Üç Önemli Güncel Göstergenin Analizi

30 Haziran 2025 günü üç önemli gösterge açıklandı (TÜİK: Mayıs ayı işgücü göstergeleri ve Ocak – Mayıs dış ticaret göstergeleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı 2025 yılı ilk çeyrek dış borç verileri.) Bunların üçü de ekonominin gidişini okuyabilmek açısından önemli göstergeler. Tek tek ele alıp durum değerlendirmesi yapalım.

Mayıs ayı itibarıyla işsizlik oranı yüzde 8,4 olarak açıklandı. Bu oran Nisan ayına göre 0,2 puan düşüş sergilemekle birlikte geçen yılın Mayıs ayına göre bir değişim göstermiyor. Bir başka ifadeyle işsizlik oranı bir yılda bir değişim göstermemiş bulunuyor. Geniş işsizlik oranı (TÜİK’in atıl işsizlik oranı olarak tanımladığı oran) yüzde 31’dir. Bu oran, Nisan ayına göre 1,1 puan gerilemiş görünmesine karşılık bir yıl öncesine 5,6 puan yüksektir. İşsizlik ile geniş işsizlik oranları arasındaki yüksek fark (22,6 puan) bize toplumda işsiz olduğu halde resmi olarak işsiz sayılmasını gerektirecek başvuruda bulunmayanların oldukça yüksek sayıda olduğunu gösteriyor. Bu iki göstergeyi bir arada gösteren aşağıdaki grafiği TÜİK işsizlik verilerini kullanarak hazırladım.

Açıklanan ikinci önemli veri bu yılın ilk beş ayına ilişkin dış ticaret göstergeleri. TÜİK verileri kullanılarak hazırlanan tabloyu aşağıda paylaşıyorum: 

Tabloya göre bu yılın ilk beş ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,4 daha fazla ihracat (FOB), yüzde 5,8 daha fazla ithalat (CIF) yapmışız. Dış ticaret açığımız yüzde 12,7 artmış. İhracatın ithalatı karşılama oranı da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,3 oranında gerilemiş. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,4 olan büyüme hızının bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2’de kaldığı dikkate alınırsa dış ticarette aleyhe ortaya çıkan bu gelişme sıkıntılı bir durumu gösteriyor. Bu büyüme hızıyla dış ticaret açığının da azalması gerekirdi. Bu görünüm bizi dış ticaret hadlerini gözden geçirmeye yönlendiriyor. O endeksleri gözden geçirince ithalat birim değer endeksindeki artışın, ihracat birim değer endeksindeki artıştan daha yukarıda gittiğini görüyoruz. Bu da ithalata ödediğimiz fiyatların ihracattan elde ettiklerimize göre daha hızlı yükseldiği anlamına geliyor. İthal girdilerin bu şekilde pahalanmaya devam etmesi de bizim enflasyonla mücadelemize orta vadede sekte vuracak en önemli gelişmelerden birisi olacak.

Açıklanan üçüncü gösterge Türkiye’nin 2025 yılı ilk çeyrek dış borç stokuydu. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verileri kullanarak yıllar itibarıyla karşılaştırmalı bir brüt dış borç tablosu hazırladım (tablodaki veriler milyar dolar olarak okunmalı):

1990’da 52,4 milyar dolar (GSYH’nin yüzde 26,1’i) olan toplam brüt dış borç stoku, 2025’te on kat artarak 527,5 milyar dolara (GSYH’nin yüzde 38,5’ine) yükselmiş. Dış borçlardaki bu artış can sıkıcı olmakla birlikte 2020’den bu yana GSYH’ye oranının gerilemesi olumlu bir gelişme olarak kabul edilebilir. 

Ocak – Mayıs dış borç ödemeleri tamamlandığı için Mayıs – Aralık ayında yapılacak dış borç ödemelerine de (dış borç servisi) bakalım:


Buna göre Mayıs – Aralık döneminde yapılacak dış borç ödemeleri toplamı (65,5 anapara ve 9,8 faiz olmak üzere) 75,3 milyar dolardır. Bunun 44,5 milyar dolarlık bölümünü özel kesim kalanını da kamu kesimi yapacaktır.

Üç gösterge de, dışarıda yeterince risk oluştuğunu da dikkate alarak, bundan böyle içeride risk yaratmadan devam etmemizin hayati önem taşıdığını gösteriyor.


Yorumlar

  1. Murat DAĞLIOĞLU30 Haziran 2025 18:41

    Yazınız için teşekkürler, elinize sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam kaleminize emeğinize sağlık . Eminim bu yazilarinizla bizlere ne kadar fayda sağladığınizin ve ne kadar kıymetli bir rehberlik ettiginizin farkindasinizdir. Saygılarımla teşekkür ederim.

      Sil
  2. Hocam 2022 yilinda gayrimenkul fiyatlari (doviz bazinda) 2 katina cikmisti. Sizce bu tekrarlayabilir mi gelecek yillarda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün de 2022'nin bir kat üzerinde.

      Sil
    2. Mahfi Hocam yazı için teşekkürler. Kamu(%24,19) ve özel (%9,34) kesin faizleri arasında neden büyük fark var?
      Saygılarımla, Önder

      Sil
  3. Hocam 2022 yilinda gayrimenkul fiyatlari bir eurodan iki euroya cikmisti. 2026 yilinda 2 eurodan 4 euroya cikar mi sizce? Yoksa 2de mi kalir yillarca?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2026 Türkiye açısından tahmin yapmak için çok uzak bir zaman dilimi.

      Sil
  4. "Bu büyüme hızıyla dış ticaret açığının da azalması gerekirdi" Bu cumlede buyume hızımız dustu, dolayısıyla bizim gibi ithalata dayalı buyuyen bir ulkede ithalatın ihracata kıyasla daha yuksek bir katsayıyla dusmesi gerekirdi ama aksine yukselmiş mi demek istediniz Hocam?

    YanıtlaSil
  5. Hocam TR'deki özel kesim yurt dışındaki kaynaklardan nasıl borçlanabiliyor, yurtdısındaki y bankası x şirketine hangi şartlarda guveniyor, x şirketi y'ye nasıl ulaşabiliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genellikle çalıştıkları bankalar aracılığıya borçlanıyorlar + satıcı kredileri söz konusu. Yani dışarından makine teçhizat alırken kredili alıyorlar.

      Sil
  6. 10 yılda 20 kat arttı gayrimenkul dünya şampiyonu ülkeyiz 200 yıl önce barınma ihtiyacıydı şimdi varlıklıların yatırım aracı oldu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış ekonomi politikaları sonucunda Türkiye'de gayrimenkuller de arabalar da gelişmiş ülkelerdeki benzerlerinin kat kat üstüne çıktı.

      Sil
    2. imar planı açıklandımı imar alanındaki parsel fiyatları halkın satın alıp kendine konut yapamayacağı fiyata çıkıyor mütahhidler (454.000 tane)karlarını ekleyip satmak için evi gösterişli lüks yapıyorlar eğer kredi ile alnıyorsa evin fiyatı iyice şişiyor yurt dışındada konut alan çoğu varlıklı konutu hemen kiraya veriyor kredi yi kira ile ödemek için halbuki türkiyede 42% kiracı (görünen) 58% ise tahminim yarısı imarsız şehirlerde imar planı çıkmadan tarla vasfındaki arsalara imar izni alınmadan yapılan deprem yönetmeliğine aykırı yapılar ki bunların bir kısmıda hepimie ait olan hazine arsalarının üzerine yapılmış konutlar yerel yönetimler sonradan bu imarsız yerleşkelere belediye hizmetlerini götürmüş imar planı çıkarmış tabiki bu sayede gecekondularda ciddi rant vurgunu oluşmuş sonra devlet imar affı çıkarmış deprem yönetmeliğine aykırı bu yapıları affedince bir daha rant vurgunu oluşmuş dur ülkemizde halkın barınma ihtiyacını devlet yerel yönetim kamu nun sağlaması gerekdiğine ait bir yasa ben bulamadım bu nedenle herkesin başının çaresine bakmaya çalışdığı yıllık 500 bin klasik konut üretim kapasitesi olan deprem yönetmeliğine aykırı konu oranı 60-70% olan 42% kiracısı olan gelirine göre kira miktarı çok yüksek olan imar planı gecekondulaşmadan sonra çıkan ilginç bir ülkeyiz.

      Sil
  7. Hocam
    Dış borç tablosunda TCMB sütunundaki rakam,2025 yılında süresi dolan veya dolacak olan swap antlaşmalarını mı ifade ediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli bölümü onlar. Ayrıca hala Dresdner hesabı (Almanyadaki Türk işçilerinin paraları) artığı var.

      Sil
    2. Hocam Dresdner hesabi tarihe karisti zannediyorduk; hala aktif midir?

      Sil
  8. Ülkenin istikbali düşünülse, risklerden kaçınılırdı. Fakat kendi ikballerini tehlikede gördükleri için ülkeyi kaosa sürükleyecek her türlü riske girmeye hazırlar. Oysaki kendilerini değil de ülkeyi düşünselerdi böyle yapmazlardı. Aklı başında hareket ederler, adaleti gözetirlerdi. Demokrasiye saygı gösterirler, insanlara ve halka zulmetmezlerdi.

    YanıtlaSil
  9. Bir bebek bezi firması (Japon menşeili) şu açıklama ile Türkiyede ki üretiminden çekildi.
    Türkiye'deki mevcut ekonomik koşullar nedeniyle, [...] ürünlerinin üretimi ve Türkiye pazarındaki tedarikini sürdürmek ne yazık ki mümkün olmamıştır. (...)Bu sebeple, üzülerek veda ediyoruz.

    Bizim üretimde tercih edilebilirlik için diğer ülkelerle rekabet edebilirliğimizi gösteren özel endeksler var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bebekbezinide kendimiz üretelim artık canım.

      Sil
    2. Adsız 1 Temmuz 2025 10:55, çok iyi dedin. Bu konuda seni destekliyorum. Girişimcilik sertifikası alıp hibe programlarına başvurarak ilk adımı atabilirsin. Sağlayacağın istihdam muazzam olur.

      Sil
    3. Sevgili Adsız 1 Temmuz 2025 10:55, biz üretiyorduk. 90larda raflardaki ürünler Türk şirketlerince üretiliyordu. Babalar gibi hepsi satılınca, buna kağıtı da ekleyin, böyle cümleler okuyoruz.

      Sil
  10. Hocam elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Tunç Soyer de gözaltına alındı.

    "Ekonominin gidişatı", kimsenin umrunda değil!

    YanıtlaSil
  12. Şirket konkordatolari artti iflas ve kapanma sayisi artti açılan işletme sayısı düştü. Vestel gibi arçelik gibi 60 yillik sanayi sirketleri zarar üzerine zarar bilançoları yayınlıyor kapansn fabrikalar var ama işsizlik azalmış öyle mi. Ya ne kadar adi bir ülke haline geldik. Ya bir ülkenin hiçbir unsuruna büyükten küçüğüne mi güvenilmez !. İşsizlik bariz şekilde artıyor ve hala azalma var diye utanmadan yalan soylenebiliyor. Ne rezil bir millet olduk biz böyle. Dış güçler gelsin de bu ülkeyi adam etsin. ATATÜRK gibi bir deha bile adam edemedi ya gerçi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim tek uzuldugum nokta da buydu sayin okur.. Ataturke yazik 😊

      Sil
  13. Hocam dış birc stokunun gsyh ye orani gerilemedi . Dolar kuru reel değil. Ayrica büyüme rakami da şişirilmiştir. Enflasyonu bile olduğundan düşük hesaplandigini da eklersek büyük bir maskeleme var . Kabaca diş borç stokunun gsyh ye orani % 50 nin üzerinde. Net. Ic borç stoku da dış borç stoku da gösterilenin fazlasiyla üzerindedir. Toplam ic dış borç stoku 900 milyar dolar ve üzerinde olduğundan emin olabilirsiniz. Gsyh de 1.3 değil 1.1 trilyon civarindadir. Kümülatif borç stokumuz yillik gelirimizin % 85 inin üzerinde. Zaten tasarruf açığı ve sürekli dis borçlanma ve iç borçlanma artışının nedeni de budur. Eger gerçekten borc stokumuz dediğiniz kadar düşük olsaydi bu kadar büyük borçlanma gereksinimi duymazdik.

    YanıtlaSil
  14. Hocam merhaba,

    Bugün incelediğim bir veride, Mayıs ayı içerisinde Ar-Ge personeli sayısının 91.122 kişiden 88.890 kişiye düştüğünü gördüm. Bu, yalnızca bir ayda yaklaşık %2,5 oranında kalifiye personel istihdamında azalma anlamına geliyor.

    Bu veriye dayanarak, özellikle büyük firmaların hızla personel tarafında daralmaya gittiği sonucunu çıkarabilir miyiz? Sizin bu konudaki değerlendirmenizi merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam elinize sağlık.Son paragraf can alıcı olmuş. Ekonomi de de küme düştük mü hocam? Saygılarımla Fatih Demirtaş

      Sil
    2. Ekonomide olmasa da demokraside, hukukta, özgürlükte küme düştüğümüz kesin.

      Sil
    3. Ekonomide hala dipdiri ayakta olmamızı ne sağlıyor?

      Sil
  15. Hocam alınan bu kadar borç kimin cebine gidiyor. Milyarlarca dolardan bahsediliyor. Tamam borcu bize ödettiriyorlar. Borcu bize ödettirenler mi kasalarını dolduruyor. Bunu nasıl pay ediyorlar? Siz para ile ilgili herşeyi hesaplayabiliyorsunuz. Bunun hesabını tutmak mümkün mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok iyi ve önemli bir soru sormuşsunuz! Borçlar, devletlerin veya kurumların dışarıdan aldıkları krediler veya tahviller aracılığıyla ortaya çıkıyor. Bu borçların “kimin cebine gittiği” konusu ise biraz karmaşık, çünkü borçlar genellikle farklı taraflara ve şekillerde dağılıyor.

      1. Borç Neden Alınıyor?
      Devletler genellikle bütçe açığını kapatmak, altyapı projelerini finanse etmek, sosyal programları yürütmek için borç alırlar. Bu borçlar, kamu harcamalarını karşılamak için kullanılır.

      2. Borç Parası Kimin Cebine Gidiyor?
      Doğrudan Kişisel Cebe Gitmez: Borç parası, doğrudan tek bir kişinin cebine gitmez. Devletin kasasına girer ve oradan çeşitli yerlere harcanır.

      Ancak... Borcun oluşturduğu ekonomi içerisinde farklı aktörler kazanç sağlar:

      Müteahhitler ve İş İnsanları: Kamu projeleri, inşaatlar, ihaleler gibi işler için devlet bütçesinden ödeme alırlar.

      Finans Sektörü: Borçlanma işlemleri aracılık eden bankalar, aracı kurumlar komisyon, faiz gelirleri elde eder.

      Siyaset ve Bürokrasi: İhaleler ve devlet harcamaları bazen yolsuzluk ve rant ilişkilerine açık olabilir; burada kişisel çıkarlar da oluşabilir.

      Yabancı Yatırımcılar: Dış borç alınırken genellikle yabancı yatırımcılara ya da uluslararası finans kuruluşlarına ödeme yapılır. Bu da döviz çıkışına neden olur.

      3. Borcun Ödettirilmesi
      Borç faiziyle birlikte geri ödenir. Ödemeler için yeni borç alınması yaygın bir yöntemdir, yani borçlar “borçla çevrilir.” Bu durum borcun büyümesine neden olur.

      4. Borcun “Pay Edilmesi” ve Hesap Tutmak
      Devlet Harcamaları Genellikle Şeffaf Değildir: Bazı kalemler kamuya açıktır, bazıları ise gizli kalabilir.

      Maliye Bakanlığı ve Sayıştay: Harcamalar denetlenir, ancak detaylarda kaçak veya yanlış kullanım olabilir.

      Özel Şirketlerin, İhalelerin Detaylarını Takip Etmek Çok Zordur: Çünkü kamu kaynaklarının özel çıkarlar için kullanımı tam olarak izlenemez.

      Bağımsız Kurumlar ve Medya Soruşturma Yapar: Yolsuzluk, rant ilişkileri ortaya çıkabilir.

      Özetle:
      Borç doğrudan tek bir kişiye gitmez, kamu harcaması olarak kullanılır.

      Ancak kamu harcamalarının içinde belli çıkar grupları, şirketler, finans kuruluşları ve bazen bireyler önemli gelirler elde eder.

      Borcun nereye harcandığını, kimin ne kadar kazandığını tam ve net şekilde hesaplamak zordur, ama kamu bütçe raporları ve denetim kurumları üzerinden bazı bilgiler alınabilir.

      Şeffaflık ve hesap verebilirlik, bu konularda en önemli kriterdir.

      Sil
    2. Alınan borcun önemli kısmı maaş ödemelerine ve eski borçların faizlerine gidiyor.

      Sil
    3. Hocam maas ödemeleri derken ,memur maaslari mi?o zmn doktor maaslarinda 2021 de eylemlr yapildi.Bunun uzerine ek ödeme iyilestirmesi olmustu 2025 sonu 2026 da bu durum degisebilir mi

      Sil
    4. Cevabınız için teşekkür ederim. Sayın adsız ve değerli Hocam.

      Neredeyse her bir vatandaşın gelir ve gider bilgilerinin bulunduğu devasa bir sistem kurulu. Bu gün hareket ettirilen her kuruş sayısal bir veri oluşturuyor. Günün sonunda eğer istenirse kimin ne kadar aldığı bir bir hesaplanabilir. Belki paralar dönüştürülmüş olabilir ancak hesap ortadadır. Veri çok büyükmüş gibi bir yanılgıya düşmemek gerekli. Bence kolay olan hesap kısmı. Zor olan ise hesap sormak. Çünkü bu kadar büyük bir haksızlık hesap edilebilir bir ceza ile sonuçlandırılamaz. Milyonlarca insanın, doğmamış bebeklerin, tüyü bitmemiş yetimin, zeytin ağaçlarının, incir ağaçlarının, deredeki balıkların, hepimizi rahmetmiş toprak anamızın geleceğine tecavüz edildi ve durmadan buna devam ediliyor. İnsanlığın en mahrem yeri olan inançlarına, vicdanlarına tecavüz ediliyor. Buna çanak tutmuş, başı çekmiş insanlarda bu dünyadan göçüp gittikten sonra anıt mezarlar dikiliyor ve başında da asker bekletiyorlar. İnsanlar bu iblisler öldükten sonra bile şöyle gönül rahatlığıyla "Tü Allah sizi bildiği gibi yapsın " diyemiyorlar.

      "2003 yılından, 2025 Mayıs ayına kadar geçen 22 yıl 5 ayda, 1 trilyon 263 milyar 653 milyon dolar dış ticaret açığı vermişiz"

      Kıral Çıplak ve erekte olmuş. Allah sonumuzu hayretsin.

      Sil
  16. Hüseyin Uygun1 Temmuz 2025 15:56

    İçerideki riskin oluşmaması şuan için zor. Bütçe gelirleri,bütçe giderlerini karşılamıyor. Yeni vergi veya var olan vergi oranlarında güncellemeye gidilmesi gerekiyor. Bu da içerideki piyasayı daraltır. Bu aynı zamanda enflasyonun yukarı eğilimini güçlendirir. Kurlarda son bir aydır ibre yukarı burada çaktırmadan döviz toplandığına işaret. Siyasetin iç dinamikleri bu tabloyu ne kadar perdeler oda ayrı bir soru işareti. Eylül ayı ekonomik olarak hareketli geçeceğe benziyor.. Aşağısına mı yukarısına mı onuda o zaman göreceğiz...

    YanıtlaSil
  17. Eğer, Dolar gerçek değeriyle hesaplansa; dış borcun, GSYH’ye oranı artmaz mı?
    Çünkü, Dolar bazında GSYH’nın düşmesi gerekir.

    YanıtlaSil
  18. Hocam stratejik dönüşümmü geçiriyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmasi gereken bir donusum geciriyoruz. Ama böyle olmasini yuzdelik bakimdan istemeyenler, tahmin edemeyenler fazla gibi🙂

      Sil
  19. 2025’te o kat artarak 527,5 milyar dolara kısmında "10 " olarak düzeltmelisiniz hocam

    YanıtlaSil
  20. türkiyede işçilik ucuz deniyor fakat halkın kazancına GYSH ye göre ucuz değil ucuz işçilik yatırım için çok önemli kriter değil kimse aaa işçilik ucuzmuş üretim yapayım demez hatta işçliğin ucuz olmasına rağmen iş yapmanın ucuz olmadığı bir ortamdan kaçınır Türkiyede iş yapmak ucuz değil ve riskli çünkü iş yapmak için herşeyin gelişmiş ülke fiyatlarından pahalı olduğu bir ülkede sadece garanti işlerde üretim yapılır böyle bir piyasada fazla büyümez bunuda zaten bu kadar lüks konut ve bu konutlara uygun altyapı yapılmasına rağmen herşeyin daha ucuz olduğu gelişmiş ülkelerin GYSH leriyle aradaki farkdan anlaşılıyor ve pahalılığımız arttırdıkça GYSH miz gelişmiş ülkelerin GYSH si ile farkı gittikçe artacak.

    YanıtlaSil
  21. Mahfi hocam, Ülkedeki tüm milletvekili, bürokrat, işçi ve memur (çalışan ve emekli) yani topyekün herkesin maaş ve ücretini yılda sadece 1 ay asgari ücret rakamına düşürsek nasıl olur? O zaman herkes asgari ücret rakamının ne olduğu daha net anlamaz mı?
    Ülke şartlarının ne olduğunu anlamak için net bir öneri değil mi?

    YanıtlaSil
  22. Yani eski Milli Eğitim Bakanı özel okullara rağbet artsın diye devlet okullarının içini boşaltıyor. Eski Sağlık Bakanı kendi özel tıp ve dişçilik fakültesine rağbet artsın diye doktor maaşlarına kallavi zam yapıyor. Özel tıp fakültesinden babası yılda 900bin tl ödeyerek mezun olan doktor çocuk ile Cerrahpaşa'dan mezun olan doktor arasında devlette çalıştığında bir ücret farkı yok bu da eski sağlık bakanının özel universitelerine ragbeti arttırıyor. Dahası özel tıp fakültesinden mezun bu çocuk doktorlar doğu görevine gitmekten kaçınıyorlar ve herhangi bir müeyyidesi de eskisi gibi yok çünkü eski sağlık bakanının özel üniversitesine ragbetin olması için çocuğun velileri tıp fakültesinden mezun olan çocuklarının yüksek maaşa ve doğuya gitmeyeceğini emin olmalı ki 900bin tl yıllık tıp fakültesi ücretini ödesin. Kaba bir hesapla 6 yıl artı 1 yıl hazırlık tıp fakültesi, 5 yıl artı bir yıl hazırlık bir dış hekimliği fakültesine sahip her bir sınıfta 100 öğrenci olsa 1400 ogrenci. 1400x900000=126000000 tl. 1400 öğrencinin her 20 sine bir akademisyen düşsün bak , 70 akademisyen ortalama vergi dahil 200bin tl aylık maaşlari olsa, 168milyon tl. 1 milyar 260 milyon gelirden 168 milyon tl akademisyen giderini çık diğer masrafları duş en az 1 milyar tl gelir elde ediyor olması lazım sadece tıp ve discilik fakültesinden. Türkiyede sağligin durumu bu iken eğitim durumu da aynı. İş piyasasında dengeler çoktan bozuldu. Cari açık konusunu da anlatacağım ama çok uzun olacak. Kısaca yazayım; Haketmeyenler araba kullanırsa tabi cari açık artar.

    YanıtlaSil
  23. fed faiz indirimi beklentisi sonucunda borsanın yükselmesi ile enflasyonun yeniden artacağını pahalılık artışının son bulacağı masalına inanan ve hayal edenlere müjdeleyebiliriz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borsanın yükselmesiyle enflasyon artışının ne alakası var?

      Sil
  24. Türkler zengindir öder.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet , o yüzden hesaplar sizden.

      Sil
    2. Evet çok altınları var süreklide alıyorlar.

      Sil
  25. 2013 yılının Mayıs ayında, o dönemin FED başkanı Ben Bernanke: "Parasal genişleme (quantitative easing) programımızı sonlandırmaya hazırlanıyoruz." dediğinde, siz Mahfi bey: "Türkiye'ye ekonomik kriz geliyor." demiştiniz.

    2025 yılının Temmuz ayına girdik.

    Tam "12 yıl 2 ay" geçti.

    Hâlâ ekonomik krizin geleceğini söylüyorsunuz.

    Siz, 12 yıldır dalga mı geçiyorsunuz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2013 yılından bu yana krizdeyiz. Ama siz eğer iki haneli enflasyonu, gelir dağılımındaki feci durumu, toplumunun yarısının yoksulluk sınırının altında olmasını kriz olarak görmüyorsanız ekonomi eğitimi almanız gerekecek. Çünkü bu veriler ekonomide kriz anlamına gelir.

      Sil
    2. Hocam 12 yıllık kriz mi olur?

      Sil
    3. Arjantin 50 yıldır, Japonya 35 yıldır krizde.

      Sil
    4. Hocam Japonya'nınki gibi bir kriz istiyorum.

      Sil
    5. ekonomik krizi hissetmeyen krizden nemalanan kesimde ki arkadaşlar 2015-2015 arası gayrimenkul 20 misli artmış bu artış normal mi kriz değilmi halk herşeye o kadar çok alışdıki 15bin TL ile bir aylık maaş ile bir ay yaşamaya çalışan milyonlarca T.C. vatandaşı emekli var bu kriz değilmi?

      Sil
    6. Hayatımız kriz olmuş..

      Sil
    7. Siz bir de Japonlara sorun öyle bir kriz istiyorlar mı?

      Sil
    8. Evet hayatımız kriz olduğu için krizde olduğumuzu anlayamıyor insanların bir kısmı.

      Sil
  26. Hocam , tablolardan anladığım ; geniş işsizlik oranı düşmedikten sonra ihracat artmaz , dış borç stoku vs kesinlikle düşmez. Geniş işsizlik ve işsizlik oranı ne kadar birbirine yakın olursa görünüm pozitife döner. Bana göre zor.

    YanıtlaSil
  27. Hocam, 2025 Dış Borç Stoku/GSYH oranının gerçek durumu yansıttığı hakkında bir tereddüt var mıdır? 5 yıl öncesine göre 20,5 puan azalması iyi bir şey ama çok da iyi bir ekonomik performans sergilemediğimiz ve nispeten kısa sayılan bu kadar süre içinde, bu kadar keskin bir değişimin ortaya çıkması da beklenir miydi? Mesela kesrin payındaki borç gerçek döviz borcu tutarı, paydasındaki GSYH bastırılmış kur üzerinden elde edilmiş döviz cinsinden tutar. Bunun da etkisi olmuş olabilir mi? Bu oranın gerçekte biraz daha yukarılarda olduğunu varsayabilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar kurunu baskılayınca GSYH dolar cinsinden yüksek çıkıyor ama dış borçlar zaten dolarla yazıldığından onda kur etkisi yok. Dolayısıyla GSYH yüksek çıkınca Dış Borç Stoku / GSYH (USD) oranı da düşük çıkıyor. Türkiye'nin ekonomiyi iyi göstermek için başvurduğu illüzyonlardan birisi.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı

II. Abdülhamid ve Osmanlı Maliyesinin İflası