Kapitalizmin Sonu mu Geliyor?

Küresel sistemin itici gücü sermaye hareketlerinin serbestleşmesiydi
Küreselleşme, sermaye hareketlerinin bütün dünyada serbestleşmesine, sermaye hareketlerinin serbestliği de kapitalist sistemin son konjonktürel yükselişine yol açtı. Gelişmiş ülkelerde biriken fazla sermaye, sermaye akımlarının serbestleşmesi sonucunda gelişme yolundaki ülkelere aktı. Geçmişte gelişmiş ekonomilerden gelişme yolundaki ekonomilere bu çapta bir kaynak akışı yaşanmamıştı. Bu akımı tetikleyen iki gelişmeden birisi yukarıda değindiğim gibi sermaye hareketlerinin serbest kalmasıdır. İkincisi ise Sovyet blokunun dağılması sonucu bu ekonomilerin kapitalist sermayenin yeni pazarı haline gelmesidir.   

Aşağıdaki grafik çeşitli bölgelerdeki gelişme yolundaki ekonomilere 1980 – 2009 yılları arasında net sermaye akımlarındaki gelişmeyi gösteriyor (Kaynak: Atish R. Ghosh, Mahvash Saeed Quereshi, ‘What Drives Surges in Capital Flows’, 26 January 2012, Vox CEPR’s Policy Portal.)


Küreselleşme ve sermaye hareketlerinin serbest kalması sonrasında gelişme yolundaki ekonomilere doğru yaşanan sermaye akışkanlığı artışı grafikten açıkça görülebiliyor.

Teorik olarak sermaye hareketlerinin serbestliği tahsis etkinliğini, verimliliği ve sonuçta ekonominin büyümesini artırarak sisteme yararlı olacak bir hamle olarak kabul edilir. Bu yaklaşım ilk bakışta doğru olsa da bu sonucu elde edebilmek için altyapının sağlam olarak hazırlanmış olması gerekir. Eğer altyapı sağlam olarak hazırlanmamışsa bol paranın yaratacağı pek çok sorun ortaya çıkabilir.

Başta Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere birçok ülke, sermaye akımlarının artmasından yararlanarak inşaat sektörünü kullanmaya ve bu yolla ekonomik büyümesini hızlandırmaya yöneldi. Gelişme yolundaki birçok ekonomi gibi Türkiye de bu akıma kendini kaptıran ekonomiler arasında yer aldı. Bir yandan sermaye akımlarını çekerken bir yandan da inşaat sektörünü kullanarak büyümeyi sağladı. Buna karşılık giderek artan sermaye akımlarının bir gün kesilmesi ya da azalması halinde bu bağımlılığın nasıl bir alternatifle dengelenebileceği konusu ihmal edildi.

Küresel krizde üçüncü aşamaya ne zaman gireriz?
Küresel krizin ABD’de ortaya çıktığı, henüz Avrupa’ya sıçramadığı dönemde çeşitli yazdığım yazılarımda ve konuşmalarımda küresel krizin üç aşamalı bir kriz olacağı yolundaki öngörümü dile getirdim (Radikal Gazetesindeki iki makalemin linkleri metnin sonunda yer alıyor.) Bu öngörü çerçevesinde ABD ile başlayan küresel kriz Avrupa’ya yayılacak, oradan da gelişme yolundaki ekonomilere sıçrayacak diye düşünüyordum. Bu düşüncem zaman içinde doğrulandı. Küresel kriz ABD’de başladı, bir süre sonra oradan Avrupa’ya sıçradı, şimdilerde gelişme yolundaki ekonomilere yayılıyor. Özellikle Çin’de başlayan yavaşlama ve diğer birçok gelişme yolundaki ekonomide ortaya çıkan sıkıntılar bunun en önemli göstergesi.

Küresel krizin gelişme yolundaki ekonomilere sıçrayacağına ilişkin düşüncemin altında yukarıda sözünü ettiğim yabancı kaynak bağımlılığını dengeleyecek bir çabanın ortaya konulmamış olması ve 1990’larda başlayan büyük sermaye akımının artık sonuna geldiğimize ilişkin tahminim yatıyordu. Buna karşın sermaye akımları, biraz hız kesse de, gelişmiş ekonomilerin uygulamaya koyduğu parasal genişleme programlarıyla tahminimden daha uzun süre devam etti. Hala da iyi kötü devam ediyor. Ne var ki bu akımlar sonsuza dek böyle sürmeyecek. Fed’in parasal gevşemeye son vermesi ve artık faiz artırma aşamasına gelmiş olması, Avrupa Merkez Bankası’nın da eninde sonunda aynı noktaya gelecek olması bir süre sonra sermaye akımlarının hızla düşeceği anlamına geliyor.  Zaten son dönemde sermaye akımlarında düşüş eğilimleri ortaya çıkmaya başladı. Bundan sonraki aşamada likidite akımı, gelişmiş ekonomilerden gelişme yolundaki ekonomilere doğru değil, gelişme yolundaki ekonomilerden gelişmiş ekonomilere doğru olacak. İşte o noktaya geldiğimizde de küresel kriz üçüncü aşamasına geçmiş ve gelişme yolundaki ekonomilerin krizi başlamış olacak.

Üçüncü aşama döngüsel bir krize yol açarak kapitalizmin sonunu getirebilir mi?
ABD ve Avrupa, küresel ekonominin yaklaşık beşte ikisi büyüklüğünü oluşturuyorlar. İkisi aynı anda krize girmiş olsaydı neden oldukları krizin büyüklüğü küresel sistemde çok daha büyük bir depreme yol açacaktı. Öyle olmadı. ABD toparlanmaya geçtiğinde Avrupa krizi başladı. Dolayısıyla küresel sistemde etkiler beşte bir ile sınırlı kaldı. Buna karşılık gelişme yolundaki ekonomiler küresel ekonomide, sistemin yarısı dolayında bir ağırlığa sahip bulunuyorlar. Dolayısıyla bunlarda çıkacak bir kriz ABD ve Avrupa’nın yaratabileceği krizin toplamından çok daha ağır hasarlar yaratabilir ve bu çapta bir kriz dönüp yeniden ABD ve Avrupa krizi yaratarak kriz döngüsünü yeniden başlatabilir. 

Aşağıdaki şema küresel krizin döngüsel bir görünüm alması halinde ortaya çıkacak durumu gösteriyor. 
Eğer gidişat şemada gösterdiğim gibi olur ve gelişmekte olan ekonomilere sıçrayacağını düşündüğüm küresel kriz o aşamada durdurulamazsa bu kez en başa dönerek krizi en baştan tetikleyecek konuma gelebilir. Ve eğer bu tür bir gelişme yaşanırsa tarihte ilk kez bir krizin ‘kriz kısır döngüsü’ yaratarak sürgit devam ettiğini görebiliriz.

Kapitalizm, ekonomik sistemler içinde en esnek, en uyumlu olanıdır. Öylesine uyumludur ki kriz halinde dönüp sosyalizmin yöntemlerini bile sisteme monte edebilmektedir. Bugüne kadar irili ufaklı bütün krizleri bu esnek ve uyumlu yapısı sayesinde atlatmayı başardı. Ama unutmamak gerekir ki önceki krizlerin hiçbiri küresel kriz değildi. Çünkü kapitalizm, 2000’ler öncesinde küresel bir sistem değildi. O nedenle de eski krizler küresel döngü yaratmadan çözümlenebiliyordu. Kapitalizmin krizinden etkilenmeyen ya da daha az etkilenen ekonomiler vardı. Örneğin şemada yer alan bazı Avrupa ekonomileri, bazı Asya ve Uzakdoğu ekonomileri kapitalist sisteme entegre değildi. Dolayısıyla krizin ucu oralara gelip kalıyor, devre tamamlanamıyordu. Kapitalizm bugün artık küresel bir sistem yani bütün ekonomiler devrenin parçaları olarak yer alıyorlar. Kapitalizmin artık bütün dünyayı kapsaması, devre dışında kalıp da krizi dengeleyebilecek ekonomi bulunmadığını bize gösteriyor. İşte bu yüzden küresel kriz bir döngüsel krize dönüşebilme potansiyeline sahip bulunuyor. Eğer böyle bir döngüsel krize dönüşürse içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

Büyüdükçe, yaygınlaştıkça esnekliğini kaybeden kapitalizm ilk kez çökme olasılığına yakın bir görünüm içinde bulunuyor.   



Metinde geçen iki makalemin linkleri:

Yorumlar

  1. Üreten toplumlar kapitalizm olgusuna olumlu - olumsuz yön verebilirken, söz sahibiyken, biz gibi tüketim ve dışa bağımlı olan toplumlarda kapitalizm ivme kazanarak devam edecektir.

    Olcay YILMAZ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yahu şu kapitalist sistemi garipler yakacak diyoruz...

      Okyanusları dökseniz alevlerin hararetini belki azaltabilirsiniz...

      Sil
  2. Hocam grafiğin altındaki ikinci paragrafın ikinci cümlesinde
    ...
    Bu yaklaşım ilk bakışta doğru olsa da bu onucu elde edebilmek için altyapının sağlam olarak hazırlanmış olması gerekir.
    ...
    "onucu" değil, "sonucu" olacak.

    Yazı her zamanki gibi şahane.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Büyük yahudi patronlarımız buna da bir çare bulacaklardır :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çaresini zaten savaş ekonomisi ile bulmuşlar diye düşünüyorum. Arz/talep dengelendiğinde, sermaye akımları durduğunda, ticaret ölme noktasına geldiğinde, ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları körükleyerek savaş çıkmasını sağlamıyorlar mı? Böylece savaş ekonomisine geçerek silah ve muhimmat satışları başlıyor, insanlar fedakarlık yaparak ucuza çalışıyor ve kazanan ülkeler ganimetleri toplayarak büyük patronlara borçlarını ödüyor.

      Sil
  4. Mahfi Bey elinize sağlık. Teşekkür ederiz, yine bizi düşünmeye sevk ettiniz.
    4 koldan ekonomiler daha iyi olsun diye bir takım çalışmalar yapılıyor, aksiyon planları hayata geçiriliyor. Mesela bu tip konularda yabancı medyanın/kişilerin ürettiği esprili terimler hayatımıza girdi; "abenomics", "helikopter Ben" vs. örnekler, yapılanlar çoğaltılabilir.
    Ancak bunun sonu ne olacak ABD, AB, Japonya, Çin, Hindistan üretecek bunları uzaya mı satacağız? Yine kendi küremiz içinde birileri kazanmalı, birileri kaybetmeli diye düşünüyorum. Yani dediğiniz çok doğru, dünya "entegrasyon" sonrasında yaşananları ilk kez tecrübe ediyor. Para, borç kavramları yeniden yorumlanıyor. Daha çok çalışıyoruz ama gittikçe daha az şey satın alınıyor.

    Kapitalizm için size katılıyorum ancak 1984 romanındaki gibi 3 ülkeli bir konsolidasyona mı gideceğiz, ne dersiniz? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      1984'ü düşünmemiştim yazarken ama olabilir.

      Sil
  5. ABD'de 1933'te mevduat sigortası uygulaması başladığında bir gazeteci başkan Roosevelt'e "devlet, bankaların yükümlülüklerini garanti ediyor. böyle bir şey kural olarak kapitalizmde yok. kapitalizmin sonu geldi diyebilir miyiz?" diye sorduğunda "evet, haklı olabilirsiniz. ekonomik programımıza boşuna "New Deal" demiyoruz" şeklinde yanıt vermiş.
    tüm dünyayı saran bir kriz çıksa bile en fazla birkaç yıl süreceğini düşünüyorum. bu görüşümün temeli, olası bir krizin aşırı borçluluk nedeniyle çıkacağı. ve borcu eritmenin en kolay yolu (least resistance) enflasyondur. birkaç yıl yüksek oranda enflasyonla özel sektör borcu epey eriyebilir ve yeniden toparlanma için zemin hazırlar. zaten gelişmekte olan ülkelerde halkın büyük kısmı servetini maddi duran varlık veya altın-gümüş şeklinde muhafaza ediyor. ancak gelişmiş ülkelerde hisse senedi ve orta-uzun vade tahvil sahipliği yaygın. yüksek enflasyon gelişmiş ülkelerde ciddi politik sorunlara neden olur. fakat yine de demokrasi dışı yollara sapacaklarını sanmıyorum. çünkü demokrasi dışına sapmanın bedelini 2.Dünya savaşında ağır bir şekilde ödediler. o hafıza hala canlı sayılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katiliyorum. Sistem, 300yildir global, hatta Roma doneminde Irandan gelen mali Baltik bolgesine satarken de globaldi. Sistem gucunu insan tabiatindaki temel icgudulerden aliyor. Duzenin sahipleri duzenin yikilmasina izin vermez. 3yillik bir degerli dolar/ yuksek enflasyon doneminden sonra hersey "yeni normal" haline gelip, istikrar kazanir.

      Sil
    2. Her şeyin bir sonu var, sistemlerinde. kapitalizim de yaşlandı ve ölüm zamanı geldi. Ölürken bağıra bağıra ölecek ve yanında çok kişi götürecek. Ama insanlık için yeni bir çocuk doğurmasının önüne geçilirse, insanlık kurtulabilecek. Yoksa muaviyenin oğlu yezid gibi, çocuğu daha zalim olacak kapıtalizmin...

      Sil
  6. hocam yine süper bi analiz olmuş elinize sağlık , benim merak ettiğim bu küresel sermaye hareketleri afrikaya hiç mi uğramamış? tabloya bakınca göremedim.. Birde 2002-2005 e kadar latin ülkelerinde söz konusu olmayacak kadar az miktarda sermaye girşi olmuş bunun nedeni ne olabilir?
    Tşk.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Afrika'ya giden yabancı sermaye oldukça düşük.
      Latin ülkelerine eskilerin tasfiyesi için giden kadar çıkan da var.

      Sil
    2. Afrika uzerinde USA-Cin savasi devam etmekte. Kuzeyi icin Avrupa (Fransa) Cezayir`de, Libya`da, Cad`da, vs ugrasiyor. Kitanin ortalama GSMH artis hizi son 20yildir %5.5 seviyelerinde. Potansiyelin ust limiti yok. Yuzlerce yildir islenmemis topraklar, el degmemis yeralti zenginlikleri, gercek anlamda karin tokluguna calismaya talip isgucu ile onumuzdeki 50yilda yeni Uzak Dogu Asya olabilir. 1980lerde Uzak Dogu Asya da cok farkli degildi. Hangi ulkelerin kime hizmet edecegine dair paylasim savasi bolgesel vekiller ile bir sure devam edip sonunda sinirlarda ve yonetimlerde istikrar saglandiginda hizli kalkinma ve basari hikayeleri dinlemeye baslariz. Ruanda gibi. O donemde kuresel sermaye de bu yasli ve acili kitaya akar, sisteme nefes aldirir diye dusunuyorum,

      Sil
  7. Sizin Nobelle/Mobelle işiniz olmaz ama Nobel Komitesi bu yazıyı okumuş mudur acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nobel ödülü böyle bir yazıyla verilmiyor. Spesifik bir konuda teorik bir katkı yapmanız gerekiyor.
      Yabancıların bu tür bir analizi okuması için ingilizce yazıp uluslararası bir journalde yayınlamanız gerekiyor.
      Yani özetle kendinize yazmamanız gerekiyor.

      Sil
    2. Hocam, ne adamsın sen yaa... İyi ki varsın...

      Sil
  8. Hmmm... Meğerse içinizde bir kripto-komünist varmış, şimdi öğrenmiş olduk!

    Size yakında "sabetayist"te derlerse hiç şaşırmayın, bir tavsiyedir!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana öyle şeyler söylemezler korkmayın. Ben Maliye Müfettişleri Derneği (maliye müfettişliği gitti derneği kaldı) ve Hazine Uzmanları Derneği dışında bir derneğe bile üye değilim. Hiçbir siyasal partiyle, örgütle bağlantım yok. Onun için bana bir şey diyemezler, korkmayın. Ben kendi başımayım.

      Sil
  9. Hocam, siz isterseniz yine komplo teorisi deyin ve geçiştirin:

    3. Dünya Savaşı'nın başlangıç yılı "2008" gösterilecek!

    İster inanın, ister inanmayın!

    Tıpkı bir arşidüke suikast düzenlenmesiyle herşeyin başladığı bizlere anlatıldığı gibi!

    Tıpkı bir anayasa kitapçığının fırlatılması ile herşeyin başladığı bizlere anlatıldığı gibi!

    YanıtlaSil
  10. kapitalizmin temeli olan "fikir bul-kredi al-fikrini hayat geçir-başarılı ol-zengin ol" yapısını insanoğluna sunacak başka bir sistem geliştirilene kadar, ne yazık ki kapitalizm doğruları ve yanlışlarıyla uygulanmaya devam edecek gibi duruyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapitalizm doğruları ve yanlışlarıyla uygulanmaya devam edecek gibi durmayabilir!
      Çünkü:
      Büyük aktör Jim Carrey'in şöyle bir laf ettiği söylenir:
      "Umarım bir gün bütün insanlar zengin olur. Böylece 'mutluluk'un zengin olmakla gelmediğini anlarlar!"

      Sil
  11. Peki ülkemize de uğramasına yüksek ihtimal verdiğiniz krizin bu yeni evresinde,
    Siz ne yapacaksınız? Gündelik hayatınızı nasıl sürdüreceksiniz?
    Umarım yanıtlarsınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapacak bir şey yok. Umarım böyle bir kriz 2001'dekinden kötü ve uzun olmaz.

      Sil
    2. Hocam, evi satıp kirâya mı çıkacaksınız? Çadırda mı yaşayacaksınız? Ortalık karışık ve tabii ki piyasa darma duman olduğundan; geçiminizi sağlamak için çadırınızda özel matematik kursu mu vereceksiniz? Artık odun & kömür kullanmak zorunda mı kalacaksınız? gibi en temel sorular babında yanıtınızı beklemiştim ama "yapacak bir şey yok" dediniz, yanıtlamadınız?

      Bizleri geçtim Hocam; sizler ne yapacaksınız, zahmet olmazsa birkaç satır yanıtlayın lütfen?

      Sil
    3. Gücüm oldukça yazmaya devam edeceğim. Yazdıklarım için zaten para almadığım için bir kaybım olmayacak diye düşünüyorum.

      Sil
    4. Anladım Hocam, çok iyi anladım!

      "Bizlere bir şey olmayacak, olan yine size olacak" diyorsunuz!

      Anladım Hocam, çok iyi anladım!

      Sil
    5. Hiç bir şey anlamamışsınız, üzgünüm.

      Sil
    6. Bu arkadaş ne yiyip içiyorsa yasaklanmalı

      Sil
    7. Peki nasıl isterseniz öyle olsun:
      Yemeyi içmeyi bıraktım ve öleceğim günü beklemeye başladım.
      Yalnız, kefen, mezara gömme ve helva dağıtım masraflarımı sizler karşılayacaksınız!

      Ve birgün üçüncü aşama ortalığı kasıp kavurduktan sonra, siz de ölmeye yüz tutarsanız, sizin masraflarınızı kim karşılayacak, onu da ben düşünmeyeyim artık!

      Sil
    8. 40 yıllık içiciyim böyle kafa görmedim

      Sil
    9. Daha bu ne ki:
      Üçüncü aşama bi gelsin; o zaman 1 haftada 40 yılda içtiklerinizin 3 mislini içmek zorunda kalacaksınız, zor günleri unutabilmek için! Tabii cebinizde para kalırsa!

      Sil
  12. Kapitalizm bence bitmiyor ama yeni bir evreye giriyor. Küresel ticari entegrasyon, küresel mali entegrasyon kaçınılmaz gözüküyor.Belki de yeni bir küresel hükümete doğru gidiyoruz. Tek Dünya Merkez Bankası, tek dünya para birimi.Küresel çapta para akımlarını dengeleyecek tek güç bu tür bir oluşum olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır kapitalizm bitiyor!

      Yeni bir akım geliyor: COMOLOKKOİZM!

      Her yer "tikky" insanlarla dolacak!

      Her yer "AVM" ile dolacak!

      7264 yıllık birkaç tane çınar ağacının dışı çelik-metalle kaplanıp, gelecek kuşaklara numune kalması manasında korumaya alınıp; AVM'lerin ortasındaki açıklıklarda sergilenecek!

      Dünyayı CEO'lar yönetecek!

      İktisatçılar, CEO'ların başdanışmanları olacak!

      Mars'ta inşa edilecek üslere:
      M.B.A. yapmış,
      En az 7 yabancı dil bilen,
      Comolokkoizmden başka bir hayatı bilmeyen,
      5 adet mobil cihazı aynı anda kullanma meziyetine sahip,
      Prezentabl özellikleri yüksek,
      Steve Jobs, Bill Gates, Elon Musk ve Mark Zuckerberg'i peygamer kabul eden,
      "Beyaz" dışındaki her yakaya düşmanca bakan,
      Küçük haplara sıkıştırılmış nutrientlerle sıvı & gıda ihtiyacını karşılayabilen;
      Sadece ama sadece "tikky" insanlara özel turistik seyahatler düzenlenecek!

      Biz "normal" insanlar mı?

      Dünya gezegeninde:
      Hektarlarca alana yayılmış steril tarım bölgelerinde yetiştirilen maddelere mineral sağlamak için;
      Vücudumuz özel işlemlerden geçirilecek,
      Ve hayatımız yukarıda yazılan "küçük haplar" içinde "tikky" insanların hizmetine sunulacak!

      Bütün bu okuduklarınız saçma mı?

      Ne yazık ki değil!

      Kanıt mı istiyorsunuz:

      13 Mayıs 2014 SOMA cinayeti !

      7 Eylül 2014 Mecidiyeköy asansör cinayeti !

      28 Ekim 2014 Ermenek cinayeti !

      Nisan 2015 Akdeniz açıklarında "hayatını kaybeden" 700'ün üzerinde "kaçak insan" !

      Daha fazla kanıt okumak isterseniz Mahfi Bey'in sitesine yazmak değil; internet yetmez!

      Sil
  13. Üreten toplumlar kapitalizm olgusuna olumlu - olumsuz yön verebilirken, söz sahibiyken, biz gibi tüketim ve dışa bağımlı olan toplumlarda kapitalizm ivme kazanarak devam edecektir.

    Olcay YILMAZ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim gibi toplumlarda esasen kapitalizm değil ahbap çavuş kapitalizmi egemen.

      Sil
    2. Abooouuuvvv...

      -Onlar niye çok maaş alıyorlar?
      -Çünkü onlar sendikalı!
      -Eee.. ne olmuş yani, ben de Harranlıyam!

      http://www.mahfiegilmez.com/2014/05/ahbap-cavus-kapitalizmi.html

      Sil
    3. Mahfi Bey, günaydın.

      Yakın zamanda okuduğum bir kitap, beni farklı bir kavrayışa yöneltti. Rölativitenin abc'si, Bertrant Russel. 1925 yılında basılmış bir kitap. Neyse, hiç bir şey için geç değildir:)

      Madde en kısa yolu seçer. Örneğin, dünyanın güneşin etrafında dönmesi, güneşin bir çekim gücünden ziyade, uzay-zaman coğrafyasında dünya için en kısa yol olduğu içindir. Ben bunu şu örnekle de açıklayabilirim. Şu an için gençlerimizin çoğu tabiri caizse devlete kapak atmak için çalışıyorlar. Devleti güneşin yerine koyarsak, etrafında dönüyoruz. Ama bu devletin içinde bir makine var ve bu insanları kendisine çektiği için mi? Hayır, bizim coğrafyada yırtmak için en kısa yol memur olmak olduğu için böyle. Daha önceleri en kısa yol gurbete çıkmaktı hatırlarsanız.

      Bizi zora sokan ne varsa, bu coğrafya da kısa yol olduğu içindir. Bu kavrayış beni bir ölçüde rahatlatıyor, umut da veriyor. Hani biz adam olmayız deriz ya, bu olumsuzluk bizden değil, yarattığımız coğrafyadan kaynaklanıyor. Bunu desteklemek için bir örnek vermem gerekirse, yurtdışından bir futbolcu transfer ederiz. Bir süre sonra, o futbolcunun da hareketleri bize benzemeye başlar. Sonra kendimize benzettik deriz ya. Yarattığımız bu coğrafyaya uyum sağlamıştır aslında. Biz bu coğrafyayı düzeltirsek, kötülüğe yol açanları uzun yol, iyiliğe yol açanları kısa yol yapabilirsek herşeyi başarabiliriz.

      Basite indirgemiş oluyorum ama, kötülüğe yol açan kısa yolları tespit etmekle başlamalıyız belki de.

      Sil
    4. Russel'dan çıkardığınız sonuçlar çok hoş. Belki ben de dönüp tekrar okumalıyım Russel'in kitaplarını. Çok küçük yaşta okumuştum. Şimdi okusam eminim farklı çıkarımlar yaparım. Dediğiniz gibi hiçbir şey için geç değil. Bunların hepsi göreli kavramlar.

      Sil
    5. Ah keşke Rölativitenin Abc'si şu an için gençlerimizin çoğunun niçin tabiri caizse devlete kapak atmak için çalıştığını izah etse de hidayete ersek!

      Nerede fizik, kimya, biyoloji, matematik...!
      Nerede "içinde insan var" diye haykırdığımız iktisat ve diğer "sosyal" bilimler...!

      Sil
    6. Mahfi Bey, hoş bulmanıza sevindim, teşekkür ederim. Eminim ki, siz o kitabı bir kez daha okusanız, ekonomi, iktisat gözüyle bakarak, çok farklı çıkarımlar yaparsınız.

      Sil
    7. Sayın Adsız, keşke kitapların dili olsa da konuşsa, okuma zahmetine katlanıp, çıkarımlar yapma durumuna kalmadan hidayete ersek:)

      Evrensel tembellik yasasından da bahsediyor bu kitap. Siz de buradan çıkarımlar yaparak bizi hidayete erdirebilirsiniz.

      Saygılarımla,

      Sil
    8. Hı hı... Anladım. Kitabı yıllar önce 2 kez, sizin de öneriniz ile 3. kez okuduğum halde, sizin çıkarımınıza niye ulaşamadım acaba!

      Galiba değerlendirme, 'hayata bakma' yöntemlerimizde bir arıza var!

      Cık Cık Cık!

      Ahh ahh...! Russell, yattığı yerden bir kalksa sizlere ömrünüz boyunca unutmayacağınız öyle bir laf söyler ki, işte o zaman bir kez daha düşünürsünüz okuduğum şey ile kurguladığım şey bağdaşıyor mu diye!

      Sil
    9. Hayat öyle karmaşıktır ki, bir fikre neden olan diğer bir fikrin ne olduğunu bilemeyiz, eğer fikir sahibi kaynağını açıklamaz ise. Bazen çok alakasız bir olaydan bile bir insan müthiş çıkarımlar yapabilir. Buna neden olanın ise böyle bir amacı yoktur, Russel'in bu kitabı yazarken ekonomiyi, gençlerimizin devlete neden kapak attığı hakkında açıklamak gibi bir amacının olmadığı gibi.

      Siz belki de fikrin herşeyden bağımsız olarak beynin içinde kendiliğinden yaratıldığına inanıyorsunuz.

      Ama sizi tartışmaya davet ediyorum. Ediyorum çünkü, karşı çıkıyorsunuz ama düşüncemi çürütecek hiç bir şey sunmuyorsunuz. Tek yaptığınız ölmüş bir insandan, Russel'dan medet ummak.

      Ama bu ekosistemde size de yer var, hiç bir şey sunmadan alay edenlere. Önceden dediğim gibi, siz de bu tavrınızla bir fikre neden olabilirsiniz.

      Ben ise, bir şey sunarak alay konusu olabilmeyi göze alanlardanım.

      +1' nizi bizimle paylaşın.

      Saygılarımla,

      Sil
    10. Yazın oraya lütfen bir -1, yetmez yetmez yetmez -1000 bile yetmez!
      Bulduk bir yol ağzı Russell'dan;
      Çakalım laflarımızı, yapalım saptamalarımızı, gösterelim çözümlerimizi
      Gençlere mi, orta yaşlılara mı, "Yuppie"lere mi, "Generation Y"lere mi, yoksa ihtiyarlara mı kızdığımızı belli etmeden!

      Ah şu "çözümler" meselesi ah...
      Birçokları için Ahmet Buhan'la başladı her şey
      Birçokları için de Cahit Arf!
      Sonra kızdılar niçin bu adamın resmini paramızın üstüne çizdirdik
      Değeri mi yükselir devalüasyona mı uğrar bilemedik!

      Russell iyidir vesselam, medet umsak da ummasak da
      Bilebilir miyiz neler haykıracağını mezarından!
      Elhamdülillah kendisi de bir ateist idi
      Çoğumuz gibi farkına varamadan!

      Gösteriş toplumu olmak bize müreffeh yarınlar getirmez diye bağırdık;
      Öyle anlaşılıyor ki bağıracağız hâlâ!
      Bizi belki de hepimizi öyle dipsiz, öyle karanlık bir kuyuya attılar ki
      Derhâl çözüm getirmeye yeltenmez isek
      +3 gösterip +5 almayı hayat amacımız yapmaz isek
      Demirin demire, metalin metale temasından hoşlanmadığını söyleyen bir 24 Ocak mimarı gibi
      Memurlarımızın işlerini nasıl bildiğini kinayeyle söylemez isek bir zamanların Tonton amcası gibi
      Eğer akademiyi de
      O meşhur akademiyi de
      Dahil etmez isek gösteriş toplumu kervanına
      Çözümsüz bırakırsak milleti

      Susuz
      Üşümüş
      Ve korkmuş
      Siz deyin "Android", ben diyeyim "Ubuntu"ları yaratmazsak Çukurova'nın güneş yanığı topraklarında
      Birer külhanbeyine ve asenasına,
      Pardon, pardon özür dileriz "entrepreneur" külhanbeyine ve asenasına çevirmezsek bu topraklarda yetişen fidanları
      Yapmazsak referanslarımızı Steven Arthur Pinker, Tony Robbins, Robin Sharma veya Richard Branson
      Ve hattâ gecikirsek Russell'ı personal development trenine yetiştirmeyi
      Bize solutulan oksijeni sadece bir (1), ah bir (1) saymaya devam edersek, edeceksek
      Öyleyse inletiyorum ortalığı bir kez daha:
      Yazın oraya lütfen bir -1, yetmez yetmez yetmez -1000 bile yetmez!

      Sil
    11. Sayın Adsız Bey, ne Russel'i, ne de yazdıklarımı anlamamışsınız. Neye alınmış olduğunuzu ben anlayabiliyorum, ama sizin anlamadığınız; evrensel tembellik yasasına tabisiniz, siz de tüm hareketlerinizde size göre en kısa yolu seçiyorsunuz, Mahfi Bey'in izah ettiği açıdan size göre rasyonel davranıyorsunuz.

      Yukarıda yazdıklarım hep bunu anlatır. Kapitalizmi övmez, kapitalizm yıkılmadı demez.

      Bir kere önyargılarınızdan kurtulun. Savunduğunuzu kabul ettirecekseniz, alaycı tavırlarınızla, karşındakini anlamadan saldırışlarınızla anca kendi tarafınızı motive edersiniz. Eminim ki, kendi tarafınızdan da birilerine okutsanız, içlerinden birisi benim sizinle tartışmamı, sizin benimle atışmanızı, sizin için ne güzel döktürmüş demez Üzgünüm.

      Siz doğruyu bile söylemiş olsanız, tavrınız, üslubunuz nedeniyle yolunuzdan gitmem. Size bakarak bir yargıya varacak olsam, savunduğunuzun hümanist olmadığını düşünürüm. Çünkü doğruları anlatmaya çalışanın tavrı bu olamaz, bir öğretmen davranışıyla tekrar tekrar anlatır, sevgiyle anlatır, saygıyla anlatır. Mahfi Bey'i örnek alın lütfen.

      Saygılarımla,

      Sil
    12. Yanılgıya düştüğümüz nokta:

      "Çünkü -doğruları- anlatmaya çalışanın tavrı bu olamaz."

      Savunduğunuz görüşün doğruluğuna o kadar eminsiniz ki; Russell sadece bir meze!

      Bu sebeple "Yazın oraya lütfen bir -1, yetmez yetmez yetmez -1000 bile yetmez!" cümlesini boşuna aktarmadık!

      1. "Tembellik" konusunu daha açamadık bile! Savunduğunuz görüşün doğruluğuna körü körüne inandığınız müddetçe açmayacağız!

      2. -Gerçekler- eğilmez, bükülmez!

      Üslup kalbinizi kırmış anlaşılan; özür dileriz...

      Sil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Hocam haklı olabilirsiniz. Katkı olarak şunu ilave edebilirim Dünya tarihinde kapitalizm ne ilk ne de son sistem olabilir. Mısır'ın piyasa dışı tarım imparatorluğu 3 bin yıldan uzun sürdü. Atlantik öncesi Akdeniz ticaret sistemi 2.000 yıl. Çin ve Hindistan Batı dönemi oncesinde kapitalizmle alakası olmayan ama yoğun ticarete konu sistemlerinde el zanaatına dayalı ciddi meta üreticisi idiler.

    YanıtlaSil
  16. Hocam,BTP başkanı Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni incelediniz mi?.Seçim bildirgelerinden anladığım devletin para basma gücünü geri getirmek suretiyle "seinnorage" kullanılarak finanse edilecek tüm harcamaları ve devlet geliri yıllık 100.000TL'nın altında olan vatandaşlarından vergi almayacakmış.
    Milli Ekonomi Modelinin Kapitalizm(serbest piyasa ekonomisi) ve sosyalizm(kumanda ekonomisi) ile birlikte iktisat literatürüne geçmiş 3.büyük iktisadi model olduğunu da yazmışlar.2013 yılından beri Rusya ve kısmen BRICS ülkeleri tarafından da bu modelin uygulandığını yazıyorlar.
    Siz iktisatçı olarak bu ekonomi modeli ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen boş zamanım oluyor ama boş zaman olsa da o kadar da boş değil.

      Sil
    2. Cevap çok hoş olmuş hocam :)
      Ben de boş vaktiniz olursa KİTlerin görev zararlarının neden kimsenin ilgisini çekmediğini değerlendirmenizi isteyecektim. Her yıl katlanarak artmasına karşın ne Hükümet, ne muhalefet, ne kurum yöneticileri, ne Hazine, ne üniversite hocaları, ne de ekonomi yazarları kılını kıpırdatmıyor. Herkes kanıksamış anlaşılan???

      Sil
    3. Bu dediğiniz aslında ciddi bir konu ve borş zamandan daha fazlasını hak ediyor. ben bir bakayım.

      Sil
  17. Kapitalizm büyüdükçe doğa küçülüyor. Ellerindeki telefonlara hayvan resimleri koyan bir ağaç kesildi mi olay çıkaran ama AVMlerde gezen tiplere bakmayın. Doğa öyle korunmaz. Doğa doğanın içinde yaşayarak ona uyum sağlayarak korunur. Sanki o AVM leri inşa etmek için doğayı katletmiyorlar. Doğayı koruyacaksanız tüketmeyeceksiniz. Kaynakların sınırlı olduğunu ve nüfusun giderek arttığını düşünecek olursak kapitalizmin çöküşü kaçınılmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok da emin olmayın. 150 yıldır çöküyor deniyor.

      Sil
  18. Hocam küresel ekonomi için 2000 yılı biraz geç değil mi? Genel olarak 80 sonrası diye bir kabul var sanki. Bir de sermaye akışının bu kadar fazla olmasında teknolojinin bir payı var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küresel ekonomi yani aslında kapitalizmin küreselleşmesi doğu blokunun çöküşüyle hayata geçti. Sermaye akımlarının yaygınlaşmasında teknolojinin hızlı gelişmesinin etkisi kuşkusuz var. Ama asıl olarak dünyanın her yerinde döviz kısıtlamalarının kaldırılması ve kambiyo rejimlerinin liberalize edilmesi etkili oldu.

      Sil
  19. Hocam merhaba 60 saatlik finans eğitimi almak istiyorum onere bileceği iz bir kurs varmi teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  20. İlk tarım toplumlarında yaşayanlar bir mevsim o da yarım yamalak çalışıyorlardı. Karşılığında karınları doyuyordu, yağmurda ıslanmıyorlardı, akrabalarını ziyaret ediyorlardı, gezip tozuyorlardı.
    Bugün o insanlardan çok daha fazla çalışıyoruz. Yanlızca karnımız doyuyor, başka birşeye zaman yok. Doyarken de ne yediğimiz belli değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elektriğin, bilgisayarın, hele hele cep telefonunun olmadığı o dönemde sadece karnınız daha iyi doyar diye yaşamak istemezdiniz sanırım.

      Sil
  21. hocam ben bu euroyu anlamıyorum, yunanistan sıkıntısı var yine de yükseliyor hatta dolardan daha çok yükseliyor, bizim gözümüz ise dolarda bu nasıl iştir.amb para basıyor euro düşmesi gerekirken yükseliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan sıkıntısının çözüleceği tahmini üzerine hareket ediyorlar.

      Sil
    2. AB veya Almanya için Yunanistan konusu prensip meselesi gibi duruyor, kişisel olarak Yunanistan hükumetinin haklı olduğu kanaatindeyim; kemer sıkarak sadece Yunan ekonomisi küçülür borçlar ödenemez.

      Yunanistan'ın euro dan çıkışı euro'nun sonunu getirmeyeceği gibi; Almanya'nın 'Real Politik' çizgiye geleceği kanaatindeyim. Merkel doğu Almanya kökenli; 'Real Politik' kavramını tam içselleştirememiş gibi.

      Sil
  22. Hocam ilginç ve aydınlatıcı bir deneme olmuş, teşekkürler. Sizin de belirttiğiniz gibi, kapitalizmin sosyalizme ait malzemeleri de kullanabilen esnek yapısı içerisinde ben buna bir çare bulunabileceğine inanıyorum. saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Haklı olabilirsiniz. Çünkü şimdiye kadar kapitalizm o esnekliğiyle sorunları aşmayı beccerdi.

      Sil
    2. Sermaye küresel olarak serbestçe dolaşabilirken emek gücü bu küreselliğe tam olarak sahip değil. Belki sıra emeğin küresel örgütlenmesine gelmiştir.

      Sil
  23. Kapitalizm bitmiyor sadece mutasyon gecirdi.daha agresif kapital model gecisi ben batarsam herkezi batirim geldi. artik hepimiz amerikanin borcunu ustlendik onlarin borcu dunyanin borcu oldu

    YanıtlaSil
  24. Hocam kpss A grubu mesleklerde örneğin müfettişlik ya da uzmanlık mulakatin olmaması kanısındayım belli nedenlerden dolayı. Kişi yetersizse zaten yardımcılıklarını döneminde elenir. Siz ne dusunuyorsunuz sayın hocam bu konuda

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben mülakatın önemli olduğu kanısındayım. Ama ne yazık ki kötüye kullanılabiliyor. Bunu kaldırsanız o zaman aynı şey yazılıya sözlüye de sıçrayacak. Yani asıl olan kötülüğü kaldırmak mülakatı değil.

      Sil
    2. haklısınız hocam Osmanlıdan beri yüzyıllardır devlet içinde büyük küçük torpiller oldu. değişeceğini düşünmüyorum. asıl sorun rasyonel bir insanın bu sınavlara hazırlanırken bilgisiyle beraber sağlam referans arama zorunluluğunun kendisinde hissedip hissetmemesi.

      Sil
    3. Eskiden bu kadar hissedilmezdi bu. Torpille kazanalar yüzde 1 - 2 düzeyinde kalır o kadar rahatsız etmezdi insanları. Şimdi hakkıyla girenlerin sayısı yüzde 1 -2 lere inince işler karıştı.

      Sil
    4. Doğu toplumlarının önemli sorunlarından birine temas etmişsiniz. Sanırım bizim toplumsal olarak "iyilik yapmak" kavramını tartışıp netleştirmemiz gerekiyor. Birine iyilik yapmanın acaba binlercesine "kötülük yapmak" olup olmadığı ahlaki açıdan değerlendirilmeli.

      Sil
    5. Mahfi Bey, "doğu" / "batı" / "kuzey" / "güney" / "sıcak" / "soğuk" / "kısa" / "uzun" / "yumuşak" / "sert" / "siyah" / "beyaz" ayrımı çerçevesinde bir saptamada bulunmamış.

      "Occidentalism & Orientalism" kıskacında hayata bakmaya devam edersek, başımız daha da ağrıyacak!

      Sil
  25. Hocam saygılar. Başarılı yapısal reform örneklerini kaleme almış bir kitap v.s var mıdır önerebileceğiniz?

    YanıtlaSil
  26. Kazandığın kadar harcamaya başlarsak kapitalizim çöker aksi halde daha çok nesiller eskitir kapitalizm .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüketmek için "advertisement" endüstrisi,
      "Joseph Schumpeter" cemaati,
      "Ayn Rand" müptelaları,
      "Ludwig von Mises" askerleri,
      "Friedrich Hayek" aşıkları,
      "Milton Friedman" müritleri,
      "Rand Paul" seçim bürosunun üyeleri,
      "Greed" savunucuları,
      Ve en acısı "iktisadı; sadece kapitalizmden ibaret sayan ve üniversitelerde bu zeminde nesiller yetiştiren" bir zihniyet devam ettiği müddetçe;
      Evet haklısınız, kapitalizmi kendi ellerimizle büyütmeye devam edeceğiz!

      Sil
  27. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sınav ve ödev sorularını prendip olarak yanıtlamıyorum kusura bakmayın.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Aslında sorunun yanıtı yine sorunun içinde grafiği yorumlarsınız bulursunuz. geriye sadece düşünmek kalıyor.

      Sil
  28. Hocam, öncelikle ellerinize, aklınıza sağlık.
    Peki, kapitalizmden sonra Dünya'yı ne bekliyor sizce? Daha doğrusu, kapitalizmden başka bir sisteme ne sertlikle bir geçişten bahsediyorsunuz? Elbette, özel mülkiyetsiz bir modelden bahsetmiyorsunuz ama nedir yani, planlı ekonomi mi?
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu futuruologlara sormak gerekir. Ama ben sanki parçalanmış sistemlere dönüleceği kanısındayım. Devletler küçülecek. Belki kent devletlerine dönülecek. Bilmiyorum. Bu konuda bir kurgu-bilim romanı bile yazılabilir.

      Sil
  29. Hocam Selin Sayek Böke hocanın ekonomi politikası hakkındaki görüşlerini nasıl buluyosunız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olumlu bulduğumu söyleyebilirim.

      Sil
    2. Aha işte buyur!

      Hocam yapmayın şunu ya, yapmayın!

      Gırtlağımız patladı bağırmaktan: Böke'nin gülücüklerine aldanmayınız! Sunduğu ekonomi politikalarının kökü TÜSİAD yardakçılığına dayanıyor, Cato Institute, Brookings Institution'a dayanıyor!

      Bari siz Hocam, lütfen, objektivitenizi kaybetmeyiniz. Sizi ilk başta bu özelliğiniz nedeniyle seviyoruz, saygı duyuyoruz!

      Ama Böke ilk sırada olmak üzere, hiçkimsenin oyunlarına gelmeyiniz!

      Olumlu buluyorum / Olumsuz buluyorum diye yazmayınız!

      Zehirli gülücük saçan kimseye, ama hiçkimseye, alkış tutmayınız!

      Sil
    3. Yaşam aklar ve karalardan ibaret değildir. Aklarla karalar çoğu kez birleşir ve griler çıkar ortaya. Ve en yaygın olan daima gri alanlardır. Gri alan genellikle tam olarak bilinemeyen anlaşılamayan alanları temsil eder.
      İnsanları hemen akla veya karalar alanına koymayın. Ben Selin Sayek Böke'yi ilk kez tv programında tanıdım. Orada sorularımıza verdiği yanıtları da beğendim. Ayrıca partisinin getirdiği büyümeyi canlandırmaya yönelik ekonomi politikası yaklaşımını da benim uzun süredir öne sürdüğüm maliye politikasını da para politikasının yanında devreye sokma fikrine yakın buluyorum. Benzer bir görüşü başka bir parti de benimsemiş ve savunmuş olsaydı onu da olumlu bulurdum. MHP de aşağı yukarı benzer bir görüşü savunduğu için onların da maliye politikası yaklaşımını olumlu buldum. Bu tavır benim konulara objektif bakmamı engellemez. Objektiflik hiçbir şeyi beğenmemiş hiçkimseyi takdir etmemiş olmak demek değildir.

      Sil
  30. Ekonomistlerin en buyuk yanilgisi bireylerin rasyonel oldugu varsayimidir, lakin degildir. Kapitalizm'i veya herhangi bir sistemin sikintisini ele alirken duzeni kuran insanlarin rasyonel oldugunu dusunup sanki sistem yetersizmis gibi algilayip hemen isin kolayina kacarak (russel?) tü kaka deriz ve yeni bi seyler arariz. Bu ve diger tüm sistemleri kuran insanlardir ve sistemde hatalar belirlendikce ancak duzeltmeler yapilir, ne yazikki hatalar krize yol acar ama yolun sonu uzun vadede hep aydinliktir (zaten uzun vadede ölüyoruz:) Yani, dün takoz kasa ericsson kullanirken bugun neredeyse bilgisayar kivaminda telefon kullaniyorz, buna sasmayip sistemin duse kalka da olsa ilerlemesine neden sasiyoruz. Ayrica, AVM'ler kotudur, beton kotudur, ama bir dusunun, cok paraniz olunca icinde bahceniz olan bir villa hayal edersiniz, veya bol agacli, yesillikli, ortak ekim yapilan hobi bahceli luks bir site, halbuki daha 15 sene once yuksek katli, diafonlu, asansorlu bir apartmana tasinmakti tum derdiniz. Sistem dün tü kaka dedigimiz seyi yarın bize 10 kati fiyatina pazarliyor. Degisen tek sey algi ve istekler, degismeyen ise bizim aptalligimiz ve acgozlulugumuz. Sikinti etmeyin, akan su yolunu buluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle bu yorumunuza katılıyorum. Nasıl ki mahif eğilmez döngü daha hiç başmadan döngüyü gördüyse muhtemelen bir çok bağımsız ekonomist fark etmiş olabilir. Hatta krizden bile önce farkına varanlar belki vardır. Kriz patladı ve zincirleme olarak hala tüm düyaya yayılmakta bu süreçte hala binlerce insan işsiz kalmakta aç yaşamakta. Bu döngü taa 2. turunda falanken önlemler alınacak. Bir kaç kişinin teorisi devasa ekonomileri yönetmeyecektir. Bu süreçte ise acı çeken aç kalan yine insanlar olacaktır. Ancak çözümün kapitalizmin yıkılmasında bulunacağını sanmıyorum. Yıkılması için gerçekten içinden çıkılamaması gereken bir sıkıntı oluşmalı ancak global toplum bu sıkıntıyı aşacaktır. Nasıl aşacağına ilişkin en basitinden teorimi de bir aşağıdaki yorumda yazdım. Çok daha komplike çıkış yolları bulabilirler pek tabiki ama sitemi bu kadar zorlamaz diye düşünüyorum.

      Tabi varsayımlar döngünün oluşacağı şartına bağlı. Önümüzdeki süreçte gelişmekte olan ülkeler krize girmezse ve ya olan kriz amerikada yeni bir krize neden olmazsa yazdıklarımız gereksiz olacak. :(

      Sil
    2. İktisatçıların rasyonellik tanımı, genel anlamda rasyonellik tanımıyla bire bir örtüşmüyor. İktisatçıların rasyonellik olarak tanımladığı şey bireyim fayda maksimizasyonu, firmanın kâr maksinmizasyonu, siyasetçinin ise oy maksimizasyonu peşinde koşması anlamına gelen bir rasyonelliktir. O nedenle iktisatçıların rasyonelliğini örneğin çevreyi korumak için fayda, kâr veya oy maksimizasyonundan vazgeçilmesi gibi bir çerçeveye oturtursanız yanılırsınız.
      Şunu demek istiyorum. Ekonomi biliminin anladığı anlamdaki rasyonellik kendi içinde tutarlıdır ama genel anlamda rasonellikle çelişkilidir.

      Sil
    3. "Ekonomi biliminin anladığı anlamdaki rasyonellik" sözü bence doğru değil.
      Hiçbir bilim dalı, kavramları işine geldiği gibi yorumlayamaz.

      Örneğin, nedensellik kavramını, antropologlar farklı, sosyologlar farklı yorumlayabilir mi ?

      Maksimizasyon teorilerinin, pratikte asla karşılığı olmadığı, defalarca kanıtlanmadı mı ???

      Sil
    4. Bunlar öylesine göreli konular ki 100 yıldır bildiğimiz faiz enflasyonun sonucudur gibi bir neden - sonuç ilişkisini bugün siyasetçiler tersine çevirdiğinde çoğu iktisatçı o tarafa geçiveriyor. Çünkü talep cephesinden bakarsanız durum farklı maliyet cephesinden bakarsanız farklıdır.

      Sil
    5. Sayın Fanus; seni bir klonlayabilsek!

      Senden her ilköğretim okuluna 5'er tane lazım!

      Sakın yanlış anlama, espri mahiyetinde yazmadım bunları!

      Yukarıda yazdıklarını, miting meydanlarında haykırsan; ilk önce CEO'lar, ve peşi sıra bazı! iktisatçılar sana taş yağdırır!

      Veya:
      M.Ö. dönemden bir filozof, bugün üniversitelerin felsefe bölümlerinde konferans vermeye gitmek istese; kampüs girişinde o filozofa suikast düzenlerler!

      "Kapitalizm" denen illeti, oksijen yerine koymamız başımıza vura vura kabul ettirildikçe; daha çok suikastlere tanık olacak bu dünya!

      Sil
    6. Dilimiz damağımız yara bere içinde kaldı [Nerede "içinde insan var" diye haykırdığımız iktisat ve diğer "sosyal" bilimler...!] diye bağırmaktan!

      Çoğalmalısınız Fanus!

      Yazdıklarınız bröşür haline getirilip, uçaklarla şehir/ilçe/köy/mahalle meydanlarına dağıtılmalı...!

      Sil
  31. Hocam teorinizin son basamağı da gerçekleşince kapitalizm ilk defa fark edecek ki "esasında birbirlerine rakip olan ülkeler, yine birbirlerine sımsıkı bağlı sistemler".

    Öyle bir noktaya gelebilir ki rakip devletler birbirlerine fikri ve ekonomik olarak yardım edebilir. Çünkü rakip ekonominin yapacağı yanlış hamle yine gelip kendi ekonomisine zarar vermekte. Eskiden Amerika, daha güçlü olması diğer devletlerin iktisadi açıdan kötü yönetilmesi, yanlış hamleler yapmasıyla paralel gösterirken; gelecekte Amerika, kendi geleceği için karşıdaki ekonomiye destek çıkma, akıl verme yoluna gidebilir.

    Döngü gerçekleşir ve amerika yeniden bir krize girerse bu sefer; Amerika, gelişmekte olan ülkelere üretimlerini kısa vadeli değil, üretim tabanlı bir sisteme geçirmek için baskı yapabilir. İnşaata değil sanayiye yönlendirebilir. Yani Amerika daha güçlü bir ekonomi için daha güçlü bir gelişmekte olan ülkeler talebinde bulunabilir. Aksi halde yeniden krize girecektir.

    Yani yeni kapitalizm, rakibini güçlendirmen gereken bir sisteme evrimleşebilir. Güçlü olmak için düşmanını güçlendir, günümüzdeki çok acımasız görünen kapitalizme gerçekten bambaşka bir bakış açısı getirmemizi gerektirecektir. Yani amerikanın kalkınmasının öncül koşulu, dünyanın hep beraber kalkınması olacaktır. Tek başına bir devletin büyüyememesi hatta hepsinin topyekün büyümek zorunda olması gelecek adına umut beslenecek bir fikir.

    Sonuçta kapital devletler, sanki bir ülkedeki bağımsız şirketler gibi hareket ediyorlar. Türkiye kısa vadede inşaatın getirilerine kanarak inşaat sektörüne yüklendi ancak uzun vaade de yanlış bir tercihti. Şayet dünyayı bir ülke, Türkiye'yi dünyadaki bir şirket gibi düşünürsek, dünya krizden kurtulabilmek için şirketlerinin (ülkelerin) kısa vadeli inşaata değil uzun vaadeli sanayiye geçmesini tercih edecektir. Bunun için bu ülke(dünya) yeni destek paketleriyle gelişmekte olan şirketlere(ülkelere) üretime geçin diyecektir.

    Nasıl ki bir ülke ar-ge için ve ya uzun vaadeli çıkarları için bazı sektörlere ek yardım yapıyorsa, dünya ekonomisi de ülkelere ek yatırım yapıp hem o ülkenin geleceği hem de dünya ekonomisinin geleceği için önlem alabilirler.

    Yani dünya ekonomileri güçsüz bir rakip yerine güçlü bir rakip için çalışabilir. Tuhaf :)

    Bu süreç mantıken başlangıçta Amerika denetiminde ve önderliğinde yönetilirken belki belli bir noktadan sonra üst bir oluşum kurulabilir ve dünya ekonomisini aynı bir devlet gibi daha yukarıdan yönetebilir. Belki de dünya bankası gibi oluşumlar bu koordine işini ele alabilir. Zaten benzer görevi olan dünya bankası döngü 2. kez tamamlanacak gibi olursa bu sefer gelişmekte olan ülkeleri geliştirmeyi deneyebilir.

    -*-*-

    Ne olursa olsun ekonomi öyle tüfekle savaşmak gibi değil global pazarda. Rakiplerini güçsüz bırakman bir yerden sonra senide güçsüz kılıyor. İlginç ve müthiş.

    *-*-*-

    Kapitalizmin çökeceğini sanmıyorum ama bu kriz döngüsü oluşursa, ekonomiye bakış açımıza yeni bir ufuk kazandıracak ve bu ufuk tüm dünya için avantajlı olacak gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkınız için teşekkür ederim.

      Sil
    2. Kaynaklar sınırlıyken, güçsüz ekonomilerin güç kazanması, büyük ekonomilerin güç kaybetmesi anlamına gelir. Bu teorinizde kaynaklarla ilgili düşünceniz nedir?

      Sil
  32. Hocam merhabalar ,gene bi seçim dönemindeyiz üniversiteden yeni mezun; iş bulmak için kpss dahil sınavlara hazırlanan biryim; şu an burdan bakınca o kadar zorr görünüyorki herşey.Seçimden sonra ne olur , kamu kurumlaı atamya devam eder mi,acaba okuduğum okuldan dolayı gireceğim(şayet kurum sınavları açılırsa) mülakatlardan elenirrmiyim endişesiyle yaşıyorum.Acaba sizin zamanınızda da bu durum böyle miydi? Eğer öyleyse siz nasıl başa çıktınız ülkemizde sadece çalşarak bir yerlere geliniyor mu?Biraz uzun bi soru ve konuyla alakası yok ama insan gerçekten umutlanmak istiyor.Bu arada hedefim bi gün sizin gibi kariyerime maliye müfetişi olrak başlamak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet zor zamanlar bunlar. Ne var ki Türkiye'de benim bildiğim kolay zaman da pek olmadı.
      Maliye Müfettişliği kaldırıldı biliyorsunuz. Onun yerine Vergi Müfettişliği var ama aynın şey değil.

      Sil
  33. Temel bilimlerin bir yönünü çok seviyorum; bu çok komplike bir hususu, sadeleştirerek bir formüle indirgemesi. Bu yöntemi uygulamadığımızda, olayların çokluğu yani karmaşıklığı gerçeği kaçırmamıza neden oluyor.

    +1 = büyüme = refah = mutluluk , denklemine inanıyoruz değil mi?

    Bu denklem dünya üzerindeki bir grup üzerinde geçerli bir denklem. Bu denklem doğrudur deseler yalan söylemiş olmazlar.

    Kriz zamanlarında bazı gerçekler dökülüyor dillerden. Adı şuan aklıma gelmedi, ünlü yabancı bir ekonomist, ülkelerin cari açık/fazlaların toplamı sıfırdır. Yani her ülke bu denklemde cari fazla veremez. Dünya gazetesinde bir başka ekonomist, bu durum anca uzayda bir koloni kurduğumuzda mümkün olabilir, demişti.

    Yani, +1' i sağlaması için bir ülkenin, diğer bir ülkenin -1'i kabul etmesi gerekir. Yani;

    +1 = büyüme = refah = mutluluk denkleminin oluşması için karşı yansımasında diğer bir ülkenin -1 = küçülme = fakirleşme = mutsuzluk denklemini sağlaması gerekir.

    Bu acı denklemin etkilerinin azaltılması, +1 lerin -1 lere finans sağlamasıyla sağlanır. +1 üretme, ben -1'in finansmanını sağlarım.

    Yani bu zaman için örnek verecek olursam, Merkelin, Yorgoya finansman sağlaması mecburidir. Yorgoyu kurtarmazsa, denklemi bozmuş olur, bu durum ileride Merkelin +1' i sağlayamamasına yol açar. Çünkü Yorgo finansmanını bulamazsa, -1'ni gerçekleştiremez, +1'ni üretmeye yönelmeye mecbur olur, yani +1 Yorgonun kısa yolu olur.

    YanıtlaSil
  34. Üstat,
    Kıymetli yazınızı henüz okuyabildim, teşekkür ederim.
    Teknolojik gelişme hızının, sermayenin küreselleşme sürecinde ona yeterince ayak uydurmayan emeğin küreselleşmesine giderek daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum. Beklentim, bununla kapitalizmin bir sonraki aşamaya geçmesi için ihtiyaç duyduğu esnekliğin karşılanacağı yönünde.
    Çok selam ve saygılar.
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
  35. Winston Churchill'in söylediği güzel bir söz aklıma geldi, izninizle paylaşayım: "Kapitalizmin doğal ahlaksızlığı, nimetleri adaletsiz paylaşmasıdır; sosyalizmin doğal faziletiyse sefaleti eşit paylaşmasıdır."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Churchill'e kör dersek, körlere hakaret etmiş oluruz!

      Churchill, eğer yeniden dünyaya gelirse, bi zahmet sol düşünceden beslenen siyaset ve ekonomi sefalet mi getiriyor, refah mı getiriyor, 33 kez daha ders çalışır gibi çalışsın, belki öğrenir!

      Cephenin ortasındaki karargâhında bile gün içinde aksatmadan kitap okuyabilme meziyetine sahipmiş, belli mi olur; bugün alır tablet pc'sini eline, paşa paşa okur, öğrenir, yanlışını düzeltir!

      Sil
  36. Hocam,
    Fed’in ve gelişmiş diğer ülkelerin merkez bankalarının parasal gevşemeye son vermesi ve artık faiz artırma sürecini hiç geri dönülemeyek bir adımmış gibi algılarsak haklısınız, ancak dengeleri koruyacaklardır, günü gelecek tekrar dengeli parasal genişleme yaparak piyasaya can vereceklerdir, yoksa kendi kendilerini krize sürükleyecek değiller diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  37. Ülke sınırlarının olmadığı bir dünya küreselleşmede dünyada en zengin %20 ile en yoksul %10 arasındaki fark bugün 89a 1 .
    Küreselleşme tamamen gelişmiş ülkelerin küresel enformasyonundan başka birşey degil bence. Sizinde dediğiniz gibi sermaye hareketliliginin kazandırılması.Şirket ilk önce sermayesiyle ihracat yapıyor,sonra ihracat yaptığı ülkede satış servisi yapiyor ,sonra satış yaptığı ülkede üretim yapiyor ve en sonunda yönetimi şubeye bırakıyor.
    Küreselleşme=kapitalizm biter mi ?
    Arz yönlü politikalar önünü kesebilir.Kârını genişletmek isteği her zaman pazar arayışına yönlendirir yoksullasan insanlara satış yapamayacak olan küreselleşmenin sonu mutlak gelecektir.Çünkü sürekli yoksullaşan insanlar küreselleşmenin yaydığı insan haklarını ve demokrasiyi ne yapacaklar..
    Saygı ve sevgilerimle hocam.

    YanıtlaSil
  38. Fikir Kulüpleri Federasyonu size saygılarını gönderiyor!

    http://gencgazete.org/

    https://www.facebook.com/fikirkuluplerifederasyonu

    https://twitter.com/fikirkulupleri/

    YanıtlaSil
  39. döngüsel bir kriz oluşabileceğini zannetmiyorum. kapitalizmin globalleşmesiyle birlikte nasıl ki gelişmiş ülkelerde az gelişmiş "bölgeler" kaldıysa, gelişmiş dünyada da az gelişmiş bölge veya ülkeler kalacaktır ve kriz de sadece ve sadece onların kaderidir. örneğin ülkemiz özelinde de global ucuz sermaye doğunun az gelişmiş bölgelerinin alt yapısına dahi aktarılamazken İstanbul gibi gelişmiş bölgelerimizin "üst" yapısının plaza-AVM'lerle kaymaklanmasına yol açmıştır. kanaatim, gelişmişlik nasıl fiziki-coğrafi bir tanım olmaktan ziyade bireye bağlı sosyokültürel bir kavrama dönüşmekteyse, büyümenin de maddi varlıkların çoğalmasından ziyade kişilerin veya toplumların erdemlileşmesiyle alakalı bir kavrama dönüşeceği yönündedir. erdemli-eğitimli bireyler açısından üretimin kolaylaştığı, talebin ise arzı karşılamakta adeta kifayetsiz kaldığı bir iktisadi "refah" döneminin keyfini sürmektense bir takım tefecilerin üretim özürlü kitleleri sömürmeye devam edebilip edemeyeceklerine kafa yormayı kısacık insan ömrü için manasız buluyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küresel kriz, krizin sadece az gelişmiş ülkelerin kaderi olmadığının, gelişmiş ülkelerin de krizden ağır biçimde etkilenebileceğinin kanıtı olmadı mı?

      Sil
  40. Merhaba Mahfi bey, bugün gördüm sitenizi.. bi solukta birçok yazınızı okudum. Harikasınız. Olağanüstü..

    Bu yazıyı kendi kendime yazmıştım. Sizin
    yazınızı okuduktan sonra sizinle de paylaşmaya karar verdim. (-UZUN OLDUĞU İÇİN YAYIN KURALLARINIZA UYMUYOR. uygun değilse yayınlamazsınız-)

    Kolonyalizm. - Çağımızı asıl betimleyen laf-

    Kötü bir ünü berbat çağrışımları var. Türkçeye sömürgecilik gibi neredeyse bir

    küfür sözü olarak girdi.

    Amerikanın keşfi , devletlerin güçlenmesi ve artan dünya nüfusu dünyayı

    kolonyalizm eğilimine soktu. Ne demek Kolonyalizm ? Arılar gibi yaşamak,

    karıncalar gibi yaşamak. İş bölümü yapmak daha çok üretmek, düzen kurmak

    ,sosyal yaşamı, siyasal yaşamı ,ekonomik hatta cinsel ve dinsel yaşamı

    düzenlemek. Şairinin deyimiyle nizamat vermek.

    1900 lü yılların ilk çeyreğinde almanyada çıkan nasyonel faşizm kolonyalizmin

    uç örneği değil Kolonyalizmin ergenlik dönemidir. Kolonyalizm Almanyada

    ekonomik, sosyal hatta siyasi başarısıyla göz kamaştırdı. Eğer 2. Dünya

    savaşında duvara çarpmasaydı bugün faşizm -nasyonel ya da değil- yaygın bir

    yönetim biçimi olarak tüm dünyada benimsenecekti. Daha başlangıçta trafik

    kazası yapan kolonyalizm bu travmayı atlattıktan sonra kendisini oluşturan

    şartlar doğrultusunda yayılmaya devam edecektir. Sovyetler birliği tecrübesi de

    bir kolonyal model olarak hemen yanıbaşımızda durmaktadır. Devletlerin daha da

    güçlenmesiyle kolonyal yaşam, hemen hemen her bireyi örgütlü olarak kontrol

    edilen, farklılıklara izin verilmeyen, tek liderin sembolik ve kesin fiili otoriter

    yapısı ile ilerlemeye devam edecektir.

    Peki neden kolonyalizm? ; daracık bir kovanda onbeşbin arı kolonyal kurallar

    olmadan yaşayamaz da ondan.

    DÜNYADAKİ HIZLI NÜFUS ARTIŞININ TOPLUMSAL VE BİREYSEL SONUÇLARInı

    değerlendirmek oldukça mantıklı bir tecessüs. Dünya nüfusunun kabaca 7.3

    milyar olduğu kabul ediliyor. Peki bu rakam gerçek mi? Bireyi hatta toplumu

    etkileyen boyutuyla baktığımızda bu rakam maalesef hiç gerçekçi değil. 1930

    larda dünya nüfusu 3 milyar civarındaydı. Bu nüfusun % 75’i köylerde %25’i

    kentlerde yaşıyordu. Şimdi oran kabaca tam tersi. Buna şöyle bakabiliriz. Köyde

    yaşayan bir birey bir ay içinde ortalama 500 kişiyle sözlü ve sözsüz iletişim

    kurabiliyorsa şehirde bu rakam en az 5 katına çıkıyor. Günümüzde iletişim

    araçlarının gelişimiyle iki kat daha artıyor diyebiliriz.(rakamlar afaki ) öyleyse bir

    kişinin karşılaştığı, iletişim kurduğu, rekabet ettiği kişi sayısı1930 lardan bu yana

    nüfus artışından çok çok daha fazla arttı. Demek oluyorki dünya nüfusu işlevsel

    olarak çok daha fazla. Kabaca 50 milyar..

    Bu olağanüstü nüfus artışının olası sonucu ne olur? Daha hızlı kolonyalizm.

    Asya ve amerikada başlayan kolonyalizm talepleri Avrupa ve Afrika dahil tüm

    dünyada hızla yayılacaktır.

    Not: bu yazıyı yazdıktan sonra bir gazete haberi: Hindistanda sinemada

    filmden önce milli marş okuma kuralına uymayan 12 kişi tutuklanmış.

    Kolonyalizm hayırlı olsun.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi