İklim Değişikliği
Tanımlar
Sera gazları; dünyanın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından
yayılan su buharı, karbon dioksit, nitröz asit, metan ve ozon gibi gaz
halindeki bileşenleri topluca ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. Sera
gazları belirli dalga boylarındaki radyasyonu emer ve yayarak dünyanın belirli
bir ısı düzeyinin altına düşmesine engel olurlar.
Doğal radyasyon kaynakları;
güneşin yanı sıra uzayın derinliklerinden ve hatta galaksilerden, atmosfer
içindeki atomlarla etkileşerek gama radyasyonu olarak dünyaya gelen kozmik
ışınları kapsayan bir ifadedir.
Fosil yakıtlar; yaklaşık
300 milyon yıl önce yaşamış bitki ve organizmaların yoğun ısı ve basınç altında
kalması sonucu ortaya çıkan kömür, petrol ve doğal gaz gibi enerji
kaynaklarının genel adı. Bunların en fazla kullanıldığı alanlar da ısı, yakıt
ve elektrik üretimi.
Yenilenebilir enerji; doğal
kaynaklardan elde edilebilen ve doğa tarafından sürekli olarak yerine
konulabilen enerjiye yenilenebilir enerji deniyor. Yenilenebilir enerji, başka
bir deyişle sürdürülebilir enerji, kullandıkça tüketilebilen bir kaynağa bağlı
olmaksızın, sürekli kullanılabilen bir enerji türüdür. Yenilenebilir enerji
kaynağı ise bu enerji türünün elde edildiği kaynaklara verilen addır. Yenilenebilir
enerji kaynakları: Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, biyokütle enerjisi,
jeotermal enerji, hidroelektrik enerji, hidrojen enerjisi, dalga enerjisi.
İklim Değişikliğinin Oluşumu ve Etkileri
İklim değişikliği, küresel ısınma başta olmak üzere ve
benzeri etkenlerin yarattığı değişiklileri ifade eden bir çerçeve kavram. En
önemli bileşeni olan ve atmosferdeki sera gazı yoğunlaşmasının
yükselmesi sonucu küresel sıcaklıktaki artışı ifade eden küresel ısınma, sera gazlarının
artmasında fosil yakıt kullanımı, bazı tarımsal ve sınai uygulamalar,
ormanların yok edilmesi gibi etkenler sonucunda ortaya çıkıyor ve yaşam
koşullarının olumsuz biçimde değişimine yol açıyor. Ortalama 15 derece olarak
hesaplanan dünya sıcaklığının sera gazlarının yokluğu halinde yaklaşık -18 derece düzeyine düşeceği hesaplanıyor.
Sera gazlarının atmosferdeki miktarının artması halinde ise dünyanın aşırı şekilde
ısınmasıyla bir iklim değişikliği yaşanacağı ve bu olumsuz gidişin dünyadaki
yaşamı sonlandıracağı biliniyor.
Bu olumsuz gidişte ne pahasına olursa olsun ekonomik
büyümeyi sağlamaya çalışmanın ciddi olumsuz etkisi var. Hızlı büyümeyi
gerçekleştirebilmek için doğal dengelerin bozulmasına aldırış etmeden girişilen
üretim faaliyetleri sera gazı salımının artmasına ve iklim değişikliğine
olumsuz katkıda bulunuyor. 1 yılında (milat) dünyanın toplam GSYH’si 105,4
milyar dolar iken 2000 yılına gelindiğinde 36,7 trilyon dolara, 2023 yılında da
105,7 trilyon dolara yükselmiş bulunuyor. 2000 yılda yakalanan yıllık gelir
düzeyi son 23 yılda üçe katlanmış durumda. Bu hızlı büyüme fosil yakıt
kullanımı başta olmak üzere sera gazlarının salımını artıracak olumsuz etkilere
yol açarak iklim değişikliğinin oluşmasını tetiklemiş görünüyor.
İklim değişikliği nedeniyle çöller genişliyor, sıcak hava
dalgaları artıyor ve orman yangınları yaygınlaşıyor.
Öte yandan küresel ısınmanın Kuzey Kutbu'na yansıyan etkisiyle donmuş topraklar eriyor ve buzullar geri çekiliyor, bunun sonucu olarak da deniz
buzu kaybı giderek artıyor. Bu gidiş küresel ısınmayı daha fazla tetikliyor.
Sıcaklıklar arttıkça kuraklıklar artıyor, hava koşullarında aşırılıklar ortaya
çıkıyor, okyanuslar ısınıyor,
asit düzeyleri artıyor, deniz seviyesi yükseliyor. Bu olumsuz gelişmeler bazı canlı türlerinin
yok olmasının da alt yapısını hazırlıyor.
Daha fazla karasal alana, mevsimsel
kar örtüsüne, deniz buzuna sahip olan ve daha fazla sera gazı salımı yapan kuzey
yarım küre, güney yarım küreye göre çok daha hızlı ısınıyor. Ölçümlere göre küresel
sera gazı salımının en az yarısı kuzey yarım kürede yer alan Çin, ABD, Avrupa
ülkeleri ve Hindistan’da oluşuyor. Türkiye, en çok sera gazı salımına sahip 20
ülkeden birisi durumunda. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek sıcak
noktaları tespit etmek için yapılmış bir çalışmaya göre, Türkiye'de bu
olumsuzluklardan en fazla etkilenecek bölgeler olarak Akdeniz, Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri öne çıkıyor.
İklim Değişikliğinin Yaratacağı Olumsuzlukları Önleme Çabaları
Sera etkisi
yapan gazların azaltılması için alınması gereken birtakım önlemler
var: Yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, enerji verimliliğinin sağlanması,
daha çevre dostu tarım ve hayvancılık yapılması, toprağın düzenli kullanımı, küresel
boyutta tüm sera salımlarının düşürülmesi.
Paris İklim Anlaşması, iklim
krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini
kabul ettikleri uluslararası bir anlaşma. Anlaşmanın temel amacı: İklim
krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2
derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmak olarak
belirlenmiş bulunuyor. Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine üye olmalarına karşın Eritre, İran, Irak, Libya ve Yemen anlaşmayı onaylamamış durumda.
Bunlar arasında özellikle İran önemli çünkü İran en fazla sera gazı salımına sahip
20 ülke arasında yer alıyor. ABD, Trump’ın ilk başkanlık döneminde, 2020
yılında, Paris iklim Anlaşmasından çekilmiş, bir yıl sonra Biden’in başkanlığı
sırasında yeniden anlaşmayı onaylamıştı. Şimdi Trump’ın ikinci başkanlık
döneminde ABD’nin nasıl bir yaklaşım içinde olacağı merakla bekleniyor. Zaten
uygulanması kolay olmayan böyle bir anlaşmada ABD’nin yer almaması halinde
beklenen sonuçları almak çok daha zor görünüyor.
Dünyanın bugün içinde bulunduğu bu büyük tehlikeyi
çözebilmek için yalnızca ülkelerin değil insanların da birey olarak birçok
konuda fedakârlıklar yapması gerekiyor. Bunların en başında sera gazı salımının
artmasına yol açan büyüme tutkusunun dizginlenmesi geliyor. Özellikle gelişme
yarışında öndeki ülkelere yetişmeye çalışan gelişmekte olan ekonomilerin
siyasetçileri açısından bunun çok kolay olmadığını kabul etmek gerekiyor. Ne var
ki dünyanın yaşanmaz bir yer olmaya doğru gidişini durdurmak, siyasetçilerin
insafına bırakılamayacak kadar kapsamlı ve önemli bir konu.
Sayın Mahfi Hocam, uzmanların görüşüne göre iklim değişikliği maalesef artık geri döndürülemez çizgisini aşmış durumda. Sadece Sibirya ve Alaska’daki donmuş tundra topraklarının erimesiyle bugüne kadar hesaba katılmayan Metan gazı ( yok edilemeyen ve dönüştürülemeyen bir gaz) ve Karbondioksit salınımı ortaya çıkıyor. Bu nedenle artık ne yapsak boş diyebiliriz. Saygılar
YanıtlaSilGeri dönüş zor olsa bile daha ileri bozulmayı durdurmak hal mümkün sanırım.
Sil8 milyar insan çok dünyaya.tarim.devrimi başlangıcındaki nüfus(tahminen 10 milyon diyolar) dünyayı bir kaç 10 senede cennete donusturur
SilTürkiye nüfusu 100.000 oluyor.Bunun yarısı yaşlı desen kalıyor 50.000. %25'i 18 yaş altı desen kaldı 37500. Yarısı kadın olsa erkek nüfus 18.750. Rams Park'ın kale arkası trübününü bile doldurmaz.:)
SilYazınız için teşekkürler!
YanıtlaSilSağ olun Murat Bey.
SilDoğa olağanüstü hamlelerle yeniden dengesini kuracaktır.
YanıtlaSilHep öyle oluyor ama o arada yüz yıllar süren yok oluşlar yaşanıyor. Önemli olan dünya o yok oluşları yaşamadan önce onları engelleyecek önlemleri alabilmek.
SilBüyüme tutkusu derken, mesela atıştırmalık gibi yüksek şeker içeren, bol kimyasallı ve gıda sayılamayacak yiyecekler için su, enerji , buğday vb hammaddeler tüketiliyor ve doğa kaynaklar harcanıyor. Olmamaları insanlık için hiçbir kayıp oluşturmuyor. Bunların da ciddi ciddi düşünülp azaltılması lazım
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz.
SilDönüp dolaşıp yönetim ve yönetişim sorununa takılıp kalıyoruz hocam. Farkındalıkla bireysel sistemlerimiz (tüketim alışkanlıklarımız) değişmeli ama çarklar tüket-büyü-daha çok tüket-daha çok büyü üzerine kurulmuştur.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilÇok güzel ve bilgilendirici bir yazı, teşekkürler hocam. İnsanların bu konuda biran önce bilinçlenmesi gerekiyor. Havaların iyi gitmesi insanların hoşuna gidiyor ama hiç iyi değil bu durum maalesef.
YanıtlaSilSağ olun.
SilSevgili Hocam, bir kere daha çok önemli bir konuyu herkesin anlayacağı dilde anlatmışsınız. Gene şapka çıkartıyorum ve selamlıyorum sizi.
SilBen insanında doğanın bir parçası olduğu, aynı fiziksel kanunlarla yaşadığını düşünüyorum. Doğa bizden ayrı olmadığı gibi bu aşırı tüketim ve para çılgınlığı bizi de benzer doğa kanunları ile eğitecek, milyonlar ölmeye devam edecek, tüketim zorunlu olarak azalacak, ekonomi denilen bilimsel olgunun insanı adam edeceğini bekliyorum.
İklim değişikliğinden etkilenecek en büyük olgu atlantik okyanusundan başlayacak, Gulfstream duracak ve Amerika'nın doğusu ve Avrupa ağır bedeller ödeyecek. Toplumlar, tıpkı karınca gibi kendinden sorumlu olduğuna göre, öncelikle kendi kültür, dil, coğrafya bütünlüğünden sorumlu olduğundan, dönüp dolayıp biz Türkiye olarak kendimizi nasıl bir geleceği hazırlıyoruz sorusuna takılacağız. Soğuk savaş çocuğu olarak, senelerce nükleer savaşın insanı yok edeceği korkusu ile yaşadık. Ve gördük ki (Chernobil) bireysel olarak bedel ödesek de hayat devam ediyor. Yokolmak zorunda değiliz ama toplumsal yaşamı devam etmek zorundayız. Sizin gibi insanlar olduğu sürece de Türkiye'nin her zaman bir geleceği olacak. 20 sene az bir zaman, ha gayret, toparlarız, eğitimli aklı başında insanlar olarak görevimiz, ne biliyorsak ona dönelim ve toparlanalım.
Tekrar teşekkür ederim.
Hocam çok teşekkür ederim hoş bir
YanıtlaSilgenel bilgilendirme olmuş elimize sağlık.
Sağ olun.
SilHocam, tesekkurler konuya degindiginiz icin. Look-up filminden sonra umudum iyice bitti. Unfccc kimse umursamiyor. Burokrasi ve musrif devlet “cevre” konusunu buyume veya bir baska squeeze alani olarak goruyor; ceza ve cap koymalarla regulatory capture artiyor, iyilesme etkisi negatif, ya da onemsiz. Inek osurugu veya cevre dostu jet ile ulke bombalama gibi sacmaliklar da (oturgecli goturgec, gök götürür konuksal avrat misali) carbon capture marketin ciddiye alinmasini engelliyor. Yeni nesillere buyuk problem kaldi.
YanıtlaSilIphonun yeni modeli kapış kapış satılıyorsa küresel ısınma durmaz. İklim felaketi daha da artar. Ne alaka demeyin. Çocukluğumuzda Ankara'ya çok kar yağar, günlerce kalırdı. -15 sıcaklık olurdu. Kara hasret kaldık. Politikacı dediğin çıkarcı sıradan insan, topluma, insanlığa faydası olmaz (en azından bizimkiler öyle). Başıboş sokak köpeği sorununu bile halledemeyen geri ülke. Kıyı, orman, çevre tahribatı doludizgin. Dikta rejimine tepkisiz halk. Evlenmeye korkan gençler. Demografik yapı değişimi ne getirecek bilmiyoruz. Cahil seçmen kitlesi. Geleceğimiz hiç de parlak değil.
YanıtlaSilMaalesef öyle.
Silİklim değişikliğinin ekonomik boyutları çok fazla. Ama geri dönüşüm konusunda belediyeler üzerine düşeni yeterince yapmıyor, fabrikalara çevreye etkisi konusunda denetim yeterince gitmiyor. İleri dönüşüm kavramını yeterince bilinmiyor.
YanıtlaSilBelediyelere gelene kadar asıl hükümete bakmak lazım.
SilOlmaz öyle şey hocam, çevre konusunda ilk basamak belediyelerdir. Bu konu hükümetin keyfine bırakılamayacak kadar elzemdir. Belediyelere ben çevre temizlik vergisi ödüyorsam çevre konusunda da çalışma beklerim. Yeşil enerji otobüsler, geri dönüşüm, ileri dönüşüm projeleri(mesala çöpe giden araba lastikleri çocuk parkına, yürüyüş yollarına parke olabiliyor.) beklerim.
SilBen kendi adıma plastik şişelerimi cam ürünleri direk kutulara atıyorum. pilleri marketlerdeki pil toplama kutusına atıyorum. Eski giysilerimi giysi kutuları var onlara atıyorum ama hiçbiri yakınımda yok bunun için çaba sarf etmem gerekiyor.
Memlekette ekonomiyle ilgili konuları hiçkimse umursamayınca, ekonomi dışındaki konulara yöneliyorsunuz galiba Mahfi bey?
YanıtlaSilBunların hepsi önünde sonunda ekonomiyi kapsıyor.
SilHocam "eninde sonunda diyecektiniz. "Önünde sonunda" yanlış kullanım olmuş.
SilHoca doğru yazmış kardeşim, bakınız yazım kılavuzu
SilTeşekkürler Sayın Hocam.
YanıtlaSilDediğiniz gibi "dünyanın yaşanmaz bir yer olmaya doğru gidişini durdurmak, siyasetçilerin insafına bırakılamayacak kadar kapsamlı ve önemli bir konu", ne var ki, bizim gibi ülkelerde her türlü politikaların oluşması piramidin tepesindekiler ile olabiliyor, bireysel çaba gösterenler her daim azınlıkta kalıyor. Bunun değişmesi ancak, piramidin alt katmanlarındaki ve bireysel farkındalığı gelişmiş insanımızın piramidin üst katmanlarında yer almasından geçiyor. Bu mümkün mü, izin verilir mi, kocaman bir soru işareti!
Sağ olun.
SilHocam bunlar bizi aşan konular.
YanıtlaSilBizi aşan hiçbir konu yok sayın Adsız.
SilHocam halkların gaz salınımının artışını engellemesi mümkün değil.
SilAdsız21 Kasım 2024 15:24
SilArtışını engelleyemese de azalmasını sağlayabilir.
Mahfi bey makaleniz için teşekkür ederim. Bizler hep kendi yönetimimizi eleştirdik durduk. Uzun süredir bende benzer şeyler düşünüyorum. Yaklaşık 10 yıl önce bir haber okumuştum. BM insanlara protein kaynağı olarak böcek yemeyi öneriyordu. Yakın zamanda kanada da çiftçilerin süt fiyatlarını sabit tutmak adına binlerce litre sütü döndüğünde şok olmuştum... kendi adıma hükümetin yaptığı en önemli çalışmanın sıfır atık konusu olduğunu düşünüyordum ki orada bile islerin farkli yürüdüğünü okuduğumda inancımı kaybettim ama birey olarak yinede uymaya çalışıyorum. Sonumuz iyi değil ama herkes durumdan memnun
YanıtlaSilEvet bu konuda bütün dünya çok zayıf durumda. Zamanında çevreyi mahvetmiş olan zengin ülkeler sıra gelişmekte olanlara gelince ayağa kalktılar. Kimse samimi değil.
Silİklim değişikliği bilimsel bir gerçeklik değildir.Bir tezdir.Üstelik cancel kültürü nedeniyle şu anda tartışılmadan bir din gibi dayatılıyor insanlara.
YanıtlaSilBilim dediğiniz zaten tezlerden oluşur. Ve bütün bilimsel tezler yanlışlanmak veya daha iyisiyle değiştirilmek üzere ortaya atılır.
SilEvet ama , küresel ısınmayı savunanlar bunu böyle görmüyorlar.Küresel ısınma olmayabilir mi diye bir düşünce ortay atanların bile bilimsel saygınlığı ve görünürlüğü ellerinden alınıyor.
SilDünyadaki ısınmanın insan kaynaklı olduğuna dair somut bir kanıt yok. Ozon tabakası delinmesi konusunda da 80'li ve 90'lı yıllarda felaket senaryoları anlatılıyordu bilim adamları tarafından .Şu anda bahseden bile yok.
YanıtlaSilHatırlıyorum. O zaman da fön makineleri ve deodorantlara takmışlardı ozon tabakasını deliyor diye. En son araştırma Avustralya bölgesindeki ozon tabakasının büyük oranda kendini tamir ettiği yönünde.Demek ki insan kaynaklı değilmiş sorun.
SilHarika! O zaman çevreyi kirletmeye, beton blokları ormanları yakarak yerine dikmeye devam!
SilHaydaaa.Onu mu dedik hocam? Aşkolsun.Siz de bizi anlamayacaksanız kim anlayacak?
SilHocam iyiden iyiye woke kültürünün etkisi altına girdiğinizi üzülerek görüyorum.Küresel ısınma , covid,lgbt+i , "neo-liberal" dünya düzeni ve daha niceleri.Bunlara karşıt argüman geliştirmek ve direnmek bilimsel düşüncenin temeli ve bilimsel ahlakın gereğidir.
YanıtlaSilE geliştirin o zaman ne duruyorsunuz?
SilKüresel ısınma bir gerçek de olabilir.Ama sorun aksi görüşlere artık ana akım medya ve akademi çevrelerinde yer verilmemesi ve bu insanların meczup gibi gösterilmeye çalışılması.Dünya hiç iyi bir yere gitmiyor ama bunun sebebi küresel ısınmadan daha çok bu çarpık bakış açısı.
YanıtlaSilMedyada ve akademi çevrelerinde yer verilmeyen görüşler bununla sınırlı değil.
SilEkonomik büyüme ve nüfus artışı küresel ısınmayı büyütür. Çabalar boş değildir ancak çare değildir. Belki Karbonu depolayan bitki örtüsünün artışı ve bazı mikro organizmalar çözüm olabilir. Sonuç olarak Karbon miktarı evrende sabittir ve yaşamın temel maddelerinden biridir yok edilemez. Mühim olan Karbonu gaz formunda çevreye salmamaktır.
YanıtlaSilDünyayı petrol, gaz , jet yakıtı ,nükleerle kirletenler, şimdi bize küresel ısınmanın kötü bir şey olduğunu ve et yerine bitkisel beslenmemizi , çünkü ineklerin metan gazının küresel ısınmayı artırdığını söylüyor. Bilmem kaç milyon dolarlık evlerde konaklayan , bilmem kaç milyon dolarlık teknelerde ve özel uçaklarda seyahat edenler konferanslarda yeşil enerji hakkında nutuk çekiyor. Küresel ısınma denilen şey zengin devletlerin ve üst sınıfların (sermaye grupları ve eğitimli kesim) alt sınıflara "virtue signalling " malzemesi olmuş. Başka bir şey değil.
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz ama zenginlerin malzemesi olması böyle bir sorunun var olmadığı anlamına gelmez.
SilBu küresel ısınma kadar kolpa ve istediğin yere çekilebilen bir metafor insanlık tarihinde icat edilmemiştir. Üstelik bunun temsilciliğini en çok tüketen , dolayısıyla karbon ayak izi en yüksek ülke ve sınıflar yapıyor.
YanıtlaSilHocam enflasyon düşüşü nun zayıf hareket etmesinde yurt icinden kredi yerine yurt disindan döviz kredileri alip bunlarla talep oluşturmanin etkisi de vardir kanaatindeyim. Mesela bir banka dövizle kredi alip bunu tl ye cevirip tüketici kredisi olarak aktiflestirmesi de enflasyonda yukari yönlü baskıyı getirebilir. Bunu 2001 krizi öncesi özellikle 2000 yili genelinde de yaşamıştık.
YanıtlaSilÇok büyük etkisi olmaz. Asıl olan olumsuz beklentileri olumlu hale çevirecek düzenlemelerin devreye sokulamaması.
SilBilimsel metotta her zaman tez ve anti tez bir aradadır. Ortaya sürülen teze antitez üretilemiyorsa , üretenler ayıplanıyor ve "afaroz" ediliyorsa onun adı bilim değil dindir. Küresel ısınma günümüz dünyasında dinleşmiş bir inanç sistemidir. Bu tezi sorgulayanlar en hafif deyimiyle cahil aptal ya da çılgın olarak nitelendirilmektedir.21. yüzyılın özgür dünyasının geldiği nokta budur.
YanıtlaSilAforoz edilme korkusuyla görüşünüzü savunmamanız daha kötü.
SilHocam görüşüm yukarıda yazdığım şeydir.
Sil1987 yılında 5 milyara ulaşan dünya nüfusu 2024 yılında 8 milyar oldu. Üretim ve tüketim de o ölçekte çoğaldı, dolayısıyla enerji üretim ve tüketimi çoğaldı ve iklim değişikliğini tetikledi.İllegal atıklar da işin cabası. Durumun özü sanırım budur. Yazınız için sağolunuz...
YanıtlaSilBuna ek olarak Çin, Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde refah artmaya başlayınca iklim değişikliğine yol açan olayların boyutunda da artışlar oldu.
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilÖzellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, karbon ayak izi azaltılması, elektrikli arabalar gibi konularda başta AB ülkeleri olmak üzere takınan yenilikçi tavır sizce samimi midir?
Bu ülkelere coğrafi olarak çok da uzak olmayan Iran, Mısır, Fas gibi ülkelerde hala 1960-70 'li yıllardan kalma motosikletler, arabalar vb. (göz ardı edilemeyecek kadar yüksek adetlerde) kullanılmakta olup ciddi şekilde çevre kirliliği mevcut. Yazınızda özellikle İran'ın altını çizmişsiniz zaten. Bu ülkelere uygulanan ambargolar, siyasi ve ekonomik istikrarsızlar sebebiyle de işin doğrusu onların çok da umurunda değil küresel ısınma - sera gazı etkisi vs. Bir tarafta barınma beslenme gibi en basit ihtiyaçlar zor karşılanırken diğer tarafta yenilebilir enerjiyi tartışmak ne kadar tutarlı fikrinizi merak ediyorum doğrusu.
Saygılar
Maalesef bu konuda kimse öyle samimi değil. Herkes önerilen önlemleri diğerlerinin almasını bekliyor. Buna karşılık yenilenebilir enerjiye geçiş bence çok önemli bir çaba. Ama şimdilik sadece çaba.
SilÇok hassas ve ve gelecek nesiller için inanılmaz hayati bir konu. Ciddiyetle ele alınmalı. Karamsarlığa kapılmadan bireyden başlanarak ülke bazında önlemler yürürlüğe konulmalı. Yazınız çok özlü olmuş. İnşallah alınması gerekli mesajların yaptırımları bir an önce global manada yerini bulur. Sağolun üstadım.
YanıtlaSilTeşekkürler üstat.
SilRica ederim. Bu arada yukarıdaki yorumlarda sana karşı hududu aşan bir takım ifadeler gördüm.
SilBurayı okuyanlara söylemek istiyorum ki, Mahfi Eğilmez derinlemesine araştırmadan hiç bir konuda fikir beyan etmez.
Ömer Hocam hiç merak etmeyin. Mahfi Hocamızı yedirmeyiz kimseye.
SilSize güveniyorum gençler.Mahfi Üstadımız sizlere emanet.
SilHayat döngüsü içinde dünyaya tek faydalı müdahalesi olmayan canlıdır insan. Sadece kendi için yaşar.
YanıtlaSilTeşekkürler
Teşekkürler Üstadım.
YanıtlaSilSevgiler
SilTeşekkürler iyiki varsınız saygilar
Silİklim ile ilgili bilimsel çalışan mühendisim bütün sorun CO2 emisyonunun artması ile ilgili aşağıda açıklıyorum
YanıtlaSilSanayi Devrimi Öncesi 1750-1800 yıllarında CO2 emisyonu 280 ppm idi dünya İklimi binlerce yıl boyunca bu seviyelerde denge halinde kaldı.
2024 yılında ise CO2 emisyonu 420 ppm oldu
eee ne olacak derseniz şöyle açıklayayım
CO2 fazla yükselmiyor CO2 troposferde (atmosferin ilk yeryüzüne en yakın tabakası) homojendir
ancak yoğunluğu (44 g/mol) kaynaklara yakın olan alt katmanlarda ( 0-2 km arasında) daha yüksek olur Bunun nedeni İnsan faaliyetlerinin yer seviyesinde olmasıdır (termik santraller egsoz gazları vb karbon yakıp CO2 üreten faaliyetler) CO2 nin ağır olması nedeniyle hızlı bir şekilde yukarı çıkıp atmosferin üst katmanlarına karışmamasıdır. Diğer atmosferdeki yoğun gazlar Azot - 28 g/mol Oksijen - 32 g/mol.
İşde bu sebeple 0-2 km seviyesinde CO2 dünyayı bir sera naylon örtüsü gibi sarıyor şu anda 420ppm arttıkça sera naylonu kalınlığı artıcak ve nem artıcak nem artışı canlıların terlemesine engel olacağı seviyelere kadar gelebiliyor bu yaşandı 100% nem 38 santigrad derecede insan vucudu terleyemediği için iç organlar çok ısınır çalışamaz ve insan ölür diğer canlılarda ayni şekilde sudaki canlılardada benzer durumlar var.
Yapılması gereken CO2 üretimini durdurmak ağaç kesimini durdurmak ve asla kesmemek üzere ağaç ekmek ağaçlar ve bitkiler CO2 yi güneş ışığı ve H2O ile fotosentez ile şekere çevirip bünyelerinde toplayıp O2 üretiyorlar bunun için bütün insanlar bu eylemden sorumludur.
https://medyascope.tv/2021/04/27/muglada-termik-santrali-besleyen-komur-madeni-icin-yok-edilmesi-planlanan-600-donumluk-ormanda-ikizkoy-halki-nobette/
en fazla CO2 yayan ülkeler
YanıtlaSilhttps://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-59088481
Dünyada Orman Bakımından En Zengin Ülkeler Hangileri?
YanıtlaSilhttps://turkiyeraporu.com/arastirma/dunyada-orman-bakimindan-en-zengin-ulkeler-hangileri-12135/
İş adamları ve hükümetler el ele iklimi, gazı, çevreye verilen zararı düşünen mi var? para ile her sorunu çözüyorlar, kazandıkları paralar ile temiz havalı yerler de yaşıyorlar.
YanıtlaSilHOCAM yapısal reformlar yapılırsa ülkeye yatırım yine de gelmezse bu durumu nasıl açıklarız
YanıtlaSilGelir merak etmeyin. Yeter ki doğru yapısal reformlar yapılsın.
SilHocam doğru yapısal reformlar nelerdir?Saygılar,
SilCO2 emisyonunun yükselmesi tamamen ekonomik büyüme ile ilgilidir 2019 da cpvid-19 pandemisinde emisyonun nasıl düştüğü bilimsel açıklaması aşağıdaki linkde açıklanmışdır
YanıtlaSilhttps://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2022/06/30/greenhouse-emissions-rise-to-record-erasing-drop-during-pandemic
0-2 kilometre mesafedeki CO2 yoğunluğunun azalmasının görsel olarak açıklaması pandemi sırasında istanbuldan bursa uludağın gözükmesi
https://www.memurlar.net/album/18420/
en kötü şey araştıma yapmadan toplumu bilgilendirmekdir
Silpandemide istanbuldan uludağ göründü mü?
https://www.google.com/search?q=pandemide+istanbuldan+uluda%C4%9F+g%C3%B6r%C3%BCnd%C3%BC+m%C3%BC
https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/acik-havada-istanbuldan-uludagi-gormek-mumkun/1847270
https://bursadaguzelbiryer.com/istanbuldan-uludag-gorunur-mu-6985
https://www.sozcu.com.tr/hava-kirliliginin-azalmasiyla-istanbuldan-uludag-goruntulendi-wp5757606
https://www.ntv.com.tr/turkiye/istanbuldan-uludag-manzarasi,BTb7Kw2ySUyLvZoO6DCsBA
İstanbul Uludağ görünmez.Photoshop resimlerle algı yaratmayın lütfen.
YanıtlaSilhedeflerden uzaklaşıldı. Yanılmıyorsam iklim değişikliği ile mücadelede en etkili yerler orta-derin okyanus resifleri , mercanlar. Çeşitli önlemler alınıyor ancak toplum olarak daha fazla bilgilendirme olması ve avrupadaki gibi evsel atıkların geri dönüşüm sistemlerine göre ayrıştırılmasının yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Şu an global ölçekte +2.2 dolaylarında sıcaklık artışı var. Bizim gibi özellikle su fakiri ülkeleri derinden etkileyecek bir konu
YanıtlaSilmerhaba hocam. Bu konuyla ilgili 2023 yılında tamamlanan bir doktora tezim var. Makalenize katkısı olması bağlamında, eğer iklim değişikliğini önleme amaçlı olarak "Çevre Vergileri" kullanılırsa karbondioksit gazı salınımlarında önemli olarak nitelendirilebilecek bir düşüş yaşanacağı tespitine ulaştım.
YanıtlaSilTezinizi okumak isterim. "Bu konuyla ilgili 2023 yılında tamamlanan bir doktora tezim var. Makalenize katkısı olması bağlamında, eğer iklim değişikliğini önleme amaçlı olarak "Çevre Vergileri" kullanılırsa karbondioksit gazı salınımlarında önemli olarak nitelendirilebilecek bir düşüş yaşanacağı tespitine ulaştım." salınım mı salım mı?
SilÇevre vergisi uygulamak akıllıca bir çözüm.
SilSalınım oscillation'ın karşılığıdır. Mesela bir sarkacın sağa sola periyodik biçimde gidip gelmesi salınımdır.
Salım emission'ın karşılığıdır. Mesela bacadan kükürt gazı çıkması gibi.
O nedenle burada sera gazı emisyonu ya da sadece emisyonun Türkçesini kullanırken salım dememiz doğrudur.
Hocam yanlış yazanlar öğrensin. Günlük yazışma ve konuşmalarda böyle hatalar çok yapılabiliyor. Ancak bir tezde böyle yazım nasıl olur diyerek eleştirmiştim.
SilBir hocam derdi ki ben arabanın tüm mekaniğini öğrenmek zorunda değilim, gaza basınca gidiyor frene basınca duruyor. Olayın özünü neden kaçırıyorsunuz. Ben diyorum ki çevre vergileri emisyon oranını azaltır bunun tespitini yaptık, siz yazım yanlış onu eleştiriyorum diyorsunuz. Olayın özünü irdeleyip keşke hangi çevre vergileri Türkiye’ye uygun acaba diye sormuş olsaydınız. Neyse siz hata aramaya devam edin…
SilTürkiye layık olduğu yönetim şekline kavuştu patrimonyalizm, ama bu yönetim şekli sermayedarları rahatsız etti ki para konusunda sorunlar yaşıyoruz, halkın ise sisteme ve rejime karşı tavrı olumsuz değil sadece herkesin derdi biraz daha fazla alım gücü ve gece huzur içerisinde televizyon karşısında sızmak, hırslı insanlar için de Türkiye'de sorun yok çünkü hırslı insanlar da böyle bir ülkeyi başka yerde bulamaz tek sorun dürüst namuslu her şeyi kafaya takan batı yüzlü temiz giyimli saygılı insanların yaşayabileceği bir ülke olmaktan çıktı burası..
YanıtlaSilTürkiye bu, iyisi ile kötüsü ile sevdiğim yalnız ve güzel ülkem
Büyümeyi parasal olarak değil de, daha iyi yaşam kalitesi, daha eğitimli ve sağlıklı bireyler, hukuk sistemi, adalet vb şeklinde ölçme olgunluğuna erişene kadar düzelemeyeceğiz. Her birimiz aslında bu yönde minik adımlar atabiliriz. Daha az tüketmeye, daha az plastik atık yaratarak başlayabiliriz mesela. Bu yaşamsal konuya parmak bastığınız için teşekkürler, saygılar. K Alp
YanıtlaSilSağ olun.
SilKuresel isinmaya inanmiyorum. Biz Erzurumda kuresel soguma yasiyoruz
YanıtlaSilEğer sadece Erzurum'da yaşıyorsan bu küresel değil bölgesel soğuma olur ancak.
Silİklim değişikliği hususu insanlığın ortak sorunu, orası gayet açık, ama “ortak sorumluluğu mu?” tam emin değilim. Küresel sera gazı salınımının yarısından fazlası Çin, ABD ve Hindistan kaynaklı iken, ki bu üçü arasındaki oranda da yarısını Çin oluştururken, her ülkenin eşit sorumluluğu var algısı sanki Çin ve ABD’nin bu konudaki samimiyetsizliğine hareket alanı acıyor gibi.
YanıtlaSilHaklısınız. Bu ülkelerin dışında kalan ülkelerin bu konuda çok daha fazla baskı uygulaması gerekir.
SilÇin ve Rusya ile rekabet eden ABD'de, seçmenler bu konuyla ilgili olarak seçebilecekleri iki yol olduğunu düşünüyor:
YanıtlaSil1) Rakipleri bu politikalara yanaşmazken küresel ısınma ile mücadele edilmesi konusunda ABD'nin liderlik yapması ve bu nedenle kendi sanayisine yaptırım uygulayarak ABD'nin kendi ekonomik gücünü zayıflatması, rakiplerinin yanında dezavantajlı duruma düşmesi, büyümeyi azaltması
2) ABD'nin ekonomisini rakiplerinin önünde tutmak amacıyla iklim protokollerinden çıkması, dünyanın çıkarlarını ön plana koymak yerine kendi ekonomik büyümesinden taviz vermemesi.
Açıkçası dünyanın jandarmalığına soyunacak bir devlet olacaksa, o devletin Rusya veya Çin gibi otoriter rejimler arasından çıkmasını istemem, hatalarına rağmen ABD'yi tercih ederim.
Esasında demokratik ve güçlü bir ülke olduğu için birçok insan ABD'nin iklim krizini çözmesini bekliyor, zira güçlü otoriter devletlerin bununla uğraşmayacağını kendileri de biliyor. Yani diyorlar ki, ABD gerekirse büyümesini yavaşlatsın, ekonomisini daraltsın, rakipleri karşısında dezavantajlı duruma düşsün, ama gelip dünyayı kurtarsın.
Sanırım oyun teorisine giriş yapıyoruz burada. Rakipleri, ABD'nin kendi sanayisini kısıtladığı bu dönemde ABD'ye karşı üstün duruma geçebilecekken, kendi ekonomik büyümelerinden feragat edip kendi sanayileri üzerindeki kısıtlamaları kabul edecekler mi? ABD, kendi sanayisini kısıtlarken rakiplerinin de iklim krizini çözmek için uğraşacağına; başkalarının da aynı şeyi yapma arzusunda olacağına güvenebilecek mi?
Ortada bir açmaz var. Ve bu, insanlığın en temel davranışlarıyla, içgüdüleriyle alakalı. Sanırım geleceğin neler getireceğini hep birlikte göreceğiz.
Hocam, TCMB "faiz düşecek, enflasyon daha da düşecek" mottosu çerçevesinde siyasi talimatı kabul etmiş görünüyor. Bundan sonra TCMB'nin itibarı ve enflasyonun gidişatı ümitsiz vaka diyebilir miyiz? Saygılarımla.
YanıtlaSilHenüz tam olarak ne yapacaklarına emin değiliz. Her ne kadar Aralıkta faiz indiriminin yolunu yapıyor gibi görünseler de belli olmaz.
SilZamanında Bonn'da Bir COP!a katılmıştım. Bütün ülkeler ve insanlığın neredeyse hepsi riyakar. Herkes birbirine sen salınımını azalt diyor. Tüketimi azaltmadan sera gazı azaltılamaz. En hararetli iklim değişimi karşıtı ülkeler, kişiler bile çok tüketim yapıp sera gazı salınımına katkı yapıyor. Umut çok az görünüyor.
YanıtlaSilMaalesef.
SilKARBON FİYATLANDIRMASI (veya CO2 fiyatlandırması ), hükümetlerin iklim değişikliğini hafifletmek için sera gazı emisyonlarına parasal bir maliyet uygulandığı bir yöntemdir
YanıtlaSilhttps://en-m-wikipedia-org.translate.goog/wiki/Carbon_price?_x_tr_sl=en&_x_tr_tl=tr&_x_tr_hl=tr&_x_tr_pto=wa
KARBON VERGİSİ yıllardır var bir sürü ülke bu vergiyi uyguluyor küresel ısınmayı yaratan CO2 için alınan vergiyi ilk 2010 yılında hindistanın uyguladığı görülüyor.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Karbon_vergisi
ekonomik aktivitesi yüksek ve ormanlık alanı az ülkelerin küresel ısınmayı yükselttiği görülüyor çare kişi başına düşen CO2 üretimini düşürmek ve kişi başına düşen ormanlık alanı arttırmak.
Hocam yazınız için çok teşekkür ederiz. İklim değişikliği fonları alarak katkıda bulunuyorum.Meşe bağışlarımıza devam... Saygılarımla. Fatih Demirtaş
YanıtlaSil🙏
SilBu tarz konular siyasilerinden elinden alınmalı ve yapılması gerekenler ve yaptırımları tayin edecek uluslararası bir bilim kuruluna verilmelidir. Siyasiler bu konularda populist söylemlerler ile halkı uyutup, onları destekleyen büyük sermaye sahiplerinin istediklerini yaparlar...AÇ
YanıtlaSilAdsız22 Kasım 2024 13:59
SilHaklısınız. Hatta toptan demokrasiden vazgeçip meritokrasiye geçsek en iyisi.
Keşke geçebilsek dünyanın kurtuluşu olur ama bugün tam ters istikamete gidiyor dünya...liderlere bakın kafi!
SilKapitalizmle birlikte, küresel ısınmanın bir tehlike olmadığını düşünen ve bunun doğal bir döngü olduğunu iddaa edenler dünyanın sonunu getiriyor/getirecek. Güzel bir bilgilendirme yazısı. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun
SilMerhaba Hocam cevaplarsanız sevinirim 23.10.2007 tarihinde kadrolu işçi olarak işe başladım 29.06.2015 tarihinde memur oldum %73 engelim var emekli maaşı düşer mi 2025 te
YanıtlaSil1992 dogumluyum 2010de sigortali oldum %85 engelli raporum var ne zaman emekli olurum
YanıtlaSilIlk kez bu blogu gordum tesaduf eseri siz kimsiniz kuzum
YanıtlaSilSayın adsız 23 Kasım 2024
Sil02.24 kişisi nezaket gereği önce siz kendini tanıtmalısınız!
Mesela tbmm 'de karbon ayak izini arttıracak bir yasa tasarısı varmış. Sayısı 150binden fazla Bakkallara(tekel bayilerine) bir bilgisayar, bir kamera , bir de yüz tanıma yazılımı satıp 18 yaşından küçüklere alkol ve sigara satanları tespit edeceklermiş. 150 bin (bilgisayar, kamera, yuz tanima yazılımı arti modem) x1000 dolar = 150000000 =1.5 milyar dolar birileri yine zengin olacak , cari açık artacak ve dahası 16 saat çalışan o özellikte bir bilgisayar ayda 40kwsaat civarında (kamera dahil) tüketir. 150000x40 kwsaat = 6milyon kanaat eder enerji şirketleri de bayram eder. İşte mecliste yasa çıkaran vekiller ya zengin olmak için çıkarıyorlar ya da bilgisizlik ile yasa çıkarıyorlar. Dahası 150 bin bilgisayara yazılım yükleyen firma bitcoin madenciliği de yaptıran bir kod koyarsa bakkalların bilgisayarına bir de oradan çaktırmadan kazanır. Enerji şirketleri de zaten kazanıyor. Bir de o 1000 dolar maliyetin 500 dolarını bütçeden verirler. Kaybeden yine vatandaş.
YanıtlaSilİnsanları fişlemesi de cabası
SilKarbon ve iklim değisikliği konusuna gelirsek; Mesela Yunanistan'ın ihracatının yüzde 30 ila 35'i rafine petrol ürünleri ve döviz kazanıyorlar. Hollanda'ya bakın herkes bisiklete biniyor bizden daha mı fakirler? Türkiye'de hak etmeyen adamlar kentsel dönüşüm sayesinde gecekondudan imar aflarıyla çok sayıda gayrimenkul sahibi oldular, haksız zengin oldular ve görgüsüzce arabalar aldılar. Maalesef Yunanistan'ı yönetenler Türkiye'yi yönetenlerden daha başarılı fosil yakıt ihracat ve ithalat istatistikleri de bunu gösteriyor. Zaten Ege'de hava üstünlüğünü de F35 ve Rafale ile Yunanlılara kaptırdılar. Dahası Yunanistan'da mecburi askerlik 1 sene iken Türkiye'de 6 aya düşürüldü. Hiç Türkiye'nin menfaatine olan bir şey yapmışlar mı 20 senedir?
YanıtlaSilHollanda da mesai saati videosu
https://youtu.be/Boi0XEm9-4E?si=jjVDoMP7civWNajD
Sera gazları olmasaydı yüzey sıcaklığı -18 derece olurdu demişsiniz, bu durumda ben size ne olacağını söyleyeyim.
YanıtlaSilSuyun tamamen donmasına ve yaşamın bugünkü haliyle mümkün olmamasına yol açardı. Sera gazları, dünya atmosferinin bir parçası olarak yıllardır var. Sera gazlarının tamamen yok olması, hayatın bitmesi demek oluyor yani.
Ülkelerin ve ekonomilerin büyüme yarışı durmadığı sürece bu soruna aşka çözüm bulunamayacak. Bu da günümüz dünyasında durdurulabilir bir şey değil maalesef. Saygılar
İnsanlık Dünya için değil kendi kaderi için dünyaya iyi bakmalıdır. Çünkü Dünya 5 kitlesel yok oluş görmüştür ve Dünya her seferinde kendi dengesini bulmuştur. İnsanoğlu olmasa da Dünya yine dengesini bulacaktır. O yüzden insanlığın devamı için Dünyaya iyi bakmalıyız.
YanıtlaSil