Hangisi Doğru?
TÜİK, 2025 yılı ikinci çeyrek
GSYH büyüme oranını yüzde 4,8, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH
büyüme oranını da yüzde 4,6 olarak açıkladı. Bu gerçekleşmeler en iyimser
beklentilerin bile üzerinde görünüyor. TÜİK, geçmişe dönük revizyonların
sonuçlarını da açıkladı. Buna göre ilk çeyrek büyümesi yüzde 2’den 2,3’e
yükselmiş oldu. Bu durumda son dört çeyreğin ortalaması yüzde 3 çıkıyor. Yüzde
4,8’lik ikinci çeyrek büyüme oranına katkılarda ilk sırayı inşaat sektörü
alıyor (yüzde 10,9). Onu yüzde 7,1 ile iletişim faaliyetleri, yüzde 6,1 ile
sanayi sektörü, yüzde 5,6 ile ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek
hizmetleri izliyor. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ikinci çeyrekte yüzde 3,5,
kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ise yüzde 1,2
küçülmüş görünüyor.
Büyümeye harcamalar açısından bakarsak en önemli katkının gayrisafi sabit sermaye oluşumundan, daha bilinen ifadesiyle yatırımlardan (yüzde 8,8) ve hane halklarının nihai tüketim harcamalarından (yüzde 5,1) geldiğini görüyoruz. Mal ve hizmet ihracatı yüzde 1,7 artarken ithalat yüzde 8,8 artış göstermiş görünüyor.
Buraya kadar anlattıklarımızda birkaç
tuhaflık var.
İlk tuhaflık sanayi sektörü
verilerinde ortaya çıkıyor: Sanayi sektörüne ilişkin veriler, sanayicilerin
yakınmalarını haklı gösterirken büyüme verileri bambaşka şeyleri işaret ediyor.
Aşağıdaki tablo mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim
endeksinin (SÜE) önceki yılın aynı ayına göre değişim oranını gösteriyor
(kaynak: TÜİK: Sanayi Üretim Endeksi, Haziran 2025, ek tablo 1.)
Tablodan görüleceği gibi takvim
etkisinden arındırılmış sanayi sektörü üretim endeksi ilk çeyrekte yüzde 0,6
gibi düşük bir büyüme göstermişken ikinci çeyrekte yüzde 5,5 büyüme sergilemiş
görünüyor. Bu büyüme GSYH hesaplarında yer alan yüzde 6,1’lik sanayi büyümesiyle
uyumsuz görünmüyor. Dolayısıyla burada işler karışıyor ve sanayicilerin niçin
feryat ettiği anlaşılmaz hale geliyor. Şimdi bir de imalat sanayiinde (ki
sanayi sektörünün yüzde 70’inden fazlasıdır) kapasite kullanma oranlarına (KKO)
bakalım Aşağıdaki grafik KKO gelişimini gösteriyor (grafik, TCMB, Reel Sektör
İstatistikleri / Kapasite Kullanım Oranları tablosundaki veriler kullanılarak
tarafımdan hazırlanmıştır.)
Grafik bize sanayide kapasite
kullanım oranlarının düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor ve bu durum bu kez
sanayicilerin feryatlarının haklı olduğunu ortaya koyuyor. SÜE ile KKO arasında
çelişkili bir durum çıkıyor.
İkinci tuhaflık inşaat sektörüyle
ilgili: Buradaki veriler ve sektör temsilcilerinin yakınmaları bu sektörde de
yüzde 10,9’luk bir büyümeyi işaret etmiyordu.
Aşağıdaki tablo takvim
etkisinden arındırılmış inşaat üretim endeksindeki (İÜE) değişimleri
gösteriyor (kaynak: TÜİK: İnşaat Üretim Endeksi, Haziran, Ek tablo 1.)
İÜE değişimi her iki çeyrekte de
yüksek artışlar göstermiş bulunuyor. İkinci çeyrekteki inşaat üretiminin GSYH’ye
yüzde 10,9 oranında bir katkı yapacak ya da mevsim ve takvim etkilerinden
arındırılmış yüzde 4,6 oranındaki büyümeyi açıklayacak kadar yüksek bir üretim
düzeyine ylaştığını görebiliyoruz. Buna karşılık gayrimenkul satışlarındaki
düşüşler, üretilen konutların satılamadan kaldığını gösteriyor. İnşaatçıların
şikâyetlerinin temel nedeni de buradan kaynaklanıyor olsa gerek. Üretim artıyor
ama satışlar düşüyor.
Üçüncü tuhaflık dış ticaretin katkısından kaynaklanıyor. Her ay ihracat artışıyla iftihar edilirken bir de bakıyoruz ki ihracat bu dönemde yüzde 1,7 artarken ithalat yüzde 8,8 artmış. Genel kabul gören görüşe göre ihracat GSYH büyümesine pozitif, ithalat ise negatif etki yapar. Bu, ağırlıklı olarak tüketim malı ithal eden ülkeler için doğrudur. Bizim gibi üretimde ithal malı ağırlığı olan bir başka deyişle ithalatının ağırlığı hammadde, ara malı ve yatırım malı gibi üretimde kullanılan mallar olan ülkelerde ithal mallar büyümeye pozitif etki yapar.
Yalnızca bu verilere bakılarak kesin
bir yargıya varmak çok doğru olmasa da bu veriler bize ya bu büyüme oranlarının
ya da sanayicilerin ve inşaat sektörü temsilcilerinin şikâyetlerinin doğru olmadığını
söylüyor.
Kral çıplak ama halk kör. 😔 Emeğinize sağlık hocam.
YanıtlaSil🙏
SilHocam sanayi üretimi artmış görünse de satışa dönüşmemiş. Önemli bir bölümü stoka gitmiş görünüyor.
YanıtlaSilSÜE ve KKO'ya bakılırsa üretim de çok artmamış.
SilMahfi Hocam. Güney Kore. İspanya ve Avustralya nin milli geliri 1.7 trilyon dolar civarında Türkiye'nin milli geliri ise ikinci çeyrekte 1.5 trilyon dolara yaklaştı. Sizce Türkiye ne zaman. Güney Kore. İspanya ve Avustralya ekonomisini sollar? Saygılar dilerim hocam.
SilEnflasyon yüksek kalmaya ve dolar kuru da baskılanmaya devam ederse iki yıla kalmaz hepsini geçeriz. Abra kadabra / el çabukluğu marifet. İllüzyon ekonomisi.
Silhaha kişi başı milli gelir aylık 60 bin liraymış ulan benim 40 bin lirayı kim çaldı
SilSayın hocam, ya iki veriden birisi, ya da her ikisi birden yanlış.
YanıtlaSilGünümüzde herkesin koro şeklinde yalan söylediğini düşünürsek, bence ikinci ihtimal daha kuvvetli.
Saygılarımla
😀
SilHocam bu diğer ülkelerde görünen blr durummudur
YanıtlaSilİncelemek lazım ama bize benzer ülkelerde muhtemelen bu gibi durumlar vardır.
SilMahfi Hocam, '' Yüzde 4,8’lik ikinci çeyrek büyüme oranına katkılarda ilk sırayı inşaat sektörü alıyor (yüzde 10,9). Onu yüzde 7,1 ile iletişim faaliyetleri, yüzde 6,1 ile sanayi sektörü, yüzde 5,6 ile ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmetleri izliyor. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ikinci çeyrekte yüzde 3,5, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri ise yüzde 1,2 küçülmüş görünüyor. '' iki defa yazılmış.
YanıtlaSilİkinciyi hemen çıkarttım, çok teşekkür ederim.
SilZaten inanmamıştık büyüme oranına
YanıtlaSilHocam binbir zorlukla biriktirilen rezervler 15 Aralık'ta yine harcanır mı? Bu kadar sıkıntıyı neden çekiyoruz ülkece?
YanıtlaSil15 Eylül mü demek istediniz? Butlan davası o zaman çünkü.
Sil15 Eylül'de ne karar çıkacağına bağlı.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilMakalenizde, TÜİK’in 2025 ikinci çeyrek GSYH büyüme oranlarını ve sektörel katkıları değerlendirirken ortaya koyduğunuz “tuhaftır” tespitlerine birkaç noktada itirazım bulunmaktadır:
Sanayi sektörü katkısı: Siz, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi (SÜE) ikinci çeyrekte yalnızca %0,2 büyüdüğü halde GSYH’ye katkısını %6,1 olarak vermişsiniz ve bunun “tuhaf” olduğunu belirtmişsiniz. Buradaki yanlış, SÜE’nin aylık/çeyreklik değişim oranıyla GSYH katkısının doğrudan eşit tutulmasıdır. GSYH katkısı, sektörel büyüme oranı malumunuz sektörel GSYH payı formülüyle hesaplanır; sanayi sektörü toplam GSYH içindeki payı %30 civarında olduğundan, küçük bir üretim artışı bile GSYH büyümesine %6’ya yakın katkı sağlayabilir. Dolayısıyla burada mantıksal bir hata var: SÜE büyümesi ile GSYH katkısı birebir kıyaslanamaz.
İnşaat sektörü katkısı: Benzer şekilde, İÜE’deki sınırlı artışa rağmen %10,9’luk GSYH katkısı “tuhaf” olarak gösterilmiş. Oysa inşaatın GSYH içindeki ağırlığı ve yatırımların çeyreklik değer değişimleri hesaba katıldığında, nominal katkının SÜE’den bağımsız olarak yüksek çıkması matematiksel olarak mümkündür. Yani, üretim endeksi ile katkıyı doğrudan karşılaştırmak yanlıştır.
Dış ticaretin etkisi: Makalede ithalat artışı (%8,8) ile büyümenin negatif etkisi arasında çelişki olduğu belirtilmiş. Ancak doğru yaklaşım, ithalatın sadece tüketim malları değil, ara ve yatırım malları üzerindeki etkisinin de hesaplanmasıdır. Türkiye gibi ithal ara malı yoğun üretim yapan bir ekonomide, ithalatın artışı reel üretimi destekler ve GSYH büyümesine dolaylı olarak pozitif katkı sağlar. Dolayısıyla burada yapılan genelleme eksiktir ve yanlış yönlendirmeye açıktır.
Özetle, makalenizde “tuhaftır” olarak nitelenen sektör katkıları, hesaplama mantığı ve GSYH hesaplama metodolojisi dikkate alındığında matematiksel olarak tutarlıdır. Sektör endekslerini doğrudan GSYH katkılarıyla karşılaştırmak teknik bir hata oluşturmaktadır.
Saygılarımla,
Hepsini yeniden yıllıkları alarak düzelttim. İtirazınızda haklısınız. Uyarılar için teşekkür ederim.
SilHocam , Enerji Tüketimi ( Elektrik , Doğalgaz , Akaryakıt , vb ) büyümenin hangi yönde olduğunu net olarak gösterir . Tuhaf durumlar da olmaz.
YanıtlaSilOluyor, eskisi kadar güvenilir değil.
SilHem veriler hem de. şikayetler ikisi birden yanlış olmasın Mahfi Bey
YanıtlaSilMümkündür.
SilYazılarınızı uzun süredir okuyorum . Yorumları da okuyorum ve yorumcuların içinde yazı içeriğine hakim konu hakkında değerli fikirlerini katkı olarak sunan, can alıcı sorular soran , sizi motive eden nitelikli yorumculardan da yararlanıyorum. İlgimi çeken bir husus son birkaç aydır yorumların sayısı ve niteliği ile ilgili azalma olması . TÜİK tarafından yayınlanan rakamlara güven duyulma oranı ile okuyucu ve yorumcu ilgisi arasında bir korelasyon olabilir . Yazınız için teşekkür ederim . İyi ki varsınız hocam.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilÇelişki diye buna derim.🧐
YanıtlaSilMahfi hocam, lütfen mesajımızı sonuna kadar okuyunuz, sonra cevabınızı yazınız:
YanıtlaSilSize de bir şeyler yaparlar mı?!
Şunun için soruyoruz; ülke öyle bir hâle geldi ki, bizim gibi sıradan vatandaşı daha fazla korkutmak, daha fazla susturmak için, az-çok tanınan bilinen insanlara da, çok şöhreti olan insanlara da operasyon çekiyorlar! (Bunu da "hukuk" adı altında pazarlıyorlar!)
Siz, üslubuna daima dikkat eden bir akademisyensiniz; sırf muhaliflik olsun diye şöhret peşinde koşan biri değilsiniz!
"Doğruya doğru, yanlışa yanlış" diyebilen, karakteri sağlam bir akademisyensiniz!
Topluma daha fazla korku yaymak için, size yönelik bile çeşitli bahaneler uydurarak hakkınızda soruşturma açarlar mı?! (Amaç "siz" değilsiniz; amaç, sizin analizlerinizi okuyan biz okurlarınızı daha fazla korkutmak!)
Umarız, endişemizin ne olduğunu anlamışsınızdır: Sizi de cezalandırıyormuş gibi görüntü verip, topluma daha fazla korku pompalamak!
Ben bunların hiçbirisini bilemem ve yanıtlayamam.
SilSayın Eğilmez'in dikkatine:
YanıtlaSil"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, TÜFE yıllık enflasyon yüzde 33,52'den yüzde 32,95'e geriledi."
Enflasyon düştüğüne göre, "ekonomik kriz yok" diyebilir miyiz?
Enflasyon, gelişmekte olan ülkeler ortalaması olan yüzde 5'lere düşene kadar kriz yok diyemeyiz.
Silhee diyebiliriz enflasyon düşüyo büyümede tıkırında tam bi avrupa ülkesi olduk refah içinde yüzüyokta diyebiliriz
SilHocam sonunda eğrisi doğrusuna gelir diyemi hesap ediliyor?
YanıtlaSilBilmiyorum, hesap edilip edilmediği konusunda kuşkuluyum.
SilHocam hangisi doğru?
YanıtlaSilBelki iki de değil.
SilElinize sağlık sayın hocam. Doğru bir veri varmı herhangi bir kurumda? varsa onu bulup çıkarmak büyük bir başarı olur. Uydurma veriler üzerine konuşmak kendimizede saygısızlık. Teşekkürler.
YanıtlaSil🙏
SilBÜYÜYEREK KÜÇÜLMEK GİBİ, İKTİSATTA BİR TERİM VARMI MAHFİ HOCAM.
YanıtlaSilYok ama yoksullaştıran büyüme diye bir kavram var.
SilMAHFİ hocamın mükemmel ekonomi tespiti.At arabasının bir ipinde öküz bir ipinde at var.Sizce ne kadar yol alırız.......
YanıtlaSilYol alıyoruz ama ağır aksak, dura kalka.
SilGİNE ENDEKSİ ZAYIF, CDS RİSK PRİMİ ZAYIF, ENFLASYON ZAYIF, KUR ZAYIF, FAİZ ZAYIF BUNLARA RAĞMEN NASIL BÜYÜDÜK ANLAMADIM.HALÜSİNASYONMU GÖRÜYORUZ BİLEMEDİM.
YanıtlaSilHepimiz aynı soruyu soruyoruz.
SilEkonomide bu kadar baskılama büyük bir patlamaya yol AÇARMI mahfi hocam.
YanıtlaSilŞimdiye kadar patlamaya yaklaşılsa bile patlama olmadı ama bu, baskılamayı daha da artırırsak patlama olmayacağı anlamına gelmiyor tabii.
SilSayın Hocam Bu sektörlerdeki büyümeler sanayi ve inşaat girdi mallarının carry trade mekanizması sebebiyle tutulan kurdan faydalanılarak ithal edilmesinden kaynaklanabilir mi? Bizim Ülkede ara mal ithalatı büyümeye olumlu etki ettiği için burdaki mal alımları kaynaklı sektörel büyümeler oluşabilir mi?
YanıtlaSilAynen öyle oluyor.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilBizim gibi ülkelerde söylediğiniz gibi ara mal alımları büyümeye pozitif yansıdığı için, Carry Trade mekanizması nedeniyle kurun sabit tutulmaya çalışılmasından dolayı oluşan ithalat avantajıyla Firmaların ara mal alımlarının sektörel büyümeye olumlu katkısından dolayı süe, iüe ve kko'da yakalanamayan büyüme oranları yakalanmış olamaz mı?
TÜİK enflasyon artışlarında yaptığı gibi büyüme oranları göstergelerinde de güvenilir olamaz hocam.
YanıtlaSilİktidarın istatistikçisi bunlar…
Hocam sanayi üretim endeksinde siz yıllık artışları değil aylık artış verilerini kullanmışsınız. Yıllık artış haziran ayında yüzde 8,3 olmuştu sizin tabloda 3,2 gözüküyür. 3,2 önceki aya göre artış oranı
YanıtlaSilYıllık verileri kullanarak düzelttim, teşekkürler.
SilTÜİK; işsizlik, enflasyon ve büyüme rakamlarının diğer verilerle tutarlı olmasını sağlayamıyor mu yoksa tutarlı olmayı umursamıyor mu?
YanıtlaSilBunu anlayabilmek için içlerinde olmak gerek.
SilHocam merhaba.
YanıtlaSilİktidar düşük büyüme ile yüksek enflasyon sorunu arasında tercih yapacağı zaman enflasyonla mücadeleyi bir kenara bırakıp büyümeye odaklanır tezine alternatif bir çözüm bulundu. Yeni tez şöyle. İktidar düşük büyüme ile yüksek enflasyon sorunu arasında tercih yapacağı zaman yalanı tercih eder. Enflasyon verisi zaten gerçeği yansıtmazken bir de buradan dönüş yapılırsa sonuçları daha da ağır olurdu bu yüzden iktidar büyümede de benzer bir veri oyununa başvurmak zorunda kaldı sanırım. Bakalım yalancı büyüme ile oy oranları arasındaki korelasyon nasıl olacak?
Sevgiler.
Merhaba,
YanıtlaSilAşağı doğru baskılanan fiyat istatistikleri deflatöre de yansıyor. Bunun matematiksel olarak reel GSYİH ve büyüme rakamlarında sistematik şişme yarattığı kanısındayım. Bu konudaki yorumunuzu lütfen paylaşır mısınız?
Deflatör düşük tutulursa büyüme de yüksek çıkar, doğrudur.
SilMahfi Hocam erinip üşenmeden neredeyse her soruya-yoruma cevap veriyorsunuz. Vallahi benim yorumuma bile cevap verdiğinizi görünce çok şaşırdım. Sizin gibi harika bir insan bu ülke için bir şans ama size yeterince kıymet verilmediğini düşünüyorum ve buna çok üzülüyorum. Bir de sorum var; Acaba bu TÜİK verilerinde yüksek enflasyonlu 80 ve 90 lı yıllarda da bu kadar güvenirlik tartışması var mıydı? Çok teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilEstağfurullah, siz üşenmeden bana soru sorduğunuzda benim üşenip yanıtlamamak gibi bir durumum olamaz.
SilTÜİK verileri konusunda son on yıldır yaşanan tartışmaları ben geçmişte hiç görmedim.
Arkadaşlar rakam olayını abartmaya gerek yok. Makarnayı haşkarken et bulyon koysunlar sorun çözülür. Sanki eskiden endeks mi vardı 🤣
YanıtlaSilDeğerli hocam Türkiye'nin kayıt dışı gelirleriimi mi çok fazla da böyle anomaliler oluşuyor acaba? Yüzde 30 gibi kayıt dışı gelirimiz varsa bu tarz durumlar oluşabilir mi?
YanıtlaSilEvet onun büyük etkisi var.
Sil"Hukukun üstünlüğü"...
YanıtlaSil"Hukukun üstünlüğü"...
deyip duruyoruz ama;
Her gün haber bültenlerinde gördüğümüz tutuklamalar, "hukuk" adı altında yapılıyor!
"Hukuk"un içi boşaltıldığına göre, hangi "hukukun üstünlüğü"nden bahsediyoruz?!
Burada çelişki yok mu?!
Bu ülke "hukuk"u bozduğuna göre, kim düzeltecek?!
Uzaydan birilerinin gelip, Türkiye'deki "hukuk"u düzeltmesini mi bekliyoruz?!
Hukukun üstünlüğü demek hukuk adına davranmak demek değildir. Hukuk kurallarının herkes, en yukarıdan en aşağıya kadar herkese eşit ve tarafsız uygulanması demektir. O nedenle hukuk adına yapılanların hiçbiri hukuka uygun değil.
SilKimin düzelteceğini bilemem ama bizlerin yapması gereken şey ortada bir yanlışlığın olduğunu sürekli vurgulamaktır.
Peki hocam dovizi baskilamaya veya lirayi desteklemeye devam edecekler mi gelecek yillarda? Suanki duzenin boyle olmasinin sebebi nedir? O sebep her neyse gelecekte devam edecek mi?
YanıtlaSilFaiz yüksek kaldığı sürece döviz gelir, döviz geldiği sürece de kur sabit kalır ve düzen devam eder gider.
Sil