Yalan Dünya


Yalan söylemek kötü bir şeydir. Daha kötüsü insanın kendi kendine yalan söylemesidir. Daha da kötüsü insanın kendi söylediği yalana kendisini inandırmasıdır.

Sovyet sisteminin yıkılışından sonra ve özellikle de 2000’lerin başından itibaren kapitalist sistem kendi kendine yalan söylemeye ve bu yalanlara inanmaya başladı. Oysa benzer yalanları Sovyet sisteminin uydurduğu ve kendisini inandırdığı söylenirdi hep. Denirdi ki aslında Rusya’nın ya da Polonya’nın GSYH’sı o kadar yüksek değil ama bunlar bir takım hayali hesaplamalarla sayıları şişirip kendilerini refah içinde göstermeye çalışıyorlar. Sonra Sovyet sistemi çöktü ve sayıların gerçekleri yansıtmadığı, aslında o sayıların söylediği bir refah düzeyinin o toplumlarda olmadığı anlaşıldı.

1990’lardan itibaren kapitalizm tek başına kaldı. 2000’lerden itibaren de kapitalist sistemi yönetenler bu yalnızlığı daha fazla hissetmeye ve denetim dışı kaldıklarını düşünmeye başladılar. Elbette ki denetimi yapan sosyalist ekonominin yetkilileri değildi. Ama halkın denetimi daha çok sistemler arası karşılaştırmalar yoluyla olurdu. Sovyet sisteminin çöküşüyle birlikte karşılaştırmalar hep aynı sistem içindeki ekonomiler arasında yapılır hale geldi.  

2000’ler, kapitalizmin, sanayi devrimi sırasındaki vahşi doğasına geri dönüş dönemidir. Bu dönüşü haklı gösterebilmek için sistemin daha hızlı ve adil büyüdüğünü pazarlamak gerekiyordu. Dünyanın GSYH’sı 1990’da 22, 2000’de 32 trilyon dolar iken 2012’de 72 trilyon dolar oluyor. Ne oldu da son 12 yılda dünya GSYH’sı yüzde 125 arttı? Türkiye’nin GSYH’sı 1990 yılında 202 milyar dolar, 2000 yılında 266 milyar dolar iken 2012 yılında 818 milyar dolara çıkıyor. 1990’dan 2000 yılına kadar yüzde 32 büyüyen GSYH ne oldu da 2000’den 2012’ye kadar yüzde 207 arttı?

Ülkelerin GSYH’ları kendi paraları cinsinden ve cari fiyatlar, yani o yıl piyasada geçerli olan fiyatlar, üzerinden hesaplanır. Dolayısıyla içinde enflasyon taşır. Doğrusu, bulunan bu GSYH değerini enflasyondan arındırarak, yani deflate ederek, hesaplamayı yeniden yapmaktır. Oysa bu böyle yapılmak yerine cari fiyatlarla bulunan GSYH, yıllık ortalama dolar kuruna bölünerek dolar cinsinden GSYH hesaplanıyor. Bu durumda dolar cinsinden açıklanan GSYH, enflasyon kadar şişirilmiş oluyor.

Bu hesaplama herkesin işine geliyor. Ülke daha zengin, kişi başına gelir ve dolayısıyla kişisel refah olduğundan daha yüksek görünüyor. Buna ek olarak GSYH’ya oranlanarak bulunan değerler de daha olumlu görünüyor. Örneğin borç stokunu (ağırlığı dış borç olduğu ve doğrudan dolarla hesaplandığı için) GSYH’ya bölünce daha düşük bir oran çıkıyor. Ya da cari açığı GSYH’ya bölünce sorun olduğundan küçük görünüyor. Böyle olunca siyasetçiler başarılı, ekonomi güçlü, borçlanma imkanları yüksek, bütçe açığı  ve cari açık düşük görünüyor. Bir çeşit yalan dünya.

Yüksek GSYH, geçtiğimiz 10 – 15 yılda ülkelerin daha kolay, daha düşük maliyetle ve daha uzun vadeli borçlanmasını sağladı. Aslında işin anahtarı da burada saklı bulunuyor. Rahat borçlanma siyasetçinin yüksek vergi alarak oy kaybına uğramasını önlüyor ama kamu maliyesinin de disiplinini bozuyor. Kapitalist dünyada borç stoklarının rekor düzeylere çıkmasının nedenlerinden birisi budur.  

Dünya bugün 72 trilyon dolar üreten bir dünya değildir. Ama öyle gösteriliyor. Olmayan bir refah artışı pazarlanıyor. Ve ne yazık ki bu olmayan refah artışı insanların olduğundan daha iyi konumda olduğunu düşünmesine ve davranışlarını ona göre biçimlendirmesine yol açıyor. Bu yalan dünya sağlam kamu maliyesinin yerine borçlanmayı, cari açık vererek onu finanse etmeye çalışmayı bu yolla da daha yüksek bir refahı sağlamaya neden oluyor. Bu yöntemler kısa vadede iyi görünse de uzun vadede sürdürülebilir değil. Bu yöntemlerle yaratılan yalan dünyanın sürdürülebilir olmadığını 2001 krizi bize, küresel kriz de bütün dünyaya gösterdi. Ama hala aynı yalanlara devam ediyoruz. Bu yalana devam ediyor olmamız bana krizden kurtulamayacağımız izlenimi veriyor.  

Kapitalist sistemin yöneticileri başkalarını ve asıl önemlisi kendilerini kandırmaktan vazgeçerse sistem, kriz üretmekten kurtulabilir.         

Yorumlar

  1. bir solukta okudum. tesekkurler

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel yazı olmuş hocam. Bana ekonominin yanında hayatını illüzyonlar ve yalanlarla devam ettiren tanıdıkları da hatırlattı. Ömrümüz vefa ederse gördüğümüz sonuçlar vicdanlarımızı ve aklımızı sızlatmaz inşaallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de öyle olmamasını umarım. Teşekkürler.

      Sil
  3. " İnsanlık son on yılda hep birlikte kendisini aldatmaya karar vermiş ve sanal büyümeyle reel büyümeyi birbirine katarak konuyu böyle sunmayı tercih etmiştir. Bu, gelişme yolundaki ekonomilerin hızla büyüdüğü ve gelişmişlerle arayı kapattıkları gibi bir sanal durum yaratarak gelişme yolundaki ekonomilerin siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor. " Mahfi EĞİLMEZ. 03.04.2012 tarihli yazınızdan. Bu yazıya ek olarak tekrar o güne ait yazınıza bakılıp hesaplama yöntemleri gibi detaylarda gözden geçirilebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazı o sözünü ettiğiniz yazımın tamamlayıcısı. Hatırlatma için teşekkürler.

      Sil
  4. Her şeyde olduğu gibi bu sistemde gelişmesini tamamladı ve çöküşe hazırlanıyor. Yaşadığımız bu dönem çöküşü hızlandıracak. Büyük acılardan sonra yeniden yapılanmaya gidilecek. Malesef bizim hayatımızın bir kısmıda bu döneme denk gelecek. Yine en büyük zararı bu düzende en az nemalanan düşük ve orta gelirliler görecek. Büyük savaşlar olacak dünya düzeni yeniden kurulacak.
    Evet, bunlar kehanet ama, her büyük savaşın ana nedeni kıt kaynakların paylaşımı değil mi?
    Hep ABD, Avrupa veya zengin Arap dünyası bu pastayı paylaşacak değil ya.. Başkalarıda nemalanmak isteyecek. Ama güçlüler buna karşı çıkacak. Hocamın anlattığı gibi yalanlarla ve şişme balonlarla sahte refah rakamları yaratacaklar sonrada kartopu gibi kendiler altında ezilecekler.... Sonrası, söylediğim gibi sefalet olacak hepimiz için...

    YanıtlaSil
  5. yalanların sonuna geldik mi,hocam?

    YanıtlaSil
  6. Tweeter Universitesindeki gönüllü eğitmenliğiniz için teşekkürler hocam...Sayenizde bu halk, kontrolsüz kapitalizmin maskesi liberalizmin ürünü olan ''Sanal Ticaret''in nemenem bir şey olduğunu adım adım öğrenecek...

    YanıtlaSil
  7. Teşekkürler hocam, çok güzel yazmışsınız.

    YanıtlaSil
  8. Sayın hocam;

    Anlattığınız konu Hitler'in para basmak amacıyla tüm zenginlere yetki vermesi gibi birşey, geçmişten farkı şimdi karşılıksız parayı ihtiraslı iktidarlar basıyor.
    Bu gidişat sonunda çok yalan söyleyenin az yalan söyleyene veya yalan söylemeyene savaş açacağı bir duruma doğru gidiyor gibi geldi bana. Bu iş bir yerde çıkmaza girer,eninde sonunda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes aynı yalanı söylüyor, kimi çok kimi az. Mesela Brezilya'da yalan büyük, Arjantin'de az. Brezilya sayılar ve göstergeler açısından çok daha iyi görünüyor ama sokaktaki görüntü Arjantin'de daha iyi.

      Sil
  9. 1000 liralık sabun için; borcu,kredisi, nakiti, kaldıracı vs..dahil ödenen para 1 000 000 lira olursa..tabiki o sabunun yarısı eridiğinde, piyasadaki sabuna oynanan para 500 000 zarar ediyor..Ancak bunun karşına gelen sabunun eriyeceğine oynanan 10 kaldıraçlı 1000 000 Tl ise 10 milyon oluyor..BU yolla dünyadaki gerçek değerler erirken (şirketler batarken, insanlar işsiz kalırken, evlerinin değerleri yarıya inerken) zarara oynayan pozisyonların tarafı hiçe yaptıkları yatırımdan inanılmaz kaldıraçlı karlar yazıyorlar..Sonra bu parayla gidip altın, petrol, bakır, çiflik, ucuz şirket alıyorlar..ve adeta internet oyunlarından kazandıkları sanal fişleri gerçek birer varlığa dönüştürüyorlar.. Bu arada FED ECB de bunların sanal paralarını para basarak legalize ediyor..Benim gördüğüm bu..Yani müthiş bir gangsterle karşı karşıyayız kanımca..Al Capone Ver Capone dünya bayaa bi soyuluyor..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu olay düzeltilemezse, ki o yönde henüz güçlü bir irade yok, sistem kriz yaşamaya devam eder.

      Sil
  10. hocam bunları yetkili ve etkili olduğunuzda dile getirseydiniz ya hatırlıyorumda a.s.akad,d.gökçe ve siz bu ilizyonları niye pompaladınız tv lerde sizlerinde payı var halkın sömürülmesin hoşunuza gitmedi değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dogru soyluyorsun arkadasım kamuda calısırken herkes susuyor bağmsız olunca herkes konusuyor

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  11. Mahfi Bey(Hocam)daha yazmıştım.Yazılarına son bir aydır vakıfım ve zaten ekonomik yapının iyi olmadığı rakamların tabana doğru yansımadığını belirtmiştiniz.Buraya yorum yapan Ekonomist arkadaşlar ve benim gibi twitter öğrencileriniz de aynı şeyi söylüyordu. Ama son iki yazınız taş gibi oturdu:)Herhalde Dünya(insanlar) yeniden şekillenme isteyecek ve ben olabilecek bir şekillenme şeklini pek tahmin etmek istemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçeklerin kabulü zor olacak. Birden GSYH'lar üçte bire düşerken borç yükleri, bütçe açıkları, cari açıklar oran olarak yükselecek.

      Sil
  12. Sayin hocam
    bu kadar yalanin icinde,dogruyu yapmak, dezavantaj mi oluyor da,dogrularin degeri kalmiyor ?
    duzmece,yalan hesaplardan, dogru hesaplara gecmek sanirim kisa vadede siyasilerin isine gelmiyor, 10 yillik iktidarlik sanirim kisa vade oluyor.
    malesef gecmiste yalan dolanla kisa vadelerde ulkemizi yonetenlerin hala yalanlarini ortaya dokemedik.
    ben isterim ki , bize oyle basit matematiksel bilgiler verin ki , yalan dunya sevdalilari karsimiza cikinca suratlarina vuralim . bu bilgiler , tabii ki onlarin anlama duzeyine de uygun olmali.
    tesekkurler, sagliklar, basarilar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler benden. Bu yalan bize ait ya da bizim keşfimiz değil. Biz de bunu dünyadan öğrendik. Ve asıl olarak 2000'lerden sonra boyutları arttı.

      Sil
  13. mahfi hocam selamlar

    Kanımca bu konu insanoğlunun yaradılışı ve karekteriyle alakalı . Çok iyi biliyorsunuz ekonominin temel tanımı "kıt kaynakların sonsuz ihtiyaçları karşılamasıdır " İnsanların ihtiyaçları arasında benmerkezcilik , hırs, ihtiras, nefis gibi kavramlar yer aldıkça güçlü
    zayıfı hep ezecek ve ezilene hep bulunduğu durumu "refah içinde" hissettirecek bir sanal ekonomi oluşturacaktır diye düşünüyorum .

    YanıtlaSil
  14. Hocam böyle bir paylaşım ortamı yarattığınız için öncelikle teşekkürler.
    - Yalan öyle bir huydur ki hem alışkanlık yapar,hem de sonuçlarını tahmin etme imkanı yoktur.Yani sonuçları söyleyen önce kontrol edebileceğini düşürken,olay kontrolden çıkar
    - Son ''on yıldaki yalanlar''ın bizi buraya getirdiğine katılmıyorum.Kapitalizm hepten yalan söyledi insanlara.Yalan söyleyenler ilk maddede söylediğim kısır döngüye girdi,yalanı dinliyenler ise hep inanıp gerçekleri görüp dile getiremedi.
    - Geldiğimiz noktada en kötü durum,insanlığın hiç böyle bir deneyimi ve aksiyon planı yok.
    - Devletler hükümetlere teslim olmuş durumda.Hükümetler ise birer kapitalist şirket gibi yönetilir halde.Ve en kötüsü toplum''refleks''lerini kaybetmiş durumda.Buna daha önce size verdiğim bir örnek tekrarı vermek istiyorum....HSBC Bank tüm dünyadaki faaliyetlerinden elde ettiği 2011 yılı 6 aylık karını açıkladığında USD 11 Milyar kar açıkladı.Beklentisinin altında kalan kar rakamı nedeniyle dünyadaki çalışanları içinde 30.000 kişinin işine son vereceğini açıkladı...Asıl şaşırdığım şey işte bu anda başlıyor.Bundan yıllar önce bu karara devletlerin bürokrasi kademeleri,hükümetler,ve sivil toplum kuruluşları ve toplum bireyleri refleks gösterirdi...Sen benim halkım üzerinden para kazanacaksın,kar elde edeceksin,ve utanmadan bunu beğenmeyip,ulusal istihdamımı baltalayacaksın...YOOOKKK öyle yağma derdi hepsi birden.Ve kapılarından içeri girilmezdi...Şimdi peki...SESSİZLİK....
    - Hocam paylaşım ortamınızı ciddi çözüm önerilerinin de paylaşıldığı bir düşün dünyasına çevirmenizi dilerim.Çözüm yine insan beyninden çıkacaktır.Yalansız beyinlerden...

    YanıtlaSil
  15. 1- Bir ülkenin dış borcunun diğerinin alacağı olduğu, cari açığının diğerinin fazlası olduğu genel konuşurken kaynıyor.
    2- 2000'lerden sonra, dünyaya Çin'in ucuz emeğinin aktarılmasının dünya GSH sına katkısı dikkate alınmıyor. (ABD-Çin büyüklükleri karşılaştırılabilir.)
    3- Teknolojik gelişmelerin maliyetleri düşürmesi unutuluyor.

    Ülkemizdeki ise Hurma sorunudur. Dış borc(özel,kamu farketmez)/cari acık ile mal bolluğu yaratıp, düşük enflasyon-büyük tüketim yaşamamızdır. kıssası "Hurmalar Tırmalar".

    YanıtlaSil
  16. Ekonomik konuları yalın bir dille anlatmanızın çok faydalı olduğunu düşündüğümü bilmenizi isterim. Teşekkür ederim.

    Önemli bir konuya değinmişsiniz lakin, bir tamamlayıcı yazının elzem olduğu kanaatindeyim.

    Yazınızda sözü geçen hesapları ne siz ne de ben yapıyoruz.

    Bu yalanların sizin ve benim gelirlerimizi arttırmadığını da biliyoruz.

    Hatta küresel krizin başat sebebinin, ortalama insanın gelir seviyesinin azalması olduğuna inanıyorum.

    Peki Mahfi Hocam; marjinal faydalananları, örneğin siyasileri ayrı tutarak soruyorum: Bu yalan dünya kime ve nasıl yarıyor?

    Arısız Bal Ekenomisi gibi mi?

    Arcılar, bilinen en sosyal demokrat üreticilerdir. Arıcılıkta koloninin ihtiyacı olan 8-10 çerçeve bal üretilip ikinci kat kovan çıkılmadan, kovandan bal alınmaz. Hatta verimi arttırmak için bahara yakın koloni, şurup ya da kek ile beslenmeye başlar. Aksi takdirde sezon iyi değerlendirilememiş olur. Kovandan bal alınmaz dedim ya, bunun bir istisnası vardır: Ayılar! Onlar ne kovan düşünür ne de koloni, tarumar ederler.

    Bir de mısır şurubundan sahte bal üreten madrabazlar var tabii. Tonlarca sahte balı piyasaya süren madrabazlar piyasadaki balın sahte olduğundan şüphelenilmemesi için bal rekoltesinin olduğundan çok yüksek bilinmesini isterler.

    Madrabazların ne kovana ne arıya ihtiyaçları olmadığından, ayıların kovanlara dadanıp tarumar etmelerinden rahatsızlık duymazlar. Ancak rekoltenin sorgulanmasına sebep olacak bu tür haberin yayılmasını da istemezler.

    Bir yandan ayıların talanını gizlemeye çalışırken diğer yandan Hayrettin'in yaptığını yaparlar.

    Hatrettin kim mi?

    Bizim köylü. Geçimini arıcılıkla temin eder. Ancak bir gün paraya sıkışınca arılarını satar. Parayı yedikten sonra da komşularının ballarını çalıp satmaya başlar. Komşular ballarının çalındığını farkederler ama hırsızı bir türlü yakalayamazlar.

    Uzatmayalım içlerinden biri, bir vesile ile komşu kasabanın pazarına gittiğinde Hayrettin'i bal satarken görür. Hayrettin de onu görüp bozuntuya vermez. Köylüsü gözden kaybolur kaybolmaz Hayrettin eve koşar. Kovanlarının içine yaban arılarını doldurup beklemeye başlar.

    Köylüler kapıya dayanıp, "Hayrettin malum bizim ballar çalınıyor. Seni de pazarda bal satarken görmüşler." deyince Hayrettin onları kovanların yanına götürür. Kovanlara yaklaşınca bir arı vızıltısı sormayın gitsin.

    Köylüler özür dileyip uzaklaşırken Hayrettin hem kovanları okşar hem de mırıldanır: "Siz vızılayın balı benden!"

    Madrabazlar, ayılar ve Hayrettin; bu arısız bal ekonomisinin kahramanlarıdır. Arsız Bal Ekonomisi de hırsızların madrabazların ve ayıların ekonomisidir.

    Duyduğuma göre bu aralar kovanların parçalanıp, arıların telef olduğu konuşulur olmuş. İşin kokusu çıkmadan herkes, elindeki mısır şurubunu gerçek balla değiştirmeye çalışıyormuş.

    Yorum yazacaktım fabl oldu galiba. Olsun. Koca koca ekonomistlerin, merkez bankalarının, derecelendirme kuruluşlarının masal anlattığı düşünülürse; benim gibiler karagöz oynatsa yeridir.

    Sağlıkla kalın. Tekrar teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlattığınız bu öykü neredeyse bire bir ekonomideki son on yılın özetidir. Bu öykjüyü paylaştığınız için çok teşekkürler.

      Sil
  17. hocam sizin gibi çalışkan ve arzulu iktisatçılara ihtiyacımız var. teşekkürler.

    YanıtlaSil
  18. Ekonominin buyume ve tuketim uzerine kurulmus olmasinda da temel bir sorun yok mu . Bu dunya her alanda boyle bir somuruyu daha ne kadar kaldirabilir diye kendime sormadan edemiyorum zavalli dunyanin kit kaynaklari bizim bu ipe sapa gelmez yasam seklimizi kaldiramadigi noktada sanirim tabiyat ana devreye girip canimizi okuyacak .

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı