TL Niçin Negatif Ayrışıyor?

Yanıtlanması Gereken Sorular ve Uygulanacak Analiz Yöntemi
Bir kurum ya da ülkenin bir göstergesinin belirli bir zaman diliminde aynı grupta kabul edilen kurum ya da ülkelerin aynı göstergesine göre olumsuz bir gelişim göstermesine negatif ayrışma, olumlu bir gelişim göstermesine ise pozitif ayrışma diyoruz. Bu deyimler, ekonomi ve finans alanlarında daha çok para birimlerinin Dolar karşısındaki durumunu açıklamak için kullanılıyor.  

TL’nin benzer ekonomilerin paralarından negatif olarak ayrıştığını herhangi bir inceleme, derin bir değerlendirme yapmadan gözlemlemek mümkün. Buna karşılık bu konudaki gözlemimizi bilimsel bir temele oturtmak istiyorsak şu soruyu yanıtlamamız gerekiyor: TL gerçekten kalıcı biçimde negatif olarak ayrışıyor mu yoksa bu geçici bir olgu mu? Bu soruya bağlı olarak bir başka soruyu daha yanıtlamamız gerekiyor: Eğer TL’nin negatif ayrışması söz konusuysa bu ayrışma ne boyutta? Eğer böyle bir ayrışmanın varlığına tanık olmuşsak o zaman şu soruyu da yanıtlamamız gerekiyor: TL’nin negatif ayrışmasının nedeni ne?

Bu soruları yanıtlarken Ekonomide Analiz kitabımda anlattığım ‘olay yeri incelemesi benzeri veri analizini’ ve tüme varım ve tümden gelim yöntemlerinin karması olan ‘akıl yürütme yöntemini’ kullanacağım.

Yanıtlamamız Gereken İlk Soru: TL Negatif Olarak Ayrışıyor mu?
Bunu anlayabilmek için en anlamlı karşılaştırmayı Türkiye’nin de aralarında yer aldığı kırılgan beşli diye anılan ülkelerin para birimleriyle yapabiliriz. Başlangıç noktası olarak Bernanke’nin Fed’in tahvil alımlarını yılsonuna doğru tedrici olarak azaltacağı ve sonlandıracağı açıklamasını yaptığı tarih olan 22 Mayıs 2013 tarihini alacağız. Bu tarihten sonra özellikle dış finansman ihtiyacı yüksek olan ekonomilerin para birimlerinin Dolar karşısında sürekli değer kaybettiği bir döneme girildi.  
  
Aşağıdaki tablo kırılgan beşlinin para birimlerinin Dolar karşısında 22 Mayıs 2013’den bugüne kadar yaşadığı değişimi sergiliyor.

22.05.2013
23.03.2018
Fark
Brezilya (Real)
2,0111
3,3123
-65
Endonezya (Rupiah)
9,705
13,7815
-42
G. Afrika (Rand)
9,404
11,7473
-25
Hindistan (Rupee)
54,885
65,0125
-18
Türkiye (TL)
1,8495
3,9829
-115
TL Hariç Ortalama
-38
Kaynak: https://www.bloomberg.com/markets/currencies

Tablo, bize kırılgan beşlinin para birimleri arasında son beş yılda Dolara karşı en fazla değer kaybedenin TL olduğunu gösteriyor. Değer kayıplarına TL’yi hariç tutarak baktığımızda bu beş yılda ortalama değer kaybının yüzde 38 olduğunu görüyoruz.

Buna göre ilk sorunun yanıtı şu: TL, benzer ülke paralarına göre negatif ayrışıyor. Buna bağlı olan TL’nin hangi boyutta negatif ayrıştığı sorusunun yanıtı da yine tablodan çıkıyor: TL, benzer ekonomilerin para birimlerinin ortalamasından 3 kat daha yüksek bir oranda negatif ayrışmış durumda bulunuyor.  

Beş yıllık sürede görünüm böyle. Bir de daha kısa süreli bir tablo yapalım ve son bir haftada olup bitenlere bakalım. Böylece TL’nin negatif ayrışma durumunda iyiye gidiş var mı yok mu onu analiz edelim.

19.03.2018
23.03.2018
Fark
Brezilya (Real)
3,2867
3,3123
-0,8
Endonezya (Rupiah)
13,765
13,7815
-0,1
G. Afrika (Rand)
12,0176
11,7473
2,2
Hindistan (Rupee)
65,18
65,0125
0,3
Türkiye (TL)
3,9363
3,9829
-1,2
TL Hariç Ortalama
-0,4
Kaynak: https://www.bloomberg.com/markets/currencies

Geçtiğimiz haftayı gösteren yukarıdaki tabloda TL’nin, son bir haftada Dolara karşı en fazla değer kaybeden para birimi olduğu görülüyor. Bu da bize TL’nin son dönemde de negatif ayrışmaya devam ettiğini yani durumda bir değişiklik olmadığını ortaya koyuyor.

Yanıtlamamız Gereken İkinci Soru: TL’nin Negatif Ayrışmasının Nedeni Ne?
Yukarıda TL’nin son beş yılda ve son haftada yani hem uzun hem de kısa vadede aynı kategoride yer aldığı ülkelerin para birimlerinden negatif olarak ayrıştığını verilere dayanarak ortaya koyduk. Burada bu kez bu negatif ayrışmanın nedenini arayacağız. Bunu yapabilmek için yine veri analizi çerçevesinde bu beş ekonominin makroekonomik göstergelerine bakacağız. Burada hangi makroekonomik göstergelere bakmamız gerektiğini belirlerken paranın dış değerini en çok etkileyen göstergeleri seçmemiz gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda paranın iç değerini belirleyen enflasyon oranı, paranın dış değerini belirleyen cari açığın GSYH’ye oranı (CA/GSYH), Merkez Bankasının sahip olduğu rezervlerin miktarı ve dış borçların GSYH’ye oranı öne çıkan göstergeler oluyor.

Aşağıdaki tablo bu saydığımız göstergeleri kırılgan beşli ülkelerinde 2013 - 2018   itibariyle ele alıp karşılaştırmayı amaçlıyor.

Enflasyon
CA/GSYH
MB Rezervleri
Dış Borç /
Ülke
Tarih
(%)
(%)
Milyar USD
GSYH (%)
Brezilya
2013
6,20
-3,0
359
20

Mart 2018
2,84
-1,3
381
27
Endonezya
2013
6,40
-3,2
99
29

Mart 2018
3,18
-1,9
130
35
G. Afrika
2014
5,80
-5,9
49
37

Mart 2018
4,40
-2,7
51
54
Hindistan
2013
9,40
-1,7
298
24

Mart 2018
4,44
-2,0
421
21
Türkiye
2013
7,40
-6,7
131
41

Mart 2018
10,26
-5,4
115
52
Kaynaklar: The Economist, Trading Economics, Knoema.

Bu tabloya göre 2013 yılı sonundan 2018 yılı Mart ayına kadar Türkiye dışındaki 4 ekonomide enflasyon düşerken Türkiye’de yükselmiş. Hindistan dışında kırılgan beşlinin tamamı cari açık/GSYH oranlarını düşürmeyi başarmış. Hindistan’da artış görülüyor. Buna karşılık Türkiye dışındaki ekonomilerin hepsinin cari açığı yüzde 3’ün altında iken Türkiye, düşürmüş göründüğü halde hala yüzde 5’in üzerinde cari açığa sahip bulunuyor. Türkiye dışındaki ekonomiler Merkez Bankası rezervlerini artırmayı başarırken Türkiye’nin Merkez Bankası rezervlerinde azalma ortaya çıkmış. Dış borçların GSYH’ya oranı, Hindistan dışında kalan bütün ekonomilerde artmış.

Özetle söylemek gerekirse Türkiye ekonomisi, paranın dış değerini belirleyecek hiçbir göstergede öteki 4 ekonomiye karşı bir üstünlük yaratamamış görünüyor. Öyle olunca da dışarıda oluşan en ufak bir olumsuzlukta bütün bu ekonomilerin paraları Dolara karşı değer kaybederken en fazla kaybeden yani negatif ayrışan TL oluyor.

Çelişkili Bir Sonuç
Eldeki verilere göre yapılan tahminler Türkiye’nin 2017 yılında potansiyel büyümesinin oldukça üzerinde bir büyüme oranına (yüzde 7 – 7,5 arası) ulaşacağını ortaya koyuyor. Birçok kişinin beklentisi bu kadar yüksek bir büyüme oranının TL’nin pozitif ayrışmasına yol açacağı şeklindeydi. Oysa tam tersine büyüme oranının yüksekliği bu kırılganlığı azaltan değil artıran bir gelişmeye işaret ediyor. Çünkü Türkiye ekonomisi, potansiyel büyüme oranının (yüzde 5 olarak kabul ediyoruz) üzerinde büyümeye zorlandığında, parasına değer kaybettiren bütün göstergeleri de zorlamış oluyor. Bir başka ifadeyle yüksek büyümenin maliyeti yükselen enflasyon, artan cari açık, azalan merkez bankası rezervleri ve yükselen dış borç yükü olarak karşımıza çıkıyor.

Herkes yüksek büyüme oranının başarısını konuşurken, iktisatçılar, bozgunculukla damgalanmayı göze alarak, hep o eski soruyu sormak durumunda kalıyorlar: “Ne pahasına?”   

Yorumlar

  1. Hocam elinize emeğinize sağlık yine aydınlatıcı bir çalışma olmuş.

    YanıtlaSil
  2. Türkiye negatif ayrışmıyor, diğerleri pozitif ayrışıyor. Espri falan yapmıyorum, bakanın biri buna benzer bir şey söylemedi mi? TL değer kaybetmiyor, dolar değer kazanıyor dedi. Dolar endeksi 88-89 civarında dolaşıyor, neredeyse TL'den sonra en değersiz para olmuş ama bakan böyle konuşuyor! Bu yöneticilerin ekonomiyi yönettiği bir ülkede TL çok iyi dayanıyor diyebiliriz. Bu arada bir sanayici demeç vermiş, "donumuza kadar ipotekliyiz" demiş. Bunlara da yakında "borçlanırken bana mı sordunuz" denir, geçer gider.

    Hocam, bari siz "TL niçin negatif ayrışıyor" diye sorup aklımızla dalga geçmeyin :)

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Ülkeyi bir kisi yonetiyor zaten . Bir kisinin de herşeyi bilmesi mumkun olmadığına göre Allah sonuuzu hayreylesin demek kaliyor bize de

      Sil
    2. Bu da bir yaklaşım tabii ama herkes pozitif ayrışmışsa kalan negatif ayrışmış demektir.

      Sil
    3. Devletin baskıcı , sansürcü ve kısıtlayıcı olduğundan şikayet ederiz . Bireylerin ve şirketlerin bağımsız ve hür kararlar alabilmesi gerektiğine inanırız . İşler istediğimiz gibi gitmediğinde devlet yardım etsin , zararımızı karşılasın , bize kolaylık sağlasın gibi taleplerde bulunuruz . Devletin " borçlanırken bana mı sordunuz ? " demesi bazılarımızı rahatsız eder . Devletin zararınıza karşı bir sigorta işlevi görmesini istiyorsanız vergi yükü diye şikayet etmeyin lütfen . Zira devletin de tabi olduğu bir bütçe kısıtı var ve eğer birilerinin zararını kompanse edecekse bu parayı vergi kaynaklarıyla ( çoğunlukla ) toplar .Karı bireyselleştirip zararı kamusallaştırmak sistemi istikrarsızlaştırır ve açık konuşmak gerekirse hakkaniyet ilkesini ihlal eder. Biraz tutarlı olmak gerek bu gibi meselelerde . Çünkü bedava öğle yemeği diye bir şey yoktur ( Milton Friedman ) ve birileri bedelini ödemek zorunda kalır .

      Sil
    4. Adsız 19:17

      Siz herhalde bir yerlerde, muhtemelen de devlette maaşla çalıştığınız için böyle "tutarlı" cevaplar yazabiliyorsunuz. Piyasaya bir çıkın da göreyim ne kadar tutarlı olabiliyorsunuz. Benim ne devlete, ne başka bir kuruma beş kuruş borcum yok. Kredi kartı ödemelerimin bile her ay tamamını yaparım. Küçük ölçekli bir şirketim var, her ay elde ettiğim kârın en az %80'i şöyle ya da böyle devlete gidiyor. Bugün bir işverenin asgari ücretli bir çalışan için ödediği SGK priminin ayda 691 TL olduğunu biliyor musunuz? Bunun dışında bir işverenin her ay kaç çeşit vergi ödediğinden haberiniz var mı? Peki, bu vergiler neden ödeniyor? Devletten hizmet almak için değil mi? Hangi hizmeti alıyoruz peki? Hiç. Dünyanın en pahalı yakıtını, suyunu, elektriğini, doğalgazını ödüyoruz bu arada, o ayrı.

      Ben, kârda olduğum ve hiç borcum olmadığı halde sırf bu vergi yükü yüzünden muhtemelen önümüzdeki yıl şirketimi kapatıp azıcık aşım, kaygısız başım diyerek kenara çekileceğim ama devletin yanlış politikaları nedeni ile gırtlağına kadar dövizle borçlanmış onbinlerce şirket var. Bu akılları onlara verin, bakalım ne cevap alacaksınız. Bu ülkede nedense bedeli hep bir şeyler yapmaya çalışanlar, elini taşın altına koyanlar ödüyor, birileri de onların sırtından geçinmenin, sonra da sağa sola akıl vermenin yollarını hemencecik buluveriyor.

      Sil
    5. Sadece DXY ye ile değerlendirmek yanlış olur.Hocamdan müsade isteyerek ABD 10 yıllık, TR 2 ve 10 yıllık ile son yaşanan Tahvil satışlarının ne denli etkili olduğunu, ayrıca Jeopolitik risklerin fiyatlandığı ortada...Carry trade sayesinde geçtiğimiz yıl lehimize olan durum bu sene alehte maalesef.Cari açık ve Enflasyon- Faiz döngüsü zaten ortada. Bu durumda 'negatif ayrışmamak'mümkün mü?

      Sil
    6. Sayın adsız 20:43 ; öncelikle zaman ayırıp cevap yazdığınız için teşekkür ederim fakat siz cevabınızda tutarsızlıklar göstermişsiniz . Ben serbest piyasa ekonomisinde devletin minimal olması gerektiğini , iktisadi aktiviteyi özel teşebbüse tahsis etmesi gerektiğini aksi takdirde verimsiz ( ve bizim durumumuzda bir hayli keyfi ve hesap vermeden ) bir kamu sektörünün ülke ekonomisinin belini bükeceğini ifade etmeye çalıştım yorumumda . Bunu da devletin sağladığı hiçbir hizmetin ( bedava öğle yemeği benzetmesi bunun içindi ) bedava olamayacağı bunun bedelinin illa ki birileri tarafından ödeneceğini söyleyen Milton Friedman ' a atıfta bulunarak yaptım . Devlete , başka bir kuruma borcunuzun olmaması tabii ki övünülecek bir şey fakat vergi yükünün sizi zor duruma sokması , işiniz kapatacak noktaya getirmesi tam da benim bahsettiğim durumla örtüşmüyor mu sizce de? Devletin hangi yanlış politikaları sonucu şirketler döviz cinsinden borçlanmak zorunda bırakıldı ? Ucuz ve bol yabancı sermaye nedeniyle döviz kredilerinin faizleri ( kur riski o dönem için düşük tü) Tl borçlanmaya kıyasla daha ucuz olduğu için şirketler bu tercihi yaptı . ( Şimdi devlet bana göre vazifesi olmayan bir düzenlemeye gitti , dövizle borçlanma koşulları getirdi şirketlere ) . Bu şirketler dövizle borçlanırken neden bir finans uzmanından danışmanlık hizmeti satın alıp kendilerini riske karşı korumazlar . Ben size söyleyeyim çünkü onun da bir bedeli var . Devletten ucuz su , yakıt , elektrik talep etmekte haklısınız , bunların üzerindeki verginin yükünden şikayet etmekte haklısınız ama hem devlet küçülsün hem de bu dövizzede şirketlere yardım etsin demek tutarsız . Bu ülkede bedel ödeyen vergi ödeyen , vergi kaçırmayan vatandaşlardır . Onların sırtından geçinenler , ona buna akıl verenler diyerek sanırım beni ima ettiniz .Kamu çalışanı değilim . Tartışmada karşıt görüşte olduğunuz kişinin fikirlerine cevap vermek daha sağlıklı olur , mesleğine dair bir çıkarım yapmak ya da birilerinin sırtından geçinmeyle suçlamak ad hominem dir. Ben yine de şunu tekrarlamak isterim ; aynı sorundan muzdaribiz muhtemelen çözüm yolunda da anlaşabiliriz fakat siz biraz önyargılı ve peşin hükümlüsünüz .

      Sil
    7. Sayın adsız 00:15

      "Devletin hangi yanlış politikaları sonucu şirketler döviz cinsinden borçlanmak zorunda kaldı" diye sormuşsunuz. Elbette kimse döviz cinsinden borçlanmak zorunda kalmadı, devletin yanlış politikaları sonucu döviz cinsinden borçlanmaya teşvik edildi. 2013 yılında devletin yaptığı 5 yıllık master plânda 2018 dolar kuru 1,97 TL olarak ilan edilirse devlete güvenen insanlar elbette dövizle borçlanırlar. Ben yılların verdiği tecrübe ile devlete güvenmediğim için borçlanmadım, o ayrı.

      Yazımın hiçbir yerinde "devlet dövizzede şirketlere yardım etsin" demedim ama o şirketleri yanıltan bizzat devletin kendisi ise ve o şirketleri yıllarca vergilerle kaz gibi yolmuşsa bir çıkış yolu göstermek de devletin görevidir diye düşünüyorum. KGF ile yandaşlara yüzmilyarlar dağıtan devlet herhalde buna da bir yol bulabilir.

      Sizin ne iş yaptığınız beni ilgilendirmiyor, ilgilendiren kısmı piyasayı hiç bilmiyor olmanız. Bilmediğiniz bir konuda Friedman'dan alıntı yaparak yorum yapmanız sizi daha bilgili göstermez.

      Sil
    8. Devletin hangi kurumu yapmış bu tahmini ve bağlayıcılığı var mıymış ? Bizim gibi toplumlarda devlet insanüstü bir varlık gibi algılanır ve özel sektörün yapması daha verimli sonuçlar verebilecek işler kamuya bırakılır . Devlet aygıtı sizin benim gibi insanlardan oluşur ve hak verirsiniz ki her insan hata yapabilir . Bir vatandaş olarak siz o tahmine güvenmeyip işlerinizi idare etmişsiniz peki o şirketler sizce devletin her sözüne güveniyor mudur ? Yoksa işlerine gelen konularda güvenip sonra da devlet bizi yanılttı diye şikayet mi ediyorlardır . İnsanlar ya da şirketler sizin sandığınız ( ya da umduğunuz ) kadar naif ve kandırılabilir değiller . Şu çiftlikbank olayında olduğu gibi kandırılmaya meyyal oldukları zaafları olabilir ( risksiz yüksek getiriri !!!????) ama her hatada kandırıldık , devlet bizi yanlış tahminiyle yanılttı demek sorumluluk almaktan kaçınmak ve paternal devlet anlayışına sığınmak bana göre . Devlet dövizzede şirketlere yardım etsin demediniz açıkça fakat gırtlağa kadar borca batmış sanayicinin feryadına bakanın kayıtsız bir yorum verme ihtimalinin çok yüksek olduğunu söylemenizden ben sizin devlete bu konuda görev düştüğü beklentisinde olduğunuzu çıkardım . Kgf ile yandaşlara yüzmilyarlar dağıtan devlet buna da bir çözüm bulsun : devlet yandaşlara mı aktarıyor bu kaynakları bilemem ama devletin kaynak tahsis etmede her zaman hakkaniyet ilkesine uymayacağını siz de tahmin edersiniz diye düşünüyorum ( Ben yılların verdiği tecrübe ile devlete güvenmedim demişsiniz ) . Benim ne iş yaptığım sizi ilgilendirmiş olacak ki yorumuza kamu çalışanı olduğum ve birilerinin sırtından geçindiğimi iddia ederek başladınız . Piyasayı bildiğimi iddia etmedim ( kgf kredilerinin hangi siyasi yönelime mensup vatandaşlara gideceğini bilecek kadar siz hakimsiniz sanırım piyasaya ) sadece devlet aygıtı sosyal kontratla oluşturulur ve sancılı bir güç çekişmesi sonucu kısa süreli bir dengelenme ile inşa edilir . Şu anda o güç çekişmesi bizi ne tarafa götürüyor ve kurumların kalitesi nasıl etkilenecek günlük hayatımızda gözlem yaparak cevap bulabiliriz . Bu platformda birinden alıntı yaparak cevap vermenin bilgili olma çabasıyla değil de uzun sürecek bir tartışmayı sadeleştirme ya da o konuda hangi görüşe daha yakın olduğumu anlatma amacıyla olduğunu belirtmek isterim . Ben size de aynısını tavsiye ederim böylelikle minimal devlet yanlısı olduğunuzu anlamanız kolaylaşır . Zira devletin vergilerle sizi kaz gibi yolduğunu iddia eden sizsiniz .

      Sil
    9. adsız 14:16

      O bahsettiğim tahmin, 2013'te hükumet tarafından TBMM'ye sunulan 5 yıllık master plân. Ayrıca devletin bir müteahhitin 400 küsur milyon dolarlık vergi borcunu sildiğini de biliyoruz. Demek ki gerektiğinde böyle fedakarlıklar yapılabiliyor. Daha da önemlisi, YİD projelerine verilen hazine garantisinin döviz cinsinden olması bile toplumda dövizle borçlanma eğilimini artırır, zira insanlar doğal olarak "devlet 15-20 yıllık dövizle ödeme garantisi verdiğine göre demek ki hesabını yapmış, dövizin ne kadar yükselebileceğini üç aşağı-beş yukarı tahmin edebiliyor" diye düşünürler. Eğer bunun aksi geçerli ise, yani devlet hiçbir hesap kitap yapmadan bu garantileri vermişse bu tam bir felakettir ki gördüğümüz kadarı ile şu anda yaşanan durum budur.

