Ticaret Savaşlarının Küresel Refaha ve Türkiye’ye Etkisi

Uluslararası Ticaret ile Küresel Refah İlişkisi
Kapitalizmin temel kabullerinden birisi uluslararası ticaretin küresel refahı artıracağı hipotezidir. Bu kabulün teorik altyapısı karşılaştırmalı üstünlükler teorisinde yer alır. Teoriye göre iki ulusun birbiriyle ticaret yapması için her ikisinin de bir malın üretiminde mutlak üstünlüğe sahip olmasına gerek yoktur. Karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olunması ticaretin ortak refah yaratması için yeterlidir[i].

Kapitalizmin “uluslararası ticaretin geliştirilmesi uluslararası refahın artmasını sağlar” kabulünün yaşama geçirilmesini sağlayan Bretton Woods sistemi bu amaca hizmet etmesi için IMF ile Dünya Bankası’nın temellerini attı. Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) de bunlara katılmasıyla sistem, dış ticaretin serbestleştirilmesi, konvertibiliteye geçiş ve sonunda da sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasıyla küreselleşmeye kadar vardı.

Aşağıdaki grafik 1998 – 2018 döneminde küresel ticaret hacmi (kırmızı) ile küresel büyüme (mavi) arasındaki ilişkiyi gösteriyor.



Bu iki değişken arasındaki korelasyon katsayısı 0,93’dür[ii]. Gerek grafik gerekse korelasyon katsayısının 0,93 gibi yüksek bir sayı olması kapitalizmin “uluslararası ticaretin geliştirilmesi uluslararası refahın artmasını sağlar” hipotezinin doğru olduğunu ortaya koyuyor.

Hipotezin Ülkeler Bazında Test Edilmesi
Bu hipotez küresel olarak doğrulanmış olabilir ama acaba ülke bazında da doğru mudur? Bunu test edebilmek için ticaret savaşı içinde bulunan ABD ve Çin’in durumuna bakalım.

Dış ticaret hacmi büyümesiyle (kırmızı) ekonomik büyüme (mavi) arasındaki ilişki ABD ve Çin’de 1998 – 2018 yılları arasında aşağıdaki grafiklerde olduğu gibi çıkmaktadır. İşin ilginç yanı ABD’de bu iki değişken arasındaki korelasyon katsayısı 0,91 olarak ortaya çıkarken Çin’de 0,45 çıkmaktadır.
Buna göre ABD’nin büyümesinde dış ticaret Çin’in büyümesine olan katkısından çok daha yüksek katkı yapmış görünmektedir. Bir ticaret savaşının her iki ülkenin ekonomik büyümesini de olumsuz etkileyebileceği görülüyor.


Grafikler ve korelasyon katsayılarının karşılaştırılması korumacılık önlemleriyle dış ticareti kısıtlamanın ABD ekonomisine Çin’den daha fazla zarar vereceğine işaret ediyor.  

Türkiye Ekonomisinin Ticaret Savaşları Karşısında Durumu
Şimdi bir de Türk ekonomisinde bu ilişkiye bakalım. Aşağıdaki grafik 1998 – 2018 yıllarını kapsayan dönemde Türkiye’nin ekonomik büyümesiyle (mavi) dış ticaret hacmi büyümesi (kırmızı) arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor.


Bu iki değişken arasındaki korelasyon katsayısı 0,79 olarak karşımıza çıkıyor. Gerek grafik gerekse korelasyon katsayısının 0,79 gibi yüksek bir sayı olması Türkiye açısından da dış ticaretteki büyümenin ekonomik büyüme üzerindeki olumlu etkisini ortaya koyuyor. Türkiye, dış ticaret hacminin artmasından ABD kadar olumlu etkilenmese de Çine göre daha olumlu etkilenmiş görünüyor.

Sonuç
Sonuç olarak ticaret savaşlarının sürmesi halinde dış ticaret hacminin düşeceğini ve bunun küresel refahta gerilemeye yol açacağını söyleyebiliriz. Bu durumun ABD’yi tahmin edilenden daha olumsuz etkileyeceğini, Çin üzerindeki etkisinin daha sınırlı olacağını ve Türkiye’nin bu savaştan ABD kadar olmasa da olumsuz etkileneceğini söyleyebiliriz.



[i] Adam Smith 1776’da yayınlanan Ulusların Zenginliği kitabında ulusal zenginliğin büyümeyle sağlandığını ve onun da uluslararası ticaretin gelişmesiyle yakalanabileceğini savunmuş ve merkantilist görüşlere şiddetle karşı çıkmıştı. Smith’in uluslararası ticaretin oluşmasına ilişkin görüşü mutlak üstünlük teorisine dayanıyordu.

David Ricardo, uluslararası ticaretin oluşması için bu tür bir mutlak üstünlüğe gerek olmadığını, karşılaştırmalı üstünlüğün yeterli olduğunu açıklayarak teoriyi çok daha doğru bir çerçeveye oturtmuştur. Portekiz ve İngiltere’nin şarap ve tekstil ürünü ürettiğini ve Portekiz’in her iki ürünü de İngiltere’den daha ucuza ürettiğini varsayalım. Diyelim ki Portekiz’in toprakları ve iklimi üzüm ve dolayısıyla şarap üretmeye pamuk üretmekten çok daha elverişli olsun. Bu durumda Portekiz şarap üretimine yönelip tekstil ürünlerini İngiltere’den ithal etse iki taraf da bu ticaretten daha kazançlı çıkacaktır.   
[ii] Korelasyon, iki değişken arasındaki doğrusal ilişkiyi açıklayan bir deyimdir. Korelasyon katsayısı denilen bir katsayı ile ölçülür. Bu katsayı -1 ile +1 arasında değişir. Katsayı; 0’a yaklaştıkça iki değişken arasındaki ilişki giderek zayıflar. Katsayı, katsayı +1’e yaklaştıkça iki değişken arasında doğru yönlü, katsayı -1’e yaklaştıkça iki değişken arasında ters yönlü ilişki güçleniyor demektir.



Yorumlar

  1. Hocam öncelikle teşekkürler grafikte 2010 yılı ve sonrası için büyüme rakamları ile diş ticaret arasinda;büyüme lehine bir fark goruluyor.Bu kısımlarda Türkiye'nin diş ticaret ile büyüme etkisinin zayifladigini söyleyebilir miyiz?Cevap Evet ise bu büyümenin kaynağı diş ticaretten başka bir yöne mi kaymıştır.Yoksa gecikmeli bir ilişki mi mevcut aralarında?
    Saygilarimla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir tespit. Tüketimin yani iç talebin etkisi artmış görünüyor. Buna karşılık son 2 yılda yeniden dış ticaret etkisi yükselmiş bulunuyor.

      Sil
    2. hocam bu grafiklerin kaynağı neresidir acaba? teşekkürler

      Sil
  2. Bu yazınız şimdiki sistemin güzel oldugunu andırıyor iyi yönetildiği takdirde iyi sonuçlar verdiği izlenimi vermişsiniz hatta kapitalst bir sistemi destekler nitelikte oldugunuzu düşündürdü bana
    Ama şuan ki sistem hiçte mazlumlara ve ezilenlere göre bir sistem değil ve aslada olmayacak
    saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazı sadece uluslar arası ekonomik ilişkilerin herkesin refahını artıracağını anlatıyor. Eğer kapitalist sistemin bu kabulü gerçek yaşamda da doğrulanıyorsa bunu desteklememenin anlamı olmaz. Yani hiçbir sitem hatta hiçbir şey tümüyle iyi ya da kötü değildir. İyi tarafını alır kötü tarafını bırakırsanız iyi bir yere varabilirsiniz.

      Sil
  3. Bu analizi Trump'ın danışmanları yapamıyor mu? Durum bu kadar açıkkken neden çin ile bir ticaret savaşı derdindeler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin'in ABD'yi geride bırakacağı korkusunu yaşıyorlar sanırım.

      Sil
    2. Aslında yapılan ticaret Savaşı'nın sadece Trump ve yakınındaki çevre tarafından yapıldığını söyleyebilir miyiz. Cevap evet ise aslında bu ticaret savaşı sadece Trump hükümeti süresince sürer demek olur mu?
      Saygılarımla.

      Sil
    3. Hocam ABD'nin HUawei satışını yasaklamasını kendine rakip görmesine bağlayabilir miyiz?

      Sil
  4. Dünya ticareti aslında özet olarak şöyle: ABD tüm dünyadan meyve, sebze, telefon, otomobil, demir, çelik vs bir sürü mal ve hammadde alıp karşılığında dolar denen bir kağıt parçası veriyor. Kağıt parçası verip ürün almak güzel iş. Bizim gibi ülkeler de dünyadan yine bir sürü mal/hizmet alıp dolar denen kağıt parçası borçlanıyor. Sonra da o kağıt parçasını elde edebilmek için binbir zahmete giriyor. Çin gibi ülkeler de dünyaya bir sürü mal satıp karşılığında dolar denen kağıt parçasını alıyor ve bu kağıt parçalarını kendi merkez bankasında depoluyor. Dolar denen kağıt parçaları aslında ABD'nin borcu demektir. Dünyadaki tüm dolar sahipleri ABD'den mal, ürün, hammedde, değerli metal talep etseler ABD'nin bu talebi karşılama şansı yoktur. Bu sebeple ABD'nin tüm dünyadan mal/ürün alıp bunları güzelce tükettiği ve karşılığında kağıt parçası verdiği bu düzen sürdürülebilir değildir.

    YanıtlaSil
  5. Dünyadaki insanlar zaten ABD'den ürün talep ediyorlar ve karşılığında dolar veriyorlar. Yoksa ABD ekonomisi en büyük ekonomi olmazdı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki dünya da ABD'den ürün/hizmet talep ediyor ama ABD sürekli dış ticaret açığı veriyor. Bu da demek oluyor ki ABD sattığından daha fazlasını alıyor. Açığını dolar basarak kapatıyor. Dolara bağımlı küresel finansın nimetlerinden faydalanıyor. Bunu da askeri, teknolojik ve sanayi gücü sayesinde başarıyor.

      Sil
    2. açığını dolar basarak kapatmıyor. dolar basarak kapatmaz da zaten.

      Sil
  6. Değerli Hocam,

    Dış ticaret hacmi kesinlikle anlamlı bir karşılaştırma unsuru olsa da, aynı analizi bir de ilgili ülkenin ithalat ve ihracat rakamlarını ayrı ayrı hesaba katarak yapmak gerekir diye düşünüyorum. Zira, bir ülkenin büyümesi ithalat ve ihracat hacmindeki değişimlere aynı reaksiyonu göstermeyebilecektir.

    Örneğin ABD ekonomik büyümesinin ithalat hacmi ile ters yönlü ilişki içerisinde olduğu ve bu ilişkinin ihracatın GDP ile aynı yönlü ilişkisinden daha güçlü olduğunu varsayalım. Bu durumda, uygulanan korumacı politikalarla Çin'den gerçekleştirilen ithalat azaldıkça ABD büyümesinde yukarı yönlü değişim gözlenebilecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Bununla birlikte Çin'den yapılan ithalatın ağırlığı üretimde kullanılan girdiler ise o zaman sonuç daha da değişik olabilir.

      Sil
    2. Çin ihracatı düştüğünde iç piyasayı teşviklerle çok kısa sürede canlandırabilirken, ABD tüketim ekonkmisi olarak ancak uretimini artırarak daralan ekonomisini canlandırabilir. Bu da zaman alacak birşey. Bence korelasyon bu yüzden ABD de daha yüksek .

      Sil
  7. Hocam Merhaba , Mert Hoca ile 100 bin özel videosu ne zaman gelecek acaba ? Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence orada söz Mert Yılmaz da. Ne zaman davet ederse giderim.

      Sil
  8. Hocam karşılaştırmalı üstünlükler teorisine göre de yine ticarete giren küçük ekonomi, büyük ekonominin gölgesi altında kalmaz mı?

    YanıtlaSil
  9. 2020 yılından başlamak üzere çok büyük bir ekonomik kriz olacağı Dolar'in ve ona bağlı bütün kagit paraların cokecegi konuşuluyor altın ve gümusun 10 kat artacağı söyleniyor. Bu kehanetler hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Erkan Öz youtube kanalında sizden alıntı yaparak bu kapitalist sistemin cokecegini söyledi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benden nasıl bir alıntı yaptığını bilemem ama ben kapitalist sistemin çökeceğini söylemedim. Kapitalist sistemin esnekliğini giderek kaybettiğini ve çökme riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledim. Ama görülen o ki kapitalist sistem bu dışa tamamen açık küresel bütünleşme yapısıyla çökme riskini artırıyor. Eğer uluslararası işbirliği ve birlikte ekonomi politikası uygulamasına gidilmezse sıkıntı büyüyecek.

      Sil
    2. Bu sistemde kıyaslamalı üstünlük
      falan fazla ütopik, piyasalardaki asıl kazançlar yanında çok düşük etkili, piyasalar anarşist. Anarşist yapılar; devlet zoruyla, kartel yapilarla , patenlerle, meslek örgütlerin olusturduğu imtiyaz ve zorlamalarla birkaç yüzyılda halk denen geniş tabanı soydu soğana çevirdi, calişmak için yaşamayı çoktan kabullediler fakat iş yok! Ne güzel değilmi soyulabilecek gariban geniş kesimlerin borçları dışında birşeyleri kalmadığı için hırsızlık da olmayacak.

      Sil
  10. gerek abd nin gerekse de türkiye nin uluslar arası ticaretin gelişmesinden çine nazaran daha olumlu etkilenmesinin temelinde gerek doların yuan a karşı güçlü olmasının etkisi vardır gerekse de türk lirasının uzun süre fazla değerli kalmasının. çünkü abd nin özellikle çine yaptığı ihracatın birim başına getirdiği kazanç yükselmiştir. yine türkiyenin özellikle en büyük pazarı ab euro bölgesine yaptığı ihracatın birim başına kazancın artmış olması büyüme üzerinde olumlu etki oluşturmuştur. çin ise niceliksel olarak ihracatını hızlı artırdı ama birim başına kazancı nispeten düşük kaldı. bu da çinin uluslar arası ticaretin büyümesinden aldığı payda düşüş yarattı. tabi burada sadece kur etkisi var diyemeyiz!. yapılan ithalatın özellikle çinden yapılan ithalatın içindeki ara sermaye malları sermaye malları hacminin büyüklüğü de çok önemlidir. bu ticaretin büyüme üzerindeki hacmini de doğal olarak artırır. salt ticaret üzerinden büyümeyi değerlendiremeyiz elbette. yaratılan katma değer burada çok önemlidir. abd çinden daha az yani oransal olarak daha düşük ihracat yapıyor gibi görünüyor ama yarattığı katma değer daha yüksek çinden. aynı durum türkiye için de fazlasıyla geçerlidir. mesela son dönemde kur şoku nedeniyle sert ithalat daralması ve ihracat artışı yaşadık. ama birim başına ihracat gelirimizde düşüş trendi yaşıyoruz. zaten temel mesele ulusal paranız değerliyken bile yüksek ihracat yapabilmeniz ve birim başına ihraç gelirlerinizi artırabilmektir. bu da ancak belirli sanayi alanlarında uzmanlaşabilmektir. çin artık sürekli parasını başta dolar olmak üzere dış dünyaya karşı devalüe ederek ticaret avantajı yaratmanın süreklilik arz etmeyeceğini bildiği için iç talebe ağırlık vererek büyüme tabanını çeşitlendirmek istiyor.tabi yüksek kur döneminde bazı sanayi alanlarında giderek uzmanlaştı gelişimler gösterdi. artık yuanı daha değerli tutarak ihracat yapıp ihracatta birim başına gelir düzeyini yani katma değer artışını büyütmek isteyecektir. ancak fed faiz düşürerek doların değerlenmesini zayıf tutmak istiyor. ancak bu bence küresel çaptaki büyük finansal kaldıraçların kırılmasını getirerek büyük bir finansal krize davetiye çıkarmaktan başka işe yaramayacaktır. sınırsız para sınırlarını aşmıştır. devasa bir sanallık var ve bunun realize edilmesi yaklaştı. realizasyonlar fena finansal kasırgaları yaratabilir.

    YanıtlaSil
  11. yazımın devamıdır: kısa ve net hocamızın yukarıdaki kısa çalışması dahi çinden niteliği düşük tüketim malları ithal edilip çine ve dış dünyaya içeride üretilen nitelikli malları ihraç ettiklerini düşündürdü bana!. bu da çinin ticaret artmasına rağmen çinin büyüme etkisine abd ve türkiyeye nazaran daha düşük olmasına neden olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin'in düşük ithalatı dışticaret hacmini düşürüyor etki o nedenle düşük kalıyor.

      Sil
  12. Hocam o zamanda merak ediyordum simdi de!
    Benim de bu grafiklere bakarken yine aklima geldi.

    Benim hipotezime gore de 2010da Dunya ekonomisi kriz sonrasi hem buyume de hem de ticaret hacminde dik bir cikis yakalamis. Bu reel ama sanal sonucta ortada bir ivme var bir krizden cikma gayreti kriz sonrasi toipralnam isareti cizgisi mevcut begenin begenmeyin!
    Gecmise biraz baktigimizda O donem olanlari biliyoruz FED faizleri sifirlamis ve bir parasal genisleme surecindeydi.Bunu kaba taslak degisik algoritmalarla 2014un sonuna kadar yuruttu. Ayni donemi izleyen gunlerde petrol fiyatlarindan emtialardan nasiplenen ulkelerde emtia fiyatlarinin stabilize iyi seviyede olmasindan oturu iyi konumdaydi. Cini zaten saymiyorum yukselen pazarlari ve gelismekte olan ulke ekonomilerini de....Dahasi ayni donemde balonlar sonmus ev konut vs piyasa kendini bulma donemi yasiyordu, Avrupa ise takdir edersiniz ki asil krize 2010 sonlarinda girdi ve girdikce ulkeler bazinda resmen batti. ECB ise Ne dogru duzgun bir faiz indirimi ne de dogru duzgun bir parasal genisleme programi yapti o kadar kemer sikma programina yardimci olacak butcelere ve piyasaya buyumeye ISSIZLIGE faydasi dokunacak faiz indirimlerini parasal genislemeyi dogru duzgun ortaya cikarip uygulamadi hep beklemede kaldi para politasi olarak.... Cok daha ileri giderek adeta bir stocholm sendromu edasinda FAIZ ARTTIRIMI YAPTI KI dillere DESTAN! Tam KOMEDI! Butun bunlara mukabil Hatta ve hatta bana gore "EURONUN STOCKHOLM SENDROMU!" durumu yasandi 2010dan sonraki surecete bi ara neredeyse euro dolar paritesi 1.55 kadar cikti ve cogunlukla 1.45-1.37 bandlarinda salinim buldu bu da taktir edersiniz ki sorunlu ulkeleri daha da zora soktugu gibi deflasyonu resesyonu adeta bir KADER haline getirdi ta kii 2015de uygulanan sifir faiz parasal genisleme politaksinin faydalari alinana kadar bu da taktir edersiniz ki neredeyse 2017yi buldu!

    Gelellim benim hipotezime, argumanima ve size olan soruma;

    Eger sizce Euro bolgesi ECB eliyle ayni FEDin yaptigini yapsaydi "zamaninda"(Bu zamanda kavramindan kastim 2011 baslari oluyor yani 2015deki davrasnizini 2011 basina uyarlamak) yani 0 faizli parasal genislemeyi 2011 basinda yapsaydi parasal genislemeyi de duruma gore arttirarark gensileyici proaktiv hareket etseydi sizce daha iyi olmaz miydi?

    Bu hipotezime ve argumanima gore Sizce kuresel krizden daha erken tahminim o ki en iyi ihtimalle 2013lerde en kotu ihtimalle 2015lerde cikmaz miydik ve boylelikle populist brexit trump anti demokratik egilimler vs gibi aktorlerde cikmazdi meydana..... Euro bolgesi de genisleyen para arziyla hem Cine hem abdye hem gelismekte olan ulkelere hem KUzey afrikaya parasal genisleme nimeti yasatmaz miydi? Faydasi dokunmaz miydi? dunya ekonomisini bir senfoni gibi dusunursek sayet?

    Benim gorusume gore EURO bolgesi grafiklerden cok net gorulyyor 2011 basinda 2015de yaptigini yapsaydi yani 0 faiz aylik 60-80 milyar euro parasal genisleme etseydi suan bu yukaradaki grafik 2010daki yukselen pikten sonra keskin dusus yapmaz ufak dususun ardindan daha stabil duz cizgi cizerdi. Dunya ekonomisini bir senfoniye benzetirsek; Ayni donemde cikisini yakalayan ABD ve gelismekte olan ulkelerde bu para bollugunun yarattigi euro bolgesinin iyilesmeye baslamasiyla krizden daha rahat cikma egilimi gosterirdi hatta FED, argumanima ve hipotezime gore daha erken parasal genislemeyi sonlandirirdi.

    Sizin goruslerinizi bekliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu çokça söylenmiş bir hipotez. Yani Euro Bölgesi parasal genişleme işinde geç kaldığı için toparlanması da gecikiyor. Ama bütün ülkeler için geçerli bir mesele de maliye politikasının ikinci plana itilmiş olması.

      Sil
    2. Sahsima munasir, Euro bolgesinin 2010 sonu ile 2014 arasinda iyi kotu bir kemer sikmaya ihtiyaci acik ve net vardi. Sorunlu ulkeleri zaten biliyoruz mesela Belcika gibi bir ulke cogu kisi bilmez butcesi IFLAS konumundaydi eger bir sirket olmus olsaydi. Dolayisiyla O, donem yapilan kemer sikma butce disiplini calismalari yapilmasi elzemdi euro bolgesinde Almanya haric tutarsak. O donem yapilan Butce disiplini ve kemer sikma onlemleri salt bir mali disiplinden cok Euro bolgesinde ozellikle sorunlu ulkelerde Cari dengeye bile olumlu yansidi. Cari fazla vermelerine neden oldu ki euro bolgesi genelinde ve ulkerinden bugun hala onun etkisi gecerlidir. Fakat sorun suydu; Para politakasi gevsek degildi hatta tam tersiydi faiz artislari bile yapiliyordu euro-dolar partisi tarihsel ortalamanin %22 uzerindeydi. Euro bolgesinde neredeyse tum ulkelerin mutabik kalacagi euro dolar paritesi araligi 1.11-1.19 ortalama 1.15 bandindan oldukca uzakti. Mamafih her sorun ciktiginda yunanistanda italyada kriz siaysal problemler ciktiginda euro adeta bir stocholm sendromu dahilinde dusmesi gerekirken bir yukselme ataklari yapiyordu ki inanilir gibi degildi.
      Demem o ki o donem butce kemer sikma calismalari yapilmasi lazim omakla beraber para politikasi derhal hizlica once en az 6 ay icinde sert indirimlerle 0 faizli konuma getirilip en fazla 6 ay beklenimp bekle-gor modunda duzelme yoksa varsa da az ise derhal parasal genislemeye gidilmeliydi. Bu surece 2010-2011 arasinda baslanmaliydi. Boyellikle hem siyasal yonden euronun dagilmasi fikri cope atilirdi hem mali disiplin daha rahat saglanirdi hem de sorunlu ulkeler dusuk eurodan faydalanirdi. O donem bir arastirma okumustum mesela italya icin ekonominin carkjlarinin donmesi icin ihracat icin sanayi icin olmasi gereken euro -dolar paritesi 1.15idi ama euro -dolar paritesi neredeyse 1.40lara kadar geliyordu.

      Sil
    3. Jean-Claude Trichet midir kimdir EURO Bolgesi Krizde krizi birak dagilma tehlikesi altinda inim inim inliyor dahasi siyasal krizlerde cabasi Bu kisi faiz arttiriyor.
      Ya insan utanir ya hakikaten utanir Iktisad biliminden utanir Tarih biliminden utanir siyaset biliminden utanir.Matematikten utanir fizikten utanir uatnir da utanir
      Hangi akla hizmet hangi nedenle yaptigi hala mechul
      Yok enflasyon yukselmis 2.5a cikmis mis bazi ulkelerde 3.5-4e cikmis yav kardesim enflasyon yukselmisse bunun nedeni talep degil zamlar maliyet bazli butce kesintilerinin oldugu kemer sikma onlemlerinden kayankli benzine kdvye ozel tuketime yonelik arttirimlar talep 0 tuketici guveni eksi hangi akilla faiz arttiriyorsun
      Ayrica enflasyon ciksin kardesim sana ne? 3.5 olsun mesela sana ne! bekle-gor bak neden cikmis maliyet kaynakli mi bi bak incele.... Sen faiz arttirdin enflasyondan deflasyona aninda gecildi issizlikte aldi basini gitti. Sevindin mi?

      Sil
  13. Fatih Kömürcüoğlu1 Kasım 2019 16:10

    Yüksek dış açık verilen bir ülkeye karşı ticaret savaşına girmek bir hak ve hatta zorunluluktur. Biz de aynısını yapmalıyız. Dış açık verdiğimiz ülke bir şekilde aradaki farkı karşılamalı. Ürettiğimiz malı beğenmiyorsa kumumuz, güneşimiz var. Turlarını ülkemize yönlendirecek şekilde teşvik politikası uygulayabilir. Doğrudan yatırımlarını ülkemize yönlendirebilir. Tüm dış ticaret engellerinin kalktığı tamamen serbest bir ticaret rejiminin yürürlüğe girdiğini varsayalım. Bu durum belki de dediğiniz gibi küresel refahı arttıracaktır. Ama bizim gibi ülkeler gelişmiş ülkelerin modern kölesi haline gelir. Aldıkları her kararı bize dikte ederler.

    Yarı aç yarı tok da olsa hür bir şekilde yaşamak mı yoksa karnımız tok sırtımız pek bir köle olmak mı? Tercih sizin.

    Bir kurt bir gün dağlarda yarı aç gezerken bir çoban köpeği ile karşılaşır. İlk başta biraz hırlaşlasalar da bir süre sonra dost olurlar. Kurt köpeğe bakar sağlıklı güzel tüyler, güçlü kaslar, dolu bir mide. Sorar sen nasıl bir hayat sürüyorsun? Anlatır çoban köpeği. Sahibi onu çok güzel beslemektedir. Tek yapması gereken evi ve sürüyü korumaktır. Kurt acaba beni de kabul eder mi der? Köpek: Bence kabul eder. Hem eve ve sürüye en büyük tehdit ortadan kalkmış olur. Gel sen der. Yolda giderken kurdun gözüne köpeğin boynundaki iz ilişir. Bu iz neden oldu diye sorar. Köpek: "Haa o mu tasma izi. Sahibim bazen beni bağlar" sözünü duyar duymaz kurt zınk diye durur ve gerisin geri döner.

    Bana müsaade boynumda bir tasma ile yaşamaktansa dağlarda yarı aç yaşarım daha iyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence ticaret savaşına girmek yerine dış borçlanmayı önleyecek bir ekonomik savaşa girmek daha iyi.

      Sil
  14. Dunya ekonomisinde %3 sinir noktasi olarak goruluyor resesyon noktasi. Bence bu sinir noktasinin %2.5 Alinmasi lazim.

    CIN-ABD Ticaret savasi da kur uzerinden karsilikli uzlasma yoluyla ele alinsa cok daha iyi olur. ABD Cin Yuani 6.15 ve altinda tuttugu muddetce vergi konusuna girmeyecegini deklare etmesi ve anlasmalri lazim lazim. Bunun uzerindeki kur seviyelerinde ise nasil katsa yaptirimlari var otomatik butce kesintileri varsa Cin ile ilgili veya baska bir ulke ile ilgili ticaret iliskisinde boyle bir mekanizmayi devreye sokup ornegin Cin icin 6.15-30 arasina %3 6.30-6.45 %6 6.45-7.00 araligindaki yuan paritesi karsiliginda da %10 gumruk vergisini koyarim demeye getirmelidir. Boylelikle Cinin kur manipulasyonuna dikkat cekilerek hem uluslarasi kamuoyunun destegini alir hem de piyasalara akilci iyi niyetli bir bakis icerisinde oldugu izlenimi verir.

    Yoksa kafa tokusturmaktan baska bir ise yaramaz

    YanıtlaSil
  15. Çin bir uçta abd bir uçta. Oluşan küresel sistem o kadar etkin ki, birinin agresif büyümesi diğerine zarar veriyor. Üstelik bu iki büyük arasında kalan gelişmekte olan ülkeler kriz dalgasına kapılıyor.
    Bölgesel küçük çaplı ticarette bile göreceli üstünlük ezici duruma dönüşebiliyor. Gaz ve petrole sahip ülkeler bir nebze rahatlar. Onlarında başı "bahar ve daha çok demokrasi taşeronlarıyla" dertte.
    Hippilerin umut ettiği "barış" dünyası puffff oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sovyet sisteminin çöküşüyle başlayan ABD hegemonyası, anlatılanın ve yaratılan beklentinin tersine, dünyaya giderek daha fazla zarar verir oldu.

      Sil
  16. Hocam teşekkür ederim. 28 Ekim tarihli yazınızda küresel büyüme ile dış ticaret hacmi arasındaki korelasyon katsayısını 0.97 olarak, bu yazıda ise 0.93 olarak yazmışsınız. Bu farklılıkta değerlendirmeye alınan yıllar mı etkili oldu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yıllar ve süre değişince katsayı da değişiyor.

      Sil
  17. Bir önceki yazılarınızda da belirtmiştiniz ticaret hacmi düştükçe büyümede düşer oldukça yararlı yazılar emeğinize sağlık hocam.

    Çin gibi ülkeler sürekli üretmek zorunda üretimi talep bulamazsa sorun olur kendi ürünlerini sattığı piyasayı kaybetmek istemiyor abd piyası için çin devülasyona gitti sizce devulasyon yapmak çinin talep piyasasını korudu mu?
    Ayrıca hocam yazılarınızı sadece burada mı paylaşıyorsunuz bir çok site ve gazetelerde buradan alıntılanmış değilde sanki röportaj yapılmış gibi yazılmış çok denk geliyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Çin, parasını değersiz tutuyor ve bu yolla ihracatını teşvik ediyor biliyorsunuz. ABD buna karşı geliyor ve Yuan'ın dalgalanmaya bırakılmasını istiyor. Çin de ABD'ye mal satmaya devam edebilmek, engellemelerden kurtulabilmek için bu isteğe uygun bazı kararlar alıyor. Bu Çin'in dışticaret politikasına aykırı ama yapabileceği bir şey de yok çünkü ABD engel koyarsa o zaman satışı düşecek. Bu durumda kur düzeltmesi yaparak biraz kaybı göze alması daha akıllıca oluyor.
      Maalesef bazı siteler böylesi etik dışı bir yaklaşım sergiliyorlar. Ülkedeki ahlak zaafiyeti ne yazık ki burada da kendisini gösteriyor.

      Sil
    2. olmasi gereken yuan dolar kuru benim hesaplarima gore serbet dalgalanmaya birakilsa sayet 5.84-5.90 araligi gozukuyor

      Sil
  18. tüm ülkelerin zenginleri dolar tutuyor yanlız 2.ci olarakta abd sermayeli bir grup yerel parası ile dünyanın heryerinde şirket satın alıp direk yatırım yapabilir peki aynı şeyi bir başka grup yapabilirmi mesela elindeki tl ile almanyadan şirket satın alabilirmisin birde abd nedense buradakiler mis gibi tüketiyor üretim yok gibi anlatıyor abd toprakları maden açısından inanılmaz zengin ayrıca abd firmaları kısa sürede dünyaya yayılıyor çevrene bak bunu görmek için kahveyi bile milyarlık pazar haline getirdiler bizim koçu sabancıyı senden benden başka kim biliyor.Abdnin yüksek borç seviyesine gelince 2008 krizinden dolayı basılan para abd 50 defa borcunu öder üstelik 0 enflasyonla türkiyedeki bankalarda 300 milyar dolar var 300

    YanıtlaSil
  19. Hocam Cin'in dunya ticaretindeki payi anilan yillar icerisinde altinciliktan neredeyse birincilige yukseldi.Bu acidan bakildiginda kuresel buyume ile ticaret hacmi hesaplamalarinda Cin'in katki payi gittikce artan oranda korelasyonu etkileme gucune sahip oldu.Bu artan etkiye ragmen kuresel buyume ve ticaret hacmi korelasyonu %93 olarak gosterilirken Cin icin bu oranin %45 seviyesinde kalmasi bana biraz celisik gibi goruluyor.saygilar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin'in ithalatının çok düşük olması hacmi düşürüyor. Nedeni o.

      Sil
  20. Hocam emeğinize sağlık. Yine harika bir yazı olmuş. Çin'in büyümesi ve dış ticareti arasındaki korelasyon 1998 yılındaki verilerden başlayarak ele alınınca düşük çıkıyor ama 2010'dan sonra iki değişken arasındaki korelasyon daha yüksek görünüyor. Buna sebep olarak Çin'in giderek dünyaya daha açık bir ekonomi haline gelmesi gösterilebilir mi? Ayrıca gözlemlediğim kadarıyla bu ticaret savaşının bir an önce anlaşmayla sonuçlanması için daha fazla çaba sarfeden ve daha çok alttan alan taraf Çin. Çin'deki büyüme hızının geçmiş yıllara kıyasla oldukça gerilemiş olması,ticaret savaşının olası zararlarına karşı, daha az zarar görecek olan taraf olsa bile, Çin'i, şu sıralar iyi sayılabilecek bir büyüme hızı yakalamış olan ABD'den daha mı hassas kılmaktadır? Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru tespit. Çin, üzerine yönelen baskılarla ithalatını artırmak zorunda kaldığı için son dönemlerde dış ticaret hacminde artış yaşıyor bu da korelasyonu artırıyor.
      ABD'nin de büyüme hızında gerileme başladı.

      Sil
  21. Hocam,
    Bence burada bakılması gereken birkaç nokta var.
    Dış ticaretteki büyüme içerdeki büyümeyi artırabilir, özellikle ihracat ayağınız güçlüyse. Ancak ithalat ve ihracatın eşit olduğunu bile varsaysak eğer siz düşük katma değerli ürünler üretiyorsanız aslında potansiyelinizden kaybediyorsunuz demektir. Bu hipotezin güçlü batılı devletlerin ekonomistlerinden çıkması şaşırtıcı değil aslında. Adam diyor ki, sen bırak yüksek teknolojili işleri, onların bende alası var, sen git tarlada domates üretmeye devam et, hadi en fazla benim malın montajını yap. Aslında bu sistem bizi Taylorizm'in devletler türevine götürür. Başta sistemi yöneten, ürünleri tasarlayan birkaç akıllı devlet üretim hattında da sadece tornavida sıkan ancak olayın bütününü kavrayamamış düşük katma değerli işçi devletler.

    Ayrıca devletlerin iyi olmadıkları alanlara girmemeleri veya çekilmelerinin de dolaylı zararları var. Yazınızdaki İngiltere/Portekiz örneğine bakarsak. İngiltere'nin şaraptan fedakarlık etmesi anlaşılabilir çünkü iklimi buna uygun değil. Ancak Portekiz diyelim ki tekstilden çıkarsa aslında o sektörde oluşabilecek tüm katma değerden de vazgeçiyor demektir. Yani orada çalışacak işçiler, tekstil yan sanayiinin gelişmesi, elde edilecek gelirlerin iç pazarı canlandırması filan gibi.

    Ayrıca uzun vadede ekonominin kırılganlığını azaltmak için ulusların farklı alanlarda da bilgisi olması önemlidir. Yatırımda söylenen "her şeyin aynı sepette olmaması" meselesi yani. Evet bir miktar verimsizlik olacaktır ancak bunu da kötü günler için ödediğimiz sigorta primi gibi düşünmemiz gerekir.

    YanıtlaSil
  22. Arkadaslar bence soru yazarken biraz kısa tutalim. Blog yazisi gibi uzun yorumlar goruyorum ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Millet dolmus Sn Efe, birakin biraz acilsinlar.

      Sil
    2. Konusma ve yazma ozgurlugu yok ulkemizde! Tek Adam rejimi var. Her seye O karar veriyor. O ol! deyiveriyor oluyor.
      Bir de boyle Mikro Iktidarlar da ortaya cikabiliyor. Bu turden Tek Adam rejimlerinde dogal seyler bunlar. Herkes hukmedebildigine herkes kraldan cok krali seven onu savunan hale donuyor. Ister istemez donusuyor...
      Tek Adam Rejimleri boyledir. Herkesi kendine benzetir. Doga Kanunlarinda bir kural vardir bu hic bir zaman sasmaz: "Merkez, Cevreyi Kendine ceker. Yani Cekirdek, proton ve notronlari birbirlerine kavga ettirerek kendine ceker kendi etrafinda dolanmasini kendisine itaat etmesini saglar. Bu iki kere dort gibi bir seydir.
      Tabii Ulkemizde Doga Bilimleri Fenni Bilimler dogru duzgun ogretilmedigi bana kalirsa sevdirilmedigi hatta nefret ettirildigi icin pek taninmiyor bilinmiyor. Bunun da topluma ekonomiye yansimasi nasildir dusunulmuyor. Doga kanunlari doganin diyalektigi Toplumsal siyasal iktisadi durumlarla cogu zaman benzesir. En azindan benzesme ihtimali yuksek varsayimlara sahiptir. Feyiz alinabilir.

      Sil
    3. 01:18
      Super bir analiz.. bir minik ilave: insan dogal denge seviyesinden daha fazla kapasiteye sahiptir, bu da ancak Allahla ortaya cikar, olup biten herseye Allahin yanindan ve Onun perspektifinden bakan insan (yani bildigimiz mu'min) bu "dogal seviye" dengesinin icinde kaybolmaz, tuzaga gelmez, gelse de birsekilde cikar.. yani bu dedikleriniz Allah'i birakip baska seyleri ya da kisileri onceleyen (ilahlastiran) insanlar icin gecerlidir.. bu da bizi su Hadis-i Serif'e goturur: "Nasilsaniz oyle yonetilirsiniz!"

      Sil
    4. Adsız3 Kasım 2019 18:32
      süper bir kafa ya... adamın yaptığı analizi yorumu nasılda dine imana allaha kitaba çıkardın halen çözmüş değilim.
      her şeyi dine bağlaya bağlaya bu haldeyiz.
      düşün artık yakamızdan ne olur

      Sil
  23. Mahfi bey, lütfen tuzak soru sorduğumu düşünmeyiniz.

    Recep Tayyip Erdoğan'la 2001-2002'de ayaküstü "merhaba" olarak tanıştığınızı, bir daha hiç temas olmadığını söylemiştiniz. Galiba, parti kurma çalışmaları esnasında konuşma turları yaparken sizle tesadüfen tanıştırıldığını söylemiştiniz.

    Peki, Kemal Kılıçdaroğlu ile hiç tanışmışlığınız-görüşmüşlüğünüz var mı? Kendisi "Hesap Uzmanı" olduğundan meslek benzerliğiniz sebebiyle geçmişte tanışmış olabileceğinizi tahmin ediyorum, emin değilim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette. Kılıçdaroğlu ile yaklaşık 40 yıldır tanışıyorum. Ben maliye müfettişiydim o hesap uzmanı.

      Sil
  24. Hocam ekim ayı fiyat artışları ile ilgili bir araştırma yapıyorum ve ele aldığım ürün domates.İstanbul'da Ekim ayının başında domates fiyatı A marketinde 3.99;pazarda 1.50-3.00 ve Ekim sonunda A marketinde 3.95;pazarda 1.50-2.50;B marketinde 2.95 olduğunu gözlemledim.Fiyatlar geçen seneye nazaran neden artış eğilimi göstermiyor?Fiyatların bu kadar çeşitlilik göstermesinin nedeni ne olabilir?Ve araştırmamı detaylı bir şekilde analiz edebilmem için bir öneriniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu yorumlayabilmek için ok daha fazla bilgiye ihtiyaç var. Her iki marketin alımı nereden yaptığı, kaça taşıttığı, fireler vs gibi bilgiler olmadan bunun içinden çıkamayız.

      Sil
    2. Her markette neredeyse tum urunlerde ortalam rakam olarak %10 fire vardir. Bu malin ziyan olmasi ezilme kaybolma hirsizlik bozulma tarih gecme vs hasebiyle dikkate alinir. BU bazi urunlerde hemen hemen hic olmazken bazi urunlerde %15e kadar yurur. Ama ortalama %10dur ve mali olarak bunun uzerinden fiyat istikrari saglanmaya calisilir.

      Dikkat edilirse bu yonetim bi ara soguk hava depolari vs uzerinden bir vergi tesvik indirim vs uzerine calisiyordu bundan bir kac sene once ne oldu bilmiyorum. Amaclanan Gidadaki fiyatlardaki enflasyonu ve istikrarsizligi onlemekti ve bana kalirsada ornek bir durumdu ama uygulandi mi boyle bir vergi indirimi tesvik acikcasi bilmiyorum. Bana kalirsa bu Tarla ciftci ulasim eksenindeki en buyuk ama en buyuk desilmesi gereken konudur. Hani diyorlar ya ulasimda kopru vsde indirim olsun gubrede indirim olsun sulama indnrimli olsun mazotta indirim olsun en az bunun kadar fiyatlara etki eder mallarin depolanmasi kayip-kacak oranin dusmesi depolanirken ucuz yuksek teknolojili verimli yatirimlarimlarin olmasi en az bunlar kadar muhimdir.
      Tabii gelinen noktada sogan depolari mevzusunu biliyoruz soylenecek cok sey var ama bu noktada susmak daha iyi

      Sil
  25. https://www.dunya.com/finans/haberler/fitch-turkiyenin-notunu-degistirmedi-haberi-456274

    Mahfi Bey,
    Fitch’in son Türkiye değerlendirmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
    Bu değerlendirmenin,mevcut cds üzerinde bir etki yapmasını bekleyebilir miyiz?

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  26. Ticaret savaşının perde arkası, finans savaşlarıdır. Yani benim kripto param dünya parası olsun savaşlarıdır.

    Doları yok etmek için ticaret savaşları varlık balonları emlak tahvil balonları patlaması lazım ki. Güvenilir yeni para ortaya çıksın.

    Tabi ki bu çıkış içinde eski dünya parası değersizleşnesi lazım ve piyasada bol miktarda olmalı ve güveni kaybetmeyi. İtibarsız paradan yeni itibarlı teknolojik paraya geçiş bunun için önemli.

    Kripto para savaşlarını kim kazanacak savaşlarında sürekli gündem olmuş ve herkesin zihnine yerleştirilen kripto para bitcoin şuan için.

    Libra bu savaşta yazılım dahil birçok gücü var fakat kabul görmesi çok kolay değil.

    Keşke Türkiye de kripto para konusunda çalışmaları olsaydı. Milleti dolandormak için kurulan şirketler değil de gerçek kripto için devlet çalışsaydı.

    2020 sistem değişim yılının başlangıcı olacak ve yaşayan herkes bunu görerek.

    Ticaretin arka planı asıl para savaşlarıdır ve güvenli paraya olan ihtiyaç olarak çıkacak. Zaten ihtiyaç olmasa talrp olmaz. Bunun için ilk önce ihtiyaç oluşturmak lazım. Bunu oluşturma yolları da doları itibarsızlaştırmak bol miktarda tüm ekonomilerin para basması ve güvenini kaybetmesi.

    YanıtlaSil
  27. Hocam selam, yanlis mi dusunuyorum: ABD zamaninda Cin'e galiba global is hacmi buyusun diye (bizim asinasi oldugumuz tabirle) kapitulasyonlar saglamis ve simdi 1) cikar dengesi Cin'den yana agir bastigi icin 2) Cin knowhow hirsizligi yaptigi icin (F35 vs) 3) Gucunu Bati dunyasini intelligence ve teknoloji uzerinden dipten derinden kontrol etmeye calistigi icin (arka kapi yazilimlar), ciddi bir zitlasmaya donustu is.. bu soylenenleri dogru buluyor musunuz ve bunlar dogruysa o zaman problem ticaret savasi disinda nasil cozulur sizce? Tesekkur ederim..

    YanıtlaSil
  28. 1/2
    Euro'nun Sorunları

    Ticaret sorunu konusunun derininde büyük pay olarak, Euro'nun para birimi olarak ortaya çıkması yatıyor.
    Türkiye'deki ekonomistler tarafından fazla araştırılmayan bir konudur Euronun sorunları.
    Euro para birimi olarak ortaya çıktıktan sonra, yaratacağı olası sorunlar sebebi ile Türk Ekonomisinin ve hatta daha ileri giderek Türk siyasetinin de yozlaşmasına sebebiyet vermiştir.

    Öncelikle, Euro ortaya çıktığı dönemlerde Sovyetlerin yıkılma aşaması tamamlanmıştı. Euro dünya konjonktüründe, çıkışını 10-15 yıl kadar geç yapmıştır. Daha önce çıksa idi bu kadar ciddi sorunlara sebep olmazdı.

    Euro, çıktığı dönemde, hem politik hem ekonomik hem de sosyolojik olarak bir para biriminin sahip olması gereken temellere sahip olmadan çıkarıldı.

    Euronun icadının en büyük itici gücü, birleşen Avrupa ülkelerini temsil eden bir sembol olması iken, çıktıktan sonra Alman ekonomisinin aşırı ihracat yapmasına sebebiyet vermiştir. Her ne kadar Alman politikacıların hoşuna giden bir sonuç olsa da güney avrupa ülkelerinin ticaretlerinde dengesizliğe, sonunda da aşırı borçlanmalarına, günümüzdeki Yunanistan ve İtalya gibi ülkelerin sıkıntıya girmelerine sebebiyet vermiştir.

    Euro nun bir sorunu da Almanları ihracat rakamlarına güven duydurarak, Alman ekonomisinin yapısal sorunlarına eğilmesini engellemesidir. Bu Alman ekonomisinin, altyapı yatırımlarını sürekli ötelemesine sebep olmuştur. Almanların Euro bölgesi içindeki parasal yardımları ile hem Alman hem de Avrupa altyapısında eskime ve yeniden yerine konulmasının zorlukları baş göstermiş, Avrupanın büyüme rakamlarını da genel olarak düşürmüştür.

    Avrupa, sorunlarını daha verimsiz Çin ve Asya ekonomilerine yaptığı makine ihracatları ile halının altına süpürmüştür. Bu ise çoğu Çin ürünlerinin Amerika ve Avrupa pazarlarına girmesine, yeni teknolojik gelişmelerin ise artık Avrupa dışına çıkmasına sebep olmuştur.

    Avrupa ülkelerinin yüksek borçlanabilme limitleri, Merkel gibi ihracatı teşvik eden popülist politikacılar, Avrupa için zararlı olmuştur.

    Konunun -Euro'nun- ülkemizi etkileyen kısmında ise, Türk karar alıcıların 2002 yılından sonra başlayan AB üyelik sürecine soğuk bakmasına sebep olmuştur. Türkiyenin AB ye girmesi ile MB parasal yönetim imkanlarının AB Merkez Bankası, para biriminin Euro olması Türkiye'yi Yunanistan dan daha kötü bir ekonomik gelişime sokacaktı. Türkiye'nin AB üyeliği dışında kalması bir anlamda Türkiye'yi korurken, diğer taraftan Euro paritesindeki sorunun Türkiye'ye gelen AB kaynaklı fon ve yatırımlar TL ile ticarette, TL'yi değerlendirmesi ise Türk siyasetinin yozlaşmasına, aşırı değerli TL ile Türk üreticilerinin yerel pazarlarını Çinlilere kaybetmelerine, ve yine kaliteli Alman ürünlerine karşı rekabet edememelerine sebep olmuştur.

    Türkiye gibi benzeri bir politik öngörüyü düşünen İngiltere, parasal birliğe girmemiş, son olaylar ile de birlikten çıkış sürecini başlatmıştır. Tıpkı Türkiye'ye olduğu gibi AB, İngiltere'de de yanlış Euro sebebi ile zarar vermiştir.

    YanıtlaSil
  29. 2/2
    Euro'nun Sorunları

    Aynı sorunlar günümüzde AB enerji politikalarına da sirayet etmiş, enerjide Rusya'ya bağlı bir AB ortaya çıkmıştır. Bugün, Almanya hatalı politikaları sonucu, enerji maliyetlerini aşırı yükseltmiştir. Rusya'dan doğalgaz ile ürettikleri enerji, Almanya'da üretilen yenilebilir enerjiden daha ucuz hale gelmiştir. İster istemez, Almanya'yı stratejik enerji üretiminde rakibi Rusya'nın kucağına atmıştır.

    AB benzeri bir sebep ile atlantik ötesindeki ABD ile de ilişkilerini bozmaya başlamıştır. Çünkü, AB'nin Çin ve Asya ülkeleri ile tutumu dönüp ABD'nin de sıkıntıya girmesine, Çin'in aradan hızlıca yükselmiş görünmesine sebep olmuştur.

    Özetle, dünya ticaretinin sorunları arasında Euro'nun yanlış zamanda, yanlış politikalar ile sahne alması, AB nin politik büyümesinin ekonomik itici gücü olarak kullanılması, aşırı koruma ve ihracat odaklı politikaları bugün ters tepmeye başlamış, ister istemez ekonomik hinterlantı içinde bulunan Türkiye ve İngiltere gibi ülkelerin de sorun yaşamasına vesile olmuştur. Ayrıca Çin ve ucuz işgücü olan Asya ülkelerine yapılan aşırı makine techizat satışları, günün sonunda Avrupanın pek çok üründeki pazarlarını Çine kaybetmesine, dünya dengesine adapte olamayan aşırı büyümüş bir Çin ekonomisine yol vermiş. Günümüzde buz dağının üzerinde ABD-Çin gerilimi olarak görünen sorunun temellerinin oluşumunu sağlamıştır.

    YanıtlaSil
  30. Hocam öncelikle yazınız için teşekkürler. Geçmişteki istatistiklere bakarak genel durum hakkında yorum yapmak olağan bir şeydir ama sizce de burada istatistikten daha fazlası yok mudur? Şöyle ki ülkelerin büyümelerinin sebepleri değişebilir. Bazen bu dış ticaret olur, bazen de iç talep olabilir ve bu değişimler o kadar hızlı olabilir ki geçmişteki istatistikleri geçersiz kılabilir. Amerika'nın büyümesinin dış ticarete bağımlı olması korelasyon katsayısıyla açıklanabilir ama işin içinde insan vardır ve insan değişkendir. Yani her zaman istatistiklere güvenmek doğru şey olmayabilir. Biraz şüpheci birisiyimde :)

    YanıtlaSil
  31. dünya ekonomisi genel olarak son çeyrek asırdır abd-çin arasındaki dengesiz dış ticari dengeyle cari dengenin daha doğrusu giderek büyümüş olan dengesizliğin dengesine dayalı büyüme yaşadı. global büyüme motoru haline getirildi bu destabilizasyon durumu!. ancak artık sonuna çok yaklaşıldı. çünkü her iki ekonomide büyüme yapısallığı çeşitlendirilemiyor yani geniş tabanlı büyüme yoktur. zaten dünya ekonomisinin daha sürdürülebilir büyüyebilmesi için ülke ekonomileri arasında bugünkü düzeyde heterojenlik olmaması gerekirdi. bize gelince biz son bir yıldır kurları kamu bankalarına merkez destekli şekilde yoğun döviz satımı yaptırarak dth lerdeki munzam karşılıkları artırıp bunları sanki net döviz rezerviymiş gibi kullanarak enflasyonu kağıt üzerinde düşürerek hesaplama sepetindeki kalemlerle oynayarak kuru olması gerekenden düşük tutmaya çalışarak anlaşmalı market zincirinden her enflasyon açıklama zamanı öncesi talimatla fiyat düşüşleri sağlayıp o fiyatları tavan fiyatmış gibi hesaplamaya katarak kur riskini artırma pahasına merkez bankasının Londra destekli swaplar yapmasıyla yani yani yabancıların yardımlarıyla ki içeride %14 lük fonlama politika faizine karşın yabancılara swap işlemlerde çok daha yüksek reel faizler vermek pahasına yani faiz tabanını çeşitlendirmek yoluyla gerçekçi olmayan enflasyon rakamları oluşturuyoruz. ve bu yalan sahte makro iktisadi verilerle GSYH ve GSMH hesaplamaları yapıyoruz. küçülen ekonomiyi olduğundan iyi gösteriyoruz. bakalım yalanlar ve sahtekarlıklar balonu ne zaman patlayacak. patlayacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. çünkü sahtekarların artık ağır bedeller ödemesini istiyorum. bu yönetenler için olduğu kadar yönetilenler için de aynen geçerlidir. nasıl ki 1999 Marmara depreminden sonra akıllanmadık dersler almadık şimdi tıpkı büyük Marmara depremi gibi ekonomik olarak da büyük deprem yaklaşıyor. iyi çalışmalar hocam. saygılar.

    YanıtlaSil
  32. insanlar sayenizde faizden vs para kazana bilir mevcut durumu rasyonel olmayan dürüst olmayan sistemi dürüst bir sistem varmış gibi rahatça antalmanız sizlere ruhunuzu teslim ettiğinizde katsayısal olarak iade edilecektir. nötrino nun bunu size en yakın zamanda hissettirmesini dilerim.

    umarım gerçeklere dönersiniz düzensiz kapitalizm ve sayısal denklemi yalana güce hegomanyaya dayalı bu sistem için bu kadar rahat içselleştirmek mesleğiniz olsa dahi korkunç çok ama çok milyarlarca insan bu nedenle acı çekiyor. ve sadece belkide 200 milyon mutlu veya mutlu olduğunu düşünen bilgisi ezber ve görevce ALLAH VEYA TANRI AKIL FİKİR VERSİN TÜM İNSANLIĞA

    YanıtlaSil
  33. Günümüzde teorilerin gerçek dünya ile uyuşmadığı görülmüştür.

    YanıtlaSil
  34. Mahfi Hocam merhaba,
    Ticaret savaslarinin baslamasindaki ana sebep kanimca ulkelerin kuresel markalar ortaya cikarmasidir. 2008'de ABD Cin'in 16kat marka degerine sahip, 2018 yilina gelindiginde bu fark yine ABD lehine ama oran 2,5kata dusmus durumda. 2000'li yillarin basinda ucuz isci ve yan sanayisiyle dunyanin uretim ussu olan Cin simdilerde katma degerli uretim yapip kuresel markalarini dunyaya ihrac ediyor. ABD kuresel markalariyla super guc, simdilerde Cin bu dogrultuda ilerliyor.

    Benim derdim Turkiye ustadim. Bizim de sanayilesme ve markalasma kalkinma modeliyle dunya arenasinda soz sahibi olmamiz lazim. Memleket ancak boyle gelismis ulkeler kategorisine girer. Zaten sizin de bahsettiginiz dis ticaret hacminin artmasi markalasmanin bir neticesidir.

    Saygilarimla,
    Anıl

    YanıtlaSil
  35. Filler tepişir çimenler ezilir. Mevcut durumda kimin fil kimin çimen rolünü üstlendiği çok net maalesef. Elinize sağlık Mahfi Hocam.

    YanıtlaSil
  36. Hizmet sektörü ağırlıklı ve yüksek tüketime dayalı ekonomik modeller (günümüz ABD'si bir
    örnek olabilir) sorun teşkil etmekte. Sağlıklı ve organik bir büyüme modeli değil. Çok
    kaynak sarfiyatı (tüketim) ve aşırı israf var, uzun vadede sürdürülebilir değil (çünkü
    tüketilerek bitirilen kaynaklar kıtlık yaratıyor ve ha değince kolay da ikame
    edilemeyebiliyor).

    Sistem kendini sürdürebilmek için greed'e (açgözlülük, doyumsuzluk) sürükleniyor,
    çünkü denge olarak vermeden sürekli alan bir yapıda. Sonuçları gelir adaletsizliği,
    dünyada ekonomik çarpıklıklar, pazar savaşları, sömürü ve emperyalizm, göç, vs.

    Ekolojik, organik, sürdürülebilir üretken ve tutumlu bir ekonomik model dönüşümü kaçınılmaz
    olarak gerekli; sağlıklı bir dünya çevresi ve geleceği için. Bu dile getirdiğim şey bir
    kalkınma modeli, ekonomik sistem (kapitalizm, devletçilik) ayrı bir şey onlar yönetim tarz.

    Bizim öncelikle kalkınma modelini değiştirmemiz lazım, acilen. Kapitalizm esneyebilen, adapte
    olan bir sistem; uyum gösterir.

    YanıtlaSil
  37. Geçmiş ama hâla güncelliğini koruyan bir yazı. Teşekkürler hocam

    YanıtlaSil
  38. Açıklayıcı, anlaşılır bir yazı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  39. Paylaşımınız için teşekkürler hocam

    YanıtlaSil
  40. gerekli bilgi için teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi