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açığın finansmanı büyük ölçüde borçla yapıldı.
      Rezerv artışı TCMB nin tercihi. Bunu gerçekleştirmek için bankaların zorunlu TL karşılıklarının bir bölümünü dövizler ödemesine olanak sağlandı.
      Bazen ithal edilen mallar satıcı kredisiyle alınır bu da borçtur.

      Sil
    2. o girişlerin ve borcun bir kısmı merkez bankasına döviz yatırmak için bankaların getirdiği veya borçlandığı para. merkez bankası zorunlu karşılıkların döviz olarak tutulmasına imkan sağlamasaydı o döviz girişleri de olmazdı.

      Sil
  14. Hocam bazıları "Türkiye eski Türkiye değil, 100 milyar doların üzerinde döviz rezervimiz var. faiz lobisi bize kur operasyonu çekemez. 10 yıl önce 27 milyar dolar rezerv vardı, neredeyse dörde katladık" diyorlar. ama Hocam 10 yıl önce kısa vadeli dış borçlar 16-17 milyar dolar gözüküyor, şimdilerde 100 milyar doları aşmış. bu tablodan hareketle durumumuz iyiye mi gitmiş yoksa kötüye mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz meselesini ekonomi alanının dışına çıkardığımız anda saçmalamaya başlarız.
      Faiz lobisi diye bir şey yoktur faiz fobisi vardır.
      Rezervler ve kısa vadeli borçlara bakınca değişen fazla bir şey olmadığı ortaya çıkıyor.

      Sil
  15. sevgili hocam sizi her yazınızla takip ediyorum.Ben küçük çapta bir tedarikçiyim.ufak bir yatırum yapmak istiyorum yatırımın değeri 240.000 tl ben bunun 40bin tl si peşin geri kalanını 36 ay vade 0.86 faizle finanse etmek istiyorum.Şu anki şartlarda işimiz fena değil ama sonuçta üç yıl ödemeli .yatırımın bize gelir olarak dönüşü 4 üncü yılında başlıyor.ne tavsiye edersiniz hocam.ayrıca böyle bir soruyla meşkul ettiğim için özür dilerim.iyi akşamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda her şey uygun görünüyor. Ama konunun ne olduğunu bilmeden, bir fizibilite analizi yapmadan kesin bir şeyler söylemek mümkün değil.

      Sil
  16. Hocam anlayamadığım nokta sanki işleme konu olan mal ve hizmet ticaretini yaptık ve ortaya çıkan açığı da gelen sermaye hareketleriyle ödedik gibi anlaşılıyor yani önce açığı verip sonra bunları kapamak için yabancı sermaye bekliyormuşuz gibi bir düşünce oluşuyor. Hocam bu nü böyle anlamamalıyız değil mi ? Biz ithalat yapabilmek için doğrudan yabancı sermayeyi portföy yatırımlarını bunlarda yetmesse dışarıdan belirli bir faiz ödemeyi kabullenecek borç alıyoruz yani ithalatı önce yapıp sonra sermaye hareketlerinin gelmesini beklemiyoruz değil mi hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödemeler dengesinde işlemle finansman aşağı yukarı birlikte gider. Bir bölüm ithalat krediyi yapılıyor yani mal geliyor borç yazılıyor. Bir bölümünde önce kredi alınıp sonra mal alınıyor. Toplamda bakarsak ikisi aşağı yukarı eş anlı olduğunu görebiliriz.

      Sil
  17. Hocam merhabalar.Cari açık meselesi Türkiye'nin ekonomi gündemlerinden bir tanesi.Bana göre cari açıkla mücadeleye başlamadan önce elimizde nasıl bir veri tablosu var ona bakmalıyız diye düşünüyorum.İthalat tablosuna baktığımızda Türkiye her yıl yaklaşık 55 milyar dolar enerji faturası ödüyor.Bu fatura nasıl düşürülür onun çalışmaları yapılmalıdır.Eğer enerjiye bu kadar dışarıya bağlı olmaya devam edersek cari açık sorununu çözeceğimizi düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok ülke aynı şekilde enerji açısından dışarıya bağımlı. Türkiye nükleer enerjiye geçemediği için bu bağımlılık sürüp gidiyor. Bu faturayı en iyi olasılıkla % 10 düşürsek bile başka işler de yapmamız gerekiyor. İthalatımız 250 milyar dolara gelip dayanıyor, enerji bunun beşte biri. Kalan kısım için mutlaka yerli üretimi rekabet koşullarına uygun biçimde aktive etmemiz gerekiyor.

      Sil
    2. tüm ülkelerin nükleer enerjiyi terk ettiği bir dünyada,bunu bir çözüm olarak görmek????

      Sil
    3. Sayın hocam,benim yorumum konuyla alakalı değil fakat söylemek istiyorum.
      Türkiye'nin sözde en iyi üniversitelerinden Hacettepe Beytepe kampüsünde sadece Hazine,en eski kitaplarınızdan biri olan Katma Değer Vergisi ve Ercan Kumcuyla ortak hazırladığınız Ekonomi Politikası kitaplarınız var.Biz kaynaklardan faydalanmak istediğimizde bandrollerin eski olduğunu ve değiştirmeyeceklerini alaycı bir dille söylüyorlar.Bu benim zoruma gitti açıkçası,kitaplarınızı kütüphanemizden ödünç almak yerine parayla alıyoruz.
      Sistem berbat,saygılarımı sunarım..

      Sil
    4. Keşke zamanında nükleer santralleri kurup enerji tasarrufu yağsaydık da şimdilerde biz de tüm ülkeler gibi nükleer enerjiyi terkediyor olsaydık.
      Evet ne yazık ki kitaplık sistemleri çok kötü çalışıyor. Bu işe para ayırmıyorlar.

      Sil
  18. Türkiye ile Fransa yuzde 12 oraninda tasarruf oranina sahip olmasina ragmen neden Turkiye nin tasarruflari düşüktür?? Açıklayacak var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarrufların düşüklüğü ya da büyüklüğü yatırımlara göre belirlenir. Önemli olan tasarruf yatırım dengesinde oluşan farktır. Fransa'nın yatırım ihtiyacı Türkiye'ye göre düşük olduğu için yüksek tasarruf oranı ihtiyacı yok. Türkiye ise hızlı büyüyüp aradaki farkı kapatmak için yüksek yatırım tapmak zorunda bunun için de fazla tasarrufa ihtiyacı var. Aksi takdirde bu yatırımları karşılayabilecek için dışarıdan tasarruf ithal ediyor ( borçlanıyor.)

      Sil
  19. Hocam blogunuzun müdavimlerinden biri olarak, izninizle, cari açıktan ne anladığımı ifade etmek isterim; olursa yanlışım düzeltirseniz sevinirim.
    Benim anladığım, cari açık sorunu kendi parası kendi Merkez Bankası olan ülke için döviz kazanamama zafiyetidir. Bu zafiyet yüzünden 1980'de Türkiye dışarıdan hiçbirşey alamaz duruma düşmüştür. Pratikte sorunlu görünse de hayal bu ya, Dünya'da tek para olsaydı (AB minyatür bir örnek) bu kapalı sistemde (sanal Dünya Merkez Bankasını tarafsız meleklerin yönettiğini varsayıyorum:)) ülkelerin böyle bir hesap takibi ihtiyacı olmayacaktı. Çünkü ithalatın iç harcamalardan, ihracatın iç talepten bir farkı olmayacaktı. Cari açık sorunu buharlaşacaktı çünkü bütün Dünya tek bir devlet olacaktı.
    Bu bakış açısına özel olmak üzere, cari açığın temelde enflasyon gibi, faiz gibi parasal kaynaklı bir fenomen olduğunu dolayısıyla da esasen dövizin fiyatıyla denge bulabileceğini anlıyorum. Ancak ekonomi politikamızdaki birbiriyle çelişen öncelikler ve hedefler doğrultusunda döviz fiyatının denge bulduğu yer aynı zamanda cari açığı da beraberinde getiren bir yer. Sonucunda Türkiye'de epeydir olduğu gibi cari açıkla beraber yaşamaya razı olup onu büyük oranda döviz borçlanarak, rezerv biriktirerek nötralize ediyoruz, gittiği yere kadar diyerek:)
    Doğrusu bu perspektiften bakınca Yunanistan'ın cari açığının ülke ekonomisindeki yerini, risk önceliğini ve yıkıcılık değerini değerlendirmekte zorlanıyorum. Çünkü hem Eurozone'da olduğu için döviz sıkıntısı yok gibi, ancak yaşadığı gerçek ekonomik problemler nedeniyle de cari açığı sık sık gündeme getiriliyor. Tabi AB Merkez bankası Euro'yu Yunaistan'ın ihtiyacının aksine değerli tutmayı hedefledikçe Yunanistan'ın cari açık sıkıntısı daha bir aşikar oluyor. Yazı yeterince uzun oldu sanırım burada sonlandırsam iyi olacak, yoksa kontrolden çıkacak:)

    Not: Yazı boyunca ipin ucunu kaçırmamak adına ekonominin reel kısmına hiç atıfta bulunmadım.

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Süleyman Bey, dünya finans yönetiminin tepesinde bahsettiğiniz "one world, one government, one currency" ütopyasına inanan insanlar var biliyor musunuz? :))
      Cari açık konusunda size katılıyorum. gerçekçi bir döviz kuru sorunun çözümü için önemli bir adım olur ama biliyorsunuz merkez bankaları için fiyat ve dolayısıyla faiz istikrarı, cari açıktan önce geliyor. diyelim ki Türkiye için gerçekçi kur 2.50 olsun. kur 6 ay-1 yıl içinde bu seviyeye gelirse merkez bankası çok ama çok büyük ihtimalle bu kur şokunun ücretler üzerindeki ikincil etkilerini bertaraf etmek ve enflasyon beklentilerini kalıcı hale getirmemek için bir süre sonra sıkı para politikası uygulayacaktır. sıkı para politikasıyla bir süre sonra TL yine değerlenecektir. hatta bir süre ABD ile Türkiye arasındaki enflasyon farkı kadar bile TL değer kaybetmeyecek ve yine başa dönülecektir. aslında cari açık herşeyden evvel üretim, rekabetçilik, gelir ve dolayısıyla tasarruf sorunu. cari açığın kontrol altına alınması öncelikle hükümetin işi.
      son olarak Euro bölgesi projesinin siyasi tarafının ekonomik tarafına ağır bastığını düşünüyorum. "Alman-Fransız ittifakını ebedileştirmek" ve olası bir Alman-Rus ittifakını engellemek için icat edilmiş bataklığa benzer bir proje. (içinde ne kadar fazla kalırsanız o kadar batıyorsunuz) Almanların er yada geç çok büyük zararları göze alarak Euro'dan çıkacaklarını ve tekrar DM'a dönecekleri kanaatindeyim.

      Sil
    2. Bu akıl yürütmeyi beğendim. Ama sanki olaylar böyle gelişmeyecek gibi görünüyor. Almanya'nın Euroyu terketmesi AB'nin bitmesi demektir. Ki bu Almanya'yı da bitirir.

      Sil
    3. Sayın Adsız, yapıcı görüşleriniz için teşekkür ederim. Cari açık konusundaki görüşlerinize katılıyorum. "Birbiriyle çelişen öncelikler ve hedefler" dolayısıyla böyle bir dengesizlik dengesine ulaşıyoruz elbette. Tabii reel ekonomi tarafına girince orada çok daha somut teşhisler mümkün.

      AB konusunda ise Hocam'ın yorumunu benimsiyorum.

      Sil
  20. Hocam bireyler ya da firmalar ithalat.yaparlarken ihtiyacı oldukları dövizi bankalardan ve döviz büfelerinden mi karşılamaktadırlar? Ayrıca talep edeceğimiz dövizde dışarıdan ülkemize yatırım ve kar sağlamak için gelen dövizlerdir değil mi hocam ? Yani biz ithalatımızı ihracattan sağladığımız dövizler , ülkemize gelen yatırımlar ve sıcak para ayrıca yetmediği yerde de dışarıdan borç alarak ithalat yapmaktayız desem yanılmış olurmuyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanılmış olmazsınız. Firmalar ödemeyi bankaları kanalıyla ve dövizle yaparlar. Bazen de ithal ettikleri malları borçla ithal eder ve ileride öderler.

      Sil
  21. Hocam akılıma yatmayan bir soruyu anlayacağım bir şekilde özetlerseniz sevinirim; bizim ülke olarak tasarruflarımız yüksek olsa dışarıdan borçlanmamıza gerek kalmaz diyoruz bu parayı kendi ekonomimizden borçlanırız diyoruz. Peki tasarruflarımız şu an ki durumdan daha yüksek olsada biz ithalatımızı yabancı parayla yaptığımızdan tasarrufların yükselmesinin yanında dışarıdan yabancı sermaye gelmesi lazım değil midir ? Çünkü biz o tasarrufları kullanarak döviz piyasasında bozduracak ve yatırımlarımızı o sayede yapacağız dışarıdan döviz gelmesse tasarruflarımızı istediğimiz kadar artırsak da yine borçlanmaya gerek duymayacakmıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (S - I) + (T - G) = (X - M) denge denklemini hatırlayın. Özel kesim yatırım tasarruf dengesi (S - I) açık veriyorsa devletin bütçesinin (T - G) denk olması denklemin sağında yer alan cari dengenin (X - M) açık vermesine neden olur. Buradaki S ne kadar büyürse açık o kadar azalır.

      Sil
  22. Hocam cari açığın bir sebebide bütçe açığı değilmi?
    Eğer 2012'de bütçe açığı olamasaydı cari açımığımız daha düşük olmazmıydı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. devlet bütçe açığı vermeseydi, belki de devletle iş yapan firmalar ve bu firmalarda çalışanlar daha az gelir elde edebilir ve neticede daha az tasarruf edebilirlerdi. işin bu boyutunu da hesaba katmak lazım.

      Sil
    2. İkiz açıktan hangisinin neden hangisinin sonuç olduğu ülkeden ülkeye değişir. Ayrıca devletin bütçe açığı vermediği durumlarda da cari açık söz konusu olabilir.
      (S - I) + (T - G) = (X - M) denge denklemini hatırlayın. Özel kesim yatırım tasarruf dengesi (S - I) açık veriyorsa devletin bütçesinin (T - G) denk olması denklemin sağında yer alan cari dengenin (X - M) açık vermesine neden olur.

      Sil
  23. Cevap için teşekkür Hocam.
    Türkiye'de Tasarruf oranı= Sermaye/Hasıla katsayısı* büyüme oranı
    Bu formülden Türkiye'nin tasarruf oranını buluyoruz. Türkiye'de sermaye /hasıla katsayısı oranı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskiden DPT de bunu yayınlarlardı, şimdi bulamıyorum.

      Sil
  24. HES'ler iklim değişikliğine yol açıyor diye istemeyiz,
    Nükleer düşman başına,
    Rüzgara yatırım yapsan, ürküttüğü kuşa değmez,
    Güneş ve Bor zaten Lafonten'den masallar, herkesin bir komplo teorisi var,
    Fosil yakıtlara da isyan edeceğiz ama her gün arabamıza biniyoruz, tutarsız duruma düşeriz,
    Enerji tasarrufu yapmayız, geri dönüşüme inanmayız, izolasyona para harcamayız, toplu taşımadan kaçarız...
    En ucuz enerji hakkımız söke söke alırız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonuçta da cari açık büyüyor diye bağırıp çağırırız.

      Sil
  25. Hocam bizim tasarruflarımızın artması dövize olan ihtiyacımızı nasıl azaltıyor anlayamadım denklem haricinde anlatmanız mümkünmü? Biz sonuçta tasarruf fazlası versek dahi ithalatımızı dövizle yapacağımızdan dövize ihtiyaç duymayacakmıyız bunun içinde borçlanmayacakmıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şöyle düşünün: ben birey olarak daha az tüketirsem bana mal satan yerli üretici mal fazlasını ihraç etmeye ve daha verimli olmaya çalışacaktır. bu da ihracatı artırır. veya ithal mal satan ithalatçı gelir kaybını farklı bir faaliyetle telafi etmeye gayret gösterecektir. yada tüketime/ithalata yönelik işkolunda çalışan kişi işsiz kalınca ihracata yönelik bir endüstride iş bulacaktır. ayrıca daha fazla tasarruf, daha az tüketim, daha az ithalat demektir.

      Sil
    2. Denklem dışında da konu yanıtlanmış, ekleyecek fazla da bir şey yok.

      Sil
  26. Cari açıkta 2 büyük sorun var bence;
    1- Enerji fakiri bir ülke oluşumuz.
    Ve enerji üretmenin her türlüsüne muhalefet edip enerjisiz yaşayamayan bizler.
    2- Ülkemizde üretildiği halde ithal ettiğimiz ürünler. Yani yabancı marka düşkünlüğümüz ve buna zemin hazırlayan arge ve innovasyondan bi haber üreticiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru bir katkı. Bunların yanında da sorunlarımız var ama bunlar da çok önemli.

      Sil
  27. Hocam Tcmb'nin döviz biriktirmesi piyasaya Tl vermekle aynı anlama mı gelir? Merkezin kasasında duran her bir doların karşılığı piyasada tl olarak mı bulunur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalardan alınan zorunlu karşılıklar için TCMB kimseye TL vermez. Buna karşılık bankalardan zorunlu karşılık olarak TL almayarak o kadar TL'yi bankalarda bırakmış olur.
      BU tür istisnalar dışında TCMB kendisine getirilen dövizlerin karşılığında TL verir. TCMB'nin kasasında duran her bir TL'nin olmasa da yukarıdaki istisnalar düşüldüğünde yine de büyük bölüm dövizin karşılığı piyasada TL olarak bulunur.

      Sil
  28. sevgili hocam merhabalar. sayın asaf savaş akat hocam bir yazısında kısa vadeli dış borcların yanlış hatırlamıyorsam 140 milyar dolar cıvarında olduğunu yazmış, bu borclarında bir yıl gibi kısa zamanda cevrilmesimi gerekiyor, mustafa sönmez isminde bir ekonomistinde bu durumu uyardığını görüyorum, türkiye sizce tekrar ekonomik türbulansa girermi, bir tek bu veri bile türkiyeyi ücurumun eşiğine götürümü, siz yazmışsınızmerkez bankası rezervleri artıyor diye, sayın akat size katılmıuor sanırım ,bir yazısında borcla artığını yazmış merkez bankası rezervlerin, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, sevgiler ve saygılarımı sunuyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin kısa vadeli dış borç stoku 2012 Kasım ayı sonu itibariyle 101,2 milyar dolar. TCMB'nin döviz rezervi 103 milyar dolar. TCMB, döviz rezervinin önemli bir bölümü bankaların yatırdığı karşılıklardan oluşuyor yani bunlar TCMB açısından borç. Asaf hoca doğru söylemiş. Ne var ki özel kesimin borçları kamu kesimini direkt olarak ilgilendirmiyor. O nedenle ödenememesi halinde kamu kesimi ödeyecek diye bir şey yok.

      Sil
  29. sevgili hocam iyi geceler diliyorum.2001 krizinde reel efektif kur endeksi yanlış hatırlamıyorsam yüzde 148 idi,şimdi sanırım 120 cıvarında dolaşıyor.sizden öğrenmek istediğim bu kriteri takip etmemizin büyük faydası olurmu kur riskini önceden görmemizi sağlarmı, birde her ay reel efektif kur endeksi yayınlanıyormu. sevgiler saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reel efektif kur endeksini izlemek yararlı olur ama ne yazık ki ayda bir kez ve olaylar gerçekleştikten sonra yayınlanıyor. Her ayın 3'ünde TCMB yayınlıyor ve geçen ayın durumunu yansıtıyor. Dolayısıyla bizim açımızdan yalnızca bir gösterge niteliği taşıyor. Yani karar verip uygulamak için işaret olarak alma konusunda biraz eski bir bilgi oluyor. Buna karşılık döviz konusunda TCMB'nin nasıl tavır alacağını göstermesi açısından izlenmesi yararlı bir gösterge.

      Sil
  30. peki hocam cari açığın nedeni olarak yatırım tasarruf oranı farkı sorusu hakkında ne düşünüyorsunuz

    YanıtlaSil
  31. Peki hocam 2013cari açık finansmanı ne şekilde olmustur

    YanıtlaSil
  32. hocam cari açığın ekonomik krizin değerlendirilmesinde hangi oranlar gösterge niteliğindedir ?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!