Sıcak Para
Türkiye’ye döviz girişi başlıca 4 nedenle olur: (1)
Türklerin yabancılara mal ve hizmet satışı karşılığında elde ettikleri
dövizler, (2) Cari tansferler yoluyla gelen döviler, (3) Yabancıların Türkiye’de
doğrudan yatırım yapmak üzere getirdiği dövizler, (4) Yabancıların Türkiye’ye
finansal yatırım (plasman) yapmak amacıyla getirdiği dövizler.
(1) Yabancılara mal
ve hizmet satışı karşılığında elde edilen dövizler: Türkler yabancılara mal
ve hizmet sattığı zaman karşılığında döviz elde ederler. Bu satış, ihracat
(yani Türkiye’den yabancı bir ülkedeki bir kişiye, şirkete mal satışı) şeklinde
olabileceği gibi, Türkiye’ye gelen turistlere mal (burada yapacakları alış
verişlerde alacakları mallar) veya hizmet (otel konaklaması, sigorta,
taşımacılık) satışı şeklinde de olabilir.
İhracat yoluyla elde edilen döviz gelirleri ödemeler
dengesinde cari işlemler dengesi / dışticaret dengesi / ihracat başlığı altında
yer alır. Hizmet satışları karşılığında elde edilen döviz gelirleri ödemeler
dengesinde cari işlemler dengesi / hizmetler dengesi başlığı altında gelir
kalemi olarak yer alır.
(2) Cari transferler
yoluyla gelen dövizler: Bu şekilde döviz girişleri hibeler ve işçi
havaleleri gibi döviz girişlerini içerir.
Cari transferler yoluyla gelen döviz girişlerinden hibe
olarak gelenler ödemeler dengesinde cari transferler / genel hükümet başlığı
altında, işçi geliri ve diğer şekilde gelen dövizler ise ödemeler dengesinde
cari transferler / işçi gelirleri ve diğer transferler başlığı altında yer
alır.
(3) Yabancıların
doğrudan yatırım yapmak üzere getirdiği dövizler: Bu tür döviz girişleri de
iki başlıkta toplanabilir: (a) Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye mal üreten bir
birimi (işletme, fabrika, imalathane vb) veya hizmet üreten bir birimi (banka,
sigorta şirketi, taşımacılık şirketi, süpermarket vb) satın almak üzere döviz
getirebilirler. Burada yeni bir yatırım söz konusu olmayıp mevcut bir yatırımın
yabancı bir kişi ya da şirket tarafından satın alınması söz konusudur. Bu tür
yatırımlar yeni bir iş alanı açmak, yeni istihdam yaratmaktan çok yatırımın el
değiştirmesi şeklinde ortaya çıkar. (b) Yabancı yatırımcılar Türkiye’ye yeni
bir mal üretim veya hizmet üretim birimi kurmak amacıyla döviz getirebilir. Burada
yeni bir yatırım söz konusu olup yeni bir iş alanı açılmakta, yeni istihdam
yaratılmaktadır.
Her iki şekilde gelen dövizler ödemeler dengesinde sermaye
ve finans hesapları / finans hesapları / doğrudan yatırımlar / yurtiçinde
başlıkları altında yer alır.
(4) Yabancıların
Türkiye’ye finansal yatırım (plasman) amacıyla getirdiği dövizler:
Yabancılar Türkiye’ye finansal yatırım yapmak amacıyla şu yollarla döviz
getirirler: (a) Senetlerin değer artışından ve temettüsünden yararlanmak için
döviz getirip TL’ye çevirerek borsadan hisse senedi alırlar. (b) Faiz
getirisinden yararlanmak için döviz getirip TL’ye çevirerek bankalarda TL
mevduat hesabı, ya da dövizlerini TL’ye çevirmeden döviz tevdiat hesabı (DTH)
açarlar. (c) Faiz getirisinden yararlanmak için döviz getirip TL’ye çevirerek
Devlet Tahvili veya Hazine Bonosu (DİBS) satın alırlar. (d) Yabancılar Türk
şirketlerine kredi verirler. Bu daha çok bankaların, yabancı bankalar
sendikasyonundan kredi kullanması biçiminde yürür. Daha ender olarak Türk şirketleri
de yabancı banka veya şirketlerden kredi alabilirler. Bu işlemler sonucu
Türkiye’ye döviz girişi olur.
Bu şekilde gelen dövizler ödemeler dengesinde sermaye ve
finans hesapları / finans hesapları / portföy yatırımları ve diğer yatırımlar
başlıkları altında yükümlülük olarak yer alır.
Kalıcı girişler,
geçici girişler ve sıcak para
Yukarıda saydığım (1), (2) ve (3) numaralı başlıklarda yer
alan döviz girişleri kalıcı girişler olarak kabul ediliyor. Yani Türklerin
sattığı mal veya sundukları hizmeti karşılığında elde edilen dövizler veya cari
transferler yoluyla gelen dövizler ya da yabancıların burada bir işletmeyi
satın almak veya bir işletme kurmak üzere getirdiği dövizler Türkiye’de kalır.
Bunlardan yatırım amaçlı getirilen dövizlerin bir bölümü ileride işletmenin
kârı yurtdışına transfer edilirken çıkarılır. (4) numaralı grupta toplanan
döviz girişleri ise kalıcı olarak kabul edilmez. Bunlar geçici olarak faizden
ya da borsanın değerlenmesinden yararlanmak üzere gelir. Sıcak para, bir ülkedeki yüksek faizlerden, yüksek getirilerden
yararlanmak üzere o ülkeye gelen dövizlere verilen addır. Bu tür döviz akımları
yabancıların hisse senedi veya kısa vadeli borç senedi (tahvil, bono vd)
alımları, Türk bankalarına açılan kısa vadeli krediler, reel sektöre açılan
kısa vadeli krediler, yabancıların Türkiye’deki bankalarda açtığı mevduat
hesaplarını içerir. Bunların sıcak para olarak adlandırılmasının nedeni bu
fonların sahiplerinin ya da yöneticilerinin risklerde artış gördüklerinde
paralarını alıp gitmelerinden kaynaklanıyor.
Sıcak para, ülkede
riskler arttığında hızla ülkeyi terk edebildiği için finansal piyasalarda ve
onun etkisiyle bütün piyasalarda istikrarsızlık ortaya çıkarabilir. Sıcak
paranın bir ülkeyi terk etmesinin nedenleri arasında siyasal risklerde artış,
kurlarda oynaklık ve artışlar (kur riski), ekonomideki risklerde genel artış
gibi nedenler ön planda sayılabilir. Genel olarak sermaye hassastır, yabancı
sermaye ise korkaktır. Bir ülkede siyasal riskler artıyorsa yerli sermaye
yatırım yapma kararlarını erteler, yabancı sermaye ise ülkeyi terk etmeye
yönelir. Kurlarda yerli paranın değer kaybına yol açacak oynaklık ve artışlar
yerli yatırımcının yatırım kararlarını ertelemesine, yabancı yatırımcının ise
gelişini ertelemesine veya parasını alıp gitmesine yol açar. 1 USD = 2 TL iken
Türkiye’deki net yüzde 10 faizden yararlanmak üzere buraya 100 dolar getiren
bir Amerikalı yatırımcıyı düşünelim. Parasını TL’ye çevirdiğinde eline 200 TL
geçecektir. 1 yıl vadeli bir mevduat hesabı sonucunda elindeki anapara ve faiz
toplamı (200 + 20 =) 220 TL olacaktır. Kurun hiç değişmediğini varsayalım. Bu
durumda bu Amerikalı yatırımcı ülkesine dönerken elinde (220 / 2) 110 dolar
olacaktır. Kendi ülkesinde 100 dolarına 2 dolar faiz elde edeceği yerde burada
10 dolar elde etmiş olmaktadır. Şimdi de Amerikalı parasını getirip mevduat
hesabı açtıktan sonra kurun değiştiğini ve 1 USD = 2,25 TL olduğunu düşünelim.
Bu durumda dönem sonunda Amerikalı yatırımcının eline geçen 220 TL anapara ve
faizi toplamının dolar karşılığı (220 / 2,25 =) 98 dolar olacaktır. Bu durumda
Amerikalı yatırımcı kazanç sağlamak bir yana getirdiği 100 doları bile
koruyamamış olmaktadır. Böyle bir durumda kalmamak için bu yatırımcı çok kısa
vadeyle parasını getirmekte, en ufak bir tehlike gördüğünde parasını alıp
ülkeden çıkmaktadır. Bu durumda da ülkenin, ani döviz çıkışları nedeniyle döviz
ihtiyacını karşılamakta sıkıntıya düşmesi gündeme gelmektedir.
Sıcak paranın
bozucu etkilerine karşı iktisatçı James Tobin tarafından bir vergi uygulanması
(Tobin vergisi) önerilmiştir.
Orijinal öneri, parasal arbitrajın vergilendirilmesini esas almış olsa da zaman
içinde kavram kısa sürede ülkeyi terk eden paraları caydırmak için uygulanacak
bir vergi önerisine dönüşmüştür. Tobin vergisi, sıcak paranın yıkıcı etkilerini
törpülemek amacıyla çeşitli ülkelerde uygulanmış, sermaye çıkışlarını
caydırmaktan çok sermaye girişlerini caydırmıştır.
Tobin vergisi
yerine farklı bir uygulamanın yapılabileceğini düşünüyorum. Eğer kur değişim
göstermezse yukarıda verdiğim örnekteki Amerikalı ABD’de enflasyon oranı yüzde
1,5 olduğu için kabaca yüzde 8,5 oranında enflasyondan arındırılmış reel faiz
getirisi elde etmiş olmaktadır. Oysa Türkiye‘de enflasyon yüzde 8 dolayında
olduğu için Tük yatırımcının reel getirisi kabaca yüzde 2 dolayında kalıyor.
Kanımca Tobin vergisi yerine bu iki yatırımcı arasındaki gelir farklarını
azaltmak üzere bir vergi geliştirilebilir. O zaman da faizlerin biraz daha
yükselmesi sağlanarak yerli tasarruf sahibi özendirilebilir ve GSYH’ya oranı
yüzde 20’lerden yüzde 12’lere düşmüş olan para iç tasarrufların artırılmasına
katkıda bulunulabilir. Hiç kuşkusuz bu öneri normal zamanlar için geçerli bir öneridir. Bu tür bir uygulamayı bugünkü koşullarda yürürlüğe koymak sınırlı olarak gelen kaynağın da önünü keser.
Merak edenler için Türkiye ödemeler
dengesinde sıcak para:
Yukarıda yaptığım
döviz girişleri sınıflandırması çerçevesinde Türkiye’nin Ocak – Kasım 2013
dönemindeki ödemeler dengesine bir bakalım.
(1) Yabancılara mal
ve hizmet satışı karşılığında elde edilen dövizler: 197,9 milyar dolar (ihracat
geliri 149,6 milyar dolar, hizmet gelirleri 44,3 milyar dolar ve gelirler 4
milyar dolar.)
(2) Cari
transferler yoluyla gelen dövizler: 989 milyon dolar
(3) Yabancıların
doğrudan yatırım yapmak üzere getirdiği dövizler: 10,4 milyar dolar
(4) Yabancıların
Türkiye’ye finansal yatırım (plasman) amacıyla getirdiği dövizler: 54 milyar
dolar (21,2 milyar doları borç senetleri ve hisse senetleri gibi portföy
yatırımları, 32,8 milyar doları krediler gibi diğer yükümlülükler)
(5) Bunlara nereden
geldiği bilinmeyen net hata ve noksan kalemindeki 4,8 milyar doları da eklemek
gerekir.
Demek ki Ocak –
Kasım 2013 döneminde Türkiye’ye 301 milyar dolar döviz girişi olmuş. Bu
miktarın (4) numaralı başlıkta yer verilen kalemlerden oluşan 54 milyar dolarlık
bölümü sıcak para girişidir. 4,8 milyar dolar tutarındaki net hata ve noksan kaleminin bir bölümünün de sıcak para olması muhtemeldir.
Üstad, sıcak parayı geçtik. Temmuzdan bu yana KAYITDIŞI para var!
YanıtlaSilO her zaman var ve net hata ve noksana giriyor zaten.
SilHocam sıcak paranın kısa ve uzun vadede etkilerine değinebilir misiniz?
SilSerdar;
YanıtlaSiltobin vergisini geçtiğimiz 2-3 senelik konjonktürlerde çok fazla savunmuştunuz. Şimdi farklı bir faiz modeliyle alternatif sunmuşsunuz. farklı bir vergi yötemi dediğiniz; şu an vadeli mevduat stopaj oranları %15 ,bahsettiğiniz modelde yabancı yatırımcıdan %20-25 dolaylarında bir vergi alınması mı? Yine bahsettiğiniz faizleri artırırsak da bu sefer g20ler arasında bir faiz savaşına dönüşecek, biz faizi artırırken misilleme olarak Brezilya artıracak akabinde Endonozya vs.... e bu durumda nereye kadar bu yarış devam edecek?
son sorum ise önümüzdeki dönemde m.b. nin daha fazla faiz artıracağını düşünüyor musunuz? son dönemde bu soru kafamı çok karıştırıyor.Cevabını da bulamıyorum. benim gördüğüm ekonomi kötüye gittiği için usd değer kazanacak, işsizlik artacak, büyüme min. seviyelerde kalacak, enflasyon artacak, bir tek cari açık düşecek(o da petrol ve doğalgazın etkisiyle ne kadar azalır muamma) tüm bunları düşününce faizler çok daha yükselir gibi. yani bu faiz oranlarından bir yatırıma girmek akıllıca gibi duruyor. ancak bazı yorumlarda faizlerin geri gelebileceğini okuyorum. sizin düşünceniz benim için çok önemli. Goldman Sachs yetkilisi Thomas Stolper doların diğer para birimleri karşısında (güçlü duran ekonomilere paranın akmasıyla zayıflayabileceğini düşünüyor) dolayısıyla zayıflayan usd karşısında tl değer kazanacak ve faiz artırımı yerine olası bir faizi düşürme politikası olabilir mi? çok karışık oldu kusura bakmayın ltf.
Aslında ben Tobin vergisini önerirken kafamda hep bu model vardı. Yani yabancıya yüksek reel faiz yerliye düşük reel faiz veren bu sistemi nasıl düzeltebiliriz sorusunun yanıtını arıyordum. Burada konu ettiğim şey mevduata farklı faiz uygulanması değil. O zaten var ve vadeye bakmaksızın vergiliyor. Benim dediğim örneğin 3 aydan daha kısa süre için gelip sonra dışarı çıkan yabancı kaynaklara ek vergi uygulanması ve bu yolla faiz farklarının düşürülmesi. Bunu yapamayınca faizlerin artırılması yapılamıyor o zaman da sıfır ya da negatif reel faiz nedeniyle iç tasarruflar düşüyor. Biz de iç tasarrufları artırmak yerine daha yüksek reel faiz vererek dış tasarrufları çekmeye uğraşıyoruz.
SilHocam akliniz yol gostericiliginizi daim etsin. Sicak para bu siralar fazla engelleniyor.Secime girecek ulke olabiliriz ama finansi saglam olan ulke durumundayiz. Hocam neden ulkemize ikili oyun oynuyorlar? Gelişmiş ulke olacagimiz tedirgin ediyor belki de. Bana gore gelişmiş ulke olmak zor degil. Onlarinda ekonomik verileri hic ic acici degil.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilGelişmiş ülke olmak göründüğü kadar kolay değil. Konu sadece ekonomi değil. Demokrasi, insan hakları, hoşgörü, uzlaşı kültürü, düşünce özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi birçok konu var. Biz bu konularda geriye doğru gidiyoruz. Gelişmiş ülke olmak parayla olmuyor. Olsa Suudi Arabistan, Kuveyt dünyanın en gelişmiş ülkeleri olurdu. Zenginlik ayrı bir şeydir görgü ve kültür ayrı bir şey. İkisinin bir arada bulunması gerekmiyor.
Kabahati başkalarında aramadan önce kendi içimize bakmayı denememiz gerekiyor.
yerli yatırımcının elde edeceği faiz geliri için bir gelir vergisi istisnası oluşturulması suretiyle iç tasarruflar arttırılabilir mi demek istiyorsunuz hocam
YanıtlaSilHayır istisna önermiyorum. Yerli yatırımcıyı tasarrufa teşvik etmek için ona da yabancı yatırımcı gibi pozitif reel faiz vermek lazım. Bunu sağlamak için faizleri artırırsanız yabancı daha da çok faiz kazanır hale gelecek. Onu önlemek için erken çıkan yabancıdan vergi almayı öneriyorum.
SilHocam erken çıkan yabancıdan vergi alınsa bile yerli yatırımcının reel faiz geliri değişmeyecektir değil mi. Dolaysı ile erken çıkan yabancıya uygulanacak verginin Sizin kastettiğiniz bir avantajı sağlamayacak gibi geliyor.
SilHocam bu konuda en etkin ve sürekli yöntem bence enflasyon+2 puanlı değişken faizli tahvil/bonolar çıkarılmasıdır.İhraç/itfa döneminde (ne kadar enflasyon varsa +yıllık yüzde 2 faiz) hem yerli hemde yabancı yatırımcı için gayet uygundur. Ne dersiniz?
YanıtlaSilTabii bu arada MB çok fazla döviz girişi olması durumunda dövizi toplayarak dengeleyici görevini yapmalı.Döviz karşılığında para basmasının herhangi bir zararı olmaması konusunda ise mesela ihale vadelerini uzatma/faizi azaltma vb seçenekler herzaman kullanılabilmelidir..saygılarımla ETEM TEMESE
Evet bu iyi bir fikir ama insanlar anladığım kadarıyla enflasyon oranlarına inanmıyorlar.
SilTÜFE TEFE Endeksli tahvil bono çıkartılması yine yabancı yatırımcıyla yerli yatırımcı arasındaki kazanç farkını değiştirmiyor ki, ABD'li yatırımcı örneğinde yine reel faizi %8, yerli yatırımcının %2 kabaca olmuyor mu? Türkiye'ye gelen ABD'li yatırımcıya ABD Enflasyon+2% verilmesnden bahsetmiyorsanız. Zeynep Guclu
Silhocam benim sorum hem sıcak para konusu ile hemde 17 aralık süreci ile bağlantılı. iran'a uygulanan ambargo nedeniyle iran'a transfer edilemeyen gaz ve ham petrol paralarını, ambargo kalktığında oraya transfer etmek zorunda kalmayacakmıyız ? kalacaksak yaklaşık 90-100 milyar dolar paradan bahsediliyor bu cari açık ve onun finansmanını nasıl etkileyecek ? teşekkürler.
YanıtlaSilBu miktarı tam olarak bilmiyorum. Hiç bir resmi yansıması yok. Ama miktar ne olursa olsun kötü etkileyecektir.
SilSıcak Para giriş-çıkışlarının Türkiye ekonomisine etkilerini ekonometrik birkaç model ile açıklayan bir çalışma yapacaktım. Çalışmanın ön bilgisi için harika bilgiler paylaşmışsınız Hocam. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilAyrıca birde sorum var :
Bağımsız Değişkeni Sıcak para giriş/çıkışları olarak alırsam, üzerinde etkilerini ayrı ayrı ölçmek üzere tavsiye edebileceğiniz Bağımlı değişkenler var mı ?
Teşekkürler.
SilSepet kur ya da gösterge tahvil faizi olabilir.
Hocam, Elinize sağlık, her zamanki gibi çok açıklayıcı olmuş.
YanıtlaSilBenim merak ettiğim bir konu, hukuk karşısında herkes eşit ise yabancılar niye kazandıkları faiz gelirleri üzerinden vergi ödemiyor?
Faiz gelirleri üzerinden alınan vergi, yabancılar gibi yerliler için de '0'' uygulansa, kredi kullananların faiz maliyetleri düşmez mi? Maliye'nin,Faiz üzerinden aldığı vergi ile faizin gider yazılmasından dolayı vergi kaybı ile ilgili bir çalışma var mı?
Teşekkürler.
SilYabancılar da vergi ödüyor. Biliyorsunuz faiz gelirlerinde onlardan da stopaj yoluyla vergi kesiliyor.
yazının son paragrafında Ocak – Kasım 2013 olacak , klavye sürçmüş hocam
YanıtlaSilbu arada merak ettiğim bir şey var , yabancıların kur değişimi olmadan(doğrudan usd ile) açtıkları mevduat hesaplarının genele oranını elde etme imkanımız var mıdır?
teşekkür ederim yazı için son olarak
Evet ne kadar dikkat etsem de bazen böyle hatalar olabiliyor. Teşekkürler.
SilYabancıların payını bilmiyorum ama yabancı para tasarruf hesapları (DTH) toplamı 213 milyar TL ve ayrıca tasarruf mevduatı dışında toplam 209 milyar TL var. Bu ikisinin toplamı (421 milyar TL) toplam mevduat (1.020 milyar TL) içindeki payı % 41 tutuyor.
çok teşekkür ederim
SilSizce 3 aylık gelen sıcak paraya vergi uygularsanız, Türkiye'ye yine de aynı miktarda gelmeye devam edecek midir? Hele de şu siyasi ortamda geleceklerini düşünüyor musunuz Hocam? :) Şuan bu yorumu yazarken dahi Anayasanın çiğneniyor olabileceğini benden daha fazla farkında olduğunuzu biliyorum. Yazı için teşekkürler...
YanıtlaSilEtmeyecektir. Benim önerim zaten bugün için anlam taşımıyor. Normal zamanlar için anlam taşımıyor. Örneğin Türkiye bunu 2007 - 2010 arasında uygulasaydı hem iç tasarrufları artırır hem de sıcak paranın ekonomiyi bozmasını sınırlayabilirdi.
SilBugünkü ortamda zaten bu haliyle bile kaynak girişi düşmüşken böyle bir uygulama yapılamaz.
Bilgi,açıklama ve yorumlara çok tşk. Sehven 2014 yazılmış, 2013 olacak; Bir de önerinizdeki ülkeler nezdinde enflasyon ve reel faiz hesaplaması ve takibi uygulama tekniği açısından zor olabilir kanısındayım; ama dediğiniz gibi, iç tasarrufu da özendirmek durumunda, hatta mecburiyetindeyiz. Tobin vergisi ya da finansal işlemler vergisi, iki tarafı keskin bıçak gibi, yani beklenmedik zararlara da sebep olabilir. Hiç olmazsa, iç tasarruf sahibini, dış tasarrufçuya nazaran cezalandırmayalım...hatta teşvik edelim, bu da stope edilen gelir vergisi oranı ile olabilir diye düşünüyorum. Evvela iç tasaruf sahibini cezalandırdılar, sonra eşitlediler, bir de teşvik konusunu denemeliler...tekrar tşk ve iyi çalışmalar dilerim. Yalçın Alganer
YanıtlaSilTeşekkürler, düzelttim.
SilEvet farklı yaklaşımlar düşünülebilir ama sanırım şimdiki koşullarda değil. Normale dönünce denenmeli. Şimdi ne olursa olsun gelsin diyecek durumdayız.
Hocam 54 milyar dolarlık sıcak para girişinin, yanılmıyorsam 12-13 milyar dolar kadarı bankaların zorunlu karşılık olarak yatırdıkları dövizler için dışarıdan kredi/tahvil ihracı şeklinde borçlandıkları para. bu para piyasaya girmiyor, merkez bankasında duruyor ve çıkması (geri ödenmesi) durumunda döviz kurlarını artırıcı etkisi sınırlı olabiliyor. dolayısıyla klasik anlamda sıcak para girişinin 54 milyar değil de 40 milyar dolar civarı olduğu söylenebilir diye düşünüyorum.
YanıtlaSilDoğrudur. Ama bir kriz halinde yabancı bankalar bizimkilerden kredileri geri isteyince bizimkiler de gidip MB'den paralarını geri isteyince işler karışır. O nedenle Ödünç Rezerv Olur mu? başlıklı bir yazı yazmıştım. http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/odunc-rezerv-olur-mu.html
SilSağlam temellere oturmuş, ranta değil üretime dayalı, sıcak para girişinin faize değil gerçekten yatırıma ve istihdama yönlendirildiği bir ekonomik sistemde ne kadar istikrarsızlık çıksa bile o ekonomi sağlam durur. Ancak katma değerli ürün üretip satmaktan, istihdam sağlayacak gerçek yatırımlar yapmaktan yoksun, yüksek faizle sıcak para çekmeye çalışan, ekonomi çarklarını üretimle değil, faiz ve borsa oyunlarıyla döndürmeye çalışan ülkelerde siyasetçilerin bir hapşırması bile o ekonomik sistemin çökmesine sebebiyet verebilir. Sizinde sürekli değindiğiniz yapısal reformlar meselesini son 10 yıldaki ucuz para devrinde yapabilseydik şu an daha rahat bir konumda olmamız içten bile değildi. Yazınız için çok teşekkürler hocam.
YanıtlaSilEvet ne yazık ki tarihimizde bu yapısal dönüşümleri gerçekleştirebilmek için ender fırsatlardan birisini son on yılda harcadık. Önceki 70 yılda biriktirdiklerimizi bu son 10 yılda harcarken bu sizin değindiğiniz yapısal dönüşümleri yapabilmiş olsaydık bu harcamaya değecekti. Şimdi artık harcanacak birikim de yok. Her türlü ekonomik sıkıntıya açık bir ekonomi konumundayız. Ne var ki ekonomide bu dönüşümleri yapabilmek için öncelikle siyasal ve sosyal dönüşümleri tamamlamak gerekiyor. AB'ye katılma projesinin özü buydu. Bugün geldiğimiz nokta 10 yıl önceki durumumuzdan çok daha kötü bir nokta. Dolayısıyla sosyal ve siyasal dönüşümleri mi önce yapmak yoksa ekonomik dönüşümleri mi önce yapmak gerektiği konusunda benim de kafam net değil artık.
SilDeğerli hocam yazı için çok teşekkürler, net hata ve noksan son 12-13 yılda toplam 35 milyar doları buldu zannedersem, tabi bunu ekonomistler tespit etse de çok marjinal taraflara çekilmeye müsait olduğu için pek sağlıklı yorumlayamazlar. Ancak sizin, ekonominin normal olduğu dönemlerde defalarca dile getirdiğiniz yapısal reformlar çağrısı ne kadar haklı bir çağrıymış görüyoruz, tabi sıcak para ile alakalı bizi aydınlatmanız sonucu bazı güncel yargılara ulaştık. Şu dönem, sabah uyandığımızda ekonomik gündemi, siyaset gündemini takip ederek tahmin edebileceğimiz bir dönem. Bir ülkedeki dört döviz kaleminden dördüncüsü yani sıcak para bu denli kabarık olursa böle bir yargıya varmamız doğru mudur?
YanıtlaSilBen doğru olduğu kanısındayım. Bu kadar dış kaynağa muhtaç bir ekonomi kendi kararlarını kendisi alamaz.
SilBirkaç sene önce anlı şanlı adamlar televizyon reklamlarına çıkıp , "Bakkala gidin, şeker alın, sakız alın, ekonomi canlansın" diyordu.
YanıtlaSilAsgari ücret sahiplerine sorgusuz sualsiz kredi kartları veriliyordu. Devletin gözetimi altında.
Türkü değişti şimdi.
Benzer adamlar yine televizyon programlarına çıkıp "Türkiye'de tasarruf oranları çok düşük" demeye başladılar.
Oysa Türkiye'de tasarruf oranı hep düşük.
Senelerdir düşük.
Şartlar değişti mi diyeceğiz şimdi ?
Gelelim tasarruf meselesine. (Kur riski yok dersek, ki son birkaç senede kur riski olmadı)
Kaliforniya'da yaşayan bir iş adamının ,parasını Türkiye'de değerlendirerek aldığı reel faiz 8.5 %
30 sene çalışıp, 40.000 lirasını bankaya yatıran, Bursa'daki emekli öğretmenin tasarrufuna aldığı reel faiz -1 %.
Bu durumda da, senelerce çalışıp biriktirdiği 3 kuruşu bu devlete ve bu ülkenin parasına güvenip bankaya yatıran Bursa'daki emekli öğretmenin parası , Kaliforniya'daki iş adamına transfer oluyor.
Çok daha garip olanı, bu politikayı uygulayanlar, toplumun karşısına çıkıp "faize karşıymış" gibi yapabiliyorlar.
Güzel bir özet yapmışsınız. Tasarruf oranı 2001 krizi öncesinde düşük değildi, yüzde 20'lerdeydi. Yatırımların GSYH'ya oranı yüzde 22 idi. Yani cari açığımız yüzde 2 dolayındaydı. O zaman reel faiz pozitifti. Ve insanların tasarruf yapmalarını teşvik ediyordu. Bir faiz karşıtlığı çıktı, faiz negatife döndü tasarruflar eridi gitti.Şimdi yüzde 12'lerde. Cari açık da yüzde 7'lerde. Aradaki fark da sıcak para olarak burada.
SilHocam yazınızın son cümlesinin
Sil"Demek ki Ocak – Kasım 2013 döneminde Türkiye’ye 268 milyar dolar döviz girişi olmuş. Bu miktarın (4) numaralı başlıkta yer verilen kalemlerden oluşan 54 milyar dolarlık bölümü sıcak para girişidir."
şeklinde olması gerekmiyor mu? Sanki 54 milyar dolarlık (4) numaralı başlık içinde yer alan 32,8 milyar doları mükerrer saymışsınız gibi geldi.
Derin Saygılarımla
Haklısınız mükerrerlik olmuş, düzelttim, çok teşekkür ederim.
Silhocam gelişmiş ülkelere de sıcak para girer mi? biz de gelişmiş ülke olursak(işallah) bu sıcak para konusunu hala konuşur muyuz?
YanıtlaSilEğer faiz, temettü, kar gibi getiriler genel düzeyden yüksekse sıcak para her yere gidebilir.
Silhocam gelişmiş ülkeler de sıcak para sorunu var mı?
YanıtlaSilHocam merhabalar
YanıtlaSilBir sorum olacak. Yellen son konusmasinda dolari bukadar dusurecek nededi? Son gunlerde dolarin bukadar dusmesinin bilimsel bir izahi varmi?
Yellen mevcut indirimi hızlandırmayacağı mesajı verince piyasalar bunu likiditede bir daralma olmayacağı ya da hızlı bir daralma olmayacağı biçiminde algıladı ve rahatladı.
SilHocam yazmayı düşünürmüsünüz bilmem ama bu son iki yazınızın üzerine döviz kurlarının nasıl belirlendiğini döviz arz ve talep grafikleriyle yazmanız durumunda hem işin mantığı daha iyi oturacak hemde gelen bir çok soruya yanıt olacak .
YanıtlaSil2) hocam cari açığın eskisine nazaran az da olsa azalmasının beklenilmesi Kurlar haricinde dışarıda faizlerin yükselmesi ve bundan ötürü maliyetlerin artacak olmasından ve bu maliyete katlanan firma sayısı az olacağından finansman zor bulunacak ve cari açığımız azalacak dersem yanılırmıyım ?yani kısaca şunu öğrenmek istiyorum dışarıda faizlerin yükselmesi bizim dışardan eskisi kadar para bulamamamıza sebeb olur mu?
(1) Çok teknik bir konu iktisatçı olmayanların ya da ekonomi okumayanlara soğuk gelebilir.
Sil(2) Tam olarak öyle değil. Faizlerin yükselmesi iç tüketimimizi kısacaktır. Çünkü tasarruf yapmak çekici hale gelecek. Bu durumda ithalatımız bir miktar düşer. Bu düşüşü çok abartmamak gerekir. Çünkü Türkiye ihracat yapmak için de ithalat yapmaya mecbur.
HocAm şirketlerin yada bAnkaların dışardan aldığı borçlar sermaye ve finans hesabında gözükmekte peki hocam kamunun hazine vasıtasıyla bulduğu borçlar nerede gözükmekte borçlar kısmında mı yoksa TCMB rezervlerinde artış olarak mı yoksA başka bir kalem altında mı ?
YanıtlaSil2)hocam yorumlarınızda da dile getiriyorsunuz bankaların birbirleriyle sık alışverişi olduğundan 2014 yılında sendikasyon kredilerinde fazla bir sorun olmayacağını belirtiyorsunuz peki hocam hangi finansman kalemlerinde bizi zorluk bekliyor önümüzde ki günlerde ve neden ? Örneğin bireysel olarak banka vasıtasıyla olmadan şirketlerin para bulmasında bir sıkıntı görüyormusunuz ve neden ?
(1) Kamu kesiminin dışarıdan aldığı borçlar da yine finansman hesabında portföy yatırımları altında genel hükümet başlığında yer alıyor.
Sil(2) Asıl sıkıntı mevcut borçların yenilenmesinden çok yeni borç bulunmasında ortaya çıkacak. Yani eskisi kadar cari açık vermek mümkün olmayacak çünkü finansmanını bulamayacağız. Bu, cari açığı düşüreceği için iyi, büyümeyi de düşüreceği için kötü bir gelişme olacak.
hocam bizim gibi inşaat yapıp satarak gelşmiş ülke olan bir ülke örneği var mı?
YanıtlaSilİspanya.
SilHocam FED Başkanı ilk açıklamasında Türkiye yi en kırılga ülke olarak bir numaraya koydu suçlu biz değiliz diyerek.
YanıtlaSilÇok haksız değil. Çünkü biz on yıldır konuşa konuşa yapısal reform yaptığımızı sanarak dalga geçtik.
SilHocam ,TL 1991 yılında konvertibil oldu.
YanıtlaSilPeki TL konvertibil midir ? Uluslararası alanda geçerli bir ödeme aracı oldu mu ? Nasıl TL 1991 yılında konvertibil oldu diyebiliyoruz ?
Günümüzde konvertibilite böyle anlaşılmıyor. Eskiden tam konvertibilite dendiğinde paranın altına dönüşümü anlaşılırdı. Yani paranızı verdiğinizde MB size karşılığı altını vermek zorundaydı. Günümüzde konvertibilite MB'nin kendi bastığı parayı getirene istediği yabancı parayı vermesi olarak anlaşılıyor.
SilRezerv para ile konvertibil parayi karistirmayalim .
Silhocam Linkedine katılıp grup oluşturmaya karar verdniz mi?
YanıtlaSilBu site bile çok zamanımı alıyor. O nedenle şimdilik düşünmüyorum.
SilHocam döviz piyasasında denge döviz arzı ve döviz talebinin kesiştiği noktada oluşuyor diyoruz döviz arzı artarsa kur düşer yada döviz talebi herhangi bir sebepten artrarsa yükselirse kur yükselir diyoruz .hocam ben şunu sormak istiyorum örneğin bankalar yurtdışından borçlandığında yada işletmeler zorda olsa yurtdışımdan borçlanıp bunları piyasaya arz ettiği sürece döviz arzı artacaktır diye biliyorum Buda kurlar üzerinde etki meydana getirecektir. Peki hocam yurtdışından borçlanıpta bunu bizim ülkemizde döviz piyasasında arz etmez isek kurlar üzerinde etki olmayacaktır diyebilşrmiyiz ? Örneğin ;dış borçlanma yapmakta zorlanmayan bir işletme dışardan borçlanıp bunu ülkemizde bankalar arz etmeden bu parayla yurtdışından bir makina getirdiğini düşünürsek bizim döviz piyasası üzerinde bir etki doğurmayacktır dersek yanılırmıyız ?
YanıtlaSil2) hocam birde önümüzdeki dönemde yapılan hesaplara göre Türkiye'nin 225 milyar$ kadar finansmana ihtiyacı olduğu söyleniyor. Bu finasmanın bir kısmı ülkemize gelen sermayeden bir kısmı borçlanmadan bir kısmı belkide rezervlerden karşılanacaktır. Ben sadece şu kısmı merak ediyorum acaba bu fiansmanın bir kısmı dışardan borçlanarak ödenirse yani içeride döviz piyasasında talep meydana getirmeden direk dışardan borçlanarak bulunursa sözünü ettiğim finasmanın bir kısmı için döviz piyasasında döviz arzında yada talebinde bir değişiklik olmayacaktır desem yanılırmıyım ? Çünkü dışardan borçlanılan kısım ne ülkede ki döviz piyasasından talep edildi ne de borçlanılan kısım döviz piyasasına arz edildi bundan dolayı bir etki oluşturmaz desem yanılırmıyım
(1) Dışarıdan kredili olarak makine satın alıp bunu buraya getirdiğinizde ekonomide ilk anda bir etki olmaz ama krediyi geri ödemeye başladığınızda etkisi olur.
Sil(2) Yanılmazsınız.
Hocam doğrudan yatırımları arttırmak için yeni kurulan teşebbüslere geçici olarak kurumlar vergisi indirimi sağlamak etkili olur mu?
YanıtlaSilTeşvik sistemiyle bunlar sağlanıyor zaten.
SilHocam cari açığın finansmanını soğuk para sıcak para ve dış borçlanma ile kapatıldığı söyleniyor ve ödemeler dengesinin sermaye ve finans kalemi altında cari açığının finasmanın az önce saydığım 3 kalem altında gösteriliyor peki hocam dışardan sermaye gelmese bile bankaların döviz stokları olduğunu söylüyoruz cari açığın finasmanını bu stoklardan karşılanmıyor mu ? Eğer karşılanıyorsa bu hangi kalem altında gösteriliyor ?
YanıtlaSilBunlar yükümlülüklerde azalma olarak görünüyor. Yani daha önce bu borcu aldığımızda yükümlülük olarak yazılmış şimdi ödediğimizde yükümlülüklerde azalma olarak yer alacak.
Silhocam dolar ne olur 2.18 lerde kapadi ama 2.16 yi gorcek diyenler var bir de yine yukselise gecicek diyenler siz ne dusunuyorsunuz?
YanıtlaSilFaiz artırımının getirdiği etkilerle kurlar bir süre aşağı yönde gidecek gibi görünüyor. Ne var ki bu çok kalıcı bir eğilim değil. Çünkü Türkiye ekonomisi her yerde kırılgan ekonomi olarak tanımlanmaya devam ediyor. Kısa vadede değer kazansa da orta uzun vadede TL değer kaybetmeye devam eder diye tahmin ediyorum.
SilHocam merhabalar
YanıtlaSilSon günlerdeki kur hareketleri sonrasında 2.50 dolar/tl bekletinizi koruyor musunuz?
Şimdilik evet. Faiz artırımının getirdiği bu düşüş benim tahmin ettiğim değerlerin sınırı içinde.
SilHocam yukarıda bir yorumunuzda ''eskisi kadar cari açık vermek mümkün olmayacak çünkü finansmanını bulamayacağız '' diye belirtiyorsunuz .hocam normalde sizin de her zaman belirttiğiniz gibi serbest dolaşımı olan döviz maliyetine katlanıldığı müddetçe her zaman bulunacağını belirtiyorsunuz finansman bulamayacak olmamızdan kasıt Türkiye'nin ekonomik ve politik risklerinin artmasıyla beraber birde dışarda kolay para politikasının terk edilmeye başladığından dışarıda faizlerin yükselmesi bulmak istediğimiz finasmanın maliyetini artırıcı bir unsur olduğundan borçlanılmak istenilen miktar azalacaktır. Finansman bulamamamızdan kastettiğiniz bumudur ? Yanlış anlamamışımdır umarım ?
YanıtlaSilYanlış anlamamışsınız. Bu kadar yüksek finansman talep edince faizler ve / veya kurlar yükselecek ve çoğu ithalatçı kâr edemeyeceğini ya da getirdiği malı satamayacağını düşünerek ithalat talebinden vazgeçecek. O anlamda söyledim. Aksi takdirde yüksek kura razı olan dövizi bulur.
SilHocam şuna katılırmısınız bir ülkenin cari açığı aslında iki sebepten dolayı azalıyor 1) dışardan gelen sermaye girişleri içeride ki talepleri karşılamaktan uzaksa yada iktisat jargonuyla ifade edersek döviz arzı döviz talebini karşılamaya yetmiyorsa kur yükselecek ve banka vasıtasıyla ithalat yapan kesim için bu maliyetleri artırdığından zorunlu mallara olmasa bile lüks mallara olan talep azalacaktır 2.sebeb ise )itibarlı işletmelerin banka vasıtası ile değilde direk dışardan döviz bulmaya çalışarak ithalatlarını gerçekleştirmek istemeleri sonucunda dışarda faizlerin yükselmesi ve ülkemizde ki risklerden dolayı pahalıya kredi vermek istemelerinden ötürü gerekli olan finansmanı bulmakta zorlanmaları neticesinde ithalatlarını ertelemeleri cari açığı azaltan bir diğer sebebtir
YanıtlaSilYani kısacası sermaye girişlerinde azalma sonucunda kurun yükselmesi maliyetleri artırarak ithalat talebini erteler bir diğer sebebte direk dışardan borçlanmak isteyen kesim için faizlerin eskisine nazaran risklerimizin artması sonucu artması para bulmayı etkiler hocam eksiğim varsa düzeltirseniz sevinirim
Yorumunuzdan 2. sebebi çıkarırsanız mükemmel bir yorum olur. 2. sebep çok zorlama olmuş. Bazen itibarlı şirketler dışarıdan daha ucuza kredi bulabilir.
SilHocam,
YanıtlaSilSayın Babacan 3,9 milyar döviz girişi var diyor. Mevduatlarda böyle bir artış göremedim. Başka hangi verilere bakmam lazım?
Bakanlarımızı anlayalım ki yabancıların önünde daha güçlü durabilsinler.
Levent Demir
Mahfi Bey,
YanıtlaSilMerhabalar, Ben universitede Matematik Bolumu mezunu olduktan sonra Isletme Bolumunde Muhasebe-Finansman Yuksek lisansi yaparak finans sektorunde calismaya basladim. Yuksek Lisans yaptigim donemde isminizi duydum ve o donemden bugune yazilarinizi gunluk takip ediyorum. Oncelikle karsilik beklemeden yaptiginiz yardimlariniz icin kendi adima tesekkur ederim.
Ben suanda Ukrayna'da calisiyorum ve buradaki bankalarin bir uygulamasindan bahsetmek istiyorum. Bahsetmis oldugunuz faizden kar, kurdan zarer durumu burada su sekilde cozulmus. Yabanci ulke vatandasi pasaportu ile giderek dolar satisi yaptiginda bir sertifika veriyorlar. Belli bir sure icerisinde (ornegin 3 ay) tekrar ayni bankaya giderek satis yaparken aldigi sertifika ile ayni kurdan dolar alabiliyor. Bu bir nevi turev islem oluyor.
Boyle bir durumda sicak para kacislari kur riskinden kaynaklanmayacaktir.
Hocam, döviz girişi ülkedeki reel yatırımları arttırır mı?
YanıtlaSil