Fiyat Yoksa İşlem de Yok

Geçtiğimiz bayram tatilini fırsat bilerek katıldığımız Cebelitarık’ın iki yakasını (Endülüs/İspanya ve Fas) kapsayan yurtdışı turunun son halkasında Marakeş’e gelmiştik. Marakeş’te şehir turu sırasında gezdiğimiz bir pazarda eşim bir tezgahın üzerinde asılı duran çok renkli Marakeş işi bir şalvarı beğendi. Bana fikrimi sordu ben de beğendiğimi söyledim. O sırada satıcı bize bakınca eşim sordu: “Bu ne kadar?” satıcı: “Siz ne kadar verirsiniz?” diye karşı bir soru sordu. Eşim şaşırdı, bir süre sessiz kaldı. Alışmadığı bir cevap – soruydu bu. Sonra toparlandı ve şöyle dedi: “Satıcı sizsiniz siz bir fiyat söyleyeceksiniz, ben de fiyatı uygunsa alacağım” dedi. Satıcı da, “Alıcı sizsiniz, siz bir fiyat söyleyin ben de satıp satmamaya karar vereyim” dedi. Eşim; “O zaman size hayırlı işler, fiyatı belli olmayan bir malı alacak halim yok” dedi ve yürüdü. Satıcı arkasından bağırdı: “Konuşup, anlaşırdık” dedi ama eşim aldırmadı uzaklaşıp gittik. Böylece satışa konulan bir malın fiyatı belirlenemediği için alış veriş gerçekleşmedi.

Oysa burada arz da talep de vardı. Satıcı malı getirip pazardaki tezgahına satmak amacıyla koymuştu, alıcı da o şalvarı beğenmişti ve almayı düşünüyordu. O halde burada eksik olan neydi de alış veriş işlemi oluşmadan kaldı? Burada eksik olan şey fiyattı. Fiyat olmayınca arz ile talebin kesişmesi ve bir alış veriş işleminin ortaya çıkması mümkün olamadı.

Aşağıdaki şekilde iki tarafın da kafasında fiyat belirleyip açıklamadığı bir durumda arz ve talebin kesişmemesi ve alış verişin ortaya çıkmaması olayı gösteriliyor. 


Şekilde kesikli çizgiler normal bireysel şalvar arz ve talep eğrisini temsil ediyor. Eğer şalvarın fiyatı 10 Euro olarak açıklansaydı bireysel arz ve talep eğrileri kesişecek ve 1 adet şalvar 10 Euro’dan satılıp alınmış olacaktı. İki taraf da satmak ve almak için düşündükleri fiyatı açıklamayınca arz ve talep eğrileri kesikli çizgiler biçiminde devam edemedi ve kıvrılarak geri döndü. Arz ve talep kesişmeyince fiyat oluşmadı ve alım satım işlemi de gerçekleşemedi.

Demek ki bir alım satım işleminin (ticaretin) gerçekleşmesi için arz ve talebin olması yeterli değil. Arz ve talebin efektif olması yani parayla desteklenmesi ve bir fiyatla ifade edilmesi gerekiyor.                         

Yorumlar

  1. Hocam alış verişin gerçekleşmemesi bir yana, sürdürülseydi sanki hoş bir sohbet çıkacaktı ortaya. Matematik bitince edebiyat başlayabilirdi. Marakeş'li tüccarın ne demek istediği merakıyla kala kaldık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bu tür sohbetler uyanıklık esasına dayalı olduğu için çok da hoş olmuyor.

      Sil
  2. Satıcı çakallık yapmaya kalkışmış bilimsellikten dışarı çıkmış. Makroekonomi kitabınız ne zaman çıkıyor Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mikroekonomi kitabı üzerinde çalışıyorum, oldukça zamanımı alıyor. Ama içinde bu yazıdakine benzer değişik analitik örnekler olacağı için piyasadakilerden oldukça farklı bir kitap olacak.

      Sil
  3. Hocam eşinize de bu makelenizi mutlaka okutun. Yine farkındalık yaratan nefis bir yazı olmuş.
    Eşiniz fiyati 1 Euro'dan açsaydı anlaşma sağlanana kadar bir de zaman maliyeti olacak ve görmek istediği bazı yerleri gezme fırsatını kaçıracaktı. Fiyata paranın yanında zaman da eklenecekti. Belirlenmis bir parasal fiyatta zaman olarak yapılan maliyet kısıtlı olabiliyor. Bu parametre elbetteki grafikte yok. :)
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Evet sonuçta tur rehberi o pazarda gezmek için kısa bir süre veriyor ve dediğiniz gibi uzun bir pazarlığa girişseniz bu kez pazardaki diğer yerleri görememe riskiniz bulunuyor. Yani o zaman işin bir de zaman maliyeti çıkıyor.

      Sil
    2. Benzer bir olay benim başıma geldi. Adam arabasını satmak istiyor, açtım telefon fiyat sordum, adam şu fiyatı veren var dedi. Ne demek istiyorsun dedim, x fiyat verildi, siz ne veriyorsunuz dedi. Ben de fiyat belli değilse belli olunca görüşürüz dedim. Fakat benim merak ettiğim şu. Arzın tanımında fiyatın belli olması şartı yok mu? Bu tip kurnazlıklar istisna olarak mı değerlendirilmeli yoksa arzı yeniden tanımlamak mı gerekiyor?

      Sil
    3. Sizin olay biraz daha farklı. En azından bir baz fiyat var. Bizimkinde hiç bir fiyat veya endikasyon yoktu. Sizinki bir çeşit artırma usulüyle satışa benzemiş.Yani adam arabasını bir çeşit açık artırmaya koymuş. Kim çok teklif ederse ona satacak. Bu da bir yöntem. Ama bunu en baştan belirtmesi lazım tabii.
      Eskiden taksimetreler yokken gideceğiniz yere vardığınızda "borcum ne kadar" diye sorunca bazı şoförler "Ne münasip görürsen abi" derlerdi. Az verseniz "olmadı abi" derdi. Taksimetrelerle olay çözülmüş oldu.

      Sil
  4. Hocam merhaba. Konu alışverişi psikilojik etkilerinden arınmış izole bir sistem olarak ele aldığımızda, fiyat arttıkça talep düşmez mi? Ben eğriden tam tersini anlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen doğru anlıyorsunuz çünkü şekilde arz ve talep eğrilerinin adlandırılmasında kayma olmuş. Düzelttim, teşekkürler.

      Sil
  5. Hiç değişmez orientalist uyanıklık, şark kurnazlığı. Eşiniz en iyisini yapmış hocam, uğraşmaya bile değmez.

    YanıtlaSil
  6. Babam iki yıl önce Singapur'da elektronik ürün satan çarşılarda karşılaştığı olayı anlatmıştı hocam. Aynı anlattığınız gibi bir durum olmuş, babam çıkıp karşıdaki dükkana girmiş fakat bu esnada adamlar birbirlerine gözleriyle işaret ederek bir şeyler anlatmışlar ve ikinci dükkandaki adam da aynı şeyi yapmış. Belli ki aralarında bir anlaşma varmış ve eğer ilk dükkanda bir fiyat konuşulsa ikinci satıcı da en az o fiyata razı olacakmış gibi geldi. Sonuç yine alışverişin gerçekleşmemesi olmuş tabi. Bu açıdan kurumsal yerleri daha iyi buluyorum aslında.

    YanıtlaSil
  7. tipik bir asimetrik enformasyon örneği. benim annem terzidir. ayrıca nakış, dantel, taş süsleme vs. ne varsa anlar. o şalvardaki işçilik, kullanılan malzeme gibi girdileri üç aşağı beş yukarı tahmin eder, üzerine bir miktar satıcı karı ekler ve bir fiyat söylerdi muhtemelen. sizin eşiniz sanırım böyle bir bilgiye sahip olmadığı için bir fiyat veremedi. satıcı fiyat verseydi eşiniz normal bir fayda-maliyet karşılaştırması yapabilecekti, belki satıcı eşinizi bilgi sahibi ve dolayısıyla fiyat verebilecek bir toptancı zannetti. alıcıların fiyat verdiği birçok piyasa var ancak bu piyasaların işlemesinin temel şartı alıcıların belirli bir düzeyde bilgi sahibi olması.
    "mikroekonominin bittiği yerde kamu maliyesi başlar" diye bir laf vardır. bence bu kitap bittikten sonra kamu maliyesi kitabına da başlarsınız gibi geliyor.

    YanıtlaSil
  8. Burada alıcı içinde çok düşük bir fiyat verme şansı olmuyor mu?
    1€ ile teklif verilebilir di mesela.
    Belki satıcının acil nakte ihtiyacı vardı ve zararına satış yapmak istiyordu.
    Ancak karşıdan gelecek en düşük fiyatı öğrenmek istiyordu.
    Farz-ı mahal...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de dediğiniz gibiydi. Ama bunları yapabilecek zaman yoktu.

      Sil
    2. Zaten tüm sorunda fiyat verilmemesi ile ilgili. Yazı da tam bunu anlatmış zaten

      Sil
  9. Maliyetin 0 veya eksi olması, satıcının içinde bulunduğu eko-psikolojik durum onu bu tür satış yapmaya iter. Not: Takasla alınan ürünün kasana eksi maliyetle girme olasılığı fazladır.

    YanıtlaSil
  10. Hocam bence satıcı böyle davranarak aşırı kâr'ı dinî yönden meşrulaştırmak istemiş sonuçta alan razı veren razı.Ancak dolaylı olarak yine günah işliyor sonuçta niyet önemli ...

    YanıtlaSil
  11. Bu olay, Ülke ekonomilerinin kendine özgü özellikler taşıdığını ve kesinlikle göz ardı edilmemesi gerektiğini de göstermiyor mu?

    YanıtlaSil
  12. TALEP YOKSA ARZ DA YOKTUR22 Eylül 2014 17:44

    Kıymetli bilim insanı,bu çok güzel bir örnek olmuş lakin bunu oyun teorisi üzerinden de değerlendirebiliriz dimi hocam?müsadenizle bu yazınızdaki fikri araştırmamda örnek olarak almak istiyorum

    YanıtlaSil
  13. DEVAMLA

    Peki artık işler satıcının lehine mi? Yine hayır. Satıcının bu karşı stratejisini farkeden alıcı, önce çok küçük bir fiyatta ısrarcı olup satıcının karşı stratejisini oynamasına izin verir. Nihayet satıcının, malı o fiyata asla vermeyeceğini gördüğünde fiyatı yükseltir ve asılnda bu fiyatın gerçek rezervasyon fiyatı olduğunu söyler. Satıcı, az önceki karşı stratejisiyle, kazancını arttırdığını ancak daha fazla ısrar ederek kazancını arttıramayacağını sanarak, yeni fiyatı kabul edebilir.

    Şu aşamada anlaşılmıştır ki, basit bir pazarlık aslında iki tarafın, birbirinin stratejilerini ne kadar tahmin edebildiğine göre sonuçlanır. Elbette çoğu zaman bir taraf, genelde alıcı, bu karşılıklı strateji tahminini yapması halinde kazanacağı miktarın, bu tahminleri yapıp bu oyunu oynamaya ayıracağı zamana değmeyeceğini düşünerek bir noktada inatla ve dikkatle pazarlık yapan tarafın yani genelde satıcının lehine olan bir fiyatı kabul eder. Böylelikle daha "rasyonel" olan taraf kazançlı çıkmış olur.

    İlginç bir soru şu olabilirdi: Eğer her iki taraf da mutlak olarak rasyonel olsaydı ve karşılıklı stratejileri sonuna kadar götürseydi, sonuç ne olurdu? Oyun teorisi bize bu oyunun Nash dengesinde, fiyatın maliyetle rezervasyon fiyatı arasındaki herhangi bir nokta olacağını ancak alışverişin gerçekleşmeyeceğini söylüyor. Yani oyunun Nash dengesinde hiçbir fiyatta anlaşamıyor oyuncular. Zira pazarlık dediğimiz şey, bir pastanın bölüşümü aslında. Haliyle, her zaman daha fazla pastayı daha azına tercih eden tarafların her hangi bir dağılımda anlaşması mümkün değil. Bir anlaşmanın olabilmesi için kar ençoklayan bireyi aşan bir kurumsallığa ihtiyacımız var. Ahlak, din, vicdan veya yasa ile adil bir bölüşümün ne olduğu konusunda anlaşırsak, en basit pazarlıklar bile insanların birbirini kazancını minimize etmeye çalıştığı ve bu sayede kendi kârlarını maksimize ettikleri oyunlar olmaktan çıkar. İlginçtir bir not, Yahudi kutsal kitaplarından olan Talmud'da tam da bu tip meselelerde adil bölüşümün ne olduğunu tanımlayan kurallar bulunur.

    Sonuç olarak eşiniz, pazarlık oyununda satıcıdan daha naif kalacağını görecek kadar mütevazi, bu naifliğin ona pahalıya patlayacağını görecek kadar rasyonel davranmış olabilir..

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel akıl yürütmeler ama gerçek şu: Bu pazardaki zamanımız kısıtlıydı, rehber gidiyordu ve bizim pazarlıkla uğraşacak zamanımız yoktu.

      Sil
  14. hocam biraz ilgisiz gibi lakin son günlerdeki yorumlardan sonra bu sorunun cevabının önemli olduğunu düşünüyorum. Anladığım kadarıyla FED 2015'in ilk yarısında faiz arttırımlarına başlayacak ve bu arttırımları 2 sene boyunca devam ettirecek, sizce 2017 yılında dolar/tl kurunun 3 lirayı geçeceğini söylesek abartmış olurmuyuz? tüm işaretler bunu gösteriyor sanki

    hocam ayrıca FED yılda kaç kez toplanır ve hangi tarihlerde? .. sorunun cevabı önümüzdeki 2 yıl için çok önemli gibi))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız işaretler bunu gösteriyor ama bu, bir kriz ortamında o kadar uzun bir süre ki arada başka neler olur biter bilemiyoruz.
      Fed'in faiz kararını veren FOMC kurulu her ay toplanıyor.

      Sil
  15. Hocam Kuzey Afrika ve Ortadogu ulkelerinin gelismislik seviyesinin dusuk olma sebeplerinden birisi, bu bilimsellikten uzak firsatci yaklasimlar zaten. halktan hukumetlere kadar uzaniyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu yaklaşımı bu bölgede her yerde görebiliyorsunuz. Zamanı olanlar için pazarlık keyifli bir iş olabilir. Ama pazarlıkla yaptığınız her alış verişten sonra aklınızda hep "acaba kazık mı yedim" sorusu kalır.

      Sil
  16. hocam merhabalar bir şey sorucam. bugun bir dondurmacıya girdim cornetto alçaktım 2,5 tl idi ama bana 3 lira dedi. o fiyat tavsiye edilen satış fiyatı ama serbest piyasada olduğumuz için altına da üstüne de satabılırız dedı. bu doğru mudur hocam? bazı urunlerde ıse örneğin kremalı biskuvısınde üstünde fiyatı yazıyor 50 kuruş diye ama bazı marketlerde daha yüksek fıyat dıyorlar kasaya gelınce böyle bırsey var mıdır hocam. ustunde fıyatın yazması ttk hükmünce yasak mıdır. saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu biraz Amerikan tarzı bir fiyatlama. ABD'de de çoğu malın üzerinde tavsiye edilen satış fiyatı diye yazar. Ama bu fiyat satılabilecek en yüksek fiyatı gösterir. Yani ABD'de satıcılar bu fiyatın altında satarlar. Üstünde satıldığını ilk kez duydum. TTK hükmünü bilmiyorum açıkçası.

      Sil
  17. Lise 2. Sınıfta okulda bir kermez yapmışlardı. Bir servis tabağı dolusu pasta böreği çevredeki esnaflara satmamızı istediler. Bütün arkadaşlarım hemen bir tabak kapıp gitti. Ben tabak alırken sordum hocaya " kaç liradan satalım diye" hoca nesense bana kızdı ve " ne kadar yüksek fiyata satarsan o kadar iyi" dedi. "İyi de hocam ne kadar yüksek" diye sormaya cesaret edememiştim. Tabağın içindekilerin maliyetini hesaplamaya dalmıştım. O sıra ne olduysa oldu tabağı düşürdüm ve kırıldı... o gün orda haklı olduğumu biliyordum bunu hatırlattığınız için teşekkürler... ama öğretmenlerin cahilliğini hatırlattığınız için aynı şeyi söyleyemem...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu da biraz farklı bir deneyim. Kermes bir hayır işi için yani okula para toplamak için yapılmış. Bir başka deyişle burada amaç bir anlamda bağış toplamak, o nedenle "kimin gönlünden ne koparsa yöntemini" uygulamışlar. Olabilir ama asgari bir fiyat söylemek lazım yine de.

      Sil
  18. Merhaba hocam hoş bir anı ama Kurban Bayramına girmek üzereyken yayınlandı! Tam bir hafta sonu yazısı teşekkürler. Eşinizin (Turist) o pazarda ne kadar harcama yapma ihtimali vardır? Muhtemelen bu sorunun cevabı daha o geziye başlarken bütçeye göre konuşulmasa bile bellidir bu tarz giderlere ayrılan miktar. Tura katıldım 3 bin Euro harcadım 10 bin Euro yaşamak pek hoş olmasa gerek :) Pazarcı belkide bırak işte senin ne harcıyacağın benim ne kazanacağım belli demek istemiş. :) tabi ki şaka. daha çok bizim alıştığımız pazarlık bellidir üç katı fiyat istenir yarı yarıya bitirilmeye çalışılır bisal. Talep olmayan malın fiyatı nasıl belirlenir linkte yazınız için teşekkürler hocam.

    http://www.youtube.com/watch?v=HZubPtNHYME

    YanıtlaSil
  19. Hocam, bazen gerçekten güzel makaleler yazıyorsunuz, ama bazen de sirf mesaj veren bir anektot anlatacağım diye kastığınızdan zorlama birşeyler uyduruyorsunuz. Çizdiğiniz arz talep eğrileri de, yaptığınız açıklama da; ne alaka? Sizin eşinizin tepkisinin ekonomi ile alakası yok hocam; eşinizin tepkisi psikoloji biliminin ilgi alanına giriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yazıyı bir daha okuyun sonra karar verin. Ekonomi ile psikoloji çoğu ke iç içedir ayrıca.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi