Coğrafya Kader midir?
Tam adı Ebu Zeyd Abdurrahman bin
Muhammed bin Haldun el Hadramî olan İbn-i Haldun, modern tarih yazımı, sosyoloji
ve ekonomi biliminin öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet
adamı ve tarihçisidir. Tunus’da doğdu. Devlette çeşitli görevlerde bulundu,
mahkûm edildi, hapis yattı, sonra itibarı iade edildi. 7 ciltlik kitabı Kitabül
İber’de dünya tarihini anlattı. Dünyaca bilinen Mukaddime (önsöz, giriş,
başlangıç anlamına geliyor) aslında bu 7 ciltlik kitabın giriş kitabıdır. Bu
kitap Osmanlı tarih anlayışı üzerinde önemli etkiler yarattı.
İbni Haldun’a atfedilen en önemli
yargılardan birisi “Coğrafya kaderdir” sözü. Gerçekten öyle midir? İbni
Haldun’un yaşadığı döneme ve bölgeye bakılırsa bu söz doğru görünüyor. Ama bugünkü
dünyaya bakınca bu söz anlamını yitiriyor. Mesela Güney Kore ve Kuzey Kore aynı
coğrafyayı paylaşıyor. Güney Kore’de kişi başına gelir 30.000 Dolar, Kuzey Kore’de
1,000 Dolar. Bu iki ülkeyi bu kadar farklı kılan Coğrafya değil yönetim farkı.
Güneydeki yönetim toplumsal refahı artıracak işlerle uğraşırken Kuzeydeki
yönetim kendi varlığını güçlendirip iktidarını sürdürmeye odaklanıyor. Japonya
bir başka örnek. Hemen hemen hiçbir doğal kaynağı bulunmayan Japonya “coğrafya
kaderdir” sözüne teslim olmak yerine Meiji Restorasyonu ile kaderini kendisi
çizmiş ve dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden birisi durumuna gelmiş. Coğrafi
keşifler, mesela Kristof Kolomb’un keşifleri, coğrafyanın kader olmadığını tam
tersine kaderin coğrafya olduğunu gösteriyor.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın
son döneminde kaderine teslim olmasına başkaldıran Mustafa Kemal ve arkadaşları
sayesinde büyük devrimlere girişmiş ve olumlu sonuçlar almaya yönelmiştir. Öncelikle
çevresindeki istikrarsız yapıdan kendisini soyutlamak için “yurtta sulh cihanda
sulh” ilkesini geliştirmiş ve uzun yıllar bu ilkeye sadık kalması sonucu savaşlardan
uzak durabilmiştir. Son dönemde bu ilkeyi terk edince coğrafya kader haline
gelmiş, Türkiye, orta doğudaki bitmez tükenmez savaşların ortasına dalmış ve
çok sayıda göçmeni kabul ederek kendi yurttaşlarından ayırdığı sınırlı
kaynaklarıyla onlara bakmaya başlamıştır.
Mesela laikliği cumhuriyetin
temel ilkesi olarak kabul eden Türkiye, bu sayede bu coğrafyada din, mezhep,
tarikat, cemaat savaşlarının getirdiği geriliklerden uzaklaşmış, bilime
yönelmiştir. Ne var ki bu yöneliş fazla uzun ömürlü olamamış, sonunda
Osmanlı’dan devralınan bozuk yapı yeniden hortlamış, yeniden bilimden uzaklaşma
başlamıştır. Türkiye, coğrafyanın kader olmadığını kanıtlayabileceği bir
uğraşıdan geri dönerek sıradan bir orta doğu devleti konumuna dönmeye başlamıştır.
Coğrafya kader değildir. Aslında
hiçbir şey kader değildir. Bilim, bu tür yaklaşımları kabul etmez. Bilim,
gözleme ve deneye dayanır. Mesela doğru yönetim bir ülkeyi ileri götürürken yanlış
yönetim geriye götürür. Bunun kaderle ilgisi yoktur. Kader, beceriksizliğin, çalışmamanın,
yeterince mücadele etmemenin suçu üzerinden atmanın yoludur. Varoluş
felsefesini savunanların bir bölümü (en başta da Sartre) “var oluşumuza
karışamayız ama ondan sonrasının sorumluluğu, kaderi oluşturmanın yükümlülüğü
bize aittir” der. Bu, çok doğru bir saptamadır. Beceriksizliğimizin,
başarısızlığımızın sorumluluğu büyük ağırlıkla bize aittir.
Bence bu yaklaşım toplumlar için
de geçerlidir. İyi yönetilmeyen bir ülkede sorumluluk krala aittir. Ama eğer o
ülke seçime dayalı bir yönetim biçimine sahipse sorumluluk o yönetimde ısrar
eden topluma aittir. Çünkü devlet dediğimiz mekanizma sonuçta siyasal iktidarın
yönetimi altındadır. Ve o siyasal iktidar bu dediklerimizin tam tersini
yapabilir. O zaman ne olacak? Latince bir ifade var: “Quis custodiet ipsos
custodes?” Türkçeye “Koruyuculardan kim koruyacak?” diye çevrilebilir. İşte
burada hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı devreye girer. Bizi devlete
karşı koruyacak olan tek güç bağımsız yargı mekanizmasıdır. Yargı
bağımsızlığını kaybedince bireyleri devlete ve onu yönetenlere karşı korumak
yerine devleti ve onu yönetenleri bireylere karşı korumaya başlar. Oysa devlet
güçlü bireyler güçsüzdür, korunması gereken birileri varsa o devlet değil,
bireylerdir.
Türkiye, hukukun üstünlüğüne,
gerçek demokrasiye, yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrımına dayalı
parlamenter sisteme, açık ve şeffaf denetim mekanizmalarına, laikliğe, bilime
dayalı eğitim ve öğretime ve doğru ekonomi politikalarına dayalı modele
dönmedikçe bu coğrafyanın kaderinden kurtulamaz, kendi kaderini yaratamaz ve coğrafyayı
kader olarak yaşamaya devam eder.
Mükemmel bir yazı daha elinize sağlık hocam. Bu yazıyı beğenen arkadaşlara Daron Acemoğlu'nun ULUSLARIN DÜŞÜŞÜ kitabını tavsiye ederim
YanıtlaSilTeşekkürler
SilSaygıdeğer Hocam, her yazınızı anlamadığımdan değil ama çok beğendiğimden ve öğrendiğimden dolayı peşpeşe iki kez okumadan edemiyorum. Çok sağolun çabalarınız için.
Silİlber Hoca da, Başkanlık sisteminin Türkiye'yi taşıyamayacağını söylemişti.
SilBakalım kaç 10 yılımıza mal olacak.
Ne gerek vardı?
Hocam gunaydinlar ...
YanıtlaSilMaillerinize bakar misiniz lutfen ?
Cografya kader olmasin ....
Harikasiniz
Teşekkür ederim.
SilMaillerime devamlı bakarım, atladığım bir şey mi var?
Ortadogudaki bir devlet ile avrupadaki bir devletin vermis oldugu mucadele tamda kaderdir sayin hocam birisi atesin icinde kor olmamak icin mucadele verirken bir digeri atese koruk veren olmustur ayni yasamak ve yasamaya calismak..
SilGünaydın hocam.
YanıtlaSil"Bizim büyük çaresizliğimiz."
Mükemmel, kolay okunan bir roman; sinemaya da aktarıldı.
Türkiye'nin sürekli neden tıkanıp kaldığının yanıtı aslında orada anlatılıyor. Konu:"İnsan!"
Osmanlı'nın büyüme ve gelişme dönemindeki stratejisi aslında çağdaş olan tüm ülkelerle aynı idi:fethet, yağmala ve haraca bağla!
Devletlerin geliri buradandı.
Ülkeyi yöneten, bu geliri de yönetir, uygun gördüğü şekilde "hizmet sektörüne" dağıtırdı, kimse bunu sorgulayamaz, aksi halde kellesi giderdi.
Bu düzen, kısaca "kulluk düzeni" olarak adlandırılır.
Dünya, değişti, biz değişmedik, değişemedik!
20 yıl önce, D. Bakır'da HV. K. de görevli iken, yöre halkından biri, çok zor durumda olduğunu ve oğluna bir iş bulması gerektiğini söyledi, yardım istedi.
Uğraşıp, özel sektörde iş buldum. Adam: "Komutan, yanliş anlsmişsen, ben devlette yani üste iş istemişim senden, öbürü iş değildir." dedi.
Kulluk düzeni kafamızda devam ettikçe bir şeyleri değiştirmek çok zor!
S. Arabistan, Azarbeycan, Kazakistan vs.
Bir ülkenin doğal kaynakları varsa, kulluk düzeni sürdürülebilir.
Doğal kaynakları yoksa ve kulluk düzeni devam ettrilecekse, bunun devamı için bir takım araçlara ihtiyaç duyulur: Hukuk, kuvvetler Birliği, asayiş güçlerinin tek elde toplanması, sürekli dış düşman yaratılacak toplumun beklentilerinin baskılanması.
Bu gün, Sözcü'de bir haber var:İŞSİZLİK FONU ALARM VERİYOR.
Kısaca patron, bu fona ödemek zorunda olduğundan fazlasını teşvik olarak geri almış!
Bunun hesabını, fona ödeme yapan işçi sorgulamalı.
İşçiden kesilen bu para devlete aktarılırken şu da sorgulanmalı: "Devlet memuru dan neden böyle bir kesinti yapılmıyor? Aynı ülkede, insanlar arasında bu fark nasıl olabiliyor?"
Bizim büyük çaresizliğimiz, aslında bizzat biziz!
Yazılanlar, yol gösterip çözüm üretmeler, eleştiriler toplumun %80 İ tarafından algılanıyor bile..
Bunca sıkıntıda bana 1000 TL bayram harçlığı yattı, ben soruyorum:"Niye, bunun bedelini kim ödedi?“
Çevremde soran hiç kimse yok!
Bizim büyük çaresizliğimiz...
(.. toplumun % 80 İ tarafından algılanmıyor..)
SilBen o harçlığı istemedim
SilAzerbaycan ve Gürcüstan aynı tarihlerde SSCB'den ayrıldı Gürcüler AB'de serbest dolaşım hakkı aldılar Azerilerse yerlerde sürünürler. Sebeb kötü yönetim .
SilAlmanyada gurculeri goruyorum hallerinden cok memnunlar kacak calisiyoirlar sezonluk. Her yaz gelip 6 aylik bildigim kadariyla kalma haklari ama calisma izinleri yok. Kacak calisip ulkerine dovizle donuyorlar. Gurcistan bu baglamda ciddi doviz kazanci elde etti.
Sil3 sene once 1.20 olan Gurcu levasi bugun 2.20 bandlarina kadar gelmis.
Niye adamlar uretiyor. Gurcistan Turizm yapiyor findik uretip ihrac ediyor gurbetcileri var gidiyor calisiyor ulkesine para yolluyor. Gurcistanin enflasyonu %3.5-4 bandlarinda saliniyor Issizlik %12lerde...Cari denge acigi butce dengesi acigi dusuyor. Gurcistan kalkiniyor. Maalesef ulkemiz yerinde sayiyor nargile iciyor gru gru gru nargile yaparim diyor
Adsız 15:57 senin biseyden haberin yok galiba. gürcistanın SÖZDE kalkınması rusyaya karşı ABD safında olmasındandır, kölesi olduğunuz almanyanın csu cdu ve sdpside öyledir. Nargile de yasaklansın çomar işsizleri çok sever
SilTrnin idaresi çürük. Gürcistanla kıyaslama yapabilen birisi yorum yazmasın mfye. Fındık diyor turizm diyor. Şaka gibi. Arge diyoruz hitech diyoruz.
Evet gürcistan fındık satıyor 3 turistle kalkınıyor.
Ek olarak gürcüler trde kaçak çalışıyorlardı özbek, suriyeli ve afganlar yerlerini doldurdu. Dolar istiyorlar genelde veremiyorsun artık. Kaçak çalışma ekonomiyi öldürüyor.
Siltabi gurculer mukemmel bi yonetime sahiip demi!!
SilHocam harika bir yazı
YanıtlaSilSağ olun
SilKaleminize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun
SilElinize sağlık hocam,
YanıtlaSilKilit nokta halk gibi görünüyor, duygu ve inanmışlıkları ile karar verip yaşayan bir çoğunluğun kendiyle birlikte bir çoklarını sürüklemesi. Garip olan, hasta olduğunda doktora, başın derde girince avukata yani bir uzman arayışı olan insanın seçim konusu gelince göz ardı etmesi herşeyi ve herkesi. Biraz ihtiyaçlar piramidi ile de alakalı bir durum ama sadece ihtiyaç mı yön vermeli yada ihtiyaç olanın ne olduğu dayatılması etken bu sonuçlara?
Teşekkür ederim.
SilObjektif, liyakata dayalı, bilimsel bir sistemde ikisi de olabilir.
Merhaba,
YanıtlaSilC.Colomb' dan önce Çin denizcilerinin hemen hemen tüm denizleri ve kıyı ülkelerini keşfettiklerini yazan Gavin Manzies 1421 kitabı okumuşmuydunuz?
İbni Arab-i ' nin ' Kader gayrete aşıktır' sözü kendi kaderini tayinde önemli bir söz olabiliri?
Saygılarıla.
Mehmet Tahir Ertem
http://www.mahfiegilmez.com/2018/10/son-okuduklarmdan-sectigim-uc-kitap.html
SilKoruyuculardan kim koruyacak?
YanıtlaSilHukukun üstünlüğü, denetim ve bağımsız yargı.
SilHocam harikasınız. Benzer bir konuşmayı, yani aslında kader diye bir şeyin olmadığını, insanların vermiş oldukları kararların sonucunun kader olduğunu daha dün kızıma anlattım. Sadece anne baba ve akrabalarımızı seçme şansımız yok, onun dışındaki her şey bizlerin kararlarının sonucudur. Kaderci kişiler ve toplumlar önünde sonunda başarısız olmaya ve kaybetmeye mahkumdur.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilKonuyu bağladığınız cümle olmamış, siyasete kaymış.
YanıtlaSilKaçınılmaz biçimde işin içine siyaset giriyor. Siyasete kaymak önemli değil. Önemli, olan saptamanın ve çözüm yolunun doğru olup olmadığı.
SilElinize saglik hocam hersey son paragrafa bagli aslında bu kadar zormu bunu uygulamak
Sil"Son paragraf siyasete kaymış."
SilTamam ama..
"Tutuklu ABD vatandaşının salıverilmesi dahil, her konuda tek adamın karar verdiği bir sistemi savunur duruma düşüyorsunuz. Bu, siyaset değil mi?
Not: Kastınız sadece" siyasetsiz ekonomi yazısı ise özür dilerim ama ikisi iç içe geçmiş konulardır.
Emeğinize, kaleminize sağlık hocam. Harikulade bir yazı olmuş yine. İçimizden geçenleri çok güzel dile getirmişsiniz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilHer Toplum Layık oldugu sekilde ve kişilerce yönetilir. Bizimkisi de bu kadar.
YanıtlaSilSon zamanlarda sık sık toplumda da dillendirilen bir sözü detaylı olarak ele almışsınız hocam. Daha açık şekilde anlatılamazdı zaten. Ömrünüz uzun olsun.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam ulkenin su anki gorunumu dikkate alindiginda son paragrafta bahesttiginiz modele donme olasiligi nedir ?dusukse bu olasilik nasil arttirilabilir ?
YanıtlaSilÇok düşük. Bu toplumda bu çok zor.
SilSevgili Hocam,
YanıtlaSilÇok büyük ölçüde katılıyorum size. Suçu etrafa atmak bir nevi sorunları örtbas etme çabası. Bu konuda haklısınız.
Benzer konulara malum Prof. Daron Acemoğlu da değiniyor. "Institutions" makalesinde, ülkelerin kaderini asıl belirleyen unsurun yönetim şekilleri olduğundan dem vuruyor. Hatta Kuzey - Güney Kore örneğinde de benzer bir açıklama yaparak,; "Kuzey Kore ,yer altı zenginlikleri açısından daha önemli bir yer iken Güney Kore onu geçti , çünkü yönetim şekli belirleyiciydi" gibi açıklamalar yapıyor.
Her şey çok makul. Ancak, coğrafyanın kader olmadığı düşüncesine bütünsel olarak katılmıyorum. Örneğin gene aynı yabancı kaynakların makalelerinde sıkça belirttiği " Resource Curse" olgusunu nereye koyacağız ? Gerçekten İsveç, İsviçre, Norveç vs. ileri hukuk sistemi sayesinde mi ayakta ? Yoksa kimsenin hak iddia etmek istemediği şanslı kara parçalarında yaşadıklarından mı ? Güney Kore, ABD'nin üssü olmasaydı, daha açık ifadeyle boyun eğmeseydi sizce Kuzey Kore' den farklı mı olurdu?
Burada olayı yalnızca yönetime ve halka atmak da doğru değil. Bazen çok fazla haklı olursunuz ancak, yaşadığınız topraklar yer altı zenginliklerince yoğun veya kutsiyet atfedilen bölgelerdir. Dünyanın kaderini değiştirecek tarzda liderleriniz olsa da, coğrafya'nın kader olması nedeniyle aksiyon alamazsınız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk de başaramamıştı maalesef. Yeni TC Devleti, yalnızca kahramanca savaşan ordumuz sebebiyle değil, İngilizler ile yapılan anlaşmalar sonucu kuruldu. Bunu hepimiz biliyoruz. Özgür bir ülke olarak konuşlanmadı TC bu topraklara hiç bir zaman! 1923 de bile.
Girişte söylediklerimi son söz olarak yine söyleyeyim.
Çok büyük ölçüde katılıyorum size. Suçu etrafa atmak bir nevi sorunları örtbas etme çabası. Bu konuda haklısınız.
Fakat "Coğrafya kader değildir" demek de , bütünsel olarak bana doğru gelmiyor.
Sevgiyle kalın,
Hocam elinize sağlık acaba Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi ve gerçek Kur'an'dan uzaklaşma dinin siyasete alet edilmesi coğrafyamızın bir kaderimidir
SilKaderci düşünce ile özgür irade düşüncesi hep catisagelmis üzerinde sonsuz söz söylenmiş kitaplar dolusu düşünceler öne surulegelmistir. Arapça bir kelime olan kader aslında ÖLÇÜ anlamına gelmektedir.Bence kaderi en güzel açıklayan bu ölçü anlamıdır. Kişinin dna'si gibi toplumların yaşadığı coğrafyalar onların başına gelenleri ve içinde bulundukları durumu mutlak olarak etkilemez ler ama bir ölçü yani alt ve üst limitler koyarlar.kişiler ve toplumlar özgür iradeleri ve gayretleri ile kaderin kendileri için biçtiği bu sınırlar içerisinde en iyisini de en kötüsünü de yapabilirler.
SilBen de "Coğrafya kader değildir" cümlesinin tamamen doğru olduğunu düşünmüyorum. Ama Mahfi Bey'in anlattıkları hala geçerli.
SilÖrneğin ABD coğrafi açıdan mükemmel bir konuma sahip. Neredeyse kocaman bir kıtadan oluştuğu için zengin doğal kaynakları var, etrafında okyanuslar olduğu için kolay savunulabilir bir durumda, çevresindeki ülkeler de ona tehdit oluşturabilecek ülkeler değil. Yani coğrafi açıdan çok şanslı.
Ama ne kadar coğrafi avantajınız olsa da ülkede iyi bir yönetim sergilenmezse başarısız olmaya mahkumsunuz. Yani coğrafi avantajlar size bir çok artı değer sağlayabilir, diğer ülkelere göre daha fazla veya hızlı gelişmenizi sağlayabilir ama bir ön koşul değildir. Sadece gelişme yolunda işinizi zorlaştırır veya kolaylaştırır.
Yani coğrafi şartları olduğu gibi kabul edip biz ne yapacağız ona odaklanmamız gerekli.
Meksika da Kanada da aynı coğrafyaya sahip. Güney Amerika ülkeleri de dışardan bir saldırıya uğramadı.
SilCevabımdaki ABD örneğinde bunu belirtmeyi unutmuşum ama tam olarak bundan bahsediyordum. Dünyada ABD kadar avantajlı coğrafyalarda bulunan bir çok devlet var ama bunların küçük bir kısmı gelişme konusunda başarılı oldu.
SilYani coğrafi olarak avantajlı olsanız da yanlış kararlar alırsanız başarılı olamıyorsunuz. Bu da Mahfi Bey'in anlatmaya çalıştığı şey.
Hocam Merhabalar , maliye bölümünde okuyorum ekonomi ve maliye ile ilgili yazılar yazmak istiyorum.
YanıtlaSilYazın okumam için kitaplar onerebilir misiniz ? (kitaplarınızın tamamını okudum )
Teşekkürler..
Alaeddin Şenel: İnsanlık Tarihi
SilFrederic Mishkin: Finansal Kurumlar ve Piyasalar
Güzel bir yazı. Coğrafya tabiki kader değildir. Ancak komşu oldugunuz ülkeler gerçekten kaderdir ama. Etrafınıza baksanıza hala kafa kesen ilkel nufuslara sahip ülkelerle çevrili siniz. Uluslasma sürecini sağlam bir şekilde sağlayamamis siniz. Mesela ülkemizde eğitimli kesim ozellikle olmak uzere Türkçe neredeyse kullanılmıyor. Kelimeler arapça isimler arapça tamamlamalar arapça. Dolayısıyla aslında başka bir kültür işgal etmiş ülkenizi. Ama dünya üzerinde başkasının diliyle kültürüyle kalkınmış ülke goremiyorsunuz. Örneğin Almanlar Almancayla ingiltere ingilizceyle Japonlar japoncayla Çinliler çinceyle gelişmiş. Ama cezayirliler fransizcayla gelişmemişler sadece sömürülmusler. Sorun ulusal bir kültür planiyla çözülür değerli hocam. Yazinizdaki son paragrafta buna işaret ediyor aslında
YanıtlaSil1920'lerde 30'larda da aynı coğrafyadaydık, komşular da aynıydı ve bambaşka bir yolda ilerliyorduk.
SilÖzel adları küçük harfe yazmışsınız, bağlaçları yanlış yazıyorsunuz, cümleleriniz düşük ve "ülkemizde eğitimli kesim ozellikle olmak uzere Türkçe neredeyse kullanılmıyor" diyorsunuz. Şikayet etmeye ve dünyayı değiştirmeyeye başlamadan önce kendimize bir baksak daha iyi olmaz mı?
SilKaleminize emeğinize sağlık harika ve isabetli bir yazı. Kabul edene
YanıtlaSilSağ olun
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilMükemmel bir yazı, teşekkürler.
Teşekkür ederim
SilHarika bir yazı..Elinize Sağlık...
YanıtlaSilSağ olun
SilGüzel bir saptama. Bulunduğunuz coğrafya da, ilim, bilim yolu yerine, yönetimleri demokratik olmayan,kaderci toplumları benimserseniz kalkınma olmaz.
YanıtlaSilEvren bilgi ve sevgiden oluşur. Sadece bilgi ile yetinmeyin. İnsanlara ve onları ilgilendiren olaylara holistik bir bakışınız olmalı.
YanıtlaSil"Coğrafya kaderiniz olursa yok olursunuz "
YanıtlaSilElinize sağlık hocam
YanıtlaSilYazınız her zamanki gibi harika olmuş. Bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler.
Teşekkür ederim.
SilHocam toplum bireylerden oluşuyorsa ve her bireyde 18 yaşına kadar aile büyüklerinin şartlarını paylaşıyorsa aslında devlet yönetiminden çok aile yönetimi etkili olmakta. Daha sonra bu genc asker olup teröre karşı savaşmaya çalışıyorsa bu durumda coğrafya onun kaderidir. Saygılarımla.
YanıtlaSilTürkiye bu kaderi yenmek için Köy Enstitülerini kurdu. Amaç aileleri yetiştirmekti. Ama sonra kapattı ve olay bitti.
Sil“Biz her insanın kaderini kendi gayretine bağlı kıldık”
YanıtlaSilKur'ân-ı Kerim , İSRÂ Suresi 13. ayet ve meali
وَكُلَّ إِنسَانٍ أَلْزَمْنَاهُ طَآئِرَهُ فِي عُنُقِهِ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ كِتَابًا يَلْقَاهُ مَنشُورًا
Ve kulle insânin elzemnâhu tâirahu fî unukıhî, ve nuhricu lehu yevmel kıyâmeti kitâben yelkâhu menşûrâ(menşûren).
Buyur burdan yak ! Ne alaka şimdi? arapçayı buraya döşemenin alemi var mı? İlk satırda bırakacaktın
SilKatkınız için teşekkür ederim.
SilÇok farklı çevirileri var. Ben en doğru olduğunu düşündüğümü seçmeye çalıştım.
Aslına yer vermeden de edemedim.
Çok selamlar
Genetik bir anomali ile dogun ve bunun getirdigi engeli giderin bakalim nasil giderecekseniz. Onca genetik hastalik tasiyanlarin kendi sucu, beceriksizlikleri demek ki yasadiklari sorunlar, kaderleri degil.
YanıtlaSilHicbir sey kader degilmis. Insan hem bilimsellikten bahsedip hem bu kadar nasil sig dusunebiliyor anlamak cidden cok zor. Insanlari propagandalarla yogurunca boyle temel cikartimlardan bile uzak oluyorlar.
https://www.ntv.com.tr/spor/ampute-milli-takimi-oyuncularinin-hikayeleri,cnu7kf0Z6kOycXOaOE4rwg
Silmimerkutkoksal, bunun soyledigim ile hicbir alakasi yok.
Sil'Bilimsel' dusunen birisinin deterministik olmasini beklersiniz. Binlerce yildir deterministik dusunen birisinin de yasadiklarinin 'kader'i olmadigini, davranislarini ozgur iradesiyle gerceklestirdigini tespit edebilen bir filozof henuz peyda olmamis, belki blogun yazari ilktir.
quantum teorisini okuyup anlamaya çalışmanızı oneririm. Evrende gerçekleşen olaylar deterministik değildir, bu bikimsel bir gerçek
SilAdsiz 13:31, quantum mekanigi evreninin deterministik olmadigini soylemiyor, gozlenlenemez oldugunu gosteriyor. (Bana gore) deterministikligin gozlemlenemeyecek olmasi da bir yerde 'garbin [insanlar tarafindan] bilinemeyecegi' anlamina geliyor.
SilBu madem bilimsel bir gercek, keske Einstein'in da quantum teorisinden haberi olsaydi demeden edemiyorum. Keske kendisiyle de bu konuyu tartisma imkaniniz olsaydi, kendinizden bu kadar emin oldugunuza gore eminim onun fikirlerinin degismesini saglayabilirdiniz, quantum teorisini de anlatirdiniz kendisine.
Garbin yazmisim, gaybin olacakti.
Silhaberi vardı ama bir türlü anlayıp kabul edemedi. tanrının zar atmayacağını söyleyip durdu. S. Hawking tanrının zar atmakla kalmayıp, göremeyeceğimiz yerlere attığını söylüyor.
Silcoğrayalar ülkelerin ellerindeki silahlar gibidir. silahı kullanabiliyorsanız coğrafyanız gücünüz olur; kullanamıyorsanız kaderiniz haline gelir. tıpkı bizim ülkenin olduğu gibi bir kadere sahip olursunuz. ALLLAH 700 ayette siz hiç aklınıza danışmaz mısınız?. önce akla başvuru sonra ilahi kadere teslimiyet gerekir. biz aklı dışlayıp buna kader demeye alışmışız ne yazık ki hocam. akıl demek cüz'i iradeye başvuru demektir. külli irade ise buna dayalı olarak tecelli eder. biz iradeyi çağdışı yapılara teslim etmişiz sonra da buna cehaletin bir yansıması olarak kader demişiz. tıpkı soma faciasındaki gibi cinayetleri işin fıtratına atmak gibi herşeyi kadere atma hastalığımız var hocam.
YanıtlaSilEvet maalesef öyle.
SilKülli cüzi diye diye yerimizde saydık,araplardan farkımız kalmadı.İrade salatası mı bu? İlla her şeyi dine dayandıracaklar ( ya da dini esasları dayanak yapacaklar)
Silhocam 2008lerde TL Ingiliz sterlinine baglansaydi sizce daha iyi olmaz miydi?Bir sureligine belki 5 yilligina enflasyon daha stabil seviyelere gelene kadar
YanıtlaSilSonucta EURo Dolara baglanmaktan daha avantajli olurdu
Sterlinin euroya ve dolara gore enflasyonu daha gevsek yuksek dahasi ingilterede cari acik sorunu kronik
Hay bin kunduz !! Bu parlak fikir niye Mahfi hocanın aklına gelmedi acaba?
SilHay bin Kunduz sensin! Terbiyeli ol!!!!
Silben sadece soru soruyorum Mahfi beyin aklina gelmis gelmemis beni ilgilendirmiyor sadece bir fikrimi teyit etmeye sormaya calisiyorum.
bu güzel ülkenin en büyük kadersizliği böyle bir topluma sahip olmasıdır. çünkü türkiyenin en büyük sorunu bizzat bu toplumun kendisidir. bu yüzden de bu ülkenin sorunları asla bitmez ve bitmeyecektir.
YanıtlaSilhocam 2008lerde mali kural yasasi ile birlikte sert denk butce ile TL Ingiliz sterlinine baglansaydi sizce daha iyi olmaz miydi?Bir sureligine belki 5 yilligina enflasyon daha stabil seviyelere gelene kadar
YanıtlaSilSonucta EURo Dolara baglanmaktan daha avantajli olurdu
Sterlinin euroya ve dolara gore enflasyonu daha gevsek yuksek dahasi ingilterede cari acik sorunu kronik
Olmazdı.
SilNeden peki hocam?
Sil90li yillarda 2001 Arjantin krizine kadar TL yi dolara baglayalim argumani zaman zaman dile getirilirdi taraftarda toplardi.
Daha sonra 2001den sonra TLyi Euroya baglayalim sabitleyelim argumani dile getirildi zaman zaman AB sureci hasebiyle de YTLye gecmeden once ozellikle 2002-2003lerde bu argumanin taraftarlari da vardi.
Bana kalirsa Dolar ve Euro enflasyon bakimindan ozellikle de birikimli enflasyon bakimindan cok dusuk Pounda gore dahasi cari acik gsmh orani da bizi karsilar duzeyde neredeyse...
sadece bi dusunce benimkisi
hükümet irade gösterdiği takdirde zaten enflasyonu istedigi kadar düşürebilir, bu tamamen yapmak isteyip istememesine ve siyasi riski ne kadar taşıyabileceğine bakar. harcamalarınızı kontrol altına alabilirseniz enflasyon düşer (bu arada büyüme işsizlik ne olur onu allah bilir tabii). Parayı baska bir paraya bağlamak da ayni sorunları getirir ve kontrol daha da kaybolur
SilIslamiyetin oldugu yerde kalkinma var mi? gelisme?ilerleme?Medeni yasam?Kadin haklari insan haklari hayvan haklari?Hukuk adalet?Temiz Cevre?Gelir dagilimi? Baris ortami bombasiz lincsiz yasam?Var mi Islamin oldugu yerlerde bunlar?
YanıtlaSilIslamin oldugu yerde Kelesli yasam taa taa taaa taaaaam, catisma dovus bombacilik Allahu Akbar kafa kesme, gelir adaletsizligi, adaletsizlik, yolsuzluk, hirsizlik, kadin dovme tecavuz taciz, kirli bir cevre, fakirlik fukaralik
Islam neden iyi hayat sunamiyor insanliga?Refah dolu baris dolu sevgi dolu bilim dolu bir yasam? Sunuyorsa da niye bilmiyor muyuz? Sokaklarda keles sesleri taaaa taaaa ttaaaaaamm Allahu Akbaaaaaar booooombh
Kalasnikov show https://www.youtube.com/watch?v=cVecH2d5giM
SilKalasnikow dansi https://www.youtube.com/watch?v=rGDWGtV0cBQ
Bombalamacilik meslegi https://www.youtube.com/watch?v=y-UKmeaChGc
Selam Adsız7 Haziran 2019 16:02,
SilKalaşnikof Şarkısı da benden olsun:
https://www.youtube.com/watch?v=TdQqy6RVTV8
Hocam, islamiyet güzel ahlaktir. Allah Kuran da adaleti ve iyiliği emrediyor. Çirkinliği ve fenaliği, haksizliği yasakliyor. Aklimizi kullanmamizi istiyor.Sorun islam da değil, sorun insan davranişlarinda. Musluman olanlarin ama musluman gibi yaşamayanlarin iradelerinde.
SilMahfi hoca ekonominin nasil yönetilmesi gerektiğini hep söylüyor ama uygulanmiyor. O zaman ekonomi bilimi işe yaramiyor diyebilirmiyiz. Saygilar
o zaman muslumanim demesinler de islamiyeti karalamasinlar daha iyi olmaz mi
Sil
SilSayin Unknown7 Haziran 2019 21:32
Artik mizrak cuvala sigmiyor. Her sey pespaye ortada
Size izleyip yeni bakis acilari yakalayabileceginiz Kuran ve Islam uzerine youtubede acilmis TVlerin sayfalarini yolluyorum. Bu kanallarda Kuran uzerinden Kaynaklardaki Islam tarihi uzerinden bir arastirma tartisma soz konusu.
https://www.youtube.com/channel/UCH5FDBJWKaswYapP7NVMUgg
https://www.youtube.com/channel/UCGsG98yW-Oh9Hy1L4kLDKog
Kuranmeali.org adli cok cesitli benim bildigim 20 ye yakin tefsircinin Kuran cevirilerinin oldugu web sitesi bu adina sanina "muslumanim dindarim" diyen hukumet tarafindan Turkiyeden erisimine yasak getirildi. Dahasi hadi bu hukumet yanlis yapti dalginligina geldi vs diyelim....hic mi guzel ahlaka sahip adalete iyilik kavramlarina inanmis cirkinlige fenaliga haksizliga karsi olan akli basinda bir mulsuman hoca islam alimi vs kimse artik cikip da yav siz niye kuranmeaili. org adli icinde diyanetin eski yeni tefsirlerinin de oldugu 20ye yakin tefsircinin cevirileri duzleminde sadece ve sadece ayet-i kerimeleri yayinlayan turkce anlamlarini 20 ye yakin bakis acisi cevirici ile lanse eden bir site nasil kapatilir??? dedi mi diyebildi mi? dediyse biz niye duyamiyoruz ??? Toplumda o kadar haksizlik arsizlik oluyor ben bir muslumanin bu hususda kitleler halinde karsi ciktigina suana kadar karsilasmadim https://www.google.com/searchq=kuran+meali+org+yasakland%C4%B1&sa=X&ved=2ahUKEwiWovjbmdjiAhXWxcQBHUGnAxkQ1QIoAXoECAoQAg&biw=1536&bih=722
https://www.youtube.com/channel/UCH5FDBJWKaswYapP7NVMUgg
https://www.youtube.com/channel/UCGsG98yW-Oh9Hy1L4kLDKog
Cografya kaderimiz olsaydi keske.....
YanıtlaSilen iyi yuzuculer yerli ve milli olurdu....
ulkemizin her tarafi deniz dahasi goller iyi kotu var
cografya kaderimiz ama dunya capinda yuzuculerimiz olimpiyatlari altust edecek sayida yok
Cografya kaderimiz daglarimiz var ama isvicre norvec gibi yerli milli olimpiyatlari halt eden kayakcilarimiz yok hobi duzeyinde toplumsal duzeyde kayak yok hakkaride var erzurumda bursada var kartalkayada kayak icin sezon icin dunyanin en kaliteli kari var var da var ama yok
Yuzuculer denizde antreman yapmiyor havuzda yapiyor.
SilKis olimpiyatlari da lastik ustunde kayilarak yapilmiyor.
Anlayacaginiz paraniz veya sermaye birikiminiz yoksa bunlar olmuyor.
Yuzuculer hevesle yuzme eylemine baglanmasi illa havuzlarda degil kucukken her yil yazin gidilen yuzulen denizlerde oluyor..
SilKis olimpiyatlarinin lastik uzerinde olimpiyatlarda yapildigini soylemedim. Bunu hangi kotu niyetinize dayanarak cikardiniz anlamadim.Okumanizda mi yok
Dedigimi tekrar yaziyorum. Denizi bol olan ulkede niye saglam ulusllasri capta olimpiyatlarda yuzucuolerimiz cikmiyor? dahasi daha da gelistirerek su oyunlari su sporlari uzerine ne bileyim kano vs artik insanlar yetismiyor
daglarimiz var daglarimizda kayak yapilacak alanlarimiz var niye uluslarasi capta kayakcilarimiz yok
bunlar bu kadar zor mu? para ve sermaye bir yere kadar bana kalirsa cogrfayanda varsa sende yoksa bu altyapi bu olsa olsa zihniyet ve egitim meselesidir.
Adsiz 15:23, Dubai'de colun ortasinda AVM icinde kayak bile yapabiliyorsunuz. Para olunca cografya engel olmuyor.
SilAdsız8 Haziran 2019 12:25
Silhttp://www.hurriyet.com.tr/yuzme-sporu-devsirme-sporcularla-yapilmamalidir-7961891
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turk-sporunda-devsirme-modasi-45732h.htm
http://www.mynet.com/cevaplar/isvicreli-bakana-sormusler-sizde-deniz-yok-ama-niye-deniz-bakanligi-varo-da-demiskiturkiyede-de-adalet-yok-ama-adalet-bakanligi-var/6047447
https://www.youtube.com/watch?v=z1VzyjT5xXY
Her tarafı deniz olan bir ülkede yüzücüler yetişmiyorsa insanlar yüzme, deniz sporları ile ilgilenmiyorsa bunun parayla pulla alakası yok. Bu olsa olsa eğitim, politika, zihniyet meselesidir.
Bu dışarıdan sporcu devşirme getirmekten daha az maliyetlidir ve daha az sermayeye birikim tutar.
"Anlayacaginiz paraniz veya sermaye birikiminiz yoksa bunlar olmuyor." argümanın yanlıştır. sermaye birikiminiz yoksa bu sporcular nasıl geliyor bedava mı geliyor? babasının hayrına mı geliyor? Para ve sermayeniz yoksa bu kişileri nasıl getiriyorsunuz? Bu sadece vatandaşlık piyangosu ile olacak iş değil. Hoş, Türkiye pasaportunun uluslararası kıymeti de ortada...
Demek ki paranız ve sermayeniz var ki bu insanlar geliyor sizin için Uluslar Arası yarışmalarda yarışıyor Bu da sizin kolayınıza geliyor. Önemli olan eğitim ve zihniyet meselesi
Adsız-12:25
Sil"Yuzuculer denizde antreman yapmiyor havuzda yapiyor."
Teşekkürler eksik olmayın öğrenmiş bulunduk Valla Bravo:)))
Adsız8 Haziran 2019 17:22
SilBen cografya engel oluyor demedim ki boyle bir iddiam olmadi ki
Sadece her taraf deniz kisaca suya yabanci degiliz harika daglarimiz kayak yerlerimiz kayak icin uygun cografyamiz var.
Buna ragmen su sporlari yuzme kayak kis sporlari konsunda neden geri kaliyoruz neden geriyiz neden uluslarasi musabakalarda ciddi bir potansiyelimiz yok.
Bunun para pulla ilgisi yok
Para pulla ilgisi olsaydi o kadar paralarimizi ya da olmayan paralarimizi sermayemimizi bu fakir halkin birikimlerini devsirme sporculara kaptirmazdik. Demek ki para var ki sikir sikir sayiyoruz kaptiriyoruz.
Akil zihniyet bakis acisi egitim isi
17:22 Adsiz
Sil17:29 guzel anlatmis ondan ogrenecegin cok sey var
tmis ondan ogrenecek cok seyin var
Ben de bizim mahallede eskiden top kosturdugumuz fakat ranta insaata kurban giden uzerine de AVM dikilen AVM icinde futbol oynuyoruz mahalleden arkadaslarla bazen buz pateni yapiyoruz :))) Ah parasizlik ahhh.... eskiden hep buralar arsaydi top alamazdik bakkaldan odunc alir oyle oynardik :)) Simdi AVM icinde oynuyoruz buna sukur
Guney Kore örneğinden emin değilim. Bir ülkenin kişi başına düşen milli geliri o ülkenin refahinin iyi olduğu anlamına gelmez diye düşünüyorum. Önemli olan gelir dağılımının adaletli yapılıp yapilmadigidir diye düşünmeliyiz.
YanıtlaSilABD'de gelir dağılımında ciddi adaletsizlikler var. Kuzey Kore'de gelir dağılımı adaletsizliği yok. Amerikalılar kuzey Kore'ye göç etmeye çalışmıyor. Ortada paylaşılacak ne kadar gelir olduğu, en az paylaşım kadar önemlidir, muhtemelen daha da önemlidir. İki kişi iki elmayı paylaşma durumunda olmaktansa, iki kişi iki yüz elmayı paylaşmaya çalışmak her zaman daha avantajlıdır. İlk örnekte herkes birer elma, ikinci örnekte bir kişi 150, ikinci kişi 50 elma alıyorsa, insanların doğal yaklaşımı ikinci ülkeye göç etmektir.
SilKuzey Kore ile ilgili hele de gelir dağılımıyla ilgili elde istatistik yok. Kuzey Kore hiçbir istatistik yayınlamıyor. O nedenle gelir dağılımı adil mi değil mi bilmiyoruz.
SilKader konusu yüzyıllardır tartışma konusu olmuştur. İslamiyette Eşarilik ekolü herşeyi kadere bağlarken Mutezile ekolü insanın iradesini daha çok ön planda tutmuştur. Kimse kaderi yok sayamamaktadır. Burada bir yorumcunun da belirttiği gibi mesela anne-babamızı, doğduğumuz ülkeyi seçme şansımız yoktur. Kader konusunda benim yorumum şöyledir: (Şüphesiz her şeyin en doğrusunu bilen Allah'tır ve bu yorum bir yaratıcının var olduğuna inananlar içindir)
YanıtlaSilDünyadaki işlerin bir düzen içinde yürümesi için önceden plan yapılması şarttır. Mesela devletimiz bir zamanlar 5 yıllık kalkınma planları yapardı. Osmanlı Devleti günümüz Antalya bölgesine bakan Subaşıya 1 yıl sonra Mısır'a gidecek 1000 yeniçerinin belirlenen tarihte konaklaması için gereken hazırlıkları yapmasını ferman buyururdu. Şahıs olarak bizler bile günlük hayatımızda planlar yaparız. Yazın tatil yapacağımız yeri seçer önceden rezervasyonlar yaparız. Özet olarak dünyadaki tüm ekosistemin yaşaması için yaratıcının önceden plan yapması şarttır ki biz buna kader diyoruz. Ağılda oğlak doğduğunda çayırda otunun bitmesi gerekmektedir.
Kader konusunu bir örnekle açıklamaya çalışacağım. İstanbul'da Anadolu yakasında oturan bir kişi düşünün. Bu kişi akşam yemeği için Avrupa yakasında oturan anne-babasına gitmek istemektedir. Bu o kişinin özgür iradesi ile yaptığı bir seçimdir. Akşam arabasına atlayıp köprüye doğru yola çıkar. Yolculuk sırasında hala yaptığı seçimden dönme imkanı vardır ta ki köprüden önceki son çıkışa kadar. O son çıkışı da geçtikten sonra karşıya geçmek onun kaderi olur.
Coğrafya kader midir? Evet kaderdir. Ama bir halkın yazgısını tek başına belirleyemez. Arzda yürüyen yaratılmışların istekleri birbiriyle çeliştiğinde yaratıcı yapılan seçimlere ve işleyen düzene göre kader belirler. Biz S-400 almak istiyoruz ABD almamızı istemiyor. Bugüne kadar yapılan seçimler ABD'yi güçlü bizi onun karşısında zayıf kıldı. Bu durumda ABD'nin yaptığı seçim bizim kaderimiz olacak. Kaderimizi başkalarının belirlemesini istemiyorsak artık Türk Halkı olarak doğru seçimler yapmalıyız. İşte o zaman Her Şey Çok Güzel olacak.
Hocam katılıyorum. Yöneticiyi seçimle
YanıtlaSilbelirlediğimiz için, ülkemizin bilimden uzaklaşmasında, başarısızlıkları kader olarak nitelendirmede hepimizin sorumluluğu var.
Eğer biz bu platformda;İbn-i Haldun’u,Mukaddime’yi,”Coğrafya kaderdir” sözünü,bilimi,dini ve kaderi tartışabiliyorsak,
YanıtlaSilJeanne d’Arc’ı da tartışabilmeliyiz diye düşünüyorum.
Yanılıyor muyum?
G. Kore’nin gelişmesinde ABD yardım ve katkısını göz ardı edebilir miyiz?
YanıtlaSilEdemeyiz ama coğrafya koşulları berbat olan gecesi gündüzü karışık ve soğuk olan Kuzey ülkelerinin ABD'den hiçbir yardım almadan o coğrafyaya rağmen dünyanın en ileri ülkeleri olduğu gerçeğini de görmezden gelemeyiz.
SilKuzey Avrupa ülkelerinde, coğrafyaları o kadar kötü ki, akıllı bir ekonomik, sosyal, siyasi sistem kuramazlarsa varolamayacaklarını biliyorlar. (Memur çocuklarının canla başla okuyup kendilerini kurtarmaları ve iyi işlere sahip olmaları gibi.)
SilBiz ise mehter marşı gibi, nasıl olsa dünya'da kendi kendine yeden 7 ülkeden biriyiz lafını duyduk ya.
(Sistemsiziz sistemsiz. Bu nedenle önceki kazanımlar buharlaşıp yok oluyor. Hiç gerek yokken Başkanlık sistemi icat ettik. Bundan önce, hukukun üstünlüğünü sağlasana, AB'ye giriş için çabalasana. Maalesef kasabalı politikacılarla bu kadar oluyor.)
Mahfi Egilmez, kuzey ulkelerine de Ingiltere (dolayisiyla ABD) yardim ediyor.
SilYani bulundugumuz cografyada Anandoluda.....Hic bir sey yapmasak kavga etmeden sadece Tarim-Ticaret yapsak gulluk gulistanlik yasariz.
YanıtlaSilYapacagimiz cok basit Dogudan alacagimizi paketleyip batiya satacaz
Batidan gelen urunleri doguya kanalize edecez yatirimlarin burda uretilmesini saglayacagiz
Tarimla da uretip karnimizi bol bol doyurup arta kalani paketleyip batiya doguya guneye kuzeye satacaz
Koseyi doneriz.
Su son 1 yilda kizdigimiz kabzimallari da mi depoculari da mi ornek almiyoruz. Adamlar akilli begenirsin begenmezsin bir modelleri var. 350-400 km oteden aldigi 50 kurusluk mali 3.5 liraya sezonunda piyasasinda 4 liraya satiyor Biz ulkemizi bu modele cevirsek batidan geleni doguya dogudan geleni batiya arada bir paket vs al sana ekonomik model. Rexport sistemi bu. Bu sistemde ne hollanda orneginde ne de kabzimallik depoculuk logistik sektorleri hamalindan istatistikcisine kadar orneginde issizlik de yok
Ama biz ne yapiyoruz
Kavga dovus vs...
Ne yapiyoruz tarima deger vermiyoruz
Ticaret yapani elinde patlatiyoruz
Egitime kiymet vermiyoruz
Betona insaata kiymet veriyoruz
Fuzeye para yatiriyoruz.
Aynen.
SilIster begenin begenmeyin "Rexport" olayi issizligi missizligi alip goturuyor. Issizlik vs falan birakmiyor dahasi kaliteli istihdam da kazandiriyor.
SilGida muhendisinden tarim muhendisine muhasebecisinden istatistikcisine bilgisayar muhendisine endustri muhendisine soforune gumrukcusune ihracatcisina hamalina yabanci dil bilen uzmanina belki ogretmenine paketleme sektorune kadin istihdamina kadar herkese faydasi var.
Dahasi ulkedeki uretim hattina katki sagliyor insaat gibi agir riskli insan bedenine zarar veren isten ziyade paketleme sektoru lojistik veri ulastirma gibi insani yipratmayan yipratmadigi gibi geliri de devamli ve yuksek olan firsatlar sunuyor.
Tarimi yan sanayiyi uretime dayali hizmet sektorunu gelistiriyor.
Bakiniz Hollanda ornegi cok guzel bir ornek...Adamlar brezilyadan afrikadan mal getirtiyor hollanda da paketliyor diger ulkelere AB basta olmak uzere abd uzakdogu vsye yolluyor rexport yapiyor. Bunu yaparken kendi servis sektoru lojistik firmalari paketleme ve yukleme sektoru ona makine yuruyen saglayan yan sanayi, gemi sektoru soforler kendi tarim sektoru de gelisiyor...Dahasi kadin istihdami da artiyor. hamalindan ust duzey yoneticisine kadar herkes ekmek yiyor..
Sonuc olarak issizlik missizlik kalmiyor hatta ve hatta enflasyona da engel oluyor rexport yaparak toptanci oldugunuz icin ucuzu kaliteliyi kafaliyorsunuz ulkenizde degerlendiriyorsunuz herkes ekmek yiyor hatta insaat sektorune gore daha az yorularak daha az tehlikeye tehdite maruz kalarak daha cok ve surekli para gelir kazaniyor. Kisaca hareket bereket hesabi oluyor.
Yerli arabayi gecmeli..
Silyerli elektrikli akulu neyse artik yukleyici uretebiliyor musun? mesel bu! Rexport sektorune deger verilseydi yukleyici uretimi de olusurdu muhakkak. Fortklip mi ne diyorlar buna...
Hocam, teşekkürler yazınız için.
YanıtlaSilİbni Haldun'un içinde yaşadığı dönemde sanayinin ve teknolojinin varolacağını ve bu kadar gelişeceğini ön görmek neredeyse imkansız dolayısıyla Coğrafya Kaderdir sözü içinde yaşanılan dönemi açıklıyor. Bence İbni Haldun'un bilimi sınıflandırması, vergi ve asabiyye konularındaki düşüncelerini hatta Adam Smith'ten daha önce iş bölümünden bahsettiğini konuşmalıyız.
Bir de G. Kore, Japonya ve Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki gelişimini yönetim farkına bağlamak Solow-swan tipi büyüme modelini dikkate almadan yapılan bir açıklama. Bu büyüme modelinde bu ülkelerin kısa sürede gelişmesi ve gelişmiş ülkelere yetişmesini bilim ve teknolojiye dayalı sermayenin marjinal verimine bağlıyor. Bu çalışmasıyla ekonomi ödülü alıyor.
Bu arada Parlementer Sistem hariç diğer tüm önerilerinizi destekliyorum.saygılar.
Teşekkürler
SilKader olmuş, oluyor olan ve olacak herşeyi zamandan bağımsız şekilde Allah'ın biliyor olmasıdır. Hiçbirsey kader değildir sözünün doğrusu herşey kaderdir olmalı. Kader mefhumu algımızda yanlışlık olduğu kanaatindeyim. Yazılarınız için teşekkürler Mahfi hocam. Saygılar.
YanıtlaSilKardeş sen yine de o metafizik varlıklara aşırı güvenme, olmayan şey hiç bir şey bilemez.
SilSaygıdeğer hocam, ışığınızla aydınlatmaya devam edin lütfen. Bu yazı bağlamında ben de George Bernard Shaw'ın bir sözünü hatırlatmak isterim; "demokrasi size hak ettiğinizden daha iyi yönetilmeyeceğinizi garanti eden sistemdir." selam, sevgi ve saygılar. yaşar uysal
YanıtlaSilÇok güzel sözmüş, teşekkürler paylaşım için.
SilRica ederim hocam (hatırlatmak için Dokuz Eylül Üniversitesinden Yaşar Hoca)
SilVallah hocam muhteşem bir yazı olmuş. Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun
SilVe Atatürk'ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh politikasının nedense sade yurtta sulhu kabul ediyorsunuz.
YanıtlaSilOrtadoğu'nun tamamı Amerikan işgaline uğradı fakat bu tepkinizi görmedik siz liberallerin. Ortadogulular daha az insan tabi.
Ben liberal değilim, hiç ilgim yok liberallikle. ABD ortadoğuya girdiğinde tepki göstermediğimi nereden çıkarıyorsunuz? Her el attığınız mesele ön yargılarınız kurbanı oluyor. Ön yargılarınızdan kurtulamazsanız bu tür yanlış suçlamalara girersiniz.
SilOrtadoğulular da güçlü iken başkalarına az çektirmediler, dünyanın düzeni bu.
SilAmerika girmezse Rusya giriyor, işte, Ruslar medeniyet mi getiriyor, sömürmeye geliyor,
başka ne için gelecekler?
Sevişip, üreyip çoğalmaya mı gelecekler? Vatandaş yapmaya mı gelecekler?
Hayır, kaynakları sömürmeye gelecekler.
Rusya gelmezse bu sefer Çin gelir, onlar sömürür,
Ortadoğu bitti artık, bundan sonra gelen vurur, giden vurur.
Irak günümüzde 700Milyon dolardan fazla ürün alımı ile Türkiye nin 3. ihracat pazarı.
Hocam, coğrafya kader midir denilince Bedri Rahmi'nin dizeleri gelir aklıma:
SilEn azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik alası demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür gümbür demesini becereceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne şu ne busun
Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.
Öte yandan, evet kaderi coğrafyaya indirmeyelim... Evet hukukun üstünlüğü, demokrasi, adelet isteyelim. Bunları insanca yaşamak için isteyelim. Ama bunlar iktisadi büyümenin sebepten ziyade sonucu değil mi? Yılların, çok çok uzun bir sürecin, (kısmen ülkelerin iç pazar gelişimi ve kısmen de başka ülkeleri işgal ederek ya da onları çevre ilişkilere iterek elde edilmiş) sermaye birikiminin, özellikle geç gelişen ülkelerde zamanında ve doğru uygulanmış korumacı sanayi politikalarının, sınıf mücadelelerinin ve eğitimli-varsıl sınıfların gelişiminin sonucu değil mi? Kurumlar önemlidir evet ama iktisadi büyümenin koşulu mudur? Bu açıdan Acemoğlu ve Robinson'ın argümanına dengeli bir eleştiri şurada: http://www.dklevine.com/general/aandrreview.pdf
Bugün iktisadi menfaatleri siyasi ilişkileri ile doğrudan bağlantılı olan iş grupları Türkiye'nin ekonomik kararlarında belirleyici ise onları 'Türkiye'nin kalkınması için demokrasi ve hukukun üstünlüğü gereklidir'e ikna etmek mümkün müdür? Bu çıkar gruplarının ve siyaseten gücü elinde bulunduranların kendi istekleri ile bundan vazgeçmelerinin olanağı var mıdır? Halen geçim derdinde olan kitlelerin üç beş gün sonrasını değil de çocuklarının geleceğini, refahını ve onurunu göz önüne almaları ve bu yönde davranmaları beklenebilir mi?
Hadi diyelim iktidarın değişmesi ile belki siyasi kurumlar bir miktar düzelir ve yeni bir toplumsal sözleşme ortaya çıkar, ama Türkiye'nin kalkınma rotası değişir mi? Geç gelişen örneklerde (Japonya ve Kore gibi verdiğiniz örneklerde) sermayeyi terbiye edebilecek, ona belli bir mesafede durabilecek, kapasitesi yüksek bir devletin varlığı çok önemli rol oynamış ve sanayi politikasının sürdürülebilmesinin ana temellerinden biri olmuş. Bizde nasıl olacak? Halen kamudan özel sektöre korkunç bir kaynak aktarımı varken nasıl olacak da iş dünyası ikna olacak ya da ikna ettirilecek başka türlü bir politik iktisada? Bunun sürdürülemezliğini mi görecekler?
Bu konu salt ekonomi konusu değil. Ne kadar lümpence bir cevap. Milyonlarca insanın hayatını abuk subuk ezberlerinle geçemezsin. Yaşamdan bahsediyorsun. 20 küsür yılda ölü sayısı bir milyonu çoktan geçti. Bunu mazur gören Holokost'u da yok onlar öldürmeseydi öbürü öldürecekti der.
SilNeyse Mahfi Hocam önyargım için kusura bakmayın keskin sirke küpüne zarar.
Mahfi bey
SilGaliba 'liberal' kelimesine atfedilen anlamlar o kadar genişledi ki, özü kaçırdık.
'Liberal' kelimesinin kök anlamı, 'özgürlükçü' demek. Kötü, negatif bir anlamı yok.
Fakat, 'piyasalarda sadece patronların hegemonyası olsun, devletler daima patronların sırtını sıvazlasın' yaklaşımı yönüne çevrildi 'liberal' kelimesinin anlamı. Ve özü kaçırdık. Dünya genelinde böyle.
Ne dersiniz?
Mahfi bey rusyanin limanlarinin soguk denizlerde olmasindan oturu deniz ticaretinden yeteri kadar yararlanamamasi ya da japonya ingiltere gibi ulkelerin ada devletleri olmalarindan oturu guvenli bir pozisyonda olmalarinin dis tehditlerini aza indirgemis olmasiyla gecmiste kimi reformlari daha rahat yapabilmis olmalari gibi durumlar soz konusu cografya kaderdir sozuyle asil kastedilen degil midir. Kastettiginize katiliyorum ama anlatmak istediginize uyarlama durumunuz da olmus ve bu yuzden ilk kez size tam anlamiyla katilamiyorum fakat emeginiz icin tesekkurler iyi ki varsiniz
YanıtlaSilHocam,ülkelerin ekonomi tarihlerine bakınca,2.harp sonrası Alm. Jpn'lar,hatta ruslar... Sonrasında yakın dönemde koreliler,şimdi çinliler(kore her ne kadar ABD projesi olsada) millet olarak "ülkeleri için" düşük ücretle(çok tasarruf ederek) fedakarca çok ama çok çalışmışlar.Paralarının degerini düşük tutarak,ihracatla büyümüşler, markalar çıkarmışlar... Bizde bu toplumsal bilinç neden yok? Neden oluşmamış? Örnekleme gerekirse, mesela "anadol", (o zaman bence devlet projelendirse mümkündü) neden bizim otomobil markamız olamamış? Bu toplum refah için bolca iç siyaset yerine, bolca dış ticaret yapılması gerektiğini neden bir türlü öğrenemedi? En çok konuşmamız gereken "burjuva sınıfı" sorunsalını neden tartışmaz acaba? Son 20 senede ülkenin ne kadar kaynağı (ve tabii bundan önceki 80'ler,60'lar VS) burjuvalarımıza akıtılmıştır? Bu millet bu yüzden hangi bedelleri ödemiştir?Ne kadarı topluma refah olarak geri dönmüştür? Dönmüş müdür? Bu ülke neden bütün siyasetini, ekonomisini iplerini,ordusunu,(askerinin ayağındaki postalın parasının oradan gelmesine bel bağlayacak kadar) amerikalılara teslim etmiş? Hangi liderimiz gerçek vatansever ve milliyetçidir?
YanıtlaSilSaygı ve selamlarımla...
Selam Tamer Kale,
SilMüslüman ve özünde de ortadoğu kökenli dinlere inanan gruplar, sermaye, yönetici, burjuva ve din sınıflarının altında ezilmeye mahkumdur.
Bu gerçek asla değiştirilemez. Değişmesi için toplumların batıl din inançlarını bırakmaları, objektif göz ile dünyaya bakmaları gerekir.
Din özünde, kaynakları üreten geniş kitlelerin ellerindeki kaynakları gönüllü olarak yukardaki sınıflara aktarmasıdır. Faizin haram olmasının sebebi de budur. Savaşların da bir sebebi budur, kriz zamanlarında varlıksız fakir erkeklerin ölmesi onları beslemekten daha ucuzdur. Hem kadın popülasyon oranını artırır, hem de servetin zengin sınıflarda konsolide olmasını sağlar, savaş politikası da (yenilmedikten sonra) toplum üst tabakasının varlığının pekişmesini, kökleşmesini arttırır.
Türkiyeye bakarsanız, orduya Mehmetçik ve Peygamber ocağı derler, bedava 1 yıl erkekleri içerde boğaz tokluğuna tutarlar. Zengin için ise alternatif kanallar bulurlar bu bile en basit bir toplum uyutma yöntemidir.
Bu toplumdan bir şey çıkmaz, boşuna uğraşmayın. Bu toplum ile yapılacak en iyi şey, ellerindekini toplayıp almaktır, bunu da Batı dünyası zaten yıllardır yapmaktadır. İlkokul çocuklarının Türkçe kitapları bile Çin'de basılıp gelmektedir, buradan düşünün durumu, Anadol gibi araba endüstrisine filan gitmeye gerek yoktur.
http://www.mahfiegilmez.com/2018/08/aristokrasi-burjuvazi-isci-snf-ve-kucuk.html
SilKardeşim amma çok kişi yazmış yok Güney Kore Amerikaya sırtını dayamış, üs olmuş diye gelişti diye.
YanıtlaSilSiz yazıyı nerenizle okuyorsunuz? Hoca diyor ki insan önemli insan diyor.
Güney Kore deki adam bakmış, kendi imkanlarına, düşmanlarına Amerika ile iş tutmayı geleceği için iyi görmüş, kararını ona göre vermiş. Ne yapsalardı? Amerikayı istemiyoruz deyip, ülkenin savaşta yenilmesini mi bekleselerdi?
Kafayı kullanmış adam kafayı, beyin bedava kullanırsan.
Ne diyor atalar, bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.
Değerli arkadaşım,biz de tıpkı koreliler gibi baktık düşmanımıza(2.harp sonrası sovyetler düşmanımızdı.hani boğazlar ve dogu illerimizde talepkar oldukları zaman) ve iş tuttuk Amerikalılarla...
SilYa da tuttuğumuzu sandık.Amerikalıların tornasından geçen Türk subayı ve Amerikan devşirmesi münevverlerimizde,aynı torbadan geçen koreli asker ve aydınlardaki "memleket aşkı"misyonu ve vizyonu neden yoktu diye soralım o zaman... Amerikalıların sadece Yunanistanla bizi kediyle fare gibi oynatmalarını nasıl yedik yuttuk?
Bütün ordumuzun hurda amerikan silahlarına mahkum ve muhtaç durumda olmasını nasıl hazmettik, kabul ettik?
Hiç bir doğal zenginliği olmayan, bütün enerji kaynaklarını ithal etmek zorunda olan bizler, bu kocaman ülkede patenti bize ait bir motosiklet motoru neden üretemedik?
Hem petrolü gazı ithal edeceksin, hem de bunları tüketen onmilyonlarca araç, makina, gemi VS motoru ekipmanı ithal edeceksin. Buna can mı dayanır, döviz mi dayanır?
Geçmişte yapılan yanlışları, çapsız, kifayetsiz "boşbakan" başbakan müsveddelerinin, çakma ve asalak "burjuva" sınıfımızın bu millete yalan dolanla neler yutturduğunu yazıp,konuşup söylememiz gerekiyor ki, gençlerimiz bu dolap ve dolapçıları tanıyıp öğrensin. Selamlar
Parlamenter sistemde bu kadar ısrar edişinizi anlamış değilim. Başkanlık sisteminde yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, kuvvetlerin kesin ayrılığını sağlamaya çalışmak ülkemiz için daha hayırlı olmaz mı ? Yönetim sistemi bu kadar erken değişmişken tekrar sistem değişikliğine gitmek daha da olumsuz bir gelişme olarak vuku bulmaz mı ? Emekleriniz için teşekkür ederiz, ilgiyle takip ediyoruz.
YanıtlaSilBaşkanlık sistemi önce kaybettiği seçimi kabul etmeyi öğrenirse, biz de Başkanlık sistemini destekleriz.
SilAnlamanıza gerek yok, herkesin herkesi anlaması gerekmiyor.
Yönetim sistemi bu kadar erken değişmişken bir belediye başkanlığını kaybetmeye bile tahammül edemiyor, başka seçimlerde neler olur kim bilir?
Bu arada Başkanın işi gücü yok, İstanbul için niye oy dileniyor? Kuvvetler ayrımı için niçin çalışmıyor mesaisinde? Yoksa sonsuz bir mesai süresi var da biz mi bilmiyoruz?
Seçimin tekrarlanmasını sağlayan T.C Anayasası'ndaki yüksek mahkemelerden biri olan ve kararlarına karşı itiraz yolu kapalı olan YSK idi. Eğer İmamoğlu başkan olduğunda fikrinizi değiştirip başkanlık sistemini desteklemeye başlarsanız bu sizin tutarsızlığınız olur. Bir şeyleri anlayıp anlayamamam sizi ilgilendirmez, anlamak için çaba sarfetmemde. Parlamenter sistem mevcutken ana muhalefet partisi hangi seçimin sonucunu kabul etti şimdiye kadar ? Referandumda halkın verdiği oyu bile kabul etmeyip önce AYM ardından AİHM gidilmedi mi ? Demek ki Anayasa ve kanunlarda da belirlenmiş bulunan seçim itirazlarını bütün siyasi partiler yapabilir. Farkındaysanız Türkiye'de partili başkanlık sistemi uygulanmakta ve başkan partisi için herhangi bir seçimde kampanyaya aktif olarak katılıp halktan oy isteyebilir, demokratik sistemlerde bu böyledir. Kuvvetler ayrımı zaten Anayasa'da var olan bir şeydir ve onun için çalışılmaz, başkanın görevlerini basit bir internet araştırması yaparak öğrenebilirsiniz. Zaman ayırdığınız için teşekkürler...
SilBunlarin ki baskanlikla degil, kendilerine gosterilen ocuye karsi cikmakta. Yarin deseki AKP, ya bu baskanlik sistemi ise yaramiyormus, parlementer sisteme gecelim (diyecek gibi duruyor da) bu sefer yok baskanlik sistemi kalsin diyecekler. Baskanlik sistemi ile getirilen Anayasa degisikliginde karsi ciktiklari maddeler 2010 referandumu oncesine geri donus maddeleriydi. Ayni maddelere 2010'da degismesin diye de muhalif olmuslardi. Komik ulkeyiz vesselam.
SilSaygı değer hocam yazınız için teşekkür ederim. Yalnız bir eleştirim var. Uzun zamandır takip ediyorum yazılarınızı, çok da beğeniyorum. Sizin gibi bir aydının var oluşu bizim için büyük bir şans. Hükümeti eleştirebilirsiniz, devleti, kanunu, muhalefeti, kişileri, kurumları eleştirebilirsiniz. Başarısızlıklarını kadere bağlayanları da eleştirebilirsiniz. Ancak İmanın şartlarından olan kadere inanmak konusunda size katılmıyorum. Evet dediğiniz çok doğru tembelliklerini, hantallıklarını yenmek yerine bunu kabullenip kader diyenler belki de en büyük darbeyi İslam’a vuruyorlar. Çünkü insanların (hatta belki sizin) İslam dinine karşı yargıları değişiyor.
YanıtlaSil“ Aslında hiçbir şey kader değildir.” cümlesi yerine “Başarısızlıkları kadere bağlamak doğru değildir.” daha iyi olur. Saygılarımla...
Hocamızın yazısı sonrası yapılan yorumları okusa idiniz yukarıda şu yorumun olduğunu görürdünüz;
Sil“Biz her insanın kaderini kendi gayretine bağlı kıldık”
Kur'ân-ı Kerim , İSRÂ Suresi 13. ayet ve meali
Bu da kadere kafayı takmış.
SilArkadaşa anlatmak lazım, arkadaşım biz burada islama uygun iş yapmıyoruz, insanların kadere inanmama özgürlükleri vardır.
İnsanların İslam'ı eleştirme özgürlüğü de vardır, kimse Ortadoğu geleneklerini, hikayelerini ve eski düzenini din diye hayatına uygulamak zorunda değil.
Sonra biz uğraşıyoruz, gökten canlı koyun inmediğini çocuklara anlatmaya.
Arkadaşım bırak şu absürd din dogmalarını.Yoksa bu yazıyı anlayamazsın,nitekim anlayamamışsın.Yetmemiş bir de koskoca M.Eğilmez'e akıl vermeye kalkmışsın.Zırva din 'bilgilerini' bırakın,biraz seküler düşünmeyi öğrenin, felsefe okuyun, Sartre okuyun, anlamaya çalışın o kadar zor değil !!!
Silmmetin bey
Silyorumların çoğunu okudum. Paylaştığınız ayet benim yorumumla çelişmiyor, aksine destekliyor. Ben de aynı şeyi söylüyorum. Kader deyip yatmamak lazım. Bilakis İslam dini çalışmayı emretmiştir.
Adsız 21:35
Siz kimsiniz ve burada ne iş yapıyorsunuz, neye uygun iş yapıyorsunuz. Ben kim neye inanıyor, neye inanmıyor onun peşinde değilim. Hocamız burada bir blog kurmuş, bizler de yorumlarımızla katılım sağlıyoruz. Hocamız bir konu hakkında yazı paylaşmış ben de katılmadığım için eleştiri yaptım. Senin İslam’ı eleştirmeye hakkın var ama benim insanoğlunu eleştirme hakkım yok, öyle mi?
mmetin
SilTamam kardes...anladik anladik da
Muslumanlar zaten gayret eden cabalayan nitelikli durust ahlakli bir ateisti kendi ulkelerinde barindirir mi? ve ve ya bu tarz kisilere is as mevkii makam ciraklik kalfalik vs verir mi?
yoksa sadece dindas olan mi yandas olabilir barinma yer yurt edinebilir gayretsiz olsa bile islamin hukum surdugu cografyalarda?
Sadece bir soru merak ettigim icin
Yanıtın verildiği yorumu ve verilen cevabı anladığınızdan emin misiniz?Diğer tüm konularda hemfikirim.!
Silmmetin8 Haziran 2019 07:42
SilGIG TV var bir de Yakup Deniz kanallari youtubeda.
Bunlari nacizane izlemeni tavsiye ederim. Benden tasviye izleyip izlememeniz sizin verebileceginiz ozgur karar.
Dahasi Mahfi Beye de tavsiye ederim. Youtubede Gizlenen Islam gercegi kanali ve Yakup deniz adli kanllar cesitli tartismalar kuran emalleri uzerinden konular kaynaklar uzerinden islam tartismalari yapiyor. Dahasi cesitli konular ve konuklar ozelinde tartismalar da suruyor.
Hocam, Japonya ve Güney Kore doğru örnekler mi emin değilim. Her iki ülkede de ciddi bir ABD etkisi olabilir mi?
YanıtlaSilKardeşim, doğru örneği siz bulun yazın biz de öğrenelim.
SilYukarda yorumlara baktım, o olmaz, bu bulunmaz, şu şöyle, öbürü bilmem ne,
Kardeşim dünya bu, kıstas ta bu, daha iyisini buluyorsanız, yazın.
gelisince ABD etkisi gelisemeyince yine ABD etkisi
Silbknz Kore japan bknz venezuela arjantin meksika
Yani yargı bağımsız kalmalı ve halk eğitilmeli. Daha sonra bu iki şey birbirini destekleyerek sürekliliklerini sağlayacaktır.
YanıtlaSilAydınlatıcı bir yazı olmuş,elinize sağlık.
Teşekkürlerimle
SilElinize sağlık hocam , çok merak ediyorum bu toplum ne zaman uyanacak bilinçlenecek.
YanıtlaSilUyanmaz, toplumların genel özelliğidir bu.
SilHiç bir zaman ! İslam dininin egemen olduğu ülkeler uyanamaz,örneği yok
SilHocam
YanıtlaSilŞu karikatürle ilgili yorumunuz nedir?
(Linkte virüs yok)
https://pbs.twimg.com/media/D8ZP4N0W4AY8H1w.jpg:large
Komik bir karikatür.
SilHocam ellerinize sağlık çok güzel bir yazı. Maalesef çok haklısınız, benim gibi çocukluğunda sürekli kader oğlum, diye avutularak büyütülen biri, şimdi çocuklarına farklı bir eğitim vermeye çalışıyor. Din konusu ve bu tür kavramlar her zaman tartışılır ama gelişme için de kafayı kullanmak gerekiyor. Sonuçta Allah akıl fikir vermiş kullanalım diye, sevgi ve saygılarımla :))
YanıtlaSilSelam Kerem bey, toplum gelisiminin birikimli olarak nesilden nesile aktarilmasina guzel bir ornek sizinki.
SilHatayi goren nesil olarak siz bir sonraki nesle hatayi aktarmiyorsunuz.
Dedemlerin nesli cok dindardi ailede, baba ve annem ise egitimli dindar, biraz daha hayatin gerceklerine uyan asiri din rituellerine girmeyen kimseler, bizler ise Ateist olduk.
Okuklarda okurken hatirlarim, simdinin Fetoculeri yapilanirken bizlerin ailelerinin sosyal demografik durumunu cok sorgular, benim gibileri yapiya almazlardi. Sanirim onlar bu durumu iyi bilirlermis. Kim onlara uyar, kim sorgular ve uygulamaz diye. Bizim gibiler 20 sene once bilirdik Fetonun ne mal oldugunu
(Kadere inanmak, başına gelen şeyi kabullenmektir. Mücadele edersen, yine kadere inanmış olunuyor.
YanıtlaSilTevekkül..
Şimdi.
TR, kader işte, üreterek elde edemeyeceği miktarda dış kaynak, borç buldu. Yollar, binalar alt yapı yatırımları..
Çin,Mısır vb. de üretmek çok daha ucuza üretmek mümkün olunca, üretim bu ülkelere kaydı, fabrika arazileri konut oldu.
Hep kader işte.
Bir takım imansızlar da: "Bu yol, yol değil! Türkiye çok yakın bir süreçte (Bu gün yaşadığımız) sıkıntılarla karşılaşır." dediler ve çözüm yollarını gösterdiler.
Sonuçta işlerini, itibarlarını kaybettiler.
Hollanda'nın tarımdan yüksek gelir elde etmesi, bizim İsrail'den damızlık civciv bile ithal ediyor olmamız kader!
Burada konu olan kader ile Kuran'da geçen kader farklı; tıpkı Cihad (nefsinle mücadele et.) kavramı gibi.
Sevdiğim bir abimle konuşurken, "yaratmak" sözcüğünü kullanmıştım, o da bana: "Bu sözcük Allah' a mahsustur." demişti. Konuştuğumuz konunun din ile hiç ilgisi yoktu.
"Abi, tamam. Cep telefonu toprağa evvelden gömülmüştü de tesadüfen bir köylü tarlayı sürerken mi buldu? “ dedim.
A 330 ile uçuyorduk, gecenin karanlığına baktı ve:"İcat etti de mesela.* dedi. İkimizin komutasındaki uçağın teknolojisini hiç açmadım. Sohbete kaldığımız yerden devam ettik.
Kaldığımız yerden devam etsek.
Her ne olursa olsun, bizlere, kendimizi karşılıklı "uygar bir şekilde" ifade etme fırsatı tanıyan değerli Mahfi Hoca'm, bu blogu "icat ettiğiniz için size müteşekkirim:)
Coğrafya ve iklim şartları insan davranışlarını etkileyen unsurlardan ikisidir. Akdeniz çanağına baktığınız zaman, buna Orta Doğu'yu da ekleyin, çevreleyen insanların davranış kalıplarının birbirine benzediği görülür. Yunanlılar eğlence düşkünü, sirtakici, hırsız İtalya'nın güneyi dalgacı, zorba mafya bozuntuları, Fransa'nın güneyi şarapçı, peynirci zevk düşkünü tembel, İspanyol ve Portekizliler sömürge ganimetlerini silip, tüketmiş yiyiciler, akşama kadar siesta yaparlar, Kıbrıslılar tembelin de tembeli, Araplar yağmacı, çapulcudur. Ne acıdır ki biz de bu özelliklerin hepsini bünyemizde bulunduruyoruz.
YanıtlaSil2.savaştan sonra Japonya ve Almanya silahsızlandırılmış ve ordusu lağvedilmiştir. Mevcut kaynakların tamamı doğru ekonomik politikalarla üretim, bilimsel eğitim ve kültüre yöneltilmiştir. Güney Kore savaştan sonra Türkiyeyle hemen hemen aynı durumda olmasına rağmen, bugün kıyas edilemeyecek bir gelişmişlik düzeyine ulaşmıştır.(Ha Joon Chang'ın 'Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü' kitabını öneririm). Bu ülkelerin ortak özellikleri ise insanlarının çok çalışkan, iyi ahlaklı ve karakterli bir zihniyete sahip olmasıdır. Üç günlük bayram tatilleri dokuz-on güne uzatılan bir ülkede yaşamıyorlar.Üretmeden tüketilen turizm sektörü, kalkınmda yeterli olamıyor.
Araplar caliskan insanlardir.Capulcu nerden cikti gezicilere iktidar capulcu diyordu.
SilAraplar medeniyet kurmuslardir bugun arap ulkeleri zengindir katar arabistan ciddi doviz fazlalalri olan guclu ekonomilerdir.
Araplar caliskandir nargile yaparim guru guru guluu
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam yanlışınızda bilimde ve ilimde geri kalmamızın sebebi sadece siyasilermi?Bilimle ilimle uğraşanlarımi engellediler?Bilim insanlarıda yoksa kendi ıdeolojik görüşlerine hizmetlemi uğraştılar?Birde bu pencereden baksanız.saygilarimla
YanıtlaSilEvet engellediler. Üniversitelerin haline bakın. YÖK'ten sonra üniversite diye bir şey kalmadı. Üniversite dediğiniz yer ifade özgürlüğünün olması gereken yerdir. Bilim sadece matematik ve fizik değildir. Siyaset bilimi, ekonomi, sosyoloji, felsefe de bilimdir. Kaç kişi var düşüncesini açıkça söyleyebilen, açıkça eleştiri yapabilen?
SilEvet Orhan Abi, ''Bana kaderimin oyunu mu bu'' diyeceğine gel bu yazıyı oku da gör kader neymiş.
YanıtlaSilHocam bazı yorumları yayınlamamanızı rica ediyorum. Düşünce özgürlüğü bir yere kadardır.
YanıtlaSilTürk Ordusuna peygamber ocağı mehmetçik denmesinden rahatsız olan tiplerin kimlerden olduğunu biliyorsunuzdur. Blogunuza böyle tartışmalar olması yakışmaz. Atatürkçü biriyseniz prim vermeyin böylelerine.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kutsaldır. Görüşlerine katılmasak da herkesi dinleyecek kadar uygar olduğumuzu sanıyorum.
SilHocam,” ..Osmanlı’dan devralınan bozuk yapı yeniden hortlamış” cümlesiyle 600 yıllık bir devleti külliyen bozulmuş diye tanımlamanız yazınızın içeriğini çürütmektedir. Osmanlı Devleti, kuruluş ve yükseliş dönemlerinde çağın gerekleriyle uyumlu yenilikçi politikalar uygulamıştır.
YanıtlaSilBurada sözünü ettiğimiz son dönemdeki çöküş ve bozulmadır. Bu çok açık. Nasıl olup da bunu 600 yıla yaydığınızı ya da öyle anladığınızı çıkaramadım.
SilLiberal değilsen neden t24 te yazıyorsun :)
YanıtlaSilLiberaller yuzunden akp basta
SilAKPyi makarnacilar ve liberaller solcular dis gucler basa getirdi
Yazmıyor.
SilT24 bu siteden alıp, telif ücreti de ödemeden yayımlıyor; ayrıntılı anlatmıştı.
Hoş, yazsa ne olur?
Ben, Ahmet TAŞGETİREN ve Abdurrahman DİLİPAK'ı (başkaları da var) özenle takip eder, okurum. Dünya görüşlerimiz örtüşmez ama onlardan bir şeyler öğreniyorum. Dürüst, onurlu ve doğruyu savunan insanlardır.
Sizce, uzak mı durmalıyım?
Birisi dindar, liberal, sol ya da sağ düşünceli diye farklı düşünenleri yok mu saymalı?
Ben bu blogda hiçbir ücret, reklam ve sponsorluk almadan yazıyorum. Ama bu yazıları değiştirmeden alıp bu bloga link de vererek kendi sitelerinde yayınlamak isteyenlere peşin izin veriyorum. Herhangi bir talebim de yok. Tek isteğim ve şartım alınan yazının başlığının ve içeriğinin değiştirilmemesi ve bir de buraya link verilmesi.
SilBu bloğa yorum yapacak kadar burayı bilip de bu durumu bilmemek, beni T24 yazarı sanmak da sizin cehaletiniz ve ayıbınız.
fdogans8 Haziran 2019 09:32
Silfarkli dusunenleri yok saymak lazim birlikte birarada yasamamak lazim. Cunku onlar bizi yok etmeye programlidir. Bahsettiginiz kisilerin hangi tur omurgaya sahip oldugu ortada. Bizim cenagimiz cephemizde
#HER SEY COK GUZEL OLACAK!
Mahfi Bey,
YanıtlaSilSağ olun, ağzınıza sağlık. Genelde yazdıklarınız ve özellikle bu yazınız, son zamanlarda ülkece yaşadığımız olumsuzluklara çok güzel ve derin, felsefi bir bakış olmuş. Ve özellikle, yüzyıllarca sığınılan "coğrafya kaderdir" bahanesine de bir cevap olmuş. Bir örnek de naçizane benden olsun. Sevilmese de, insanımız yerli veya yersiz olarak da nefret de etse İsrail devleti, bataklık haline gelmiş ortadoğu coğrafyasında bilimde, ekonomide böyle gelişmiş ise coğrafya kader olamaz. Olsa olsa bahane olur.
Saygılar sunuyorum, iyi ki varsınız.
Teşekkürler, sevgiler.
SilHocam, meramınız; "kişisel ve toplumsal hatalara, yetersizliklere ve yanlışlıklara coğrafya kaderdir deyip bahane uydurmayın" demekse, meramınıza katılmamak mümkün değil. Ancak, coğrafya ve coğrafyanın etkilediği toplumsallıklar verilidir; denize kıyısı olan toplulukların denizcilik faaliyetlerinin gelişkin olma ihtimali karasal topluluklara göre daha yüksektir. Kaldı ki, evrim, coğrafyayı yani doğayı en etkili aktör olarak kodluyor. Saygılar.
YanıtlaSilMeramım o.
SilNeden bizim de refah düzeyimiz artmasın, teknoloji üretmeyelim, trafikte saygılı olabilelim, yaya geçitlerinde rahatca yayalara yol verebilelim, ne bileyim insan özeniyor. Medeniyete susamış insanların sayısı bence fazla ancak olmuyor bir şey eksik...
YanıtlaSilHocam Tüfek, Çelik ve Mikrop'u okumuşsunuzdur muhtemelen. Bu esere göre esasında coğrafya kaderdir, bilimsel olarak da bunu kanıtlar fakat bu modern zamanlara kadar geçerli.
YanıtlaSilOkudum. Güzel kitap ve güzel tespitleri var. Ama coğrafyanın kader olduğu bence doğru değil. Deniz düzeyinin altındaki topraklarda Hollanda dünyanın tarımını yaparken dünyanın en verimli alanlarından birisine sahip olan Türkiye'ye bakın.
Sil“COĞRAFYA KADERDİR” NE DEMEK OLABİLİR?
YanıtlaSilİbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir” cümlesinde,dini terminolojiye denk gelen bir kader tevekkülünden bahsettiğini hiç düşünmüyorum.Kullanmış olduğu dil,tamamen döneminin ruhunu yansıtmaktadır.Hepsi bu.
Aslında kadercilik bir yana çok daha dünyevi ve bilimsel bir cümle (yaşadığı çağın şartlarında) olduğunu düşünüyorum.
İbn-i Haldun’un;yaşadığınız toprakları iyi yönetmek istiyorsanız,önce onu tanımak ve o coğrafyanın hakkını vermek zorundasınız demek istediğini düşünüyorum.
Yaşadığı dönem itibariyle ve islam medeniyetinin içine doğmuş bir düşünürün,bunu daha naif nasıl ifade edebilmesi beklenebilir ki?
Mukaddime’nin tamamına vakıf değilim.Kitabı okumaya ve anlamaya çalışıyorum.Ama çağına göre,son derece bilimsel bir bakış açısıyla yazıldığını düşünüyorum.Gözleme ve tecrübeye dayalı çok sayıda yeni fikir okuyorsunuz eserde.
Sanırım 19. ve 20. yüzyılda,batılı bilim insanları tarafından olumlanan ve tekrarlanan tezleri de bunun bir ispatı olsa gerek.
Mahfi Bey’in kitabında bile alıntılar var Mukaddime’den!
Baksanıza şu an 21.yüzyıldayız.
Ve bugünden yaklaşık 700 yıl önce doğmuş olan bir düşünürün tezlerini,konuşma ve tartişma ihtiyacı duyuyoruz.
Sanırım bu ihtiyacı doğuran şey de,İbn-i Haldun’un vizyonu ve bilimsel bakış açısıdır.
Bugün yaşadığımız sorunlara bile ışık tutabilecek ileri görüşlülüğüdür.
Bu nedenle “Coğrafya kaderdir” sözü üzerinden bir dogma veya dini tartışmak açmak bence zaman kaybıdır.
Yanlış anlaşılmamak için şu noktayı netleştireyim;
Kader var mıdır yok mudur?Varsa nedir?Nasıl anlamalıyız? soruları üzerinden bir Yaratıcı tartışması veya teolojik bir tartışma da yapabiliriz kuşkusuz.Ama bunu başka bir başlıkta yapmayı,en azından kendi adıma,daha doğru bulurum.
Çünkü din,inanç veya kader inancı bence tamamen kişisel alana girer.Kabuller ve dogmalar vardır.
Bunlar da bilimin alanı değildir.Ama bana göre İbn-i Haldun bir bilim insanıdır.Ve bilimsel kriterler ile değerlendirilmelidir.
Konuya dönersek;
Eski çağlardaki bazı bilim insanları;içinde yaşadıkları devletin,halkın veya dönemin hakim dini inanışına ters düşmemeye özen göstermişlerdir.Yazdıkları eserlere,bilimsel çalışmalara ve tezlerine,deyim yerindeyse dini soslar ve referanslar eklemişlerdir.
Bunun da bence çok basit iki nedeni var:
• Hayatta kalabilmek.
• İktidarın(hükümdar,kral,sultan,vs..) ve halkın tepkisini çekmeden,bilimsel çalışmalarına devam edebilmek.
Bu durum sadece İbn-i Haldun’a has bir tavır da değildir.
Avrupa aydınlanması(Rönesans) nasıl oldu sanıyoruz ki?Kilise kaç bilim insanını katletti,yok etti.
Peki,
O döneminin bilim insanları,kilise tarafından katledilmemek ve bilim üretebilmek için neler yaptılar sizce?
Akıllı olanların uyguladıkları yöntemler,İbn-i Haldun’dan farklı mıydı?
Aklıma gelen ilk örnek,İbn-i Haldun’dan yaklaşık 150 yıl sonra doğan Galileo.
İtalyan astronom, fizikçi, mühendis, filozof ve matematikçi.
Engizisyonlar karşında bilimsel tezlerinin tersini bile kabul etti Galileo.
Daha sonra da kilise için çalışmaya başladı(!)
En azından kilise öyle biliyordu.:).
Eğer böyle yapmasaydı sanırım daha kısa bir yaşamı olurdu.
Rönesansın diğer bilim ve sanat insanlarından da benzer yöntemlere başvuranlar oldu.
Tüm bunlar,o dönemde bilimle uğraşmanın bedeliydi sanırım.
Kaldı ki İbn-i Haldun daha çok sosyal bilimlerle uğraşmış bir düşünürdü.Aynı zamanda devlet içinde aktif görevler almıştı.Siyasetin içindeydi.Hatta ona yön verir bir konumdaydı.Bir devlet adamıydı.İktidara çok yakındı.
Belki de devlet içindeki mevkini ve hayatını korumak ve bilimsel çalışmalarına devam edebilmek için,böyle bir duruşa çok daha fazla ihtiyaç duyuyordu...
Yazınızın 5. paragrafındaki tezler bence çok iddialıdır.Ama tartışılmaz da değildir.
Belki de başka bir yanıtta tartışmak,daha doğru olabilir.
Abi galiloyu bilim adamindan sayma, bir dunya donuyor der, sonra kilise ile konusur dunya donmuyor duz der. Bir oyle bir boyle, donek adamin tekiydi, o kadar cok donuyordu ki, mahallede donek diyenlere ben degil dunya donuyor dedi. Meshurlugu bu sebeptendir.
SilDeğerli hocam İbni Haldun'a atfedilen "Coğrafya Kaderdir" sözünü bence iyi analiz ederek yorumlamak lazım.Şahsen Mukaddimeyi bir kaç defa okumuş olmama rağmen bu sözü sizin yorumladığınız şekilde anlamadım.Bu sözün siyası,iktisadı ve sosyal durumların zorunluluğu ile ilgisi olduğunu düşünmüyorum.İbni Haldun şu şekilde de yazmıştır
YanıtlaSil"Çağların değişmesi ve günlerin geçmesi ile millet ve kavimlerin hallerinin de değişeceği
hususunun dikkatten kaçması tarihte vaki olan (ve gözden kaçan) gizli hatalardandır. Bunun
sebebi şudur: Milletlerin ve âlemin ahvali, cemiyetlerin âdetleri ve dindarlıkları bir tek vetire
(süreç) ve istikrarlı bir yol üzere devam etmez. Bu cihet günler ve zamanlar geçtikçe vukua
gelen bir değişiklik ve bir halden diğer hale intikalden ibarettir. Nitekim bu husus (ve
değişiklik) şahıslarda, vakitlerde ve şehirlerde de mevcuttur. Ülkelerde, bölgelerde, zamanlarda
ve devletlerde de durum böyledir" (İbn Haldun, 2013: 190).
Zannediyorum siz de yazınızda buna yakın bir düşünceyi savunuyorsunuz.
Saygılarımla..
Aşağı yukarı
SilHocam yazınız güzel ama malesef dünya gerçekleri farklı.
YanıtlaSilEvet
Sil(Coğrafyanın, "bazen" kaçınılamaz kader olduğunun belki de en açık örneği: POLONYA.)
YanıtlaSilKader olmadığının açık örneği de Ortadoğu ülkeleri. Ellerinde dünyanın petrolü var ama ABD'nin eline bakıyorlar.
SilHocam turkiye ile iran da rusyanin eline bakiyor.
SilElinize, bilginize, tecrübenize sağlık.
YanıtlaSilÜlkeyi teknokratlar yonetse idi ekonomi grubunun başında sizi görmek isterim. Açıkçası partiler ile bu iş olmuyor. Belli sayıda kendi alanında en ust seviyede, dürüst, çalışkan vatansever, heyecanli ve enerjij insanlar bu ülkeyi yönetmeli.
Teşekkür ederim.
SilHocam, ortadoğuda petrol geçen yüzyılda çıktı. Yani bir bakıma coğrafya değişti. Ama ortadoğunun kaderi pek değişmiş görünmüyor. Evet, ortadoğuda çok zengin ülkeler var ama barış olmadıktan sonra zenginlik neye yarar?
YanıtlaSilEvet orta doğuda petrol var. Coğrafya açısından müthiş bir şey. Ne var ki onu kullanamıyorsan coğrafya ne yapsın?
SilOrtadoguda baris filan olmaz, her ulkenin kendi tanrisi var. Kendi imami var. Ayni kitabi okuyup birbirine dusman olan ulkeleri var.
SilBunlar 8 9 bin yildir boyle.
hocam, konuyla direkt bir ilgisi yok ancak yine de sorma ihtiyacı hissediyorum. Türkiye'de bankacılık sisteminin uzmanlaşması ve salt ticaret bankacılığı yerine sektörel bazda bankacılık yapılması sistemin risk yönetimini güçlendirmez mi?. mesela maden bankacılığı sanayi bankacılığı tekstil bankacılığı turizm bankacılığı private bankacılık gibi tasnifli düzenlenmiş bir bankacılık sistemi finansal risklerimizi en azından içsel mali kırılganlıklarımızı azaltmaz mı?. ne dersiniz hocam. saygılar..
YanıtlaSilSözde muhafazakarlığın arttığı bir coğrafyada Kader kelimesinin anlamını anlayamamışken coğrafyanın kader olmayacağını anlamak hayal gibi. Dinsiz diye itiraz eden olursa şaşırmam. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilHocam merhabalar , 2019 da yeni kitabınızın çıkacağını duyurmuştunuz ?
YanıtlaSiltarihi belli oldu mu ?
Teşekkürler...
Mahfi hocam güzel bir yazı olmus.Bizimle bilgilerinizi paylaşmanız dan mutluluk duyuyoruz.Turkiye cumhuriyet oldu olalı hiç bir zaman siyasi kısır çekişmelerden uzak durmadı bu sağ parti döneminde de sol parti döneminde de bitmemiş Yaş olarak bizden daha tecrubelisiniz.siyasi partilerin genel yapısına baktığımızda bu gün de çok degisen bir şey yok.okumus çok bilgili kendini yetiştirmiş hocalarımız siyaset adamlarimiz burokratlarimiz var konuşurken her kez güzel konuşuyor fakat icraatta çok bir gelişme yok bu sorunu nasıl cozecegiz
YanıtlaSilhttps://youtu.be/r2ecRrmk2RE
YanıtlaSilCoğrafya Kader Midir? | Erkin Şahinöz | TEDxBahcesehirUniversity
22 Mayıs 2019
Reis olmayan paramızı binbir millete harman savururken konuşmak boş.
YanıtlaSil