Kişi Başına Gelirimiz Gerçekte Ne Kadar Arttı?
Son yıllarda Türkiye’nin ne kadar büyüdüğü ve kişi başına
gelirin ne kadar arttığı iktidar partisi temsilcileriyle muhalefet partileri
temsilcileri arasında yoğun bir siyasal tartışmanın konusunu oluşturuyor.
Herkes konuyu kendi açısından anlatarak kendi görüşünü haklı çıkarmaya
çalışıyor. Bu konuyu daha önce de ele alıp açıklamıştım. Güncel tartışmalar
eşliğinde bir kez daha açıklamayı yararlı buluyorum.
Gayrısafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesi denilen olgu bir
ekonominin bir dönemden ötekine üretim miktarındaki artış demektir.
Basitleştirerek anlatmaya çalışayım. Yalnızca ekmek üreten bir ekonomide 2013
yılında piyasa fiyatı 1 TL olan 100 adet ekmek üretilmişse o ekonominin GSYH’sı
şöyle hesaplanıyor: GSYH 2013 = 100 x 1 = 100 TL. 2014 yılında 2013 yılındaki
üretimle aynı standart ve kalitede 110 ekmek üretilmişse o ekonomi 2014 yılında
2013 yılına göre yüzde 10 büyümüş sayılıyor.
Dikkat edilecek olursa büyüme hesabını üretilen miktar
üzerinden yaptık. Bunu nihai malların satış fiyatları üzerinden de yapabiliriz
(çok sayıda mal ve hizmetin üretilip satıldığı bir ekonomide bu hesap ancak
fiyatlar üzerinden yapılabilir.) 2013 yılında 100 adet ekmek ve 10 kg peynir
üreten bir ekonomide ekmeğin adedi 1 TL ve peynirin kg’ı 15 TL ise GSYH [(=
(100 x 1) + (10 x 15)=] 250 TL olarak bulunur. 2014 yılında ekmek adedinin
110’a çıktığını, fiyatının değişmediğini, peynir üretiminin aynı kaldığını buna
karşılık kg’ının 20 TL’ye yükseldiğini düşünelim. Bu durumda 2014 GSYH’sı [(=
(110 x 1) + (10 x 20) =] 310 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2013’e
göre yüzde kaç oranında büyümüştür? Görünüşe göre [(310 – 250) / (250) =] % 24
büyümüş görünmektedir. Bu, nominal büyümedir. Nominal büyüme, fiyat artışlarını
içinde barındırır ve gerçek refah artışını göstermez. Gerçek refah artışını
bulabilmek için reel büyümeyi hesaplamamız, bu hesabı yapabilmemiz için de
fiyat artışlarını arındırmamız şarttır. Bunun için de fiyatları 2013
fiyatlarına indirgeyerek hesabı yeniden yapmamız gerekir. Buna göre GSYH 2014 [=
(110 x 1) + (10 x 15) =] 260 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2014
yılında 2013 yılına göre reel olarak; [(260 – 250) / 250 =] % 4 oranında
büyümüştür.
Şimdi diyelim ki 2013 yılında da 2014 yılında da ortalama
kur 1 USD = 1 TL olsun. Bu durumda 2013 yılı GSYH’sı dolar cinsinden 250 USD ve
2014 yılının GSYH’sı yine dolar cinsinden 310 USD olmuş görünür. Bu durumda
dolar cinsinden büyüme % 24 olarak hesaplanır. Oysa reel durum bu değildir. Reel
hesaplamanın yapılabilmesi için fiyatların sabit tutulması söz konusudur. Bunu
yapmak için endeks kurma işlemine başvurulur. 2013 yılı 100 kabul edilir.
2014 Endeksi = (2014 Arındırılmış GSYH x 100) / 2013 GSYH
2014 Endeksi = (260 x 100) / 250 = 104
Buna göre 2013’de 100 olan GSYH 2014’de 104 olmuş ve ekonomi
gerçekte yüzde 4 büyümüştür.
Diyelim ki bu ekonomide on kişi yaşıyor ve 2014 yılında
nüfus değişmemiş olsun. Bu durumda kişi başına gelir dolar cinsinden 2013
yılında 25 USD, 2014 yılında ise 31 USD olmuş, yani kişi başına refah % 24
oranında yükselmiş görünmektedir. Oysa kişi başına düşen peynir miktarında
artış olmamış, ekmek miktarı ise 1 adet artmıştır. Bu durumda kişi başına
gelir reel olarak 31 USD değil 26 USD artmış yani yüzde 4 oranında bir refah
artışı söz konusu olmuştur.
Türkiye’nin 2002’den bu yana büyümesini hesaplarken cari
fiyatlarla GSYH’nın yanına dolar cinsinden GSYH’yı ve 1998 yılına göre
sabitleştirilmiş yani enflasyondan arındırılmış fiyatlarla GSYH serisini
ekleyip 2002 – 2014 arasındaki görünüme bakalım (Kısaltmalar: GSYH: Gayrısafi
Yurtiçi Hasıla, CF: Cari fiyatlarla, SF: Sabit fiyatlarla, KB: Kişi Başına. Tablodaki
veriler için kaynak: TUİK: http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1045).
Yıllar
|
CF GSYH milyar TL
|
CF GSYH milyar USD
|
SF GSYH milyar TL
|
Nüfus milyon
|
KB GSYH TL
|
KB GSYH USD
|
SFKB GSYH TL
|
2002
|
350,5
|
231,0
|
72,5
|
66,0
|
5.311
|
3.500
|
110
|
2003
|
454,8
|
305,0
|
76,3
|
66,8
|
6.798
|
4.559
|
114
|
2004
|
559,0
|
390,0
|
83,5
|
67,6
|
8.257
|
5.761
|
123
|
2005
|
648,9
|
481,5
|
90,5
|
68,4
|
9.459
|
7.019
|
132
|
2006
|
758,4
|
526,4
|
96,7
|
69,3
|
10.928
|
7.585
|
139
|
2007
|
843,2
|
648,8
|
101,3
|
70,2
|
12.011
|
9.242
|
144
|
2008
|
950,5
|
742,1
|
101,9
|
71,1
|
13.368
|
10.437
|
143
|
2009
|
952,6
|
617,6
|
97,0
|
72,1
|
13.212
|
8.566
|
135
|
2010
|
1.098,8
|
735,8
|
105,9
|
73,2
|
15.052
|
10.079
|
145
|
2011
|
1.297,7
|
774,0
|
115,2
|
74,2
|
17.513
|
10.445
|
155
|
2012
|
1.416,8
|
786,3
|
117,6
|
75,2
|
18.929
|
10.505
|
157
|
2013
|
1.567,3
|
823,0
|
122,6
|
76,1
|
20.404
|
10.815
|
161
|
2014
|
1.747,4
|
800,0
|
126,1
|
76,9
|
22.753
|
10.403
|
164
|
Büyüme
|
4 kat
|
2,5 kat
|
% 74
|
16,5%
|
3,3 kat
|
2 kat
|
50%
|
Yukarıda örneklerle açıklarken değindiğimiz gibi GSYH cari
fiyatlarla, yani o yıl içinde geçerli olan fiyatlarla hesaplanıyor. Bu durumda
o yılın fiyat artışlarını da içinde barındırıyor. Sonra bulunan bu tutar o
yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH bulunuyor. 2014
yılında GSYH cari fiyatlarla 1.747,4 milyar TL hesaplanmış. Bu tutarı 2014
yılının ortalama dolar kuru olan 2,184’e bölersek karşımıza dolar cinsinden
786,3 milyar dolarlık bir GSYH çıkıyor. Cari fiyatlarla TL cinsinden ekonomi
2002’den 2014 sonuna kadar 4 kata, dolar cinsinden ise 2,5 kata yakın büyümüş
görünüyor. Oysa yine yukarıda sayısal örneklerle de açıkladığımız gibi gerçek
büyümeyi bulmak için bu hesapları fiyat artışlarından arındırarak yapmak
gerekiyor. 1998 yılını baz alarak yapılan sabit fiyatlarla GSYH serisine
bakarsak GSYH’nın 2002’den 2014 sonuna kadar olan büyümesi yüzde 74 olarak
karşımıza çıkıyor. İşte gerçek büyüme budur. Yani Türkiye’nin GSYH’sı 2002 –
2014 arasında yüzde 74 oranında büyümüştür. Gerisi fiyat artışlarından
kaynaklanan sanal büyümedir. Aynı dönemde nüfus yüzde 16,5 artmıştır. Cari
fiyatlarla GSYH’yı nüfusa bölerek bulduğumuz kişi başına GSYH artışına bakarsak
bu artışın 3,3 kat olduğunu görüyoruz. Oysa bu gelişmeye sabit fiyatlarla yani
enflasyondan arındırılmış bazda bakarsak kişi başına GSYH artışının yüzde 50’de
kaldığı ortaya çıkıyor.
Özetle söylemek gerekirse toplumun refahı 2002 – 2014 arasında
toplam olarak yüzde 74, kişi başına da yüzde 50 oranında artmış bulunuyor. Bu
hesapları bir kenara bırakıp çevremize baktığımızda ekonominin son 13 yılda
büyüdüğünü görebiliyoruz. İnsanlar daha iyi arabalar, daha iyi konutlar talep
ediyorlar, daha fazla sayıda insan beyaz eşya kullanıyor. Yani refah artışı
gözle görülebiliyor. Buna karşılık bu refah artışı, cari fiyatlarla GSYH
büyümesinin gösterdiği gibi TL cinsinden 4 kat, dolar cinsinden 2,5 kat artışı
işaret etmiyor. Yani toplumun genelinde gelirlerin, refahın 4 kat arttığını
gösteren bir durum yok. Görünen refah artışı sabit fiyatlarla artışın
gösterdiği kişi başına yüzde 50’lik bir artışı gösteriyor.
Sherlock Holmes’in Dr. Watson’a dediği gibi: “Çözümü gösterildiğinde
bütün problemler çocukça görünürler.”
Ekonomik gelişmeyi ve refah artışını cari fiyatlara dayanarak
abartılı biçimde sunmak bize özgü değil. Siyaset, son yıllarda bütün dünyada
aynı yöntemi izliyor ve bu yöntem ekonomi camiasını da etkisi altına almış
bulunuyor. Bu yönteme dayanılarak yapılan sunum, büyüme hızının ve enflasyonun gelişmiş
ekonomilere göre daha yüksek olduğu gelişme yolundaki ekonomilerin, hızla
büyüdükleri ve gelişmişlerle arayı kapattıkları gibi bir sanal durum yaratıyor.
Bu yöntemle yapılan hesapların sonuçları gelişme yolundaki ekonomilerin
siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik
eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor.
Türkiye, bu yıla gelinceye kadar Orta Vadeli Programlarında (OVP)
cari fiyatlarla GSYH ve cari fiyatlarla GSYH’yı esas alıyor, buna göre de
dolarla hesaplanan GSYH tahminine yer veriyordu. Bu kez hükümet, 2014 yılında dolar
kurunda yaşanan hızlı yükselme ve TL’nin hızlı değer kaybı sonucu OVP’de satın alma
gücü paritesine (SAGP) dayalı GSYH hesaplarını esas almaya başlamış bulunuyor.
Aşağıdaki tablo Türkiye’nin 2002 – 2014 yılları arasında
satın alma gücü paritesine göre GSYH ve kişi başına GSYH’sındaki değişimi ve
satın alma gücü paritesiyle hesaplanmış GSYH’sının satın alma gücü paritesi
esas alınarak hesaplanmış dünya toplam GSYH’sındaki yerini gösteriyor (Kısaltmalar:
GSYH: Gayrısafi Yurtiçi Hasıla, SAGP: Satın alma Gücü Paritesi, KB: Kişi Başına.
Tablodaki veriler için kaynak: IMF, WEO Database, Oct., 2015.
Yıllar
|
SAGP GSYH
milyar US |
SAGP KB GSYH
USD |
SAGP GSYH
Dünyadaki Pay |
2002
|
681,5
|
10.325
|
1,3
|
2003
|
781,7
|
10.954
|
1,3
|
2004
|
822,2
|
12.163
|
1,3
|
2005
|
919,9
|
13.442
|
1,4
|
2006
|
1.013,6
|
14.627
|
1,4
|
2007
|
1.089,1
|
15.524
|
1,4
|
2008
|
1.117,8
|
15.732
|
1,4
|
2009
|
1.071,9
|
14.880
|
1,3
|
2010
|
1.184,4
|
16.193
|
1,3
|
2011
|
1.314,9
|
17.715
|
1,4
|
2012
|
1.367,6
|
18.192
|
1,4
|
2013
|
1.448,2
|
19.041
|
1,4
|
2014
|
1.514,9
|
19.698
|
1,4
|
Artış
|
1,2 kat
|
0,9 kat
|
Satın alma gücü paritesine dayalı GSYH hesaplamaları, fiyat
artışlarından arındırılarak yani sabit fiyatlarla yapılmadığı için GSYH’daki ve
kişi başına GSYH’daki geriye gidişi şimdilik önlemiş gibi duruyor. Ne var ki
tablonun son sütunu dünyada SAGP’ye göre GSYH payında Türkiye’nin aldığı payın değişmediğini
gösteriyor (Tabloyu fazla uzatmamak için buraya almadım ama 1990’lı yıllarda da
SAGP’ye göre Türkiye’nin dünya GSYH’sındaki payı yüzde 1,4 idi. Bunun için
yukarıdaki kaynağa bakılabilir.)
Gerçeğe uymayan bir söylem geliştirenler, sonunda Sherlock
Holmes’in Dr. Watson’a dediği gibi: “Teorilerini verilere uygun hale getirmek
yerine, teorilerine uysun diye verileri değiştirmek zorunda kalırlar.”
Not: Bir sayının katı hesaplanırken kendisi sayılmamıştır. Örneğin son tabloda SAGP GSYH 681,5 milyar Dolardan 1.514,9 milyar Dolara çıkarken 681,5'un üstüne 1,2 kat yani 681,5 ve + 151,9 milyar Dolar daha artmış olarak gösterilmiştir.
Not: Bir sayının katı hesaplanırken kendisi sayılmamıştır. Örneğin son tabloda SAGP GSYH 681,5 milyar Dolardan 1.514,9 milyar Dolara çıkarken 681,5'un üstüne 1,2 kat yani 681,5 ve + 151,9 milyar Dolar daha artmış olarak gösterilmiştir.
Peki bir ekonomist bunun aciga cikacagini bile bile bunu neden yapar?
YanıtlaSilHangi ölçünün esas alınacağı konusu net değil o nedenle bu yapılan da bir hile değil. Sadece kendimizi kandırmaca.
SilBiliyorsunuz 3 tür yalan vardır: Yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.
3 tür yalanı sevdim sayın hocam....hele sonuncusu tam bir olay...acaba sherlock holmesde bu 3 yalanı mı biliyordu?
SilHocam birde yarısı doğru yalan var ki tam az gelişmişlik
SilBu paragraf çok önemli:
YanıtlaSil"Bu yöntemle yapılan hesapların sonuçları gelişme yolundaki ekonomilerin siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor."
hocam 3500 dolardan yaklaşık 10500 dolara artarken 3 kat değil aslında 2 kat artmış oluyor ya da başka bir deyimle yüzde 200 artmış oluyor. (10500-3500)/3500=2 kat çıkıyor. sanırım gözden kaçırmışsınız ya da siyasiler bunu da o kadar çok kullanıyor ki biz de öyle alışmışız. saygılar hocam
YanıtlaSilGözden kaçırmadım ama genel kullanıma uydum ki anlatımda buna takılmayalım istedim.
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilHocamız bize diyor ki:
Ekonomi masadır.
Siyaset masa örtüsüdür.
Sizce?
Güzel benzetme.
SilHocam, siz de mi 'nepotist' siniz?
SilHocam, baz yılı olarak neden 1998 alınıyor? Bu ne zaman değişecek?...
YanıtlaSilYakında değiştirirler.
SilBildiğim kadarıyla değiştirdiler. Önce 2003 sonrada 2007 yapıldı. İstikrarlı yıllar olduğu için.
SilAyrica ülkemizdeki Suriyeliler nüfus hesaplarina dahil degil. Pratikte en az 2 milyon eklenmeli diye düsünüyorum.Bu kisilerin ülkelerine dönme olasiliklari düsük.Öte yandan AB`ya kacanlarin da Türkiye`ye iadeleri söz konusu. Bu nüfus artislari kisi basi degerleri daha da düsürecektir.
YanıtlaSilSikinti dolardan degil nufustan. 66dan 76 ya korkunc bir artis. 66dan 68 e olsaydi gercekten reel olarak refah artisini bu toplum hissederdi buna yakinen de gelir adaletini dogal seleksiyon icinde yakalardi
YanıtlaSilNufus artisi buyumeyi etkilemiyor, buyume nufus artisini etkiliyor. Nufusun sabit ya da hafif azalma gostermesi icin zaten gelismis ulke olmaniz gerekiyor. Gelisen ulkelerde nufus hep artar. Ulke gelistikce nufus artisi azalir. Cumhurbaskaninin hem ulke buyusun hem 3 cocuk olsun israri da o yuzden beyhude, sosyal bilime aykiri. Dusurun kisi basina geliri, bakin cocuk sayilari nasil artiyor. Dunya bunun ornekleri ile dolu.
SilHocam hangi yazınızda anımsayamıyorum ancak "GSYH büyütmek için enflasyonun artması gerekli" gibi bir ifade geçtiğini hatırlıyorum.( Türkiye için miydi? Ondan bile emin değilim.) . Bu yazınızla , o söyleminizi eşleştiremedim. Acaba enflasyonist ortamda talep artışı da, dolayısıyla üretim artışı da olur bakış açısıyla mı söylemiştiniz ? Eğer öyle ise, ekmek - peynir hesabının ötesinde fiyat artışının üretime etkisini de dahil etmek gerekmez mi örneğinize ?
YanıtlaSilBöyle bir şey söylediğimi veya yazdığımı hatırlamıyorum. Yazmış ya da söylemiş olamam, olsam da dil sürçmesi veya yanlışlık olmuştur. Ama şöyle bir şey dedim belki de o aklınızda bu şekilde iz bırakmış olabilir. "Sıfır faiz ve sıfır enflasyon iyi bir şey değildir ekonomi için iyi olan yüzde 2 dolayında bir enflasyon ve onun üzerine mesela 1 puana yakın bir faizdir."
SilSanırım sıfır enflasyon yorumunuz aklımda kalmış sizin de söylediğiniz gibi. Zan altında bırakmış olduk. Kusura bakmayın. Cevabınız için de teşekkür ederim.
SilRica ederim kusur filan söz konusu değil.
SilHocam iyi günler, konu ile doğrudan alakalı olmamakla birlikte bir soru sormak istiyorum: Faiz dışı bütçe fazlası verilmesi hangi durumlarda ekonomik büyümeyi olumlu hangi durumlarda olumsuz olarak etkiler? Açıklarsanız çok sevinirim. Saygılar
YanıtlaSilEğer ekonomi durgunluğa girmişse faiz dışı fazla vermek yerine açık vermek ekonomiyi olumlu etkileyebilir. Çünkü o durumda kamu harcamaları artar ve ekonomiye canlılık getirir. Buna karşılık ekonominin ısındığı, enflasyonun yükseldiği, büyümenin denetim dışına çıktığı bir ortamda faiz dışı fazlayı artırmak ekonomiyi frenleyerek bu olumsuzlukları denetim altına almayı sağlayabilir.
SilHocam Merhaba
YanıtlaSil1999 yılında şahit olduğum bir örnek vermek istiyorum belki yatırımcıları etkileyebilir
Bahçeşehir,de 1 kişi 330.000 usd karşılığında 330 m2 bir villa alıyor
Başka bir kişide aynı miktar bir parayı ödeyerek aynı bölgede daha yolu açılmamış ama imar ifraz ve 18 uygulaması görmüş 0,50 2 kat imarlı bir arsayı metre karesi 10 dolardan 30.000 m2 yer alıyor.
Bugün geldiğimiz noktada villayı alan kişi villasını satışa çıkarılıyor ve verilen en yüksek tekli 850.000 usd olarak gerçekleşiyor..
Arsa sahibi ise 3 yıl evvel yerini bir müteahhite % 45 ile kat karşılığı veriyor ve karşılığında 45 villa alıyor ve villaların bugün her birinin değeri 800.000 usd toplamda 36.000 milyon dolar hasılat elde ediyor
Gelişmekte olan ülkelerde arsa yatırımı sanırım çok akıllıca..
Bizim gibi asimetrik enformasyonun doruğa çıktığı ülkelerde arsa yatırımı dediğiniz üzere daha cazip duruyor. Tabii köprü, yol yapılacağını bilen Karayolları çalışanları ve akrabalarından daha hızlı davranılırsa. Bir de konut yatırımcısının 14 sene boyunca elde ettiği veya ödemediği kira ücreti konusu var. İlaveten Bahçeşehir bölgesinin İstanbul'un diğer bölgelerine nazaran aşırı prim artışı gösterdiğini de hesaba katmak lazım. Tabii hiçbiri 36 milyon dolar gibi bir rakama erişmez. Ayrıca, arsa yatırımında sermayenin marjinal etkinliği konusu tam bir muamma. Ne kadar sürede, ne gibi tutara ulaşacak, maliyetini ne kadar sürede kompanse edecek. Bu sorulara yanıt aramak konut yatırımında daha kolay. İstanbul'da kümesin olsun mantığıyla gayrimenkul yatırımının akıllıca olduğu kuşku götürmez bir gerçek.
SilHocam, bazı forum ve sözlüklerde sizin de 33. derecelilerden olduğunuz söyleniyor, ne diyorsunuz :) (şaka ile karışık)
YanıtlaSilHiç bir yerde böyle bir şey söylenmez. Söylense de kimse inanmaz. Blogda Hakkımda başlığı altında yazdıklarımı okuyanlar bu söylentilere de inanmaz.
SilHocam sizi öpebilir miyim?
YanıtlaSilgün geliyor ithal malların dolar fiyatındaki düşüşü yok sayarak kişibaşı dolar gelire bakıp 2015te fakirleştik diyorsunuz.akpnin sagp hesabını eleştiriyorsunuz.gün geliyor sabit fiyatla bakıyorsunuz.sabit fiyatla kişibaşı gelir 2015te artacak.o zaman neden dolar olarak bakıp fakirleştik diyorsunuz?
YanıtlaSilSiz dolarla gelire bakıp zenginleştik diyordunuz, üçe beşe katladık diyordunuz, baktınız ki dolar aldı başını gitti dolarla fakirleşiyoruz döndünüz şimdi sagp ile gsyh hesabına.
SilTuhaf olan ne biliyor musunuz? İnsanın kendi söylediği yalanları başkasına mal etmesi. Sizin durumunuz bu.
Tamam o vakit, içinde ithal malların olduğu bir ekonomi analize geliştirin o vakit. Sn. Adsız. Makale haline getirin, uluslararası aranede rüştünü ispatlasın ve kullanın ama bu şekilde. Velev ki dolar fiyati düşüyor bazı ürünlerin (belki bilgisiyar vs.) ama yeni çıkan modellerin fiyatı yüksek. Benzinli motorlu araçlar kalkacak illa ki piyasadan, hidrojenle ve elektrikle çalışan araçlar illa ki pahalı olacak. Artı TR'de dolar kazanmadığımız ve doların TR karşısında değeri arttığı için iki etki birbirini götürüyordur,hatta dolar fiyatı artmayan ürünlerin TL fiyatı artıyordur.
Silsayın hocam siz bilirsiniz diye aklıma geldi paylaşayım dedim mesela bu eski yazarların kitapları mesela her dilde çıkıyor ya mesela Dostoyevski nin suç ve ceza kitabı. şimdi Dostoyevski öldü onun mirasçıları mı telif hakkı alıyor tüm dünyadan? eğer mirasçılar da ölmüşse mesela marx ın o zaman nolacak evet bunu düşünmem biraz ilginç oldu pardon :)
YanıtlaSilBir eser normalde üzerinden 75 yıl geçmişse kamuya ait olmuş varsayılır. Dostoyevski vb yazarların romanları ile Mozart gibi bestecilerin bestelerinin telif hakları yoktur. Bunları bir yayınevi herhangi bir telif ödemeksizin çevirtip yayınlayabilr ya da bir müzik grubu/orkestra da yine telifsiz çalıp kayıt yapabilir. Fakat bu basılı kitabın ve yapılan kaydın telifi vardır. İlkinde yayınevi, ikincisinde de orkestra/grup telif sahibidir.
Silİ.İ.
sayın i.i bu bilgileri neye dayanarak yazdığınızı merak ettim.
Silçok teşekkürler hocam
SilTurkiye'de bu sure eser sahibinin olumunden itibaren 70 yildir.
SilUluslararası telif anlaşmalarına göre durum bu. Klasiklerin hepsi telif-dışı statüdedir. Ama bunların yapılmış basımları ya da kayıtları yani performanslarının telifi vardır. Kendiniz Mozart'ın bestelerini çalıp kaydedip satabilirsiniz ama Viyana Senfoni Orkestrası'nın kayıtlı CD'sini kendi ticari etkinliğinizde kullanamazsınız. Rus klasiklerini de kendiniz Rusça'dan çevirip basabilirsiniz ama halihazırda birisinin yapmış olduğu Türkçe çeviriyi aynen alıp basamazsınız.
Silİ.İ.
Hocam, biliyorsunuz Çin üçüncü çeyrek büyüme verilerini yayınladı önceki günlerde. Bizde ise verilerin açıklanması uzun zaman alıyor. Bizim de bu ve benzeri verileri daha kısa zamanda yayınlayabilmemiz için ne yapmamız lazım? İnsan kaynağı, teknolojik alt yapı, kurumun bağımsızlığı vb?
YanıtlaSilBana göre en doğrusu, sabit TL fiyatlarına göre karşılaştırma. USD ye göre karşılaştırma da bizi doğru sonuçlara götürmez. Sonuçta USD de bir para birimidir ve steril değildir. 2002 deki 10 dolar, 2014 deki 10 dolara eşit değildir , ABD'de.
YanıtlaSilUSD bazlı değerler uluslararası karşılaştırma için geçerli. Şimdi biz kendi paramız bazında zenginleşmiş olabiliriz ama USD bazında değerimiz düştü ise diğer ülkelere kıyasla bir zenginleşmemiz olmadığı ortaya çıkar.
SilHocanın verdiği örnekteki ekmeği düşünün. 100 ekmekten 110'a çıkmak büyüme demek ama aynı zaman zarfında dünyada ekmek fiyatları da %25 düşmüş ise daha çok ekmek üretmemize karşın dolar bazında gelirimiz düşmüş demektir. Enerji vb bazında dolara bağımlı olduğumuz için de bu değerlendirmeler gerekli.
İ.İ.
Hocam iyi calismalar siyaset bilimi ve kamu yonetimi bolumunu bitirdim.iktisattan da cift anadal yapiyorum son senem bitirme tezi verecegim ama orjinal birsey olmasini istiyorum ve ilerideki calismalarima da alt yapi olustursun istiyorum .
SilTurkiye ve guney korenin kalkinma stratejilerini karsilastirmak istiyorum nasil olur bi oneriniz varmi yada daha orjinal bi konu .iyi aksamlar tesekkur ederim
Hocam iyi aksamlar
SilHocam iktisat son sinif ogrencisiyim bitirme tezim icin konu bir konu belirledim.turkiye ve guney korenin kalkinma stratejilerini karsilastirmak istiyorum .incelemek istedigim konu biz neden bunu beceremiyoruz.bi oneriniz varmi tezimin ismi sizce ne olmali tesekkur ederim
SilTürkiyede örneğin 40 saat durmadan oyun oynayarak kendini öldürecek derecede yaptığı işe/şeye karşı disipline sahip insan yokda ondan... yani konsantre olamıyoruz :). tezinde başarılar...
SilUlke karsilastirmasi icin en yakin karsilastirmalar SDR kullanilarak yapilanlar, ulke refahi gostergesi icin de satin alma paritesi kullanilanlardir. Ancak satin alma paritesi kolay ve adil hesaplanabilecek bir parite degil. Satin alma paritesi hesabinda kullanilan urunlerin kalitesi ve standartlari belirli olmadigi icin (ornegin isvicre'de peynir cok pahalidir belki o yuzden satin alma paritesini dusurur, ama Turkiye'deki peynire herhalde acliktan olseler isvicreliler agizlarini surmez) bence en adil karsilastirma SDR bazli olanlardir.
Silhocam, inşaata dayalı büyüme bana göre gerçek büyüme değildir. katma değer yaratmayan bir büyüme sadece kağıt üzerinde büyümedir. sanayin zayıfsa büyümen de zayıf ve istihdam dostu olmaz. bir kere uluslar arası piyasalardan borçlanmalarımız da gelir olarak GSMH ye dahil ediliyor. türkiye ekonomisinin 800 milyar dolarlık bir GSMH si yok bence!...tamamen spekülatif sermaye akımlarının yarattığı büyük bir şişkinliktir ortada olan!... borçlanma ekonomisiyle ve hele de borçlanmaların taşa toprağa yatırıldığı bir ekonomide büyüyen esasen borçtur ve dış yükümlülüktür. dış rekabet gücünü artıran bir büyüme deseniz zaten hiç olmadı.... saygılar......
YanıtlaSilsayın hocam 2001 krizini memlekette en iyi bilenlerdensiniz. 2001 krizinde imf nin yanlış tedavi uyguladığını da biliyorsunuz. bu yanlış tedavinin siyasi boyutu var mıydı sizce? şöyle bir şey okudum ırakın işgaline onay vermeyen destek vermeyeceğini söyleyen eceviti indirmenin tek yolu ülkeyi ekonomik olarak çökertmek ve abd destekli yeni muhafazakarların iş başına getirilmesiydi. sizce imf nin bilerek yanlış tedavi uygulamasından bahsedilebilir mi? saygılar.
YanıtlaSildoğrudur !... zira: rahmetli Bülent Ecevit bop u desteklemeyeceğini hem de 2 defa açık ve net olarak abd ve emperyalist güçlere söylemiştir. bunun üzerine de Londra merkezli olarak büyük bir finansal operasyonla kriz çıkartılmıştır.. ayrıca ecevitin etrafında 3 kişi vardı ki isimlerini zikretmek istemem; bu 3 kişiden ikisi siyasetçi birisi de bürokrat idi ve eceviti adeta harcamışlardır... imf konusuna gelince bence de bilinçli olarak yanlış kur politikası belirleyerek imf Ecevit hükümetinin sonunu hazırlayan önemli argümanlardan birisi olmuştur. çünkü: türkiye ekonomisi gibi döviz yaratma kapasitesi düşük ve tasarrufu az olan bir iktisadi yapıya sabit kur gibi kullanılabilir döviz rezervi yüksek bir merkez bankası olan ve tasarruf oranı yüksek , enflasyonist açık sorunu yaşamayan bir ekonomide uygulanabilecek kur politikasının benimsetilmesi büyük bir yanlıştı.. dolayısıyla hastaya yanlış reçete yazıldı ve hasta ağır hasta haline getirilmiş oldu... dolayısıyla: komplo teorisi filan değildir bilakis gerçektir.. 2001 krizi çıkartılmaya müsait bir programa dayalı olarak meydana gelmiştir...
SilMahfi hocam selamlar. Kurum sınavlarına hazırlanıyorum. Tercih yapma şansım olursa Merkez Mhuy mu yoksa Vmy mi olmalıyım? Sizinki gibi harika bi kariyer hedefliyorum. Sevgiler ve teşekkürler hocam
YanıtlaSilharika bir kariyer hedeflerken merkez mhuy'yi seçenekler arasında görmeniz çok yanlış yolda olduğunuzu gösteriyor.
SilHocam, eminim sizin bir yazı yazma programınız vardır.
YanıtlaSilAma bizdeki 1 Kasım öncesi, şu Bernie Sanders ve Jeremy Corbyn faktörü ile ilgili iki ayrı veya birleşik bir yazı yazsanız nasıl olur?
ABD'de Sanders'in başkanlığa aday olamayacağı besbelli!
Ama en azından, şirketlerin, "CEO'laşmak zihniyeti"nin bir salgın hastalık gibi yayıldığı şu momentte, Sanders gibi bir şahsın, ABD gibi bir kaleden çıkıp başkanlığa oynaması dikkate değer bir konu!
Sanders'in 2016'da başkan olamayacağı belli. Ama 2020, 2024 ve sonrası için tohumlar ektiği de göz ardı edilemez!
Corbyn ise İngiltere'de nasıl bir rüzgâr estirebilir meçhul. Cameron iktidarından ve Labour'daki Miliband faciasından sonra, Corbyn'in İngiltere'de iktidara oynayıp oynamamasını şimdiden söylemek çok zor.
Hem İngiltere'de yaşamış biri olarak, hem de Washington, D.C.'de ticari ateşelik yapmış biri olarak sizin gözlemleriniz önemli!
Yazılarınızı yazarken, lütfen "şirketlerin baskısı"nın ve "CEO'laşmak zihniyeti"nin siyasetin dört bir yanını nasıl sardığını da belirtmeyi unutmayın isterseniz!
Kanada'da başbakan seçilen Justin Trudeau "CEO'laşmak zihniyeti" yetiştirilmiş bir şahıs!
Hillary Clinton da, "running mate" olarak, 1974 doğumlu "Julián Castro"nu seçmeyi planlıyor. Bu genç çocuk da "CEO'laşmak zihniyeti" ile yetiştirilmiş bir şahıs!
Bilginize sunarım.
Ingiltere'de Corbyn hic birsey estiremez, o konuda mechuliyet hic yok. Iscu partisi uzerine yapismis olan 'ekonomiyi iyi yonetemez' etiketini silmek bir yana, Corbyn in soyledikleri ve golge kabinesine sectigi calisma arkadaslari ile secmen icinde daha da buyuk endise yaratti. Ustune halkin yarisinin kendini ozleslestirdigi degerlerle de cok uyusmuyor (din ve kralice), karizma acisindan da cekiciligi cok az.
SilZaten Britanya (bilhassa Ingiltere) halki da gecmise nazaran cok daha muhafazakar artik. Gecen secimlerde 'Isci partisi olmasin da ne olursa olsun' diyen, daha onceden oy kullanmaya tenezzul etmeyen milyondan fazla kisi kalkti Muhafazakar partiye oy verdi.
Su an icin en olasi gorunen 2020 de Osborne'un basbakan olmasi. Ama 2017 Avrupa Birligi seciminden 'Hayir' cevabi cikarsa, Corbyn olmasa bile eger Isci partisi farkli bir baskan secerse olabilir.
Corbyn'in "sol"a oldukça meyleden bir yapısı olması nedeniyle, sadece Labour karşıtları değil; Labour içinde bile Corbyn'i uzaklaştırmak isteyenler çok.
SilABD'de Sanders'in attığı tohumlar muhtemelen 2020'den sonra filizlenmeye başlar.
İngiltere'de de Corbyn, iktidara yürüyemeyecek olsa da, muhalefetteyken atacağı tohumlar 2017'den sonra filizlenmeye başlar.
OCCUPY WALL STREET isimli bir akım var. Bu akımın adı, neler yaptığı şu günlerde pek duyulmuyor. Fakat 2011'de attıkları tohum 2015'de ufak ufak, kısık kısık ses vermeye başladı!
Olaylara daha geniş açıyla bakmak gerek.
Dünya artık sadece kapitalistlerin hötleriyle zötleriyle dizayn edilecek bir yer değil!
hocam şunu merak ediyorum,2015 yılında üretilen pek çok mal ve hizmet,endeksin kurulduğu 1998 yılında yoktu.O halde nasıl oluyo da sabit fiyatlarla GSYH yı hesaplayabiyolar? 98 de olmayan malın,olmayan fiyatıyla bu günkü ürünün adedini nasıl çarpabiliyolar?
YanıtlaSilHOCAM, NİHAYET!
YanıtlaSilSTAR WARS: THE FORCE AWAKENS'I YERLE BİR EDECEK FİLM,
23 ARALIK 2015'TE VİZYONA GİRİYOR:
" THE BIG SHORT "
*CHRISTIAN BALE*
*BRAD PITT*
*RYAN GOSLING*
*STEVE CARELL*
ABD 2008 MORTGAGE KRİZİNİN İLK SEZİLMEYE BAŞLANDIĞI ANLARI ve ÇÖKÜŞE GİRİŞİ ANLATIYOR!
İŞTE:
https://www.youtube.com/watch?v=vgqG3ITMv1Q
Hocam, Hitit tarihiyle ilgili kitap yazmanızın nedeni nedir acaba? Hitit tarihiyle ilgili kitaplarınızı okumadım.Hititlilerin ekonomi ile ilgisi çok mu fazlaydı?...
YanıtlaSilBen Hitit tarihi ve özellikle de ekonomi tarihi konusunda çalıştığım için bu konuda uzmanım. Benim hobilerimden birisidir Hitit tarihi.
SilHocam, artış rakamını hesaplarken "1" i çıkarmayı unutmuşsunuz. Örnegin SAGP GYSH hesabını yaparken
YanıtlaSil(1014,9 / 681 ) - 1 = %1,22 arış olmuştur.
Saygılarımla
Unutmadım ama genel kullanım öyle olduğu için ben de öyle yapmıştım. Şimdi sizin dediğiniz biçimde düzelttim. Genel kullanıma göre değil doğrusuna göre yapmak lazım.
Silhocam merhaba.avrupa merkez bankası başkanı avrupa ekonomisi için düşük enflasyonun problem olduğundan bahsetti son açıklamasında.düşük enflasyon nasıl bir problem yaratır gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler için ?
YanıtlaSilBurada yazmıştım bu konuyu:
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2015/05/sfr-enflasyon-sfr-faiz.html
hocam gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme rakamları gelişmiş ülkelerin ortalama büyüme rakamlarından büyük müdür ve büyükse eğer bunun nedeni nedir gelişmekte olan ülkelerde tüketim daha mı fazladır gelişmiş ülkelere göre?
YanıtlaSilBüyüktür.
SilGelişirken hızlı büyümek kolaydır ama gelişmiş bir ekonomiyi büyütmek zordur. Bir örnek vereyim. 1950 - 54 döneminde bir Menderes mucizesinden söz edilir. Türkiye o zaman yüzde 60 tarım üretimine dayalı bir ekonomiydi. Menderes ve Demokrat Parti iktidara gelince tarıma traktör, hasat makinesi ve gübre gibi girdileri soktu. Bunun sonucunda tarım üretimi katlandı ve Türkiyenin büyümesi hızlandı. Gelişmiş ekonomilerde mesela tarımda zaten bu makineler gübreler olduğu için bunu orada yapamazsınız.
Hocam merhaba;
YanıtlaSilusd-TL kuru sizce seçimden önce ne olur? Seçim sonrası senaryolar az çok belli ama? Seçim öncesi 2.87(şuan) lerden 2.95 i görür mü sizce? Bir gün bir anlık bile olsa?
Saygılar..
buna verilebilecek en güzel yanıt Mahfi Hoca eğer bunu biliyor olsaydı burada yanıt yazmak yerine gidip dolar alıp satardı. Dolar kurunun ne olacağını fed başkanı dahi bilmiyor.
SilÇok fazla şeye bağlı. Değişken sayısı çok arttı. O nedenle kısa vade için sağlıklı bir tahmin yapmak zor. Teknik analiz yapanlara sormak lazım.
SilInsanlar akıllı yollar felan yapıyorken bızım daha ıyı arabaya biniyor olmamız geliştiğimizi gösterir mi?
YanıtlaSilGeliştiğimizden çok refahımızın arttığını gösterir.
SilCIA verisi 2014 nüfusumuzun 77 değil 82-83 milyon civarında olduğunu söylüyor, ki doğrusu da muhtemelen odur...
YanıtlaSilSuriyeliler meselesi de var tabii. Ama ben bütün verileri aynı kaynaktan almayı tercih ediyorum.
SilHocam, kendinize yazıp; bizlere okuttuğunuz için binlerce teşekkürler...
YanıtlaSilGSYH ve KB düşen gelir artarken neden emeklilerin geliri artmıyor? Verilen zamlar enflasyon oranında olduğu için reel bir artış söz konusu değil. Yoksa GSYH ve KB düşen gelir hesaplanırken emekliler hesaba katılmıyor mu? ( Gerçi çalışırken de pek hesaba katıldığımız söylenemez.)
Teşekkür ederim.
SilReel artış söz konusu değil ama zaten artan GSYH ve KB gelir de nominal hesaplarla artışları gösteriyor. Bu yazının amacı da o nominal artışların gerçeği yansıtmadığını ve asıl olarak reel artışları konuşmamız gerektiği.
hocam merhaba
YanıtlaSilsıfır faiz sıfır enflasyon yazınızı şimdi okudum. keynesyen likitite tuzağıyla ilgili bölümden ben şunu anladım. sıfır faiz sıfır enflasyonda para ekonomiye degilde keynesyen zamanlarında yatırım olarak mecburen altına dönüşürmüş. çünkü elektronik ortamla hızlı bir şekilde yüksek faiz veren ülkelerin tahvillerine borsalarına ulaşamazdı. o devirde altına dönüşen para şimdiki devirde de yüksek faiz veren ülkelere gidiyor.ABD enflasyonu artıramıyor faizleri düşük,AB enflasyon olmadığından parasal genişleme yapıyor bu durumda likidite yine gelişmekte olan ekonomileremi akacak.?Bizim ülkemizede gelecekmi?
ancak bu kadar yazabildim yazımdaki imla hataları için kusura bakmayın. iyi geceler.
Evet AB'nin yapacağı yeni parasal genişleme gelişmekte olan ülkelerin durumunu düzeltecek. Zaten siz bu yorumu yazdıktan sonra TL ve diğer gelişen ülke paraları değer kazanmaya başladı: Bu demektir ki bu ülkelere döviz girişi başladı.
SilHocam cevabınız için teşekkürler..
YanıtlaSil"Satın alma gücü paritesine dayalı GSYH hesaplamaları, fiyat artışlarından arındırılarak yani sabit fiyatlarla yapılmadığı için GSYH’daki ve kişi başına GSYH’daki geriye gidişi şimdilik önlemiş gibi duruyor." diyip IMF kaynaklı tablo vermişsiniz ya hocam. peki o zaman bu nedir? http://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.MKTP.PP.KD?end=2015&locations=TR&name_desc=false&start=1990&view=chart
YanıtlaSil