      Devlet insanüstü bir varlık gibi algılanmaz ama herkesin doğal olarak devletten bir beklentisi vardır, o da kurumlar arası dengeyi koruyup kollaması, piyasayı regüle etmesi ve olağanüstü şoklara önceden alacağı tedbirlerle engel olması, en azından minimum hasarla atlatılmasını sağlamasıdır. Bu nedenle insanlar devlet denen mekanizmayı vergileri ile ayakta tutarlar. Siz devlet olarak 5 sene sonrası için bir tahmin yapıp topluma ilan etmişseniz, bu tahmininiz ise %100'den fazla şaşmışsa o tahmine göre hareket eden topluma dönüp "ne haliniz varsa görün" diyemezsiniz, eğer derseniz devletlik vasfını kazanamamışsınız demektir.

      Ben sizin ne iş yaptığınız konusunda herhangi bir iddiada bulunmadım, tahminde bulundum. Beni ilgilendiren kısım ise piyasadan anlamadığınız halde bu konuda yorum yapmanız, adeta bir uzman edasıyla akıl vermenizdi. Nitekim, siz kendiniz de piyasayı bilmediğinizi söylüyorsunuz, o zaman lütfen bilmediğiniz konularda yorum yapıp insanlara bir araba lâf yazdırmayın.

      Sil
    10. Yanlış anlamayın lütfen. Aynı fikirde olma zorunda değiliz. Karşı çıkışlarımızı duygusallığa yer vermeden, kişiselleştirmeden sadece argümanımızı ortaya koyarak, argümanımızın dayandığı aksiyomları, varsayımları açıklayarak yapsak daha iyi olur. Amaç tartışmayı ben kazandımdan öte daha doğruya ulaşabilmek olmalı. Ancak bu şekilde ilerleyebiliriz.

      Sil
  3. Hocam bilgilendirici yazınız için çok teşekkürler. Gelecek seneki seçimi düşündüğümüzde yine yüksek bir büyüme ve enflasyonla karşılacağız gibi duruyor. Ayrıca halkın alım gücü, gerek TL'nin değer kaybı gerekse enflasyon sebebiyle eriyip gidiyor. Bunun yerine TL'nin değer kaybının önüne geçmek için ne yapmak gerekir? Faiz burada uygun bir çözüm olabilir mi? Yoksa uzun vadeli yapısal reformlara girişme vakti geldi de geçiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Secim? secimler eskidendi. Simdi artik formalite secim var ahhh nerede o eski secimler sarkilar diyecegiz
      Hadi sizin ve hala secim diyenlerin hatirina bizde secim diyelim. katiliyorum Secime yuksek buyume ve enflasyonla girilecegi saviniza. Yuksek buyume ve enflasyon issizligin bas belasidir. Bu ikisi de issizligi dusurur. Halka gelince hele hele bizim halkimiza herkesimine soru sorun buyuk cogunlugu enflasyon olsun para deger yitirsin ama yeterki is olsun buyume olsun piyasada para dolansin sikkina daha yakindir. Kisaca halk enflasyonu issizlige tercih eder. Bana kalirsa halkin %65inin en az boyledir tercihi.

      Faize gelince bu merkez bankasi ile faiz artmaz artsa bile dolar 4.15 falan olursa belki arttiririr. O da eski sihirbazlik yontemlerinden olan GLPden girerek

      Yapisal Reform? sanirim siz farkli bir dil konusuyorsunuz bizim buralarda boyle bir sozcuk yok maalesef Gecti mi kaldi mi sorusunun yanitini hep gec kaldik diye vermeye mecburuz.Daha demokrasiyi insaa edecektik daha hukuk islerligini kurmaya calisacaktik Egitimde ise biraktik icerigi testleri sinavlari dogru duzgun yapacaktik. Ne demis Abbas agam ;
      "Bu yılki yeni sınav sisteminde ilginç bir uygulama söz konusu. Adaylar birinci sınav sonuçları belli olmadan yani barajı aşıp aşmadıklarını bilmeden direkt ikinci sınava girebilecekler.Yani ikinci sınav başvuruları daha en başından yapıldı."

      Belki bunlardan sonra ekonomiye kalir zaman hadi bakalim

      Selamlar gunesli gunler

      Sil
    2. Türkiye'nin yapısal reform yapamayacağını düşünüyorum. Çünkü artık yargıyı yürütmeden bağımsız kılacak bir yargı reformu ve eğitimi tamamen bilim tabanına oturtacak bir eğitim reformu yapmadan ötekileri yapmanın pek bir yararı olmayacak.

      Sil
    3. Reformdan önce mevcut olanın deformasyonuna dur demek lazım!

      Sil
  4. Kısaca amaç ne pahasına olursa olsun büyüme olmamalı

    YanıtlaSil
  5. sadece ekonomide degil demokraside ve siyasetin yonetiminde de negatif ayrisiyoruz

    YanıtlaSil
  6. Hocam,konuyu gayet basit anlatmışsınız..ve hatta daha basit olsun diye şunu yazayım..size sunulan bilgilere hiç dokunmadan bize yatsıtmışsınız...Bunu da anlamayan basit olsun.

    YanıtlaSil
  7. 2. Tablo herşeyi çok net acikliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hindistan müthiş bir enflasyon hikayesi yazmış bizim onlardan neyimiz eksik?

      Sil
    2. Hindistan yazılım canavarı. Çok sağlıklı ekonomik gelişme göstermiş ar-ge vs ile çok büyük güç olma yolunda ilerliyor. Takip etmek için 1.2. Devlet borçlanmasında bes yaptırdım usd olan %10 € ise 26 puan kazandırmış yıllık dönemde ama ben poundda beş yıllık dönemde ciddi kayıp bekliyorum bu dolarda da kayba neden olacağına göre beş yıllık en iyi yatırım aracının altın olduğunu sanıyorum çocukluğumda ons hep 280 lerde idi bi ara 2000 lere baya yaklaştı sanırım tekrar zirveleri zorlar. Ayrıca Hindistan sanırım İngiliz'leri sömürecek bir güce ulaşacak bekleyip görelim. Beş yıl çok kısa bir süre 2023

      Sil
    3. Hindistan Canavar gibi! Aferin Hindistana....

      Ciddi nufusu yuksek ulkelerde enflasyonu zapturapt altina almak hele hele kalabalik genc nufuslu ve fakirligi yuksek ulkelerde gida enflasyonunu zapturapt altina almak her baba yigidin harci degildir. Allah muhafaza ne para politikasi ne maliye politikasi boyle bir nufus karsisinda isler hale gelir hatta ters bile tepebilir. Sosyal riskleri saymiyorum bile

      Adamlar basarmis bize de alkis tutmak duser.

      Sil
    4. Hindistanın ekonomik başarısını iyi anlamak lazım,adamlar öküze tapıyor neticede.

      Sil
    5. Diğer ülkelerden farklı olarak Türkiye de 2011-2015 arası kentsel dönüşümden halk çok büyük rant kazandı, devlet 200 milyar dolar olarak tahmin ettiğin bu geliri vergilendirmedi.Dövizde ciddi yükselişe rağmen ithalatın sürekli artması bu gayrimenkul rantından kaynaklanmaktadır. Son 7 yılda imar değişimlerinden köprü havalimanı gibi etkenlerden dolayı arsa degeri 100 kat artan bölgeler var. Bu sayede Mercedes, Bmw ve residans yaşamı pahalı cep telefonu gibi lüks tüketim arttı. Kredi kartımı ödüyorum borcum yok ama vergi vermemek için işimi bıkacağım diye yazan kişi gayrimenkulde ne kadar rant sağladı ve bu kazanç için ne kadar vergi ödedi onu da yazsın. Kimse salak değil bu ülkede hele yönetenler hiç değil . Asgari ücret artışları, kamu verimsizliği, şişirilmiş kadroları da buna ekleyebiliriz. Ama Türkiyede cari açığın ve enflasyonun en büyük nedeni sermayenin cahil kitlesinin elinde oluşudur. Bu kitle gayrimenkulden, bisküvi, çimento veya süt fabrikasından başka birşey yapamaz. İhracatın artmamasının sebebi de budur. Eğitimsiz kitleden yazılım , yarı iletken gibi yüksek katma degerli yatırım beklenemez. Zaten bunları yapabilecek kişileri batıya beyin göçü olarak veriyoruz. Kur artışı şimdi bu kitleyi terbiye edecek 1 e 100 lük karların normale döneceğini göreceğiz. Olan budur.

      Sil
  8. Hocam emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Merkel bizi demek bu veriler için kıskanıyormuş şimdi daha iyi anladım.

    YanıtlaSil
  10. Çok beğendim yazınızı elinize emeginize sağlık

    YanıtlaSil
  11. TÜRK LİRASI DEĞER KAYBEDİYOR MU?orta doğu ülkelerinde amaç ne olursa olsun iktidarda kalmaktır. bunun için doğru yanlış her şey yapılır.türk halkı ve ne yazıkki aydınları gerçek anlamda bilgiye sahip değiller. türk lirasının değerli doların değersiz tutulması ithal ürünlerin ve ithal ürün kullanan tüm üretimin ucuz olmasına ve refah düzeyinin yüksek görünmesine yarar.dolar ucuz olunca kişi başına gelir artmış gözükür.akp nin övünmeside bundan ulusal gelirmizi 10000 dolara çıkarttık diyebiliyor.şu anda olan şey şu. tl olması gereken yere doğru gidiyor.olması gereken yer ne diye soracak olursanız cari açığımız sıfır düzeyine geldiğinde tl gerçek değerindedir.biz enerji ithal ediyoruz ihracatımızda ithal girdi var. bunlar matematiğe akla mantığa uygun olmayan siyasi söylemlerdir.paranız yoksa doğal gaz ithal edemeyecek ve üşüyeceksiniz.ama bu durumda akp seçimi kaybeder derseniz yapılan yanlışların nereden kaynaklandığınıda söylemiş olursunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. tanerus8 cari açığımızın sıfır düzeyine gelmesinin mümkün olmadığını biliyorsun,tl nin gerçek değerini bulmak için gerçek bir örnek versene.

      Sil
    2. neden mümkün olmasın? örneğin siz ayda 1600 tl asgari ücret alıyorsunuz. ama her ay 1700 tl harcıyorsanız sonuç herşeyinizi kaybetme olur.asgari ücret bana yetmiyor deme şansınız var mı. türkiyede öyle yada böyle fazla harcamasına son verecek. vermezse zorla verdirirler. kredi bulamasınız petrol gaz alamzsınız.

      Sil
  12. TÜM ELMA AĞAÇLARI SÖKÜLÜYOR.elma verimli bir ağacdır. ama bakımı zordur. türkiyede lemanın bir maliyeti var. çin dünyada elma piyasasına girdi. türkler diyelimki 1 tl ye elma üretiyorlar. dolar karşılığı 25 cent. çin parasını değersiz tutarak 20 cente üretip satabiliyor.böylece dünua pazarı çinin eline geçti. dolar 5 tl olsaydı bizde dünyaya elma satabilecektik. doların değerli olması üreticiyi tl nin değerli olması tüketiciyi sevindirir. ama hepimiz ucuz cep telefonu ve arabaları seviyoruz. üretici ne olacak diye bakmıyoruz.dolar cari açık sıfırlanıncaya kadar yükselmeli layık olduğumuz refah düzeyine düşmeliyiz

    YanıtlaSil
  13. Ihracatimizi arttirmak icin TL deger kaybediyor. Ihracatimiz artacak ki TL deger kaybetsin bu da bize daha fazla yatirim icin bol dovizin gelmesi demek. Ekonomide bu turden dalgalanmalar olur. Merkez bankasi faizleri indirip bol dovizin kaynagi olan ihracat icin tlnin daha fazla deger kaybetmesine firsat vermelidir diye dusunuyorum.

    Yuksek kur dusuk faiz Turkiyeminn atilim yapmasi icin onemli bir ekonomi teorisidir.Yeterki biz calisalim ihracatimiza TL yardim eder,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer enflasyonunuz düşükse ve kurdan o kadar etkilenmiyorsa bu dediğiniz doğru olabilir. Ama eğer kur arttıkça bu dönüp dolaşıp enflasyonunuzu artırıyorsa bu doğru olmaktan çıkar.

      Sil
    2. İhracatınızı büyük bölümü dış girdiye dayandığında kur artışı bir süre sonra finansman ihtiyacının büyümesi dışında bir sonuç doğurmaz. İhracatınız döviz bazında da artmaz. Sadece varlıklarınınız yabancı para cinsinden ucuz hale gelir ve yabancıların eline geçer

      Sil
    3. Eğer ki ihraç mallarını üretebilecek kapasiteye sahipsek ki daha yerli üretimi karşılayacak bir üretim kapasitemiz yok kurun artışı ihracatı artırır diye bi durum yok. Çoğu üretim ve tüketimde gerek hammadde gerekse tüketim malları açısından dışa bağımlılığımız nedeniyşe artan kur direkt maliyetlerin artmasına dolayısıyla bu durumun bize enflasyonun maliyet odaklı olmasına neden oluyor.

      Sil
    4. BARIŞ ERDEME VE DIGERLERINE SORUM.örnek olarak 100 dolara sattigimiz renault icin 70 dolar ithalat yapiyorsak.dolarin 4 tl yerine 5 tl olmasi ne sakinca dogurur ve neden yarari olmaz anlatabilirmisiniz

      Sil
    5. Dolarin artirilmasinin iki amaci var.ithal urinlerin fiyatinin artmasi.digeri ihracaatin artmasi.ihracaat artmasada ithalat azalmak zorunda kalir.ornegin 1000 dolarlik cep telefonuna 5 bin tl veremezsiniz.ama bu boyle olacak diye yapmaktanda vaz gecemezdiniz cunku birclanarak cep telefonu araba vs almak ulkenin ekonomik cokusuyle sonuclanir

      Sil
    6. Burda boşuna geyik yapıyoruz;Üretim(elma,armut,bugday,arpa,kiraz,keçi,davar,otomobil,demir,bor,bok sepet ne varsa)yapılmıyor ve engelleniyorsa sonuç er veya geç iflas ve onlarca yıl geriye dönüşe (ekonomik ve demokratik anlamda) kendimizi ve çocuklarımızı hazırlayalımÜ Üretim olmaz ise olmaz.

      Sil
    7. Sayın Tanerus8, sadece Renault için 70 dolar ithalat yapıp, 100 dolara satsak elbette doların yükselmesinin +30 dolarlık farkta yükseliş miktarı kadar pozitif etkisi olur. Ama 70 dolar Renault için ithalat, 70 dolar hazır gıda için, 70 dolar hazır giyim için, 70 dolar elektronik için, 70 dolar akaryakıt için... verince, Renault için +30 dolarlık farka karşılık çıkanlar çok daha büyük oluyor. Doların yüksekliğinin etkilerine böyle geniş perspektiften bakarsak doğru olur gibime geliyor.

      Sil
    8. tanerus8, Dolar 1.5 tlden 4 tl'ye geldiğinde düşmeyen cari açık neden 4 tlden 5e geldiği zaman düşsün?

      Sil
    9. ondandir ihracat rakamlari milim kipirdamiyor 150-157 mil dolar arasi yani tahil ürünü satarakmi ihracatmihracatmiz artiracagiz

      Sil
    10. CEVAP YAZANLARA VE YAZMAYANLARA.eğer 100 dolara ihraç edip sattığımız Renault için 70 dolarlık ithalat yapıyorsak cari açığı azaltırız. bu görüş kabul görmüş. zaten ihracaat içinde ithalat yapıyoruz demek saçmaydı.ne yazıkki bu saçma görüşü ekonomistler dahil savunan çok oldu.. gelelim enflasyon konusuna. doların değeri yükselince türkiyede elbette enflasyon yükselecek.bu bir gerçek sorun değil.her şeyin giyatı artınca rahatımız kaçacak eski tükettiklerimizi alamayacağız. ama yinede ciddi bir sorun değil.bizim asıl sorunumuz döviz bulmak.çünkü dünyadan alış veriş yapmak petrol doğal gaz ilaç almak için dövize gerek var. şu anda bu dövizi bulamıyor. her ay 6-9 milyar dolar arası borçlanarak ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz.kimsenin söyleyemediği ama koşulların dayattığı bir durum var. borçlanmanında sınırına geldik. bundan sonrası felaket. işte bu sorunu nasıl çözeceğinizi anlatmanız lazım. burada pahalı döviz çözüm. pahalı döviz olduğunda döviz talebiniz azalır. araba satın alamazsınız. cep telefonunu zırt pırt değiştirmezsiniz. doğal gaz yakamazsını... hepsi döviz talebini engeller.

      Sil
    11. Selam tanerus8, sizin goremediginiz nokta sudur.tl deger kaybedince turk varliklari ve sirketleri degersizlesip uretim el degistiriyor, yabanci sermaye ye geciyor. Renault firmasi eger 30 dolar pozitif kazanc yaparsa onu kendi ulkesine transfer eder. Turkiye de ucuz iscinin kazandigi maas kadar para kalir. O yuzden degersiz tl ile cari acik kapanmaz. Yabanci sermaye burada vergi vermemek icin burada urettigi mala +1 dolar kar ekleyip yurtdisindaki baska bir firmasina mali satar. Uygulamada olan budur. Benim is yaptigim yabanci firma 1000 usd maliyetli bir urunu 1001 usd ile isvicredeki pazarlama firmasina satiyor. Burada vergi vermiyor. Arsayi 16 yil once bedava turk devleti tahsis etmis, kira da odemiyor. Sadece ucuz turk iscisine maas veriyor.

      Baska bir ornek, ismini vermeyecegim, her insaatta mutlaka kullanilmasi gereken bir urunu, ureten yerli bir firmayi 2001 krizi sonrasi hollandali bir firma cok ucuza satin aldi. İlk isleri turkiyedeki arge muhendislerini isten atmak oldu, babam isten atildi, o alanda 35 yillik birikimi vardi. 2008 yilinda sabancinin elinde olan baska bir markayi satin aldi. 2012 yilinda ise zor durumda kalan baska bir yerli firmayi aldi, tekel gibi oldugu icin 2013 yilinda tum uretimi kapatti, ayni markalar icin Çin'den ucuza urun getirip satiyor. Tüm yerli üretim o sektörde 0 oldu. Bu ürün tüm evlerde kullanılıyor. Bir daire için bir mutaahite maliyeti 3000 dolar kadar.

      Ucuz tl sadece ucuz Türkiye demektir.

      Sil
    12. ege cansenin cari açığın ilacı pahalı döviz dir yazısını okumanı öneririm.(ADSIZ 20.47)

      Sil
    13. ve çinden türkiyeye mal getirilip türkiyede ki firmaların batırılması le sonuçlanan süreç değersiz yuan değerli tl yüzünden. eğer tl aşırı değerli olmasaydı çinden mal getirip türkiyede satamazlardı.

      Sil
    14. @tanerus8 Bu söylediğiniz şu anlama geliyor döviz öyle artsın ki mercimek ithal etmek cazip olmaktan çıksın, alamayan vatandaş da mecburen köyüne gitsin mercimek yetiştirsin.

      Bir bakıma doğru gibi görünse de diğer yönden de "biz reform yapamayız, katma değerli ürün üretemeyiz, gelişmiş bir ekonomi olamayız, en iyisi paşa paşa ucuz iş gücümüzü pazarlayalım" ın kabulü oluyor.

      Sil
    15. adsız 01 27.evet söylediğin doğru adsız. birinci önermen mercimek yetiştirmek zorunda kalalım.ikinci önermen ise kısmen doğru. zaman kavramı yüzünden. katma değerli ürün üretmek bir zaman sorunu. yetişmiş elemanımız yüksek teknolojimiz yok. hukukta her gün geriye gidiyoruz.işte bu sorunlarımızı çözüp yüksek teknolojili ürün üretinceye kadar dolar yüksek olmak zorunda. çözdüğümüzde zaten ihracaatın artması doları düşürecektir.

      Sil
  14. sözcü gazetesinde ege cansen son yazısında pahalı döviz şu anda yapılacak tek yapısal reformdur diyor. aslında bu sözü uzun süredir de söylüyordu.ama bu sözü kimse sevmeyecek. sevip sevmemelerinin de bir anlamı yok aslında ama öyle ama böyle döviz yükselecek. nasıl çürük dişinizi çektirmeyi istemezsiniz ama öyle olur.maliye bakanı inşaat sektörüne dur diyeceğiz de diyor. biraz arge yapacakmışız. türkiyenin imkanlarını betona göm. sonra hadi arge yapalım. harika :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ege bey teorik olarak haklı ama yaşam bazen teoriye uymaz. Bizde kur yükseldikçe enflasyon artıyor ve sonuçta faizi arttırmak gerekiyor. Hoş MB faizi artırmasa da piyasa arttırıyor. O nedenle bu teorik yaklaşım burada çok doğru değil.

      Sil
    2. Tek reform enflasyonu MB hedefi %5 civarına çekmek olmalı,yoksa yüksek enflasyon yüksek faiz getirir.

      Sil
    3. Hocam Ege Cansen zaten faiz düşürülsun diyor, böylece döviz gelmez ve artar diyor. Ege Cansen in tüm yazılarını okudum. Kendisi kendi ifadesiyle küçük, çift kurda teori ters işliyor diyor

      Sil
  15. Yanıtlamamız Gereken İkinci Soru: TL’nin Negatif Ayrışmasının Nedeni Ne?

    Hocam bu başlık altındaki cevabınız eksik kalmış, ben tamamlayayım:
    hak hukuk özgürlük demokrasi eğitim ohal.
    bunlar negatif ayrışınca TL de negatif ayrışır, diğer etkenler bunların türevi..

    YanıtlaSil
  16. Hocam ne zaman kişi kültüründen kurum kültürüne geçeriz olur bu iş. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dediğiniz için o kadar farklı aşamaları geçmek gerekiyor ki.

      Sil
    2. O dediğiniz için devrim olması lazım.

      Sil
  17. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, son günlerde dolarda yaşanan hareketliliğe ilişkin, "Ekonomimizi etkileyecek bir şey değildir. Türkiye'nin mükellefiyetleriyle ilgili bir sorunu yoktur. Kısa bir süre sonra bu durularak tekrar olması gereken yere doğru dönecektir" dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mümkündür. Hiçbir şey sonsuza kadar aynı yönde gidemez. Ne var ki her sıçrama başka bir olumsuz etki yaratıyor.

      Sil
  18. "IMF'ye borcumuzu ödedik, hatta borç verir hale geldik" demek oy toplamaya yetiyor ama;donuna kadar borçlanan sanayiciyici donsuz bir şekilde yabancı sermayenin kucağına atılıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMFye borcumuz yok neden inanmak istemiyorsunuz?
      Ekonometrist Naci Simav

      Sil
    2. Ahmet'e yok O'nun yerine Mehmet'e var ,nihayetinde birine borcumuz var.

      Sil
  19. yeni secim kanunu hakkinda ne dusunuyorsunuz?
    ulkemize ne zaman hur demokrasi serbest adil secimler mahkemeler gelir?
    Turkiyedeki rejim sizce kisitli demokrasi mi otokrasi mi ?
    Abye ne vakit girecegiz?
    Ab ile vizeler kalkar mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dedikleriniz olursa zaten negatif ayrışma sorunu biter.

      Sil
  20. Hocam yazı için teşekkürler.

    Yazılarını büyük bir merakla ve terimlere yabancı olduğum için araştıra araştıra okumaya devam ediyorum. Belki bu konuyla alakalı değil ama olası bir kriz durumunda vatandaş krizi en az olumsuz etkiyle nasıl atlatır? Neye yatırım yapmalı ya da elinden neleri çıkarmalıdır. Bu soruyu kaos ya da kavga ortamı yaratmak için sormuyorum kesinlikle. Bir kısa cevap veya yazı yazmanız mümkünse sevinirim.

    İyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki böyle bir durumda herkes fazlasıyla zarar görür. Belki altın bu gibi durumlar için en sağlam yatırımdır.

      Sil
  21. Türküye bir dünya ülkesi... Bir tek veriye dayanarak karar vermeyin yapmayın. Dolar inerde çıkarda
    15 Temmuz hain darbe girişimini püskürten bu necip millet Türkiye ekonomisine karşı " sinsi suikast"lere karsi millet, vatanseverliğini göstererek döviz mevduat hesaplarındaki evdeki dolarları bozdurup bir kez daha vatanperverliğini gösterir.

    Unutmayalım ekonominin yarısı psikolijidir. Doların yükselmesi psikolojik de olabilir psikolojik sorunlardan kaynakli

    Selametlerle

    Klinik Psikoloji master öğrencisi
    Habib Cafer Yolmaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsterseniz tablolar bir kez daha bakın ve bir tek veri mi var ona göre bir daha düşünün.

      Sil
    2. Dünya ülkesi ne demek,dünya güzeli gibi mi yani?

      Sil
    3. Arkadaşın Dth larının kaç milyar dolara geldiğinden haberi yok. Hangi necip millet dolar bozduruyormuş. Çok fazla yükseldiğinde kar realizasyonu yaptığı doğru.

      Sil
    4. Türküye(Türkiye) bir uzay ülkesi?

      Sil
    5. Klinik psikoloji'nin necip master öğrencileri için üniversite'de Türkçe kursları düzenleniyor mu? Bir araştırın derim.

      Sil
    6. Adsız20:29

      Klinik sorunlar mevcut sizde

      Klinik Psikoloji master öğrencisi
      Habib Cafer Yolmaz

      Sil
    7. Oldum olası merak etmişimdir. Kişilerin/kurumların bankada açmış olduğu DTH.larının bir karşılığı var mıdır? Yani klinik vakanın yazdığı gibi Türk milleti DTH.ları bozdurursa, örneğin bozulan döviz miktarı kadar cari açığa çare olur mu? Ya da hesap sahipleri, zamana yayılmış olarak da olsa bankaya gidip, dolarlarını istese, bankalar bu miktarı bulabilir mi? Yoksa DTH.lardaki döviz sadece kağıt üstünde mi? Mahfi hocam, cevaplarsan çok sevinirim.

      Sil
    8. Habib Cafer'den sonrasını okumadım diyecektim ama sondaydı maalesef :))

      Sil
    9. Psikolojik doğru USD 3'5 den 4 TL ye çıktığında ithal benzin et buğday mercimek nohut fiyatı psikolojik olarak artıyor at gözlüklerini cikartalim

      Sil
    10. Psikolojik doğru USD 3'5 den 4 TL ye çıktığında ithal benzin et buğday mercimek nohut fiyatı psikolojik olarak artıyor at gözlüklerini cikartalim

      Sil
    11. İmzamı da atarım diyorsun. Makul olmak gerek Cafer. Kendi para birimine güvenemeyen bir toplum mevcut; veriler açık biraz araştır. En ufak olumlu hareket bir alım fırsatı olarak görülüyor; dolarizasyon almış başını gidiyor. Biraz makul ol; biraz.

      Sil
    12. Bir de bunun üzerine psikoloji master'ı yapmaz mı? Vah ülkemin haline vah. Okumus eğitimli diye gezinen kesim böyle yanlis seyereş inanırsa (dikkat edin, okur ve bilirse diyemiyidiy, inanirsa demek durumunda kalıyorum), sonuç da böyle olur

      Sil
  22. Hocam elimizde kalan sizin gibi birkaç eğip bükmeden yazan ekonomist olmasa türkiyeden hiç ekonomi okunmaz.Diğerleri sinirbozucu şekilde inanmadığı şeyleri yazmak zorunda hissediyor bir şekilde.Çok teşekkür ederim bütün yazı ve yorumlarınız için..

    YanıtlaSil
  23. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın net döviz rezervinin ne kadar olduğu eskiden söylenirdi; şimdi hiç duymuyorum ve bulamıyorum. Lütfen, Merkez Bankası'nın net döviz rezervinin, yani emanet dövizler düşüldükten sonraki, gerçek döviz rezervinin ne kadar olduğunu yazar mısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yapacaksiniz bu rakami gercekten cok merak ettim dogrusu. Yani hangi konuda isinize yarayacal ve size bir fikir verecek?

      Sil
    2. Merkez Bankası'nın döviz rezervinin neden var olduğunu, ne işe yaradığını, varlığının ve miktarının neden önemli olduğunu biliyorsanız, onun neden bilinmek istenileceğini de bilirsiniz. Bu konularda acemi olduğunuz anlaşılıyor. Net döviz rezervi, yakın zamana kadar ekonomik analizlerde kullanılan bir bilgiydi. Onun milli bir sır olduğunu falan düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Onu yabancılar zaten bilir, onlara söylenir, zaten söylenmek zorundadır. Ama yabancıların ve ekonomistlerin bildiği kimi bilgileri halkın bilmesi istenmediği zamanlar o bilgilerden söz edilmez. M.B. net döviz rezervinin de bu bilgiler arasına girip girmediğin merak ediyorum. Merakınızı giderebildim mi Adsız Bey?

      Sil
  24. Hocam, kapasiteyi artırarak, fabrikalar, imalathanelerek açarak büyümek yerine, ithalata sırtımızı dayayarak büyümenin sefasını çektiğimizi düşünürken aslında gelecek kuşaklara ceza kestiğimizin farkında değiliz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediklerinizi yapmadan buyumek pek mumkun degil. Ulke buyuyorsa demek ki kapasite de artmis, fabrikalar, imalathaneler de artmis demektir.

      Sil
  25. İş sadece dolar bozdurmakla çözülmüyor. Yapısal reformların kararlılıkla hayata geçirilmesi gerekir. Özellikle ülkemize doğrudan yatırımların süratle çekilmesi lazım. Bunun için de yapılacak şeyler hepimizce malum zaten. Keza pahalı ithal girdiler dayalı ihracattan yerli girdilere dayalı ihracata geçmemiz lazım. Ülkemiz konum itibariyle uluslararası ticaret açısından mükemmel bi yerde diye düşünüyorum. Saygılarımla hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. OHAL yerinde durdukca hicbirsey yurumez usta. OHAL aslinda O'nun istedigi hal durumuna gelmis vaziyette, herkese zarari dokunuyor, o haric.

      Sil
  26. Hocam bir hikaye anlatıyor gibi yazdığınız ekonomik veriler ve ülkemizin gidişatı konusunda yazdığınız yazıyı keşke ülkemizin ekonomi yöneticileri de okusa aklınıza hürmet ediyorum

    YanıtlaSil
  27. Sayın Hocam,

    Bu ve benzeri insanlara laf anlatamazsınız, anlamazlar. Affınıza sığınarak, utanç verici bir kaydı hatırlatmak istiyorum. “Anamın üzerinde yakalasam o.....luk anamdadır!” diyen zavallı insan müsveddesi vardı. Bunlarda zihniyet hep aynı. Efendileri ne emrediyorsa papağan gibi hepsi birden öyle ötüyorlar. “Faizler düşmeli” diyen futbolcu bozuntusu arda gibi. Böyle bir kitleyle muhatabız. Cehalet, vasıfsızlık pirim yapıyor! Kifayetsiz muhterisler her yeri işgal ettiler! İşimiz gerçekten çok zor.

    Sizin gibi fikri hür, vicdanı hür akademisyen ve yurttaşlar olmasa gerçekleri de göremeyeceğiz. Allah sizlerden razı olsun inşallah, yolunuzu açık etsin. Cehalete karşı bir cihattasınız resmen. Rabbim sizi muzaffer eylesin.

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anasinin basina gelen her seyin sorumlusu olarak da tek birisini gorenler var.

      Sil
  28. Bu güzel yazı için teşekkürler. Farklı bir şey sormak istiyorum. Çiflik Bank olayındaki gibi piyasadan para toplanmasına yasal hiçbir engel yok mu ?İnsanlar kolay para hırsına kapılmış olabilir ama bu devletçe engellenmeliydi diye düşünüyorum. Haksız mıyım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yasal elgel var ama yasalar uygulanmiyor. Ona bakarsan Cumhurbaskanligi icin de universite diplomasi gerekiyor. Balik neresinden kokarmis hatirla.

      Sil
  29. Hocam konuyla alakasız ama siz onca zaman yüksek mevkilerde bulundunuz. Sosyal medyada ve ülkemizde ben kendimi bildim bileli bazı laflar dolanıyor. Amerika izin vermiyor, Avrupa izin vermiyor falan diye. Bu ülkeler ya da güçlü ülkeler gerçekten bizim gibi ülkelerin ekonomisine direk müdahale ediyor mu ya da sizlerin yetkilerinize?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her seyin hesabini dolar uzerinden yapiyorsunuz, sizce o dolarin degerini kim belirliyor?

      Genel icin konusuyorum, dolarin degerine gore zenginlesip fakirlestigimizi dusundugumuz muddetce onlarin izin verdigi kadar uzariz ya da kisaliriz.

      Sil
  30. 2013M-2018O Birikimli Enflasyon

    Brezilya: %34
    Endenozya%28
    G.Afrika%28
    Hindistan%28
    Turkiye%50

    Bu tabloda Turkiyenin neden ayristigini anlatiyor sanirim.

    %65 Turkiyedeki emek 2013e gore ucuzlamis. Yani ihracat potansiyelimiz artmasi gerekirken bu gerceklememis. Bize en yakin avvantajli ulke %31le brezilya.

    Bu durumda kaba bir hesap yaparsak son mayis2013le suanda %50 tlde deger kaybi+ mayis 2013le suandaki dolar kaybini toplayip ikiye bolersek hemen hemen 5 yil sonra dolarin ne alemde olabilecegini belki tahmin ederiz.

    50+115/2 %82.5

    2023de dolar 7.27 lira yapiyor
    euro da 9 lira yapiyor

    tabii boyle giderse....%10 komisyon yanilma payimi da koyuyorum yukari yonlu

    Istikrar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gayet istikrarlı bir "büyüme" tablosu çizmişsiniz, kutlarım :-)

      Sil
    2. Itikrar olmaz olur mu? Doviz istikrarli bir sekilde yukseliyor, veya TL'nin degeri istikrarli bir sekilde dusuyor. Istikrarli bir sekilde batiyoruz memleketce, al sana istikrar.

      Sil
  31. İTİRAZ EDILİYOR AMA CÖZÜM YOK
    SEÇENEKTE YOK.cari acigin kapanmasi icin tl nin devaule edilmesinden baska cozum yolu yok.yani tl deger kaybedecek ithal girdiler pahalanacak.ithalata bagli ürünlerde.nerdeyse her şey.gelirlerimizse artmayacak.tuketemeyecegiz.bunu ya kendi istegimixle aklimizla yapacagiz yada doviz bulamayip omf zoruyla yapacagiz.dolar artinca olacaklar bellide dolari artirmadan cozum uretmek kisa veorta vadede imkansiz

    YanıtlaSil
  32. Bu sözleri NTV ekranlarında neden söylemiyorsunuz? Birde şunu ekleyerek lütfen. Bu ekonomi politikalarını düzenleyen bakanların, başbakanların ve parti başkanlarının ismini de vererek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben kişilerle hicbir zaman uğraşmam. Benim sorunum sistemdir.
      Burası benim blogum o nedenle ne reklam aliyorum ne de sponsor kabul ediyorum.Bilmem anlatabildim mi?

      Sil
  33. Sayın Eğilmez, acaba kur'un tarihinde rekor kırdığı haftayı dikkate alarak analiz yapmak metodolojik acıdan sorunlu olabilir mi? 2013 için birşey diyemem ama savı güçlendirmek sob haftanın kullanılması bence biraz sorunlu. Takdir tabi ki sizin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 5 yıllık sürede 1 haftanın pek bir etkisi olmaz.

      Sil
  34. Hocam iyi günler size bir soru sormak istiyorum, Türkiye Rostow'un aşamalarına göre hangi aşamasındadır?Neden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 3 de gibi görünse de tüketim toplumu olduğu dikkate alınırsa kısmen de 5 de.

      Sil
  35. Osmanli da doviz krizleri yasandi mi?

    Bir Osmanli torunu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Osmanli torunuysan biliyor olman gerekir.biz senden ogrenelim doviz krizi oldu mu osmanlida?

      Sil
    2. Osmanlı daha çok dış borç krizleri yaşadı.

      Sil
    3. mahfi bey adsız bey Osmanlının torunu olduğuna göre onun bu işleri bilmesi gerekir. nede olsa osmanın soyundan sopundan. ayrıca siz onun istediği cevabı vermediniz. haşa Osmanlıda döviz borcu olurmu. Osmanlı büyüktü hatta daha da büyüktü değil mi :)

      Sil
    4. Oldu, Dolmabahce sarayini yaptirmak icin borc alip odeyemeyince basladi ve bir daha da bitmedi.

      Sil
    5. Osmanlida Döviz krizi oldumu bilmiyorum ama batmadan önce Kapitülasyon krizi vardi.. cok iyi biliyorum..

      Hayret.. Hem osmanli torunuyum diyor.. Dedesi kapitülasyondan bahsetmemis.

      Dedesi onu sevmiyii..

      Sil
  36. Hocam emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş. Geniş kitlelere ulaşmak adına bu yorumlarınızı NTV yayininizda da yapmanızı bekliyoruz, teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapmaya çalışıyorum.

      Sil
    2. Kolay olmadigini hepimiz biliyoruz ama yapın yorumunuzu hocam. En fazla 3 çeşit yemeğin üzerine baklavayı 4 değil de 3 dilim yersiniz. Ne olacak, ölmezsiniz.Nasıl olsa emekli mayışınız var Hocam 😆

      Sil
    3. Bu yorumu kaç defa yaptım tv de. İzlememişsiniz.

      Sil
  37. Merkez Bankası faiz artışı yapıp bu faiz artışı nedeniyle dışarıdan döviz girmesine (ve tabiki de tüketimimizi azaltıp tasarruf yapmamız lazım ) TL'ye değer ve enflasyonun düşmesine sebep olabilir mi ?

    YanıtlaSil
  38. dövizin yukselme sebeplerı bence bilinçsizce yapılan özelleştirmeler(et balık tekel türk telekom) bu sebeple döviz kazandırıcı işlemler olmaması hatta ithalatı körüklemesi.döviz endekslı köprü geçişleri.yurtdışından özellıkle büyük projeler için çekılen kredıelr.banka sendkıkasyon kredılerı.turizm in geliştirilememesi süreklı rusya almanya vb ülkelerle krız çıkması.üstün teknolojı üretememe ve buna bağlı olarak başta cep telefonu bılgısayar yazılım vb ithalatı.mb sının daraltıcı para p. sı hukumetın genişletici malıyr p. sıyla çelişmesi.ihracatın çok büyük oranda ithalata bağımlı olrak yapılması

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlarin hepsi icin cumleyi baglamak uzere bir fiil gerekiyordu, bozuk Turkceyle atlamissin, benim onerim "beceriksizlik" seklinde.

      Sil
  39. Merkez Bankası bir daha ki para politikası toplantısında faiz oranlarını arttırmak kararı alırsa TL'nin değerinde ve enflasyonda olumlu seyre neden olamaz mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olur ama yapısal sorunları çözme yolunda adımlar atmazsak aynı sorun yine karşımıza çıkar.

      Sil
  40. Üretimimizin içindeki ithal girdi ağırlıklarına ilişkin Merkez Bankasının bloğu olan Merkezin Güncesinde bir yazısı mevcut. Merak edenler için okumalarını öneririm.

    https://tcmbblog.org/tr/ithal-girdi-kullaniminda-durum-tespiti-farkli-bakis-acilari/

    Kur geçişgenliğinde ithal girdilerin payı da önemli ama sanki ana ağırlık kredilerin ana kaynağı olan döviz kredileri ile dövize endekslediğimiz ürünler.

    YanıtlaSil
  41. Merhaba hocam.

    Bence sorun sadece ekonominin kötü gidişinden kaynaklanmıyor. Siyasi nedenlerin ve kötü yönetimin etkisinin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Güney Afrika Randı siyasi değişimden sonra neden değer kazandı? Soruna bu yönden de bakmak gerekiyor sanırım.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  42. hocam, cari açık ve dış borç arasındaki farkı anlatır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açık bir ülkenin bir yılda sattıklarından elde ettiği dövizle aldıklarına ödediği döviz arasında ortaya çıkan döviz açığı. Dış borç ise dövizle yapılan borçlanma. Dış borcun bir bölümü cari açığı karşılamak için alınır.

      Sil
  43. Hazine müsteşarlığı yaptınız diye böbürlenmeyin.

    Genel muhasebe ve 'arz/talep mekanizması'ndan az buçuk anlayan herkes hazine müsteşarı olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E siz de olun o zaman ne engel var?

      Sil
    2. mahfi bey böbürlendiğiniz yazıyı görebilirmiyim. :) ayrıca o olmasın ben olayım onu odacı yapalım :)

      Sil
    3. Benim böbürlendiğim konu Hazine Müsteşarı olmak değil Hazime Müsteşarlığından istifa ederek ayrılmaktı. Çünkü o makamdan istifa etmek o makama çıkmaktan daha zordur.

      Sil
  44. Hocam farklı ülkelerin farklı zamanlarda geçirmiş olduğu krizleri, iflaslari veya develuasyonlari, veyada ulkemizin geçmişte yaşadığı krizleri en kritik veri setleri ışığında analiz edebilirmisiniz. Bu sayede veri setlerinin bize anlattıkları çerçevesinde ulkemizin bugünkü durumunu anlama ve nereye doğru evrildigi hususunda fikir sahibi olma imkanına erisebiliriz (kriz tellallığı yapma derdinde değil veri setleri çerçevesinde süreçlerin nasıl ilerlediğini anlama derdindeyiz).
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda birçok kitap var. Rogoff'un Türkçeye de çevrilmiş Bu Sefer Farklı kitabı mesela iyidir.

      Sil
  45. Türkiye’de ki demokrasi hızla vasatın oligarşisi oluyorken bu ekonomik göstergeler dahada bozulur. İktidar kötü yönetimine çare bulamadıkça din iman milliyetçilik soslu bir hamasetle propagandaya yükleniyor bu sosa karnı tok olanlarada aba altından üstünden sopa gösteriyor. Bu iktidarın çiftlikbanktan farkı yok aslında karnı sömürüden doyanlar %49 indiğinde vasat ilenerek yeni kapı aramak için dağılacak.Bu ülkede öyle bir siyasi sistem kurulmalı ki hiçbir iktidar ikinci dönemde olabilir sanarken iki dönem iktidarda kalmamalı.

    YanıtlaSil
  46. Dolar 5 lira olacak deyorlar olur mu?
    Dolar artisina karsi halka ne oneririsiniz ozellikle dar gelirlilere?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olur ve olacak, bira dusunce hemen dolar alip tutun

      Sil
    2. Dar gelirlilere önerilecek hic birsey galmamistir..

      15 yilda ektiklerini bicecekler..

      Benim düsüncem... Beter olsunlar. 5 Kilo Makarnaya, 10 Kilo kurufasülyeye, 2 ton kömüre kanarsan en sonunda beter olursun. Zerre acimiyorum.

      Sil
  47. Hocam, 2013 yılında TBMM'ye sunulan 10. 5 yıllık master plana göre dolar kuru 2018'de 1,97 TL olarak belirlenmiş, GSYH da 1 trilyon 285,5 dolar olacakmış. Önünü görmekten, olası gelişmeleri okumaktan bu kadar aciz, büyümesini tamamen sıcak para girişine, yani yabancıların insafına bırakmış bir ekonomi yönetimi ile olacağı budur, bence bunlar iyi günlerimiz.

    YanıtlaSil
  48. kafamdaki negatif ayrışma sorusunu nokta koydunuz teşekkürler hocam

    YanıtlaSil
  49. Bütün dünya ülkeleri kazan-kazan prensibiyle kalkınabilir mi? Birileri refahını artırırken diğerleri azaltabiliyor. Bugün Hindistan iyi şeyler yapmış ama sistemde muhakkak birilerini aşağı çekmiş. Çaresi var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazan - kazan diye bir şey yoktur. Bir taraf mutlaka daha çok kazanır.

      Sil
    2. Hocam ticaret kazan - kazan durumu olarak öğretilmez mi iktisat derslerinde ?

      Sil
    3. Her kazan - kazanda bir taraf mutlaka daha çok kazanır.

      Sil
  50. Mrb Hocam bu kadar karamsar bi tablodan bi Umut ışığı görüyor musunuz ?venezuela gibi bir ülke olmayacağımızın garantisi var mıdır ?enflasyonun ve döviz kurlarının yüksekliği alım gücünün gün geçtikçe daha da düşmesi orta ve alt gelirli insanlarının yakın tarihte bir araba ya da ev almasının hayal olması yolunda gidiyor muyuz yoksa bunlar geçici midir hocam ?cevaplarsanız sevinirim saygılar hocam seviliyorsunuz .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum ama ben her zaman umut olduğunu düşünürüm.

      Sil
  51. Sayın hocam 2013 yılından bu yana gerçekleşen darbe girişimi ve sınır ötesi operasyonların bu ekonomik kırılmalarda ki payı nedir ? Ortadoğu bataklığı bizi içine çekerken yapılan savunma ve saldırı harcamalarının gerçekleşmediği bir ortamda hangi konumda olurduk? Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldukça yüksek payı var. Eğer onlar olmasaydı daha iyi durumda olurduk kuşkusuz.

      Sil
  52. Jeostrateji dikkate alinmadan türkiyenin ayrismasi diğer faktörlerle tek başına degerlendirilemez.diger ülkeler türkiye kadar jeostratejik risk taşimiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkesin kendine göre farklı sorunları var.

      Sil
    2. jeostratejik ???? bu ne anlamadım :)

      Sil
  53. hocam ne guzel yazi.anlasilir ve ogretici.

    YanıtlaSil
  54. Sayın Eğilmez;Yazı ve değerlendirmelerinizde sık sık,bilimsellikten bahsediyorsunuz ama Türkiye ekonomisine dair yazılarınızda bu ilkenize yeterince bağlılık göstermiyorsunuz.Örnek son'Negatif Ayrışma'yazınız.Adı geçen 'kırılgan beşli'ülkelerinde mayıs 2013-mart 2018 arası dolar/yerel paralarının değişiminin, rakamlarını ortaya koyarak,son beş yılda TL hariç diğer dört ülkenin yerel paraları dolar karşısında % 38 değer kaybına uğrarken,TL'nin ise % 115 değer kaybına uğradığından hareketle,Türkiye ekonomisinin diğer 4 ekonomiye karşı bir üstünlük gösterememiş olduğu yargısına rahatlıkla varabiliyorsunuz.Ekonomi-Politiği hiç dikkate almadan,karşılaştırmayı yaptığınız Mayıs 2013-Mayıs 2018 döneminde,sizin ve bizim birlikte yaşadığımız ülkede,o bu olup bitenlerin,hiçte 'tesadüfen,kendiliğinden' 'dış dinamikleri' görmemezlikten gelerek,sadece 'iç dinamiklere' bağlıyarak açıklayamayız herhalde.Ki sizler,geçmişte ekonomi bürokrasisinde bulunmuş bir kişi olarak bu durumu daha iyi takdir edeceksiniz şühpesiz... Mayıs 2013 yılında kamu borçlanma faizi % 4'lerde idi.Son beş yılın bazı ekonomik göstergelerinde başlayan bozulma ve tüm güven endekslerinde yaşanan düşüşün temeli 'Gezi eylemleri' ile atıldı. Tüm dünyanın dikkatini çeken büyüme rakamlarına imza atan, faizi, işsizliği, enflasyonu tek haneye düşüren 'Bu Ülke'nin 'başarısına gölge düşürmek üzere organize edilen 'Gezi' eylemleri ve ardından 17-25 Aralık darbe girişimi ile devam eden süreçte devreye terör girdi.
    Türkiye ekonomisini krize sokma girişiminin faturası ekonomik aktivitelerle birlikte tüm halka mal ol
    Ekonomik göstergelerde bozulma Gezi ile başla.
    ►Türkiye ekonomisindeki büyüme hızını Gezi eylemleriyle başlayan süreç ile 17-25 Aralık operasyonları baltaladı. 2013 yılında % 4.2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi alınan tedbirler ve uygulanan KGF vb. ile 2017'de % 7.4 oranında büyüdü. Bu yıl ise % 4.4 öngörülüyor.Son olarak İMF yayınladığ rapor bunu teyit etti.
    ► Gezi öncesi hazine % 5'ile borçlanırken, gösterge tahvilin faizi tek haneye düşerken, şimdi faiz yüzde 13.98 ile 2013'den bu yana en yüksek seviyede.
    ►Enflasyon % 7.14 seviyelerinden bugünlerde % 11-12 civarında.
    ►Türkiye ekonomisine yönelik operasyona küresel ekonomideki gelişmeler ve siyasi belirsizlikte eklenince doların ateşi yükseldi. Gezi parkının olduğu 2013 yılını 1.90 seviyesinden kapatan dolar kuru bugünlerde 3,96 liranın üzerinde bulunuyor.
    ► Ekonomide son 5 yıldır yaşanan, Gezi olaylarının hasarı,17-25 Aralık olayları,terörü bitirmek için çözüm-barış sürecinin baltalanması devamında çukur,çamur,hendek olayları ve son ABD'nin içeride büyük ölçüde bitirilen terörü tekrar hortlatmak için pkk,pyd,ypg verdiği 5000 tır ağır silah desteği Fırat Kalkanı ve Afrin Operasyonunu gibi askeri,politik ve ülke güvenliğini tehdit eden ve dış destekli olduğu çok açık gelişmeleri yok farz ederek mukayese ve değerlendirmede bulunmak,ne bilimsel ne de objektif bir sonuç ortaya koymaz.Mantık,müfredat ancak benzer nesne ve şartların karşılaştırılabileceğini bize liseli yıllarımızda öğretmiş olsa gerek.Bütün bunlar Türkiye ekonomisinin bugün bazı temel sorunları olmadığı anlamına gelmez.Ama siz temel ekonomik,siyasi sorunlarla uğraşırken, içerde ve dışarda sizin insiyatifiniz dışında meydana gelen olayları yok sayarak ülkeyi adeta 'labaratuvar ortamındaymışız' gibi kabul ederek çıkarımlar yapmak bizleri ve bu ülkeyi sağlıklı bir sonuça ulaştırmaz diye düşünüyorum.Kaldıkı müttefik ülke gözüken ABD'nin yeni başkanının politikalarının hem siyasi,hem askeri ve hem ekonomik hedefinde bu ülkenin olduğu gerçeğini unutmamalıyız.Örnek' Ticaret Savaşları' çelik ve alüminyuma ek gümrük vergisi uygulamasında Türkiye muaf tutulan ülkeler arsında yok...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Hakan, yazıyı bir kez daha okumanızı öneriyorum. İkinci okuyuşta daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.

      Sil
    2. Sn. Hocam iyi ki üniversitede okurken sizin gibi müthis bir iktisat hocamız yoktu...Maazallah sonra bu bilime aşık olup akademisyen olmak vardı...

      Sil
    3. Bir anlamak için okumak var, bir de ne yazarsa yazsın cevap yetiştirmek için. Gezi olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz için dış güçleri suçla, olsun bitsin. Bu üç olay da bizzat iktidar tarafından yaratılmış sorunlardır. Daha sonra dış güçler bunları kullanmış mıdır? Olabilir elbette ama günlerce kamyonlarla taşınıp sıfırlanamayan dolarları, euroları, para sayma makinelerini, dizi dizi kasaları dış güçler mi koydu? Eğer onlar koyduysa neden sonradan sahiplerine faizi ile iade edildi?

      15 Temmuz'da darbe girişimine kalkışan hainleri orduya dış güçler mi yerleştirdi, yoksa ordudan ihraç edilmeleri için her MGK'da sunulan raporları gözardı eden, bunlara yıllarca şerh koyup TSK içinde yükselmelerini sağlayan iktidar mı?

      Gezi olayları ise iktidarın valisi ile, emniyet müdürü ile, başbakanı ile fitilini doğrudan ateşlediği, yangın bacayı sarmadan söndürülebilecekken bilakis üzerine benzinle gitiği, olaylar kontrolden çıkıp elli tane mihrak işe karışınca da her zamanki gibi başkalarını suçlayıp aradan sıyrılmaya çalıştığı olaylardır. Ali Hakan gibi katıksız yandaşlar ne yazarlarsa yazsınlar AKP taraftarları da dahil herkes bu işlerin gerçekte böyle olduklarını bilmektedir.

      Sil
    4. Diger 4 ulkenin de kendince mazeretleri varir elbet. Gecelim bunlari lutfen.

      Sil
    5. Adsız 15:04-16:09 "Bazıları merdivenin sonuna kadar eriştiğinde onun yanlış duvara dayanmış olduğunu anlar."

      Sil
  55. Elinize sağlık hocam.
    Geçen yılın son çeyreğinde bilim kalitesinde de negatif ayristigimizi, İran'ın özellikle ekonomiye daha büyük katkı saglayan muhendislik alanında Türkiye'yi ilk defa geçtiğini yazmismistim ama Mahfili Hocam bunu kabul etmemisti. Maalesef bilimde etki göstergeleri de hiç iç açıcı değil. Belki yine başa dönmek gerekecek. Hukuktan ben de umudu kestim ama en azindan eğitim reformu yapalım, yoksa uretemeyecegiz. Bu çok açık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda yerden göğe kadar haklısınız. Çok geri düştük. Ama İran konusunda emin değilim.

      Sil
  56. Gezi olayları başladığı için ekonomi bozuldu denek çok yanlış çünki Geziden kısa bir süre sonra Fed deprem etkisi yapan parasal genişlemeyi sona erdireceğini açıkladı, evet Türkiye'de pekçok olay oldu ve Siyaset ekonominin önüne geçti ancak bu zaten ülkeyi yönetenlerin suçuydu.. İnsanları birbirbine düşman etme yolu ile Siyasi başarı sağlamanın hiçte karlı olmadığını gördük ki aklı başında insanlar çok krz uyarmıştı.. Yanlış Suye politikası yüzünden bugün Afrin operasyonu zorunlu oldu, Açılım gibi ipe sapa gelmez politikalar sonucu fatura çok ağır oldu.. Adaleti çökerttiğin için Fetöcüler en tepe yerlere kolayca yardımınla yerleşti sonra da 15 Temmuz darbe girişimi oldu, kısaca hepsi siyasetin yanlışları başarıları nasıl sahipleniyorsanız bunları da kabul etsin o yazıyı yazan arkadaş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sinan haklısın. akp nin ekonomi ve dış siyaseti hamasetten ibaret. esadı devirmeye omanlıcılık oynamya kakmasalardı bugün Suriyelilere 30 milyar dolar harcanmayacaktı.güneyimizde kürtler bulunmayacaktı.inşaat sektörüne bu kadar para gömülmeseydi bu kadar dış borcumuz olmayacaktı.

      Sil
  57. Hocam izninizle yazınızı Facebook sayfamd paylaştım... Çok teşekkürler... Saygılar Hocam

    YanıtlaSil
  58. O degil de bu 'kirilgan' besli icerisinde biz bile kirilmadiysak digerleri demek ki gayet saglammis. Bu lafi uyduranlar da simdi yeni seyler uydurmaya devam ediyorlar. Goruluyor ki ne Ciflik Bank gibi olusumlara, ne de bu tip 'tespitlere' inananlar hic bitmiyor.

    YanıtlaSil
  59. hocam kırılgan beşlinin döviz kurlarının yanına, güncel faiz oranlarını da tablo olarak verseydiniz keşke..nefis olurdu..

    YanıtlaSil
  60. Size cok kaba bir soru soracagim lutfen cevap buyurun
    Bir A ulkesi dusunun yasadiginiz dogma buyume vatandasi oldugunuz

    Bu ulkenin;
    a) %5 Enflasyon %10 issizlik Cari acik0Butceacigi0 olsun
    b) %10 Enflasyon %5 Issizlik Cari acik0Butceacigi0 olsun

    Yukaridaki siklardan hangisini secerdiniz bu yasadiginiz ulke icin? a mi b mi?
    Benim cevabimi merak ediyorsaniz b) sikki derim

    Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ülkenin iki şık için de düşündüğünüz büyüme oranlarını da verirseniz ben de kabaca yanıtlayabilirim.

      Sil
  61. Değerli hocam, teşekkür ederiz. Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  62. Hocam herkes konut stok fazlalığı emlak balonu ve mütahitlerin isyanını vs konuşuyor.Bu konu hakkında da bir yazı yazıp bizi aydınlatsanız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlis anlamayin fakat, bu konuda bir yaziya gerek var mi? Sokakta yürürken basinizi arada bir yukari kaldirin, satilik konut ya da dükkan satis ilanlarin fazlaligini farkedeceksiniz.

      Sil
    2. Konut satışları düşüyor. Yeni konutlar eskisi gibi kolay satılamıyor. Reklamlara bakmak bile yeterli.

      Sil
  63. Hocam ekonomik verilerle ilgili grafikleri elde edebileceğimiz ücretsiz program var mıdır? siz nasıl elde ediyorsunuz?

    YanıtlaSil
  64. Hocam %25 tasarruf oranımız özel sektörün mü yoksa genel mi yani vergiler de %25 tasarruf oranının içinde mi?

    YanıtlaSil
  65. Aşağıdaki link, dunya hukukun ustunlugu endeksindeki siramizi gosteriyor. Son 10'daki yerimizi korumusuz. Bizden sonrakilerde mahkeme dahi yok. Ekonomik yorumunuzun farkli bir açıdan istatistiki yorumu olsa gerek:

    http://m.dw.com/tr/türkiye-hukukun-üstünlüğü-endeksinde-sonlarda-yer-aldı/a-42396140?xtref=https%253A%252F%252Fwww.google.com.tr%252F

    YanıtlaSil
  66. BASİT ANLAŞILIR KOLAY.konuları hiç uzatmadan kafa karştırmadan basitçe türkiye borçlanmadan her gün cari açık vermeden nasıl yaşayacaktır. borçlarını nasıl ödeyecektir. kısa vadeli orta vadeli çözümleriniz nedir borçlanmaya devam edersek ilerdeki proplemlerimiz neler olacaktır.borçlanmaya bu şekilde yaşamaya devam edebilirmiyiz.bu konlarda net açık yazılar görüşler yazmadan kırılganlık konusunda tek yazı yazmamışız demektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorunlara çözüm için ilk olarak eğitimi öneriyorum ve bu yolda ilk sizi eğiterek başlıyorum.

      http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=PROBLEM

      Sil
  67. Hocam, bu gidişle Merkez Bankası 250 ve 500 TL gibi yüksek değerli banknot basar mi? 100 TL bozuk para oldu artik ne yazık ki, hemen bitiyor.

    YanıtlaSil
  68. Hocam merhabalar, Ali Babacan'ın görevde olduğu ve görevde olmadığı dönem arasındaki kıyaslamayı yapabilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişilere bağlı yorum yapmak benim stilime uygun değil.

      Sil
  69. BASİTÇE ÜRETMİYORUZ. AMA TÜKETİYORUZ.cari açığın anlamı üretmeden tüketmektir.üretmeden tüketenler bir gün iflas eder.iflas etmese bile aldıkları kredilerin faizi yüzünden bir türlü iki yakası bir araya gelmez.bir çok yorumcunun söz etmediği rakamların arasına gizlediği şey bu.türkiye bu yüzden kırılgan. 9 milyar dolar devasa bir para. her ay buna yakın parayı Amerikalılardan almanlardan Fransızlardan borç alarak tüketiyoruz. hem onlardan borç alıyor hemde sövüyoruz. bizi yıkmak istiyorlar diyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok dogru bir tespit.. tanerus8 in yazdiklarina bizim Köyde

      "" Tasima suyla Degirmen dönmez"" derler. Sanirim ayni kapiya cikiyor.

      Sil
  70. Hocam say sayasına göre arz arttığında bu fiyatları düşürerek mi talebi artırıyordu yoksa artan arz direk talebi artırarak fiyatları değiştirmiyor muydu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Say Kanunu, ekonominin henüz yeterince parasallaşmadığı, trampa sisteminin devam ettiği dünyada geçerli bir yasa. Koyununu pazara getiren kişi karşılığında 10 tavuk alıp gidiyordu. Her arz kendi talebini yaratmış oluyordu. Bugün böyle bir şey söz konusu değil. Hatta tam neredeyse tersi geçerli: Her talep kendi arzını yaratıyor.

      Sil
  71. Saygideger Hocam, gercekten cok dogru ve yerinde saptamalardan olusan bir yazi olmus. Herzamanki gibi yalin, anlayabilecegimiz bir dille anlatmissiniz. Elinize emeginize saglik.

    Ülkemizde özellikle ekonomik veriler hic de icacici gözükmüyor.

    Aslinda bugünlerin gelecegi, Halk tabiri ile "Bagira bagira geliyor" misali belliydi. Özellikle yandas medyanin korkunc bir algi yönetimiyle ülkemizi adeta Alice hrikalar diyarinda misali hergün hayali ve gerceklesmesi mümkün olmayan müjdeler herseyi tospembe göstermesi bile artik fayda etmiyor. Bohca heryerden patlak vermeye basladi gibi geliyor bana.

    Her ne kadar konumuz disinda olsa da merak ettigim bir konu var.. 15 yildir yapilan büyük bir yanlislik konusunda da ayrintili bir yazi yazmanizi rica edebilirmiyim.

    Konu...15 yilda, sözüm ona karli olmadiklari icin özellestirme adi altinda ülkemizin en degerli yeralti ve yerüstü kamu degerlerimizin satilmasi makyajiyla peskes cekilmesi.
    ülkemizin bu derecede ekonomik darbogaza girmesinin en belirgin debeplerinden birisinin de, bilmem katilirmisiniz bu satislar oldugu kanaatindeyim.

    Ögreniyoruz ki, 15 yilda 68 milyar Dolarlik satis olmus ve özellikle stratejik onlarca kamu mali yabancilara verilmis.

    1986 ile 2002 dönemine Kadar toplam 8 milyar Dolarlik satis yapilmis

    2002 - 2018 dönemine kadar,

    Toplam 94 kurulusun kamu payi..10 Liman.. 40 tesis ve isletme (fabrika).. 81 Elektrik santrali..36 Maden..3 Gemi..3.480 tasinmaz Satilmis..

    Bu arada stratejik olarak kritik bircok sektör yabancilarin eline gecmis.

    Bankacilik %55.. sigorta %70.. Enerji %20.. Ilac %70.. Akaryakit %65

    Elde kalmis 14 Seker fabrikasinin basina gelenleri son birkac haftadir izliyoruz.

    Tekel in satisini hatirlarmiyiz. Alelacele peskes cekilen bu nadide kurulus satistan 7 yil sonra Ingilizlere 10 Kati fiyat ile Satilmis.

    Ögrenmek istedigim, amaci verimsiz ve karli olmadiklari icin ülke ekonomisine daha fazla üretim ile katki yapmak icin (hatirlayiniz satislarin gerceklesmesi icin kamuoyunda yapilan propagandayi) satilan bu kuruluslarin bugünkü durumu nedir. ülke ekonomisine ne kadar katma deger ilave etmisler. istihdama katkisi ne olmus. zarar ediyor diye satilan (ki hepsi de zarar etmiyordu) bu kuruluslarin kar zarar durumu su anda nedir..

    Özellikle gelecegimiz olan yeralti madenlerimizin durumunu cok merak ediyorum.

    Hocam, bu konuda bir calisma ya da sizin calismaniz varmi.? yok ise düsünürmüsünüz.?



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz ayrıntıda bir çalışmam yok. Bu konu biraz kapsamlı bir konu. Bir yüksek lisans tez konusu olabilir: Özelleştirme ve Türkiye Uygulaması. Tek tek özelleştirilen büyük işletmeleri ele alıp özelleştirilmeden önceki durumu neydi özelleştirildikten sonra ne oldu incelenebilir.

      Sil
  72. Giray Darmaz26 Mart 2018 01:22

    Temel göstergelerden birisi bütçe dengesidir. Ülkem malesef topladığı vergiden fazla harcıyor. İlk başta yapılması gereken gereksiz harcamaları kısmaktır. Ayak ve yorgan meselesi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin ekonomik göstergeleri arasında en az sorunlu olanı bütçe dengesi.

      Sil
  73. Ben tamamen bilmedigimden sormak istiyorum Hocam: Ege Bey'in yazısıni okudum. Ekonomik reform icin gerekli sey cari acigi cozmek, cari acigi cozmek icin de tek sey dövizin pahali olmasidir diye anladim. Peki ama nereye kadar, üst limit de mi yok kur için? Bir de ihracatçılar ne düşünüyor bu konuda? Ornegin sepet kurun 5 ya da 6 ya da 16 TL olmasi onlari mutlu eder mi? Son olarak ithalatçilar ithalat yapmayacak mi, bu is kollari kapanacak mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Ege bey bu konuyu yıllardır söylüyor. Ben aynı şekilde düşünmüyorum. Çünkü Türkiye üretiminin yüzde 65'ini ithal girdi kullanarak yapıyor. Bunun da önemli bir parçası petrol, doğalgaz gibi bizde olmayan girdiler. Türkiye'nin ithalatı kabaca 250 milyar Dolar, İhracatı 150 milyar Dolar olduğuna göre ve ithalatın yüzde 15'i tüketim malı olduğuna göre kabaca 212 milyar doları üretimde kullanılıyor. Bu durumda 212 - 150 = 72 milyar dolar iç tüketimde kullanılan üretim için harcanıyor demektir. Kuru yükseltirsek ne olacak? Bu kadar miktarın da iç fiyatı yükselecek yani enflasyon artacak.
      Türkiye'nin sorunlarının çözümü kuru yükseltip faizi düşürerek çözülecek kadar kolay olsaydı emin olun şimdiye kadar on kez çözülürdü.

      Sil
    2. adsız 20.22doların üst sınırı dolar talebinin ihracatımızla turizmle ve diğer gelir kaynaklarımızla karşılayabildiğimiz noktaya kadar yükselmesine izin verilecek.üst sınır bu. gerçek değer de bu.

      Sil
    3. GERÇEĞİ ÖĞRENMEK ZORDUR.tüm nato ülkelerinde aynı yazılım kullanılır.tüm nato uçakları gemileri ve diğer silahlarının yazılımını diğer nato ülkeleri görür tanır. türkiyeden bir savaş uçağı kalktığı zaman fransa kanada Yunanistan vs bilir.yazılımlar yeni silah montajları bilgi dışında yapılmaz. türkiye için geçerli olan Amerika Yunanistan fransa vs içinde geçerli.bunu bilmezseniz ki bilmenizi istemezler milli yazılım yapıyoruz derler. bununlada yetinmezler aselsan mühnedilseri öldürülüyor diyede aspagras uçururlar herkes inanır.dombili inekçiye inananlardan farkları kalmaz tüm insanların.gerçeği öğrenmek için gayret emek ve zeka her zaman gerekli.

      Sil
  74. Kimse kusra bakmasın, yukarıdaki tarihlere bakarsanız Gezi olaylarından 1 hafta önce ekonomimiz en iyi zamanlarını yaşıyordu, açın rakamlara bakın, bunu gören AB ve ABD CNN'den canlı yayınlarla olsun diğer provokatif faaliyetleriyle olsun sürekli Türkiye'nin önünü kesmeye çalışıyor 4 yıldır, fetö darbeleri kumpas kasetler vs. ama korkmayın hükümetimiz olduğu sürece ekonomimiz çökmeyecek inşallah

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?