Ekonomiyi Düzeltmekle İş Bitmez
Bir ülkenin küresel sistemdeki yerini tam olarak belirleyebilmek öyle kolay bir iş değil. Pek çok gösterge söz konusu: Bunlardan bir bölümü ekonomik göstergeler, bir bölümü sosyal ve siyasal göstergeler. Gösterge sayısının çokluğu hepsini ele alıp değerlendirme yapmayı çok zorlaştırıyor. Ayrıca bazı göstergeler her yıl yayınlanmıyor. O nedenle küresel sistemdeki yerimizi belirlemek için zorunlu olarak iki ekonomik gösterge (cari Fiyatlarla GSYH ve cari fiyatlarla kişi başına gelir), bir siyasal gösterge demokrasi endeksi), iki de sosyal gösterge (hukukun üstünlüğü endeksi ve yolsuzluk algı endeksi) seçimi yaptım.
Öncelikle ekonomik göstergeler
açısından küresel sistemde nerede olduğumuzu belirleyelim (tablodaki veriler
için kaynaklar: www.tradingeconomics.com, https://www.theglobaleconomy.com/
, www.imf.org.)
GSYH’si en yüksek 20 ülkenin adlarının
yer aldığı ilk sütunun yanında yer alan sütun ülkelerin milyar dolar cinsinden
cari fiyatlarla GSYH’sini, onun sağındaki sütun da ülkelerin GSYH açısından
sitemdeki sırasını gösteriyor. Bu bölümde dikkati çeken noktalar şunlar: (1)
Almanya, uzun yıllar küresel sistemde üçüncü olarak yer alan Japonya’yı geçerek
üçüncü sıraya yükselmiş bulunuyor. Bunun temel nedeni Japonya’nın 1990’ların
başından beri bir türlü aşamadığı bir durgunluğun içinde olması. Nüfusu giderek
yaşlanan Japonya’nın yakın gelecekte Hindistan’ın da gerisine düşeceği tahmin
ediliyor. Buna karşılık Almanya’nın da nüfusunun yaşlanması yakın gelecekteki
Japonya ile aynı kaderi yaşayabileceği endişesi yaratıyor. (2) İngiltere, uzun
yıllar Fransa ile başa baş durumdaydı. Bir yıl İngiltere bir yıl Fransa öne geçerdi.
Son dönemde İngiltere arayı açtı. (3) Türkiye, sıralamada 17’nci sırada yer
alıyor. Bu sıra yıllardır pek değişmiyor. 2025 yılında Endonezya’yı
geçebilirsek 16’ncı sıraya yükseleceğiz. (4) Cari fiyatlarla GSYH enflasyon
(deflatör) dâhil fiyatlarla hesaplanıyor (enflasyon arındırması yapılmıyor.)
Bulunan değer o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden cari
fiyatlarla GSYH bulunuyor. Bu durumda enflasyon ne kadar yüksek ve kur ne kadar
düşükse GSYH de o kadar yüksek çıkıyor. Dolayısıyla bu tabloyu, Türkiye’nin
enflasyonunun çok yüksek olduğunu ve dolar kurunu baskıladığını dikkate alarak
değerlendirmek gerekir.
Tablonun son iki sütunu aynı
ülkelerin kişi başına gelirleri ile bu açıdan dünyadaki sıralarını gösteriyor.
Burada dikkati çeken noktalar da şunlar: (1) Dünyada ikinci büyük GSYH’ye sahip
olan Çin, yüksek nüfus dolayısıyla kişi başına gelirde 72’nci sırada yer
alıyor. (2) GSYH büyüklüğünde 20’nci sıradaki İsviçre düşük nüfus nedeniyle
kişi başına gelirde bu 20 ekonomi içinde en iyi konumda bulunuyor. (3) Türkiye
70’inci sırada yer alıyor. Yukarıda GSYH hesabı konusunda değindiğimiz yüksek
enflasyon ve baskılanmış kur etkisine ek olarak burada sığınmacıların hesaba
katılmadığına dikkat çekmemiz gerek.
Aşağıdaki tabloda sosyal ve
siyasal durumu ölçmekte kullanılan en önemli üç endeksi yine bu 20 ülke
açısından derlemiş bulunuyoruz
(Kaynaklar EIU/Democracy Index
2024, https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/global/2024,
https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/global/2024)
Tabloya göre bu üç gösterge
açısından söz konusu 20 ülkenin en iyisi İsviçre. Onu Almanya, Hollanda, Kanada
izliyorlar. Türkiye, her üç gösterge açısından da GSYH ve kişi başına gelir
tablolarındaki yeriyle bağdaşmayacak kadar gerilerde yer alıyor. Özellikle
hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında 117’nci sırada olması durumun
ciddiyetini net bir biçime ortaya koyuyor.
Bu basit analiz bize ekonomiden
daha çok demokrasimizi düzeltmekle, hukuku üstün kılmaya çalışmakla ve
yolsuzlukları önlemeye çalışmakla uğraşmamız gerektiğini anlatıyor.
Mahfi Hocam, ülkemizin bu tablolardaki sırası gerçekten üzücü. Bir de dikkat ediyorum yazınızın son paragrafındaki cümleleri mümkün olduğunca yapılması gerekenler olarak tekrarlıyorsunuz! Ne diyeceğimi bilemiyorum.
YanıtlaSil🙏
SilTürkiye hem iç hem dış algısını hızla iyileştirebilir. Göstergeler kötü, ama yön belli ve iyileşme mümkündür. Bu da umutsuzluktan çok, kararlılıkla yapılacak reformlara ihtiyaç olduğunu gösteriyor.
YanıtlaSilNe yazık ki her geçen gün zorlaşıyor.
SilÜlkenin en büyük üçüncü siyasi partisinin eski genel başkanı 9 yıldır hapiste. İstanbul Belediye başkanı 4-5 aydır hapiste ve siz bu ülkenin düzelebileceğini düşünüyorsunuz. Hapistekilere mi yazık size mi daha yazık karar veremedim.
SilTürkiyenin önümüzdeki 50 yılda ilk 15e girmesi nerdeyse imkansız.
YanıtlaSilÖlüsü de zaten 20inci falan oluyor.
Doların değerine göre de 15 ile 20 arasında oluyor.
Mevcut hükümetten önce de 15 ile 20 arasındaydı:)
Mevcut hükümetten sonra da yine bu arada olacak.
O yüzden o ekonomik masallar falan filan hepsi La fontanden Masallar.
İnanmayın kimseye de inandırmayın.
Örnek Liste: Toyota Corolla almak için kaç ay asgari ücretle çalışmak gerekiyor?
YanıtlaSilÜlke Aylık Asgari Ücret (USD) Toyota Corolla Fiyatı (USD) Kaç Ay Asgari Ücret?
Türkiye 400 25,000 62.5
ABD 1,500 25,000 16.7
Almanya 1,700 27,000 15.9
Hindistan 150 15,000 100
Brezilya 250 20,000 80
Güney Afrika 300 22,000 73.3
Meksika 350 20,000 57.1
Endonezya 120 18,000 150
Fransa 1,600 26,000 16.25
Rusya 250 23,000 92
Sayın hocam liste budur. Kim nerde yeri bellidir. Türkiye 62,5 ay diyor ama yeri normalde çok daha kötüdür. 80dir 90dır. Değerli TL nin elbet sonuna geleceğiz o zaman ak koyun kara koyun belli olacaktır.
Saygılarımla.
Demokrasi hukuk adalet falan kimsenin umrunda değil ki. Maaşlara yüksek zam yapsın, kredi versin, vatandaşa para dağıtsın yine seçimleri kazanır.
YanıtlaSilÇok doğru ama benim umurumda. Onun için yazıyorum. Sizin umurunuzda değilse dağıtılacak parayı beklersiniz.
SilHocam kaleminize sağlık.. Güney Kore'nin aldığı mesafe etkileyici. ABD'de gerileme görünüyor. Bizim durumumuz içler acısı. Düzelme ihtimali şuan için sıfır çünkü birilerinin tam istediği gibi bir sistem kurulmuş durumda. Yani işler tıkırında.
YanıtlaSil👍
SilEkonomik reformlar hukukun üstünlüğünü sağlamaz, demokrasi getirmez ama hukukun üstünlüğünü sağlayacak reformlar ekonomiyi de demokrasiyi de düze çıkarır, varılması gereken yargı bu mudur?
YanıtlaSilMahfi hoca da sanırım bunu söylüyor.
Sil👍
SilHocam ama İsviçre katolik hırıstiyan bir tarikat olan Tapınak şövalyelerinin Fransa'dan kaçarak altınları Fransa'dan İsviçre'ye taşıyıp banka kurdukları ülke bir diğer grup tapınak şövalyesi ise İngiltere'ye ve İskoçya'ya kaçtı ve burada mason localarını kurdu deniyor. Müşteri gizliliğinin bankalarca en çok önemsenen ülkesi olması İsviçre 'ye her ülkeden kodamanlar vasıtasıyla direk sermaye transferi olmasına neden oluyor ama İsviçre bu paraların kaynağına ne kadar bakıyor ki? Mesela Papaları da yüzyıllardır isviçreliler koruyor bu sebeple de katolik Latin Amerika ülkelerinden ve italya'dan da isviçreye para akıyor zaten Fransa'nın komşusu olması ve resmi dilinin Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşça olması , bir zamanlar değerli yalnızlık diye saçma doktrin geliştiren bakanların komik tezinin aksine isviçre'yi dış politikada "değerli kayırılmışlık" ile ödüllendiriyor. Amerika ancak isviçre'den hesap sorabiliyor o da kendi menfaatleri doğrultusunda. Hal böyle olunca güzel doğasıyla ve uluslararası ve tarihi ve politik avantajıyla İsviçre dünyanın en zengin ülkesi oluveriyor. Dahası dünyada en pahalı lüks saatlerin ve herkesin alabileceği seatch gibi saatlerin İsviçre'den çıkması ve tüm dünyaya çikolata ve saat satabilmesi daha ilginç. İsviçre'ye dünyada yaptırım uygulayabilecek tek bir ülke yok.
YanıtlaSilİsviçre yi çikolata saat ilginçliği olarak gören boş bir yorum,enazından CERN ilginç bulunur..
SilHocam demokrasinin yerini timokrasi mi alıyor?
YanıtlaSilOklokrasi
SilDemokrasinin güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yolsuzlukla mücadele hem ahlaki hem de yapısal olarak gerekli ancak bunların gerçekleştirilmesinin neden çoğu zaman mümkün olamadığını birkaç temel başlıkta değerlendirelim:
YanıtlaSil1.Siyasi İrade Eksikliği
Hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadele, doğrudan siyasi iktidarın kendini denetlemeye açmasını gerektirir.Ancak güç yoğunlaştıkça, mevcut yönetimler genellikle bu denetim mekanizmalarını zayıflatma eğilimindedir. Çünkü bağımsız yargı ve şeffaflık, siyasi iktidarın hesap vermesini zorunlu kılar.Bu da iktidar sahiplerinin kendi güçlerini sınırlayacak reformlara direnç göstermelerine neden olur.
2.Kurumsal Bağımsızlığın Zayıflığı
Demokratik sistemlerin işlemesi için bağımsız yargı, bağımsız denetim kurumları ve özgür medya gibi yapılar gerekir.Türkiye’de bu kurumların birçoğu ya doğrudan siyasal baskı altında ya da etkisizleştirilmiş durumda.Bu durumda reformlar sadece kâğıt üzerinde kalır; pratikte değişim sağlanamaz.
3.Toplumsal Kutuplaşma
Kutuplaşmış toplumlarda hukukun üstünlüğü yerine “bizimkiler kazansın” anlayışı öne çıkar.Böyle bir kafada, yolsuzluk yapan biri bile eğer “bizden” sayılıyorsa, toplumun bir kesimi onun yargılanmasına karşı çıkabilir.Bu da hukuku siyasallaştırır ve reformların toplumsal destek bulmasını zorlaştırır.
4.Ekonomik Çıkar Grupları ve Yolsuzluk Döngüsü
Yolsuzluklar sadece bireysel değil, çoğu zaman sistematik ve organize bir yapı içindedir.Ekonomik çıkar grupları, siyasal iktidarlarla simbiyotik(ortak yaşam) ilişkiler geliştirir.Bu çıkar ağlarını kırmak büyük bir siyasi bedel gerektirir ve bu bedeli ödemeye razı liderlerin sayısı çok azdır.
5. Eğitim ve Hukuk Kültürünün Gelişmemişliği
Hukukun üstünlüğü yalnızca yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda toplumun hukuk bilinci ile yaşatılır.Eğitimin niteliği düşük, eleştirel düşünme becerileri zayıf toplumlarda adalet talebi sürekli ve yaygın olmayabilir.Bu durum reformları hem yavaşlatır hem de sürdürülemez hale getirir.
Belirttiğiniz hedefler teorik olarak mümkün ve gereklidir. Ancak siyasi, kurumsal, toplumsal ve kültürel engeller bu dönüşümü hayata geçirmeyi zorlaştırır. Bu tür reformların başarıya ulaşması için uzun vadeli bir strateji, güçlü bir sivil toplum, özgür basın ve kararlı bir siyasi irade gereklidir. Bu unsurların bir araya gelmediği durumlarda, değişim asla gerçekleşemez ya da yüzeysel kalır.