Sıcak Para Kazanıyor Biz Kaybediyoruz

22 Aralık 2020’de 1 USD = 7,66 idi. Bugün 1 USD = 7,40 (saat:10.40.)

ABD’de 1 aylık tahvilin faizi (yıllık) % 0,45. Bunu aylık olarak düşünürsek getirisi % 0,0375 eder (vergiyi ihmal ediyoruz.)

Türkiye’de gösterge faiz (vadesine 2 yıl kalmış olan ve piyasada en çok işlem gören tahvilin faizi) % 14,78. Bunun bir aylık getirisi % 1,23 eder (vergiyi ihmal ediyoruz.)

Plasman (mali yatırım) için kullanılmak üzere ayrılmış 1 milyon doları olan bir Amerikalı fon düşünelim. Bu parayı bir ay süreyle Amerikan tahviline yatırsa kazancı ne olur, Türk tahviline yatırsa kazancı ne olur? Yanıtını aradığımız soru bu. Bu soruya yanıt verebilmek için eldeki verileri bir tabloya dökelim:

Tablo bu fonun ABD’de bir aylık mali yatırım yaparak sadece 370 dolar kazanacak yerde Türkiye’de bir aylık mali yatırım yapması halinde ise 47.867 dolar kazanacağını, Türkiye’de yapacağı mali yatırımın 47.497 dolar daha fazla kazanç yaratacağını ortaya koyuyor.

Son dönemlerde Türkiye’ye döviz girişinin niçin arttığını bu tablo net biçimde göstermiş olmalı. Bu tür sıcak para girişleri ancak günü kurtarmayı sağlıyor. Türkiye’nin sıcak para cenneti olmak yerine 2005 – 2008 arasındaki dört yılda olduğu gibi doğrudan sermaye yatırımlarını çekmeyi hedeflemesi gerekli. Söz konusu dört yılda Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı tutarı 72 milyar dolardı. O dört yılın farkı neydi? Bu sorunun yanıtını ararken karşımıza; bankacılık reformu, bağımsız kurumların oluşturulması, bütçe açıklarının düşürülerek kamu mali disiplininin sağlanması ve sosyal ve siyasal alanda yapısal reformları getirecek olan Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerinin başlamış olması gibi çok önemli adımlar çıkıyor. Bugün niçin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yerini sıcak para almış durumda? Çünkü doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını çekecek ivmeyi kaybetmiş onun yerine ülkeyi sıcak para cennetine çevirecek popülist adımlara ağırlık vermiş durumdayız.

Ya 2005 – 2008 arasında yaptığımız gibi yapısal reformlara yönelip doğrudan yabancı sermayeyi çekerek kalıcı ve ucuz yatırım yapılmasını sağlayacağız ya da bugünkü gibi faiz/kur ekseninde ilerleyip sıcak para girişini çekici hale getirerek yüksek maliyetli ve günü kurtarmaya yönelik bir politika izleyeceğiz.      


Yorumlar

  1. Para girdikten sonra kurun yönü önemli. 2 aydır var güçleriyle yön vermeye çalışıyorlar.

    Türkiye'de edeceği kâr kura bağlı olduğu için dönemsel olarak çıkış yarışına dönüşebiliyor. O aylık faizi almak diken üstünde durmak gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ilgi duyulacak konu, okunacak yazı bolluğunda kısa ve net anlatımınız çok mühim. Tsk.ler..

      Sil
    2. Selam Emreozk,

      Yurtdışından, döviz endeksli borç senedi alınınca kur riski bertaraf oluyor.

      Sil
  2. Bu kazancı sonsuza kadar verme şansımız yok.Sonunda duvara daha sert carpicaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yatırımcı geldi yatırım yaptı yatırım devam ediyor kimsenin birşey alıp gittiği yok

      Sil
    2. Adam kağıt üzerinden bu kadar kazandı görünüyor, peki bu kadar parayı alıp çıkıyorum derse ne olacak? Dolar 9 olur, kazandım dediklerinin yarısından fazlasını bırakır.

      Sonra faize hükümet bir daha dokunur, doları tekrar indirir.

      Sil
  3. Hocam tçtablodaki ilk sutundaki tarihte bir yanlışlık olmuş sanırım.(22 aralık 2021 yazıyor.)

    YanıtlaSil
  4. İnsanlar yavaş da olsa uyanmaya başladı. İktidarın sıcak paradan başka seçeneği yok. Rejim uzatmaları oynuyor. Erken seçim kaçınılmaz gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, bizimkiler uyanmaz merak etmeyin. Onlar uyanacak gibi olurken yeni bir kukla koyarlar, merak etmeyin.

      Sil
    2. 2004 ten beri dinlerim, bu sefer son, bu sefer uzatmaları oynuyorlar, adamlar 20 yıldır tepede, durdukça da kazığı daha derine çakıyorlar.

      Millet 2003 te de şikayet ederdi, yok sıcak para geliyor, yok vurkaçcı geliyor, dönemin maliye bakanı unakıtan laflara gülüp geçiyordu, paranın yemini veririm gelirler diye.

      Bakan dünya değiştirmiş, bizim solcular hala aynı, yok sıcak para yok sıcak para.
      Elimize verdikleri sıcak para, başkasını arıyorsan diyorlar ki sana yok para.

      Bizim millet uyanmaaz. Bizim millet de hala aynı. Şimdilerde hiç var mı yazarkasa atan, atabilen? Biri atarsa, cihazın tuşlarını çıkarırlar... Silivri'de adamın hücresinde müsait bir yere koyarlar.

      Bak amerigalılara, elemanlar uyandılar, sarı kafayı postaladılar, bizimkiler daha da bir sarılıyor, sarmalıyor. Bizim millet sever böyle adamları.

      Bizim millet böyle çok ama çok iyi, merak etmeyin.

      Rejim böyle gelmiş böyle gider, sana bişi olmasın arkadaşım.

      Sil
  5. Gene ayni hikayeler.

    2002-2008 yillari arasinda dogrudan yatirim geldi de nereye geldi? Hizmet sektorune geldi, bankalara geldi.

    Uretim icin mi geldi? Hayir.
    Ar-ge icin mi geldi? Hayir.


    Banka alip, faiz yemek icin, bina/avm alip kira yemek icin, tekel olan urun (telekom, tutun, alkol vs.) satisinin rantini yemek icin geldi.

    Neden uretim icin gelsin ki? TL degerliydi. Faizler yuksekti. Hem de cok yuksekti. Siyasi gundem, bugunden biraz hallice olsa bile, gene sig idi, gene cozum odakli degil, guc devsirme odakliydi.

    Simdi de oyle dogrudan yatirim cekeceksek, (ki bu gidisle cekecegiz gene milletin gelecegini peskes cekecegiz gibi duruyor) gelmesin. Uretecek gelsin, tas ustune tas koyacak gelsin. O da istikrarli ve cari acik olusturmayacak bir kur seviyesi ile mumkundir. Nereden mi biliyorum? Asya ulkelerinin ekonomisinden.

    Alayim iki rakam sonuca varayim olmaz. O rakamin icinde ne var ona da bakmak lazim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel anlattınız da gelen bu para mesela mevcut bir bankayı satın almak için geldi. Burada sorgulamak gereken konu bunun gelip de ne yaptığı değil o parayı alan kişi ya da kurumun ne yaptığı. Eğer onlar ellerine geçen parayla yeni yatırım yapmışsa işe yaramış demektir.

      Sil
    2. Hocam keşke satış yapan banka sahibinin para hareketlerini kontrol eden bir sistem geliştirilebilse; ne yazık ki dışarıdan gelen para yine sadece ülkesi değişerek %80'i yine DIŞARI gidiyor. Yanılıyor muyum?

      Sil
    3. Bunu bu sistem altında kontrol etmek doğru değil. Ama o ortamı yaratmak ve insanların o paraları buraya yatırmasını sağlamak mümkün.

      Sil
    4. O kontrolleri Çin yapıyor. Kuruş kuruş tüm zenginlerin parasını takip ediyor.
      BitCoin niye bu kadar zıplıyor ki? Millet devletten parayı kurtarmak istiyor.

      Sil
    5. Tabi ki dogru duzgun yatirim yapmadilar. Faizin yuksek oldugu ortamda kim yatirim yapar. Anca yat aldilar, ucak aldilar, hangar, marina istiflediler.

      Bir kismi insaat yapti. Bir kismi devlet imtiyazlarinin, eletrik dagitim ozellestirmesi, hes, res, madencilik vs. gibi rantiye pesine kostu.

      Varsa bizim bilmedigimiz bir imalat sanayi yatirimlari paylasilsin biz de bilelim.

      Bu arada ithalattan gelen KDV, bu yatirimlardan dolayi dolan hazine sayesinde de yeni yeni mega is adamlari filizlendi. Milletin anasina hallenen namussuzlar ihya oldu.

      Bu politikalarin yatirimci bulan sirket sahiplerine yaradigi dogrudur, ama halkin isine yaramadigi da su goturmez bir gercektir.

      Peki ya faiz dusuk olsaydi, kur degersiz olsaydi, o zaman elimiz mahkum uretecektik. Ulke parasi dolar etmedigi icin yabanci ancak ihracat amacli bir yatirim icin gelecekti, icerideki parayi somurup kacirmasina olanak saglayacak sektorlere gelmeyecekti.

      Sil
    6. Banka adamın malı, istediğine satar. Adam çalışmış, çabalamış, banka sahibi olmuş, onbinlerce kişiye aş vermiş, iş vermiş. Satıp da bir de size mi yedirecek?

      Bizim ülkenin solcularında hiç kafa yok arkadaş, adamlar hayata karşı olmak için gelmişler, her şeye karşılar.

      Otur, çalış sende yap, sende sat. Ama yok hep laf, hep laf.

      Sil
    7. Anonim 20:08, bazi sektorler vardir devlet imtiyazi ile yapilir.

      Her isteyen mevduat toplayip faiz karsiligi borc veremez. Devlet iznine tabidir. Her isteyen telekom sebekesi kuramaz, ya da her isteyen radyo televizyon acamaz. Bu sektorler regulasyona tabidir. Regulasyon demek de bizim gibi ulkelerde rant demekdir.

      Iste o calisip cabalayan kisiler yabanciya bu ranti satiyor. Bunun sol, sag, on, arka ile alakasi yok. Akli olan bunu gorur. Daha once de dedigim gibi, bu satislar is adamlarinin tabi ki isine geliyor, ama halkin isine gelmiyor.

      Daha vahimi, bu sektorlerin imtiyazli olmasinin sebebi kamu menfaatleri ile dogrudan iliskili olmalarindan kaynaklanmaktadir. Gelismis ulkelerde agir regulasyonu olan bu tip sektorlere yabanci yatirimci zar zor girerken, bizde siraya giriyorsa bir oturup dusunmek lazim.

      Eger siz 2000lerde 'bankacilik reformu' deyip makyajladiginiz bankalarin gule oynaya yabancilarin kontrolune gecmesine izin veriyorsaniz, ekonomik calkantilarin oldugu su gunlerde de 'bankalar kredi vermiyor' diye aglamayacaksiniz.

      Sunu da hic unutmayin, eger bir is gercekten emek ile ortaya geldiyse, kimsenin diline dusmez. Eger dile dusuyorsa bilin ki orada ne bir emek vardir, ne de fayda. Bir seyin zor olmasi demek onun muteber bir sey oldugu anlamina gelmiyor.

      Sil
  6. Günü kurtarmaya yönelik politikaların uzun vadede ekonomiye ne etkisi olur Mahfi Hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dün aynı şeyi yaptığımız için bugün onların ne teki yaptığını görebiliyoruz. Yarın da durum aynı olacak.

      Sil
    2. ülkesine sıcak para geliyor diye üzülen herhalde bizden başka millet yoktur peki kuzey kore gibi kapatalım kapıları sıcak para falan gelmesin

      Sil
  7. Hocam, bırakın yabancı sermayeyi, 2015 yılından bu yana yerli sermayedar da yatırımlarını yurt dışına kaydırdı. Bunun nedeni çok açık, yatırım ortamı olmayan ülkeye kimse yatırım yapmaz. Birilerinin aklına estiği anda tek bir kararla malınıza mülkünüze el konabileceği, hukuki olarak hakkınızı arama olanağının bulunmadığı, bir de üzerine terörist ilan edilip içeri atılabileceğiniz bir ortamda kim yatırım yapar ki?

    Kapitalizm'in en temel kuralı olan mülkiyet hakkının bile yok edildiği bir ortamda kimse yatırım falan yapmaz, kendimizi kandırmayalım. Bu kafa değişmeden bu düzen değişmez. Bu kafanın değişmeyeceği de defalarca test edilip onaylandığına göre faiz indir-kaldırla bir süre daha devam eder, sonunda bir kez daha duvara toslarız da bu millet habire duvara toslayıp durduğumuzu ne zaman anlar, ya da anlar mı, çok şüpheliyim. Muhtemelen inatçı koçlar gibi duvara tos vurur dururuz bir süre daha. Artık duvar mı yıkılır, duvar yıkılırsa arkasından daha olumlu bir şey mi çıkar yoksa koç mu kendisini telef eder bilemem ama bu iş bir süre daha böyle gider çünkü ne yazık ki bildikleri tek şey bu, tek çıkış yolu olan liyakat ve bilime dönülmeyeceği gün gibi ortada...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru tespitler. Zaten yerli yatırımcı yatırım yapmazsa yabancı hiç gelmez. Sonuçta onlar da yerlinin ne yaptığına bakıyor.

      Sil
  8. Kaleminize sağlık. Evet Türkiye yönünden durum 2005-2008 arasına göre olumsuz yönde değişti. Bu anlaşılıyor ve kanımca bu durumu daha da ağırlaştıran bir başka olgu daha var. Özellikle 2008 krizi sonrası finansallaşmanın ivmelendiği ve daha da kötüsü mevcut halde, piyasalara MMT (Modern Para Teori)'cilerin COVID-19 bahanesiyle "her sorun para yaratılarak aşılır" anlayışının egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bu koşullarda doğrudan sermaye yatırımlarının dünya ölçeğinde gerilemesi hiç de sürpriz olmayacak. Katılır mısınız bilmiyorum, ama işaret ettiğim olguyla Türkiye gibi ülkeleri çok daha karamsar senaryolar bekliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de aynı kanıdayım onun için sürekli yapısal reformları vurguluyorum.

      Sil
  9. Cari açık veren bir ülke, doğrudan yabancı yatırım ile finanse etmiyorsa cari açık vermemesi gerekir. Çünkü borçlarda artış olacak bu da ileri de krize götürebilir. Türkiye'de krize götürdü. Örnek olarak Meksika, cari açık veriyor ama cari açığını doğrudan yabancı yatırım ile kapatıyor. Bu sebeple borcu az. Meksika'nın kısa vadeli dış borç stoku 53 milyar dolar. Meksika'nın rezervi 201 milyar dolar. Türkiye'nin kısa vadeli dış borç stoku 134 milyar dolar. Türkiye'nin rezervi 90 milyar dolar. Cari açığın finansmanın ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Kişisel olarak cari açık veren ülkelerin ekonomisini beğenmem. Doğrudan yabancı sermaye olsa bile finansal yükümlülükleri artıyor.

    YanıtlaSil
  10. Hocam, euler rakami uzerinde sonuc veren butun uzun vadeli Yap islet devret, borc senedi vb sovereign garantili sozlesmelerin iptal edilmesi gerekiyor. BM benzeri kararlari var, kendi ulkesinde soyan diktatorlerin, sonradan UK mahkemeleriyle alacak takibine ciktiklarinda, bunlari durduran. Garantili Otoyol, nukleer, tren, kopru diye.. dupeduz afrikali somurur gibi, gelecegimiz elden gidiyor. Mukerrer faiz uyguluyorlar. Vicdan yok. Gundelik sicak tecavuzler hafif kaliyor.. bir el atin bu konuya lutfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne desek sonuç alınamıyor.

      Sil
    2. Selam Vedat G,

      UK Mahkemeleri aşılır, işin içindeki kişilerin yolsuzluklarını gösterince alacak, verecek hesapları ortadan kalkar, mahkeme bizim devlet lehine kararını verir.

      Mahkemeler bunun içindir. Bu yazdığımı, Türkiye de söyleyen ekonomistler çıktı. Türk yönetimi değişince işler yoluna girecek gibi. Türkiye'de yazanlar, art niyetli değillerse, çok saf insanlar olmalı.

      Söylemediklerini ben yazayım.

      Sorun; İngiliz Finansal Sisteminde olur.

      Şöyle ki; A Firması Türkiye de köprü yapar.
      Türk devleti gelir garantisi verir,
      (Aç parantez, işi yapan alt yüklenicileri ingiliz firması çıkar)

      A Firması, İngiltere'de A-UK diye şirket kurar,
      Gelirlerini A-UK firmasına devreder,
      A-UK firması bir devletin ödeme garantili gelirleri için İngiliz bir bankadan borç alır,
      İngiliz Firma devletin ödeme garantisi için borcu verir.
      A-UK Firması nakdi parayı başka ülkelerde başka insanlar üzerinde kurulu başka işlerin finansmanı için kullanır.
      O yabancı firmalar da o paralar ile BitCoin alır.
      Yani A-UK parayı iç eder, farklı ülkelere aktarıp, takibini zorlaştırır.
      Bitcoin ise, para akışı takibini ve son alıcısının tesbitini imkansızlaştırır.

      Bu durumda, aradaki tüm insanları çete üyeliğinden yakalasanız bile varlıkları borcu karşılamaz, Türkiye ile borcu veren İngiliz Finans kurumu karşı karşıya gelir. Olay Türk devletinin sorumluluğuna itelenir.

      Araya UK Mahkemesinin konulma sebebi de budur. İngiliz Finans kurumu, borcu UK Mahkemesinin garantörlüğünden dolayı vermiştir.

      Unutmayın, tüm bu işlerin başındaki kişi, Türk yasalarınca yaptığı işlerden dolayı sorumlu değildir.

      O kişinin bu işleri organize edecek beşeri yetenek ve kapasitesinin olmadığı da herkesin malumudur. O kişiye sufle verenleri de sadece o yasal olarak sorumsuz kişi biliyordur. Tabi o sorumsuz kişi ile araya da başka aracıları koymadıysa, ki bana göre bu işlerde koyarlar.

      Bu işleri yapanlar, yaptıkları işi çok iyi bilen kişilerdir.
      Bu işleri yapanlar, Türk devletinin hiç bir yaptırımından korkmamaktadır.
      Bu işleri yapanlar, Türk devletinin gizli yaptırım unsurlarını da temizlemiştir, sonra bu işlere girişmiştir.

      Devlet/Hazine garantili projeler işin bir ayağıdır, bir de Merkez Bankasından çıkarılan 100 milyar mı, 120 milyar mı bir miktar var ki üniversitelerde özel ders konusu olacaktır ilerde.

      Hepinizin gözleri önünde vuku buldu değil mi?
      Her ay baktınız, her işi gördünüz, tüm yapılanlara şahit oldunuz.
      Çok temiz! çal(ış)dılar.

      Ek Not: Bu olaylar yeni değildir. Başka ülkelerde de böyle oldu.
      Dünya siyasal islamı, 2. dünya savaşından sonra, Berlin'de son hali verildi, hamisi olan Batı devletleri tarafından finanse edilmiştir. Siyasal İslam'ın Ulu Hakan'ı, bir kaç tane batı devleti bürokrasisidir. Türkiye'den, Çin Uygur bölgesine kadar tüm müslüman yönetimler aynıdır.

      07FLpZ^7aq!0fsNF

      Sil
    3. Anonim 20:53 buyuk resmi gormus.

      Sil
    4. 16:54, o büyük resimde ne hata gördün?

      Sil
  11. Emeğiniz için teşekkürler tüm yazılarınızı kopyalayıp saklıyorum

    YanıtlaSil
  12. Hocam ani bir kur düşüşünün ne gibi bir zararı olur yada zararı olur mu?

    YanıtlaSil
  13. Mahfi bey merhaba, doğrudan yatırımlar ülkenin gsyh'sine ne kadar katkı sağlıyor oran olarak?
    Mesela Türkiye'de birkaç makale okuduğumda toplam yatırımın 3/1'i kadar yıllık milli gelir yarattığını gördüm. Fakat Belçika'ya yapılan yıllık doğrudan yatırım eğer yanlış bilmiyorsam 550 milyar dolar civarında, bu ülkenin sadece milli geliri 500 küsür milyar dolar. Bu ülkede bu yatırım gelire dönüşemiyor mu pek anlamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu ölçen bir çalışma görmedim. Belki vardır ama ben görmedim.

      Sil
    2. selam çağatay, belçikaya giden doğrudan yatırımlar 550 milyar usd değil, abd, çin bile 150 milyar çekiyor.

      doğrudan yatırımların direk net dış alem gelir giderinde borçlanma ihtiyacını kapatırken daha az borçlanma olarak görürüz.

      gsmh hesabı hatalı olmasa bile eksik bir hesaplama yöntemidir.

      ülkenin dış aleme alacak verecekleri arasında doğrudan dış yatırımlar etkisini gösterir.

      ülkenin net servetini artırıcı etkisi vardır. net servet artışı borçlanma kolaylığı olarak karşımıza da çıkar, veya borçlanma ihtiyacı azlığı olarak da.

      eğer merkez bankaları fiyat istikrarını öne çıkarırsa, rezervlerin artısı olarak görünür.

      Türkiyede yaşanan, ülke servetinin siyasi ayak eliyle çalınmasıdır.

      Arjantin benzerini yaşadı, Suudi arabistan, Mısır, Libya, benzerini yaşıyor.

      2 yıl içinde MB rezervleri sıfırlandı, işte o iş, giren net yatırımları da dışarı transfer etti.

      Net yatırım, stok servet üzerinden takip edilebilir, gsmh hesapları akışı gösterir, o yüzden halk o yıl etkisini hissetmez, zaman ile fakirleşerek hisseder, gsmh hesaplarında da görünmez.

      120 milyar dolar çıkarıldı (kabaca) her türkün bankadaki 1500 usd si çalındı. Bu sene hesaplarda görünmüyor, yerine ödemeler dengesi krizine sokmayacak kadar akışı karşılayacak kadar borç alındı. Borçların faizleri kadar gelir azalması bir yıl içinde hissedilen olur.

      Eğer 120 milyarın hepsi bu sene borç alınırsa, yüzde 4 faiz oranı ile yıllık 5 milyar dolar servet yurtdışına faiz ödeme yolu ile akar. Ana para borcu baki kalır. Bu akış milli gelir hesabına girer, etkisi hızlı hissedilir.

      Sil
  14. yani seneye vurursak %48 gibi bir faiz desek yanlış olur mu hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu işler o kadar sürmüyor yani düzenli bir getiri değil. Bazen de kur yükseliyor ve yabancı yatırımcı kaybedebiliyor.

      Sil
  15. Daha beter olsun

    YanıtlaSil
  16. Hocam teşekkür ederiz - elinize sağlık. Tablonun 3. satırı (sanırım) 370$ olacak idi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzelttim teşekkür ederim.

      Sil
    2. Vergi ve CDS primlerini ihmal etsek te çok yalın ve çarpıcı analiz. Sonuçta ülke kaynaklarının nasıl çarçur edildiği gözüküyor. Maalesef ekonomi yönetimi TCMB rezervlerini eksiye düşürerek bu döngünün kırılmasını çok zorlaştırdı faizleri düşürmek zor TCMB rezerv toplamaya kalksa döviz enflasyon başını alıp gidecek. Bu durum tam da 'faiz lobisinin ' isteyip te yapamadığı bir şeydi. Bu durumun sorumluğu sadece Maliye Bakanı ve TCMB başkanının olamaz bunu uygulayan kamu bankaları yöneticileri dahil bu süreçte yer alanların da sorumluluğu var. Ama öz eleştiri yapan kimse yok

      Sil
    3. Sn. Kıvılcım, bu işler öz eleştiri ile de olmaz. Bir ülkenin Merkez Bankası'nın rezervlerini teori bile diyemeyeceğimiz saçma sapan bir hipotezi, bir inancı kanıtlamak uğruna, her türlü uyarıya rağmen 50 milyar dolar negatife düşecek şekilde boşaltmak ve bu dövizleri olması gereken kurun çok altında piyasaya vermek, ciddi yasal sorumluluğu olan bir iştir. Eğer bu işin sorumluları hakkında yasal takibata başlansaydı inanın bu bile yabancı yatırımcılarda iyi kötü bir güven ortamı yaratır ve faizler şimdikinden en az 2-3 puan aşağıda olurdu ama soruşturmanın ucunun o hipotezi ileri süren ve bunca kötü tecrübeden sonra bile ileri sürmeye inat ve ısrarla devam eden şahsa uzanması nasıl engellenirdi, orası meçhul elbette...

      Sil
    4. Sayın ' Mahdut Mesuliyetli' size tamamen katılıyorum ama özeleştiri yapmak bunun sorumluluğunu alıyorum demektir. Bunun sorumluluğunu alması gereken / gerekenler hepimizce malumdur..
      Diğer taraftan tepeden gelen direktifleri körü körüne uygulayıp benim hiç suçum yok diyen ekonomi - banka yöneticileri de var. Kendilerinden harakiri yapmalarını beklemiyoruz ama en azından itiraz edip istifa edebilirlerdi. Hiç istifa edeni gördünüz mü ? Bu mu vatanseverlik bu mu profesyonellik bu mu kul hakkına saygı. Benim itirazım sadece yanlış politikalara değil bu politikalara harfiyen itirazsız uyanlara da. Biraz finans bilgisi olan para politika ve stratejisi bilen uygulanan stratejinin sonuçlarını kestirebilirdi. Çok yazık.

      Sil
    5. Sn Hüseyin Kıvılcım,
      Sorumluluğu alması gerekenler hepimizce malumdur derken kimi kastettiniz anlayamadım?

      Böyle hayali kahramanlara atıf yapmayalım, bildiğiniz bir isim var ise açıkça yazınız.

      Sil
    6. Mahdut, senin de tabi olduğun yasalarca işin ucunun uzanacağı kişi bu işlerden dolayı sorumlu tutulamaz, kendisi yasal olarak sorumsuzdur.

      Benim kastettiğim kişi, tabi Hüseyin yazamamış, Cumhurbaşkanıdır, Cumhurbaşkanının bu işlerden dolayı yasal sorumluluğu yoktur, kendisi bu konularda suçlanamaz.

      Yasalarımızca Sn Cumhurbaşkanımızın, sorumluluğu yoktur, melekler gibidir.

      Sil
    7. Anonim, sen yasaları ve anayasayı çiğnemeyi olağanlaştırır, yaptığın değişiklikleri her türlü yasa yapma kuralına aykırı olarak geriye doğru işletirsen bir gün gelir birileri de aynı şeyi senin için yapıverirler, şaşar kalırsın...

      Sil
  17. Hocam güçlü ekonominin ilk şartı nedir?

    YanıtlaSil
  18. Sayım Hocam , Takip ettiğim tüm yazılar da hep büyümekten ve büyümek için diş kaynak ihtiyacımızdan bahsediyorsunuz. Büyümek yerine sıkı bir tasarruf ile kendi imkanları kadar harcayan bir toplum haline gelmek ütopya mı olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sıkı tasarrufu kim yapacak?

      Adam 50 yaşında, 47 - 48 yaşında emekli olmuş.
      Bu adama gel 15 yıl daha mı çalış diyeceksiniz?

      Kadın, 15 yıl çalışmış, 41-42 yaşında emekli olmuş, 49 yaşında, 7 yıldır evinde oturuyor,
      Her ay maaşını tıkır tıkır alıyor. Bu kadına gel, maaşını kesiyorum mu diyeceksiniz?

      Adam, 67 yaşında, 48 yaşından beri ülke yönetiyor, ben saraylara layığım diyor. Hem yazlık hem kışlık saray yaptırıyor. Saraylarını mı alcaksınız?

      Adam, 70 yaşında, parti yönetiyor, etrafında bir sürü devletten geçinen kişi ile karizma yapıyor. Bir sürü kişi de altlarındaki araba ile karizma satıyor. Altlarından arabalarını mı alacaksınız?

      Adam, 60 yaşında, 5 yıl sonra emekli olucam diyor, kamuda 40 yıl dirsek çürütmüş. Siyasilere emek vermiş, onları bir yere getirmiş, o siyasilerde yasa yapmış adama lüks evler kiralamış, çoluk çocuğuna maaş bağlatmış, evini mi alacaksınız?

      Adam, 70 yaşında, o ihale bu ihale koşmuş, herkese hakkını da vermiş. İhalesini mi kesiceksiniz?

      Buyur yap kardeşim, seni tutan mı var. Hadi yap, Cem Yılmaz diyor ya, hadi, hadiii diye, eliyle yapıyor ya işte ondan. Yürü git, millet arkanda :)

      Sil
  19. Avrupa'daki 9 devletin tahvil faizleri ekside. Eksi faizle borçlanıyorlar. Yunanistan'ın bile 25 yıllık devlet tahvil faizi %1,1. Türkiye'nin 10 yıllık devlet tahvil faizi %13. Venezuela 15 yıllık devlet tahvili %11. Yani Venezuela bizden daha az faizle borçlanıyor. Bu mu istikrar? Propagandayı iyi yapıyorlar ama bir gün bu propagandaları çökecek. Yazı için elinize sağlık. Hocam sizin Radikal gazetesindeki yazdığınız yazıları okudum. Aradan geçen yılları bakıyorum. Sorunlar aynı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kardeşim, bu hesabı yaptınız ne güzel.
      Faturayı ödeyenlerin bu hesaptan haberi yok.
      Faturayı ödeyenlerin bu hesabı yapacak kadar aritmetiği de yok.

      Propaganda çökmez. Çökmeyeceğini en iyi bilenler propagandayı yapanlar.

      Ne yapacak millet? İsyan mı edecek? Gaz bombasını yer.
      Saraya mı yürüyecek, copunu yer.

      Sil
    2. Sorunlar aynı, propagandacının kitlesi de aynı.

      O kitle ne güssel bir kitle, ne kitlersen kitle.

      Sil
    3. Garip bir durum. Eğer yanlış biliyorsam düzeltin, Türkiye cari açık vermeden büyüyemiyor, yeteri kadar sanayileşemediği için sanırım hem ithalatta hem de ihracatta sorun oluyor. İthalatın %80'i de yatırım malları, yani ithalatı düşürdüğünüzde hem yatırımlar düşüyor hem de mevcut satıcılar ve personelleri işsiz kalıyor. Aslına bakarsanız bu sorun ithalatı kısıtlayıcı politikalarla çözülecek gibi değil. Tek yol daha fazla ihracat, bunun için de ithalata ihtiyaç duymayacak ya da çok az ihtiyaç duyacak sektörler sağlamalı. Bu yüzden yazılım sektörünün bunu sağlayabileceğine ve türkiye yeteri kadar dijitalleşirse sorunun çözüleceğine inancım tam. Tamamen kişisel görüşümdür.

      Sil
    4. Ara hammade bağımlı bir ülkede nefes almaya çalıştığımız için dediklerinize katılıyorum. İthalat kısıtlamalarıyla üretim kapasitesi , şirket karlılıkları düşüyor.İşsizlik artıyor.Piyasa fiyat dengesi enflasyon gibi sorunlar ile karşılaşılıyor.Benim kendi kanaatim sizin de bahsettiğiniz gibi dijitalleşme çok önemli ancak benim hep ısrarcı olduğum nokta şu ki ; çoğrafi stratejik ürünlerin üretim teşvikleri ve bunlar üzerine katma değer çalışmaları.(örneğin : tarım politikaları )bunun sonucunda gıda enflasyonunda daha rahat sonuçlarda alınabilir. Kısa vadeli borçlanıyoruz tamam ancak son ürüne tüketime dayalı bir harcama ile kısır döngü sorunları aynı rüyaları 5 senede 1 yaşıyoruz.

      Sil
  20. Böyle bir hesabı 2004-2010 yılları arasındaki dönem için yapmıştım hocam.2004 yılında 1 milyon dolarını bozdurup tl faize yatıran bir yabancı yatırımcı 2010 yılında bu parayla 3 mılyon dolar alıp çıkabiliyordu.Bu kadar kesintisiz ve uzun vadeli olmasada bu paralar yabancılara ödendi maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2002 yılında mecburen Türkiye'ye 75 bin dolar göndermiştim, kur 1.60 filandı.
      2008 yılında 1080 bin dolar ile çıkmıştım.

      Amcam 2002 de iflas eşiğindeydi, kur yükselince, alacaklarını hemen alamamış, bankalar adamın üzerine çullanmışlar. Malı mülkü çöp fiyatına hacizden satacaklardı. 75 bin dolar ile o zaman 20 kişilik bir atölyenin tüm banka icra borcunu kapatmıştım.

      Ben ise üniversiteden yeni mezundum, babam ikna etmişti, amcam da sözü güvenilir bir tüccardı, o günlerin kriz ortamında nakde sıkışmış, benim paramı da 4-5 ay sonra tamamen ödemişti.

      Saf saf ben onların tekrar ihtiyacı olur diye hızlı nakde çevrilir diye İMKB'den bir kaç büyük firma hissesi almıştım.

      Tek o hamlede tek portföyde böyle olmuştu. Hala düşünürüm arada al sat yapsaydım, para yarıya mı düşerdi yoksa 2-3 milyona mı çıkardı diye.

      Adamın yanında 20 personel çalıştı, o kadar para kazanamadı. Bu da 20 li yaşlarımın verdiği Türkiye dersidir.

      Sil
  21. Millet dolmuş hocam, iyi ki yazdınız, içlerini dökecek yer lazımdı.

    YanıtlaSil
  22. Hocam niye TikTok'unuz yok?

    YanıtlaSil
  23. Tabloyu görünce dehşete kapıldım. Şu tablo bile aslında işlerin normal gitmediğini gösteriyor. Sömürü düzeni dedikleri bu mu yoksa?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niye dehşete kapıldınız. Uzun yıllardır sık sık tekrarı oldu.Tasarruf yaratamıyorsun.Borç alıyorsun. aldığın borcu geri dönüşü olan bir yatırımda kullanmıyorsun. Daha çok borçlanıyorsun. Eldeki malları satmaya başlıyorsun. Onları da tüketiyorsun.Risk primin tepe yapıyor Daha çok borç alabileyim diye Dünyada görülmemiş fahiş faiz veriyorsun. çünkü borç paraya ihtiyacın var.Sonra da sömürüyorlar diye sıcak paraya düşman oluyorsun. Sorunun temel kaynağı neresi açık değil mi? Ayağını yorganına göre uzatsaydın. Adaleti sağlayan etkin kurumlar oluşturup, devlet örgütüne güveni ve millet bağlarını yaralamasaydın, bilimsel eğitimle nitelikli bir emek gücü oluştursaydın, bu memleketin kurtuluşunda canını vermiş,emeğini vermiş kurucu atalarımızı mezarında kemiğini sızlatmasaydın, Devlet eliyle nice canla,kanla sulanarak kurulmuş devletin çocuklarına etmediğin işkence, yoksulluk, hakkaniyetsizlik,birbirine kırdırmak, alay etmek,küçümsemek,hor görme tavrına bürünmeseydin bu günleri böyle yaşamazdık. Bu memleketin insanının sabrını başka hiçbir millette bulamazsın.Cumhuriyetin kuruluş yıllarında var olan İngiliz, Amerikan mandası gelseydi bile bu halka bu kadar zulüm etmezdi ,dedirtecek kadar kötü yönetildik. Adaletin olduğunu hissetmedik.Garib-gurebaya sahip çıkıldığını göremedik. Haksız kazanca,adam kayırıcılığa,milletin parasının peşkeş çekilmesini dur diyemedik.Akademisyen,gazeteci, aydınlar öldürülürken, sindirilmenin bize de geleceğini görmek istemedik. Velhasıl bozulan sadece ekonomi değil ki. Bugün bir yazıda güzel bir söz okudum''Türkler;Türkiye harici her ülkede başarıya damga vuruyor'' Ne doğru bir söz. Bilimde,sporda,sanatta bir sürü başarı hikayemiz var.Ama sadece Türkiye'de yok.Cadı kazanı .cehennem zebanisi. asla iyilere,liyakatlilere,ahlaklılara,çalışkanlara yaşam hakkı tanımıyor. Ceberrut İdeolojisine uymadı diye nice değerleri hep öğüttü, yok etti.Asla çağdaş değerleri uygulamaya geçiremedi. Dahada dertlenirdim de uzatmaya gerek yok.Anlayan anlıyor.Anlamayana da uzun uzun anlatsan da fayda etmiyor.

      Sil
    2. Şu milletin sabrını kimsede bulamazsın sözünü her yerde duyarım.
      Ne sabırmış arkadaş bu!
      Bunun adı elbette sabır değil, boşvermişlik, umursamazlık.

      Bizim milletteki umursamazlığı kimsede kolay kolay bulamazsın.

      Buradaki kimsede ifadesi de gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkelerde burdaki insan gibidir onlar da umursamazdır. Umursamaz oldukları için geri kalmışlardır.

      Dünya, tarihi böyledir. Dünya malının sahibi hak eden olur.

      Derler ki, Konya Ovasını Avrupalılara versen, tüm Avrupayı besleyecek tarım yapar. Doğrudur. Onlar hakediyorsa, gün gelir Konya Ovası Avrupalı bir milletin olur. Dünya malı sabırla kendini hak eden kişiyi bekler.

      Tarih böyle geçer, düzen böyle gider, insan böyle yaşar.

      Ne Hititler kaldı, ne Roma kaldı, ne Osmanlı kaldı, ne Türkiye kalır. Kim bilir, 2 bin yıl sonra derler ki Osmanlı ile bilmem ne arasında Anadolu'da 150 yıllık küçük bir zamanda Türkiye diye mini bir ülke vardı.

      Ne sen kalırsın ne ben kalırım.

      Sil
    3. Katiliyorum

      Sil
    4. "Türkler;Türkiye harici her ülkede başarıya damga vuruyor"

      Cunku Turkiye gibi bir yerde yetistiginizde basarinin ne olduguna degil, basariya damga vuranin cinsine odaklanirsiniz. Senelerce 'Varligim Turk varligina armagan olsun' diye and icti bu ulkenin cocuklari ne basarisi bekliyorsunuz? Varligini armagan et, bas gec iste.

      Yurt disindaki Turk kokenli oldugu dusunulenlerin basarilarinin sebeplerinin Turk olmalari olmadigini anlayabilecek seviyeye gelince, buralarda da birileri bir seyler gelistirme motivasyonuna ve sinerjisine erisir. Cunku o Turklerin hicbiri tek basina degil, adini sanini bilmediginiz milletten insanlarlar beraber bir seyler gelistiriyorlar. Bizde o seviyeye erisene kadar kadar kendi yagimizda kavruluruz. Gittigi yere kadar.

      Sil
  24. Hocam benim merak ettiğim bir konu var. Türkiye'de faiz yüzde 17 değil yüzde 15 olsa yabancı yine kârlı olacak. Bu durumda biz faiz artırmasak bile gelmeleri gerekmez mi? Ikincisi gelen yabancı para oldukça düşük, bu paranın çoğu da sanırım borsaya gidiyor şu anda. Yani bizim faiz artırmamız gerçekten gerekli mi? Yabancı gelip döviz sattıkça lira güçlenecek, bu durumda zaten yabancı her şekilde kazanacak, faiz 15 de olsa 17 de olsa. Enflasyon üstünde olması onu neden ilgilendirsin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlar gelir de Türkler de TL'den Dolara geçişi hızlandırır.

      Sil
    2. O zaman hocam, bizim sorunumuz yabancılar değil Türkler.

      Sil
  25. Keynes'in kitaplarında,

    "Inflation is the reason, interest rate is the result."

    diye aradım ama bulamadım.

    Buna ne diyeceksiniz peki Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keynes'in kitabında "dünya yuvarlaktır" ifadesini de bulamazsınız.
      Bazı şeyler o kadar açıktır ki yazmaya bile gerek duyulmaz.

      Sil
    2. Keynes, enflasyon faiz düşüncelerini burada makalede çok güzel açıklamışlar. Konuyu temizce aktarıyor.

      https://www.richmondfed.org/~/media/richmondfedorg/publications/research/economic_review/1981/pdf/er670101.pdf

      HRAGfh^slu#57pV!

      Sil
    3. Makale linki icin tesekkurler !

      Sil
  26. Bir sürü yabancı yatırımcı İstanbuldan ev aldı,
    Bir sürü orta gelirli insan 2015-2018 yılları arasında ev aldı,
    İnsanlara kullanımınız için ev alabilirsiniz dendi, onlar da aldı,
    O zamanlar 200 bin Euro olan evler, şimdi 100 bin Euro bile etmiyor,
    O insanlar 8 yıllık borca girdi, hala 3-4 yıl ödemeleri var,
    300 bin Euro olan evlere şimdi bakıyorum, 130 bin Euroya satamıyorlar.

    İstanbuldan son zamanlarda ev alanların hepsi pişman.
    Adam atelye kuruyor, 4-5 kişiye iş veriyor, atelye kurduğun gün aldığın makinalar yarı yarıya değer kaybediyor, iç piyasa ölmüş, ürettiği malı satamıyor.

    Her parası olan kazanamıyor, her yabancı parayı götüremiyor.

    Bu sıcak paracılar kimlerin sırtından kazanıyor, işte bu kaybedenlerin paralarını topluyorlar.

    Yabancı borsaya girdi, hepsinin eline patladı, yıllardır. Onlara ne demeli?

    Yabancı diye niye düşmanlık yapıyor yorumcular? Her yabancı para mı kazanıyor? Onlar da ceremesini çekiyor herkes gibi.

    YanıtlaSil
  27. Türk piyasası ne yaparsa yapsın, Çin malı götürüyor.
    Adamlar akıllı çalışıyorlar, Türkiye ne üretirse, onun aynısını üretip, Türkiyenin pazarına daha ucuzuna satıyor.
    Para değer kaybetse ne olacak? Adamlar Türkiyenin 20 katı nüfus ile her yere dalıyorlar.

    Mühendislik var, araştırma geliştirme var. Bi ürünün rakibi başka ülkede çıkarsa hemen nasıl aynısını daha iyisini daha ucuza pazara sokarım diye kafa yoruyorlar.

    Adam amerikaya defol git diyor. Avrupayı sömürüyor. Türkiye gibi ülkelere 5 gemi mal gönderiyor, 5 fabrikayı kapatıyor.

    Bu adamlar ile baş edilmez.

    YanıtlaSil
  28. Hocam, zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış,

    Parası varmış getirmiş, bu devirde kim memlekete bu kadar para getirir?
    İngiltere'de oturacan, Türkiye'ye para gönderecen.
    Burdaki bazı zenginlerin bile parayı nasıl sakındığını görünce,
    Adamlarda mangal gibi yürek varmış, helal olsun, ne diyelim.

    YanıtlaSil
  29. Sayın Hocam;

    2005-2008 yılları arasında doğrudan yabancı sermaye yatırımı diye adlandırılan paralar yeni yatırım alanları mı açtı yoksa; varlık alımı mı idi.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada sorulması gereken asıl soru şu: Yabancılar dövizi getirdi varlığı aldı diyelim peki o varlığı satıp paraları alan Türkler be yaptı? Yeni yatırım mı yaptı yoksa aldıkları paraları yurt dışına mı götürdü?

      Sil
  30. Hocam emeğıinize sağlık birkez daha ülkemizin içine düşürüldüğü garip çıkmazı çok güzel anlattınız. Sağolun var olun.
    Yazınızın ve twitin başlıgından ben Turkiye ye dolar getiren fonların bu neticeyi aldıklarını anlıyorum.
    Peki yabancı olmayan, yurt içindeki yabancı para ile yatırım yapanlar için nasıl değerlendirmek lazım.?

    Parayı yurtiçinden dısarı götürmek sartmıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazancınız dolarla olmadığı sürece işe yaramaz. TL ile dolar alıp sonra onu TL'ye çevirerek aynı işlemi yapamazsınız.

      Sil
  31. Hocam insan Neden yaşar?

    YanıtlaSil
  32. Hocam öncelikle emeğinize sağlık.

    Hem aktif hem de pasifinde full dolarize tr ekonomisine bu saatten sonra sıcak para gelse ne olur gelmese ne olur.

    Yıllarca uygulanan full-neoliberal politikalar ile ekonomi artık geri dönülemez bir noktaya taşınmıştır. Tr'nin dış borç çevirme kapasitesi artık kalmadı. Özel sektör roll-off lar ile tasfiye ediyor işleri. Bunun en önemli nedeni, yıllarca uygulanan yüksek faiz düşük kur politikası ile ülkenin üretim kabiliyetinin kasıtlı olarak bitirilmesidir. Üzerine rezervler de satılarak son çivi çakıldı. Damat nerede diye soran bi muhafelet bile yok bu ülkede..

    Bu saatten sonra sıcak paranın gelmemesi ülke için daha iyi olacaktır..tr'nin reset vakti gelmiştir. Önemli olan bunu kimin yapacağıdır: yine küresel sermayenin kuklaları mı yoksa halk mı? Ben cevabımı belirtmiyorum.

    Sizce hangisi?

    Xyztt.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halkın böyle bir şey yapmayacağı çok açık.

      Sil
  33. Hocam bu yazınız çok iyi olmuş konuyu bu şekilde hiç düşünmemiştim çok teşekkürler. Bu tür yüksek faiz ve yerel paranın aynı seviyede kalması yabancı fon yöneticilerinin iştahını kabartıyor ve yabancı para girişi oluyor. Burada anlamadığım neden hala girişler düşük seviyede, yani bu kadar karlı bir ortamda yabancıların akın akın Türkiyeden tahvil, bono almaları gerekmez mi? Bu uygun ortama rağmen neden hala girişler az.
    CDS primi yüksek olduğundan mı yada başka bizim düşünemediğimiz nedenler yüzünden mi hala sıcak para girişi sınırlı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Giriş az çünkü risk çok yüksek.

      Sil
    2. Kanimca bu girisler bile surpriz (belki de Ali Cengiz oyunu, MB'nin Kasim ayina kadar eriyen 120-130 milyarlik rezervi kime gitti, Kasim'dan beri gelen para kimden geliyor, bilemiyoruz), cunku ulkenin CDS primi uzunun damadini ve damadinin adamini gorevden almasiyla iki haftada 200 puan (yaklasik %35) dustu. Sanki ulkede idareci konumunda bulunanlar kendi vizyon ve gorusleri dogrultusunda bagimsiz kararlar aliyorlardi da, degistirilince ulkenin vizyon ve gorusu degisti.

      Sil
  34. Yabancı yatırımcıyı çekmek için yüksek dolar kuru Türkiye için tek seçenek mi hocam çünkü anladığım kadarıyla ekonomi politikamız yıllardır böyle bir strateji üzerine kuruluydu.
    Yüksek dolar kuru= ucuz işçilik = ucuz yatırım.
    Yüksek enflasyon belli bir oranda gelişen ülkeler için iyi olsa da istenildiğinde enflasyonu sabitleyecek enstrüman bulmamız gerekiyordu o da üretim ve yatırım dan geçiyor.
    Lakin bu enstrümanları pek kullanamadık ve yine çaresizce faiz arttırımına gittik bu döngüyü bir türlü kıramıyoruz gibi.
    Üretim ve ihracata yönelik ciddi reformlar gerekli olduğunu düşünüyorum.
    Üretim ve ihracat sağlam olduktan sonra bu senaryolar denenmeli.

    YanıtlaSil
  35. Sayın Eğilmez, güzel yazınız için teşekkür ederim. Yüksek faiz ortamında, yabancı fonların dövizlerini TL ye çevirip, vadeli TL hesabı açarak ana paralarını büyük ölçüde arttırmaları ve vadesi dolduğunda tekrar dövize dönüp yurt dışına çıkartmaları, çok iyi karlar elde etmeleri hepimizin malumudur. Diğer bir konu da; Kendi mali durumu iyi olan vatandaşlarımızın, paralarını TL vadeli hesaba yatırmaları ve ana paralarını arttırmaları, Ülkemizdeki gelir dağılımını daha da kötüleştirmektedir. Fakir grup ile zengin grup arasındaki uçurum daha da artmakta, fakir grup insanlarımızın adedi katlanarak artmaktadır. Böylece Ülkemizdeki gelir dağılımı bozukluğu (Gini katsayısı) daha da artmaktadır. Covid-19 pandemisi de bu gelir dağılımı bozukluğunu daha da arttırmaktadır. Neticede geleceğimiz nokta, Halkımızın %90 ı fakir, açlık sınırında, %10 u zengin büyük refah içerisinde olacak, bu rakamlar zaman geçtikçe daha da kötü hale gelecek, belki de toplumsal bir patlamaya doğru gideceğiz. Bence Gelir dağılımı bozukluğu daha çok önemlidir ve devamlı gündemde tutulmalıdır, acaba yanılıyormuyum?

    YanıtlaSil
  36. Hocam, Atilla Yeşilada Avustralya'ya gittiğinizi söylemişti, ne zaman geldiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nepal'e gitti demişti. Keşke gidebilseydim görmek için. Karşıdaki markete gidemiyoruz kısıtlamadan dolayı.

      Sil
  37. Ülkelerarası mukayeseli yüksek faiz yoluyla edinilen döviz girişi ile finansal kırılmanın kısa dönemde önüne geçmek elbet imkan dahilindedir. Ancak finansal kırılmanın önüne kısa dönemli geçmek adına ortaya konan yüksek faiz, yüksek kur ikili çıkmazı reel ekonomik genişlemenin önünde en büyük yatırım engeli olarak durmakla birlikte aynı zamanda da yatırım maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle reel ekonomik daralmayı da beraberinde getiriyor. Topluma acı ilaç sunmak yerine, hiç kimse hiçbir şey içmeksizin 2007 öncesi yapısal istikrar dönemine popülist politikalar bir kenara itilerek dönülmelidir. Yani siyasal iktidar ve ekonomi yönetimi popülizm ilacını kırmızı reçeteye bağlamalıdır:) Emeğinize sağlık hocam...

    YanıtlaSil
  38. Hocam 4 yıllık bir mezun olarak serbest malı müşavirlerin yanında muhasebe öğrenmeye başlasam sizce geçmi? Bu 4 yıllık süreçte hem kpss ye hazırlık olsun hemde çalışmak konusunda tekstil firmalarında çalıştım. Çünkü çok iş aramama rağmen bulamadım. Kpss dende bir türlü istediğim puanı alamadım. Bu yüzden muhasebeci olarak devam etmek istiyorum. Sizce şansım varmi bu konuda ve serbest muhasebeciler bana öğretme amaçlı destek olurlarmı?

    YanıtlaSil
  39. Vay anam vaay, neler dönmüş Serhat yaa!

    YanıtlaSil
  40. Mahfi hocam merhaba. Kendimi ekonomi alanında çaylak seviyenin bir tık üstünde görüyorum. Yani yıllardır ülkemizin yüksek faiz ödediğini biliyordum. Ancak bu analizinizi görünce şok geçirdim diyebilirim. Acaba hatalı mı hesapladınız diye defalarca kontrol ettim ama yok, hesap doğru. Sonra kendimi bu Amerikalı milyonerin yerine koydum. Türkiye’ye borç verip bir ayda yaklaşık 50.000 dolar kazanacağım ama bunu tercih etmiyorum. Çok enteresan, ya Amerika’da aylık 50.000 dolar çok cüzi bir para ya da biz ölmüşüz ağlayanımız yok! Ucuz borçlanalım diyoruz ama IMF’ye kabadayılık yapıyoruz. Allah bizi yönetenleri ıslah etsin. Ya da işin ehli dürüst insanlara fırsat versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yıllardır böyle. Riskleri düşüremediğimiz sürece böyle devam edecek.

      Sil
  41. Mevcut iktisat teorisi veya günümüzün kutsallık atfedilen , ilkeleri dogma gibi benimsenen; ekonomiden toplumsal kültüre kadar her sahada hakimiyetini arttıran malum küresel sermayenin düşüncelerine karşı çıkılabilir. enflasyonu düşürmenin yolu yüksek faizdir demenin dışında bir çare elbette var. Fakat bedeli var ve o bedeli parası olsun veya olmasın herkesin , devlet babanın birleştiriciliğinde üstlenmesi lazım. Enflasyon üretimle düşer. Bir şeyin üretiminin artması onun fiyatını düşürür. Üretim başlangıçta zahmetli ve kaynaklar bu alana aktarılcağı için bütün sınıfların fedakarlığını ve devletin akılla geleceği planlamsını gerektirir. Yüksek faizle enflasyon düşecek, ekonomi yavaşlasın sözünü söyleyenler lütfen bu yolla refaha eren büyük bir devlet örnek versinler. Bakınız Rusya yıllardır bu küresel sermayeyle mücadele etti. Bu ülke büyük fakirlikler yaşadı. Bu kadar bedele bu sıcak para sahipleri iyilerdi, fikirleri muteberdi de niçin katlandılar. Enflasyon bile faizden daha az zarar verir. Fakat bizdeki enflasyon maalesef en hayati ihtiyaçlara yani gıda, enerji vb. çok fazla etki ediyor. Biz gıda, enerji üretim veya tedariğinde bağımsız olmuş olsak dolar artsa da sorun olmaz. Faizle yabancılara kaynaklarımızı sömürtmeyiz. Bizde herkesin gçzü kulağı yabancılarda. Yabancılar bu ay faiz yükseltmeye gerek bir durum yok deyince bizde herkes yükselmesine gerek zaten yoktu dediler. Yabancılar yükselsin deyince bir aonlarla aynı gerekçelerle bizde de faiz yükselsin deniyor. Faizler 8.25 cicarındayken yabancıı sermayenin bir numaralı bankalarından biri yüzde 17 olacak faizler dedi, bugün faiz burada. Biz ekonomimiz , ilmimiz, fikrimizle kendimize göre plan yapmalıyız. Bir faiz indirilmesine başvuruyoruz bir kur düşürülmesine. Faiz inince kurların çıkması eleştiriliyor faiz artınca kaynakların tükenmesi eleştiriliyor. Üçüncü ve doğru yol üretimin artmasıdır ve başka yol yoktur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizle değil faizi yaratan koşullarla uğraşmazsanız faiz sorununu çözemezsiniz. Faiz neden değildir, sonuçtur. Sonuçtan giderek nedenin çözülmesi mümkün değildir. Sürekli baş ağrısı sonuçtur. Nedenini bulmak gerekir. Eğer mesela yüksek tansiyonsa tansiyon ilacı kullanmak gerekir. Aspirinle ancak geçici baş ağrısı sorunu çözülür.

      Sil
  42. Aslında Türkiye'de de negatif faiz var çünkü hem açıklanan enflasyon, hem de verilen faiz , dolar artışının çok altında Bu anlamda diğer ülkelerden çok bir farkımız yok... Gelen sıcak para dikkat ettiyseniz devlet tahviline, banka faizine gelmiyor gelen sıcak para borsaya gidiyor ve borsa yaklaşık 2 kat arttı bu sanayi için olumlu bir şey. Çünkü bu parayla özel sektör faiz ödemeden likit bulmuş oluyor. Türkiye'ye gelen sıcak para devlet tahviline gelmiş olsaydı devlet tahvilinin faizi artmaz tam tersi düşerdi.

    Peki sorun ne? Sorun şu. Bu sıcak para Hollanda sendromu yaratarak cari açığın artmasına yol açıyor. Yani kısa vadede faydalı ama uzun vadede çok zarar veriyor. Bu cari açığın finansmanı çok Ciddi bir sıkıntı Çünkü bir ithalatçı İthalat yapacağı zaman gidiyor özel bankadan dolar alıyor banka da eksilen dolarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından alıyor Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervleri negatif olarak açık vermeye başlıyor. Bu sürdürülebilir birşey değil.

    Eğer ülkede gerçek bir hukuk reformu yapılırsa, borç/gsyih oranı %2 lere inene kadar devlet yatırımları durdurulursa, güven ortamı tekrar sağlanır ve faizler düşer. Son 3 yılda bütçe açığını 2-3kat arttırıp faizleri fırlatmak sonra da faizlerin düşmemesinden şikayetçi olmak doğru değil.

    Bugün Türkiye 'de faizlerin yüksek olmasının tek sebebi hazinenin hesapsızca yönetilmesidir. Devleti hantallaştırarak Faizleri fırlatıp sonra özel sektöre kgf yardımı yapmak sonra faiz oranını %7 den %17 'ye çıkarmak liberallik değildir.

    Liberallik ,hukukun üstünlüğünü kurup güven ortamı yaratmak ve devletin giderlerini en alt seviyede tutarak faizi ve enflasyonu sıfıra çekmektir.

    Devlet tasarruf etmezse borç alır paraya olan talebi yani faizi arttırır. Bu da özel sektörü batırır. Sonra özel sektörü kurtarmak için Devlet kgf ile batar. Bu durumda faizlerin yükselmesiyle hem devlet hem de özel sektör batar.

    Bu kısır döngüyü kırmanın tek yolu, borç/gsyih oranı %2 olana kadar devletin her türlü desteği sonlandırması ve zorunlu tamir onarım bakım yatırımları dışındaki tüm yatırımları durdurmasıdır liberallik budur. Aksi taktirde Arjantin olmak kaçınılmazdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düzeltme:
      Yazımdaki borç/gsyih %2 ifadesi, bütçe açığı/gsyih oranı %2 olmalı olacaktı.

      Sil
    2. Liberal, dünyada kamu borcu yüzde 5 lerin altında ülke kaldı mı artık? Neoliberal ezberlerini git, ali babacan'a anlat. Belki ancak onu ikna edersin ..

      Sil
  43. Çözüm olarak sunduğunuz doğrudan yabancı sermayeyi çekerek kalıcı ve ucuz yatırım yapılmasını sağlamakta tam ve doğru bir çözüm değildir. Olması gereken halkı eğiterek verimli ve bilgili insan kaynağı oluşturarak milli firmalar geliştirmek ve bu firmaların dünya pazarında büyük pay almalarını sağlamaktır. Başkasının parasını artırırken kırıntılarla idare etmek sadece belli zaman aralığını iyileştirir. Bu hamle kalıcı ve sürdürülebilir bir gelişme/büyüme sağlamaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Unknown, bu yazdığınızı herkes biliyor ve neden bunca yıldır yapılmadığını merak ediyor zaten. Mahfi hoca'nın yapısal reformlarla ilgili yazılarını okursanız aslında çözüm olarak ne önerdiğini de görürsünüz ama siz 20 yıl ülkeyi neredeyse tek başınıza yönetip çok uygun uluslararası finansal konjonktüre rağmen yapılması gerekenlerin tam tersini yapar, her şeyin en iyisini bildiğiniz zannıyla kimseyi dinlemeyerek yanlışlarınızı inat ve ısrarla sürdürmeye devam ederseniz 20 yılın sonunda en kalitesiz ve maceracı sıcak paraya muhtaç olur, onu çekebilmek uğruna da yüksek faiz vermekten başka çıkar yol bulamazsınız. Doğrudan kalıcı yabancı sermaye bile sizin için ulaşılması neredeyse olanaksız bir hayale dönüşür...

      Sil
    2. Teşekkürler Mahdut Mesuliyetli. Bazen insan defalarca yazdığı ve anlattığı bir şeyi herkesin bildiğini ve anladığını düşünerek kestirmeden gidiyor. Ama anlaşılan o ki her seferinde yeniden yazmak lazım.

      Sil
  44. özür diliyerek başlıyorum yazıma. Dolar yükselirken faizi artırmıyorlar diye sinirlenirdim. Şimdi faizi artırdılar , yabancı sermaye ya da türk sermayesi halkın sırtından para kazanıyor diye kızıyorum. Asıl kızman sinirlenmem gereken köşeye sıkışmadan faiz artırmayıp, beton ekonomisi ile hadi hızlı kalkınalım diyip, kosgeflerle hibe krediler verip denetlemeyen, türk telekomı satarken yabancıya türk bankasından kredi çektiren, cemaat ve cemaatleri devletin en içine kadar girmelerine izin veren göz yuman, her cuma çıkışı camii önünde demeç veren, gençlere gss borcu cıkarıp (4.000tl) daha sonra referandum oncesi reklam yapıp gençlerin borcunu 1000 tl ye düşürdük diye, pandemi sürecinde geçiş garantisi ücretlerine karışmayıp halkın zamlara bağon bla bla bla ... (yazmaya devam etsem sayfalar sürer) - asıl kızmam gerekenler- bunlar sanırım. Gerçi siyasilerde de bi nebze haklı. Halk yaramaz, halk eğitimsiz, halk bilinçsiz halk fanatik halk saygısız halk halk değil. halk dediğimiz sadece savaşta işe yarar. . .

    YanıtlaSil
  45. Bu borsa konusunun da tetkik edilmesi gerekiyor. Borsalar işlevsel ve asıl maksadına hizmet eden milli ekonomik unsurlar mıdır? Bir ülkede borsa düşüp çıkınca başka yerlere neden etki ediyor? Milli veya yerel olan bir borsanın inip çıkması başka yerdeki borsayı neden ilgilendiriyor? Yoksa maalesef borsalar birbiriyle ve dolayısıyla bir küresel yapıyla mı bağlantılı? Borsa firmalara para kaynağı ve tasarruf sahiplerine kazanç fırsatı olma gibi güzel bir özellikte olmaktan uzaklaştı maalesef. Hisse senetleri ev arsa alır gibi alınıp satılıyor borsada. Bu durum da maalesef çeşitli yanlış algılar oluşturma ve bu algılara inanan insanları gelirlerini kaybedip batma noktasına getiriyor. Borsada zamanında pek çok şirketin battığını ve vatandaşlarımızın pek çoğunun paralarını mahvettiklerini hepimiz duymuşuzdur. Borsalara kumarhane benzetmesi yapan iktisatçılar bile var. Firmalara para sağlayacaksak borsaya gerek yok hisse senetlerini devlet bankaları veya güvendikleri bir bankada satsunlar vatandaş da alsın tasarrufunu değerlendirsin.
    Devlet harcamasına gelince liberalizmin kalesi ABD yi devlet harcamaları mı borç batağına sürükledi? Devlet nerdeyse hiçbir kamu hizmetini ABD de bedava yapmıyor. Bugün devlet gıda fişi veriyor ve üretimin tekrar ABD ye Çinden dönüp gelmesi için çalışıyor. Bunlar devletin ekonomide rol aldığını müdahale ettiğini planlayıcı olduğunu gösteriyor. Üretimi Çine akatarıp Çinde ucuz emekle üretilip ABD ye getirilen eşyaları tüketen gelirlerini ve ekonomilerini kredi veren sermaye kuruluşlarına emanet eden ABD dünyanın en borçlu ülkesi oldu.
    Devlet harcama yapmasın tasarruf etsin demek yerine devlet geleceği ve ülkeyi teknolojik bilimsel vb. ilerletici yatırımlar yapsın dememiz gerekir. Bugün Türkiyede devlet memur işçi almasa veya personel azaltsa vatandaşlara iş verecek daha büyük bir firma şirket var mı? Memurun aldığı maaşla ve bu maaşla yaptığı harcamalarla firmalarımız şirketlerimiz kazanç elde ediyor. "Kutsal" kapitalizm buyursun bu sorunu çözsün. Bizim devlet harcama yapmasa özel sektör iflas eder. Doktordan, polisten, memurdan başka yüksek gelirli kaç özel sektör çalışanımız var?bu insanlar memur olmasa hangi gelirle tüketebilecek firmaların mal ve hizmetlerini.

    YanıtlaSil
  46. Merhabalar! Bu yıl ekonomide erken seçim kararı aldıracak kadar bir bozulma ihtimali var mı! Yoksa ciddi sıkıntılar olsa bile herşey kontrol altında sürdürülebilir bir düzenle 2022 veya 2023 e gider miyiz? Yani kaygılanmalı mıyız ? (Ekonomi bağlamında soruyorum sadece) Cevap için şimdiden teşekkürler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam anonim, erken seçim kaçınılmaz. Saadet partisinin bile kalkıp ayağına gitti vatandaş.. ekonomik bilanço bunu zorluyor..

      Sil
    2. Ekonomi ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Ama seçim kararı konusunu benden çok daha iyi yorumlayacak siyaset bilimciler var kuşkusuz.

      Sil
    3. Selam Anonim 1923,

      Saadet partisi başkanı, AKP ile ortak hareket etmeye yeşil ışık yaktı. Kitlesini küstürmemek için işte şöyle şartımız var böyle şartımız var, şunlar olmalı, bunlar edilmeli diye laf kalabalığı yaptı.

      Saadet lideri de Bahçelinin çizgisine girdi. Burada bir üstad arada yazıyor, hepsi aynı diye. Saadet kadrolarının da mamaya ihtiyacı var. Mama verenin de oya ihtiyacı var.

      Mama veren Reis lakaplı kişi, bir kere tüm sağı konsolide etmişti, şimdi tekrar aynısını yapmak istiyor. İsteyene maması hazır.

      Saadet lideri yolunu yapmaya çalışıyor. İYİ de o hizaya girecek.

      Geriye CHP ve HDP kalıyor, %25+%11 biraz da ıvır zıvır ile halkın yüzde 45 ine karşı yine yüzde 55 ini konsolide edecek.

      Olmaz diyenler oluyor etrafımda. Numan, Soylu, Bahçeli meydanlarda demediklerini bırakmadılar, şimdi bak, hepsi hizaya girdi.

      Sil
    4. Selam üstat, devletin imkanlarını kullanarak yürütülen konsolidasyon ile ekonomide ipler kopmadan seçimi aradan çıkarma kaygısı çok belirgin artık. Ancak bu noktada belirleyici unsur, küresel sermayenin tercihi olacaktır. Daha önceleri de hep olduğu gibi..

      Haftaya davos'ta nihai karar çıkar.. katılan olursa yorumlarını bekleriz..

      Sil
  47. Hocam merhabalar , benim konu dışı bir sorum olacaktı ben Maliye lisans programı öğrencisiyim ve kariyerimi özel sektörde sürdürmek istediğim için yüksek lisansımı iktisat üzerine yapmak istiyorum sizce mantıklı ve doğru bir karar mıdır ?
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkadaşım, hızlı iş bulmak için yazılım üzerine yüksek lisans yap derim. Yanına zamanın olunca iktisat yaparsın.

      Maliye lisans programı çok iyi bir altyapı vermiştir, üzerine iktisat derslerini evden okuyup kendin eklersin.

      Yazılımcıya her ülke kapılarını açıyor.

      Ayrıca, özel sektöre geçmek istemen güzel bir karar. Özel sektörde en azından yöneticilerin bir instagram mesajı ile istifa edip ortadan kaybolmazlar.

      Damat kayboldu. Kimse de demiyor ki bu adam nereye gitti? Evine mi gitti, yurtdışındaki sevgilisine mi gitti? Ünvanı da bakan bu adamın.

      Tamam, bizim millet vurdumduymaz ve umursamazdır, bakan yerine en gerekli insan bile gitse kıllarını kıpırdatmazlar, merak etmezler, ama bu adam yüzmilyarlarca dolarlık ülke ekonomisine iki yıl yön verdi, ülkedeki herkese borç taktı, evdeki altınları gümüşleri sattı, kime sattığını da söylemeden sattı.

      Bu kadarı da fazla yani.

      Sil
    2. Dikkate alacağım , teşekkürler cevabınız için.

      Sil
  48. 2003 - 2020 yillarinda ülkemize dogrudan yatirim yapan ilk 10 ülkenin bircogu ile hükümet kavgali durumda. 1. Sirada yer Hollanda , 2. sirada yer alan ABD , 4. sirada yer alan Avusturya , 9. sirada yer alan Fransa ve AB ile olan sorunlu iliskiler ile beraber ilk 10 da yer alan yukarida ki 2 Avrupa ülkesi dahil toplam 8 Avrupa ülkesi ile yasanan gel- gitler vs. Ülke o kadar basi bos ki mesela Hollanda acik ara ülkemize dogrudan yatirimlarin basini cekerken Hollanda da mitinge izin verilmemesi sonucu bürokratin birisi kizip Hollanda plakali Tir lara ülkeden cikista deli dumrul vergisi getirebiliyor, neyse ki yok denecek sayida Hollanda plakali Tir geliyorda Hollanda hükümeti farkina varmadi, yoksa aynisini uygulasalar ( yanlarina birkac tane de bölge ülkesini alsalar ki almasalar da ) biz ciddi zararli cikariz. 3 sene arka arkaya ülkemize en cok dogrudan yatirimi yapmis Avusturya'li sirketleri bir bir ülkemizden kaciran bürokratlari vs eklerseniz ( nasil mi mesela yöneticilerini arayip ne gerek fabrika acmaniza ayni malzemeyi üreten fabrikalarimiz var onlardan alin diye kendilerine rant saglamaya calismak, üretimi arttirma falanca sirket var o sana üretir diyenler ve adamlari korkutup tedarik zincirleri sikintiya düsübilir korkusuyla baska ülkeye fabrika acmalarina sebep olmak vb. ) dogrudan sermayenin gelmemesi icin baska o kadar nedenler var ki say say bitmez. Tabi güzel seylerde oluyor mesela Israil' e vize muhafiyeti sunan ülkemiz ( Israil bize vize uyguluyor ) sonunda 2020 Mart ayinda ülkemize son 17 senede en cok dogrudan yatirim yapan 1. sira Hollanda 3. sira Ingiltere , 4. sira Avusturya , 7.sira Ispanya, 8. sira Belcika ya 90 gün vize muhafiyeti getirdi , biraz tutarli olmak lazim yillarca Luxemburg, Fransa ve diger Avrupa ülkerine vize muafiyeti ver, en cok yatirim yapan ülkelere vize uygula . Bende konuya farkli bir yaklasimda bulunmak istedim , 2005 - 2008 yillarinda ki gibi dogrudan yabanci sermayeyi zor cekeriz , adamlar korktu bir kere ve ortalikta dolasan ve yatirim yapmak isteyenin üstüne cullanan bir güruh türedi . Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam kardeşim, onlar reis ile alacak verecek meselesinde kavgalılar, komisyon kavgası aralarındaki. Senlik benlik bir durum yok ortada.

      Ülkenin başındaki ve yönetici yardımcıları senin kadar kafalarına takmıyorlar, sen niye takıyorsun?

      Yatırım yapan ülkeler sana yatırım yapmadı ki? Senin satın alabilme gücüne yatırım yaptılar.
      Yeni fabrika tesis kurmadılar ki, olanları satın aldılar, kazançlarını dışarı çıkardılar.

      Bugün ülkeye gelmiyorlarsa, Reisin bağırdığı için değil, senin alım gücün onların ülkeye yatırımını çıkarmayacağı içindir.

      Ülke insanı zengin olsun, Reis isterse yoldan geçen yabancı yatırımcının kafasına bağırıp çağırıp tezek atsın, yine gelirler.

      Vize muafiyeti, sana var, bana var. Dünyanın zengin hangi insanına vize muafiyeti var? Hangi büyük yatırımcıya vize muafiyeti var?

      Doğrudan yatırımcı niye korksun? Milyarlarca dolarlık şirket yöneticilerinden bahsediyorsunuz, onları kim niye korkutabilir? O adamlar yatırım yapmak istediği sürece, her ülke yasa değiştirir, onlara özgü yasa çıkarır. Rusya, Türkiye, Doğu Avrupa, Çin, Hindistan , Brezilya hepsi yapıyor. Dünyaya milyarlarca dolar yatırım yapan firmalar bunlar, ne diye korksunlar? Gelirken korunaklı geliyorlar, iş yaparken korunuyorlar, paralarını çıkarırken korunuyorlar. Hem de Dünya Ticaret Örgütü kuralları ile korunuyorlar.

      Sen, ben iş yaparken kim bizi koruyor?

      Avrupa da pazar açılsın, ucuz işçiye ihtiyaçları olsun, hemen gelirler, bizim fabrikaları toplarlar, ucuz iş gücü ile malı zengin pazarlara satarlar. Avrupa da yeni fabrika satın aldıracak yeni bir talep yok, adamlar gelip ne yapacaklar?

      Onlar parayı gördükleri anda seni beni dinlemez, komisyonun üçüne beşine bakmaz, reis ile anlaşır gelirler.

      Saygılarımla.

      Sil
  49. Hocam, bu tarz yazılarınız, klasik eser tadında yazılar. Yüz yıl önce de geçerli idi, 40 yıl sonra da geçerli olur. Dünya gidişatına bakınca 50 yıl sonra bu coğrafya da Türk kalır mı bilmiyorum, kalırlarsa, onlar için de geçerli olur.

    Dünya ne zaman, şirketleşmeye, üretimi toplu yapmaya, sanayi ile üretim yapmaya, verimliliğe geçtiyse o zaman bizim de çöküşümüz başladı.

    Bizim, devlet, din, geleneklerimiz; yani Türk milletinin DNA'sı sanayi devrimi öncesi koşullarda başarılı olmaya yatkın. Sanayi devrimi olmasaydı, bölgenin ve Avrupanın en güçlü devleti biz idik. DNA mıza işlenen davranış şekli o dönemler için o devlet için kadar başarılı idi ki; Anadolu'da isyanları bastırırken, İran ile savaşır, döner 3-4 yıl sonra Avrupa'da Belgrad ötesine devlet giderdi.

    Anadolu ahalisi çoğalır, o savaşlarda erir, sonra tekrar çoğalır, tekrar erir, insan tükenirse, toprağı işlesin diye bir yerlerden insan toplanır, onlara toprak verilir, onlar çoğalır, onlar erir giderdi, devlet ayakta kalırdı.

    Türk DNA'sı, son 250 yıldır işe yaramıyor. Kısa sürede çok büyük topraklar kaybetti, 10 milyon dan fazla insan öldü, yerine yeni devletler kuruldu, Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, DNA aynen devam ediyor.

    Ekonomi ve askeri gelişmeleri, jeopolitiği takip ettiğim kadarı ile, Türkiye ne kadar güçlü Batı devletleri ile beraber çalışırsa o kadar ayakta kalıyor. Türk DNA'sı farkında olmadan Batının sömürgesi olmuş. Onların işine yaramayana kadar gider. O gün gelirse, biz de parçalanırız. Türk DNA'sı değişmiyor, değişmediği için atalarımız gibi, topraklarımızı ve kültürümüzü kaybedeceğiz. Yerimize başkaları gelecek, başka kültürler kurulacak. Belki 50 yıl sonra, ama kesinlikle 100 yıl kadar ömrümüz kalmamış belli.

    O zamana kadar her 5-6 yılda bir sizin bu yazınızın benzeri geçerli olacak.

    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  50. bu yabancı parayı türkiyeye çekmek için yapılanları anlamak mümkün değil. çimento bizim çakıl bizim kum bizim. beton yol yapmak varken asfalt yol yapmak neden. 10 liralık işi 1000 liraya yaptırmak neden. maliyetlerin hepsi balon. özkaynaklara büyüyemedikten sonra büyümenin nr manası var. kendi memleketimizde kiracı olduk. kafa değısmedikten sonra yapısal reform olsa ne olur. üretmeden refah olur mu?

    YanıtlaSil
  51. Hocam elinize sağlık. Bu yazınızda faizle nasıl sömürüldüğümüzü anlatmışsınız. 100000 dolar paranız olsun bununla Almanya'da 1 yıllık devlet tahvili alsanız, 1 yıl sonra 64400 dolar zarar edersiniz.

    YanıtlaSil
  52. Mahfi bey

    "Yapısal Reformlar", sizin gibi idealistlerin rüyası olarak kalacak gibi görünüyor.

    Not: İdealizmi, sizi küçümsediğimi düşünmeyiniz. Sadece, Türkiye'deki biat kültürünün çok derin olduğuna işaret ederek tespit yaptım o kadar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer dediğiniz gibi olursa biz de böylece kalırız tarihin orta yerinde.

      Sil
  53. Hocam Merhaba, 2005 -2008 arası daha çok özelleştirmelerden kaynaklı sermaye girişi olmuştur. Maalesef o dönemki reformlara rağmen ülkemiz sıfırdan yatırımlar için tam bir başarı gösteremiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrudan yatırımın nasıl girdiği o kadar önemli değil. Önemli olan ülkenin o kaynakları ele geçirince ne yaptığı.

      Sil
  54. Hocam bir ara süper döviz hesabı vardı MB kasasında tutulan, yabancı ülkelerde çalışan işçilere verilen faiz hesabı idi. Faizleri de hatırı sayılır derecede yüksek idi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son derecede yanlış bir işti. TCMB, ticari banka gibi mevduat kabul eder olmuştu.

      Sil
  55. Merhabalar hocam. Bir kitabınızda Marx'ın anladığı anlamda sosyalist ekonomik sistem uygulayan ülke yoktur demişsiniz. Aklıma Küba geldi. Küba Marx'ın anladığı sosyalist ekonomik sisteme yakın mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küba belki de en yakını ama hız la kapitalizme geçiş yapıyor.

      Sil
  56. "Türkiye, evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor." Ahmet Hamdi Tanpınar
    Hocam sosyal medyadaki bu paylaşımınıza katılmamak mümkün değil maalesef. Twitter kullanıcısı olmadığım dışardan profilinizi arada takip eden birisi olarak buradan yazmak istedim. Aktif bir Bilişim teknolojileri Öğretmeni ve pasif bir sosyolog olarak ülkemin ve yaşadığım şehrin(Hatay) geleceğini düşünmek enerjimin %60 ını yiyip bitiriyor maalesef. İşin kötüsü ekonomik olarak o kadar da kaygılı değilim. Nasıl olsa bir şekilde geçinir gideriz. En büyük kaygım gerçekten şehrimin ve ülkemin bekası. Acaba Ne zaman büyük bir savaşın içinde bulacağız kendimizi??? büyük ihtimalle daha küçük bir devlete dönüşme kaygısı. Yaşadığım şehrin bu küçülen devletin sınırları dışında kalma durumu... Ordumuzun ve ekonomimizin buna engel olabilecek kabiliyetini kaybettiğini, yozlaşmanın yüksek kadrolarla sınırlı olmadığını, toplumsal çürümenin birkaç yıl öncesinden başladığını görmek maalesef canımızı yakıyor. Pandemi Suriye sorununu ötelemiş olsada büyük bir idlib sorunu hala bizi bekliyor. Günü gelip tsk Suriye topraklarından çekildiği zaman oralar kimlere(Hangi ülke güdümündeki taşeron örgütlere bırakılacak...) Ülke güneyinde bir ailenin çıkarı için ülke çıkarları yok sayılacakmi??? Keşke tek sorunumuz ekonomi olsaydı. Maalesef gerçekten hemde birilerinin söylediği şekilde değilde kendilerinin sebep olduğu bir beka sorunumuz var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anonim 00:06 ya hak vermemek mümkün değil. 66 yaşımdayım. Ülkemizin sosyo-ekonomik durumunda günümüzdeki kadar bir çürümüşlük gözlemlemedim. Her geçen gün kadın cinayetlerinden çocuk ve hayvan istismarına kadar her türlü adi suç oranlarındaki artış beni de korkutuyor.

      Amacım, kendi derdimi anlatmak değil, sadece örnek vermek. Küçük bir bahçem var. Evvelki yıl bir dönümlük üzüm bağımın tüm üzümünü bir gecede çaldılar. Ayrıca 3 ayva ağacımın tüm ayvalarını bir tane bırakmamacasına çaldılar. Tel çit yaptırdım. Tel çitin demir kapısını çaldılar bu defa. Bu yıl komşularım uyardı "eğer geç kalırsan ayvalarını tekrar çalarlar" diye. Çalınmasın diye tam olgunlaşmadan toplamak zorunda kaldım.

      Medyada koyunları çalınanların, patlıcan tarlasının tüm ürünü çalınanların haberlerini görüyorsunuzdur. Bunlar eskiden bu kadar değildi. Korkum o ki, ülkemiz ekonomik bir çöküntünün yanı sıra bir sosyal çalkantıya doğru gidiyor.

      Sil
  57. Buradan kripto imza bırakan yorumculara bir sorum olacak. Ülkemizin özellikle Suriye sınırı kıyısındaki bölgelerimizde yakın gelecekte (10yil) bir savaş olasılığı nedir..

    YanıtlaSil
  58. Sinir dışında bir cephemiz var zaten. Benim sormak istediğim kendi topraklarımızda bir sıcak savaş ihtimali var mıdır...

    YanıtlaSil
  59. Hocam konu dışı ama cevaplarsanız sevinirim. Altın 530 seviyelerini gördü şimdi 100 puan düştü, altın grafiğine baktığımız zaman hiç bir zaman düştüğü gözükmüyor, düşse bile kısa zamanda tekrar eski seviyesine gelip hatta daha iyiye doğru gitmesine alışkındık. Altın şu ana kadar yatırımcısı için hep güvenli liman oldu ama pandemi ile beraber bu güvenli liman özelliğini kaybettiğini söyleyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teknik analiz yapmadığım için bir şey söylemem zor.

      Sil
  60. aynı döviz yerlide de var. ama göz göre göre inatlaşıp yabancının yaptığını yapmıyorlar. yabancı akıllı bir iş yapıyorsa yerli döviz mudileri de yapsın niye bekliyorlar ki?

    YanıtlaSil
  61. peki bir yandan bu şekilde günü kurtararak ilerleyip bir yandan yapısal reformlar dediğimiz çizelgede ilerleme sağlayarak. doğrudan yatırımcıları ülkeye çekmeye çalışarak hem günü hem geleceği kurtarmaya çalışıyor olmaz mıyız?

    YanıtlaSil
  62. Hocam faizin tek basina ise yaramadigi ortada.. faizleri artirarak tum toplum birilerini finanse etmekte.. birilerini kurtarmaya calistikca hep birlikte batiyoruz. Gelen doviz cok az, belli yerlere kanalize oluyor ve maliyeti cok yuksek..bence devlet kura mudahale etmemeli..batan batsin ekonomi kuculecekse kuculsun..bu sekilde ancsk kendimize gelebilir ve ekonomimiz kabuk degistirebilir..döviz geliri kadsr döviz gideri yapmayi ogrenir ve
    ureterek döviz geliri elde etmenin yollarini arariz..

    YanıtlaSil
  63. hocam nereye kadar böyle kaybedeceğiz?

    YanıtlaSil
  64. adamlar kur riski aliyor bu ulkede, tabi yuksek getiri sartiyla gelecekler. yarin olusacak bir siyasi risk nedeniyle kurun bir anda 8 olmasi durumunda zararlarini telafi edecekmisiniz ?

    bu adamlar 2018 yilinda ellerinde 50 milyar dolar malla kaldilar, adamlarin swap linelarini kapadin bir gunde.

    2017 - 2020 arasinda yabanci yatirimcinin yaptigi zararlari niye kimse konusmuyor. yillik 8 faiz ve 2 usd/try kuruyla girdikleri ulkeden apar topar 22 faiz 7 usd/try kuruna sattilar o tahvilleri. bankacilik endeksi 7 yil yerinde saydi, uzerine usd/try nerelere gitti. o zararlarindan niye bahsetmiyorsunuz ?

    bu ulkenin 18 yilda kurulan mali disiplinini bozdular. bu adamlardan tekrar dolarini satip turk lirasi varliklara gir diyorsunuz, sonra da amerikan tahvil faiziyle kiyaslayorsunuz. insanlar da alkis tutuyor.

    YanıtlaSil
  65. Hocam Saygılar,

    Öncelikle Fenerbahçe'ye dair paylaşımlarınızı dikkatle takip ettiğimi belirtmek isterim. Uzun yıllar televizyonlarda çalışmış İletişim mezunu bir basın mensubu olarak spor yazarlarının taraftar gözlüğüyle kaleme aldığı yazıları artık okumuyorum. Çareyi kendi yazılarımı kapalı devre bir şekilde yazmakta buldum. Yakın arkadaşlarımla paylaşıp onların eleştirilerini almaya çalışıyorum tabii. Dikkatli bakmama rağmen sitenizde email adresinizi göremedim. İyi bir Fenerbahçeli olduğunuzu bildiğim için ara sıra yazılarımı size göndermek isterim. İnanın fazla zaman ayırmadan tek kelime ile "beğenmedim" "fena değil" "eh işte" bile diyerek fikrinizi paylaşırsanız çok sevinirim.

    İşlerinizde kolaylıklar ve iyi çalışmalar dilerim.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?