Kur - Enflasyon Kısır Döngüsü

Ekonomi açısından kısır döngü; fiyatların ve ücretlerin birbirlerini etkileyerek sürekli yükseldikleri piyasa durumunu ifade etmek için kullanılıyor. Kanımca bu tanım doğru ama yeterli değil. Daha genel bir tanım olarak; birbirini olumsuz şekilde etkileyerek sürekli daha kötüye giden iki veya daha fazla değişkenin durumu biçiminde bir tanım kısır döngüyü ifade etmekte daha doğru bir yaklaşım olur. Çünkü ekonomide birbirini olumsuz etkileyen şeyler sadece fiyatlar ve ücretler değil. Mesela kurlar ve enflasyon ya da riskler ve kurlar da aynı kısır döngüyü yaratabiliyor.  

Enflasyon tüketim ve yatırım harcamalarının yükselmesinden yani talep artışından kaynaklanıyorsa buna talep enflasyonu deniyor. Enflasyonun kökeninde üretim maliyetlerinin yani üretimde kullanılan üretim faktörleri ve girdilerin fiyatlarında artış varsa buna da maliyet (arz) enflasyonu deniyor. Eğer bir ekonomide üretimde kullanılan girdilerin önemli bir bölümü ithal ediliyorsa o zaman kur artışı da maliyet enflasyonunun en önemli nedenlerinden birisi konumuna yükseliyor.  

Türkiye’de sanayi üretiminde ithal girdilerin payının yüzde 60 dolayında olduğunu tahmin ediyorum.[i] Bunun anlamı Türkiye’de üretilen 100 Dolar değerindeki bir malın ortalama olarak 60 Dolarlık bölümünün ithal girdilerden oluştuğudur. Buna göre USD/TL kurunda ortaya çıkan her 1 TL’lik artış Türkiye’deki üretimin imal giderlerini 0,60 TL artıracak demektir. Bu artışın fiyatlara yansımaması ve dolayısıyla enflasyonu artırmaması düşünülemez. Fiyatlarda oluşan artış enflasyonda yükselmeye yol açtığında bu kez risklerin arttığını düşünen kişi ve kurumlar Dolar taleplerini artırmaya yönelince kur yeniden yükselmeye başlıyor. Kur yükselince yeniden maliyet ve fiyat artışları gündeme geliyor ve süreç en baştan tekrar işlemeye başlıyor.

Bu anlattıklarımı şöyle bir şemada özetleyebilirim:  


Buna göre kur atışıyla başlayan ilk hareketten sonra bu şemadaki gibi işleyen bir kısır döngü içine giriliyor.

Bu kısır döngüden çıkmak için Merkez Bankası, kurdaki artışı (enflasyonda artışa neden olduğu gerekçesiyle) durdurmak amacıyla Türkiye’ye giren döviz miktarını artırmayı ve içeriden dövize yönelik talebi kırmayı hedefleyerek faiz artırımına gidiyor. Buradan umulan yarar döviz talebinin kırılması ve dolayısıyla kurların önce stabilize olması sonra da gerilmesi ve dolayısıyla enflasyon yaratıcı baskıların kaldırılması. Faiz artırılınca ilk ağızda kurlar gerilemeye başlıyor ama bu gerileme devam etmiyor, bir süre sonra yeniden artışa dönüyor.



Üretici, kur artışının getirdiği maliyet artışını her zaman burada olduğu gibi tamamen tüketiciye yansıtamayabilir (satış fiyatlarına koyamayabilir.) Eğer iç talep yeterince yüksek değilse bu artışların bir bölümü üretici üzerinde kalabilir. O zaman da üretici fiyat artışlarıyla (Yİ - ÜFE endeksi artışı) tüketici fiyat artışları (TÜFE endeksi artışı) arasında farklar oluşmaya başlar. Mesela Haziran ayı verilerine göre Türkiye'de Yİ-ÜFE'deki 12 aylık artış yüzde 23,71 iken TÜFE'deki artış yüzde 15,39'dur. 

Bu aşamada sorulması gereken soru şu: Faiz artırımı normal koşullarda kurlarda stabilizasyon ve dolayısıyla maliyet kökenli enflasyonda fren etkisi yaratması gerektiği halde niçin yaratamıyor? 

Bu sorunun yanıtı da ülkenin risk derecesini gösteren CDS primlerindeki[ii] harekette saklı. Yılbaşında 155 olan CDS primi bugün 300 düzeyinde ise riskleri artıran bir takım yanlışlar yapılıyor demektir. Bu durumda o riskleri düşürecek adımları atmadan sürekli olarak faizleri artırmaya yönelmek bir süre sonra maliyet enflasyonuna faizleri de eklemek anlamına geliyor.





[i] Bu tahminin dayanaklarından birisi için şu çalışmaya bakılabilir: Türkiye İmalat Sanayiin İthalat Yapısı, TCMB Çalışma Tebliğleri,  Mart 2010 Şeref SAYGILI, Cengiz CİHAN, Cihan YALÇIN, Türknur HAMSİCİ, s.62
[ii] CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir anlamda kredi sigortası gibi çalışır. Yunanistan devletinin borçlanma tahvilini alan bir kurum düşünelim. Bu kurum bu tahvil karşılığında Yunan devletine belirli bir faiz karşılığında belirli bir süre için kredi vermiş olur. Vade sonunda tahvili verecek ve anaparasını, birikmiş faiziyle birlikte geri alacaktır. Diyelim ki bu kurum Yunanistan’ın bu tahvilin bedelini geri ödeyeceğinden endişe duyuyor olsun. Bu durumda bu kurum bu tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa götürecek ve ona belirli bir bedel ödemek suretiyle Yunan devletinin vade sonunda ödememesine karşılık CDS şirketinin ödemesi garantisini satın alacaktır. İşte bu kurumun CDS şirketine ödediği prime CDS primi (risk primi) deniyor. Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir. Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.  


Yorumlar

  1. Elinize sağlık öncelikle. Önceden zaman kazanmak için faiz arttırıyorduk yapısal reformlar vb. uygulamaları yapmak için. Ancak günümüzde faiz arttırmak da bize zaman kazandıracak gibi durmuyor ve attığımız faiz adımı bize bumerang gibi dönüp enflasyonda, kurda vb. başlıklarda yansıyor olumsuz anlamda. Zaman kazanmamız için ne gibi adımların atılması ya da ortodoks ekonomi politikasını mı uygulamak gerek? Yoksa artık zaman kazanmayı düşünmeyip direkt yapısal reformlara mı girişmek gerek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız artık faiz artırarak zaman kazanacak aşamaları geçtik. Faiz artırsak bile etkisi bir haftadan fazla sürmüyor artık. Faizi artırmakla birlikte bir takvime bağlanmış yapısal reform programını ilan etmek lazım. Ve o takvime sıkı sıkıya bağlı kalarak ilerlemek lazım. Artık söz verip de tutmayacak kadar itibar yok sanırım.

      Sil
    2. Hocam, yapısal reform nedir? Bir yazınızda somut ornekler ile anlatabilir misiniz? Belli sektörlerde üretim ve ihracat yapacak firmalara vergi avantaji, cok dusuk faizli kredi vermek gibi şeyler midir?

      Sil
    3. Yapısal reformların içeriği hakkında bilgi verebilir misiniz?

      Sil
    4. Yapısal reform; ekonominin yapı taşları üzerinde etkisi kısa vadeli olan para politikalarından ziyade etkisi daha uzun vadede hissedilebilen ve sorunların temeline inerek çözüm üretmeye yarayan yapılandırmalardır. Yani para politikalarından; örneğim faiz arttırımı bir ağrı kesici ise, yapısal reformları bir ameliyat diye düşünebilirsiniz. Yapısal reformlar daha çok işin tedarik kısmında etkili olmayı hedefler; amaç daha verimli bir üretim ortamı yaratmaktır ve sosyal hayatın diğer katmanlarını söz gelimi hukuku da kapsar. Yapısal reformlar bir bütün olursa etkili olurlar ama örnek olarak kapsamlı vergi reformu, daha net ve anlaşılır vergi sistemi, harcamalarda kısıntılar, ihalelerde saydamlık, adil bir hukuk sistemi, mantıklı ekonomik hedefler ve gerçekçi veriler ve bu hedeflere giderken kimlerin liderlik edeceğine dek geniş bir yelpazeyi de içine alır.

      Siyasi irade için ateşten gömlektir çünkü kısa vadede politik anlamda verimli sonuçlar alamazsınız hatta aksine acı ilaç içiren ve hastayı ağlatan gaddar bir doktor imajı üzerinizde kalıcı olabilir ve seçim kaybedersiniz. Politika daha çok demagoji ve şeker dağıtanın prim yaptığı bir alandır, ve can acıtan gerçekçi eylemlerin günlük düşünülen bazı ülkelerde politika üzerinde yaratacağı baskı da malumunuzdur, işte o nedenle yapısal reformlar daima daha geciktirilir ve bu nedenle kaçınılmaz olunca yüksek bedellere rağmen devreye alınır; bu özellikle kıskanılan ülkelerde, genel olarak geçerli bir durumdur

      Tabii erken müdahale ne kadar iyiyse; geciktirildikçe kangrenlerle dolmuş bir sisteme müdahele de o kadar zor ve acılı hale gelir ama bütün bunların yanında temel olan zararın neresinden dönülürse dönülsün kar olacağıdır.

      Sil
    5. Teşekkür ederim .Ben daha çok ivedilikle atılması gereken somut adımların neler olduğunu sormuştum.

      Sil
  2. Bunu aciklayan bir model var mi bilmiyorum ancak gunumuz dunyasinda talep enflasyonunun maliyete evrildigi bir durum var.

    Ornegin et uretiyorsunuz, talep enflasyonu olusuyor ve siz bunu ithalat yaparak frenliyorsunuz. Daha sonra cari aciginiz artiyor ve gecmiste yasamadiginiz talep enflasyonu size maliyet enflasyonu olarak donuyor.

    Su an faiz artislari da kuru frenledigi icin degil, talebi kistigi icin enflasyonu baski altinda tutacak, sayet kur dusuk kalir ve ithalat devam ederse talep devam edecegi uretim artmayacagi icin bugun duran fiyat yarin gene artacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buna benzer bi model var. R. Nurksenin yoksulluk çemberi diye.

      Sil
    2. Bu da yukarıdaki kısır döngünün içinde bir çark, doğru.

      Sil
    3. Bu uzun zamandır benimde merak ettiğim bir konu. Et fiyatları, maliyet enflasyonu nedeni ile arttığında ve devlet bunu ithalat ile frenlediğinde (Adsız, 14:54'ün dediği şekilde) bu hem cari açığı arttıran hem de üreticinin daha az kazanması nedeni ile arzı azaltmasıyla sonuçlanan bir duruma neden olmaz mı? Bunun sonucunda et fiyatları bu sefer arz/talep dengesizliğiyle daha fazla yükselmez mi? Aynı zamanda arz düşünce daha fazla ithalat yapacağımızdan cari açık dolayısıyla maliyet enflasyonununda ortaya çıkması beklenebilir. Bu cümlelerde "et" yerine "mercimek", "patates", "soğan" koyduğumuzu varsayarsak çok olumsuz bir kısırdöngüye mi giriyoruz?
      Ekonomist değilim, eğer bir yanlışım varsa şimdiden özür dilerim.

      Sil
    4. Kisisel tecrubemi paylasabilirim. Arkadasim olan bir ciftlik muduru et fiyatlarini artip haber oldugu gunlerde artis gosteren hayvan fiyatlari ile alakali olarak, onceki yillarda fiyatlarin dusuk oldugunu yeni yeni para kazanildigini ve bu yuzden hemen her gun yatirim yapmak isteyenlerin cifliklerini gezmek icin talepte bulundugunu soylemisti. Arkadasim ic anadoluda zamanina gore oldukca buyuk bir sut ciftligini yonetiyordu. Ancak ithalat soylentileri basladiktan sonra bicak gibi ilginin azaldigindan bahsetmisti.

      Gercekten de o donem et fiyatlarindaki yukselisi ithalat kesti (bunda yerli ureticinin de akillanmasinin rol oynadigini dusunuyorum). Gelin gorun ki bununla birlikte hayvanliga yatirim yapacak insanlar da ilgilerini cektiler. Belki de bir yerlerde insaata basladilar kim bilir. Dahasi besi isi yapan isletmeler de ithalatci olmaya basladilar. Cunku uretme riskine girmek yerine, hazir hayvani ithal etmek daha kolaylarina gitti. Ulkeyi bakanliktan daha fazla dusunmek istemediler.

      Olayi sadece ithalat diye de gecistirmemek gerekir. Ithalat dogru bir politika izlenirse faydali olabilir. Ornegin hayvan irkini degistirmek/gelistirmek icin ithalat yaparsiniz, ya da ic hayvan hareketlerini engellemek/dengelemek icin bir bolgeye ithalat yaparsiniz (orn. dogu illerine komsu ulkelerden ithalat vs.). Ancak politikasiz, sadece ticaret icin, uc bes firmanin lobisi sonucu ithalat yaptiginizda su an basimiza gelen olur. Almanya'dan, Fransa'dan hayvan ithal eder duruma gelirsiniz ki azicik akli selim sahibi birisi hayvancilik ile ugrasanlara ne kadar buyuk bir ihanet yapildigini gorur.

      Politika deyince madem bu kadar yanlis neden insanlar oy veriyor noktasina geliyoruz. Cok miktarda et tuketenler zaten vermiyordu, ancak goruluyor ki sira sogana, patatese felan geldi. Yani politikacilar bu sorunu ya cozecek, ya da gidecekler, artik hareket alanlari kalmadi.

      Sil
  3. Hocam yazı için teşekkür ederiz. Artık sizden günde bir tane yazı bekliyoruz, zamanınız bol artık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Her gün yazmak kolay değil.

      Sil
  4. Hocam yine yıllardır sizin dediğiniz gibi yapısal reformlara ihtiyaç var günü kurtaracak faiz artışları artık kar etmiyor düşüşe geçen ekonomiye

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru da yapısal reform konusunda bir uzlaşı olduğunu sanmıyorum. Herkes yapısal reformu kendi istediği gibi anlıyor.

      Sil
    2. Hocam zaten hukuk ayağı da var hatta itibardan tasarruf dahi gerekebilir.

      Sil
  5. IMF'e verdiğimiz borçları geri isteme zamanı gelmiş gibi görünüyor :)

    YanıtlaSil
  6. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. Merkez Bankasının Hedef Enflasyonu'na artık kimse (kendi bile) inanmıyor.(İnanılırlık Primi) düşük olunca uyguladığı politika kimseye güven vermiyor. Beklentiler etkilenmediği için merkez bankasının uyguladığı politikalar resmen çöp oluyor! Üstelik bu çöpü kaldırmanın maliyeti ne de ayrıca katlanılıyor.
      Devalüasyon ve revelüasyon sabit kur sistemlerinde olur. Bizde esnek kur (daha doğrusu kirli kur) sistemi var.

      Sil
    2. Her şeyden önce Merkez Bankası'nın hedefi % 8 - 10 arası değil % 5. Ve o hedefi yıllardır değiştirmiyor. Halen de bu yılın hedefi % 5 olarak duruyor. Sizin dediğiniz % 8 - 10 tahmin. Yani % 5 hedef alıyor ama tahmini daha yukarıda oluyor gibi bir tutarsızlığın içinde MB. Yani Haziran ayı itibariyle baktığımızda hedef ile gerçekleşme arasındaki sapma 3 kattan fazla. Bu durumda MB'nin doğru para politikası uyguladığı söylenebilir mi?
      Önümüdeki dönem bu vaatler nedeniyle enflasyonun düşürülmesi mümkün görünmüyor.
      Ben faizlerin devamlı yükseltilmesi gerektiğini söylemiyorum. Tam tersine faiz artırmak, eğer yanında yapısal reformlar devreye sokulmayacaksa bir işle yaramaz, sadece erteler diyorum.

      Sil
  7. Hocam yine yıllardır sizin dediğiniz gibi yapısal reformlara ihtiyaç var günü kurtaracak faiz artışları artık kar etmiyor düşüşe geçen ekonomiye

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ama yapısal reformu aynı şekilde anlamıyoruz. Mesela bu yeni anayasayı yapısal reform olarak anlayanlar var. Oysa bugün eski anayasaya dönsek (ki o iyi bir anayasa değildi) bu yapısal reform olabilir.

      Sil
    2. Hocam merhaba. Benim hatırladığım kadarı ile en son 2001 bankacılık, enerji vb piyasalarda yapılan yapısal reformlar dışında başka bir örnek göremiyorum. Size göre neler yapılmalı artık?

      Sil
  8. Merhaba Hocam,
    Dövizin yükselmesinin bir sebebi dış ticaret açığı değil midir? Kur ile dolaylı yollardan oynamaktansa ciddi bir hamle ile en azından keyfi ve lüks amaçlı ürünlere kota koyulamaz mı?
    Bir şekilde ithalat düşerse döviz talebi azalmaz mı? Döviz talebinin azalması kuru düşürmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son artışın nedeni TL basılması

      Sil
    2. Azalır tabi ama keyfi ve lüks amaçlı ithalat dediğiniz, toplam ithalatın sadece yüzde 2 - 3'ü. Bizim ithalatımızın büyük çoğunluğu petrol, doğalgaz gibi girdiler ya da makine teçhizat gibi yatırım malları. Bunlar olmadan üretim olmuyor.

      Sil
    3. Volkan Bey, o kadar çok sorun varken devletin bu şekildeki müdahaleleri dostlar alışverişte görsün şeklinde olur, kaldı ki bizim ülkemizde devlet ne kadar az müdahele ederse her şey o kadar güzel olur, ne kadar çok müdahele ederse de o kadar kötü. Kral çıplak demek zor, ama samimi olarak müdahele öncesi ve müdahale hedeflerini ve müdahale sonrası 10 yıllık kırılımları inceleyin, göreceksiniz.

      Sil
    4. hocam selamun aleyküm.Bizimle bilginizi paylaştığınız zaman ayırdığınız için ne kadar teşekkür etsek az olur.siz ve yaşar erdinç hocam gibi hocalarımız iyiki var. sorum cari açık petrol ve doğal gazdan kaynaklanıyorsa buna yapacak çok bir şeyimiz yok çünkü ithal etmeye mecburuz değil mi?

      Sil
  9. Selam Hocam,
    IMF bize ne kadar para vermeli ki birşeyler yoluna girsin?
    100 Milyar dolar mı? 50 Milyar dolar mı?

    100Milyar dolar olsa, faizi ne olacak? %5 mi, %4mü, %6 mı?

    Bir de önümüzde ticaret savaşları var, sanırım kendi kendine yetme oranı en yüksek olan
    ekonomiler çok kazançlı çıkacak, diğerleri acayip zarar görecekler bu durumdan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu sadece parayla çözülecek bir konu değil. Ekonomik yapının değişmesi lazım.
      Ticaret savaşlarından bütün ekonomiler zarar görecek. Çin en büyük zararı görecek ekonomi çünkü geliri ihracata dayalı.

      Sil
    2. Hocam ticaret savaşları 2 yıl sonra sıcak savaşa dönüşür mü?

      Sil
    3. Derecesine bağlı, dönüşebilir.

      Sil
  10. Selam hocam,
    Sizin blog Kendime Yazılar idi, şimdi bu blok altına basit bir forum eklemesi yapabilir misiniz?

    Böylece okurlarınız da kendilerine yazılar yazarlar, tartışma ortamı yaparlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O benim tek başıma yapabileceğim bir şey değil. Çünkü her yazıyı okuyup kontrol etmem lazım ki içinde suç oluşturacak, hakaret teşkil edecek şeyler olmasın. O da bir kişinin yapabileceği iş değil.

      Sil
  11. Kur artışının altına birde cari açık yazarsak heralde döngü tamamlanmış olacak hocam:)

    YanıtlaSil
  12. Hocam, bugün açıklanan enflasyon verileri ile son faiz artışının 261 baz puanı buhar oldu diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
  13. Merkez Bankası % 5 enflasyon hedefi ile gerçeğin çok falza dışında kaldı enflasyon % 15 ile merkezin hayel enflasyonuna cevap olarak 2 kat daha fazla. Gerçekleri sürekli saklayamazsınız sorumluluklardan kaçamazsınız. Pisaya fiyat düzeltmesi yapacaktır mutlaka şuan zaten piyasada fiyatlar maliyetleri karşılamıyor. Kira gelirleri firma kazançlarından çok çok fazla olduğu için kapatan dükkanlar sürekli artıyor. Devlet gayrimenkul sektöründeki bu yüksek satış rakamları ve kira getirisi ile kendi ayağına sıktı bu sürdürülemeyecek kadar hızlı ve yüksek oranlı gayrimenkul fiyatları ile Türkiye gerçeğini yansıtmayan maliyetler oluştu ki bunu yurtdışından gelip yatırım yapanlar bile söylüyor kiralar yüksek olduğu için birçok firma çıktı türkiyeden. Konut kirası dükkan fabrika kirası ve Fiyatları çok fazla uçuk seviyedeler buda Türkiyedeki alım gücünün çok çok çok fazla üzerinde bir fiyat buna acil müdahele edilmesi gerekiyor. Asgari ücret ile Ortalama Ev kirasının aynı olduğu bir ülke olduk.

    YanıtlaSil
  14. Hocam, yazınız için çok teşekkür ederim.

    Bizim sorunlarımız merkez bankasının çözebileceği sorunlar değil. Halkına adil davranmak yerine sadece kendine oy veren yada parasal çıkar sağlayanları koruyan devlet, eninde sonunda çökecektir. Kişilerin ve şirketlerin kanun önünde eşit olmadığı yere hiç kimse gelmez. İmkanı olan da kaçar.
    Şu anda borsanın büyük bölümü yabancı yatırımcının elinde ve bu yatırımcılar dolar olarak rekor düşük borsa nedeni ile Türkiye'den çıkamıyorlar. Türkiyedeki demokrasi ve adalet(kanun önünde eşitlik) sorununu düzeltsek bile net yabancı yatırımın gelmesi çok zor. Ancak borsadan kaçmak isteyenler ile değiş tokuş olacaktır.
    Türkiyedeki sanayiye gelirsek, %60 oranında ithal girdi olan sanayimiz aynı oranda ihracat yapamadığı için, yaptığımız sanayi üretimi cari açığı kapatmak yerine beslemekte. Ayrıca Türk lirasının değer kaybı ile beraber, firmaların çalışanlarına ödediği ücretler ciddi oranda düşmüş durumda. Ülkede güven ortamı olmadığı için yüksek kar eden(Ama borsa değerleri hızla düşen) sanayi şirketleri, bu karları türkiyede değerlendirmeyi uygun görmüyorlar.
    En önemli sorun ise, maaşlı özel sektör çalışanlarının ücretlerindeki bu düşüşün vergi gelirleri üzerinde yaratacağı baskı. Devletin topladığı verginin çok büyük bir kısmı bu grup üzerinden geliyor. (Kamu çalışanlarının ödediği vergi, devletin bir cebinden alıp diğerine koyması şeklinde olduğu için ihmal edilmeli.) FED'in ABD ekonomisinin düzelip düzelmediğini anlamak için baktığı önemli kriterlerden bir tanesi saatlik ücretler. Bizde hem sendikaların yıpranmış olması hemde yeni iş bulmanın çok zor hale gelmesi nedeniyle, çalışanlar düşük ücretlere ses çıkartamıyorlar.
    Bu işin sonunda Türkiye ikiz açık ile karşı karşıya kalacak. Üstte bahsettiğim devletin sürekli sağdığı gruba daha fazla vergi yükleyemeyecek. Bu insanlarda artık para kalmadı.
    Eğer hemen şimdi demokrasimizi düzeltmez, kanunlarımızı ve bu kanunların adil olarak uygulanmasını sağlamazsak, Türkiye'de yapısal reform yapabileğimiz bir ekonomik sistem kalmayacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  15. Teşekkürler Hocam kısa ama çok açıklayıcı bir yazı olmuş. Merak ettiğim, "Enflasyonun bir kaç ay içinde peak yapıp sonra gerileyeceği" gibi bir açıklama olmuştu. Siz de böyle mi öngörüyosunuz ve bu tahmin sizce hangi beklentiye dayanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada seçim sonrasında yapısal reformlar yapılacağı beklentisi vardı sanırım. Ben öyle düşünmüyorum.

      Sil
  16. Bu konuda "faiz = acil kaçış rampası"dir.

    *kaçiş rampasi: adana pozanti otoyolunda orneği gorulebilir. Acil kaçış rampası karayollarında genellikle fren sorunları nedeniyle kontrolden çıkan araçların güvenle durmasını sağlar. Rampa; toprak, kum, mıcır ya da mekanik elemanlardan oluşabilir.

    YanıtlaSil
  17. Güvenlikten sorumlu kişiler güvenliği riske sokuyorsa, maliyeden sorumlu kişiler anayasa ihlallerine susuyorsa, OHAL komisyonu Anayasa Mahkemesinden daha yetkili ise... bunun ekonomik sonucları olur. OHAL kalksa bile ekonomik etkileri hemen geçmez. Faiz artırımının 3. Gündem sonra işe yaramamasi gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ohal eskisinin bir sorusu ve sorunuydu.
      Simdinin bir sorusu ve sorunu degil
      Yeni anayasa ve yeni anlayis rejim ohalli yapiyi kendi genetiginde normal olarak getiriyor.Yani olagan hal durumu yok hep olagaustuluk var

      Ohal kalksin vsler demode bir soylemdir artik 24 hazirandan itibaren

      Sil
  18. Hocam,
    UFE 23% iken TUFE'nin 11% olmasinin, yani UFE buyuktur TUFE mantığı nedir? Ureticinin maliyeti artiyorsa bunun tuketici fiyatlarina yansıması en az UFE kadar olmaz mi? Aradaki 12%'lik fark ureticinin kârinin azalmasi anlamina mi geliyor? Cok teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet üretici, talebin yeterli olmaması nedeniyle bunu tam olarak fiyata yansıtamıyor demektir. Ama bir süre sonra ya yansıtacak ya da batacak.

      Sil
  19. "Bu aşamada sorulması gereken soru şu: Faiz artırımı normal koşullarda kurlarda stabilizasyon ve dolayısıyla maliyet kökenli enflasyonda fren etkisi yaratması gerektiği halde niçin yaratamıyor?"

    Faiz arttirimi ayni zamanda talep kökenli enflasyonda da düşme etkisi yaratir, degil mi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü faiz artırımı tek başına kısa süre etki yapar. Enflasyona neden olan sorunları çözmek lazım.

      Sil
  20. Mahfi bey, kulislerde şu iddia dolaşıyor:

    Önümüzdeki en yakın (erken/baskın) genel seçimlerde siyasete gireceğiniz, milletvekili adayı mı / Cumhurbaşkanı adayı mı olmaya henüz karar vermediğiniz, bu sebeple NTV'den ayrıldığınız, tüm enerjinizi Türkiye siyasetinin düzeltilmesine ve ekonomiyi tekrar rayına yerleştirmeye vereceğiniz söyleniyor.

    NTV'den ayrılışınızın sebebi, siyasete hazırlanmak için mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam 1750, az daha çalıştıran belki olur, iyi denemeydi diyemem. Yazı hayatında başarılar

      Sil
    2. Siyasetle uzak yakın bir ilgim yok. Elbette siyasal görüşlerim var ama her görüşü olan siyasete girmek. Türk siyaset tarzı ve anlayışı benim düşünce yapıma uygun değil. Hatta taban tabana ters.

      Sil
    3. Hocanın görüşünü ve siyasete bakışını iyi kötü biliyoruz ama mesele bir kişinin transferiyle (acemoğlu söylentisi) çözülebileceğini düşünmek hem siyaset hem de ekonomiden anlamamaktir... Mahfi hoca dahi ekonomiden sorumlu olsa hukuk devleti ilkelerinin kevgir olduğu yerde toplumun cogunlugunun lehine bir düzelme olmaz..

      Sil
  21. Enflasyon yakında gelecek zamlarla dahada yükselir ve yıllık enflasyon %15 olur. Piyasada yakında fiyatlara zam yapmak zorunda kalacak mecbur bu fiyatlarla işletmeler dönemez ve batarlar. Hükümete güvenip ekonominin iyi gittiğini zanneden ve piyasadaki dalgalanmalara aldırmayan herkes gerçeği yakın zamanda görecek ve maliyetlerin3 göre ürünlerinde fiyat değişikliği yapmak zorunda kalacak buda enflasyonu yükseltecek fakat en kötü durumda olan yine asgari ücretle iş yapan ve iş arayanlara olacak bu fiyatlar en çok serbest piyasada çalışan özel sektörde asgari ücrete mahkum olan insanları ezecek.

    YanıtlaSil
  22. Hocam fiyatlardaki artiş ücretlere yansimazsa enflasyon yukselmez, ya da daha az yukselir ifadesi dogru mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle doğru değil. Bizdeki enflasyonun asıl nedeni ne ücretler ne de gıda. Asıl neden yarattığımız riskler sonucunda kurların yükselmesi.

      Sil
  23. Hocam mevcut durumu çok net açıklayan bir yazı olmuş. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  24. bence kurların yükselmesini iktidar partisi istiyor. cari açığı azaltmak için ihracatı arttırmak zor olduğu için ithalatı azaltmak istiyorlar. Diğer gerekçe çalışanların ve devletten maaş alanların ücreti ile faiz geliri elde edenlerin kazançlarını enflasyon ile eritmek istemeleri..
    Emeklilere havadan 1000TL verilmesi ile patates-soğan artışları arasında bağ olduğunu düşünüyorum. Emekliler paramız yok diyemezler daha yeni 1000TL aldılar..

    İktidar partisi, faize giden paranın inşaata gitmesini istiyor fakat konut fiyatları düşmeye başlarsa, TL faizde de reel getiri elde edemeyenlere 2 seçenek kalıyor altın ve döviz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar riskli bir işin içine kimse isteyerek girmez diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Kurlarin yukselmesi maalesef cari aciga merhem olmadi olacaga da benzemiyor
      Emeklilere verilen para talep kaynakli bir enflasyonu olusturmus olma ihtimali yuksek.
      AKP,zaten enflayon sayesinde issizligi ucretleri dusurmek istedigini oteden beridir soylerim.

      Sil
  25. gelişmekte olan ülkelerin toplam enflasyonu kadar enflasyon veriyoruz.Cari açık,kur da ki volatilide ,Trump'ın Avrupa'ya meydan okuması ve tabi Iran'ın durumu (Petrol Fiyatları)+ FED,ECB hatta BOE ile BOJ'un şahinleşmesi....

    Hocam hem https://monetaryevents.blogspot.com/ yeni yazımda belirttim bu bir sarmal enflasyon canavarı hortladımı nerde durur belli olmaz...

    YanıtlaSil
  26. Hocam cok tesekkürler. Ilk defa kur Faiz ve enflasyon iliskisini bu kadar acik bir sekilde anlayabildim. Elinize saglik.


    CDS primi olayini ve baglantisini tam anlayamadim. Biraz acabilirmisiniz. Sadece 155 ten 300 ciktigi yazilmis. Bu yükselme azdiginizdan anlasiliyor ki iyi birsey degil sanirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. CDS yükseldikçe ülkenin yurt dışından borçlanma maliyeti artıyor. Ülkenin borç ödeme kapasitesi nekadar yüksek, riski ne kadar düşükse CDS primi de o kadar düşük olur. Örneğin Almanya'nın CDS primi 11, Rusya'nın 140, Türkiye'nin 302, batık kabul edilen Yunanistan'ın 317. Bizimki de yakında oraya gelecek gibi duruyor.

      Sil
    2. CDS kavramını yazının sonuna ekledim.

      Sil
  27. Hocam doktora yeterlilik sınavına hazırlanıyorum. Bugün Taylor-Romer Modelini inceledim. Modelin kesin olarak savunduğu husus, enflasyon haddi yükselince reel faiz haddinin KESİNLİKLE yükseltilmesi gerektiğidir. Taylor Prensibini uygulamayan ülkelerin enflasyon haddinin ne kadar dramatik bir şekilde arttığını görünce ülkem adına ne kadar üzüldüm anlatamam. Göz göre göre yanlışa nasıl doğru diyorlar. Üstelik sonradan doğru olanı uygulamaya çalışsalar da bunun maliyeti çok büyük oluyor.

    YanıtlaSil
  28. Mahfi bey

    YouTube'un ABD'deki yönetim merkezi bir takım kararlar almış:

    1. Sitede, bundan sonra, "enflasyon sebep, faiz sonuçtur" cümlesi ve benzeri geçen bütün dillerdeki (Türkçe dahil) videolar yayından kaldırılacakmış.

    2. Bu cümlenin ve benzerlerinin geçtiği yeni video yükleme girişimleri filtrelenip engellenecekmiş.

    3. Başka başlıklarla yüklenen videolar içinde, konuşma esnasında "enflasyon sebep, faiz sonuçtur" geçiyorsa, o kısım ya kesilecek ya da o video toptan kaldırılacakmış.

    4. Bütün bunları takip etmeleri için, 50000 kişi istihdam etmişler.

    5. YouTube yöneticilerinin yaptırdığı akademik ve akademi dışı bütün araştırma sonuçlarına göre, 21. yüzyıldaki ekonomi biliminde, "enflasyon sebep, faiz sonuçtur" ifadesi geçerliliğini yitirmek üzereymiş. 21. yüzyılda "enflasyon sebep, faiz sonuçtur" ifadesi, insanları, piyasaları yanlış yönlendiriyormuş.

    Bütün bunlardan haberiniz var mıydı Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlginç bir yorum , kaynağınızı paylaşır mısınız lütfen. Gerçekten bu konu önemli.

      Sil
    2. Konuyla ilgili kaynak belirtir misiniz?

      Sil
    3. Haberin asılsız olduğu, bu iş için 50.000 kişinin işe alındığı ibaresinde saklı. Bunu denetleyebileceğiniz programlar var artık.

      Sil
    4. Bir trol beyanı. Sizin gibi trollerin burada ne işi var, gidin islami-islamcı finans yazarlarını takip edin.

      Sil
  29. Hocam yıl sonu için olumlu/olumsuz neler bekliyorsunuz? Reformlari yapabilecek/uygulayabilecek bir kabine kurulur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başkanlık bu yüzden geldi. Parlementer eski sistemde karar almak çok yavaş idi, şimdi iki günde hepsi çözülür

      Sil
    2. Padişahın dolara düş demesi yeterli olacaktır. Hocam Etkili ekonomi reformları yapabilecek bir ekip kurulacağına inanıyor musunuz?

      Sil
    3. Bilmiyorum ama bu iş artık ekip işinden çok mentalite işi galiba.

      Sil
    4. Kimsenin elinde sihirli deynek yok. Ekip kursaniz bile yapilacaklara sonucta tek kisi karar veriyor. Ekip hicbirseyi degistiremeyecek malesef o yuzden bu ekibe girmek istiyenler de cok olmayacak bence.

      Sil
  30. Yerel seçimler erken yapılmalı ve artık 5 yıl seçim olmasın yeter sürekli seçimle geçen yıllar bıktırdı eski sistem kötü dediler sürekli seçim dediler bıktırdılar artık. Belediye seçimleride 2018 yılında yapılıp bitmeli ekonomi bukadar kötü ike gelecek yıla seçim sarkıtılmamalı bence ve artık 5 yıllık seçimsiz planla icraatlere başlanılmalı yapısal reformlar hayata geçirilmeli. Genel ve Yerel seçimler 5 yılda bir aynı yıl içinde yapılmalı ve o yıl içinde bitirlmeli en büyük yapısal reformlardan biri olur. Ekonomi 2019 için tekrar seçim moduna sokulmamalı kesinlikle yapılsın bitsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence hiç seçim yapılmadan direk bu bakkallar belediyelere devam etsin. Yada sn Cumhurbaşkanı kritik belediyelere kayyum baskan atasın, bir de seçim olur uğraşmadan reformlara devam edelim

      Sil
    2. Secimler filan onemli degil, bir sekilde yapilir nasil olsa. Muhim olan yapisal reformlar. Ancak bu yonetimin yapacagi yapisal reformlar icin mucize beklemeyin. Bir tanesi butun liselerin imam hatip'e donustirulmesi olacak. Digeri de cikacak kanunlarin dine uygunlugu icin Diyanetten icazet alinmasi olabilir. Sonucta bu yonetimin tek bir amaci var: Turkiye islam cumhuriyeti. Yapisal reformlar da buna hizmet eder yonde olacak. Gercek disi beklentilere girip kendinizi kandirmayin. Iran'in durumuna bakin neye benzeyecegimizi gorun. Yakinda kambiyo rejimi degisirse hic sasmam dogrusu, bunu yapmanin tam zamani. Artik engel kalmadi.

      Sil
  31. Merhaba,

    "Fiyatlarda oluşan artış enflasyonda yükselmeye yol açtığında bu kez risklerin arttığını düşünen kişi ve kurumlar Dolar taleplerini artırmaya yönelince kur yeniden yükselmeye başlıyor."

    Artan enflasyon, dövize talebi, TL tutulan tasarruf reel değer kaybına uğramasın diye arttırıyor herhalde. Başka bir sebebi var mı yukarıdaki cümlenizden çıkarabileceğimiz?

    Syg.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esas neden o, bir de yabancılar riskler arttı diye dövizini alıp çıkıyor.

      Sil
  32. bizim öncelikle ithal etmek yerine üretmemiz, tasarruflarımızı artırmak için ise islami yöntemler sunulmalı; yabancı tasarruflara mecbur olmamalıyız. Ayrıca hocamında dediği gibi yapısal reform şart. MB nin faiz artırımı katılaşmış ve gazı sonuna kadar açık olan ocağa su koymaya benziyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir yorum, bence de İslami yöntemler gelmeli, öncelikle faiz düşürülmeli, üretim ortamı oluşmalı.

      Bu faiz ile kim yatırım yapar

      Sil
    2. İslami yöntemde faiz yok mu?

      Sil
    3. islami iktisat modeli veya bu yönde herhangi bir çalışma yok. var olan sisteme eleştiri var. eleştiren kişilere nasıl bir sistem istiyorsun modelini koy ortaya diyende yok hep alkış alkış.

      Sil
  33. Geçen ay blogunuzda döviz kurunun enflasyona geçişinin (reel efektif kur 80 altı durumda) artık % 100 e yaklaşacağını düşündüğümü dolayisiyla enflasyonun ekonomistlerin beklediğinin çok üzerinde gerçekleşmesini beklediğimi paylaşmıştım. Bu kez de ben haklı çıktım hocam. Bir de akaryakıta normal zam yapılsaydı rakam 17 mi olacaktı.
    Bu hormonlu ekenomik faliyete devam edebilmenin tek yolu yabancıların kendi rızasıyla döviz getirmesi ile mümkün yoksa her seferinde artan faizle cezbedilerek getirilmesiyle gidilecek yer kısır döngü. O zaman bu kadar borçlu ve verimsiz ekonomiye kim daha fazla para verip parasını riske atacak. 2 yıldır zarar yazdılar zaten. Bir de dış koşullar negatif iken.
    Kısaca bu analizin sonucu kemerleri sıkı bağlayın diyor.

    YanıtlaSil
  34. Sayin Hocam, bahsettiginiz dongunun surebilmesi icin piyasada dolasan para miktarinin gittikce artmasi gerekiyor. Bu da faizlerdeki artisin sebebini veriyor. Bundan yola cikarak da cari hesaplarin kapatilmasi icin yatirimlardan vazgecildigi, odenmeden devredilen borclarin faizinin katlandigi, fonlara gelen talebin girisim degil batik kredileri dondurme yonunde oldugu goruluyor. Bu borc ve pahalilik yuku, eninde sonunda zincirleme iflaslarla son bulacak. Uretmeyen bir ekonomideki son surat likidite dongusu baska bicimde nasil aciklanabilir?

    YanıtlaSil
  35. Kalıcı çözümler bulmak için ongorulen yapısal reformlar bir dizi süreç gerektiriyor. Ayrıca bu reformların siyasi ayağında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı verilen yerli ve milli rejimin açmazları olduğunu söylemek de çok yanlış olmaz.
    16 Nisan ve nihayetinde 24 Haziranla köprüden önceki son çıkışı da kaçırmış olduk. Elbette geriye dönülmesi imkansız bir olgu değil ama çok zaman kaybettirecegi aşikar.
    Daha gün yüzü görmemiş nurtopu gibi krizlere de gebeyiz. 2018 son çeyreğinden itibaren hissedilebilir sarsıntılarin öncül kimildanmalari başladı diyebiliriz.
    Velhasıl bu hastalıktan acı çekmeden kurtulamayacagimiz kesin.
    Tek endisem sagiltim ve nekahetin öngörülen uzun süreden daha uzun sürebilme ihtimali.

    YanıtlaSil
  36. Sayın hocam yazınız için kendi adima teşekkür ederim.
    Entelektüel ve aydın kişilere karşı bazi kesimler tarafindan tarihin her döneminde ve her toplumda olumsuz bakıldığı olmuştur lakin kimlerin kalıcı olduğu ve kimlere saygı duyulduğu da apaçık ortadadır.
    Toplumun; okuyan, yazan, çizen kısacası düşünme eylemini gerçekleştirebilen bireylerinin ezici çoğunluğu size, duruşunuza ve karşılık beklemeden yaptıklarınıza büyük saygı duymakta.
    Ben sizi tanımaktan ötürü kendimi cok şanslı addediyorum.
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Kıvanç bey, Cübbeli Ahmet olarak bilinen sonsa Ahmet ünlü hocanın takipçisi, Mahfi hocadan daha fazla.

      Kimlere saygı duyulduğu ortadadır.
      Toplumun; dini hayata önem veren, kısacası ibadet eylemini gerçekleştirebilen bireylerinin ezici çoğunluğu sayın Cübbeli Ahmet Hoca'ya, duruşuna ve yaptıklarına büyük saygı duymakta.

      Sil
    2. Kıvanç bey çok teşekkür ediyorum.

      Sil
    3. Sayın Adsız 08:44,
      Tekrar belirtmek istiyorum: ''Toplumun; okuyan, yazan, çizen kısacası düşünme eylemini gerçekleştirebilen bireyleri'' ibaresini kullanmıştım. Sizin verdiğiniz örnekteki kişiyi takip edenlerin saydığım eylemleri bırakın yapmayı aklının ucundan dahi geçirdiklerini düşünmüyorum. O yüzden onlar otomatikman kapsam dışı kalmış bulunuyorlar.
      İyi günler.

      Sil
  37. Hocam sorumu tekrar sorayım yıl sonu enflasyon beklentiniz nedir? Daha önce 13 veya 14 gibiydi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir noktada dolar+enflasyon, üfe ve tüfe eğrilerinin altlarında kalan alanların eşitlenmesi gerekiyor. Doların son 1 yılda %31 arttığı ve petrol ve emtia fiyatlarının da arttığı göz önüne alınırsa, çok da uzun olmayan bir sürede tüfenin bu değeri geçmesi gerekiyor.
      Mahfi hocamızın tahmini kadar kredibıl olmasada, benim tahminim bu sene 16,5 2019 için ise 24. 2020'de ise üçlü dalga olarak hem dolar artışının hem de üfedeki artışın üzerine çıkarız.

      Sil
    2. Yılsonu enflasyon faize remi takar.

      Sil
  38. Hocam merhaba , yazılarınız için teşekkürler kafama takılan bir soru var yanıtlayabilir misiniz ?
    Nominal kur artışı ile reel kur artışının etkileri arasında fark var mı var ise nedir buradaki kilit noktayı anlatabilir misiniz ? Reel kur artışı fiyatlar genel düzeyi üzerinden nominal kur artışı nasıl gerçekleşiyor

    YanıtlaSil
  39. Mayıs'da para basıldı. Dolaşımdaki para miktarı aşırı yükseldi ve TL doğal olarak değer kaybetti. Kurban bayramında yine emekliye para dağıtılacak malum. Yerel seçimler de var. Bedelli çıkmazsa yine para basılır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam kardeşim, para basıyor ise bu millet için basıyor, senin benim geleceğimiz için basıyor.

      Ne olmuş ki emekli iki gün sevinsin keyfini sürs.ün

      Sil
    2. Parayı basınca TL nin değeri düşüyor, enflasyon artıyor. Karşılıksız para basınca yitirilen başkasının geleceği mi?

      Sil
    3. Bu hafta duruma bakacağız, emisyonda düşüş yoksa yani para arzındaki artış kalıcıysa enflasyondan da ümidi kesmek gerekir.

      Sil
    4. Para arzındaki artışın geçici olması nasıl oluyor? Eski ve yıpranmış banknotların tedavülden kaldırılması şeklinde mi? Yani bu hafta emisyon düşerse basılan para finansman amaçlı basılmamış demek midşr?

      Sil
    5. Para basilip basilmadiginin en direk anlasilmasi emekli bayram ikramiyesini cekenlere soracaginiz acik ve basit soru ile mumkundur

      yeni gicir gicir banknotlar mi cektiniz?

      Sil
    6. para basiyorlarsa kurda olasi atak eli kulagindadir.Piyasaya giren para ya mal ve hizmete ya dovize talepi arttirir

      Sil
  40. Hocam merhaba. Yazi icin tesekkurler. Kamuda KIT ler in finansmani konusunda teziniz var. Buna yakin bir konu olarak Turkiye deki yap islet devret modelinde uygulanan fiyatlamalar ve verilen garantileri detaylica yorumladiginiz bir yazi kaleme alabilir misiniz? Halk buju devlet yapsaydi daha iyiydi derken ozel sektor ve devlet de tam tersini iddia ediyor. Simdiden tesekkurler.
    Not: daha once yazdiysaniz link de olabilir hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://www.mahfiegilmez.com/2014/04/yap-islet-devret-ve-hazine-garantisi.html
      http://www.mahfiegilmez.com/2017/03/vagon-liden-yap-islet-devrete.html

      Sil
  41. Hocam yazı için teşekkür ederiz.
    Yapısal reformları yaptığımızı varsayalım bu yapılmış halimizle enflasyonumuz %5-8 arasında olsa bile FED faizi %2-3 iken bizim faizimiz bile (8 enf+3 fed+ 3 csı ) bile ancak 15-16 olur gibi geliyor

    Saygılarla

    YanıtlaSil
  42. Hocam yastık altında önemli miktarda döviz ve altın olduğunu düşünüyor musunuz? Mb'nin elindeki döviz ve altın rezervlerine bakarak oluşturacağı algılarla kayıt dışı döviz ve altını piyasaya sürecek gücü ve güveni var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya Altın Konsey'inin tahminine göre Türkiye'de yastık altında 3500 ton altın var. Döviz miktarı bilinmiyor.
      MB'nin bunları algı yönetimiyle yastık üstüne çıkaracak gücü ve itibarı olduğunu sanmıyorum.

      Sil
    2. Aynen katılıyorum. Mesela geçtiğimiz yıllarda altın hesabı uygulaması oldugunda insanların bir kısmı cagriya uydu. Ama daha fazla insan ellerindeki altın ve dövizleri elinde tuttu çünkü bu çağrının zamanlaması iktisaden islerin iyi gitmediği algısını güçlendirdi. O günden bu yana algı daha da guclendi. Önümüzde yerel seçim var üstelik. Simdi zam yapma zamanı seçimler yaklaştıkçâ onu da yapamayacaklar. İşimiz zor kisaca Mahfi bey. Sevgiler

      Sil
  43. Hocam merhaba
    Birçok değişkenin enflasyonu etkilemesiyle birlikte ithal girdileri %20-30 lara inderemedigimiz surece de bu kisir döngüye girme riskimiz kur uzerinden her donem olacaktır. Buna çözüm olarak hammadde ve enerji atılımı ülkemiz şartlarında (kaynaklarında) mümkün müdür ?
    Saygılarımla
    Eski bir öğrenciniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Oğuzhan,
      Ne yazık ki bizde petrol ve doğalgaz kaynağı çok düşük düzeyde bir üretime imkan veriyor. O nedenle alternatif kaynaklara ve bunlar dışındaki girdileri burada üretmeye odaklanmamız gerekiyor.

      Sil
  44. Bu videoda hersey anlatiliyor. İzlemenizi oneririm
    https://youtu.be/-pYpCme8yVs

    YanıtlaSil
  45. Mahfi bey siz iktisattan anlamıyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ben iktisattan anlamam, ekonomiden anlarım.

      Sil
  46. Mahfi Hocam, yazınızla ilgili olmayan soru soranları hep eleştirirdim ancak bu sefer ben aynısını yapacağım zira kafama fena halde bir şey takıldı. Ben TL cinsi yatırımlarımın performansını 1 aylık TL mevduat faizinin vergi sonrası getirisi ile kıyaslarım. Eskiden bu kıyas getirisini piyasadan bildiğim oranlar çerçevesinde kafamdan belirlerdim, fakat TCMB'nin EVDS veritabanını yeni keşfettim ve artık daha bilimsel çalışmak istiyorum. Fakat sizce burada hangi faiz oranını kıyas (benchmark) olarak almalıyım? Hem ağırlıklı ortalama faiz oranları hem de fiilen uygulanan azami faiz oranları bu portalde raporlanıyor. İlki bana suni olarak düşük geliyor zira mevduatlarını düşük faizli kamu bankalarında tutan çok sayıda insan var. İkinci de bana suni olarak yüksek geliyor zira ben 10 Milyon TL mevduatı için pazarlıkla %20 faiz koparan biri ile kendimi kıyaslayamam. Ne önerirsiniz? Bir de, ağırlıklı ortalama faiz verilerinde akım(%) ve stok(%) olarak belirtilen şeyler neyi ifade etmektedir?
    Hocam en iyisi size Sarıyer'in en iyi (ve en pahalı!) balıkçısında bir yemek ısmarlayayım da kazan-kazan olsun! Teklifimi kabul ederseniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana sorarsanız bu tür karşılaştırmalar için en iyi benchmark 2 yıllık gösterge tahvil faizidir. Piyasayı en iyi o yansıtıyor. Bloomberg HT de var. Akım günlük oranı gösteriyor stok ise geçmiş ortalamayı.
      Yemek teklifinize teşekkür ederim, yemiş kadar oldum.

      Sil
  47. daha basit bir anlamda, CDS için kredi notu; aracı kurum için ise sigorta şirketi denilebilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani benziyor diyelim. Ama o amaçlarla kullanılıyor.

      Sil
  48. Sayın Hocam Kur ve Enflasyon kısır döngüsünün yanında CDS'ten bahsetmişsiniz peki kredi derecelendirme kuruluşlarının(fitch...vs) kredi notları da CDS'leri doğrudan etkilemekte midir? Çünkü Kredi Derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye ilişkin Kredi notu ve mevcut CDS'in 300 düzeyinde olması bu ikisinin arasında doğrusal bir ilişki olduğuna işaret eder durumdadır. Yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Etkiliyor ama CDS çok daha güncel. Her gün her an ülkenin durumuna göre değişebiliyor. Oysa kredi notu çok daha donuk.

      Sil
  49. Sputnik-tr, "Türkiye'nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi (REK), TL'deki değer kaybına paralel haziran ayında da düşüşünü sürdürerek 77.1 ile veri tarihinin en düşük seviyesine geriledi."

    hocam detayli olarak guncel bir REK yazar misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz eski bir yazı ama amaca hizmet ediyor hala.
      http://www.mahfiegilmez.com/2012/11/reel-efektif-doviz-kuru-endeksi-nedir.html

      Sil
  50. Hocam son yks sınavına kardeşim girmişti. Bana matematik sınavının tamamen mantığa dayalı olduğunu söyledi.Ales tarzında bir sınavmış. Kardeşim ticaret lisesi mezunu. Sizin gibi birçok aydınlar da ezbere dayalı sistemden analitik düsünmeye gecilmesini, mantığın ön planda olması gerekliliğini haklı olarak savundunuz. Yalniz bir sorunumuz var. Egitim politikasinı oluşturanlar genç arkadaşların ezbere dayalı bir sistem ile yetiştiklerini unutuyorlar. Sorunu sadece sınavla cözmeye calışmak ögrencilere büyük haksızlıktır. Ozel ders alamayan, parasi olmadigi icin kolejlerde okuyamayan veyahut lisede akli başına gelen genç arkadaşlarımızı da kucaklayacak bir sistem oluşturulmalı diye düşünüyorum. Sizin kitleniz büyük, saygın makamlara hitap ediyorsunuz. Yurtdisindaki egitim politikalarına da hakimsiniz. Bu konu üzerine sizden derin bir yazı bekliyoruz. Belki sayın bakan ve ekibine bir kılavuz olur. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru çok haklı bir yorum ama ben yazılanın kılavuz olacağını sanmıyorum.

      Sil
  51. Hocam ulkenin ekonomisinden enflasyonundan etkilenmeyen tek faaliyet spor kulupleri gibi. Milyon dolarlik transferler yapmaya devam ediyorlar.. kasalarindaki milyon dolarlar ulke ekonomisinden bagimsiz sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bir kredi kartıyla ötekinin borcunu kapatan milyonlarca tüketiciyle aynı durumda spor kulüpleri. Büyük çoğunluğu batık durumda. Normal koşullarda kimse bunlara kredi vermez, borç yenilemez ama kimse battı diyemiyor. Battı derse alacaklar zarara yazılacak onlar da etkilenecek o nedenle yüzdürülüyorlar.

      Sil
  52. Hocam, Ekonomi Bakanimiz Nihat Zeybekci,"Bazı ürünlerdeki zamlar ekonominin gereğidir" demis.

    Bu aciklamayi ülkedeki yüzlerce ekonomistin veya Iktisatcinin gözünün icine bakarak yapabiliyor.Bu rahatligi saglayan nedir..

    Suclu Ekonomi denen seydir diyor yani. Bizim sucumuz yok. Zamani geldiginde biz zammi yapariz cünkü geregi budur yapmak lazim diyor.

    Bu Ekonomi Bakaninin ait oldugu iktdar en son secimde %52 oy Aldi ve rejimi degistirdi.

    Benim merak ettigim böyle bir toplumun ayakta kalabilmesi mümkünmü.?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilemiyorum hep birlikte yaşayıp göreceğiz

      Sil
    2. Toplum zaten ayakta değil, devlet ayakta.

      Sil
  53. http://www.milliyet.com.tr/samanin-fiyati-gecen-yila-oranla-ekonomi-2686058/

    samana zam geliyor davarlarim iyi beslenemiyor sut vermiyor
    Iki tane comar cinsi kopegim var. Anadolu Comari turunden onlari uzaya yollayacagim deney olsun diye eger uzay programimiz basarili olursa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Samana boşuna para vermeyin. Biraz beklerseniz onları balya balya TL ile beslemek daha ucuza gelecek....

      Sil
    2. Bence sen de git uzaya kopeklerinin basinda, ne olur ne olmaz mukayyet olursun.

      Sil
    3. Anadolu comariyim saman makarna komur yiyorum

      Sil
    4. 18:18
      ye gardes ye... benim icinde ye bi guzel afiyetle... bu gazla insan bile yersin sen

      Sil
  54. Hocam %60 ithal girdiye bağımlıysak montaj ekonomisi söz konusu olmaktadır.Ihraç edilen malların ne kadarlık kısmı ithal girdilerden oluşmakta.%60 ordada var ise devaluasyon gereklimidir.Cari açık için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyanın her ülkesi ithal girdilere bağımlı. Almanya, petrolü, doğalgazı ithal ediyor. Birçok sanayi girdisini dışarıdan alıyor. Alman otomotiv sanayiine biz de birçok girdi satıyoruz. Önemli olan bunları alıp içeriden katacaklarınızla yüksek teknoloji içeren bir ürün yapıp pahalıya satabilmekte. Biz bunu yapamıyoruz. İthalatımızın yüksek teknoloji içeren kısmı yüzde 15, ihracatımızın yüksek teknoloji içeren kısmı yüzde 3,5. Öyle olunca ihracatın ithalatı karşılama oranı düşük kalıyor.

      Sil
  55. Hocam merhaba; Bu faiz ve kur artislarinjn zaten sermayeleri kisitli olan sirketlere yansimasi daha sonrasinda banka bilancolarindaki etkisi ne buyuklukte olacak? Bddk kendi raporlarindaki aciklamalar bu faiz artislarinin cok ciddi bir sermaye kaybina yol acacagini gosteriyor ustune kur etkisi de sirketlerin isini zorlastiriyor. Bankalar kanailnda ne gibi riskler olusacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Giderek bu etki büyüyor. Taşınması zorlaşıyor. Bankaların çoğu aslında batmış olan alacaklarını yüzdürerek batmamış gibi gösteriyorlar. O nedenle batık kredi oranları gerçeği göstermiyor.

      Sil
  56. Hocam, gazete yazarları çok geniş bir kitleye hitap ettikleri için, genellikle makalelerinde de buna uygun bir dil kullanıp, konuların üzerinden şöyle bir geçip görüşlerini belirtiyorlar. Dolayısıyla onların yazılarından tam bir doyum alamıyoruz. Ama sizin yazılarınız bir araştırmaya ve analize dayanıp sonuç ortaya koyduğu için ve bilimsel yazıların sıkıcılığından da kaçındığı çok yararlı oluyor. NTV olayının, trollerin ya da benzer şeylerin sizi etkilemesine lütfen izin vermeyiniz. Siz bizim ekonomi alanındaki çıpamızsınız. Anchorman işte böyle olunur, örnek olsun herkese. Saygılar.

    YanıtlaSil
  57. Hocam şu konuları sıkılmadan okuyabilme sebebimsiniz Allah sizden razı olsun 🙏

    YanıtlaSil
  58. Ekonomist değilim ama muhalefet liderinin ve bir çok yazarın hapiste olduğu hukuksuz bir siyasi iklimde, sadece faiz, girdi vs ekonomik çözümlere odaklanmaktan hayır gelmeyeceğini orta ve uzun vade de dahil ekonominin yoluna giremeyeceğini sezebiliyorum. Ayrıca neredeyse yine pratik gözlemimle görebildiğim bir gerçek var: örneğin konserve balık ve daha bir çok kalemde rekabet ortamı oluşmamış ve ikili firmaların kartelinden bahsedilebilir, kanımca bu kartel meselesi de enflasyonist bir zemin hazırlıyor. Ne kadar özgürlük o kadar refah. Seviler.

    YanıtlaSil
  59. Hocam bizdeki enflasyon talep ağırlıkli mi yoksa maliyet mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de var ama ağırlık kur artışından gelen maliyet enflasyonunda.

      Sil
  60. Fiyatlar ve Ücretler sarmalına dönüşecek yakın zamanda.
    Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki ilişki birbirinden ters yönde kopuk ÜFE eğer TÜFE den daha yüksek ise yani üretici maliyetin altında ürün satıyor ise birzaman sonra işini yapamaz hale gelir batar. Uzun zamandır üretici eziliyor ve neden üretime dönmüyoruz diyerek saçma görüşler bildirenler neden üretici korunmuyor üretici ürettiği malı maliyetinin altında kaç kez verebilir bankaya borçlanmadan tarım ve hayvancılık yapan kimse kalmadı. Son üreticilerde yok olana kadar sağalım mantığı ekonomiyi ithalata sürükledi ve içinden çıkılmaz bir hal aldı artık.
    Ürün üreteceksin tarla su bakım işçilik elektirk mazot gübre tohum hepsinin maliyetini hesapla 10 hektar alana şu kadar ürün üretcem bu kadar ürün verecek diye hesap yap ve sonuçta ürün topladığında sana maliyeti 1,80 kuruş olan ürünü senden 1 liraya satmak zorunda bırakılıyorsan her seferinde kg fiyatında 80 kuruş zararı kim karşılayacak. Aynı şekilde hayvan üretimi ahır yem su elektirik veteriner samanı vd. 1 yıl bekle 10 hayvan kesim süresi 2 yıl sonra besledin büyüttün 2 yıl sonra 12 bin tl ye satacağın hayvan 12*10: 120 bin tl 120/24 ay: 500 TL aylık. 10 hayvan için aylık 1000 tl sadece yem paras verirsin 500 TL zarar edersin elektrik su ahır bakım veteriner slaj saman ölüsü hastası hariç hadi şimdi ürette görelim. bugün kiminle konuşursanız konuşun 1 ineğin sütü kendi yediği yem parasını karşılamıyor daha süt satma ilede hayvan kendini çeviremiyorsa ozaman niye ithal ettiğimizi ve niye üretmediğimizi çok kafası çalışanlar anlamış olur. her sene ekin ekersin aynı mahsülü alamazsın ya ürün yanar kuraklık olur randıman vermez hastalık bulaşır derken zaten tarımda risk çok yüksetir birde üstüne ekonomistler atar tutar sallar sonuçta ithal etmekte çözüm bulurlar ve yaşasın bakanımız olur. Sağılan hayvan kesilmez diye bir söz vardır ama bizde sağılan hayvan kesiliyor.
    Neden üretim yapılmadığını iyi analiz edin ve düşün artık gerçekten insanlar para mı kazanmak istemiyor yoksa sizin salladığınız gibi şehirli olduğumuz için mi, yoksa cuvaldızı kendinize batırıp üreteni ezdiğiniz için mi herşey ortada. İnsanlar bu asgari ücretle çalışmaktansa kendi yeri olan köyünde tarım hayvancılık yapmak istesede çoğu battı yıllarca biriktirdiğinide kaybetti biz bu işten anlamıyoruz çok uzaklaşmışız deyip tekrar şehire geri döndü asıl olansa DMO gibi kurumların dengeleyeci olmak yerine sevgili bakanın bir cümlesi ile ithalat yapıp kendi hayvanımızı kendi tarım ürünümüzü yok ederek bu hale geldik. tohum yasasına bakın israil tohumları bize neden satılıyor araştırın biraz. Hibritli tohumları alıp her sene tekrar tohum almak zorunda bırakılan vatandaşa hesap soracağınıza zamanın tarım bakanına ve hükümetine sorun.
    İnsanlar üretmekten kaçmıyor sizin dediğiniz doğru değil, doğru olan sonunda üretip zarar edeceğini gören kimse üretime değil kar edeceği inşaat sektörüne girer çünkü bugün tarım hayvancılık gibi farklı üretimde kar marjları bukadar yüksek olsa ozaman insanlarda bu alanlarda kendi işini yapar. HES projeleri tarım alanlarını yok etti kuraklaştı don yaptı ayrıca inşaat alanları tarım mera alanlarını yok etti çarpık düzensiz alanlarda TOKİ gibi yatırımlar bir sektörün ucuz yer maliyeti derken farklı sektörü bitirdi. artık araziye ulaşım zor, su alanlarına ulaşım çok çok zor, paraya ve yatırıma ulaşımda zor. Kolay ve bedava olan tek şey aklımızı kullanmak bilgimizi birleştirip kardeşçe ve istişare ederek karar vermek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsiz 23:25 uzun yazmis, Dogru yazmis.

      Yazmis da, ben yine de biraz farkli düsünüyorum. söyle ki..

      Hibritli tohumları alıp her sene tekrar tohum almak zorunda bırakılan vatandaşa cok kiziyoruz. belli ki kizmamizin nedenini anlayamamissiniz. Hatta tohum yasasini hazirlayip önümüze koyanlara daha fazla kiziyoruz. üreticinin de emekcinin de, emeklinin de, ögrencinin de milyonlarca issizin de buna benzer durumlarla karsilasmamalari icin.. cagdas demoktratik haklarina sahip olmalari icin onbinlerce insanimiz sandik baslarinda nöbet tuttular. Yapilanlari meydanlarda haykirdilar.Yillardir rakamlar ile durumun vehametini anlatmaya calistilar.

      Uzatmayalim.. Sonucta tüm bunlara ragmen 25 milyon gibi ezici bir cogunluk 24 Haziranda üzerine bir de rejimini degistirerek o Tarim Bakninin da icinde oldugu Hükümete oy verdi.
      Bizi yönetmeye devam et dedi.

      Daha 1 ay önce satilan 14 seker fabrikasindan iscilerin ve mühendislerin isten cikarilmaya baslandigi haberlerinin geldigi bu günlerde, Sayin yorumcunun cizdigi olumsuz tabloya ragmen.

      Ben de diyorum ki.. O üretici de, imalatci da, emekli de, cesitli sosyal imkanlardan yoksun isciler ile issizler de, ve özellikle atanamayan 1 milyon ögretmen ve yakinlari da

      Beter olsunlar...





      Sil
    2. Adsiz 09:22, vefa denen bir sey var. Iktidar hala onun ekmegini yiyor.

      Et fiyatlari artti da neden artti dusundunuz mu? Cunku insanlarin et tuketimi artti. Yurt ici uretim bunu karsilayamadi. Biraz sabretmek yerine kolaya kacinca da (cunku yuksek faizin getirmis oldugu dusuk doviz vardi) olanlar oldu. Iktidar partisinin bozulmaya basladigi iktidar anlayisinin ulke menfaatlerini dusunmekten zumre ve sahis menfaatlerini dusunmeye basladigi yillar da o yillardir.

      Simdi 'sayesinde et tuketebilen' (ve diger sosyal kazanimlar edinen) kitle minnet duyuyor iktidari destekliyor. (Bence son bir sans veriyor) Haksiz degiller, ancak iktidar bu minnet duygusunu haketmiyor. Cunku ismi ve tepesi ayni kalsa da, esasi itibariyle bu iktidar onlara o kazanimlari saglatan iktidar degil. Bunu da zamanla gorecekler.

      Sil
  61. Türkiye ekonomisi bütüncül bir yaklaşımla incelendiğinde sosyolojik, politik ve hukuki alanlarda icinden geçmekte oldugumuz sürecin kacinilmaz etkilerini yansıttığını söyleyebiliriz. Riskin arttigi bir ekonomide fiyatlama olanağı vardir ancak belirsizlik karşısında ekonomik aktorler fiyatlama yapamazlar. Politika etkinsizligi bunun en temel göstergesidir. Kısıtlı rasyonel karar alicilar icin en istenmeyen durum şu anda Turkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumdur. Kabine oluşumu neticesinde ekonominin direksiyonuna geçecek olan kişi derhal somut, erisilebilir ve rasyonel hedefler koymali ve güven olgusunu yeniden tesis etmenin yollarını aramalidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dedikleriniz ne yazık ki kolay yapılabilir işler değil. İşlerin iyi gittiğini ya da iyi bir ekonomi kadrosuyla düzelebileceği hayalini kuran insanlara kemer sıkmayla sonuçlanacak sıkıntılı önlemleri anlatmak o kadar kolay işler değil.

      Sil
  62. Hocam, müjdeli haberler son hizla gelmeye devam ediyor.

    "Flash..Türkiyeye resmen para akacak" diyor bir gazete. 150 milyar Dolar akacakmis.

    Yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılmasına ilişkin esaslar belirlenmis.

    Tebliğe göre 30 Kasım'a kadar Türkiye'deki banka veya aracı kurumlara bildirenler söz konusu varlıklarını serbestçe tasarruf edebilecek. Bu varlıklara ilişkin vergi dairelerine beyan gerekmiyor. Bildirilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacakmis.

    Uzmanlara göre Türkiye'nin yurt dışında yaklaşık 150 milyar dolarlık hesabı bulunuyormus.

    İşletmeler bu sayede bilançolarını güçlendirecek. Bu varlıkların bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde Türkiye'ye getirilmesi koşuluyla, yurt dışında hangi tarih itibarıyla sahip olunduğuna bakılmayacakmis.

    Hocam görüyorsunuz. Bu kadar basit bir durum. Siz yillardir burada bosuna yazip ciziyorsunuz. Isletmelerin bilancolarini nasil güclendireceklerini anladiniz mi simdi. Bunu yillardir nasil düsünemediniz de burada yazmadiniz hayret ediyorum.

    Adamlar rakami bile nokta atisi ile tespit etmis.O para 150 milyar kesin bu ülkeye akacak diyorlar. Dolarlar gökten yagacak ve ülkeye refah gelecek.

    Nasil Hocam. Sizce de yagar mi? akar mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok tutarsız değil mi sizcede. dolarla alışveriş yapmayacaktık hani dolara ihtiyacımız yok bizim denilen günleri hatırlayın daha çok kısa 2 sene önce değilmiydi. ulusal paramızla ticaret yaparız rusya iran ve çin paraları ile değiş tokuş yapmıyormuyduk o gazeteye göre. şimdide ekonomimiz şahlanacak 4 nala şaha kalkacak başkanlık gelecek ekonomi uçuşa geçecek falan dimi. yalnız dikkat etsinlerde at nalları dikmesin çok fazla şahlanmaya gelmez bu işler.

      Sil
  63. memura zam gelir mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama ekmege ve suya da zam gelir ve memura gelen zammi fazlasiyla alir goturur, mesele de bu zaten adsiz memur kardesim. Sadece fotosentez yaparak yasayabiliyorsan memur zammindan kazancli cikarsin. Memura ne kadar zam gelecegi asagidaki linkte var bir bak istersen.

      https://www.youtube.com/watch?v=f-V0FF8DIH4

      Sil
    2. 657 tabii tabii memurum memurluk kucuklukten beri hayalimdi. Yeni yonetim insaallah bizi memurunu enflasyon canavarina ezdirmez tum temennim bu.

      Sil
  64. munir hocam nassiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl ki aynı hatayı tekrarlayarak doğru sonuca varılamazsa aynı espriyi tekrarlayarak da sürekli güldürme etkisi yaratılamaz.

      Sil
  65. Syn Hocam, düşük kur yüksek faiz politikasını arar mı olduk ney. Yıllarca öyle idare ettik bi süre de böyle idare edebilir miyiz acaba. Bu döngünün sonu ne olur bizim asıl merak ettiğimiz o kısım. Tabi müdahalelere göre değişir elbette ama mevcut ekonomi yönetimin faiz karşısındaki tutumu belli. E bizim imalat yapımız ve kapasitemiz de belli olduğuna göre döngünün sonu hakkında ne diyebiliriz?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  66. Sayın hocam KDV kanununda değişiklik yaparak devreden KDV nin iadesi bir yapısal reform degilmiydi ve son anda bundan niye vazgeçildi acaba ben KDV iade servisinde çalışan biri olarak bunun yapılmasının güzel bir reform olacağını dusndüşünüyorum sizin görüşünüz nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar iyi düzenlemedir ama yapısal reform değildir. Niçin vazgeçildi derseniz bütçe sıkıntılı da ondan.

      Sil
  67. Resimdeki kısır döngüyü çok güzel anlatmışsınız . Ben ekonomist değilim. Mühendisim ve mühendisçe yorumlarım olacak. Her şeyden önce böyle bir döngü sadece kapalı sistemlerde olur. Üstelik termodinamik olarak bu döngünün kısır döngü olabilmesi için reversable yani geriye döndürülebilir olması gerekir. Yani her döndüğünde hiç hasar bırakmadan tekrar başa dönebiliyor olması gerekir. Gerçek hayatta olan ise bu döngüye dışarıdan çeşitli girdilerin ve dışarı doğru çıktıların olması durumlarıdır. Üstelik irreversability yani geri döndürülemezlik nedeniyle bu döngü her döndüğünde ciddi hasarlar verir ve sonunda teker kırılır , kaos çıkar ve yeni bir düzen kurulur. Tüm kısır döngüler stabilite yani kararlı düzenlerin talihine sahiptir. Tüm veriler ve gerçeklikler izin verse bile kısır döngüler ve kararsızlıklar da sonsuza tek sürmez.

    Ayrıca ülkeler ve ekonomiler inorganik değil organik reaksiyonların olduğu vasatlardır. Yani termodinamiğin kanunları için kümelenen ve doğan (yaratılan) enerji ve kütleyi unutmamak gerekir.

    Yine ayrıca , hiç bir enerji veya kütle yoktan bir anda ortaya çıkmaz ama yerin altındaki bir takım kaynaklar bir anda ortaya çıkmaya karar verir ya da yeni teknolojilerin gelişmesi ile sizin o an değersiz olan bazı kaynaklarınız değerli hale gelir. Basit bir soru Suud krallığıdaki araplar çok zeki insanlar mı ki de şu an dünyanın en büyük zenginliğine sahipler ? Buna biz halk arasında taksim edilmiş nasip diyoruz.

    Yani bu sistemlere Allah'ın doğrudan ya da dolaylı müdahalesini görmek gerekir. Evet Allah bir düzen kurmuş ve bunu insanların hizmetine vermiştir ama asla başıboş bırakmamıştır.

    Şimdi ben bu kısır döngüye bir kaç çomak sokayım o halde :
    1- Kısır döngü bir süre döner ve Türkiye'deki tüm büyük bankalar ve şirketler iflas eder. İşsizlik had safhaya ulaşır ve kaos çıkar. Sonra fırsatçılar doğar. Yeni zenginler ve medya oluşur . Yeni sömürü araçları devreye girer ve yeni bir denge kurulur. Alacaklılar farklı ülke ve güç odaklarından olduğu için uzunca bir süre alacaklarını alamayacak ve kayıplara uğrayacaklardır. Sebep oldukları kur yükselişi yine kendilerini vuracaktır.
    2- Türkiye'ye bir yerlerden anormal bir para girişi olur ve kısır döngü olduğu yerde çakılır kalır . Termodinamiğin enerjinin korunumu kanununda potansiyel enerji , ısı ve iş ile dengededir ama açık sistemlerde kütleyle çarpılmış entalpi giriş ve çıkışları bu dengeyi bozar. Buradaki entalpi giriş çıkışları ekonomide kayıtlı ya da kayıtsız para giriş ve çıkışları ile ölçülür.

    3- Mesela Moğolistan petrolleri yüzünden Çin ve Rusya arasındaki yüz yıllık ittifak bozulur ve belki savaş çıkar. Onlar kavga ederken biz dünyanın en büyük güçlerinden biri haline geliriz. Çünkü Ortadoğu ve Orta Asya ile ortaklıklar kurmuş ve Avrupa ile en azından ticari ilişkileri korumuş bir Türkiye'nin önünde kötü hükümetler bile duramaz. Ülke kendiliğinden kalkınır.
    4- Türkiye bir anda büyük bir enerji kaynağı bulur ve krizden çıkar.
    5- Bizimle uğraşma konusunda güç birliği yapanlar gün gelir bizim hakkımızda anlaşmazlığa düşer ve biri bize yardım etmeye karar verir.
    6- Bitcoin gibi teknolojiler sayesinde ve nedeniyle çok olumlu aynı zamanda olumsuz gelişmeler kapımızda. Müesses nizamın kurucu ve koruyucuları bizleri bankacılık sistemi ile kontrol altında tutuyorlar. Ama aynı düzen hiç bir şekilde para akışının izlenemediği bir nizamı ve kaosu beraberinde getirmeye ilginç bir şekilde karar vermiş gibi görünüyor. Kara para aklama diye bir şey kalmayacak. Ambargolar tamamen geçersiz hale gelecek. Bu arada Dolar'ın tüm gücü yerle yeksan olacak ve bunlar çok yakın bir gelecekte olacak şeyler.

    Belki de faiz ile kurulmuş olan dünya egemenliğini daha fazla para kazanmak için bu düzeni kuranlar kendi elleriyle yok edecekler. Allah kulunu cezalandıracağı zaman aklını alıp ona yanlış yaptırırmış.

    Bir mühendis olarak hayatta olan her şeye termodinamik kanunları ile bakarım. Bir müslüman olarak buna manevi boyut da eklerim. Yukarıda yazdıklarım bunların bir yansımasıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Termodinamiğin hiç bir yasası ekonomide işlemez Cemal bey. Çünkü burada işin içinde insan vardır. İnsanın olduğu yerde duygular, beklentiler, algılar, yanılsamalar, gelenekler olur. Bunlar olayı mekaniklikten çıkarır.

      Sil
    2. Allah 'mudahale gerektirecek' eksiklikte bir sistem insaa etmis olamaz. Allah'in vasiflari ile celisir bu.

      Sil
    3. dedikleriniz komplo teorisinden oteye gecmiyor mantik hatalari ile dolu

      "Çin ve Rusya arasındaki yüz yıllık ittifak bozulur"
      Cin ve Rusya arasinda yuzyillik ittifak falan yok tam tersi ayriliklar vardir. Bunu soguk savas donemi boyunca yasadik hala daha onun arka plani soz konusu

      "Türkiye bir anda büyük bir enerji kaynağı bulur ve krizden çıkar."
      Hangi tur enerji kaynagi bulur? bizde petrol var da cikartmiyorlar iddiasi gibi

      Yosef Halegua

      Sil
  68. Mahfi hocam, mealen söylüyorum, seçimlerle ilgili olarak büyüme rakamları üzerinden tahmin yaptığınızı; ancak rakamların ifade edilmesindeki bazı tutarsızlıklardan ötürü açıklama yapmayacağınızı söylemiştiniz. Seçim sonuçları ile tahminleriniz uyumlu mudur acaba?

    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada bir kaç arkadaş seçimden önce ısrar edip sormuş ben de burada yoruma cevap olarak yine seçimden önce iktidar partisinin yüzde 42,8 oranında oy alacağını yazmıştım. Ama dediğim nedenlerle bunu bir yazı haline getirmemiştim. Bütün tutarsızlıklara karşın yöntem yine de en doğru tahmini verdi.

      Sil
  69. Takipcilerinizin hemen hemen hepsine üşenmeden nazikçe cevap vermeniz beni hayrete düşürdü doğrusu. Sizin gibi hocalarımızı gördükçe ülkeme olan azalan umutlarım az da olsa tekrar yeşeriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Bana yazmak zahmetine giren herkese (sınav sorusu vs olmamak kaydıyla) yanıt vermeye çalışıyorum.

      Sil
  70. Hocam, diger ulkelere kiyasla kendi ulkemizde enflasyonun daha yuksek olmasi yerel para biriminin degerli olmasi anlamina mi gelir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar yüksek, o kadar değerli. Mesela şu anda en değerli para birimi Venezuella bolivarı. Sonra Arjantin afedersiniz pezosu, sonra bizimkisi geliyor.

      Sil
  71. Hocam, yazınız için çok teşekkür ederiz. Popülist siyasi etkiyi azaltmak için Kemal Derviş zamanında bir çok bağımsız üst kurul oluşturulmuştu. Daha sonra bu hükümet bunları yavaş yavaş kaldırdı ya da etkisiz hale getirdi. Bu kurullar yapısal reformun birer parçası sayılabilirler mi? Eğer öyleyse bu hükümet yapısal reformları gerçekleştirmek bir yana gerçekleşmiş olanları da zayıflattı ya da ortadan kaldırdı diyebilir miyiz?
    Teşekkürler,
    Hasan

    YanıtlaSil
  72. 1- Kendi ülkenin henflasyonunu hangi ülkeler ile kiyasliyorsun?
    2- Kendi ülkende enflasyonun resmi rakamlara göre yüksek %15 oldugunu görüyorsun. Etrafina bak baska bu enflasyonda kac ülke var.?
    3- Kendi ülkende enflasyon tavan yapmis agaa. Yerel para birimine bak Dolar 4,60 Euro 5,40 TL.
    Buradan kendi yerel para biriminin degerli oldugunu nasil cikariyorsun anlamis degilim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da anlamış değil zaten.

      Sil
    2. Ben bunu bir yazıda okudum. Belki bir imlâ hatasi veya bir dusunce farkliligidir, bilmiyorum. Anlamadığım icin sordum. Yoksa dunyanin yuvarlak olduğunu biliyorum.

      " Diğer ülkelerinkine göre, bir ülkenin (Türkiye diye okuyun) enflasyonu daha yüksek seyrediyorsa, parası değerleniyor demektir.
      Değerlenme aşırıya kaçarsa, ardından değersizleşmenin (devalüasyonun) gelmesi kaçınılmaz olur.."

      Sil
  73. Organize sanayi bölgelerinde konumlanmış çeşitli büyüklükteki şirketlerden, fabrikalardan, toplu halde işten çıkarmalar olduğu söyleniyor, haber bültenlerine neredeyse hiç yansımıyor.

    Siz, toplu halde işten çıkarmalar olduğu yönünde duyumlar alıyor musunuz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplu halde isten cikarmalar degil, fakat Fabrika yanginlari artarak devam ediyor. Sadece Istanbulda son 5 Ayda 76 fabrika yangini..

      Sil
  74. Enflasyon hesaplama yöntemi doğrumu sizce hocam. Yani sadece fiyat üzerinden hesaplanması yani üretici nekadar ürün üretti belli değil tüketici nekdar tüketti belli değil rakam yok veri olmadan fiyata dayalı bir hesaplama yanlış yöntem değil mi ayrıca çok fazla aldatıcı oluyor. İthalat yapıyorsunuz enflasyon yükselmesin diye sonra üretim iyice düşüyor ve dışardan ürün alma maliyeti'de artınca yani dolar kuru falan ozaman enflasyon patlıyor ama bu arada üreticiyi'de bitirmiş işini bıraktırmış oluyorsunuz.
    Sadece bir önceki ile arasındaki fiyat farkına enflasyon diyoruz ama artan insan nüfüsu yani talep artışı yada ürün artışı bilinmeyen çok fazla değer var hesaplama çok basit şekilde yapılıyor. Talep artarsa talep artışı enflasyonu maliyet artarsa maliyet artışı enflasyonu gibi farklı seçenekler ortaya çıkıyor. artan talep iç talep mi yoksa ihracat kaynaklı mı turizm etkisi ne ölçüde yada göç sorunu ile ülkede olanların katkısı nekadar belli değil. enflasyonu yükseltmemek için daha çok maliyete girip ekonomiyi daha fazla bozuyoruz fiyatlara müdahele ederek yada ithal ürünle beseyerek bu doğru değil sonuçta ürünü üretebilen insanıda işsiz brakıyoruz. kısaca ekonomide her dokunduğunuz yer farklı yeri etkiliyor doğal olarak evcilik oynar gibi müdahalelerle sadece günü kurtarıp geleceği düşünmeden yapılan düzenlemeler başımıza büyük belalar açıyor.
    İşsizlik verisi gizleniyor anket yapılıyor fakat ABD işsiz başvurusuna bakıyoruz azaldımı çoğaldı mı bizde ise durum anketçi amcaya bağlı ve türkiye gerçeğinden çok fazla uzak kaldı rakamlar. En önemliside enflasyonun etkisi herkese farklı oluyor asgari ücret alanla 5 tane asgai ücret maaş alan için anflasyon tabiki aynı etkiyi göstermez sonuç olarak etkileride gelirlere göre değişen bir oran ve tüketim olacak. Şuanda bu asgari ücretle mecburi olan gıda giyim barınma gibi ihtiyaçlar ble karşılanamaz durumda ise sonuç olarak ürünün eski fiyatları ile arasındaki farka bakarak enflasyon hesaplamak çok mantıklı gelmiyor çünkü çok fazla müdaheleye açık vergi istisnası, kdv muafiyeti, ithalat, fiyattaki karaborsa gibi daha birçok sebep asıl belirleyici olacak fiyat farkını vermiyor.

    YanıtlaSil
  75. Hocam ben dünyada Merkez Bankacılığının bittiğini düşünüyorum. Bugün Fed'in dahi bağımsızlığı tartışılır. Dünya devleri denen devletlerin korumacı politikalara yöneldiği , içe dönük uygulamaların revaçta olduğu bu yeni dönemde kimse bağımsız kalabilmelerini de beklemesin. Bağımsızlıklarını ve şeffaflıklarını kaybeden Merkez Bankalarının da etkilerinin hatta var olmalarının anlamı kalmıyor.
    Dünya da Merkez Bankacılığı döneminin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Artık ekonomi yönetimleri yeniden dizayn edilip çağın gereklerine uygun farklı bir yapıya bürünecek . Blockchain merkezli bir sistem olabilir. Söylediklerim hakkında ki fikirlerinizi merak ediyorum saygılarımı sunarım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bir ülkede birçok alanda yanlış adımlar atılıyorsa bunların hepsinin MB tarafından çözülmesini bekleyemezsiniz. MB'lere bu kadar yük yüklemek doğru değil. Fed, Trump'ın saçma sapan adımları tek faiz kararıyla nasıl düzeltebilir? MB'den beklentiyi doğru tanımlamak lazım.

      Sil
  76. Hocam, Bence Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlugu "Türk Telekom" olayinda yapildi.

    Bu konu ile ilgili akli basinda yandas olmayan bircok insan arastirma ve yazilar yapti. Böyle büyük bir kazik bu ülkeye hicbirzaman atilmadi. Yüzde 1 i baska bir ülkede olmus olsaydi deprem olurdu.

    Maalesef buna Benzer bircok seyde oldugu gibi unutuldu. unutturuldu. Aslinca bu millete bu kazik da yedirildi.

    Rica etsem Türk Telekom konusunda ayrintili bir yazi yazarsaniz. Gercekten cok büyük bir yolsuzluk olan bu olay belki milyonlarca uyuyan güzelin kafasinda birkac soru isareti olusturur.

    YanıtlaSil
  77. Merhaba değerli hocam. Ben biyoloji mezunuyum. Sadece meraktan ekonomi yazılarını takip ederim ve sizin blog yazılarını hiç kaçırmam. Şunu tüm samimiyetimle ifade edeyimki bir daha okuma şansım olsaydı iktisat seçerdim sizin öğrenciniz olurdum ve en ön sırada oturup ağzınızdan çıkacak her kelimeyi her cümleyi takip eder beynime kazırdım. Sizin öğrenciniz olanlar bence çok şanslılar. Blog yazılarınız da okadar muhteşemki metni öyle güzel ayarlıyorsunuzki doktora öğrenciside kendi payına düşeni alıyo benim gibi ekonomi bilgisi olmayanda kendi payına düşeni alıyor. Bu üstün bir yetenektir övgüyü sonuna kadar hak ediyorsunuz hocam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!