Kitaplar ve Yorumlar 2025 / 2
Alâeddin Şenel, Dinsel İdeoloji Gönüllü Kulluk, İmge Kitabevi (2. Baskı, Eylül 2024)
Daha önce de bu blogda Alâeddin
Şenel’in birkaç kitabını ele alıp değerlendirdim. Hepsi birbirinden değerli kitaplardı:
Bu kitabı da öyle. Kitap, dinler, tanrılar, insanlarla tanrılar arasındaki
ilişkileri anlatan, analiz eden ve yorumlayan, önemli tezler ortaya koyan bir
kitap. Dikkatle okunması gerekiyor. Kitaba ilişkin tek eleştirim dile tam
olarak yerleşmemiş bazı sözcük ve terimlerin kullanılmış olması. Her ne kadar
bunların bugünkü dilde kullanılan karşılıkları parantez içinde verilmiş olsa da
bu yazım biçimi kitaptaki düşünceyi izlemek yerine bunlara takılmakla
sonuçlanabiliyor. O nedenle sonraki baskılarında bu sözcük ve terimlerin bugün
kullanılan karşılıklarının tercih edilmesi bence yararlı olacaktır. Bu önemli
kitabın bu nedenle az okunması yazık olur.
Ayşe Övür, Markiz’deki Kadın, Remzi Kitabevi 2025
“Orhan Hukuk Fakültesine adım
attığı gün Beyazıt Meydanı’nın çevresi pankartlarla çevriliydi. Sol örgütler,
sağ örgütler, fraksiyonlar, dindarlar, milliyetçiler, muhafazakârlar, orta
yolcular herkesin kendisine göre yaşamak istediği bir ülkesi vardı.” (sayfa
201, ikinci paragrafın giriş cümleleri.) Romanın kurgusu basit bir aşk ve
kavuşamama öyküsü gibi görünse de onun çevresinde Türkiye’nin her dönem
yaşadığı siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlar derinliğine ama roman okuyucusunu
sıkmayacak tam tersine olayların içine çekecek biçimde analiz ediliyor.
Sözcüklerin seçimi, olayların ilintilendirilmesi, kişilik analizleri mükemmel
bir bileşim oluşturmuş. Yazar, kültürünü, görgüsünü ve gözlemlerini öyküye çok
başarılı biçimde aktarmış. Son zamanlarda okuduğum en iyi roman diyebilirim.
Hakan Hotunluoğlu, Maliye Politikası, Ekin Yayınları, 2025
Hakan hocanın kitabını, kitap
haline gelmeden okuma fırsatını bulmuş ve beğenimi kendisine iletmiştim. Kitap
basıldıktan sonra tekrar hızlıca gözden geçirdim. Bu alanda yabancı ve yerli
pek çok kitap var. Kimi daha kısa ve özlü kimi daha ayrıntılı ve daha teknik
biçimde yazılmış kitaplar. Hakan Hotunluoğlu’nun kitabı ayrıntılı ve teknik
kitaplar kategorisine dâhil. Dolayısıyla daha çok meslekten iktisatçılara, maliyecilere
ve finansçılara hitap ediyor. Özellikle ekonomi, maliye, finans, işletme, kamu
yönetimi, bankacılık gibi bölümlerde okuyan öğrencilere öneririm.
Alice Zeniter, İmparatorluk İçinde İmparatorluk Gibi (Çeviren: Şirin
Erkan Leitao), Livera Yayınları, 2024
Alice Zeniter, birbiriyle artık iç içe geçmiş olan kurumlara ve bunların yaşamımızın bir parçası haline gelmiş olan sosyal medyayla olan bağlantılarına göz atan öyküsünde siyasetin yarattığı aşınmalara, yozlaşmalara bakıyor. Milletvekili asistanı olan ve kendince siyasette ilerleyerek sorunları çözme ideali bulunan Antoine’ın, siyasetin yoz ortamında gençlik ideallerini kaybedişini, sıkışmışlık, yalnızlık, bunalım ortamına geçişini anlatıyor. Bir yandan da öykünün diğer karakteri olan L.’nin sanal dünyanın içinde yavaş yavaş kayboluşunu, olaya nereden girdiğini unutuşunu ve daha önemlisi nereden çıkacağını bulamayışını resmediyor. Gerçekle masalın ya da öykünün nerede başlayıp nerede bittiğini insana sürekli düşündüren değişik ve çarpıcı bir öykü Zeniter’in kitabı. Okunması ve üzerinde düşünülmesi gerek.
Frank McLynn, Cengiz Han (Çeviren: Özgür Özol), Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, 2025
Geçmişte Cengiz Han konusunda
birkaç kitap ve makale okudum ama hiçbiri bu kitap kadar kapsamlı ve ayrıntılı
değildi. Çocukluğu dışlanmayla geçen, toplumda pek bir yeri olmayan ama bunu
dert edinmek yerine kendisine dersler çıkaran Temuçin’in, kendi öyküsünü birbiriyle
kavgalı, düşman kabilelerden oluşan Moğollara uyarlayıp onların öyküsü haline
getirerek Cengiz Han olması ve bir Moğol İmparatorluğu kurması adeta bir epik
öykü gibi anlatılıyor. Müthiş bir eser. Her kitaplıkta olması gerekir.
Cengiz Han, yüzbinlerce kişinin kanına girmiş bir katildir. Onun hikayesine "epik öykü" demeniz beni şaşırttı ve üzdü hocam.
YanıtlaSilFatih Sultan Mehmet de aynı durumdadır, öldürdüklerinin sayısı biraz daha az olabilir ama durum aynıdır. Batılılara göre bir canavardır bize göre kahraman.
SilFatih , gaza için küffar topraklarında kılıç sallamış bir cihan padişahıdır.İlmi olarak da bir Rönenans aydınıdır.Arapça, Farsça'nın da yanında Yunanca, İtalyanca ve Latince'yi çok iyi derecede bilen (Sırpça da konuştuğu biliniyor) bu dillerde kalem oynatan bir entelektüeldir.Cengiz ile aynı durumda demeniz doğru değil hocam.
SilKardeş katlini getiren padişah Fatih Sultan Mehmet'tir.
SilKardeş katlinin amacı vahset değil, iç karışıklıklarla daha fazla insanın ölmesini önlemektir.Yani Fatih halkının yaşamını ailesine tercih etmiştir.
SilBu bizim bakış açımız, başkaları da bunu cinayet olarak niteliyor. Cengiz Han Moğollar için bir kahraman büyük bir fatihtir. Siz katil diyorsunuz. Fatih Sultan Mehmet de bizim için bir kahramandır ama Avrupalılar onu katil olarak görüyor. Yaşam böyledir sevgili kardeşim, anlayışlar baktığınız, bulunduğunuz yere göre değişebilir.
SilBütün mesele o çağın ve o ortamın koşullarıyla bakabilmektir.
Sil13:25, Kardeş katlini övüyorsunuz öyle mi? Ayaklanma ve ayaklanmayı bastırma sonucunda olsa anlarım lakin ''potansiyel suçlu'' gözüyle bakılarak masum olan kardeşler hatta kundaktaki bebekler bile öldürülmüşler. Mesela 3. Mehmet, en büyükleri 13 yaşında olan tam 19 kardeşini öldürmüş. Bunu mu savunuyorsunuz?
SilKabil-Habil olayı için Maide 27-32 ayetlerini okumanızı tavsiye ederim. 30. ayette Kabil'in kaydebenlerden olduğu yazılmıştır. Şimdi Kabil haksız yere masum olan kardeşi Habil'i öldürüp kaybedenlerden oluyorsa, kardeş katli sonucunda masum kardeşlerini öldürten padişahlar kazananlardan mı olacaklar? Aynı şekilde Tekvin 8-9 ayetlerini de okuyun. Bu ayetlere göre diri diri gömülen kız çocuğunun hangi günahı yüzünden öldürüldüğü sorulacak. Peki, kardeş katli yüzünden masum olduğu halde öldürülenlerin hangi günahı yüzünden öldürüldüğü sorulmayacak mı? İki yaşındaki kardeşini öldürten 2. Mehmet'e, hangi günahı yüzünden beşikteki kardeşi Ahmet'i ödürttüğü sorulmayacak mı?
Kardeş katli utancı yaklaşık 150 yıl sürmüştür. 1. Ahmet kardeş katlini kaldırıp ekber ve erşad sistemini getirmiştir. Buna göre ailenin aklı başındaki en büyük üyesi padişah olur. Hititler ise en büyük erkek kardeşin kral olması ilkesini Fatih'ten 3000 yıl önce uygulamışlardı ki Mahfi Hoca'nın bu konu hakkındaki ''Siyaseten Katl'' yazısını okumanızı da öneririm.
https://www.mahfiegilmez.com/2012/11/siyaseten-katl.html
Adsız25 Haziran 2025 16:01, 3.Mehmet, devletin 19 parçaya bölünmesini önlemiştir. Kahraman bir gazidir.
SilKapanan Markiz Pastanesi orjinaline sadık kalarak yeniden açılacakmış. Şehir sembollerinden birine yeniden kavuşur inşallah. Kim bilir ,belki de Markiz'deki Kadın 2 yazılır sonra , değil mi hocam?
YanıtlaSilBilemeyiz.
SilÇok istekli değilsiniz sanırım açılmasına.
SilAlaeddin Şenel'in kitabıyla ilgili eleştirinize katılıyorum.Kitabın ismi bile "Dinsel .." diye başlıyor, halbuki doğrusu "Dini " olmalı.Uydurma kelimeler ve ekler kitapta da bolca kullanılmış maalesef.
YanıtlaSilDinsel ifadesi için yorumunuza katılmıyorum çünkü dinsel artı yerleşmiş bir sözcük. Benim kastettiklerim daha çok aşkınözne gibi sözcüklerdi.
SilHaklısınız hocam,"aşkınözne " çok kötü bir kelimeymiş. Ne o öyle , "aşkınolayım" gibi .
SilHocam, İsrail-İran Savaşı hakkında ne düşünüyorsunuz? Savaş uzar mı sizce?
YanıtlaSilTelevizyon molası verildi. Daha sonra delinin biri çıkıp start verebilir. Not: Savaşa karşıyım.
SilUzamayacakk gibi. Fakat bu müdahaleler sonucu bence İran nükleer güce sahip olmayacaksa da artık olacaktır. Varını yoğunu buna harcayacak. Çünkü kendisini bu saldırılardan ancak nükleer gücün koruyabileceğini öğrendi. Yani İsrail ve ABD bu saçma sapan savaş girişimiyle İran'ı nükleer güç üretimine zorladı.
SilMahfi Hoca' ya katılıyorum. ABD-İsrail aynı hatayı 2010' da stuxnet virüs girişimiyle yine yaptı ve İran' ın nükleer programı çok daha güçlü hale geldi. İran' a yapılan bu saldırılar tekrar aynı sonucu doğuracak.
SilHocam , Dostoyevski Karamazov Kardeşler kitabını bir kaç sene önce okudum. Ancak Osmanlı askerlerinin hamile kadınlar ve küçük çocukları nasıl öldürdüğünü anlatan bölümünden ( burada yazamayacağım ) çok etkilendim. Savaşlar insan hayatı için çok acımasız.
YanıtlaSilSavaş çok kötü bir şeydir ve bu Osmanlı askerlerine özgü bir şey değildir. Dünyanın bugün en uygar ülkeleri olarak kabul edilen ülkeleri de geçmişte benzerlerini defalarca yaptılar. Bizim göklere çıkarıp hoşgörünün zirvesi diye anlattığımız Fatih Sultan Mehmet'i batılı kaynaklardan okuduğunuzda bambaşka bir Sultan Mehmet tanımı görüyorsunuz. Hangisi doğru hangisi yalan onlar da karışık.
SilHocam hangi Batılı kaynaklar? Tüm yabancı kaynaklarda Fatih'in ne kadar büyük bir hükümdar olduğundan bahsedilir. O dönemin en önemli Avrupa dillerini (Latince, İtalyanca, Yunanca, hatta Sırpça) bilen ve elçilerle kendi dillerinde konuşabilen, bu dillerde yazılı eser üretebilen bir padişah olduğu tüm Batılı kaynaklarda anlatılır. Papa II.Innocentus'un Fatih'e hitaben yazdığı , onu övdüğü ve Hristiyanlığa davet ettiği mektup ortadadır. Napolyon bile anılarında , Fatih'ten "Doğu'nun bilge ve kudretli hükümdarı" diye bahseder. ABD eski başkanlarından Ulysses S. Grant, ABD iç savaşını anlattığı hatıratında Fatih'in savaş taktiklerinden ilham aldığını anlatmıştır. Yunan bağımsızlık savaşını başlatan Kolokotronis bile " Türkler, Fatih gibi hükmetselerdi biz isyan etmezdik" diyecek kadar ileriye gitmiştir.
SilFatih hakkında yazılmış en ünlü kitap Franz Babinger'in Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı adlı kitabıdır. Türkçesi de var. O kitabı okursanız ne demek istediğimi göreceksiniz.
SilAdsız26 Haziran 2025 10:17
Sil-Fatih'in o dilleri ne kadar bildiğine dair somut bir kaynak yoktur.Övgünamelerde geçer, ama bunların abartı olduğu kuşkusuzudur.
-Papa II. Innocentus Fatih zamanında yaşamamıştır.Herhangi bir papadan da böyle bir mektup gelmemiştir.
-Napolyon ve Ulysses Grant hatıratlarında Fatih'ten bahsetmemiştir.
-Kolokotronis gibi Mora katliamında katledilen Türkleri atıyla çiğneyerek şehre giren bir Türk düşmanının Fatih'i övmesi,isyan etmezdik gibi laflar etmiş olması akla ziyandır.
Hocam ,sosyal medyanın bilgi kirliliğine sebep olan trolleri sayfanıza dadanmış maalesef.Umarım temizlemekte muvaffak olursunuz.
Herhangi bir slogan atmadan, holiganlık yapmadan, herhangi bir siyasî ideolojiye yanaşmadan soruyorum:
YanıtlaSil"Trump"ın etrafındaki asker kökenli danışmanlar arasında, ve ABD ordusundaki üst düzey generaller arasında; Trump'ın davranış kalıplarını az-çok öğrenmiş, ve Trump'ın savaş çığırtkanlığı yapmasına onay vermeyen danışmanlar ve generaller var mıdır? İtirazlarını şu an Trump'a peşinen, açık açık söylemiyor olabilirler. Fakat "karar anı" geldiğinde; bu danışmanlar ve generaller üsluplarını Trump'a göre hazırlayıp, itirazlarını söyleyecekler midir?
Her ne kadar siz "Beyaz Saray" çevresinde bizzat yaşamıyor olsanız da, 75 yıllık ömrünüz ve devletin üst kademelerinde "bürokratlık geçmişi"niz olduğu için; cevap verebilirsiniz diye düşündüm.
Görebildiğim kadarıyla pek öyle itirazını dile getirecek birileri yok çevresinde. Yeni moda yöneticilik sanırım böyle: Çevrelerine kendisini onaylayacak insanları topluyorlar. Onun için de sürekli hata yapıyorlar.
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilBende size film önerebilir miyim?
12 Angry Man filmini izlemiş miydiniz?
Youtube da filmin tamamı varmış:
https://youtu.be/ngbEpZ0tTjI
İzlemiş ve beğenmiştim.
SilKüçükken voleybol ya da basketbol oynamış mıydınız? Futbol oynadığınızı tahmin ediyorum. Eğer ana teması spor ve sporcular olan bir roman yazmak isteseydiniz hangi spor dalını öne çıkartmayı tercih ederdiniz?
YanıtlaSilBasketbol ve futbol oynadım. Okul takımı ve mahalle takımlarında. Şimdilik öyle bir düşüncem yok.
SilEkonomi penceresinden bakınca gözü doymayanlar ile karnı doymayanların ortak özellikleri nedir desem ne dersiniz mahfi hocam?
YanıtlaSilBence bunu gözü doymayan ve karnı doymayan iki kişiye sorup yanıtını siz bulun bizimle de sonucunu paylaşın.
Silİki kişilik bir ankete gerek yok hocam. Sanırım negatif tavırla sorulmuş gibi karşıladınız soruyu :( Art niyetli bir soru değildi. Hatalı mı sordum bilemedim :(
SilCevaplayayım kendimce:
İkisi bir birinden ayrı uçlarda görünse de ekonomi penceresinden bakılınca
ekonomik sistemle çelişen davranış kalıpları bakımından benzerlik gösterirler.
-Gözü doymayan: aşırı tüketim, lüks harcamalar, tatminsiz finansal davranışlar sergiler.
-Karnı doymayan: Bulduğu kaynağı hemen tüketir, tasarruf imkanı yoktur. Finansal sistemde istenilen davranışı karşılayamayarak sistemde aksamaya neden olur (suçlama değildir, teknik bakıştır).
İkisinde de kıtlık algısı vardır: Biri bunu psikolojik olarak yaşar diğeri ise gerçekte.
İkiside kapitalist sisteme muhtaçtır: Biri servetini katlamak için, diğeri içinde bulunduğu düzeyden kurtulmak için tek çıkış görür.
vs...vs...
Harika yanıt, ben böyle yanıtlayamazdım.
SilHocam cevabımla dalga geçmiyorsanız teşekkür ederim.
SilPaylaşımınız üzerine Gelibolu kitabını aldım. Bugün okumaya başladım. Bu kitapları da notlarım arasına aldım. Çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil🙏
SilMerhaba hocam sizlere bir sorum olacak, benim bir arkadaşımın annesi altın 400TL iken 100.000TL'lik altın aldı şu an 4000TLyi gecmis durumda su an kâr etti mi sabit mi yoksa zararda mi neye göre ölçüm yapıyoruz,şimdiden emeginiz icin tesekkurler
YanıtlaSilAltını aldığı tarihte dolar almış olsaydı bugün kaç doları olacaktı ona bakmak ve onunla karşılaştırmak en kestirme yol olur.
SilMahfi hocam, ekonomi penceresinden bakınca bir soru daha sormak istiyorum. Bu defa peşinen kendi cevabımı da ekleyeceğim :)
YanıtlaSilGeçenlerde şöyle bir tartışma gördüm: "Dünya üzerindeki serveti tüm bireylere eşit pay edersek 10 yıl içinde servetin dağılımı eski haline döner."
Sizin bu görüşe yaklaşımınız nedir?
Ben bu durumu poker masasına benzetiyorum. Herkese eşit pul (servet) ve eşit kart (finansal kullanım özgürlüğü) verilsede oyun sonuna doğru oynamayı bilmeyen (bilgi ve yatırım becerisi olmayan) pas derken eli büyük olan (doğru risk alan, bilgiyi kullanabilen yani yatırım know-how bilen) oyunda tekrar parayı toplar.
Eşitliğin uzun süre korunması imkansız gibi?
Bu tür spekülatif sorulara dilediğiniz yanıtı verebilirsiniz çünkü haklı çıkıp çıkmayacağınızı görnek mümkün değildir.
SilBen bu tarz sorularda sorudan çok cevapla ilgileniyorum.
SilÜtopik olsa da soru bir kapı aralıyor. Çünkü cevap içeriğinde; finansal bilgi, tasarruf davranışı, yatırım iştahı, risk algısı, iktisadi sınıf oluşumu ve yeni ayrımlar, ... gibi davranışsal iktisada yönelik detaylı bir kurgu oluşturulabilir.
Soru ütopik düzlemde cevaplandırılmalı ama cevap tartışmaları iktisadi alanda konuya bakışı, ilgi düzeyini artıracağı kanısındayım.
Benim üste verdiğim cevap çalakalem yazılmıştır ama üzerine düşünmeye değer görmekteyim.
Benzer bir tartışmayı siz konu olarak açsanız çok daha nitelikli cevaplar gelebilir. Okurlar cevap verebilmek için daha fazla okuma yapmaya yönelmiş olurlar diye düşünmekteyim.
Saygılarımla,
Fuzuli sorular bunlar.
YanıtlaSil