Türkiye'nin Eylül 2014 İşsizlik Şeması
Eylül 2014 itibariyle Türkiye’nin işsizlik şeması aşağıda sunuluyor:
Eylül 2014 İtibariyle
Oranlar:
İşsizlik Oranı = (İşsizler / İşgücü) x 100 = (3.064bin / 29.233 bin) x 100 = % 10,5
Tarım Dışı İşsizlik Oranı = % 12,7
Mevsim ve Takvim Etkisinden Arındırılmış İşsizlik Oranı = % 10,7
Genç Nüfusta (13 – 25 Yaş Grubu)
İşsizlik Oranı = % 19,1
Yorum: İşsizlik
hızla artıyor. Eylül 2014’de 2011 yılı Şubat ayından bu yana en yüksek işsizlik
oranı görüldü. Büyümenin, potansiyel büyüme oranı olan yüzde 5’in altına
düştüğü bir ortamda işsizlik oranının yükselmesi beklenen sonuçtur.
Açıklanan hiç bir rasyo gerçeği yansıtmadığı için üzerinden yorum yapmak da sağlıklı olmaz. Ancak oranları çarparsak felaketin boyutlarını belki tasavvur edebiliriz.
YanıtlaSilBen açıklanan resmi sayı ve oranları doğru kabul ederek yorumlamaya devam edeceğim.
SilMerhaba hocam, daha önce bu yazınızda: http://www.mahfiegilmez.com/2014/10/ekonominin-resmi-fal-ovp.html, son OVP hakkında görüşlerinizi yazmıştınız acaba daha önceki programlar hakkında da herhangi bir yazı yazdınız mı? burada aradım ama bulamadım da .
YanıtlaSilO kadar çok yazı oldu ki dönüp baktım ama yazmamışım.
SilHocam, siz nasıl bir iktisatçınız anlamadım gitti...
YanıtlaSilİşsizlik alıp başını gitti diye yazmışsınız ama,
Eee.. hem dolar, hem euro da alıp başını gitti...
Birşeyler yapsanıza hocam...
Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
Söz: İhsan Raif Hanım (1877-1926)
Müzik: Müzeyyen Senar
http://www.youtube.com/watch?v=_A3T8lRrXgg
Yapısal reform diye diye dilimizde tüy bitti.
Silİşssizlik verileri; oldum olası en güvenemediğim ve bazı noktalarda da mahalle maçlarındaki "Abanmak Yok !" tadında; istatistiklerin ayrışmasına/gözardı edilmesine izin veren acaip bir uygulama. Evet üniversitede okuduk, çalıştık, sorularımızın cevaplarını da aldık ancak hiç tatmin olamadık...
YanıtlaSilHerşeyden önce ankete dayalı olması belirli bir hata ve güven payı yaratıyor. Ancak bu anketlerin bir de yurdum insanına uygulanıyor olmasının elde edilen verilerin olması gerektiğinden çok çok daha fazla güven erezyonuna yol açtığı düşüncesindeyim.
Burada dikkat edilmesi gereken iki önemli kalem var.
Bunlardan bir tanesi girişte "Abanmak Yok!" olarak benzetmesini yaptığım "İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar" kalemi. Ders kitapları der ki; bu kalem çeşitli nedenlerle iş bulamayan ancak 2 hafta içinde işbaşına hazır olanlardan oluşur. Yani daha önce iş aradığı halde bulamayan, kendi vasıflarına uygun iş bulamayan vb... Kısaca iş bulma umudu olmayanlar bunlar. Her nekadar kalemin içinde başka sebeplerden dolayı iş aramayanlar olsa da bu bahsettiklerim düpedüz işsiz ve sayılarının da oldukça kayda değer olduğu kanaatini taşıyorum.
İkincisi ise "Kayıt dışı istihdam".
Her iki kalem de yapıları itibarıyla pay/paydayı etkileyerek; kayda değer bir işsizliğin gözden kaçmasına ya da işgücünün doğru hesaplanamamasına dolayısıyla da oranın hatalı çıkmasına oldukça elverişli bir ortam sunmaktadır.
Açıkçası bu iki kalem içerisinde yıllardırdır birikmiş bir gerilim ve stresin olduğu kanaatindeyim. Bunu dolaylı yollardan suç oranları, hanehalkı borçlanma verileri vb. kalemlerden gözlemliyoruz. Aslında hiçbirine gerek yok. Herhangi bir gün mesai saatleri içerisinde dışıraya çıkıp etrafımızı gözlemleyerek rahatlıkla verilerin pratiği yansıtmakta çok zorlandığı kanaatine rahatlıkla varabiliriz.
Benim düşüncem odur ki; verilerde gördüğümüzden çok daha vahim bir tablo, daha farklı bir değiş ile kucağımızda bir bomba bulma olasılığımız da gözardı edemeyeceğimiz kadar yüksektir.
Çok doğru. Ama veriler eksik de derlense eğer her ay aynı hata yapılıyorsa sonuç doğru çıkar: Yani trend yukarı doğru gidiyor.
SilHocam Kısa ve net bir yazı.teşekkürler. İşgücü piyasasındada yapısal sorunlar var ve tabiki bu sorunları çözmek bize göre değil. Büyüme bir çok sorunu örtüyordu sanırım, aslında örtme değilde belki büyürken birçok sorunu görmezden gelebilyoruz. şimdi ne olacak?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilEvet büyümenin büyüsü diyorum ben buna.
Hocam konuyla alakasız lakin sormam gerek. Rus rublesinin çöküşünden bahsediliyor, bu bizi ne yönde etkiler ?
YanıtlaSilBizi Rus turistlerin az gelmesi yönünde olumsuz etkiler
Sildoğalgazı, petrolü pahalı alacağımız yönünde etkiler, Rusya'ya ihraç edeceğimiz ürünlerin azalması yönünde de etkiler. Sonuçta petrolün düşmesi tek başına olumlu gibi görülürken zincirleme etki ile aynı kapıya çıkacaktır hatta daha büyük kaos yaratabilir bizim için.
Silhocam türkiye 2002 ile 2006 arasında örtük 2006dan sonra açık enflasyon hedeflemesi mi uygulamıştır? yoksa 2002 ile 2004 parasal hedefleme 2004den sonra enflasyon hedeflemesi 2006dan sonra ise resmi olarak enflasyon hedeflemesi mi uygulamıştır? yıllar tam olarak kaç kaç arası hocam?
YanıtlaSilTCMB 2002 - 2005 arası örtük enflasyon hedeflemesi, 2066 sonrasında ise açık enflasyon hedeflemesi uyguladı.
SilHocam,
YanıtlaSilBaşka ülkelerin tv kanallarını takip ettiğimde, ana haber bültenlerine göz gezdiriğimde, ve hatta birçok haber/tartışma programlarında, işsizlik konusu üzerine hararetle görüşlerini aktardıklarını izliyorum. Yani bu konu, onların nezdinde önemli bir yer tutuyor ki ciddi ciddi kafa yoruyorlar.
Niçin bizim ülkemizde işsizlik bir tür kusur gibi algılanıyor hocam?
Daha açık ifade etmem gerekirse,
Hani bir belediye otobüsüne engelli bir insan binmeye çalıştığında, ona yer açılır, oturtulur; ama hemen ardından otobüsün içi buz keser, hiç kimse birşey söylemez, varacağı yere gelene kadar susar. Ne zaman ki, o engelli insan otobüsten indi, veya yolcular otobüsten indi, işte o an normal konuşma düzenine geri dönerler.
Adeta: Niçin
"Yaa.. gördün mü.. yazık şu insancağıza, binbir türlü zahmetle bindi otobüse, hiçkimseyle de yüz göz olmadı, sonra indi gitti. Kimbilir günleri nasıl eçiyordur!..."
şeklinde muamele yapılıyor işsizlere?
Niçin hocam?
("İş var, iş beğendiremiyoruz..." sözüne hiç girmiyorum!)
Her toplumun kendine göre geliştirdiği bir takım adetler var. Bizde de olay böyle gelişmiş. Biraz kaderci felsefenin sonucu sanırım.
Silpiyasalar yavaş yavaş petrol fiyatlarındaki düşüşlerin bize yarardan çok zarar getireceğini anlamaya başladı:
YanıtlaSildiyelim ki Rusya'dan tanesi 1 dolardan 100 birim petrol alıyoruz. Rusya da bizden tanesi 1 dolardan 40 birim mal alıyor. dış ticaret açığımız 60 dolar.
petrol %20 düşüyor ve biz Rusya'dan tanesi 80 centten 100 birim petrol aldık ve 80 dolar ödedik. Ruslar da petrol gelirleri azalınca bizden 40 dolar değil 32 dolar mal almaya başladılar. ilk bakışta dış ticaret açığımız 60 dolardan 48 dolara düştüğü için olumlu bir durum olarak algılanıyor. ancak miktar bazında baktığımız zaman durum öyle olmayacak.
diyelim ki Rusya'ya sattığımız tanesi 1 dolar olan mal içinde 50 centlik petrol, ithal emtia ve bunlarla alakalı maliyet unsuru var. petrol ürünlerindeki yüksek vergiler ve bazı fiyat yapışkanlıkları nedeniyle %20'lik petrol fiyat düşüşü üreticiye %10 olarak yansıdı. bu durumda üretici 5 cent kadar maliyetini azaltacağı için malının fiyatını 95 cente indirebilir. ancak Ruslar bizden 32 dolarlık mal alıyor. 32 dolar / 95 cent = 33,7 birim mal eder. petrol fiyatı düşmeden öncekine kıyasla Ruslara %16 kadar daha az mal satmış olacağız.
sonuç olarak, Ruslardan aldığımız mal zorunlu mal kategorisinde olduğu için miktar bazında ithalatı azaltamıyoruz. ancak bizim sattığımız mal daha az zorunlu bir mal olduğu ve petrol fiyatlarındaki düşüşler üreticiye bire bir yansımadığı için miktar bazında ihracatımız azalıyor ve bu durum ekonomiyi daraltıcı etki yapabiliyor.
Evet sonuçta petrol fiyatı düşüşünün bir faturası var tabii. Herşey ilk göründüğü andaki kadar parlak değil.
SilHocam işsizlik kalemine öğrencilerin de dahil edilmesi gerekmiyor mu? Milyonlarca öğrenci neden okuyor ki sanki tabiki ilerde güzel bir meslek sahibi olmak istediği için...Peki ama mezun olanların kaçta kaçı istihdam ediliyor? Bu siyasi bir oyun değil de nedir? Teşekkürler hocam.
YanıtlaSilEğer iş aramış ve yine de iş bulamamışsa öğrenciler de işsizler arasına dahil ediliyor. İş aramamışsa kim nereden bilecek ki onun işsiz olduğunu.
SilHocam 2015 yılının en büyük meselesi ekonomi olacak göstergelere bakacak olursak. Hükümetin biraz daha teknokrat kimliklerden oluşması gerekirdi sn.babacanin başbakanlığında. Ama popülizm memlekette her zaman para ettiği için kimse aglamamali degilmi hocam
YanıtlaSilEkonomi, uygulanan geçici başarı politikalarına bağlıysa kim gelirse gelsin işler karışacak demektir. Biz yeni denizlere açılacak işleri yapmak yerine eldeki denizi bitirmeye çalışan modellerle gidiyoruz. Bu 1950 - 60 arasında da böyle oldu, 1970 - 80 arasında da, 1980 - 2000 arasında da böyle oldu. Sonra deniz bitiyor. Konu şahıslarla ilgili değil. Bir sistem sorunu.
SilHocam öncelikle size çok teşekkür etmek istiyorum .Bu alanlara yeni atılmış olan biz öğrencilere o kadar yararlı bilgiler veriyorsunuz ki...Yazılarınızı sürekli olarak takip ediyorum .Yazılarınızın her biri ayrı ayrı yol gösterici .Keşke siyasi liderler de sizin yazmış olduğunuz şu bilgilerin ışığında politikalar uygulasalar daha yaşanılabilir bir ülke olabilirdk belki..
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilBence sizlerin okuyup yararlanması daha iyi.
Hocam bugün tanık olduğumuz kurlardaki büyük oynaklığın temel nedeni nedir sizce?
YanıtlaSilBüyük ölçüde nedeni yılsonu nedeniyle pozisyon kapatmaya çalışan şirketlerin döviz talebindeki artış ve Erdoğan'ın AB'ye karşı demeci sonrasında kar realizasyonu yapıp çıkmaya çalışan yabancı yatırımcının döviz talebindeki artış.
SilTeşekkürler Hocam.
SilHocam ellerinize sağlık. Birkaç sorum olacak.
YanıtlaSil1)- petrol fiyatlarının düşmesi ve doğalgaz anlaşmasının cari açığa etkisi %kaç düzeyinde olur? Tahmini...
2)- konut balonunun oluşması için malum formül oluşmasına rağmen halen konut fiyatları artmakta. Bu balonun oluşması ne kadr süre alabilir? Lale krizinin yıllarca sürmüş olduğunu düşünürsek bu süreç 3-4 yılı daha bulabilir mi?
3- türkiyede abd'de yaşanan mortgage krizine benzer veriler ortaya çıkmakta. Şu an özellikle 70-150 bin tl bantında 3. Kredibil müşterilere krediler verilmekte. Bu kredilerin npl (sorunlu krediler)oranlarına etkisi yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Ancak türk hane halkının en sadık olduğu kredi tipinin konut kredisi olduğunu düşünürsek bu süreçten yara almadan çıkmamız olası mıdır?
4)-daha önce sıklıkla bahsettiğiniz kur savaşlarını bugün pek hissedememizin nedeni nedir? Yanılıyorsam af buyurun.
5)- daha önce yazdığınızı hatırlıyorum ancak bulamadım. İşsizlik oranı hesaplanırken, kadınlarla ilgili farklı bir durum olduğunu söylemiştiniz, ne olduğunu inanın net hatırlatamıyorum ancak ev hanımlarının bu işsizlik oranına dahil edilmediğini; eğer dahil edilse bizdeki işsizlik oranının daha da fazla olabileceğiydi sanırım.
Aslında işsizlik oranı hesaplaması bizim gibi ülkelerde hiç mantıklı değil. Açlık sınırının altında olan bir ailede evin hanımı potansiyel iş arayan olarak kabul edilmelii. Saçma gelebilir belki ama iş bulma kurumuna başvurmadığı sürece işsiz olarak sayılamıyor. Yoksa cevabı mı buldum:)) ya da yaklaştım mı:)
Teşekkürler...
Serdarke
Hocam merhaba ben iktisat ikinci sınıf öğrencisiyim. bir sorum olacaktı. Altın ons fiyatı düşmekte iken ülkemizde gram fiyatı hala yükselmekte bunun sebebi nedir?
YanıtlaSilÇünkü USD TL paritesi USD lehine arttı.
SilTesekkur ederim hocam yazilarinizi begeniyle okuyorum. Cok yararli bir site olmus
SilHocam iyi çalışmalar,
YanıtlaSilGeçtiğimiz hafta sonu yapılan Sayıştay Denetçi Yardımcılığı Sınavı'na katılan 225 adayın tatamı, sınavdakı kompozisyon kısmı için sizin makalelerinizi okumuştu. Ben de onlardan biriyim. Kime sorsam, aynı şeyi söyledi. Dahası, sınavda çıkan kompozisyon konusu da "orta gelir tuzağı" ile ilgili bir husustu. Yani blogunuzu takip edenler, gerçekçi argümanlarla dolu birer yazı yazdılar :)
Kendi adıma teşekkür ederim. Yazmaya devam edin, biz sizi okuyoruz.
Teşekkürler, başarılar
SilBence burada asıl acı olan işgücüne dahil olmayan 28 milyon kişi.. Yani yapısal reform gerekliliği yadsınamaz ancak bence kültürel reform da gerekli.. Bu ülkeye katkı sağlamayan 28 milyon kişi rahatsızlık duymuyorsa yapılabilecek pek bir şey kalmıyor..
YanıtlaSilÇok doğru.
SilGüzel ve aydınlatıcı bir şema.
YanıtlaSilEnflasyon rakamının inandırıcılığı ne kadarsa işsizlik rakamının da inandırıcılığı o kadar.
Bu iki parametre de çarpıtmaya çok açık.
Geçen sene Madrid'de gençlerin katıldığı bit gösteri düzenlenmişti.
Gençler işsizliği protesto ediyordu.
Bir genç kendisiyle röportaj yapan televizyona aynen şunları söyledi.
Master derecem var.
Yabancı dilim var.
2 yıllık iş tecrübem var.
Ama işsizim.
Ve İspanya'da gençler arasındaki işsizlik rakamı % 40.
Tıpkı enflasyon gibi açıklanan rakamın çok üzerinde.
Bu iki parametreye devletlerin istatistik kurumlarından farklı bakmak gerekiyor bence.
Mahfi hocamız da kabul ediyor bu rakamların gerçeğini yansıtmadığını ama tekrarlanan hataların doğruluğu yaklaşımı üzerinden değerlendirmeleri makül. ancak burada şöyle bir durum var; aynı hatalar aynı şekilde tekrarlanmıyor. rakamlarda yapılan bilinçli düzeltmeler tekrarlı hataları yok ediyor. evet bu istatistik değerlere temkinli yaklaşmak gerek. şu an gerçekçi oran %23 civarında ülkemizde.
Silülkede planlı programlı bir büyüme/yatırım planı vizyonu yok.
ithalata dayalı yatırım devam ediyor,ara malların ülkede üretimi sağlanmalı
planlı programlı eğitim/üniversite yerleştirilmesi yok.
eğitim kalitesi sorgulanır
teşvik programları var ama "corruption" veya çürümüşlük bu programların etkinliğini ne kadar sağlıyor?
kısacası işsizliği sanayi devriminden önce ve sonrası olarak ele almak/analiz etmek, nerede katma değer üretebiliriz ortaya dökmek gerekir, akademisyenlerimiz böyle bir çalışma yaptı mı bilemiyorum ancak kısa vadeli çözümlere sarılmak , herkes kendini kurtarsın, başının çaresine baksın demeye benzer.
veritas
Sayın hocam, genç nüfustaki işsizlik oranı bu kadar artmışken, sadece bir binadan ibaret yüzlerce üniversite açmak, diplomalı işsizler yaratmak ve daha garibi nüfus artışını sürekli teşvik etmenin gerekçesi ne olabilir? Daha çok işsiz yaratarak sosyal desteğe bağımlı insan sayısını artırmak ve böylece mevcut siyasal sitemin sürekliliğini sağlamak mı?
YanıtlaSilLise mezunu olup da işe başvurup iş bulamamışları üniversiteye alarak işsiz kalmalarını 4 - 5 yıl ertelemiş oluyorsunuz.
SilHocam Kayıt Dışı İstihdamın bu kadar az olduğuna inanmıyorum
YanıtlaSilBuradaki kayıt dışılığın sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanları kasdettiğine dikkat etmek gerek. Yani çalıştığı biliniyor ama sosyal güvenliği yok.
SilHocam,
YanıtlaSilPetrol fiyatlarındaki düşüş, Türkiye'de enflasyonu %0,5 düşürüyor,
Dolar/TL kurundaki yükseliş, Türkiye'de enflasyonu %1,37 yükseltiyor.
(Oranlar tahminidir, tam hesaplama değildir.)
Yukarıdaki bilgiler ne kadar doğru? Sizin fikriniz nedir hocam?
Benim bildiğim petrolde her 10 $'lık düşüş enflasyonu 0,5 puan düşürüyor, Dolardaki her yüzde 10'luk artış ise enflasyonu 1,5 puan artırıyor.
SilHocam, bu rakamlar elbette ki gerçeği yansıtmıyor ama şunu da göz önünde bulundurmak lazım: İşgücüne dahil olmaktan kaçan insanlar da var bu ülkede. Mesela ben mezun oldum ingilizce iktisat mezunuyum. Yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum ama zannedersem kütüğümden dolayı hiçbir global şirket yüzüme bakmadı, bir 6 ay geçtikten sonra askerlik sorun olmaya başlıyor zaten bu şirketler için, yani öyle çaresizce ders çalışmaya devam ediyorum. Şirketler global olsa da mentalite Türk işte son aşamada hep birileri önüme geçti, inanın daha iyi olduklarından değil, şirketlerde tanıdıkları olduğundan. Konuyu fazla dağıtmadan sadede geleyim. Mezunum, işsizim, devlet bana gel sen sigorta primi öde diyor, şaka gibi gerçekten. Öğrenim kredisi borcum yetmezmiş gibi bir de bu içerde birikiyor. Hastaneye gidince bakmıyorlar zaten önce git borcunu öde gel diyorlar. Bu primi ödememek için gittim açık öğretimden 2 yıllık bir bölüm aldım. İşgücüne dahil değilim yani ama dibine kadar işsizim. Şimdi bu haberlerde torpil ile bir yerelere gelen insanları görüyorum da onlar adına ben utanıyorum, yazık.
YanıtlaSildeğerli arkadaşım, "hayatını kazanmak" diye bir deyim vardır. en temel mecbur olduğumuz bir konudur bu. üniversite veya akademi ise "para kazanmak" için değil "gelişmek" için gidilen bir yerdir. yani bu böyleydi ilk bu amaçla var oldu "academia" lar.gel gör ki sistem üniversiteleri iş bulma-hayatını kazanma aracı olarak pazarladı. Oysa gerçek nedir?
Silmarket-pazar veya piyasa , alıcı ve satıcıların bir arada olduğu iş verenlerle(girişimci) ve işçilerin alış veriş yaptığı bir yerdir. İş veren yatırımcıdır veya sermayesiyle ve katma değeri ile birşeyler satmaya çalışan kişi veya gruptur.
Şimdi diyoruz ki iş yok, veya işsiz kalabiliyoruz, neden ?
piyasaya göre iş kurabilecek yapıda olan kişiler veya gruplar ortamın istikrarsızlığından mevcut sermayelerini kısa vadeli hazır ve hızlı kar getirebilecek araçlara yatırıyorlar ve bu da doğal olarak işsizliğe sebep oluyor
iş kurabilecek ya da girişimciliği destekleyecek,cesaretlendirecek banka/finans sistemi ve regülasyon yok. vergiler çok yüksek,faizler oynak.Kurlar kontrol dışı...
iş kurdurabilecek veya girişimcilik yaptırabilecek düzeyde eğitim ve ortam yok
tüm bunlar birleştiğinde ortada iş arzında azalma meydana geliyor fakat genç nüfusta da yığılma var. maalesef ülkemiz akdeniz-ortadoğu-avrupa üçgeninde sıkışmış durumda ve dezavantajlarından da hemen etkileniyor.
sana ve bize tavsiyem, hayatını kazanma meselesini üniversite eğitimine endekslemeyi bırakmak, bunun için her türlü legal alternatif yol ve yöntemleri çalışarak denemektir. üniversite belli bir düşünüş yöntemi ve kültürü kazandırır ama meslek,geçim kazandırmaz böyle bir dava ve iddası yoktur ama maalesef bu sistem bunu empoze etti. Hayatta ne zaman ve kimin işçi kimin işveren, kimin iş arayan kimin iş bulan oluşu sürekli değişkenlik gösterir.
umutlu olmanı ve epictetus'u incelemeni tavsiye ederim.
Hasan
Yanıtı beğendim doğrusu. Üniversite'nin görevi insanlara iş bulmak değil, doğru düşünmeyi ve analiz yapabilmeyi öğretmektir. Bunları öğrenmek insana daha kolay iş bulabilme olanağı sağlayabilir. Ama ne var ki bizdeki üniversitelerin çoğunda ne doğru düşünme ne de analiz yapabilme yeteneğini geliştirme öğretilmiyor.
SilBir kez daha hatırlatmak babında,
SilUmarım Mahfi Bey bu bilgileri tekrar dikkate alır ve sitesinin takipçilerine hatırlatır:
(Nisan 2014'teki yazı güncellenerek [16 Aralık 2014] aktarılıyor.)
Araştırma sahanıza girdiğini tahmin ediyorum. Fazla vaktinizi alacağını sanmıyorum;
En yakın zamanda:
"Genel Sağlık Sigortası (GSS) nedir, ne değildir? Özellikle gençler 'faiziyle birikmiş prim borcu' sorunu ile ilgili ne yapmalıdır?"
başlıklı kısa bir bilgilendirmeyi, duyuruyu blogunuza yazarsanız çok yararlı olacağı kanaatindeyim.
Yaz mevsiminin de yaklaşmasıyla bizim şirkete alınan yeni elemanlar son iki haftadır; muhasebe servisi, İK servisi, lise & üniversite öğrenci işleri birimi, muhtarlık ve askerlik şubesi beşgeni arasında adeta mekik dokuyor!
Bir kısmı daha işe siftah yapmadan "maaş bordrosu" alabilmek için muhasebe servisinde; bir kısmı öğrenci olduğunu ispatlamak için "öğrenci işleri" önünde; bir başka kısmı tezkeresini sisteme işlettirmek için askerlik şubesinde kuyruk oluşturuyor!
Hem bu elemanlardan duyduğum kadarıyla, hem internette yaptığım aramada: Toplumun çok büyük bir bölümünün bu "faiziyle birikmiş prim borcu" sorunu nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu İl/İlçe Şubeleri'nde neredeyse kavgaya varan olayların yaşanmaya başlandığı haberleri bir virüs gibi yayılıyor!
Yüzbinlerce kişinin evine "(SGK) Sosyal Güvenlik Kurumu İl/İlçe Şubeleri" tarafından gönderilmiş "tebligat zarfları" içinde yazan uyarı şu şekilde; zarfın ellerine ulaştığı günden başlayarak 1 ay içinde, en yakın SGK Şubesine giderek "gelir tespit raporu" için başvurmaları gerekiyor.
SGK Şube'deki GSS'den sorumlu memurlar size hangi yolu izlemeniz gerektiği ile ilgili,
"Gelir tespit raporu" almak için hangi belgeleri çıkarttırmanız gerektiği ile ilgili yönlendirmeyi yapıyor.
"Gelir tespit raporu"nda çıkan sonuçlara göre ise şu işlem yapılıyor:
Yapılan gelir tespitine göre kişide/hanede ortaya çıkan gelir miktarı; asgari ücret üzerinden değerlendirilerek hesaplanıyor:
Dönem I: Brüt asgari ücret (BAÜ): Ocak 2014 - Haziran 2014: 1071 TL
Dönem I: Net asgari ücret: Ocak 2014 - Haziran 2014: 846 TL
Dönem II: Brüt asgari ücret (BAÜ): Temmuz 2014 - Aralık 2014: 1134 TL
Dönem II: Net asgari ücret: Temmuz 2014 - Aralık 2014: 891 TL
>>>>>
>>>>>
SilTespit edilen aile içindeki toplam gelirin, kişi başına düşen aylık tutarı
Örnek:
SGK tarafından 4 kişilik bir ailenin aylık toplam gelir tespiti 4000 TL hesaplandı ise,
Evin kız çocuğu ve/veya erkek çocuğu GSS kapsamına göre (4000/4 = 1000 TL) şeklinde hesaplanıyor.
Aralık 2014 itibariyle, "Dönem II brüt asgari ücret: 1134 TL" yürürlükte olduğundan:
*** BRÜT ASGARİ ÜCRETİN 1/3'ÜNDEN (1134/3 = 377,99 TL'DEN) AZ İSE; PRİM BORCU YOK.
Yani: 0 TL ile 377,99 TL arasında ise
Tespit Edilen Gelir Seviyesi (veya "gelir tespit raporu"): "60 c-1" kapsamında
Aylık Prim Hesaplama Formülü: (1134/3x12/100) [BAÜ'den hesaplanıyor: (1134/3) TL'nin %12'si = 45,36 TL]
Aylık Prim Tutarı: 45,36 TL para devlet tarafından ödeniyor.
*** 378 TL İLE 1134 TL ARASINDA İSE:
Tespit Edilen Gelir Seviyesi (veya "gelir tespit raporu"): "60 g-1" kapsamında
Aylık Prim Hesaplama Formülü: (1134/3x12/100) [BAÜ'den hesaplanıyor: (1134/3) TL'nin %12'si = 45,36 TL]
Aylık Prim Tutarı: 45,36 TL parayı şahsın kendisi devlete ödeyecek.
*** 1134 TL İLE 2268 TL ARASINDA İSE:
Tespit Edilen Gelir Seviyesi (veya "gelir tespit raporu"): "60 g-2" kapsamında
Aylık Prim Hesaplama Formülü: (1134x12/100) [BAÜ'den hesaplanıyor: 1134 TL'nin %12'si = 136,08 TL]
Aylık Prim Tutarı: 136,08 TL parayı şahsın kendisi devlete ödeyecek.
*** 2268 TL'DEN FAZLA İSE:
Tespit Edilen Gelir Seviyesi (veya "gelir tespit raporu"): "60 g-3" kapsamında
Aylık Prim Hesaplama Formülü: (1134x2x12/100) [BAÜ'den hesaplanıyor: (1134x2) TL'nin %12'si = 272,16 TL]
Aylık Prim Tutarı: 272,16 TL parayı şahsın kendisi devlete ödeyecek.
(Not: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından "Brüt asgari ücretlendirmede" değişiklik yapıldığında, yukarıdaki prim tutarları da değişiklik gösteriyor.)
>>>>>
>>>>>
SilGelir tespitine girmek istemeyenler: Aile içindeki toplam gelirin kişi başına düşen aylık tutarı, asgari ücretin iki katından fazla olduğu kabul edilerek GSS tescil işlemi yapılacak.
Kısaca, devlet herkesi GSS kapsamına alabilmek için "gelir tespitine girmeye" mecbur bırakıyor. "Bu gelir tespitini yaptırmazsan, en yüksek fiyattan (yani 272,16 TL) üzerine bindiririm." uyarısını yapıyor!
Geliri düşük gösterip, primi daha az ödemek için düşünülen alengirli yollar da çoktan kapatılmış! Şahsın SGK'ya bizzat beyan ettiği bilgiler ile, devletin bilgisayar sisteminde daha önceden kayıtlı olan bilgiler karşılaştırılıyor. Yanlışlık/eksiklik/sahtekârlık var mı, yok mu; ortaya çıkıyor.
Gelir tespitini yaptırmayanlar, prim borcunu ödemeyi öteleyenler, sağlık ocağı/hastaneye vb. gittiklerinde: "GSS tescilinizi yaptırmadığınız için size hizmet sunamıyoruz; ayrıca eczanelerden ilaç almanız zorlaşabilir." benzeri cevaplar alıyor!
Trafik kazası, kalp krizi, doğum vb. acil durumlarda hastane kabul ediyor;
Normal hastalık hallerinde GSS tescili mecbur olduğu için, bu tescil yaptırılmadıysa hastayı kabul etmiyor!
* * *
Türkiye'deki GSS ile ABD'deki "The Affordable Care Act & Obamacare" aynı şey deyip duruyorlar ama bu karşılaştırma ne kadar doğru, sistemde açık var mı, yok mu; belli değil.
Ayrıca GSS'nin iyi olduğunu söyleyenlerin dayandıkları temel gerekçe şu: Türkiye'de haksız/adaletsiz yere "Yeşil Kart" sahibi kişi sayısı çok fazla. GSS'nin devreye girmesiyle "Yeşil Kart" sistemi içindeki adaletsizlik de son bulacak; herkes sosyal güvenlik hizmetlerinden "sadece emeğiyle" yararlanacak, diyorlar. Bu sözlerinde samimiler mi; tartışılır!
Yine elemanlardan duyuyorum; 1500 TL ile 4000 TL arasında "faiziyle birikmiş prim borcu" olanlar var!
Ve "gelir tespit raporu" için SGK Şubelerine başvurmadıkları müddetçe bu borç yükselecekmiş!
Aralık 2013'ten beri "borcun 'faiz' kısmı için af gelecek" haberleri yayılıyor;
Ama ortada hiçbir yumurta yok,
Milletin şahsi ödeme planlarını düzene sokacağı elle tutulur bir bilgi yok. SGK'nın faizi sileceği ama anaparayı mutlak surette toplayacağı şüphesi var!
Ekonomi nasıl hâlâ sis içindeyse, GSS faizli prim borcu da aynen öyle!
>>>>>
>>>>>
SilÖZELLİKLE 18 YAŞ ÜSTÜ, EĞİTİM/ÖĞRETİMİNİ TAMAMLAMIŞ, ASKERLİK SORUNUNU HALLETMİŞ, VE EN ÖNEMLİSİ "İŞSİZ" OLAN KİŞİLER:
YUKARIDA AKTARILDIĞI GİBİ "GELİR TESPİT RAPORU" İÇİN SGK ŞUBELERİNE BAŞVURMAZLARSA, BORÇ (YANİ "PRİM") FAİZİ İLE BİRLİKTE ARTIYOR!
HERHANGİ BİR (OLAĞAN) HASTALIK DURUMUNDA HASTANEYE, İLAÇ ALMAK İÇİN ECZANEYE GİTTİKLERİNDE VS.; GSS TESCİLİ YAPTIRMADIKLARI İÇİN KAPI YÜZLERİNE KAPANIYOR!
BU KİŞİLERİN SIRTINA;
"İŞSİZLİK" BAŞLIBAŞINA YETMEZMİŞ GİBİ, BİR DE BU "SEVE SEVE GSS" BİNİNCE,
YANİ PRİM BORÇLARINI TAKSİT TAKSİT ANA/BABA ÖDEMEK ZORUNDA KALDIĞINDAN,
ANA/BABALARINA EKSTRA YÜK OLDUKLARINDAN,
GECELERİ SESSİZ SESSİZ AĞLAMAKTAN GÖZLERİ KAN ÇANAĞI OLUYOR!
VE BU KİŞİLERİN BİRÇOĞU FİZİK ÖĞRETMENLİĞİ MEZUNU OLDUĞU HALDE, HALA ATANMAYI BEKLİYOR! VEYA DERSHANE KORİDORLARINDA SÖZLEŞMELİ POZİSYON YAKALAMAK İÇİN TERLER AKITIYOR! VEYA ALANIYLA HİÇBİR İLGİSİ OLMAYAN BİR SEKTÖRDE MUHASEBE ELEMANI OLARAK İSTİHDAM EDİLİYOR (NE ZAMAN ALANINA DÖNEBİLECEĞİNİ BİLEMEDEN!)
AMA ÇEVRESİ BU KİŞİNİN YÜZÜNE:
" PEH... HERİFE BAK; ÜNİVERSİTE BİTİRMİŞ AMA İŞ BULAMAMIŞ! SEN DE İŞ BULABİLECEĞİN BİR BÖLÜMDEN MEZUN OLSAYDIN YA! KERİZ MİSİN ?! "
DİYOR!
VE YUKARIDA HASAN İSİMLİ BİR ARKADAŞIMIZ "EPICTETUS"U (ve neredeyse diğer tüm "Stoacılar" da dahil! Uzak doğu öğretilerini saymıyorum bile!) DEFALARCA HATMETTİĞİM HALDE BANA, BİZE AKIL VERMEYE ÇALIŞIYOR!
BU SÖZ SADECE HASAN BEY'E DEĞİL, HERKESE GELSİN; BAKALIM BU SÖZÜ BİR YERDEN HATIRLAYACAK MISINIZ ?
" GÖRÜYORUM Kİ ÇARESİZLİĞİ TATMAMIŞSINIZ HAYATINIZDA " !
(Not: Amacım cinsiyet ayrımcılığı yapmak değil. Fakat bayanların durumunun erkeklere göre, GSS konusunda daha avantajlı olduğunu belirtmeliyim. Detaylı bilgiyi SGK şubelerine başvurarak öğrenebilirler.)
* * *
"Faiziyle birikmiş prim borcu"nuz var mı, yok mu; öğrenmek için resmi adres:
https://onlinetahsilat.sgk.gov.tr/WebTahsilat/index.jsf
Sorgu Türü: DİĞER ÖDEMELER
Sorgu Tipi: GSS PRİM
T.C. Kimlik No: aaaaaaaaaaaa
Güvenlik Kodu: aaaaaaaaaaaa
Mahfi Bey, biz avrupanın en ucuz doğalgazı ve elektriğini sağlıyormuşuz. Doğru mu acaba? Saygılar...
YanıtlaSilDoğru değil ama varsayalım ki doğru olsun. Avrupa'da kişi başına gelir ortalama 30 bin dolar bizde 10 bin dolar. Bu hesaba göre biz Avrupa'nın elektrik ve doğalgaza ödediği bedelin üçte birini ödemeliyiz ki kıyaslama bir anlam ifade edebilsin.
SilKayıt dışı istihdam sayısı bilinebiliyor ama hala kayıt dışı olarak kabul ediliyor çok enteresan bir durum
YanıtlaSilMerkez pankasi parasal genisleme yapsa issizlik duser mi? Piyasaya bol TL ciksa ekonomi canlanir esnaf siftah yapar is hacmi buyur ve issizlik dusmez mi? Nasil 90larda yuksek enflasyon vardi dusuk issizlik vardi bugunde %25 enflasyon hedeflesek issizlikte %5lerde olsa guzel olmaz mi? Esnafla konusuyorum bu enflasyon dusuklugu bize yaramadi diyor eski karlari is hacmini ozluyorlar. Zam olsun ama is de olsun mantigi hala aktif.
YanıtlaSilBu dediğiniz yaparsak 2000'ler boyunca elde edilmiş bütün kazanımlar yok olup gider.İş sadece enflasyonla bitmez bütçe açığı büyür, TL dış değer kaybetmeye devam eder.
SilHocam doların artışından kaynaklanan enflasyon talep bazlı enflasyon mudur, arz bazlı enflasyon mu?
YanıtlaSil3. Ç büyümesinde özel nihai tüketimin yani iç talebin katkısı sadece yüzde 0,2. Demek ki talepte bir değişme yok. Benzer durum 4. Ç de de devam ediyor. Demek ki talep artışından kaynaklanan bir enflasyon söz konusu değil. Çünkü
Siltalep artmamış. Buna karşılık enflasyon hala yüzde 9'larda olduğuna göre demek ki kur artışı arz yönlü bir enflasyon yaratıyor. Kura arttıkça ithal ürünlerin, hammaddenin, ara mallarının ve sermaye mallarının fiyatı artıyor. Bu da üretim maliyetini artırarak enflasyon yaratıyor.
Hocam merhaba.Benim sorum biraz alakasız olabilir ama merakımdan soruyorum.Sorumu da herhangi bir siyasi amaç ile sormuyorum.Yıllardır ülkemizin ekonomik açıdan büyüdüğü ve ileri ki zamanlarda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olacağı söyleniyor.Mesela Almanya nın bir ayakkabı markası var dünyadan belkide her 3 -4 insanın ayağında bu ayakkabıdan var.Almaya nın diğer markalarını hiç saymıyorum bile.şu an evimde güney kore ve japonyanın teknolojik markaları savaşıyor.Yani adamların para getirecek ürünü veya ürünleri var.Bizim üllkemizin benim bildiğim kadarıyla dünyada akla gelen bir ürünü yok.Kebap ve rakıyı saymazsak :) Ama diğer taraftan Her köşe başına bir AVM açılıyor.yani sürekli harcıyoruz.Cari açığımız ise sürekli artmakta ama hükümet bundan pek şikayetçi değil.Biz millet olarakta tembel bir milletiz,çalışmayı sevmeyiz.Sorum şu biz bu harcayacak paraları nereden buluyoruz. Teşekkür ederim..
YanıtlaSilHocam merhaba, öncelikle yazınız için teşekkür ediyorum, ders niteliğinde yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Size bir sorum olacak cevaplarsanız çok sevinirim.Üniversite hocalarımızdan birisinin TCMB enflasyon raporunu yorumlarken şu yorumu kafamı karıştırdı: "2014 ikinci çeyrekte merkez bankasının uyguladığı sıkı para politikası sonucu tüm vadelerde piyasa faiz oranları düşmüştür."
YanıtlaSilİlk etapta benim yorumum, sıkı para politikası uygulanıyorsa piyasa faiz oranları nasıl düşer? Geçmiş aylardaki IS-LM yazınız da bunun yanlış olduğunu göstermiyor mu?
Merkez bankasının ikinci çeyrekte ortalama fonlama faizinin düştüğünü görüyoruz ama bu bize "tüm vadede piyasa faizlerinin düştüğü" ifadesinin doğruluğuna kanıt olabilir mi ? Eğer sizde bu ifadenin yanlış olduğunu düşüyorsanız yanlışlığını ispat edecek bir piyasa faiz örneği belirtmenizi rica ediyorum.
Aydınlatınız lütfen hocam.
Saygılar sunuyorum.
Hocam, lütfen yanlış anlamayın.
YanıtlaSilBazen öyle bir hal oluyor ki sanki siz tek başınıza ve bir çırpıda sorunları çözüverecekmişsiniz gibi sorular soranlar, yorumlar yazanlar var... Onların hepsine hayıflanmıyorum ama sonuçta sizin de etten kemikten bir insan olduğunuzu anlayamıyorlar mı acaba?
Bütün bu yorumları değerlendirirken bazen kendinizi bir tür dert babası gibi hissettiğiniz oluyor mu?
Bu aksam fed'den nasıl bir karar çıkacak sizce Mahfi Bey,
YanıtlaSilSaygılar...
Mahfi Bey, şuraya not edeyim de, yazdıklarım yarın yaşanmaya başladığında 'sitemdeki ziyaretçiletden biri uyarmıştı' dersiniz.
YanıtlaSilİşsizlik, bu illeti iliklerine kadar yaşayanlar hariç, hiçkimsenin umrunda değil !!!
Anlaşılmadıysa üç kez daha yazayım:
İşsizlik, bu illeti iliklerine kadar yaşayanlar hariç, hiçkimsenin umrunda değil !!!
İşsizlik, bu illeti iliklerine kadar yaşayanlar hariç, hiçkimsenin umrunda değil !!!
İşsizlik, bu illeti iliklerine kadar yaşayanlar hariç, hiçkimsenin umrunda değil !!!
'Herkes, ilk önce kendini kurtaracak! Bu savaş sırasında ölenler umrumuzda değil, kalan sağlar bizimdir!' anlayışı hüküm sürüyor !!!
2015'in ikinci yarısından itibaren, bu ülkeyi daha önce hiç yaşamadığı protesto dalgaları bekliyor!
Temel sebep 'işsizlik' olacak! Ve bu protesto dalgalarının önünü kimse alamayacak !!!
Not: Ne dört parmakçıların tarafındayım, ne de fuat avnicilerin tarafındayım !!!
Sayılara ilizyon yaparak yine çoğunluğa iyi gidiyoruz diye yuttururlar.. Değişmeyen gerçekse iş bulamayan gençlerin hayattan ve devletten umudunu kesmesidir. Kriz dönemindeyse bir cinnet herşeyi çözer mantığı..
YanıtlaSilmahfi bey selamlar..
YanıtlaSil9.342 bin kayıt dışı olan çalışanlar
bu rakam nasıl hesaplanıyor !!!!
birde ; petrol fiyatları
bunu sadece arz/talep dengesine bağlamanız doğrumu
amerikanın rusyayı köşeye sıkıştırması
vede bunu suudileri kullanarak yapması daha önemli bir faktör olamazmı !!!
şimdiden teşekkür ederim
ahmet göksel.
Çalışan sayısı biliniyor, bunlarda sosyal güvenlik kaydı olanlar da biliniyor aradaki fark kayıt dışı olarak hesaplanıyor. (Buradaki kayıt dışılık çalıştığı halde kaydı olmayan anlamına gelmiyor. Çalıştığı halde bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı olmayan anlamına geliyor.)
SilBütün fiyatlarda olduğu gibi petrol fiyatlarında da arz ve talep çok etkili diye düşünüyorum. Başka etkenler de olabilir. Amerika mı Rusyayı köşeye sıkıştırdı yoksa Rusya attığı adımlarla mı kendini köşeye sıkıştırdı o konuda çok berrak değil düşüncem.