Özelleştirme Bir İşe Yaradı mı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin, Osmanlı İmparatorluğu’ndan
devraldığı yapıda, sanayi üretimi yapan, en önemlisi Sanayi ve Maadin Bankası
(sonradan Sümerbank ve Etibank) olan bazı kamu iktisadi teşebbüsleri vardı. Cumhuriyetin
kuruluşundan itibaren uzun bir süre özel kesimin yeterince büyük olmaması,
sermaye birikimi eksikliği ve birçok konuda girişimcilik yetersizliği gibi
konular geçerliydi. Bu nedenle yeni kamu iktisadi teşebbüsleri kurulmaya devam
etti. 1980’lerden başlayarak bütün dünyayı özelleştirme modası sardı. Artık
yeni moda, kamu kurumları kurmak değil, özel kesimin yolunu açmaktı. Bunun
sonucunda birçok ülkede kamu kesimi, elindeki üretim birimlerini özel kesime
satmaya başladı. Özelleştirme denilen bu olgu Türkiye’ye yansıdı ve asıl
etkisini 2003 – 2013 arasındaki 11 yıllık dönemde gösterdi.
Özelleştirmenin iki önemli amacı söz konusu: (1) Kamu kesimi elinde zarar eden ya da yeterince kâr edemeyen şirketleri özel kesime devrederek bunların kârlı ve verimli çalışmasının sağlanması. Bildiğim kadarıyla bu konu üzerinde bir çalışma henüz yapılmadı. Dolayısıyla bu şirketlerin özel kesime devredildikten sonra eskiye göre ne kadar daha verimli ve kârlı çalıştıklarını bilmiyoruz. (2) Özelleştirmeden elde edilecek gelirlerle kamu kesiminin borcunun düşürülmesi ve yükünün hafifletilmesi. Bu ikinci konuyu irdeleyebilmek için bazı verilere başvuracağım.
Sunacağım ilk veri seti 2003 – 2013 yılları arasında elde
edilen özelleştirme gelirlerini ve özel kesimin dış borçlarındaki gelişimi gösteriyor
(Kaynak: Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı.)
Yıllar
|
Özelleştirme Geliri (Milyar USD)
|
Özel Kesim Dış Borcu
|
2003
|
0,2
|
49
|
2004
|
13
|
64
|
2005
|
8
|
85
|
2006
|
8
|
121
|
2007
|
4
|
161
|
2008
|
6
|
189
|
2009
|
2
|
172
|
2010
|
3
|
191
|
2011
|
1
|
201
|
2012
|
3
|
228
|
2013
|
13
|
255
|
Toplam
|
62
|
255
|
Bu tabloya göre Türkiye, söz konusu 11 yılda yaptığı
özelleştirme işlemleri sonucunda toplam 62 milyar dolar özelleştirme geliri
elde etmiş bulunuyor. Bu, yılda ortalama 5,6 milyar doların üzerinde bir
özelleştirme gelirine denk geliyor. 62 milyar dolar dış borç stokunun
düşürülmesi açısından önemli bir miktar. Buna karşılık özel kesimin dış
borçlarında görülen artışın bir bölümünün bu özelleştirmelere yönelik satın
almalardan oluştuğunu vurgulamak gerekir. Özelleştirilen kamu kuruluşlarını
satın almak isteyen özel kesim kuruluşları bu satın almaları
gerçekleştirebilmek için dışarıdan finansman buldukları için bu tutarlar özel
kesim dış borçlarını artırmış görünüyor. Buna karşılık özel kesimin dış borç
stokundaki artış, özelleştirmenin tamamını borçlanarak karşılamış olsalar bile,
çok yüksek bir artış. Bu, bize özel kesimin, özelleştirme dışındaki ihtiyaçları
için de dışarıdan oldukça yüklü borçlanmalara girdiğini gösteriyor.
İkinci olarak kamu kesiminin iç ve dış borç stokunu gösteren
tabloyu sunacağım (Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. Not: Bu tabloda yer alan kamu
iç borç stokunu, karşılaştırmayı aynı temele indirgeyebilmek için, yıllık
ortalama dolar kurlarını kullanarak dolara çevirdim.)
Yıllar
|
Kamu Dış Borcu
(Milyar USD) |
Kamu İç Borcu
(Milyar TL) |
USD Kuru
|
Kamu İç Borcu
(Milyar USD) |
Toplam Kamu Borcu
(Milyar USD) |
2003
|
63
|
194
|
1,49
|
131
|
194
|
2004
|
69
|
224
|
1,43
|
157
|
226
|
2005
|
65
|
245
|
1,35
|
181
|
246
|
2006
|
67
|
251
|
1,44
|
174
|
241
|
2007
|
67
|
255
|
1,30
|
196
|
263
|
2008
|
70
|
275
|
1,28
|
214
|
284
|
2009
|
74
|
330
|
1,56
|
212
|
286
|
2010
|
78
|
353
|
1,50
|
235
|
313
|
2011
|
79
|
369
|
1,67
|
221
|
300
|
2012
|
82
|
387
|
1,79
|
216
|
298
|
2013
|
86
|
403
|
1,90
|
212
|
298
|
Toplam
|
86
|
403
|
212
|
298
|
Tabloya göre 2003 yılında 63 milyar dolar olan kamu dış borç
stoku 2013 yılsonu itibariyle 86 milyar dolara, 2003 yılında 131 milyar dolar
olan kamu iç borç stoku 2013 yılsonunda 212 milyar dolara yükselmiş. Kamu
kesiminin iç ve dış borç stokuna bir arada bakarsak 2003 yılsonunda 194 milyar
dolar olan kamu kesimi toplam borç stoku, 2013 yılsonunda 298 milyar dolara
çıkmış.
Kamu kesimi, 2003 – 2013 yılları arasında 62 milyar dolarlık
özelleştirme geliri elde ettiği halde toplam borç stokunu düşürmek bir yana
yüzde 54 oranında artırmış. Demek ki özelleştirme yukarıda değindiğim ikinci
amacını gerçekleştirememiş.
Son olarak Türkiye’nin özel kesim ve kamu kesimi dış borç
stokunun toplamını yani Türkiye’nin dış borç stokunu özelleştirme gelirleriyle
karşılaştırmalı olarak ortaya koyan tabloyu sunacağım (Kaynak: Hazine
Müsteşarlığı, Kalkınma Bakanlığı. Not: Yapılan yatırımlar toplamı ilgili yıllardaki yatırımların GSYH'ya oranının ilgili yıllar GSYH sayılarıyla çarpılarak hesaplanmıştır.)
Bu son tablo bize özetle, Cumhuriyet tarihi boyunca
yaratılmış kamu birikiminin önemli bir bölümünü 2003 – 2013 yılları arasında 62
milyar dolara sattığımızı, bunları satın alan özel kesimin bu satın almalar ve
diğer yatırımları için yaptıkları borçlanmalar karşılığında borç stokunu 49
milyar dolardan 255 milyar dolara yükselttiğini gösteriyor.
Yıllar
|
Özelleştirme Geliri (Milyar USD)
|
Özel Kesim Dış Borcu (Milyar USD)
|
Toplam Kamu Borcu (Milyar USD)
|
Yapılan Yatırımlar Toplamı (Milyar USD)
|
Bütçe Giderleri (Milyar USD)
|
2003
|
0,2
|
49
|
194
|
54
|
94
|
2004
|
13
|
64
|
226
|
76
|
99
|
2005
|
8
|
85
|
246
|
96
|
107
|
2006
|
8
|
121
|
241
|
116
|
122
|
2007
|
4
|
161
|
263
|
139
|
157
|
2008
|
6
|
189
|
284
|
162
|
177
|
2009
|
2
|
172
|
286
|
92
|
171
|
2010
|
3
|
191
|
313
|
147
|
196
|
2011
|
1
|
201
|
300
|
173
|
187
|
2012
|
3
|
228
|
298
|
157
|
202
|
2013
|
13
|
255
|
298
|
122
|
215
|
Toplam
|
62
|
255
|
298
|
1.334
|
1.726
|
Tablonun söylediği en önemli şey şu: Kamu kesimi 62 milyar
dolarlık mal sattığı ve gelir elde ettiği halde iç ve dış borç stoku toplamını
azaltmak bir yana, 194 milyar dolardan 298 milyar dolara çıkarmış. Buna
karşılık aynı dönemde yapılan yatırımlar toplamı yaklaşık 1,3 trilyon dolara
ulaşmış bulunuyor. Özel kesim dış borcu ve kamu kesiminin toplam borcunda
ortaya çıkan yaklaşık 310 milyar dolarlık artışa karşılık 1,3 trilyon dolarlık
toplam yatırım artışı söz konusu. Aynı dönem içinde bütçe giderleri 1,7 trilyon
dolarlık bir toplama ulaşmış.
Bir benzetme yapmak gerekirse borçlarını ödemek için evdeki
gümüşleri satan ailenin dönem sonunda daha fazla borçlu hale gelmesine benzer
bir durumdayız. Buna karşılık ülke bir yandan bu kadar borçlanarak, bir yandan bütçe gelirlerini ve bir yandan da veri eksikleri nedeniyle tabloda yer
veremediğimiz özel kesim harcamalarını kullanarak 1,3 trilyon dolarlık yeni
yatırım yapmış.
Mahfi Bey günaydınlar.
YanıtlaSilÖzelleştirmenin heba olduğu sonucuna ulaşabilmek için, tablonuza özel/kamu kesiminin yapmış olduğu yatırımları da dikkate almanız gerekirdi. Dikkate alınmadığında, hiç yatırım yapılmamış gibi kabul edildiğinde, yazınızın son paragrafındaki benzetme doğruymuş gibi gözükür.
Sanayimizin emek yoğun sektörlerden sermaye yoğun sektörlerine geçiş döneminde olmasına rağmen, sektörün çok olmasa da fabrikalarını başka ülkelere taşıdığı bir dönemde istihdamın yuvarlak 4 milyon kişi artmış olması da ciddi bir yatırımın gerçekleşmiş olduğunu da gösterir. Gerçi bu durumu ulusal hesaplardan da görebiliriz.
Bu verileri de tablonuza koyduğunuzda daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz.
Saygılarımla,
Yatırımları da işin içine katarak yazıyı yeniledim. Böylece eksik kalan analizi tamamlamış olduk. Teşekkürler.
Silteşekkür ederiz bilgiler için mahfi bey... saygılar...
YanıtlaSiluzun ömürler hocam
SilHocam Gunaydin,
YanıtlaSilYazi ve calisma icin tesekkurler . Tespitlerinizde yatirim eksik yonunu bende soyleyecektim yenilemisiniz yaziyi . Ayrica verimlilik analizi olmadan ve dis borc stokunun tamamini ozellestime finansmanina baglamanin dogru olmadigini dusunuyorum. Liberal goruse sahip bir iktisatci olarak, ozellestirmenin uzun donemli yarattigi olumlu etkileri de analizde gormek isterdim dogrusu. Kaldi ki dis borc stoku artsa bile , bu borc stokunun da verimlilik analizi gerekli sanirim. Diyelimki ozellestirmenin finansmaninin hepsi dis kaynakli. Bence, bu ozellestirmeye dis kaynak buluyor olabilmekte pozitif bir durumdur. Ya bulamasaydik ?
Saygilarimla
Zafer Akay
Bu dedikleriniz neredeyse bir master tez konusu ve bu blogdaki bir iki sayfaya sığdırılmasına olanak yok.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam konumuz dışı ama dün merkezin yaptığı iki ihaledede talebin sadece 50 şer milyon usd lik kısmı karşılanmış ve faizde oldukça düşük kalmış buna merkez bankası faizi indirmek istiyor diyebilirmiyiz ?
YanıtlaSilEvet sanırım seçim öncesi kurları ve faizi etkilemeye çalışıyor.
SilYatırımların artmasını pek vurgulamamışsınız gibi.Önemli bir şey değil mi? Ayrıca batıda var olan kaynaklara göre borçlar daha yüksek bildiğime göre.Bizim bu kaynaklarla bu kadar yatırım yapmamız bir başarı değil mi?
YanıtlaSilBu tablolar sadece borçlanmayı içeriyor. Borçlanma dışında yatırımlara kaynaklık oluşturan bütçe var, özel kesimin gelirleri var ayrıca bizim dışımızda yatırım yapmış olan yabancıların getirdiği doğrudan yabancı sermaye var. Bu tablolara göre yılda ortalama 120 milyar dolar dolayında yatırım yapmışız. Oysa bizim aynı dönemde yıllık ortalama GSYH'mız, yani her yıl yarattığımız gelirin ortalaması 620 milyar doların üzerinde.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilYatırımlarla ilgili veriye birde "Kamu Yatırım Harcamaları"nı eklersek borçlarla yatırımları ilişkilendiren okuyucularımızın daha kolay bir şekilde anlamasına katkı sağlanabilir.
Haklısınız.
SilYatırım derken kamunun yaptığı hangi harcamalar yatırıma girmektedir bunu da açabilirseniz bence o noktadaki kafa karışıklığı giderilmiş olur. Ben mesela şunu merak ettim? 1.3 trilyon dolarlık yatırımın içinde neler var? yapılan duble yollar, havalimanı bu kapsamda mı? hastaneler vs..? yada kit mi kuruldu? bunları bilemiyoruz
YanıtlaSilsayin Mahfi bey ,
YanıtlaSilyatirim miktari cok yuksek gozukuyor; ozkaynak finansmani mi ?..bu borc artisi farki karsilamiyor ve ne tur 'yatirimlar' acaba?..tsklr saygilar.
özel sektör yatırım yaparken ülke içi tasarruflardan da istifade ediyor. iç piyasadan da borçlanıyor. yatırımların finansmanı sadece dış borçla değil.
SilEvet yanıt zaten verilmiş. Biraz yukarıdaki yanıtta ben de değindim bu kaynaklara.
SilHocam yatırımları "brüt yatırımlar" olarak değil de sabit sermaye tüketimi çıkarıldıktan sonra net yatırımlar olarak alsak daha iyi olmaz mı? özel sektör veya kamu borç aldığı zaman bu borç bilançoda duruyor. üzerine faiz işliyor, anormal bir enflasyon olmadığı sürece aşınmaya uğramıyor. yani borç bakidir diyebiliriz. ancak sabit sermaye yıprandığı için brüt yatırımların önemli bir kısmı sabit sermaye tüketimi nedeniyle yenileme yatırımlarına gidiyor. bu faktör göz önüne alınmalı diye düşünüyorum. TÜİK sanırım sabit sermaye tüketimi hesaplaması yapmıyor ancak bu hesaplamayı yapan diğer ülkeleri baz alabiliriz belki. örneğin ABD'de 2003-13 döneminde toplam brüt yatırımların %76'sı kadar sabit sermaye tüketimi oluşmuş. bize daha benzer bir ülke olan İspanya'da bu oran %70 olmuş. 1,33 trilyon dolarlık yatırımların %70'i sabit sermaye tüketimi olsa net yatırım 400 milyar dolar olur. özel ve kamu sektörü borcu ise 300 milyar doların üzerinde artmış. yine de net yatırımlar borç artışının üzerinde olmuş diyebiliriz belki.
YanıtlaSilDaha pek çok şey yapılabilir ama o zaman yazı blog yazısı olmaktan çıkıp tez özeti haline dönüşüyor.
SilYazınız için teşekkürler hocam
YanıtlaSilBurada borç stoku artıyor ama milli gelire oranı azalmıyor mu?(kamu için)
Doğru ama özel kesimin borç stoku hem artıyor hem de milli gelire oranı da artıyor. Yani azalan kamu kesimi borç yükü fazlasıyla özel kesim tarafından devralınmış görünüyor.
Silhocam izninizle bir şey sormak istiyorum 2010 da 1 dolar 1.50 TL iken 4 yılda 2.20 lere gelmesinin nedenleri nelerdir hocam?
YanıtlaSilRisklerin artması.
SilHocam Türkiye'nin son 11 yılda kamu ve özel sektör borcunun ne kadar arttığını belirtiniz .şunu sormak istiyorum özel kesim dışardan borçlanırken araya illa kendi bankasının mı girmesi gerekiyor ?ve borçlandığı bu paralar fiziki olarak Türkiye'ye geliyor mu yoksa işlem bankalar arasında gerçekleştiğinden bu para fiziki olarak gelmeyip bankaların birbirlerinde ki hesabına borç alacak yazılacak mı işlem yürüyor ?yani özel kesim borçlanmak istediği miktarı kendi bankasından çekiyor borç veren ülke ise bu parayı fiziki olarak göndermenin yerine kendi ülkesindeki bankanın Türkiye hesabına parayı mı yatırıyor ?
YanıtlaSilGenellikle bankalar bankaları tanır, o nedenle çok tanınmış şirketler dışındaki şirketlere direkt borç vermez. Verse de daha yüksek faiz ister. O nedenle özel şirketlerin bankaları aracılığıyla borçlanması onlara daha ucuza mal olur. Özel şirketler eğer makine teçhizat satın almışsa bun u kredili alabilir ve bu yolla direkt borçlanır. Genel uygulama böyle.
SilHocam bankaların faizlerinin artmasının bankalar açısından iyi olmadığını gerekçe olarakta mevduatın vadesinin 1.5 ay olmasına karşın kredilerin vadesi 1.5 yıldır ve faiz artışı karşısında mevduatın vadesi hemen dolacağı için maliyetler hemen artmakta fakat verilen kredilerin faizini hemen artırmak mümkün olmadığı için banka için bankanın karı azalır diyoruz hocam fakat şu olamaz mı bankanın faizleri yükseldiği zaman aynı zamanda banka kredilerin faizlerini yükseltebiliyorsa banka açısından faiz artırımı bu sefer zarara yol açmaz? faiz artışının bankalara
YanıtlaSilOlan etkisini nasıl okumalıyız ?
Sorunun cevabı sorunun içinde saklı. Faiz artışı mevduata 1,5 ayda yansır, kredilere ise 1,5 yılda. Bu durumda banka faiz artışından kar mı eder zarar mı?
SilHocam açık pozisyon bankanın döviz yükümlülüklerinin döviz varlıklarından fazla olmasıdır. Ve yükümlülükler varlıklardan yüksek olduğunda banka kur riski ile karşı karşıyadır deniyor.açık pozisyon şu şekilde mi oluşur ;ilk durumda bankanın döviz yükümlülükleri ile döviz varlıkları eşittir ama daha sonra banka borçlandığı 100$ ın 40$ ını satıp tl aldığında bankanın elinde 60$ kalmış olacaktır ama borçları hala 100$ dır.açık pozisyon bu şekilde oluşuyor dersem yanılırmıyım?
YanıtlaSilYanılmazsınız.
SilSayın Hoca'm,
YanıtlaSilSon yıllara gelene kadar yatırımlar ile borç yükü arasında bir denge var. Biri arttıkça diğeride artıyor, azaldığında relatif olarak azalıyor gibi gözüküyor. Son yıllarda ise yatırım azalmasına rağmen borç halen artmaya devam ediyor. Bu doğru bir gözlem midir ve öyle ise bunu neye bağlıyorsunuz?
10 yıllık bir süre zarfında izlenen yatırımların artması ile borç yükünün hafiflememesi durumu ciddi bir olumsuzlukmudur ve bu süre bunu analiz etmek için yeterlimidir yoksa bu yatırımların olumlu geri dönüşü olup olmayacağının gözlenmesi için daha zamanamı ihtiyaç vardır? Elbette kimi yatırımlar çok uzun vadelide olabilir ama bize fikir verecek bir ortalama yeterli olacaktır.
Saygılarımla,
Berk Kibarer
Bu sonuçları irdeleyebilmek bu tabloların biraz ötesine geçmek gerekir. Örneğin özel kesimi iç borçlarını bilmiyoruz.
SilMerhabalar hocam
YanıtlaSilKonu ile alakasız ama faiz-enflasyon ilişkisi hakkında bir sorum olacak. Faiz artınca enflasyonun artması olayı şöyle mi gerçekleşmektedir? Faiz artıyor, faizler artınca tasarruflar artıyor, harcamalar azalıyor, harcamalar azalınca üreticinin maliyeti artıyor, onlarda bu maliyeti ürünleri yansıtıyorlar. Teşekkürler
Faiz artışının etkisi maliyetlerde görülür. Özel kesim kendi sermayesine ek olarak borçlanarak yatırım ve üretim yapar. Borçlanmasının faizi yükselince mecburen fiyatları artırır bu da enflasyonu yukarı iter.
SilHocam iç borç stoku ve bütçe giderleri verilerinin enflasyondan arındırılarak analize dahil edilmesi daha mantıklı olmaz mı?
YanıtlaSilTeşekkürler.
Borç ödeme zamanı geldiğinde enflasyondan arındırıp ödemeyeceğinize göre brüt almak daha doğru.
SilHocam gelir vergisi konusunda kafama bir şey takıldı . Üretim faktörlerinin elde ettiği gelirler ücret,faiz ,kira ve kar dır.elde edilen ücretin gelir vergisi işveren tarafından kesilip yatırılıyor . Faizin gelir vergisi ise banka tarafından kesilip vergi dairesine yatırılıyor kiranın gelir vergisinide yanılmıyorsam kişinin kendi beyan etmesi gerekiyor .hocam karın gelir vergisini ise bir yere koyamadım yani örneğin bir fırın belirli bir dönemde 50.000liralık gideri 80.000lşalık ise geliri varsa bu fırın sahibinin 30000liralık karı olduğu için 30000 lira üzerinden mi vergilendirilir ?yoksa 80.000 lira üzerinden mi ?
YanıtlaSil2)hocam Limited yada anonim şirketin karı kurumlar kazancına girdiği için kurumlar vergisine tabi oluyor gelir vergisine değil bunu anlıyorum .peki şahıs işletmeleri yani bakkal, fırın v.s gibi bunların elde ettiği karlar kişinin elde ettiği kar olduğu için gelir vergisine tabi olacaktır dersem yanılırmıyım ?
(1) 30 bin TL üzerinden. Çünkü kazanç budur.
Sil(2) Yanılmazsınız.
(1) 30 bin lira. Çünkü ticari kazanç budur.
Sil(2) Yanılmazsınız.
hocam özel kesim yurtdışından borçlandığında bu paralar fiziki olarak Türkiye'ye geliyor mu yoksa işlem bankalar arasında gerçekleştiğinden bu para fiziki olarak gelmeyip bankaların birbirlerinde ki hesabına borç alacak yazılacak mı işlem yürüyor ?yani özel kesim borçlanmak istediği miktarı kendi bankasından çekiyor borç veren ülke ise bu parayı fiziki olarak göndermenin yerine kendi ülkesindeki bankanın Türkiye hesabına parayı mı yatırıyor ?
YanıtlaSil2) hocam eğer özel kesim kendi bankasını devreye sokup yurtdışından borçlanmak istediğinde borç veren ülkenin bankası bu parayı türkiyey fiziki olarak göndermenin yerine parayı Türkiye hesabında tutarsa ve yurtdışından borçlanmak isteyen kesime bu parayı kendi bankası verirse bankanın normalde döviz varlıkları azalmamış olacak (ülkedeki döviz varlığı azaldı fakat yurtdışına muhabir bankadaki döviz hesabı arttı) bu durumda kurlar yükselme eğilimine girer mi?yani bir banka kurları ayarlarken yurtdışında muhabir banka nezdindeki döviz varlıklarınıda hesaba katıyor mu?aydınlatırsanız sevinirim
Bu soruları defalarca yanıtladım. Tekrar yanıtlamayayım artık.
SilHocam yanlışsa düzeltin lütfen yanılmıyorsam esnaflar(fırıncılar,bakkallar,terziler..) defter tutmuyorlar. Peki hocam saydığım esnaflar gelir vergesini vermek mecburiyetindeler değil mi?gelir vergisini vermenin kıstası defter tutmak değildir değilmi hocam tam emin olamadımda.
YanıtlaSil2)hocam esnafların hepsi basit usulde mi vergilendiriliyor yoksa basit usulde vergilendirilmeyen esnaflarda varmıdır ?basit usulde vergilendirilenler kimlerdir?
3)bakkalar ,terziler ,kasaplar,kuaför gibi esnaflar gelir vergisi mükellefidirler değil mi? Hocam yardımcı olusanız çok sevinirim
Defter tutanı var tutmayanı var. Defter tutanlar gerçek usulde vergilendiriliyor, beyanname veriyor, tutmayanlar götürü usulde vergilendiriliyor Maliye'nin takdir ettiği vergiyi ödüyor. Bu bilgilerin hepsi Gelir Vergisi Kanunu'nda var. Gelir İdaresi Başkanlığı sitesine girin oradan bulabilirsiniz.
SilHocam özel kesimin dış borcunun 255 milyar$ lara geldiğini görüyoruz bunun içinde finans kesiminin bankaların da borçlarıda dahil değil mi hocam?
YanıtlaSil2)hocam siz belirtiyorsunuz Türkiye'de faliyet gösteren bankalarla dışarda ki bankalar birbirleriyle işlem yaptığından ve birbirlerini tanıdığından onların bu dönemde de olsa birbirlerine düşük faizden borç verebileceğini belirttiniz .hocam madem bankalarımız dışardan döviz getirmekte zorlanmıyor neden çoğukişi 2014 yılında finasman bulma sıkıntısına düşüp kurların yükseleceğini düşünmekte?madem dışardan banka haricindeki gerçek kişiler borç bulmakta zorlanıyorsa bankalar vasıtasıyla düşük faizden döviz bulunarak 2014 kurtarılmaz mı?
3)hocam örneğinözel kesim dışardan 1milyon$ borç bulmak için kendibankasını devreye soksa banka o paranın dışardan gelmesini beklemeden direk o parayı müşterisine verir mi?verdiği paradan da komisyon alır mı?(şundan soruyorum ülkeden ülkeye illa fiziki para gönderimi olmadan da hesaplara borç düşerekte oluyor mu?)
(1) Bunun içinde bankaların borçları da var.
Sil(2) Eğer riskleri bu kadar yükseltmeye devam edersek bankalar da dışarıdan borç bulmakta zorlanır. Siz bir Türk bankasının genel müdürü olsanız ve mesela Thailand bankasıyla iş yaptığınız için o bankaya borç veriyor olsanız, Thailand'da yönetim twitter'ı, youtube'u yasaklasa ve sokakta istikrar bozulsa eskisi kadar hevesle o bankaya kredi verir misiniz?
(3) Bankanın dışarıdan para bulmasına gerek yok. Eğer özel kesim şirketi o banka nezdinde itibarlı bir şirketse o banka o şirkete dövizle borç verir. Her bankanın karşılıklı birbiriyle hesabı vardır. Fiziki işlemler dönem sonunda yapılır.
Hocam gelir vergisinin beyanname verme süresi 25 Marta kadar.yani biz geçen sene elde ettiğimiz(2013 te) gelirin vergisini bu yılın 25 ine kadar beyannameyi vermek suretiyle ödeyeceğiz.hocam peki işveren tarafından ücretimizden kesilen vergilerin de beyanı 25 ine kadar mı veriliyor?yani 2013 yılında ücretten kesilen vergiler bu sene 2014 ün 25 martında beyannamesi verilerek mı ödeniyor?
YanıtlaSil2) aynı şekilde 2013 te elde ettiğimiz kira kar ve faiz gelirleride mi bu senenin martında ödeniyor?
(1) Beyanname verme süresi 28 Mart'a kadar uzatıldı, o da dün bitti. 2013 yılı boyunca elde edilen gelirlerin beyannamesini verdik ve tahakkuk eden verginin ya tamamını ya da ilk taksitini ödedik. İşveren tarafından ücretlerden her ay (ya da eğer ödeme haftalık, günlük ise her ödeme sırasında) vergi kesiliyor bunun beyannamesi ertesi ayın 23'ü akşamına kadar veriliyor ve tahakkuk eden vergi 26'sına kadar ödeniyor.
Sil(3) 2013'de elde edilen kiraların beyannamesi de aynı sürelerde ödeniyor. Faiz gelirleri bankalarca stopaja tabi tutuluyor ve beyan edilmesi gerekmiyor.
TARİHTEN SAYFALAR !
YanıtlaSil"SATTIRMAYIZ BEYEFENDİ"
"GAYET RAHAT SATARIZ"
1983 seçimleri sırasında, televizyondaki bir tartışmada Özal’ın, Boğaz Köprüsü’nü satma vaadine karşı, Halkçı Parti Lideri Necdet Calp, yumruğunu masaya vurup “Satamazsınız beyefendi, sattırmayız!” çıkışıyla yüzde 30 oy almıştı. Calp'in karizmatik bir kişiliği olmamasına rağmen bu oranı yakalaması dikkat çekmişti.
İşte o ünlü diyaloglar:
Özal: Satarız hem de çok iyi satarız, alan da çıkar
Calp: Satamazsınız beyefendi
Özal: Satarız gayet rahat satarız
Calp: Lafla satarsınız
Özal: Gelirini satıyoruz sonuçta
Calp: Kaç yıllık geliri satıyorsunuz ila nihaye mi
Özal: O fiyata
Calp: Güldürmeyin
Özal program sunucusunun "vaatlerinizi nasıl hangi kaynakla gerçekleştireceksiniz" sorusuna verilen "İstanbul Boğaz Köprüsü'nü satacağım" cevabı fitili ateşlemişti. Calp ise bu yaklaşıma "Hayır efendim devletin milletin malını satamazsınız" diyerek tansiyonu yüksek sesle cevap vermişti.
KUZULARIN KORUYUCUSU KUZULAR OLUNCA. KURT'UN, KUZULARI NEREDE YEDİĞİNİN ÖNEMİ VAR MI ?
Hocam yazı için teşekkür ederiz, dış borçlar ile ilgili göstergeleri hazinenin sitesinden başka nerelerde bulabiliriz?
YanıtlaSilMerkez Bankası sitesinde ve Kalkınma Bakanlığı sitesinde de bulabilirsiniz. Ama işin sahibi Hazine olduğu için asıl kaynak orasıdır.
Silhocam yukarda cevapladınız çok teşekkür ederim ama bu konu hakkında kafamdaki karışıklığı gidermek adına kısa bir sorum olacak.hocam gelir vergisi diyince ben kaynak yaklaşımına göre yani ücret faiz kira ve kardan alınan.vergiyi anlıyorum ama gelir vergesi gelir idaresi başkanlığının sitesinde 25.günün akşamına kadar beyen edilmesi gerekir diyor ama işveren tarafından kesilen vergi ise her ayın 23 üne kadar beyan edilmesi gerekir diyor . Hocam ücretten kesilen vergi de gelir vergisine girmiyor mu? Neden o da izleyen yılın 25 ine kadar beyan edilmiyor ?
YanıtlaSil2)son olarak ertesi yılın 25 ine kadar beyan edilemesi gereken yıllık gelir vergisinin içinde ücretten kesilen vergi dahil değilse neler dahil kısaca söyleyebilirmisiniz? Elde edilen gelirlerin bazıları aylık bazıları da yıllık veriliyor diyebilirmiyiz ?
(1) Eğer birden fazla işverenden ayrı ayrı ücret alıyorsanız o zaman bunlardan kesinti yapılmış olsa dahi birleştirip beyanname vererek ödeme yapmanız gerekiyor. O nedenle birden fazla ücret alanlar yıllık beyanname veriyor.
Sil(2) Ticari kazançlar, zırai kazançlar, menkul sermaye iratları (banka faizi dışındakiler), gayrimenkul sermaye iratları, serbest meslek kazançları ve stopaj yapılmış olsa bile birden fazla işverenden alınan ücretlerin istisnaları aşan kısmı yıllık beyannameyle bildirilir.
Bu konular için Gelir İdaresi Başkanlığı sitesine girip bakmanızı öneririm. Orada hepsi var.
Hocam Fatih Ozatay hoca simdiye kadar 7 ad kose yazisinda turkiyenin gostergelerini benzer gelisen ekonomilerin gostergeleri ile karsilastiriyor.Sonucta olumlu gostergelerde en altlarda olumsuz gostergelerde en ustlerdeyiz.Bunlarin birinde Turk halkinin egitim seviyesinin sadece 7 yil oldugu goriluyor.Bu durum dahi katna degeri yuksek uretim yapip ihrac etneniz yerine beton yiginlari ureterek ve harcama yaparak buyumeyi saglamaya calismamizin nedeni olur.Bu nedenden dolayi ile hic bir alanda yapisal reform yapamiyoruz .Kore ve Tayvan katna degeri yuksek urunler ureterek ortalama 28.000 yada 30.000 dolar kisi basanina gelir seviyesine ulastilar.Biz ise ayni zaman periyodunda gele gele hesap duzeltmesi ile11.000 dolara gelmisiz.Kaidiki bu gelisen ulkelerde gostergeler gelismis ulkelere nazaran iyi degil,biz bu ulkelere gore kotuyuz.Bu kadar dis temas yapiliyor,birturlu bunun sirrini ogrenemedik
SilHer şeyin üstünde olması gereken, ekonominin toplum üzerinde oluşturduğu psiko-sosyal kırılmalar. Salt ekonomi, literatür olarak cazip görülebilir. İlliyet bağlantısı kurmamak (domino etkisi) ekonomik anlayışı yalnızlaştırır ve önemsizleştirir. İklim değişikliğini veya seçmen tercihlerini veya v.s.leri ekonominin kimyasal ve sosyal tesirleri olarak kabul edecek olursak.
YanıtlaSilÖzelleştirmenin mutlak ve değişebilen sosyal etkisi ne olabilir ?
........ devlet yapılanmalarında, iç barışın bozulmasına ve sosyal bağlılığın (aidiyet-vesayet) değişmesine yol açar diyebilir miyiz ?
Hocam Merhaba, konuyla ilgili bir ödev yapıyorum ancak özelleştirme konusunu tek bir sektöre indirgeyerek dış borca etkisini incelemek istiyorum. Sektör bazında dış borç rakamlarına ulaşabileceğim bir kaynak var mıdır ? Hazinenin sitesinde detaylı rakamlara ulaşamadım.
YanıtlaSilBilgiler için çok teşekkürler Kamu finansman analizi dersimi geçmeyi ve bu kadar şey ogrenmeyi size borçluyum.
YanıtlaSilÜstadım iyi çalışmalar.Özelleştirmeden elde edilen gelirlerin geçinme endeksi üzerindeki etkisinin Markow Switching modeli ile analizi üzerine bir tez çalışması yürütmekteyim.Yalnız özelleştirmeden elde edilen gelirlerin 1980 2015 dönemi aylık veri setine ulaşma imkanı bulamadım.Bu konuda önereceğiniz bir kaynak var mı?Özelleştirme Dairesi Başkanlığı ile görüştüm ama bir yardımları olmadı.Şimdiden teşekkürler.
YanıtlaSil