Enflasyon Niçin Düşmüyor?
Türkiye, 2001 krizi
sonrasında enflasyonda ciddi bir başarı yakaladı ve yıllık enflasyonu yüzde
30’lardan yüzde 6,2’ye kadar (2012 yılında) indirdi. Ne var ki daha aşağıya
düşüremedi ve 2013 yılında yeniden artışa geçen enflasyon yüzde 7,4’e yükseldi.
2014 yılı için beklentiler ise, Merkez Bankası’nın yüzde 5’lik enflasyon
hedefine karşın, yüzde 7,5 – 8 aralığında oluşuyor.
Aşağıdaki grafik 2001
krizi sonrasında manşet enflasyondaki gelişmeyi gösteriyor (yılsonu TÜFE
oranları esas alınarak düzenlenmiştir.)
Grafiğin incelenmesi 2002
yılında başlayan düşüşün ilk üç yıl oldukça hızlı bir biçimde devam ettiğini,
2005’den itibaren enflasyonun 6 – 10 aralığında dalgalanmaya başladığını
gösteriyor. Enflasyonda asıl direnç yüzde 5’in altında ortaya çıkıyor. Türkiye,
bir türlü bu direnç düzeyini kırıp enflasyonu yüzde 2’ler düzeyine indirememiş
bulunuyor. Üstelik birçok ülkeden enflasyonun sıfıra yaklaştığı bir dönemde
bunu yapamamış görünüyor.
Enflasyonun düşmeme nedenleri
Para arzında artış
2013 yılı para arzının
artışına sahne oldu. Aşağıdaki tablo dar para arzından (M1) en geniş para
arzına kadar (M3) para arzı ölçümünde kullanılan kalemlerde son iki yılda
yaşanan artışları önce sayısal olarak sonra da yüzde olarak sergiliyor.
Para Arzı
|
2012
|
2.013
|
Miktar (Milyar TL)
|
||
M1
|
179,9
|
213,6
|
M2
|
743,0
|
879,3
|
M3
|
783,5
|
916,9
|
Önceki yıla göre artış oranı (%)
|
||
M1
|
11,6
|
18,7
|
M2
|
10,2
|
18,3
|
M3
|
10,5
|
17,0
|
Para arzı, 2013 yılında
2012 yılına göre daha hızlı artmış. Bu artış enflasyon oranının da (2013
yılsonu enflasyon oranı yüzde 7,4) üzerinde bir artış olmuş.
Faizin düşüklüğü
İç talebin 2013 yılında
canlı olduğunu biliyoruz. Bunun temel nedenlerinden birisi faizlerin
düşüklüğüdür. Faizlerin düşüklüğü bir yandan tasarrufu caydırıp tüketimi
artırırken bir yandan da kredi kullanımını özendirerek parasal genişlemeye yol
açıyor. Enflasyonla faiz arasındaki ilişkiyi aşağıdaki grafikten izleyebiliriz.
Grafikten görüleceği gibi
faiz oranı 2013’de enflasyon oranını aşmış bulunuyor. Uzun yıllar yüksek reel
faiz getirisi elde etmeye alışmış bir toplumda sıfır ya da negatif reel faiz
ortaya çıkmışsa tasarrufların artması değil kredilerin yani talebin artması söz
konusu oluyor. Talep artışının da enflasyonu artırdığını söylemek bile
gereksiz.
İthal edilmiş enflasyonun katkısı
Yurtdışından ithal edilen
malların (özellikle petrol ve doğalgaz) fiyatlarında ortaya çıkan artışlar
bizim gibi ithalatçı ülkelere enflasyon ithali şeklinde etki ediyor. Her ne
kadar bugün Brent petrolün varil fiyatı 1 yıl önceki fiyatı düzeyinde (yaklaşık
95 dolar) olsa da yıl içinde bu fiyatın 100 doların üzerinde seyrettiği dönemler
oldu. Bu dönemlerin etkisiyle petrol fiyatlarında artışlar yaşandı ve bu benzin
gibi mallarda bizdeki fiyatların yükselmesine yol açtı. 2013 yılında bu konuda
emtia fiyatlarında yaşanan artışların katkısı görüldü.
Kamu harcamalarında artış
2013 yılı bütçesi her ne
kadar yüzde 1,2 gibi çok düşük bir açıkla kapanmış olsa bile faiz dışı bütçe
giderlerindeki artış oranı yüzde 14’ün üzerinde gerçekleşti. Ki bu enflasyon
oranının neredeyse iki katı bir artış demektir. Bu artışın da enflasyona katkı
yaptığı açıktır.
Kur artışları
Kur artışlarının ya da
bir başka deyişle TL’nin dış değerindeki düşüşlerin enflasyona ciddi katkısı
söz konusu oluyor. Bu etkinin biraz gecikmeli olarak geldiğini söylememiz
gerekir.
Aşağıdaki grafik 2013
yılının Mayıs ayında sepet kurda (½ USD + ½ Euro) başlayan yukarı yönlü
eğilimin enflasyon (TÜFE) üzerindeki etkisini gösteriyor.
TL’nin son bir yılda
Dolara karşı yüzde 20’ye yakın değer kaybettiğini düşünürsek kur artışından enflasyona
gelen yansımanın henüz tam olarak bitmediğini tahmin edebiliriz.
Grafikten görüleceği
üzere kurlarda ortaya çıkan artış TÜFE üzerinde de artış yönünde etki
yapmaktadır.
Dolaylı vergilerde artışlar
KDV ve ÖTV gibi dolaylı
vergilerde oran artırımları ya da belirli bazı mallar ve hizmetler üzerinde
vergi artışları da fiyatları bir defalık bir artışa tabi tutuyor. Bir defalık
bir artış olsa da bu artışlar sonraki dönemde de fiyatların yüksek oluşmasına
neden olduğu için enflasyona katkıda bulunuyor. Bu tür artışlar özellikle
benzin, doğalgaz gibi yaygın kullanımı olan girdilerde olduğunda dalga dalga
yayılarak neredeyse fiyatlar sisteminin bütününü etkileyebiliyor. Örneğin
benzin fiyatlarında dolar yükselişi ya da vergi artışından gelen bir artış
hemen ulaştırma, taşıma fiyatlarını etkiliyor. O da bütün malların fiyatlarını
artıran bir gelişmeyle sonuçlanıyor.
Örneğin yılbaşında
yapılan ÖTV artışının 2014 yılı enflasyonuna yüzde 0,5 ile yüzde 0,8 arasında
etki yapacağı tahmin ediliyor.
2014’de enflasyon yükselir mi düşer mi?
Kurlardaki artış
eğiliminin ya da bir başka ifadeyle TL’deki dış değer kayıplarının 2014 yılında
da sürmesi halinde bu gelişmenin enflasyonu yukarı itmeye devam edeceğini söylemek
mümkündür.
2014 yılında enflasyonu
frenleyecek önlemlerin başında para arzını denetim altında tutmak, kamu
harcamalarını enflasyonun üzerinde artırmamak, faizle ilgili kararları daha
esnek verebilmek gibi önlemler geliyor. Üst üste iki yıl seçim yaşanacağını
düşününce bu önlemlerin kolayca uygulanamayacağını tahmin etmek zor olmasa
gerek. Bu durumda 2014 yılında enflasyonda düşüş beklemek pek mümkün görünmüyor.
Bu çerçevede TCMB’nin yüzde 5’lik hedefini tutturmasını beklemek bir yana,
enflasyonu 2013 düzeyinde (yüzde 7,4) tutabilmesi bile başarı sayılmalı.
Hocam Allah ilminizi daha da artırsın,
YanıtlaSilfakat faize bakış açısı böyle olduğu ve hep tekrarlandığı üzere Katma değeri yüksek olan işler yapmadığımız sürece enflasyonu düşürmeye çalışmak hayal. Bu arada Maliye atamalarında bilindik ama kabullenilmiş bir skandal daha ...
"Maliye Bakanlığı’nın 2003, 2004 ve 2006 yıllarında personel alımı için yaptığı ortak sınavda düşük puan alan birçok adayın daha iyi puan alanların yerine kadrolara atandığı ortaya çıktı."
Teşekkür ederim.
YanıtlaSilEvet bu toplumun bazı konulara yaklaşımı ne yazık ki bilim dışı. Faiz bunlardan birisi. Üstelik bu bakışı bilime yöneltmesi gereken pek çok kişi de bu bilim dışı bakışı popülist yaklaşımlarla destekliyor.
merkez bankasının 2014 yılı enflasyon hedeflemesini tutturması imkansız çünkü yukarda sayılan hiçbir önlem alınmıyor.
YanıtlaSilGünaydın Hocam.
Kamu harcamalarındaki artışın seçimlerin olması nedeniyle kısılması zor. TL deki değer kaybı devam etmekte ve daha da önemlisi belirsizliğini korumakta. Vergi artışlarının 2014 enflasyonu üzerindeki etkisi ötelenmiş zamların seçim sonrası uygulanması ile daha da artabilir.Tüm bunlara karşın yapılan tek şey kredi kartı taksit sayısı düzenlemeleri, bireysel kredilerde vade kısaltılması taşıt kredilerinde peşinat zorunluluğu gibi toplam talebi kısmaya yönelik adımlar. Durum, 2014 yılında yüksek enflasyon yanında artan işsizlik ve ekonomik küçülme gibi geliyor bana.
Doğru saptamalar
SilHocam teşekkürler yazı için.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHocam merhaba, öncelikle yazılarınızı büyük bir merakla okuyorum, çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilSormak istediğim soru bugünlerde gündeme gelen faiz artırımı ne demek? Ekonomi sözlüğünüzde bulamadım, eğer yazılarınızda okuduysam da bilgisizliğim nedeniyle anlamadım. İnternetteki araştırmalarım da benim için karışık geldi. Bizleri aydınlatabilecek bir kaç cümleniz varsa duymaktan çok memnun olurum. İyi günler dilerim.
Hocam iyi günler. yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilTÜİK yanılmıyorsam geçen yıl ABD'de uygulanan bir enflasyon ölçme metodundan (hedonics - quality adjustment) bahsetmişti. hatta merkez bankası başkanı da enflasyon ölçümünde "kalite düzeltmesi" yapılmadığından şikayet(!) etmişti. 1990'larda uygulanmaya başlayan bu yöntem ABD'de manşet enflasyonun 1980'lerdeki enflasyon ölçüm metoduna göre 1,5 puan kadar düşük çıkmasını sağlıyor. TÜİK bu yöntemi uygularsa manşet enflasyon, tahminen, bugünkünden 1-2 puan daha az çıkacaktır. minareyi çalan kılıfını uydurur misali tasarruf sahibi için zor günler bitmeyecek gibi.
bir eklemeye yapayım: Türkiye'de kalite düzeltmesi hiç uygulanmıyor değil. ancak ABD'de işlenmemiş gıda hariç hemen her kalemde uygulanırken bizde sadece birkaç kalemle sınırlı. merkez bankasının kastettiği ABD tarzı bir uygulama.
SilBugünlerde konu edilen faiz artırımı merkez bankasının yüzde 7,75 lik gecelik repo faizinin artırılması konusu. Bu artırımla piyasada faizlerin artması ve döviz girişinin artması bekleniyor.
YanıtlaSilhocam iyi gunler - her nekadar repo faiz artisindaki artis beklentisi olsada , zaten efektif piyasa faizi bankalarda, mesela mevduat faizleri, 10-10.5 larda seyrediyor..bu durumda faize "bagimli " olmak nicin bu kadar onemli?..tesekkurler.
YanıtlaSilfaiz artışı konusunda aslında merkez bankasının geçmişte hangi hususlara önem verdiğine bakmak lazım. 2011'in ikinci yarısında hızlı bir kur artışı olmuş ve merkez bankası Ekim 2011'de faiz koridorunun üst bandını %9'dan %12,5'e yükseltmişti ancak o tarihlerde aşırı ısınmış %8-9 büyüme hızı olan bir ekonomi, azalış trendinde olan bir işsizlik ve seçim sonrasının rahatlığıyla doğalgaz ve elektriğe yapılan zamlar söz konusuydu. merkez bankası faiz artırımının gerekçesi olarak "manşet enflasyonun ücretlere yansımasından çekiniyoruz" demişti.
Silşimdiki durumda büyümenin %4'lere indiğini, işsizliğin arttığını ve ana maliyet kalemlerine zam yapılmadığını görüyoruz. merkez bankası muhtemelen kur şokunun ekonomik büyümede azalmaya, işsizlikte ilave artışlara neden olacağını düşünüyor ve kur artışının ücretlere yansımayacağını tahmin ediyor. böyle bir yaklaşıma sahip olduğu için de faiz artırımına sıcak bakmıyor olabilir.
Bazen bir konu kapsadığı kavramı aşar. Faiz konusu bizde böyle oldu. Yabancı yatırımcı TCMB'nin herhangi bir ihtiyaç durumunda faiz politikasını kullanıp kullanamayacağını bilmek istiyor. Siyasal nedenlerle elindeki aracı kullanamayan bir Merkez Bankası'na güvenmiyor.
SilBazı hallerde büyüme ikinci plana düşer. Asıl olan ekonomiyi eksiye düşürmemek olabilir.
MB, bu gibi durumlarda ne yapacak? İşte insanlar bunu merak ediyor. Bu merak giderilmediği sürece de güven geri gelmiyor.
Burada konu olan faize bağımlılık değil. Tam tersine faiz karşıtlığına bağımlılık.
geçen temmuz ve ağustos'ta merkez bankası faizleri artırmadan önce Başçı, Erdoğan'dan izin almıştı. söze "büyük oyunun şifrelerini çözen memleket sevdalısı dünya lideri sayın Başbakanım, bakın amerikada 17 mayıs'ta 10 yıllık tahvil faizi 1,9 imiş şimdi 2,9'a yükselmiş. bizim de artırmamız lazım" diye başlama ihtimali yüksek olan Başçı, ekselanslarının "tez faizler artırıla" fermanıyla birlikte harekete geçmişti.
YanıtlaSilhocam bu aralar amerikan 10 yıllık faizleri yerinde sayıyor. yaz aylarında amerikan 10 yıllıklarının yükselmesini bahane gösteren ve işi kolay olan Başçı sizce bu sefer Başbakana ne diyebilir? her attığı servis filede kalan ve "faiz baronları"na bu seti kaybedecek gibi duran hükümet diğer setlerde toparlanıp rövanşı alabilir mi?
Bu tür yaklaşımlar piyasada veya siyasette geçerlidir ama MB bunlara itibar etmemeli ve gereği neyse onu yapmalıdır. Bir ülkede MB da faiz lobisi söyleminin peşine takılırsa o ülkede ekonomi politikası sağlıklı biçimde uygulanamaz. Bizdeki durum budur. Faiz lobisi diye diye MB'nı iğdiş ettiler.
Silİyi günler hocam.
YanıtlaSilMB'nin faiz artırımı maliyetleri artıracağı için üfe artışına bu da enflasyona neden olmaz mı. ayrıca faiz artarsa yatırım düşer tüketim düşer büyüme düşmez mi?
Mb faiz artırımı yapmasa kur yükselir buna bağlı olarak enflasyon yükselir. Maliyetler artar bu nedenle yatırım ve tüketim azalacağından büyüme yine azalır. Ancak ihracat için avantaj oluşur. Yapısal reform zorunluluğu ortaya çıkar.
Kısacası iki önermede de büyüme azaliyor. Birincisinde ekstradan faiz de yükseliyor. Mb politika etkinsizliği söz konusu mu?
teşekkür ederim.
Sanırım bugün içinde olduğumuz durum daha çok döviz girişini artırma endişesi. MB faizi artırırsa sıcak parayı çekmek için artıracak.
SilDevletle vatandaş arasındaki diyalog :
YanıtlaSilDEVLET : 2013 enflasyonu 7.4
VATANDAŞ : Ama nasıl olur ?
DEVLET : Öyle . Ben hesapladım. Benden iyi mi bileceksin ?
VATANDAŞ : Ama peynir , zeytinin fiyatı.
DEVLET : Boşver peyniri zeytini.
VATANDAŞ : Ama kuru fasulyedeki artış.
DEVLET : Boşver kuru fasulyeyi.
VATANDAŞ : Nasıl hesaplıyorsun enflasyonu ?
DEVLET : Uçak boyası, ham kereste, at nalı çivisi falan. Hepsinin ortalamasını alıyorum.
VATANDAŞ : Anladım. Şimdi anladım. Onun için bu kadar düşük çıkıyor.
DEVLET : Aferin
VATANDAŞ : Enflasyonun düşük çıkması işine geliyor sanki.
DEVLET : Hem de nasıl ?
DEVLET : Mesela ben açıklıyorum 7.4. Ama senin enflasyonun çok daha fazla. Maaş zamlarını da diyelim % 5-6 yapıyorum.
Bunu arka arkaya 4-5 sene yapsam bitiyorsun zaten.
VATANDAŞ : Şimdi anladım ben. Düşük enflasyona rağmen neden geçinemediğimi.
VATANDAŞ : Peki bunları bana neden anlatıyorsun ?
DEVLET : Ne bileyim ben . Açıldım biraz işte.
Evet çok hoş bir diyalog olmuş.
SilBirkaç gün önce yüksek lisans bilim sınavı için giderken yanıma aldığım "Kolay Ekonomi" kitabınızda enflasyon ile ilgili bölümü okurken, şimdi bunla ilgili bir yazı yazmanız güzel bir tesadüf oldu. Hatta günümüzün moda kelimesiyle "manidar" oldu. Sarıyer pazarındaki teyzenin ekonomi bilgisiyle olan diyaloğunuz geldi birden aklıma. Gerçek şu ki, Ekonomimiz birkaç malın fiyatının düşüp çıkmasına değil, belirli başlı ürünlerden oluşan bir sepetin ağırlıklı ortalamalarına bakıyor. Öyle ki dostlar arasında bile sıkı görüş ayrılıklarına neden oluyor. Hatta Hocam sizin tabirinizle "Enflasyon ve işsizlik konusunu kimseye anlatamıyoruz, herkes istediği gibi anlamaya çalışıyor."
YanıtlaSilTemel üretim girdilerinden bahisle, bu ürünlerin maliyetlerinin artışı sadece kendi sektörlerinde değil, diğer ara bileşen olarak kullanıldığı sektörleri de muhakkak etkilemekte. Özellikle petrol ürünleri gibi sadece taşıt değil ulaşım, taşımacılık gibi sektörlere de damgasını vurduğu sürece etkisini sanki bir çarpan mekanizmasıyla kendinden daha fazla etkiliyor. Benim sorum ise, petrol gibi ithal ettiğimiz ürünlerde vergi politikasını en baştan gözden geçirmemiz gerekmez mi ? %50 %40 larda sadece vergi alınırken Avrupa birliği ülkelerinde bile bu oran bir %40 değil.
Değerli vaktinizi aldığım için kusuruma bakmayın hocam iyi çalışmalar.
Evet ama ne yazık ki bizim değişmez sistemimiz dolaysız vergiler yerine dolaylı vergileri almak. Onu da nispeten geliri yüksek olandan almak biçiminde gelişmiş durumda.
SilDeğerli hocam http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/kuresel-krizin-neresindeyiz.html adresinde ımf'nin dünya ekonomik görünümü raporunu kullanarak gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerdeki ticaret artışının verilerini vermiştiniz. Hocam akademik çalışmamda bu verileri kullanmak istedim lakin söz konusu rapor ve raporun eklerinde bu verileri bulamıyorum ,onun yerine boş bırakılmış o taraf. hocam lütfen yardımcı olun.
YanıtlaSilHocam selamlar. Yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilKurun enflasyona etkisinin arkasındaki dinamikler veya yorumlar nelerdir hocam? Kurdaki artışın enflasyona arttırıcı yönde etki yapmasına tam kavrayamadım.Cevabınız beni çok mutlu edecek.
Yıllık ithalatımız 250 milyar dolar olduğuna göre ve bu miktarda GSYH'mızın yüzde 30'una yakın olduğuna göre kurdaki artışın ithalatı pahalı hale getirerek iç fiyatların artışını yani enflasyonu tetiklemesinden doğal ne olabilir?
SilYazınız için teşekkürler hocam. MB faiz koridorunun üst bandında bir değişikliğe gitmedi. "Ek sıkılaştırma günlerinde marjinal fonlama yüzde 9 civarı oluşacak." Karara ilk tepki olarak Dolar/TL 2.26'yı aştı. Bu ne demek hocam?
YanıtlaSilBugün bir yazı yazdım yanıtı orada. Yani TCMB'nin kararsızlığı belirsizliği o da kuru artırıyor.
SilEnflasyon veya diğer ekonomik parametreleri sokaktaki insanın yaklaşımıyla ele almak, alay edilecek, hor görülecek, "Ali Rıza bey ekolü" diye küçümsenecek bir yaklaşım değildir.
YanıtlaSilSonuçta, pazara gidip elini cebine sokup parasını harcayan bu insanlar.
En kibar tabirle söyleyelim.
Enflasyon veya diğer parametreler üzerinden cebi boşaltılan bu insanlar.
Sayin Ustadim konuyla ziyadesiyle alakasiz fakat benim icin cok onem teskil eden bi durum. maliye uzmanligi hakkindaki dusunceleriniz nelerdir? Vergi mufettisligine tercih edilesi midir? Degerli fikirlerinizi paylastiginiz icin cok tesekkur ederim.
YanıtlaSilİkisi de iyidir. Ama asıl olan hangisinde olursanız olun sizin çalışmanızdır.
SilHukuğun olmadığı yere emeklilik fonları, doğrudan yatırımcı, kurumsal yatırımcı giremez. Geriye yüksek risk alan ve yüksek getiri bekleyen yatırımcı kalıyor ki bu yatırımcıların durumunu hızlı bir şekilde bozan değil tam tersine hızlı bir şekilde düzelten ülkelere yatırım yapması daha akıllıca olur. Özetle RTE Brüksel'de ne verirse versin sırt sıvazlama dışında alabileceği birşey yok.
YanıtlaSilTürkiye'nin ihtiyacı U dönüşü onu da bu iktidarın yapması mümkün değil, yapsa da inandırması mümkün değil.
Levent
Geçmiş hükumetlerin aldığı oy oranlarına baktığınızda ekonomi iyi giderken yüksek kötü gittiğinde ise oranın hemen düştüğünü görürsünüz. Hükumetin bu denli fazla oy toplamasının en büyük nedeni ekonomide işlerin yolunda gitmesiydi. Önüümüzdeki dönem gösteriyor ki ekonomide işler eskisi kadar yolunda gitmeyecek. Seçimler sebebiyle yapılması gerekenler de yapılamayacak. Şapkadan çıkaracak başka tavşanda kalmadığına göre filmin sonunu tahmin etmek çok zor olmasa gerek.
YanıtlaSilTeşekkürler,
Benim bu konuda oy oranları ve büyüme oranları arasındaki korelasyonu gösteren bir yazım vardı. Onu yenilemenin zamanı geliyor galiba.
SilMerhabalar hocam aydinlatici yaziniz için teşekkürler.yalniz aklima takilan bir soru var hocam cevapla durursa biz çok mutlu olurum.şöyleki; faiz arttiriminin iç talebi kusarak cari acigi azaltacagi söyleniyor.ama faiz arttirimi tam tersi etki doğurarak (cari acigi arttırarak) bir çelişki doğuruyor.sonuçta faiz artarsa döviz girişi artacak.döviz artinca kur düşerek paramiz daha değerli hale gelecek.paramizin değerlenmesi ithalati arttirip ihracati azaltacak.böylelikle cari acik dahada artmayacakmi? Hocam gözden kacirdigim bisey mi var yanlis mi düşünüyorum.şimdiden tesekkurler
YanıtlaSilEvet bu konular çelişkili konular. Bunu bugünkü yazımda ele aldım.
SilÇok tesekkur ederim hocam yazinizi okuyacagim.sayenizde iktisatla ilgili yorum yeteneğimiz gelisiyor
SilYanlis olan kelimeler adına kusurabakmayin hocam.faiz arttiriminin iç talebi kisarak demek istedim.tekrar şimdiden tesekkur ederim.
YanıtlaSilyasama ve yürütme erklerinin yasama organında toplanması monarşi ise şuan yargıyada hakim olmaya calışan yürütme organımız ne oluyor acaba? boyle bir durumda merkez bankasının bağımsızlığından söz etmek tabiki rüya. küçük harflerle yazıyorum çünkü merkez bankası benim için faiz artırımına gitmeyerek saygınlığını tamamen yitirmiştir. Populist siyasetlerin sonu; malesef sonraki nesillere hep kriz olarak yansıdı mevcut hükümetin akıllara zarar uygulamarının etkisi nesiller boyu surecek gibi.
YanıtlaSilYukarıdaki dioaloga istinaden:
DEVLET: Artık 12 taksitle telefon alamıyacaksınız
VATANDAŞ:Neden ?
DEVLET: Asgari ücretle çalışıyosun 2000 liralık telefon senin neyine.
VATANDAŞ: Milli gelirimiz son 10 yılda o kadar arttıya
DEVLET:Sen telefon alasın diye artmadı o
VATANDAŞ: O zaman siz 2000 liralık telefondan 700 tl yada 40 tl lik faturadan 18 tl vergi almayın.
DEVLET: Vergide adalet gereği almamız gerek.
VATANDAŞ: Adalet???
DEVLET: Hani amblemimizde varya.
VATANDAŞ: Anladım.
Merhaba Hocam,
YanıtlaSilŞu an 'Ekonomi Politikası' isimli kitabınızı okumaktayım ve kısa bir süredir de yazılarınızı takip ediyorum. Yazılarınız son derece öğretici ve bilgilendirici.
'Faizi Arttırmak Gerekli miydi?' yazınızdaki birinci tabloda enflasyonu düşürmek amacıyla faiz konusunda artış yönünde önlem almak gerektiğini belirtmişsiniz. 'Enflasyon Niçin Düşmüyor?' isimli bu yazınızda ise ikinci grafikten görüldüğü üzere Türkiye'de 2002 itibarıyla enflasyonda düşüş yönünde bir eğilim var, fakat faizlerin de enflasyondaki bu düşüşe paralel bir davranış izlediği görülüyor. 'Faizi Arttırmak Gerekli miydi?' yazınızdaki önerme ile 'Enflasyon Niçin Düşmüyor?' yazınızdaki grafikte Türkiye'de ortaya çıkan sonucu ilişkilendiremediğimden size danışmak istedim. Olayı yanlış bir açıdan mı değerlendiriyorum acaba? Aydınlatırsanız çok sevinirim.
Yazılarınız çok faydalı, bizleri bu denli aydınlatmak hususunda verdiğiniz emekten ötürü çok teşekkür ederim.
merhaba hocam
YanıtlaSilfaizler azaldığında enflasyon artar mı azalır mı türkiyede hangisi gerçekleşir nedenlerini söyleyebilirmisiniz