Para Arzı ile Enflasyon İlişkisi

Parasalcı (monetarist) iktisatçıların önderi kabul edilen Milton Friedman’ın ünlü bir sözü var: “Enflasyon, her zaman ve her yerde parasal bir olgudur.” Enflasyon olgusunun parasal nedenlerden doğduğunu ifadeden öte bu olgunun parasal bir yaklaşımla çözülmesi gerektiğini de işaret eden bu yaklaşımın önce ABD’de sonra da Avrupa’da benimsenmesiyle birlikte, 1970’lerin ortalarına kadar geçerli olan Keynesyen maliye politikasının yerini yavaş yavaş para politikası aldı. İlk zamanlarda para politikası, piyasadaki para miktarını, enflasyon oranıyla paralel artırmak suretiyle enflasyonu denetleme yaklaşımı olarak uygulandı. Fed başta olmak üzere çoğu merkez bankası para arzının artışını bu yolla kısıtlamaya yöneldi. 1990’larda bu kez enflasyon hedeflemesi yaklaşımına geçildi ve enflasyon için yılsonu hedefi açıklanarak para politikası o hedefi yakalayacak şekilde ayarlanmaya başlandı. Para politikasının en etkili aracı faiz politikası olduğu için merkez bankaları enflasyon yükselirken faizi ondan hızlı yükselterek, enflasyon düşerken faizi ondan yavaş düşürerek hedefi yakalama yolunu izlediler.

Para arzı ile enflasyon ilişkisi Friedman’ın dediği gibi önemli bir ilişkidir. Normal koşullarda para arzı artışı büyüme oranı ile enflasyon oranı toplamı kadar olduğunda piyasada likiditeyi dengeli düzeyde tutarken enflasyon üzerinde de olumsuz etki yaratmaz. Para arzı, enflasyon ve büyüme oranı toplamından hızlı artarsa enflasyonun düşüşünü yavaşlatabilir. Ne var ki işin başında enflasyon ve büyüme oranı tahminlerine göre hareket edildiği için söz konusu tahminler tutmaz ve para arzındaki artış yüksek kalırsa enflasyonu, düşük kalırsa ekonomik daralmayı beslemek gibi bir sonuca yol açabilir. O nedenle başlangıçta belirlenen enflasyon hedefi tutarlı olmalıdır.

Para arzı (M2) ile hedeflenen enflasyon (πT) ve büyüme oranı (g) arasındaki ilişki üç şekilde karşımıza çıkabilir (d artışı gösteriyor, dM’ para arzındaki artış anlamına geliyor):

            dM2 = πT + g

Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme oranına eşit demektir ki bu durumda para arzının enflasyon yaratıcı etkisi görülmez.

            dM2 < πT + g

Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme oranından daha düşük demektir ki bu durumda para arzı, enflasyonda düşüş etkisi yaratır.

            dM2 > πT + g

Burada para arzındaki artış hedeflenen enflasyon oranı ve beklenen büyüme oranından daha yüksek demektir ki bu durumda para arzı, enflasyonda artış etkisi yaratır. 

Türkiye, uzunca sayılacak bir süreden beri enflasyon hedeflemesi uyguluyor. Bizde yıllık enflasyon hedefi Hükümet ve Merkez Bankası tarafından ortaklaşa belirleniyor. 2012 yılından beri hep yüzde 5 olarak açıklanan hedef 2025 yılı için de yüzde 5 olarak belirlendi ve yıl içinde değiştirilmedi.[i]

Aşağıdaki tabloda 2025 yılında para arzı, enflasyon ve büyüme oranlarındaki gelişmeler aylar itibarıyla gösteriliyor. Tablodaki harflerin anlamı ve verilerin açıklaması şöyle:[ii] M2 = Para arzı artışı (birikimli), πT = Hedeflenen enflasyon oranı (birikimli), π = Gerçekleşen enflasyon oranı birikimli), g =  Büyüme oranı (yıllık yüzde 4 tahmin edilen büyüme oranının aylara uyarlanmasıyla ortaya çıkan oranlar, birikimli. Verilerden enflasyon TÜİK sitesinden, M2 para arzı TCMB sitesinden alınmış, yıllık büyüme tarafımızdan yıllık yüzde 3,9 tahmin edilerek aylara paylaştırılmıştır)

Şimdi bu tablonun sondan bir önceki sütununu bir grafiğe dönüştürelim:

Bu grafik bize Merkez Bankasınca ilk on ayda artırılan para arzının (M2), hedeflenen enflasyon oranıyla (yüzde 5) beklenen büyüme oranı (yüzde 3,9) toplamından (πT + g) aylar itibarıyla ne kadar saptığını gösteriyor.

Tablonun son sütununu da ayrı bir grafiğe dönüştürelim:

Bu grafik de bize Merkez Bankasınca ilk on ayda artırılan para arzının (M2), gerçekleşen enflasyon oranıyla büyüme oranı toplamını (π+g) son sekiz ayda ne kadar aştığını gösteriyor.

Özetle söylemek gerekirse Merkez Bankası’nın para arzında yaptığı artışlar bırakın hedef alınan yüzde 5’lik orandan sapmayı, gerçekleşen enflasyon ve büyüme oranı toplamının da üzerinde seyretmiş bulunuyor.

Bütün bu açıklamalardan çıkan sonuç son derecede nettir: Ya hedeflenen enflasyon gerçekçi değildir ya da uygulanan para politikası o hedefi yakalamaya yarayacak bir politika değildir.

Böyle bir durumda dezenflasyon uygulamasının başarılı olmasını beklemek iyimserlikten de öte bir beklenti olur. 



[i] ttps://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Fiyat+Istikrari+ve+Enflasyon/Enflasyonun+Hedefleri 

[ii] Burada bu harflerin kullanılması uluslararası notasyona uygun olmasını sağlamak amacı gütmektedir.

Yorumlar

  1. Emeğinize sağlık Hocam. Tablodaki 6. sütunun başlığındaki "r" harfi, "g" olmalı sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim. Yazıyı ilk kaleme aldığımda büyüme oranı için r harfi kullandım. Sonra uluslararası yazılarda daha çok g harfi kullanıldığını görünce g ile değiştirdim, oradakini değiştirmeyi atlamışım. 🙏

      Sil
  2. Kaleminize, bilginze sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  3. Seçimi kazanmak için bir yol tercih edildi tasarufu bozma harçamaya teşvik...dozu kaçtı .servet transferi oldu.raydan çıkan treni durdurmak için önce kkm sonra cary treyd cok yüksek maliyetler ödendi.maliye politikası olmadan para politikasıyla vatandaşa yıklan vergi yükyle vs düzelecek gibi görünmüyor.mesele şu galiba sayın hocam..ekonominin düzlüğe çıkması için gerekenler hükümetin ikbaline hükümetin ikbabali için gerekenler
    ekonominin ikbaline çok büyük oranda zıt..şeyler bence daha kötü bi enflasyon durgunluk aynı anda yaşanırken işşizlik ve toplumsal çürüme derinleşecek:(

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İkinci Varlık Vergisi Faciasına Doğru

Fed Faizi İndirirse Ne Olur?

II. Abdülhamid ve Osmanlı Maliyesinin İflası