Maliye Müfettişi

1972 yılında Maliye Müfettiş Muavinliğine atandığımda eski Maliye Müfettişlerinden Cahit Kayra Maliye Tetkik Kurulu Başkanı idi. 

Mülkiye’den mezun olduğumuzda kızlı erkekli bir grup arkadaş sınavlarına girmeyi planladığımız çeşitli devlet kurumlarından sınavlarla ilgili broşür toplamaya, bilgi derlemeye başladık. Nasıl bir gelecek bizi bekliyor, sınavlarda ne gibi konular var, yurtdışı eğitim imkanı tanınıyor mu, ücret nasıl gibi sorularımıza yanıt arıyorduk. O tarihte bilgisayar ve internet olmadığı için bu bilgileri beş dakikada derlemek yerine kurumlara gitmek zorundaydık. Sıra Maliye Teftiş Kurulu’na gelince kızları almadıklarını öğrendik. Aramızda bulunan kız arkadaşlar bu işe çok tepki gösterdi. Bize kurul hakkında bilgi veren kalem memuruna Anayasa’ya aykırılıktan, kadın erkek eşitsizliğine kadar verip veriştirdiler. Bu gürültüyü duyarak dışarı çıkan Teftiş Kurulu Başkanı (sonradan Adnan Erdaş olduğunu öğrendim) ne olduğunu öğrendikten sonra bizi odasına davet etti. Ve bize kızları niçin almadıklarını anlattı. Bazı teftiş yerlerine katır sırtında gidilmesinin gerektiği, bazı yerlerde otel olmadığı için hükümet binasında yatak kurup yatmak zorunda kalınacağı gibi örnekler verdi. Hiçbirimiz bu anlatılanlarla ikna olmamıştık. 20. yüzyılın son çeyreğinde katır sırtında gidilen, oteli ya da han odası bulunmayan yer mi olur diye birbirimize sorular sormuştuk.      

Cahit Kayra’nın Tarihçi Kitabevi yayınları arasından çıkan Sümbül Dağı’nın Karları kitabını okuyunca yıllardır çözemediğim bu soruların yanıtını buldum. Kayra, bu kitabında 1946 yılında yaptığı Hakkari turnesini anlatıyor. Anlattıklarını okudukça insanın inanası gelmiyor. Katır sırtında yolculuklar mı istersiniz, attan düşen insanlar mı istersiniz, eşkıyanın yol kesmesi mi istersiniz, kendi yatağını ta İstanbul’dan turne yerine taşımak mı istersiniz, ne isterseniz var. Jules Verne öyküleri gibi fantastik maceralar anlatıyor Kayra kitabında. Adeta teftiş turnesine değil Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi’ndeki orta dünyaya gider gibi gidiliyormuş o zamanlar turneye.

Bizimle görüşen Maliye Teftiş Kurulu Başkanı Adnan Erdaş da bu deneyimleri yaşamış bir kişiydi. Dolayısıyla o zaman anlamakta güçlük çektiğim örneklerinin o dönemler için doğru olduğunu Kayra’nın kitabını okuyunca anladım.

Kayra’nın kitabını okuyunca bir başka şeyi daha anladım. Türkiye, ulaşıma çoğunlukla kapalı, bir üretim faaliyeti olmayan, sürekli devletin eline bakan bir yapıdan bugünkü yapısına gelmiş. Günümüzde bazen hafife aldığımız hatta küçük gördüğümüz bu gelişme, müthiş bir çabayı gösteriyor. Kayra’nın anlattığı 1946 Türkiye’sinden 70 yıl sonra bugünün Türkiye’sine gelmek gerçekten büyük iş. 7 - 8 araç değiştirerek ve sonunda katır sırtında gidilen yerlere artık uçakla birkaç saat içinde ulaşmak mümkün oluyor.    

Bugün artık ne Maliye Teftiş Kurulu var ne de Maliye Müfettişleri. Türkiye, birçok alanda büyük atılımları başardı belki ama 1879 yılında kurulmuş olan bu kurumu yaşatmayı ve o kurumun hafıza birikimini korumayı başaramadı.

Maliye Teftiş Kurulu'nun kapatılması üzerine Radikal'de yazdığım yazı:
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/mahfi_egilmez/ustu_kalsin-1056588  

Yorumlar

  1. Ustad evet katir ustunde gidilen yerler eskiyanin yol kesmesi vs. Bunlar hakli sebepler olabilir ama mtk 2011 yilinda kapandi 2008 2009 yilinda yapilan sinavlardada hic bayan yok bunlari neyle aciklamak lazim ?

    YanıtlaSil
  2. Yazılarınız iyi güzel ama nedense olayların can alıcı noktalarına hiç değinmiyorsunuz. Örneğin Maliye Teftiş Kurulu neden kapatıldı? Kapatılmasını kim istedi? Kapatılması sonrasında neler değişti? Asıl önemli olan şeyler bunlar, yoksa maliye müfettişliği sınavına girmek mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda yazılmış önceki yazılarımı okursanız onların yanıtlarını bulacaksınız.

      Sil
  3. Hocam şuan mevcut olan vergi müfettişleri ile Maliye müfettişleri aynı görev ve yetkiye sahip degiller mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliye Müfettişleri vergi incelemesinin yanında devlet parasının girdiği her yeri teftiş etmek gibi çok geniş bir yetkiye sahipti.

      Sil
    2. Sayistay gorevini de mi goruyordu yani?

      Sil
    3. Devlet parasının girdiği her yeri teftiş etme isini vergi mufettisleri yapmiyorsa kim yapiyor hocam bu yetki kime bırakıldı.yada artik devletin boyle bi teftise ihtiyaci yok mu

      Sil
    4. Sayıştay denetimi olaylar bittikten sonra yapılır. Maliye Müfettişleri geçmişi de günü de teftiş ederdi. Ayrıca yolsuzluk ortaya çıkarsa soruşturma açarlardı. Sayıştay Denetçilerinin soruşturma yetkisi yoktur.
      Maliye Müfettişlerinin vergi ve milli emlak teftişi yetkileri de vardı. Yani devletin topladığı vergiler doğru toplanmış mı arsaları arazileri malları doğru mu kullanılıyor yanlış mı kullanılıyor onu da teftiş ederlerdi. Sayıştay denetimi harcamayla ilgilidir.
      Vergi Müfettişleri ağırlıklı olarak vergi incelemesi ve vergi teftişi yapıyorlar.

      Sil
  4. Hocam bazı zamanlar bir edebiyatçı olabileceginiz fikrini düşünmüyor degilim:)

    YanıtlaSil
  5. Çok acı. bunu hak etmemiştik. Halk da hak etmedi, sadece ustaca yönelndirilidği, yanıldığı için, bilincinde olmadan destekledi (desteklemiş göründü)...

    YanıtlaSil
  6. Hocam uçak, ulaşım vs. diyorsunuz, o alanda nasıl devir değişiyorsa toplumsal-siyasi alanda da devir değişiyor. T.Roosevelt'in bir sözü var: "iktidar ve muhalefet hangi menfaat grubunun lehine olan yasal düzenlemeleri geçirmede uzlaşıyorsa, asıl iktidar sahibi o menfaat grubudur". bir bakıyorum son 10 yıla, iktidar ve muhalefet hangi yasaları geçirmede uzlaşmışlar: borçlar kanunu tasarısı, ticaret kanunu tasarısı, bazı teşvik düzenlemeleri ve özel yetkili mahkemelerin kaldırılması. dikkat ederseniz ilk 3 yasa tasarısı iş dünyasını ilgilendiren yasalar. sanırım kimin gerçek iktidar olduğu az çok anlaşılıyordur. sonuncusu ise ortak düşman "Cemaat" aleyhinedir. "Cemaat" ise en çok bürokraside örgütlenmiştir. demek ki bürokratlar pek revaçta değil, yaşasın verimliliği artıran iş dünyası!
    Maliye müfettişleri senelerce "kaliteli bir denetim kadrosu, yolsuzlukları ortaya çıkarabilecek, kamu malını koruyacak bir güç" olarak takdim edildi. Birkaç çürük elma hariç, maliye müfettişlerinin bu özelliklere sahip olduğuna da inanıyorum. Ancak artık kamu malını ve hakkını iyi yetişmiş birkaç yüz tane denetim elemanıyla değil de sistemi buna göre dizayn ederek korumanın vakti geldi. etkin vergi denetimi mi istiyorsunuz, harcamalar ve servet değişimlerine göre vergi tarhiyatını getirirsiniz, bakın herkes nasıl ödüyor vergisini. çok kaliteli denetim elemanına ihtiyacınız kalmaz. sahte faturayla mücadele mi istiyorsunuz, birkaç bin polisi bu işle görevlendirirsiniz, diğer kriminal vakalarla, terörle nasıl mücadele ediyorsanız aynı teknikleri uygular, naylon faturayı, KDV kaçağını ve ihracatta haksız vergi iadesini bitirirsiniz. artık kaliteli birkaç yüz tane denetim elemanına değil, etkin ve açık bırakmayan, caydırıcı bir sisteme ihtiyacımız var, tıpkı gelişmiş ülkelerde olduğu gibi. "iyi yetişmiş, sayıca az" bürokrat/elit odaklı değil sistem odaklı bir denetim mekanizması.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu sadece denetim olsaydı haklısınız. Ama Maliye Müfettişleri Osmanlı Enderun sisteminin devamı gibiydi. Yani kamu kesimine üst düzey yönetici yetiştirme işlevi de görüyordu. Benzeri uygulamalar Fransa'da ENA sisteminde ve onun devamı olan Maliye Müfettişlerinde var.

      Sil
    2. Mahfi Bey, araştırdığım kadarıyla Maliye Müfettişleri Osmanlı Enderun sistemin değil, sizin de zikrettiğiniz Fransa ENA sisteminin Osmanlı devleti içindeki uzantısı gibi görünüyor. Aynı dönemde Osmanlının en büyük vergi gelirlerinin denetimi ve teftişi imtiyazına sahip Duyunu Umumiyenin tamamı yabancı (en yerlesi yahudi galata bankerleri kadar yerli) ülke temsilcilerinden müteşekkil idare meclisinin etkilerini o dönemin şartları ile birlikte değerlendirdiğimde Maliye teftiş teşkilatının kuruluşusunu hiç de masum ve milli bir oluşum gibi göremiyorum malesef. zira Teftiş-i Muamelatı Maliye Nizamnamesi (maliye teftiş kurulu kuruluş nizamnamesi)'nin 17 maddesi şu şekildedir:
      17.MADDE-Maliye memurlarının kontrol ve teftiş işlerine ait kayıtlara merkezlik yapmak,
      belge ve yazışmaları yürütmek üzere ve gerek rapor ve belgeleri Maliye Nezareti’ne iletmek için devlet hazinesinde bir teftiş kalemi oluşturulacaktır. Maliyenin teftişine ait belgelerin ve yazışmaların tamamı bu kalemden geçecektir. Müfettişlerin yaptıkları işlere ait belgeler ile ilgili yapılan işlemlerin sonuçları sözü edilen kalem tarafından kendilerine bildirilecektir.

      Bu maddelerde anlatılan "teftiş kalemi" denetlenecek işler ve denetleme prosedürü gibi göreve dair hükümler, devlet denetleme organının o zamanki çağdaş yani çağın hüküm verenlerinin hükümleridir. Direkt olarak Fransız denetleme kurullarından alınmıştır ve bu kurul fransızların direkt etkisinde ve himayesindedir. Bunun nedeni ise Fransa'da eğitim görmüş devlet yöneticilerinin, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti'nin yöneticileri konumunda olmalarıdır (Çelebiler ve Güvemli, 2013: 87).

      Demem o ki sayın Hocam artık o kalem yok, Devir değişti.... Sizin çok şirin Jedi benzetmenizin edebi boyutta çok değerli olduğuna şüphe yok elbette.

      Sağlıcakla kalın, saygılar sunarım
      Yakup Gariboğlu

      Sil
  7. Sevgili hocam.
    Sizin hatıralarınızla birlikte, Sezai Onaral, Veysi Seviğ, Şaban Erdikler, Mehmet Maç ve Hüsnü Güreli gibi kırk değerli ismin yer aldığı hatırat çalışmasını tamamladım. Light Günlük kitabınızdaki anılarınızı kullanmama izin vermiş ve bir de hatıra fotografı çektirmiştik.
    Bu çalısmanın üstadlara yakışır bir yayınevinden çıkması adına yönlendirmeniz olursa beni bir kez daha bahtiyar edersiniz.
    Sevgi ve Saygılarımla
    aliyaz@suadiyedenetim.com.tr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap yayınlatma işi biraz karışık bir iş. En doğrusu kitabın içeriği konusunda bir kaç sayfalık bir bilgi notu hazırlayıp bunu yayınevlerine göndermek ve onlardan yanıt beklemek. Yayınevi seçiminde yapılacak en doğru seçim ise kendi satış merkezlerinin de bulunması (Remzi, İnkılap, D&R gibi.)

      Sil

  8. Günaydın hocam
    İlk kitabım Hesap Uzmanları Derneği, diğeri TKBB ve Exxonmobil tarafından yayımlandı. Başka birisi halen D&R raflarında.
    Altıncısı olucak bu kitapta çok değerli insanlar yer aldığından daha hasssas oldum. Bahsettiğiniz üzere saygın bir kurumdan çıkması için gayret edicem.
    Teşekkürler hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Madem D&R ile bir deneyiminiz var onunla devam etmekte yarar olduğunu düşünüyorum. Hem saygın hem de satış merkezleri olduğu için dağıtım sorunu yaşanmaz. Ben kitaplarımı önceleri satış merkezi olmayan bir yayınevinde bastırmıştım. Dağıtımda çok sorun yaşandı. Okurlar bana ulaşıp kitabı bulamıyoruz dediler. Sonra Remzi ile çalışmaya başladık ve bu tür bir sorun hiç yaşamadım. Kolay gelsin.

      Sil
  9. ÜSTAD SAYIŞTAY ILE ALAKALI KONUDA YANLIŞINIZ VAR SAYIŞTAY SADECE HARCAMAYI DEĞIL ANAYASA MADDE 160 da belirtildiği gibi genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelir gider ve mallarını TBMM adına denetler ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlar

    YanıtlaSil
  10. YANİ ÜSTAD ANAYASAL OLARAK KAMUNUN GELIR DENETİMİDE SAYIŞTAYA AIT AMA HARCAMALARA BAKMAKTAN GELIRE BAKMAYA FIRSAT KALMIYOR RISKLI ALANDA HARCAMA OLDUĞU İÇİN SAYGILAR

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrudur ama Sayıştay'ın vergi inceleme yetkisi ve soruşturma yetkisi olmadığı için gelirin karşı tarafına, harcamanın da tahkikat yönüne girme imkanı yoktur. Yani Sayıştay'ın yetkisi tek taraflıdır. İki taraflı denetleme ve soruşturma yetkisi sadece Maliye Müfettişlerindeydi. İşin her yönünü görebiliyorlardı. Ayrıca vergi incelemesi yaptığında kimseye sormadan, kimseden onay almadan raporunu işleme koydurabiliyordu. Tahkikat raporunu da savcılığa yollayabiliyordu. O nedenle çok tehlikeli adamlardı.

      Sil
  11. Umarım dediğiniz gibi Remzi kitabevinden yayınlatmak nasip olur hocam. Çıkar çıkmaz diğer üstadlarım gibi size de ulaştırmak isterim.
    Ilginize tesekkür ederim.
    Sevgi ve saygılarımla

    YanıtlaSil
  12. hocam üniversite tercih dönemi içerisinde bulunduğumuzdan tam olrak bazı bölümler arasıda farkı bilmiyoruz.örneğin 1)iktisat ile maliye arasında ve iktisat ve uluslararası ticaret arasında ki fark tam olarak nedir?
    2)çeko bölümünün çalışma imkanları nasıldır? açıkçası tercih döneminde iktisat maliye çeko ve uluslararsı ticaret arasıda kaldım fakat bu bölümlerin birbirleri arasında ki farkı bilmiyorum .bu konuda bizi aydınlatmanız mümkün mü?iyi günler dilerim

    YanıtlaSil
  13. Cahit Kayra'nın Telefon Defteri isimli kitabını okuyup hiç beğenmemiştim. Belki de biyografiye yakın olduğu içindi. Bahsettiğiniz kitabı merak ettim şimdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Telefon Defterini okumadım bir şey diyemeyeceğim.

      Sil
  14. MTK' YI KAPATMAK "TARİH KÜLTÜRÜ VE ŞUURU", "KURUM KÜLTÜRÜ", "1000 YILLIK DEVLET GELENEĞİ " GİBİ KAVRAMLARI ANLAMAMAKTI. BU BİRAZDA TÜRBELERİ YIKAN, MEKKEDEKİ OSMANLI KALESİNİ YERLE BİR EDİP YERİNE OTEL DİKEN İSLAM MEDENİYETİNDEN UZAK, ARAB BEDEVİLİĞİNİN İNGİLİZLER YÖNLENDİRMESİYLE YAYGINLAŞAN SELEFİ-VEHHABİ ANLAYIŞA BENZEMEKTE.

    YanıtlaSil
  15. Merhaba Hocam.
    Bende Kpss Alan çalışmaya başlamadan önce siz ve arakadaşlarınız gibi gezmeden değindiğiniz gibi internet başında kurumları araştırdım. Bu araştırmada beni en çok etkileyen kurum Maliye Teftiş Kurulu idi. Sadece kurumlar içinde en üstte ve en zor sınava sahip olması değildi. Bu etkileşimin nedeni asıl nedeni kurulduğu günden araştırma yaptığım yıla kadar yaklaşık 130 yıllık süreçte sadece 970 Müfettiş yetiştirmesiydi. Yaptığım araştırmayı biraz daha derinleştirip o birbirinden değerli müfettişleri araştırdım ve ben sizi orda tanıdım.
    Böylesine önemli isimler yetiştiren kurumun Müfettişleri, Hesap Uzmanları ve Gelirler Kontrönörlerinin kurumları kapatılarak Vergi Müfettişi adıyla bir gecede çıkarılan kanunla tek çatı altında toplanmasının bende iki nedeni var. Bunlardan birincisi her yerde adam yerleştirme zihniyetinde olan hükümetinin o sınavları geçip o pozisyonlara gelebilecek kadar akıllı adamlarının olmaması. İkincisi ise çoğu arkadaşının A kodrolarda yerini almasına rağmen benim gibi İİBF mezunu olup herhangi bir kuruma yerleşemeyen Başbakanın kişisel intikamı.
    Asıl önemli olan ise 1970 li yıllarda gittiğiniz kurumda yaptığınız itiraza bir açıklama yapılması. Anlattığınız olayın üzerinden yaklaşık yarım asır geçmiş. Günümüzde isekurumlara hesap sormak bir yana sınavda çıkan yanlış sorulara itiraz bile edilmiyor korkudan. Asıl düşündüren ve vahim olan ileri gelinen demokrasideki son nokta.
    Umarım iyi günler.

    YanıtlaSil
  16. 1993 yılında Sivas'ın İmranlı ilçesinde denetime gittik. Kalacak yer bulamadık. Mal müdürü oradaki bir YİBO'da öğrenci yatakhanesinden yer ayarladı. Evinden piknik tüpü ve tencere getirdi. Yemek yapmamız için. Maalesef çok eskiye gitmeye gerek yok. Hala böyle yerler var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı okuyunca benim de aklıma 3 yıl önce bir iş için yaptığım İspir yolculuğu geldi. Her ne kadar şimdi Ovit Tüneli açılsa da Erzurum'a uçakla gittikten sonra 2,5 saatlik bir yolculukla İspir'e varılıyor. Tabi kış değilse ve hava güzelse. Geceyi geçirmek için Öğretmenevi'ne gittiğimde bana verilen odada bir hanımın tek başına korkmadan kalabileceğini sanmıyorum. Zaten Öğretmenevi'nde orada görevli olan iki-üç bekar memur dışında kimsecikler yoktu. Belki katırla yolculuk pek kalmamış olsa da ülkemizde ulaşım ve konaklama konusunun hala büyük sorun olduğu o kadar çok yer var ki...

      Sil
  17. elinize sağlık hem bu yazı hem de radikaldeki yazınız için.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi