Ekonomide Mucize Nasıl Sağlanır?

Bilimde mucizelere yer yoktur. Ekonomi de bir bilim olduğuna göre ekonomide de mucizelere yer yoktur. Buna karşılık beklentileri değiştirmek mucize sayılabilecek sonuçlar yaratabilir.

Ekonomide hedefler birbiriyle çelişir. O nedenle bir ekonomiyi hem yüksek hızla büyütmek hem enflasyonu ve işsizliği düşürmek aynı anda pek mümkün olmaz. Bunun tek istisnası beklentileri değiştirmektir.

Mevcut durumda büyüme oranı % 2, enflasyon oranı % 15, işsizlik oranı % 13, cari açık % 5 ve bütçe açığı % 4 olsun. 

Üç hedefimiz olduğunu düşünelim: Büyüme oranını yükseltmek (% 2’den % 5’e), enflasyonu düşürmek (% 15’den % 5’e), işsizlik oranını düşürmek (% 13’den % 9’a), cari açığı düşürmek (% 5’den % 3’e) ve bütçe açığını azaltmak (% 4’den % 2’ye.) 

Bu hedeflere ulaşabilmek için elimizde şu politika araçları olsun: Para politikası araçları (faiz, zorunlu karşılıklar, açık piyasa işlemleri), maliye politikası araçları (vergiler, kamu harcamaları, kamu borçlanması, dış ticaret politikası araçları), heterodoks politika araçları (fiyat, faiz ve ücret dondurmaları, polisiye önlemler), makro ve mikro ihtiyati politikalar.

Şimdi bunları bir tabloda bir arada gösterelim (tablodaki artılar artışı, eksiler ise düşüşü gösteriyor):

Tablodan görüleceği gibi büyümeyi artırmaya yönelince enflasyon yükseliyor, işsizlik düşüyor, kur yükseliyor. Enflasyonu düşürmeyi hedefleyince büyüme düşüyor, işsizlik artıyor ama kur da düşüyor. İşsizliği düşürmeyi hedefleyince enflasyon ve bütçe açığı artıyor ama kur da artıyor.

Bu üç konuyu da hedeflendiği noktaya doğru götürmenin tek yolu ekonominin geleceğine ilişkin beklentileri olumlu hale getirmekten geçiyor. Türkiye’nin yakın geçmişinde bunun örneği var. 2001 krizi sonrasında uygulanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıyla devreye sokulan bankacılık reformu, kamu mali disiplinin sağlanması reformu ve hemen ardından gelen Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakeresinin yarattığı olumlu beklentiler Türkiye’ye yüksek miktarda doğrudan yabancı sermaye girişi sağlamış ve bunun sonucu olarak kur uzun süre stabil hale gelmişti. Bunun yarattığı olumlu hava bir yandan dolarizasyonun hızla düşmesine yol açarken (% 57’den % 29’a) bir yandan enflasyonun (% 31’den % 6’ya) ve ona bağlı olarak faizlerin de önemli oranda gerilemesini sağlamıştı. Beklentiler düzelince mucize sayılabilecek sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Bugün Türkiye’nin yalnızca ekonomik göstergeleri değil demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi sosyal ve siyasal göstergeleri, dış politika, iç politika gibi alanlardaki çerçevesi de sorunludur. O nedenle bugün ekonominin içinde bulunduğu bu sorunlar yumağını çözmek için önce çerçeveyi düzeltmemiz, sosyal ve siyasal sorunları çözmemiz gerekiyor. Ne var ki bu sorunları öyle sanıldığı gibi Anayasa değişikliği ya da yeni yasal düzenlemeler yapmakla çözmek mümkün değil. Öyle olsaydı şimdiye dek yapılan sayısız düzenlemeyle sorun bugüne kadar çözülürdü.

Bu sorunları çözmek için her şeyden önce sorunu doğru tanımlamamız gerekiyor. Sorun zihniyetimizin yanlışlığından kaynaklanıyor. Dolayısıyla sorunların çözümü için yasalarımızı değil zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor. Sorunu yanlış tanımladığımız sürece çözümü bulamayız.


Yorumlar

  1. Hocam elinize sağlık. Türkiye olarak dolar/TL paritesinin şuanki haline artık alışmamız lazım değil mi ? Yani eskisi gibi 2,5-3 TL/Dolar seviyeleri ne yaparsak yapalım hayal midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1/3 rakam yazan yeni para basaranız parite 2.5-3TL/Dolar olur. Sorun paranın üzerinde yazan rakam değil ne yazikki. Geniş kitlelerin birim saat işçilik ile alabileceği mal ve hizmet sepetinin hızla küçülmesi.

      Sil
  2. Diplomatik ve politik ortam olarak 2002-2008 dönemi seviyesinin çok gerisindeyiz maalesef. Sorunun doğru tanımlanması halinde dahi beklentiyi değiştirecek hamleler yapmak bugün ülkemiz için zor bir şey değil midir?

    YanıtlaSil
  3. Çok haklısınız. Ama bu topraklarda zihniyet değişmez.

    YanıtlaSil
  4. Ekonomide mucizenin formülü: "Ayağını yorganına göre uzat."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de isin siyaset tarafi fasa fiso. Gereksiz risk alirsan, gereksiz borclanir, tembellesirsen, soyledigi gibi ayagini yorganina gore uzatmazsan hukukmus, demokrasiymis, bunlar geri planda kaliyor.

      Kac tane ulke sayarim ne hukuk umurunda, ne demokrasi umurunda ama ekonomisi tikir tikir.

      Siyaset ve ekonomi dogrudan bagli seyler degildir, birileri surekli bunlari baglamaya calisiyor ama ozunde hic bir bagi yok.

      Sil
    2. Evet ekonomileri tıkır tkır büyüyor ama gelişemiyorlar. Meselenin özü büyümekten öte gelişmek. Çin, dünyanın en büyük ekonomisi ama hala az gelişmiş ekonomiler arasında. Neden? Çünkü sizin o küçümsediğiniz değerleri geliştiremiyor.

      Sil
    3. Ben kucuksemiyorum, aksine cok onemsiyorum ama ekonominin konusu oldugunu dusunmuyorum. Bu topu taca acmak oluyor. Bugun yasadigimiz sorunlarin sebebini 3-5 sene oncesinde degil 10-20 sene oncesinde aramak gerektigini dusunuyorum.

      Sil
  5. Hocam emeğinize sağlık. Zihniyet değişimi için öncelikle eğitim sistemi ve adalet sisteminde köklü ve kalıcı değişikliklerin olmasi gerekir diye düşünüyorum. Bu değişimler tabi uzun zaman gerektiriyor. Bunun sonucunda ekenomik sorunlarda azalma olması muhtemel degilmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru düşünüyorsunuz. Bunlardan ekonomide sonuç alınması muhtemel.

      Sil
    2. Selam 1244, bunların hiç biri düzeltmeyi sağlamaz.

      Hepsinden önce devlet iradesinin yerli ve milli saçmalığından yani Türk-İslam Sentezi ruhundan arınması gerekir. İnsana saygı duyan irade devlete hakim olmalıdır.

      Mevcut durumda bakıyoruz, devleti yönetmeye aday kimseler ve kimselerin etrafında da devlet ruhunu değiştirebilecek insanlar yok. Türk-İslam sentezi üzerine hangi sistemi, hukuku getirirseniz getirin faydası olmaz. Evrensel hukukun üstünlüğüne riayet eden bir devlet iradesi lazımdır.

      Mevcut Türk devletinde, devletin iradesi ile halkın iradesi de tek bir insanda birleştirilmiştir. Bu durumda, halktan böyle birini seçmesini istemek gerekir. 1. Yukarda yazdım, böyle bir kimse yok. 2. Halk içinden böyle birini çıkarabilecek bilgi yok.

      Cumhuriyet zamanında da yoktu. Devleti savaş sonrası kuran irade, dünya gerçeklerine hakim olduğu için, devletimiz kuruldu, biraz iyileştirmeler yapılabildi. Yaptıkları devrimdi, tepeye otururmak idi. Zaman ile o irade de kaybedildi.

      Bir önceki Türk devleti, 60 lar ve kısmen 70 lerde devlet ile siyaseti bir miktar ayırırdı. Yani devlet başkanı akil bir insan olup, devlet imkanlarını kullanarak siyaseti bir miktar dizayn edebilirdi.

      80 darbesi sonrasındaki yapıda, devletin başına akil bir insan gelirse siyaseti dizayn edemesin diye tedbirler alındı. 80 ve 90 larda devlet imkanlarını kullanıp siyasetin dünya gerçeklerine göre dizayn edilmesinin de imkanı azaltıldı.

      2017 sonrasındaki yapıda, bu imkan tamamen kaldırıldı.

      Son 70 yıllık Türk devletinin değişiminde, bahsettiğinizin aksine devlet yön aldı. 2017 dönülmez akşamın ufkuydu.

      Hocamızın ısrar ile vurguladığı, adeta gelecek nesillere öğüt tefrikaları olarak sunduğu Yapısal Reformlar mevcut devlet iradesi bünyesinde yapılamazlar.

      Sil
    3. Sosyal ve kültürel gelişim bir ölçüde ekonomik gelişime de yansır. Yasalar ile düzeltmenin veya eğitim ile düzeltmenin imkanı vardır, bir yere kadardır.

      Örnek:
      Benim Kayseri de yakın akrabalarım var, hepsi üniversite mezunu. Okulu bitireli 20 -30 yıl olmuşlar. O kadar süredir Kayseri de yaşıyorlar. Hayatlarında tiyatroya gitmemiş, TV dışında sanatçı görmemişler.

      İstanbulda da yakın akrabalarım var, onların lise mezunu olanlarının sosyal ve kültürel gelişimleri, kayseri deki üniversite mezunlarınınkinden daha ileri. Sadece insan davranışı olarak kastetmiyorum, ekonomiye bakışları, ekonomik karar almaları da aynı ölçüde etkili.

      Yakınen şahit olduğum iki düğünde kayseridekiler, görkemli bir düğün yaptılar, çok para harcadılar. İstanbul dakiler ise mütevazi güzel bir düğün den sonra bütçelerini kaliteli beyaz eşya alımına verdiler, ki Kayseridekilerden daha varlıklı olmalarına rağmen.

      Diğer misal, iyi veya kötü, istanbuldakiler covid aşı olmak isterken, kayseridekiler aşıya karşılar.

      Eğitim farkı bu tarz örneklerde kendini göstermeli.

      Avrupa ve batı dünyasında da aynısı var. Okumuş, değer yargıları gelişmiş çocuklar yetişiyor. Üniversiteye gidemezse bile bi mesleki alanda 5-10 yılını verdiğinde üni mezununun yeteneklerini alabiliyorlar.

      Avrupayı örnek verme sebebim, onların da dünyada bizim ekonomik olarak rakibimiz olması. Biz ucuza üretiriz dediğimizde onlar da boş durmayıp alternatif üreteceklerdir. Oranın insanı, üç yaşından itibaren kütüphanelerden kitap almaya, kitap okumaya başlarken, bizde ben kütüphane göremiyorum. Tiyatro gibi sanat-sanatçı-halk buluşmasını sağlayan mekanlar yaygın, yerel sanatçılar bol iken, bizde yerel sanatçıların bile halka erişimine engel bir yapı var.

      Türkiyenin işi, yasa, hukuk, ekonomik reform ile bir yere kadar toparlar. gerisi insana kalmış.

      Sil
    4. Selam 1743
      Sanıyorum yazdigim yorum yeterince detayli degildi. Eğitim sistemindeki değişikliklerden kastım, bilimsel temellere dayanan bir egitim sistemi ve adalet sistemindeki kastım ise evrensel bir adalet sistemidir.

      Sil
  6. Tablodaki "kullanilabilir araclar" bölümünde üc hedef icinde "kamu harcamalari artisi" gördügünüz icin tek yol "Keynes" diyorsunuz yani?

    Bide son iki cümlenize tamamen katiliyorum. Tamamda, soru su: siyasiler bunu görmezlermi, niye zihinlerini degistirmezler, tarihe gececek adimlar atmazlarda, uyduruk birkac taktikle hem kendilerini, hemde halki uyuturlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa vadede böylesi daha kârlı olduğu için.

      Sil
    2. kisa vadede belki evet ama bizimkiler hep uzun vade iktidarda kalmak istedikleri icin bu kisa vade politikalarin uzun vade kötü sonuclarini kendileride görüyorlar. Bilmem örnek vermem gerekiyomu?!

      Sil
    3. Hayır onlar kamu maliyesinin araçları sadece.

      Sil
  7. 200n senelerinin diş politika/ iç politika durumu, küresel politik dengeleri, ve hatta küresel ekonomik şartları da farklıydı. Bilemiyorum, bu kadar dibe gidince artık çıkmaya nefesimiz yeter mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiye guney kore modelinin neden tam tersini uygupadi, zamaninda daha ,yoksa ,turk patronlarin isine mi boyle geldi ,

      Sil
    2. Vurgunu yer çıkarız.

      Sil
    3. Konudan bağımsız bir sorum var. Türkiye, günümüzdeki haliyle dövizi düşürmek için kur rejimi olarak bant içinde dalgalanma rejimine geçebilir mi?

      Sil
    4. Günümüzdeki hali ile dövizi Türkiye düşüremez.
      2021 kur ortalaması tahminen 8.40 civarında olur.
      Kurlar 10 TL yi en az bir kere geçecek bu yıl içinde.

      Bazen kaçınılmaz olanı ertelemenin kimseye faydası yoktur. Bir kere de yıkıp yeniden inşaa etmek gerek.

      Sil
  8. Hocam kaleminize sağlık. Yine ekonomi bilmeyenlerin de anlayabileceği bir dilde anlatmışsınız. Türkiye'nin ekonomiye odaklanmaktan çok daha büyük ve acil odaklanması gereken sorunları var. Bilim bize bunu çok net olarak gösteriyor. Eğer bu sorunlara odaklanırsanız ekonomi tarafında atacağınız adımlar kolaylaşacak. Ancak bunu anlatabilmek gerçekten çok zor. Siz çabalıyorsunuz ama yine bizler okuyor ve anlıyoruz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Mehmet Ortaç, katıldığım bir yorum.
      Türkiyenin ekonomi dışında büyük ve acil sorunlarının olması en önemli konu.
      Devletin geleceği ile ilgili hepsi de. Onlar düzelmeden ekonomi de düzelmiyor. Onların düzelmesi 10 yıllar alacak süreçler. Bu kadar uzun sürede ekonomi ne hale gelir düşünmek bile istemiyorum.

      Sil
  9. Bence en ufak pozitif (yurtdışı ve yurtiçi yatırımcılar açısından) bir adım atıldığında çok hızlı olumlu bir reaksiyon alıyoruz. Bu iktidarda zihniyet değişimi yaşanması mümkün gözükmüyor. Ancak ilk seçimde iktidar değişimi yaşanır ve hem ekonomi hem de dış politikada olması gereken adımlar atılmaya başlanırsa çok hızlı değişimler olabilir. Ancak tabii ki senelere yayılarak düzelir. Şu an millet olarak zaten düzelmenin kırıntılarına bile razıyız, yeter ki başlasın.

    YanıtlaSil
  10. Hocam yastıkaltını ekonomiye nasıl kazandırabiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomiye ve devlete güven ile.

      Türkiye, yatırımcıya güven vermez.

      Yakın zamanda, insanların mallarına terörist diye el konuldu.
      Yarın bir gün aynısının başka siyasi görüştekilere yapılmayacağının garantisi yoktur.

      70 yıl önce de, insanlar sırf müslüman değil diye mallarına Türk hükümeti el koydu -varlık vergisi-.
      Batı dünyasında böyle bir örnek yok.

      Türk devletinin sabıkası yüksek.
      O yüzden, insanlar bu tarz devletlerin topraklarına ciddi yatırımlar yapmazlar.

      Hem 70 yıl önce el konulan mallara sahip olanlar, hem de yakın zamandaki mallara sahip olanlar, Türk hükümetlerinin en yakın yandaşları dahi oldular. Her iki durumda varlık sahipleri, sürüldüler hapislere atıldılar.

      Hal böyle olunca, Türkiye ve sermaye kel başa şimşir tarak gibi oluyor. Türkiye, düşündüğünüz kadar masum bir ülke değil. Masum olsaydı, Batı zenginliği ile doğu imkanları arasındaki bu coğrafyanın ekonomisi İtalyayı geçmiş olurdu.

      Sil
  11. 2013 yılından beri GSYH dolar bazında azalıyor. Başka bir dönem var mıydı 7 yıl üst üste GSYH dolar bazında düşmesi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü Gezi Olaylarında hükümetin rengi herşeyi değişti; milli servetimiz, adına 5'i bir yerde müteahhitler denen ortak havuza akmaya başladı. Katar kıyafeti giyip yabancı yatırımcı pozuyla memlekete getirdiler hortumlanan paraları amaçları ise kaçtıklarında kurtarabilmekti.

      Sil
  12. Çok uzun süredir aklımda olan bir soru soruyu sormak istiyorum borç ödemek diye bişey olmadığını borç çevirmeye döndüğünü biliyorum işin sorum şu ?

    Ekonomisi 700 800 milyar dolarlarda olan tr benzeri ülkeler kamuya ait olan borcu 30 yıllık programla yada süpriz petrol/gaz/altın rezervleri ile kısa sürede sıfırlasa faize giden para içerde enflasyonmu yaratır ekonomide kamunun eli muazzam rahatlatacağı için kamu yatırımları veya her alanda kamusallaşmamı olur 2.ve daha önemli sorum Dünya bu kamu borcunun sıfırlanmasına tepki gösterirmi(Ben kesinlikle başka devletin kamu borcunu sıfıra indirmesine karşı çıkar yada aynısı yapardım)
    3.sorum ise kamu borcu 0a yakın olan devletler varmı böyle bir veri algoritması var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam isimsiz,
      faize giden paranın nasıl kullanılacağına bağlı olarak enflasyon olur ya da olmaz. Para kamu harcamalarına giderse mesela enflasyon oluşur.

      Kamulaşma olur mu? Giden para siyasetçiyi rahatlatmaz. Harcaması gereken siyasi giderleri olur. Mutlaka o parayı harcayacak bir yer bulur.

      Borçlanma, özelinde asla bitmez. Türkiye gibi ülkelerin teknoloji satın almaları, askeri donanım ihtiyaçları, yeni tesis inşaa etmeleri, altyapı harcamaları mutlaka dışardan borç almasını gerektirir.

      Türkiye gibi ülkenin, başta ithal ikameci politika uyguluyorum demesi bile, ithal ikameci sektörleri geliştirmek için borca ihtiyaç duymasına başlıca sebeptir.

      700 800 milyar dolar ülkeleri, gelişmemiş ülkeler. Bu ülkeler ihracat ile kalkınamazlar. İhracat ile bilanço kalemleri güzel görünür. Türkiye özelinde daha çok ihracat yapalım demeleri, kulağa hoş gelen söylem olduğu içindir. İnsanların hoşuna gider.

      Gerçekte olan ise; Türkiye ihracatı artırdığı anda rakipleri pazar ve teknoloji avantajı ile fiyat kırar. Tekstilcilerden veya diğer ihracatçılardan çok duyarsınız; yahu TL değer kaybediyor, tam Avrupaya mal satacağız, alıcılar bu sefer fiyat kırıyor derler. Doğrudur. Türkiye fiyatları düştüğü anda piyasaya bilgi akar, diğer üreticiler de fiyatlarını Türklerin pazarına göre ayarlar. Bu yüzden alıcıların elinde uygun fiyat olur, Türk ihracatçısının da fiyatını kırmasını isterler.

      Kamu borcu 0 a yakın olan devlet olmaz.

      Sil
    2. 19.43 kamu borcu derken devletin dis borcunu diyorsaniz Danimarka bunu basardi

      https://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/danimarka-dis-borcunu-bitirdi-1749181/

      Sil
  13. Mahfi bey

    ABD'de covid sonrası federal hükümet tarafından vatandaşlara periyodik olarak dağıtılan para paketlerinin, vatandaşlar tarafından nasıl kullanıldığını sormak-sorgulamak-analiz etmek, iktisat biliminin konusu mudur? Bu konuyu sormak-sorgulamak-analiz etmek, özel hayatın gizliliğine engel teşkil eder mi? Hangisi?

    Yukarıda yazdığım soruları Türkiye'deki vatandaşlar için de soruyorum. Veri var mı? Varsa inceleyebildiniz mi?

    Herhangi bir siyasi amaçla değil, iktisat biliminin bu konularla ilgilenip ilgilenmediğini öğrenmek istedim sadece.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette iktisat biliminin konusudur. Arz ve talep. Hem de en temel konusudur. Bu konuda veriyi ancak genel olarak GSYH ve enflasyon verilerinden bulabiliyoruz.

      Sil
  14. Turkiye non problemi siyasetin uzun donem kalmasi icin kisa donem ekonomi politikalar uygulamasi ..Tam tersine olmali siyaset kisa donem kalmasi icin uzun donem ekonomi politikalar uretmesi lazim

    YanıtlaSil
  15. Ekonomist olarak Sn Hocamız, bilgilendirmelerini yapıyor.

    Bir de ülke genelinin gelecek yıllardaki projeksiyonunu farklı uzmanların görüşleri ile birleştirmemiz lazım.

    2010 lu yıllardan itibaren uzmanlar, başkanlık sisteminin vereceği kurumsal zararları anlattılar. Şimdi karşımıza çıktı. Tüik raporlarına bile güven kalmadı. Sayıştay ismi tabelalarda kaldı, kimse önerilerine bakmıyor bile.

    Önümüzdeki bir kaç yıl ülkenin geleceğini şekillendiren bir kaç değişim olacak. Bunlardan biri sıkışan siyasetçinin teki, el altından Suriyelilere vatandaşlıkları vermeye başladı. 2023 yılına kadar milyon üzerinde yeni eklenmiş vatandaş daha seçim sandıklarına gidecek. Bu insanların tercihlerini anketler şu anda göstermiyor. Oyları %90 oranında tek adrese gidiyor. Aileleri ile beraber 4 milyon civarında yeni vatandaş.

    Vatandaş olarak demokratik talepleri olacak. Bunlara hazır olun. Bir de onlar üzerinden kurulacak siyasi oluşumlar, milletvekilleri, onlara yönelik bakanlıklar ve özel çalışmalar, projeler. Bunların da yükü sizlere binecek.

    Birileri emevi camisine cumaya gidecekti, aksine öbür taraftan milyonlarcası ayasofyaya cumaya vatandaş olarak gitmeye hak kazandı.

    Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere. Bu gelenlerin içinde en az yarısı var ki, bunlar ülkelerindeki kargaşa ortamından kaçan gelen, Esat yanlısı Suriyeliler. Türk iç siyasetini artık direk dışardan da etkileme imkanı oluştu. Şam'da alınan bir kararın sesini sizler Antep, Urfa, Hatay, İstanbul da duyacaksınız. Buna da hazır olun.

    Yani Şam daki yöneticileri aleyhine bir karar aldığınızda, Suriye hakkında milli menfaat diye devlet olarak bir karar aldığınızda, kararlarınıza karşı çıkacak ve sert şekilde karşı çıkacak vatandaşlarınız olacak. Hatta nötr kalıp karar almadığınızda da Şam lehine karar almanıza zorlayan milyonlarca TC vatandaşınız olacak.

    Türkiye ile AB üyelik sürecinin bitirecek bir unsur da budur.

    YanıtlaSil
  16. Yeni ekonomi yönetimi daha iyi çalışıyor. dün euro yükseliyordu, şimdi frene bastırdılar, yeniden aşağı inmeye başladı.

    Bence euro yükselirse avrupa kaybeder. Bize renkli kağıdı 8 liradan satıyorlar. Kimsenin işine yaradığı yok. Millet alıyor, turşusunu kuruyor. Kazanan avrupa oluyor. İyi iş, boyalı kağıdı bas bas sat. Bizim millet de tomar tomar alsın. Sonra avrupa geliyor bizim paramızla bize dayılanıyor. Milletimiz de saf saf paralarını Euronun sahibine veriyor.

    Madem birikim yapacaksınız.
    Altın almak lazım. Altın kimsenin malı değil. Yarın bir gün avrupa dağılırsa, elinizdeki eurolar fotokopi kağıdından bile değersiz olur.

    Ekonomist filan değilim ama bu kadarına da aklımız yetiyor. Elime para geçtikçe çeyrek alırım, gram alırım koyarım bir kenara.

    Sonra aklı az çalışanlar diyorlar ki; kardeşim altını alıyorsun ama o da döviz talebi yapıyor, altının fiyatı da dövize endeksli. Bana ne diyorum. İstediği yere endekslesinler.

    Avrupa batarsa, elindeki Euro mu değerini korur, yoksa benim çeyrek mi diye soruyorum. Bön bön kalıyorlar. Avrupa bugün var, yarın yok. Altın her zaman var.

    YanıtlaSil
  17. Hocam merhabalar sizin kitaplarınızı okuduktan sonra fatih özatay parasal iktisat ve Zeynel dinler mikro ekonomi kitaplarına çalıştım makro için Erdal Ünsal'ı almayı düşünüyorum. Sizin tavsiyeniz var mıdır

    YanıtlaSil
  18. Yunus Emre Köroğlu9 Mart 2021 21:16

    Hocam, elinize sağlık

    Şöyle bir sorum var; her zaman dışardan finansmana ihtiyacımız var mıdır? Global dünya da kendi kendimize büyüyemez miyiz? Milyonlar satan bir albüm, film, oyun vb. şeyler yaratmak çok mu zor ? Bugün ithal bağımlılığımızı azaltmak için bir girişim furyası ile bütün eksiklerimizi en aza indirecek bir yöntem yok mu? Etrafımda ki insanlara, 1 milyon dolar versem nasıl değerlendirirsin sorusuna bunca zamandır tüketim yönlü cevaplar aldım. İnanıyorum ki bu yorumu okuyan bir çok kişide benzer cevaplar verecek. Ev, araba değişimi, tatil... Ben ülkemize hala tüketen ülke gözüyle bakıyorum...Bence asıl değişmesi gereken zihniyet bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yatırımlarımız, iç tasarruflardan büyük olduğu sürece dış finansmana ihtiyacımız olacak. Dış finansmana ihtiyaç duymamak için ya yatırımlarımızı azaltacağız (yani daha az büyüyeceğiz) ya da iç tasarrufları artıracağız (yani daha az tüketeceğiz ki o zaman da daha az büyüyeceğiz demektir.)

      Sil
  19. Halk cephesinden,zihniyet değişimi uzun vadeyi gerektirir. Ama, yürümeyen ve iflas etmiş tek adam rejimi,erken seçim kararıyla kısa dönemde değişim sürecini başlatır ve orta vadede Parlamenter sistem,Kuvvetler ayrılığı,sorumluluk anlayışında özgür basın,Yasama Erginin Yürütme ergi üzerinde kuvvetlendirilerek,ancak çok önem arz eden konularda Kanun Hükmünde Kararname çıkarma ,Kuvvetler ayrılığı bağlamında tarafsız ,bağımsız ama bu gücü yasalardan alan Yargı ergi ile adaletin sağlanması durumunda;Büyüme,Enflasyon,işsizlik ve kur, başlangıç safhasında ilerleme yapmaz,İthal ikamesi kotaya bağlanarak,en başta tarımsal üretim artışına girilerek ve hizmet sektörü denetim altına alınarak ilerleme sağlanabilir. Bugünkü ülkemizin durumundan ben şahsen kötümserim çöküntüye gidiyoruz Tayland modeline dönüşebiliriz.Unutmayınız,Gün bir,Öğün üçtür

    YanıtlaSil
  20. Merhabalar hocam yine güzel bir yazı olmuş okulda iken sizin yazılarınızı slayt yapıp güncel ekonomik sorunlar dersini işliyorduk çokda faydalı oldu.ondan beri yazılarınızı okurum.döviz kurlarının günlük olarak aşırı dalgalanmasını açıklayan bir yazı yazarmısınız

    YanıtlaSil
  21. Ekonomik özet: 5+ müteahhitle çalışılıyor. Ekonomik reform çıkmaz. (Ne kadar paket, müjde vs açıklanırsa açıklansın)

    Siyasi özet: MHP ile koalisyon. Hukuki reform çıkmaz. (Ne kadar paket, müjde vs açıklanırsa açıklansın)

    YanıtlaSil
  22. Ne zaman " surekli aynı hataları yapıp farklı sonuclar bekleyen " toplum olmaktan cıkabilirsek , o zaman duzelecegiz. Ama yarım asırlık hayatımda bunu hiç görmedim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürekli aynı hataları yapmamızın siyasal tercihimiz olduğunu düşünmeye başladım.

      Sil
    2. Kesinlikle üstad , aynı fikirdeyim.Tamamen siyasal tercih. Elinize sağlık tekrar bu yazı için.Sağlıkla kalın.

      Sil
  23. Liram gene dalgalanmış sinyal veriyor ona buna.
    Yeter artık be liram bırak artık muhabbeti vereceksen ver artık hain faizi.

    YanıtlaSil
  24. Ekonomide mucize yoktur. İyi şeyler zamanla, mucizeler bir anda ortaya çıkar derler. Ekonomide düzelme bir anda olmayacağına göre mucize beklememek lazım.

    Bizim sorunumuz da bu gibi. Bir an önce her şey güllük gülistanlık olsun istiyoruz. Bu iktidarı da borçla harçla da olsa, gelecek nesli heba ederek de yapsa gözle görülür bir şeyler yaptığı için 20 yıl iktidarda tuttuk. Kanalizasyon sistemi acil değişmesi gerekirken kaldırım, yol, park yapan belediyeyi daha çok sevdik.
    İktidar yapısal reformları hayata geçirse ilk seçimde düşeceğini biliyor dolaysıyla yapmayacak.
    Bu ülkenin halkı maalesef sadece karnı açsa ayağa kalkıyor. Bir film repliğinde şöyle bir soru vardı: Sizin halkınız neden korkar? Cevap: Kafesten ve artık oraya alışıp kanıksamaktan korkarız.
    Halkımızın bedeni belki parmaklıklar ardında değil ama ruhu ona vurulan prangalara alıştı. O halkın korktuğu bizim başımıza geldi.

    YanıtlaSil
  25. Meşhur önermedir:
    "Delilik: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.”(A.Einstein)

    Bu önerme sizce hayatın gerçekleriyle örtüşüyor mu?Ben tam örtüştüğünü düşünmüyorum.
    Neyi,neden tekrar tekrar yaptığını bilip bilmemektir bence asıl mesele.
    “Delilik” yada akıllılık kısmı bence burada oluşur.

    Şartlar değiştiğinde,size hep aynı sonucu getiren, zincir de kırılmış olur.Paradigma değişir.Dolayısıyla alacağınız sonuç da farklılaşır.Dünün şartlarında yaptıklarınız akıl dışılık olarak tanımlanırken,değişen şartlar sonucu tanımlamalar da değişir.
    Oysa siz hep aynı şeyi yapıyorsunuzdur.Sadece paradigma değiştiği için aldığınız sonuçlar değişmeye başlamıştır.

    A.Einstein’ın bu sözüne belki başka bir sözle karşılık vermek durumu anlamaya yardımcı olabilir.

    “Sular yükseldiğinde balıklar karıncaları,sular çekildiğinde ise karıncalar balıkları yer.”

    YanıtlaSil
  26. Hocam yapılacak iş belli iken; ara malları Türkiye'de üretmek. Bu kadar açık iken hâlâ niye üretmiyoruz ? Para politikasıyla işi çözeceğimizi zannediyoruz ? Türkiye gerçekten gelişmemekte ısrar eden bir ülke. Bu arada yazı için elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  27. Ara malları üretmek için mesleki eğitimde devrim gerekir.

    YanıtlaSil
  28. Mucize ancak döviz gelirlerini artırmakla mümkün bu şekilde düşük cari açık, düşük enflasyon, düşük işsizlik, yüksek büyüme mümkün....Yani tüm mesele ihracatı artırmaktan geçiyor.

    2000'ler örneği ise saçma...Dünya ekonomisinin gidişatı o dönemde dediğinize çok yardımcı oldu.Ayrıca yine yardımcı olan pek çok etmen vardı.

    Zaten o dönemdeki politikalar bir çare değildi olmadığı için bugün bu durumdayız zaten...Sadece yeni bir sporun yarattılar.

    Çözümü bu saçmalıklarda aramayı bırakmalıyız

    YanıtlaSil
  29. Yüksek faiz kuru düşereceği için kısa vadede büyütmeyi tetiklemezmi?

    YanıtlaSil
  30. hocam bu yazılarınızın değerini kimse bilmiyor fakat çoğu kişi zihniyetin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Aslında Emre Alkin hoca bir videosunda şunu demişti: "İlk önce ekonomi değimiz için kaybediyoruz. Halbuki çözüm ekonomiden çıkışta" . Yani aslında demek istediği çözüm bilimde ,sanatta, eğitimde ve demokraside.

    YanıtlaSil
  31. Hocam merhaba, bir ekonomist olmayarak, merak edip araştırıp tam anlamıyla bulamadığım cevaplar doğrultusunda, siz ne önerirsiniz? Yani bundan kastım çeşitli hukuki ve yapısal düzenlemeler olarak değil de, ilk kriz durumunu atlattıktan sonra orta vadede nasıl bir politika izlenmesi lazım ki, toplumun her kesmine yayılan ve uzun vadeli sürdürülebilir bir politika izlenmesi lazım? Türkiye de hangi mevcut sektörler ve bunlara bağlı sektörler, veya yeni sektörler öne çıkıyor? Devletin stratejik sektörlere çeşitli sübvansiyonlar ve teşvikler vermesi gerekir mi?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi