Hukukun Üstünlüğü ve Ekonomi

Hukukun üstünlüğü ilk ağızda basit iki kelimenin yan yana gelmesiyle oluşmuş bir ifadedir. Buna karşılık hem hukuktan hem de üstünlükten çok daha önemli bir vurguyu ortaya koyar. Hukukun üstünlüğü, temel olarak hukukun bir topluluktaki veya ülkedeki yaygınlığını ve yetkisinin yüksekliğini ifade eder ve en üst düzeyde şöyle ifade edilir: “Fiat iustitia et pereat mundus” (dünya yıkılsa bile adalet yerini bulmalı.) Farklı bir bakışla şöyle de ifade edilebilir: “Fiat justitia ne pereat mundus” (dünyanın yıkılmaması için adalet yerini bulmalı.)

Hukukun üstünlüğü ifadesi içinde birçok hukuk ilkesi bir araya gelir. Bunlardan ikisi belki de en önemlileridir. İlki ‘yasalar karşısında eşitlik ilkesidir.’ Hiç kimseye, zümreye veya gruba yasalar karşısında ayrıcalık tanınmaması demektir. İkincisi ‘idarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olacağı ilkesidir.’ Ülkeyi yönetme yetkisine sahip olanların aldıkları kararların ve yaptıkları uygulamaların yargıdan muaf olamayacağını vurgular.  

Bu iki önemli ilkeyi ve diğer ilkeleri bir araya getirince karşımıza bir hukuk devleti kavramı çıkar. Eğer bir devlet, bütün parçalarıyla bu ve benzeri ilkelere sadık kalıyorsa o zaman bir hukuk devletinden söz etmek mümkün olur. Hukuk devleti olmadan demokrasi olmaz.

Bir yerde hukukun üstünlüğünün geçerli olup olmadığını anlamanın en kestirme yolu emniyet şeridine ve trafik ışıklarına bakmaktır. Emniyet şeridini ve trafik ışıklarındaki geçiş üstünlüğünü suçlu takibi yapan polis, hasta taşıyan ambulans ve yangına giden itfaiye dışında kullananlar varsa ve trafik polisi bunlara ceza yazamıyorsa o zaman orada hukukun üstünlüğü yok demektir.   

World Justice Project tarafından dünyanın her ülkesinden akademisyen ve hukukçunun katılımıyla hazırlanan Rule of Law Index (Hukukun Üstünlüğü Endeksi) Türkiye’nin bu alanda ne kadar gerilerde olduğunu ortaya koymaktadır. Rapora göre Türkiye genel olarak hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde ölçümlemeye dahil edilen 126 ülke arasında Mozambik ve Myanmar’ın arasında 109. sırada bulunuyor. Arnavutluğun 71., Endonezya’nın 62., Romanya’nın 31. sırada olduğu bu sıralamada Venezuela son sırada, Danimarka, Norveç ve Finlandiya ilk üç sırada yer alıyor (https://worldjusticeproject.org/sites/default/files/documents/ROLI-2019-Reduced.pdf)

Hükümetin gücünün sınırlandırılması (hukukun üstünlüğü ilkesinin önemli bir alt ilkesi) esas alındığında Türkiye 126 ülke arasında 123. sıraya geriliyor. Mısır, Türkiye’nin üstünde. Altında ise üç ülke var: Kamboçya, Nikaragua ve Venezuela. Temel hakların değerlendirildiği endekste Türkiye 122. sırada. Venezuela bu ölçümlemede Türkiye’nin üzerinde. Son sırada İran yer alıyor.

Bir ülkede hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukuku egemense o ülkedeki demokrasi ahbap çavuş demokrasisinden öteye gidemez. Ahbap çavuş demokrasisi geçerliyse o ülkedeki ekonomik sistem de ahbap çavuş ekonomisinden öteye gidemez. Ahbap çavuş ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde bırakın yabancı yatırımcıları yerli yatırımcılar bile yatırım yapmaz.

O nedenle Türkiye’nin ekonomik durumundan şikâyet ediyorsak ya da en azından “biz bu duruma layık değiliz” diye düşünüyorsak o zaman ülkeyi layık olduğu yere çıkarabilmek için ilk olarak hukukun üstünlüğünü sağlamaya yönelik adımları atmamız gerekir.

Yorumlar

  1. Emeğinize sağlık
    Hukuk açısından ölmüş bir ülke olmuşuz aynı zamanda ekonomi acissindan ozaman bu dünya için değil geriye kalan ömrümüzü ahiret için yaşama vakti gelmiste geciyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne acı değilmi WEF Rekabet Endeksi 2019 da da durum aynı.
      Hocam 2013 verilerini iceren bir yazı yazmisti zamaninda.

      Sil
    2. Hocam halk nasılsa yönetimde oyledir bence bu millete haktır. ulkem adına geleceğe dönük zerre kadar umudum yok Allah cocuklarımıza yardım etsin. Cok guzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

      Sil
    3. Ekte verdiğiniz bilimsel çalışmada gösterilen ülkeler arasında hangisine pijamanızı bile değiştirmeye gerek kalmadan sınırından rahatça girip çıkıyorsanız o ülke o kadar hukuksuz demektir.

      Ekteki bilimsel çalışmadaki ülkelerin hukuklarının gelişmişlik düzeyi de bu göstergeye göre sıralanabilir.

      Ben buna kısaca "pijama göstergesi" diyorum.

      Sil
  2. Hocam,bu düzenin değişmesi için ahbap mı değişmesi lazım yoksa çavuş mu ?

    YanıtlaSil
  3. Bir vatandaş olarak duygusal açıdan baktığımda sıralamada bu kadar da aşağıda olmamızı kabul edemiyorum.
    Bir avukat olarak mesleki açıdan baktığımdaysa gerçekler tokat gibi yüzüme çarpıyor. Ülkemizde yargının durumu içler acısı.

    YanıtlaSil
  4. Ülkemizde hukukun üstünlüğü 2010'larda belki de tam olarak kaybedilmişti. Belirli bir zümrenin üstünlüğüne dayalı belirtmiş olduğunuz gibi üstünlerin demeye dilimin varmadığı bir hukuk oluşmuştu. Ancak şu anda durum daha da vahim. "Üstünlerin Hukuku" 'ndan "Daha Üstünlerin Hukuku"'na geçiş yaptık. Sizin gibi, bu durumu seyretmeyip tavrını ortaya koyan insanlara da ihtiyaç had safhada. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hukukun üstünlüğü bizde maalesef hiçbir zaman olmadı. Onun için de hep gelişme yolunda kaldık. Son zamanlarda daha da bozulmuş olması geleceğe ilişkin umutları yıkıyor.

      Sil
    2. Bu yorumun altına böyle bir başlama yapmanızı tebrik ediyorum
      Herkes yapmaz yaptığınızı
      Saygılarımla

      Sil
  5. yazıyı okuyunca batının ağzıyla ülkenin kötü olduğunu söylüyorsunuz bilimsel olmak iddiasıyla. onların kafasıyla. ülkede hukukun olmadığı kesin bunun için kafelerde oturmaya değil de kahvelerde oturak görebilirsiniz. bir de şu açıdan bakın kemalizm(in hukuku) iflas etmişti, şimdi parlattıklarına bakmayın; şimdi de islamcılık(ın hukuku) da iflas etti. bu ikisinden de olmak zorunda mıyız? Yerliler hukukuna ihtiyacımız var. http://www.hurfikirler.com/islamizmin-muslumanlarla-savasi/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür iddialı yorumlara girişmeden önce hukuk öğrenmeniz lazım. Hukukun üstünlüğü ilkesi evrensel bir ilkedir. Yerlisi, millisi, islamı, hıristiyanı olmaz. Yerli hukuk icat etmeye kalkarsanız bugünkü tuhaf düzenin karşısından bulursunuz kendinizi.

      Sil
    2. Değerli hocam, yerli ve milli hukukumuz var onu da beğenmiyorsunuz. Dünkü gelişmeden sonra galiba yerli ve milli Nobel de kurulacak.

      Sil
    3. Mahfi Hocam. "Yerli hukuk icat etmeye kalkarsanız bugünkü tuhaf düzenin karşısından bulursunuz kendinizi." derken. Bu günkü tuhaf düzenin içinde bulursunuz kendinizi demek istediniz sanırım.

      Sil
  6. Çok güzel ozetlemissiniz. Yapılacak ilk yapısal reform hukukun ve demokrasinin ustunlugunu tahsis edecek düzenlemeleri hayata geçirmek, bunlar olmadan ne ekonomide ne de eğitimde ilerleyebiliriz.
    Ama finans merkezi yapmayı Atasehir'e gökdelen yapmak sanan zihniyete, Kanal İstanbul'un aslında Montrö ile bir alakası olmayıp, gemileri oradan zorla geciremeyecegimizi isterlerse bedavaya boğazı kullanmaya devam edebileceklerini bilmeyen, anlamayan zihniyetin bunları anlaması da zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Biz doğruları anlatmaya ve savunmaya devam edelim.

      Sil
    2. Hocam kaleminize sağlık. Bugün üstünlerin hukukunu savunanlar da gün gelip hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu anlayacaklardır. Siz doğruları yazmaktan vazgeçmeyin lütfen.

      Sil
  7. Hocam bu düzene karşı en güzel cevap; minimum üretip, minimum tüketmek yoksa eşkiya dünyaya hükümdar olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oldu bile, eskiyanin eli de uzun boyu da...

      Sil
  8. Emeğinize, kaleminize sağlık hocam, mevcut durumu çok güzel ve anlaşılır özetlemişsiz, teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  9. Hocam yazınız bir çoğumuzun duygularına ve düşüncelerine tercüman olmuş, canımızdan çok sevdiğimiz ülkemizin içinde olduğu duruma görünce gerçekten üzülmemek elde değil, ne zaman normalleşeceğiz gerçekten uygar ve bilinçli bir toplum olacağız çok merak ediyorum , karamsar olmak istemiyorum ama içinde olduğumuz durum gerçekten geleceğimiz olan çocuklarımız için içinden çıkılmayacak kadar kötü bir hal alıyor. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kafada gidersek Hiçbir zaman. Çünkü Sosyolojik bir tabirle toplumsal çöküntüden daha kötüsü Toplumsal çürümedir. Bizde toplumsal çürüme biraz ilerlemeye başlamıştır. Toplumumuzda Adaletten dem vuran çoğunluk, güçten dem vuran çoğunluk, sistemsel sorunlardan dem vuran çoğunluk; Aynı çoğunluğun yine çoğunluğu eline fırsat geçse çıkarlarını yücelteceğini ifade edebilmektedir. Yani işin özeti eline fırsat geçen Adaleti değilde çıkarına hizmet edecektir. Elbetteki istisnalar kaideyi bozmaz. Bu arada Mahfi Hocam yazılarınızı okumak iyi geliyor. Yalnız değilsiniz. Üslubunuza hayranım, eleştirinizi öyle güzel yapıyorsunuz ki mükemmel bir şey.

      Sil
  10. Teşekkürler Mahfi bey. Dediğiniz gibi herşey dönüp dolaşıp hukukun üstünlüğüne dayanıyor.Hukuk düzeldiği zaman ekonomi de, eğitim de herşey rayına girer. Kanun yapmak değil, kanunu herkese aynı şekilde uygulamak mesele.
    Ben 1 Eylül 2016'da 672khk ile ihraç oldum. O günden bugüne geçen 1194 günde ihraç sebebimi söyleyen olmadı. 50000 küsür kişi ile bir listeye adım yazıldı
    Genel sebep olarak irtibat, iltisak... vb yazıldı ve bitti. İdare mah. ve Danıştay'a, AYM'ye, AİHM'e başvurdum. Fakat 2017'de ohal komisyonu kuruldu ve bütün mahkemeler düştü. Şimdi ohal komisyonu cevabını bekliyorum. O zaman anca öğrenebileceğim ihraç sebebimi.
    Bazı yöneticiler itiraf eder gibi normal prosedürde 2030'a kadar kamudan atamazdık bile dedi. Ama.....

    YanıtlaSil
  11. Mahfi ağabey. Caddemdeki kaldırıma park eden araçları zabıtaya şikayet etme huyum vardı. Baktım ki gelen zabıta da kaldırıma park ediyor. A4 kağıda 100 lira park cezası yazıp camına yapıştırdım. Yanında bekledim. Bu ne dedi. Ceza yazdım sana dedim. Gülümsedi ve oradan ayrıldı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir fikir.
      Sanki şiddet içermeyen bir sivil itaatsizlik örneği gibi.
      Belki aynı tepkiyi 10 kişi daha gösterse bir şey olmaz.
      100 kişi daha gösterse bir şey olmaz.
      Peki ya 1000 kişi,10.000 kişi daha yaparsa?!!
      Kanallar bunu haber yapıp,ekranlara taşırsa...
      Toplumun kanaat önderleri ve köşe yazarları da bu konuyu halka anlatmaya başlarsa...

      Aslında bu durum,Türkiye’de yaşayan sıradan insanların(halkın) günlük hayatlarında ve bir çok alanda karşılaştıkları bir çifte standart ve meşruiyet sorunu bu.
      Basit gibi görünse de bu ve buna benzer olayların çok sık tekrarlanmasının toplumda önemli yaralar açtığını düşünüyorum.
      Bu tür çifte standartlar,adalet duygusunun ve devlete olan güvenin zayıflamasına neden oluyor.
      Birikimli olarak yıllara yayıldığında ise,çok daha derin sorunlara ve sonuçlara sebep olabiliyor.

      Kamu gücünü elinde bulunduranların,Türkiye’ye özel şartları da hiç unutmadan,kendilerini sorgulamaları beklenir.
      Neye ve kime hizmet etmek için o yetkiye sahip olduklarını ve o yetkinin gerçek sahibinin kim olduğunu hep akıllarında tutmaları gerekir.

      Anlatmak istediğim gücün asıl sahibinin halk olduğudur.
      Her ötekileştirmenin,her çifte standartın,her türlü adaletsizliğin,halkın hafızasında bir yeri olduğu hiç unutulmamalıdır.

      Sil
    2. Böyle davranınca psikolojik sorunlu ilan ediliyoruz siz en doğrusunu yapmışınız :)

      Sil
  12. Hocam kaleminize sağlık. Okuduğum bir ekonomi kitabı, okuduğum bazı yazılar ve izlediğim ekonomi videolarına göre hukukun dejenere edilmesi sömürücü kurumların sahip oldukları konumu koruma içgüdüsü ile gerçekleşiyor. Ancak, tarihte bu kurumlar ne kadar dirense de yok olmaya mahkum olmuş, yerine başka bir sömürücü kurum gelmiş ya da kapsayıcı kurumlar ortaya çıkmış. Bu dönüşümleri tekrar bir sömürücü kurum yerine kapsayıcı kuruma dönüştürmek için değişim sizce nereden başlamalı? Hepsi birbiri ile bağlantılı ama hukuk, eğitim, demokrasi, bireyin kendisi, ihtiyaçlar, refah seviyesi ve var ise başka bilmediğim faktörler.

    YanıtlaSil
  13. Hocam elinize sağlık, daha önce sıklıkla altını çizdiğiniz bir konu için özel bir yazı yazmışsınız.
    Shakespare'in Venedik Taciri adlı eseri herkes tarafından bilinir. Kitabın 16. yüzyılın sonlarında yazıldığı tahmin ediliyor. Anlattığı hikaye ise belki daha önceki bir zamanda ticaretin merkezi Venedik'te geçiyor. Bir alacak verecek meselesinden dolayı iki kişi davalık oluyor. Kitabın bir yerinde taraflardan biri şehrin (dukalığın) yöneticisinden yardım istiyor. Yönetici ise mealen "venedik adaletiyle bilinen bir yerdir, o yüzden bütün tüccarlar burdadır, eğer şimdi ben mahkemeye müdahale eder de sana yardımcı olursam bu duyulur ve hukukun üstünlüğü zedelenir, buralarda kimse durmaz" der ve isteği geri çevirir. Düşünebiliyor musunuz, günümüzden en az 400-500 yıl önce yazılmış bir kitaptan bahsediyoruz. Anlayana büyük dersler var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Ayrıca paylaşım için teşekkürler

      Sil
  14. Adalet, hukuk toplumun gereklerinden.
    İki belediye başkan yardımcısının hukuk sağlamak için yaptığı iki uygulamadan ve sonuçlarından bahsedeceğim.
    1)
    21/05/2019 tarihli habere göre Eyüp Dal belediyeye işe başvurur, sonucunu öğrenmek için belediye başkan yardımcısını telefonla arar. Haber için; https://www.evrensel.net/haber/379762/antepte-ise-alinmadigi-icin-kendini-yakan-yurttas-hayatini-kaybetti

    —Neredensin sen?
    —Yukarıbayırdayım der.
    —Belediyeye gel der.

    Belediyenin girişinde vatandaşı alırlar. Tenha bir yere çekerek adamı döverler.
    Yapılan zoruna gider ve cebindeki son paraya bir şişe benzin alarak belediyenin önünde kendini yakar. İlgili haberi buradan okuyabilirsiniz.

    2) İstanbul-Güngören belediye başkan yardımcısı odaya girdiğinde ayağı kalkmayan bir çalışana tuvaletin önünde bekleme cezası veriyor. Haberi TV100'de izledim internetten haberini bulabilirsiniz.

    Adam döner sandalyeyi altına çekip tuvaletin önünde oturuyor.
    Bu konu sosyal medya aracılığı ile Cumhurbaşkanının kulağına gidiyor.
    Belediye başkan yardımcısı için yapılan açıklama şudur;
    Kibirli insanlar bu davada bulunamaz.

    1. olaydan Cumhurbaşkanının haberi olup olmadığını bilmiyoruz. Vaktaki haberi olsa o belediyede bir tane yönetici kalmayacağına inanırım. Olayın üzerini kapattılar.

    Adalet tek elden dağıtılmaz ise bu gibi korkunç sonuçların olması kaçınılmazdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gungorendeki olay saygiziliktir ve dis guclerin komplosudur.
      Memur ve isci, amirine buyugune baskanina itaat ve biat etmek zorundadir.
      Cunku rizigini veren dagitan odur. O ol derse hersey oluverir.
      Sen ekmek dagitana secilmis bir baskanina saygisilik edemezsin. Allah carpar.
      Dis gucler gungorende oyun pesinde zaten baskanimizda aciklama yapti.

      Sil
    2. Gel de hukuku ve kisisel haklari 1415 e anlat.

      Deveye hendek atlatmak daha kolay.

      Sil
    3. 19.33'deki yorumcu, 14.15'deki yorumcu ironi yapmış cidden anlamadın mı yoksa bu kadar kör muhalefete mi yakalandın?

      Sil
    4. 22.29
      ironi ne ben ne dusunduysem onu soyledim.
      Ak parti islam felsefesinde biat ve itaat vardir.
      Amirine buyugune itaat etme biat etme vardir.
      Bu kuranda da hadiste de vardir.
      Rabbim bizi itaat edenlerden biat edenlerden kilsin.Seytana uydurmasin isyan edenden etmesin
      Buyuklerimiz amirlerimiz ne derse o dur. Her seyin iyisini onlar bilir
      tovbe hasa onlara karsi gelinmez...
      Bu bizim f elsefemiz geregidir bu islam felsefesidir.
      Gungoren uzerinde oyunlar oynandigi ortada. Gungorenin son 30 yilini bilirim eskiden camur deryasiydi simdi ise harika nezih bir semt oldu yollar hep parkedir camur yok cer cop yok. Bunu ise dis gucler istemiyor
      Dis guclerin oyunlarina gelmeleyelim. Bir ve birlik olalim.

      Sil
    5. 01.54 o zaman sen ironiyi yaşam biçimi edinmişsin haberin yok :-)

      Sil
    6. Adsız 01:54, yohhh artık devenin bale pabucu? Bu blogu niye takip ediyorsun anlamadım, cidden çözemedim ! Zerre ders almadığın yerde ne işin var? Bir açıkla hele gardaş/bacı?

      Sil
    7. Kardesim ben sehir universitesinde ekonomi ogrencisiyim. Takip etmek zorundayim

      Sil
    8. 14.24,
      Şehir diye bir üniversite mi var?

      Adamın birine biat eden zengin bir adamın zenginliği artsın diye, biat edilen adama biat eden diğer adamların kamu malını aktarması, halka şirin görünmek adına olaya üniversite süsü vermek, okumuş biatçıların da ortamdan arpalanmasının sağlanması var.

      Şimdi biatçılar birbirine girince üniversitenin süs olduğunu herkes gördü, arpasının gideceğini anlayan okumuş biatçılar kendilerine yeni üniversite arıyorlar, biat edilen orayı oğluna vermek istiyor, zengin biatçı ortadan kaçtı, arpalıığı kesilince kavga çıkaran biatçı ise şaşkın vaziyette, durumdan ne fayda çıkarabilirim derdinde.

      Sana da geçmiş olsun, baban zengin değil ise, epey iş arayacaksın demektir.

      Sil
    9. 20.07
      Sehir universitesi muhafazakar dindar islamci turbanli imam hatipli ailelerin cocuklarina hizmet veren bir okul. Bu okulda islamin evrensel diliyle bilim ogretiliyor.Sus vs degil.
      Bu universite islamcilarin imam hatip mezunlarinin bilim yapabildiginin kanitidir.
      Babamin zengin olup olmamasi onemli degil ben zaten Londraya gidecem master icin. Cunku ekonomi konusunda iyi egitim veriliyor oralarda onun icin gidecem mastera

      Sil
    10. Sevgili Adsız 12:26
      Görüşünüz ne olursa olsun ve nereye gideceksiniz gidin ama kendi dilinizi doğru kullanmayı ve yazmayı öğrenin lütfen. Gidecem değil gideceğim.

      Sil
    11. https://www.youtube.com/watch?v=xP2jcvn8PaA
      “Türkiye’de üniversiteye girmek çok zordur. Ama Suriyeliler başvurursa giriyorlar. Türkleri imtihan yapıyoruz, Suriyelileri yapmıyoruz.”

      ...diyen kişinin üniversitesinden kim bilir nasıl da elini kolunu sallayarak girmiştir Türkiye'ye ve üniversiteye...Türkçe bile bilmesine gerek yok....
      Hiç ama hiç şaşırmadım şaşırmanıza da gerek yok!

      Sil
  15. Peki sayın Eğilmez çin ve Rusya da demokrasi nerdeyse yok. Oralar nasıl gelişmiş ekonomilerde sahip.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelişmişlik kavramını büyüme kavramıyla karıştırdığınız anlaşılıyor. Bu yazıma bir bakın lütfen:
      http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/buyume-baska-sey-gelisme-baska.html

      Sil
    2. Bu soru çok sık soruluyor. Arkadaşımız gelişmişlik kavramını sadece büyüme kavramıyla karıştırsaydı, yine de iyi diyebilirdik. Asıl birbirine karıştırdığı şey, yıllık ekonomik büyüme ile ekonomik refah seviyesidir. 'Gelişmiş ekonomiler' diyerek bahsettiği şey, ekonomik refahtır. Ancak ne Çin'de ne de Rusya'da ekonomik refah vardır. Her ikisinin de nüfus sayısına bakarak görece ekonomik büyüklükleri küçüktür. Yani kişi başı milli gelirleri çok düşüktür. Bu nedenle bu ülkelerde ekonomik refahtan bahsedilemez.

      Sanırım arkadaşımız Çin'in hızlı büyümesine ve Rusya ve Çin'in ekonomik büyüklüğüne bakarak bu ülkelerin vatandaşlarının zengin olduğunu sanıyor. Çin'in hızlı büyüyebilmesinin tek sebebi, vatandaşının milli gelirinin düşük olmasıdır. Yani bu ülke sadece çok ucuz iş gücü sayesinde bu kadar hızlı büyüyebiliyor. Bu ülkenin kişi başı milli geliri, Türkiye'dekinin yarısına kadar yükselse, bu demokrasisiyle Türkiye'nin yarısı kadar büyüyemez. Çin'in kişi başı milli geliri yükseldikçe, büyüme hızının da aynı hızla düştüğünü göreceksiniz. Ama aynı zamanda da demokraside de atılım yaparlarsa, elbette ki daha uzun süre hızlı büyüyebilirler.

      Sil
  16. İşçi işveren ilişkisinde iş garantisinden bahsetmek isterim.
    İşe iade isteme hakkı 2018 yılının başında arabuluculuk kurumunun devreye girmesi ile işçilere verildi.
    Bir ara televizyonda avukatlar ile yapılan bir röportajı izledim. Gelirlerinin düşüklüklerinden dert yanıyorlardı. Sonra bu haberden sonra arabulucuk müessesi çıktı.
    Güzel olaylar bunlar. Bakın neler oluyor anlatayım.
    Arabuluculuk kurumu ile işçi, işe iade isteme hakkı elde etmiş oldu. Şöyle bir hak düşürücü süre getiriliyor. İşten çıkarılma tebliğinden (sözlü veya yazılı) sonra 30 gün içinde arabulucuya başvurmalıdır. 30 gün içinde başvurmaz ise iade isteme hakkı düşüyor.
    Bakınız. Bu hak düşürücü süre için arabulucu avukatının uyarma zorunluluğu bulunmuyor.
    İşçi sorsa dahi hayır senin arabulucuya başvuru süren geçmemiş dese dahi yükümlülüğü bulunmuyor.
    İşte hukuksuzluktan yakınan avukatların hukuksuzluktan nemalanma şekilleri böyledir.
    Adalet için yapılan düzenlemeler adaletsizlik doğuruyorsa bunu ne ile açıklayabiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız 12:14; Eksik bilgiyle, yanlış yorum yapmışsınız. İşe iade hakkı 2018 yılında işçilere tanınan bir hak değildir. Çok daha önceden İş Yasasında var olan bir haktır.

      Sil
    2. 2018'den önce işçinin işe iade süreci ne kadarda sonuçlanıyordu onu öğrenirseniz ne zaman tanındığını daha iyi anlarsınız. Uzun sürede neticelenmesi ve aleyhte sonuçlanması nedeni ile devlet işçisi ve memurunun dışında işe iade hakkı kullanılmazdı.

      Sil
  17. Halbuki Avrupanin en buyuk adalet saraylari da bizdeydi.

    Biz once sarayini yapalim, adaletini de sonra bi firsatini bulunca koyariz icine.

    YanıtlaSil
  18. Elinize, emeğinize, kaleminize sağlık Sn. Eğilmez.

    Bir hukukçu olan rahmetli babamın sözünü hatırlattı yazınız. Adalet çiçeğinin serpilip güzellikler saçması için hukuk gibi değerli bir toprak gerekir. Saygılar

    YanıtlaSil
  19. Fatih Kömürcüoğlu10 Aralık 2019 13:23

    Bazı yorumlarda hukukun üstünlüğü sağlanırsa kesin ekonomik refah elde edilir anlayışının hakim olduğunu görüyorum. Örneğin Kuveyt emirlikle yönetiliyor ama çok zenginler. Bulgaristan AB üyesi ama Katar'dan daha düşük hayat standardına sahip. Hukukun üstünlüğünü sağlamak sadece potansiyelinizi maksimum limitte kullanmanızı sağlar. Ekonomik refahı elde etmek için başka şeyler de gerekir. Yazılımın (programlama) gelecekte ülkelerin ekonomileri için hayati olduğunu herkes bilir. Batılı ülkeler 1990'lı yıllarda ilkokullarına kodlama derslerini koymaya başlamışlardır. Yaşadığım şehir Denizli en çok ihracat yapan iller arasında 8. sıradadır. Ülkenin batısında oldukça gelişmiş bir altyapıya sahiptir. Profesyonel amaçlarımdan ziyade meraktan bir programlama dili öğrenmeye karar verdim. Koca şehirde programlama dili öğreten bir tane kurs bulamadım. Daha başka ne denir bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katar konusu tartışmalı. Katar'da refah halka yansımış değildir.

      Sil
    2. Kuveyt,Katar örneği hiç olmamış

      Sil
    3. Bizde hukuk güçlüden yanadır. Bir de üstün olmasın lütfen! Vatandaşın lehine karar vermiş vergi mahkemesi varmıdır acaba? Maliye memurları,bürokratları ve vergi hakimleri hepsi örümcek kafalıdır ve vatandaşın aleyhine çalışır..Ha unutmadan, tüketici mahkemeleri de öyle.

      Sil
    4. Fatih Kömürcüoğlu11 Aralık 2019 11:08

      Katar'la ilgili Katar'da refah halka yansımıştır demedim. Bulgaristan'la karşılaştırma yaptım. 2019 rakamlarını bulamadım ama 2018 rakamları yaşam kalite endeksinde Katar 26, Bulgaristan ise 40. sırada.

      Sil
    5. Selam Fatih bey,

      - Bulgar kişi hükümetine yazılı ve sözlü her türlü eleştirisini sunar, Katar da denemeyi bile düşünemezsizin.

      - Her Bulgar'ın ülke yönetiminde söz sahibi olabilme, seçilebilme hakkı vardır. Katar'ın patronu ölünce yerine oğlu işi devralacak.

      - Katar daki doğal kaynak Bulgaristanda çıksa, Bulgar ekonomik seviyesi şimdiki Katar'ı peşine katar gider.

      - Katar ın servetini bitirmek için işgale bile gerek yoktur, Patronu tehdit etmek yeterlidir. Sıkıysa Bulgaristan hükümetini tehdit edin servetlerini almak için...

      - Kuveyti Saddam aldı bir gecede, Bulgaristanı bir gecede almaya çalışmayı kimse düşünemez.

      - Kuveyt işgal edilince, Kuveytin sahibi Saddam a dersini verdi. Bulgaristan ın sahibi kendi halkıdır.

      - Katar, Kuveyt, BAE insanları, zengin efendinin kümesinde kaliteli yem yiyen tavuklar gibidirler. Bulgaristan vatandaşı ise, toprağı çorak fakir çiftçi gibidir. Arada kıyas kabul edilemez bir fark vardır.

      Türkiye de moda oldu, güzel bir şeyi eleştirmek için alakasız ve kötü bir şeyin güzel bir yanını öne çıkarmak.

      Ben vatandaşlarının oy verip, liderlerini değiştiremedikleri yere ülke demem. O başka bir şeydir. Ülke görünümünde bir yapıdır.

      Bugün, o yazdığınız ülkelerde, yaşam kalitesi ilk 10 a girer, yarın birbirlerini sokakta keserler.

      Bugün petrol değerli diye para kazanırlar, yarın ülkenin sahibi parasını çeker, mal gibi birbirlerine bakarlar.

      Hep böyle oldu, o yazdığınız ülkeler o refah seviyelerini 50 yıl bile koruyamıyorlar, biri geliyor, paralarını alıyor gidiyor. Çünkü servetin sahibi kendileri değiller. O yüzden liderlerini seçemiyorlar, çünkü lider de kendi liderleri değil.

      Son söz: Ülkendeki lideri seçemiyorsan, o senin liderin değildir.

      Sil
  20. Kanun devleti olmaliyiz.
    Milli ve yerli hukuk ilkemizi olusturmaliyiz
    Aksi halde dis guclerin saldirisina ugrariz
    farkli dusunenlere karsi acimasiz bir duzen tutururusak ulkemiz refaha erir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyada en tehlikeli şey kanun devleti olmaktır. Kanunları uygulamadığınız sürece hiçbir işe yaramaz. Asıl olan hukuk devleti olabilmektir. Hukuk devleti farklı düşünenlere karşı hoşgörülü olmayı gerektirir.

      Sil
    2. Adsız 14:19 Milli ve yerli dedin ya işte orada bittin. Otur ! Sıfır!

      Sil
    3. Farklı düşünenlere karşı acımasız olmalıyız yazmışsın(daha doğrusu yazmaya çalışmışsın,senin düşüncedekilerin neden bu kadar yazma özürlü olduklarını da bir türlü anlayamıyorum)
      Farklı düşüncedekilere karşı acımasız olan bir devlet nasıl refaha erir?Senin refahtan anladığın ne?

      Sil
    4. Emrah FİDAN12 Aralık 2019 09:20
      Farkli gorusler cok olursa nasil duzen tutturulur?
      Her kafadan bir ses cikarsa herkes benim dedigim olacak diye tutururusa nasil kalkinilir bana soyler misin?
      Ben dindarim benim inandigim dinde tek kisiye yoneticiye itaat vardir. Onun sozunden cikilmaz

      Sil
    5. Peki ya dindar olmayan bir iktidar gelse?
      Senin gibilerin inancını görüşünü bastırmaya kalkışsa o zaman da refaha erer misin??
      Senin anladığın refah sadece senin gibilerin iktidarında senin gibiler için olur.Toplumun geri kalanı acı çeker,ülke güçten düşer
      İşin sonunda ya iktidara darbe olur ya da ülke gavurların altında ezilen ortadoğu ülkelerine döner

      YA DEMOKRASİYİ İNSAN HAKLARINA SAYGIYI ÖĞRENECEKSİNİZ YA DA KAPİTALİST DÜZENDE EZİLECEKSİNİZ!!

      Benim son sözlerim bunlar...Şimdi istediğin kadar konuş-yaz,çiz

      Sil
    6. Emrah FİDAN12 Aralık 2019 15:42
      Ben Davutoglucuyum merak etme islami tarzda olmak kaydiyla farkli goruslerde olabilir

      Sil
    7. davutoğlucu Erdoğancı şucu bucu olmaya bayılıyoruz halk olarak. hiç adaletçi ya da hakçı olmayı sevmiyoruz. bayılıyoruz biatçı olmaya. Osmanlıdan kalma bu köhne zihniyeti m.kemal Atatürk gibi bir büyük devlet adamı bile değiştiremedi ya bundan sonra da değişmez. o yüzden de sürekli devlet kurarız ve kurduğumuzu yıkarız sonra yeniden bir devlet kurar o devleti de yıkarız yenisini kurmaya çabalarız. Britanya krallığı gibi abd fransa gibi ülkeler yüzyıllardır dimdik ayakta kalırken biz bu kafayla daha çok devletimizi yıkarız sonra da tipik türk kafasıyla dış güçler deriz. hep sorarlar Türkiye'nin en büyük sorunu nedir?. cevabı aslında çok açık: sorun, bu halkın kendisidir.

      Sil
  21. Gına geldi artık bu liberal ağızdan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman size tavsiyem bu bloğu izlemek yerine biat kültürüne dayalı blogları izlemenizdir. Öte yandan bu liberal ağız da değildir. Bu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ruhudur.

      Sil
    2. Gina gelmis adsiz, merak ettim, Istanbul secimini kaybettikten sonra size hala makarna nohut komur dagitiyorlar mi? Gercekten merak ettim, malum, secimden sonra kaynaklari kesildi de...

      Sil
    3. Sana da hamburger dağıtıyorlardı. Sen halen yemeye devam ediyorsun demek ki.

      Sil
  22. Değerli hocam Çok güzel açıklamışsınız emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  23. Hocam kaleminize saglık. Dogru zaman,mekan ve kişi gözetmeksizin dogru ise evrenseldir.hukuk da böyle olmalı. Bir ogretmen olarak sinavlari okurken isimleri kapatiyorum ki kimseye ayricalik tanımayayım.

    YanıtlaSil
  24. BİR HUKUKÇU OLARAK MUHTEŞEM BULDUM.

    YanıtlaSil
  25. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  26. Hanefi Avcı:”Türkiye’de en büyük tehlike devletin kendisidir.”

    https://youtu.be/pWYsyHX9dIA

    YanıtlaSil
  27. Hocam emeğinize sağlık.Ben bütün yazdıklarınıza katılıyorum ancak bu sıralama da bu kadar dipler de olmamızı mantıklı bulmuyorum.Hukuk üstünlüğü sıkıntıda evet
    yürütme hukuk birbirine girdi adaletsizlikler var evet ama şu Mozambik ve Myanmar’ın falan da gerisinde değilizdir.Demek istediğim genel olarak doğru ama dünyanın o kadar da gerisinde değiliz bu liste de bize karşı biraz artniyetli olduklarını düşünüyorum.Ya da araştırmaya katılan akademisyenlerimizin abarttığını

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Bu gibi sıralamalarda ileriye doğru yol alanalarla geriye doğru yol alanlar ayrımı çok ağırlıklıdır. Yerler bu yüzden beklenene göre farklı çıkabiliyor.

      Sil
  28. Hukukçu,siyasetçi Şahin Mengü de paylaştı bu yazıyı helal olsun!

    YanıtlaSil
  29. Elleriniz dert görmesin...

    YanıtlaSil
  30. Bu ülke bunları hiç haketmiyor hocam eğitim, ekonomi, hukuk birçok alan ne yazıkki kötü durumda şu an bile yarına umutla bakmak o kadar zor görünüyor ki hocam.. Emeğinize sağlık hocam çalışmalarınızın devamını dilerim, bilgilendirdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Herkes hak ettiğini yaşar derler.

      Sil
    2. Neyini hak etmiyor, adam emniyet şeridinde park ediyor, markette kuyruk olmayı bilmiyor, her gittiği yerde bir yandaş bir tanıdık arıyor işini yapmak için, tanıdıklarının işini yapıyor gerisini es geçiyor, sonra Türkiye hak etmiyor. Yok öyle yağma, herkes bal gibi hak ediyor.

      Sil
  31. Buyuk Frederick sans souci (kusursuz) sarayi icin topraklara parasiyla el koyarken, degirmenini satmamakta direnen ciftcinin ustune 100 kadar suvarisiyle yuruyup "Ben imparatorum, nasil satmazsin?" diye gozdagi verdiginde, ciftcinin cevabi Tarih olmustur= viyanada yargiclar var! Dahasi pek fazla bilinmez, yillar sonra, Saray degirmen etrafinda insa edildiginden sonra, ayni aile "Saray ruzgarimizi kesiyor, un ogutemiyoruz" diye dava acip kazanmistir. Icsellesmesi dilegiyle, haddim olmadan, katki yapayim dedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O değirmenci yatsın kalksın Frederick in ve kendi dedelerine dua etsin, eğer viyanayı alsaydık, o hakimleri bol bol bulurdu, sonra bizim osmanlı valisi konak dikmek isterse, değirmenini de bulurdu.

      Sil
  32. Aaa olur mu canım kim o endeksi hazırlamış. Kesin siyasi. Gelişmemizi kıskanıyorlar.

    (Eğer sıralamamız çok iyi olsaydı) Yaa görüyormusun bir tek bizim bu muhalefet anlamadı dünya anladı.

    17 yılın bunlar açısından özeti.


    Yeni nesil bu utancı daha fazla yaşayıp daha fazla rezil olmaz umarım. Bu utanç bize hayat boyu yeter fazlasına gerek yok.

    YanıtlaSil
  33. "Adalet Mülkün Temelidir" sözü son derece yanlış bir sözdür, derhal yazıldığı her yerden kaldırılmalıdır. O sözdeki mülk devlet demektir derler, doğrudur ama o devlet padişahın devletidir, halkın değil. Mülk; yani tüm ülke padişahındır, haliyle onun yönetim mekanizması olan devletin temeli de adalettir ama bu adalet padişahın adaletidir, haliyle de halkın aleyhine, padişahın leyhine işler.

    Öncelikle devlet "mülk" olarak görülmekten çıkmalı, halkın, kendisini adil ve düzgün şekilde yönetsinler diye liyakatli kişileri seçtiği, seçilenlerin de işleri hızlı ve adil şekilde yürütsünler diye yine liyakatli atanmışları belirlediği bir mekanizma haline dönüşmelidir. Bu mekanizmanın unsurlarının hepsi, her konuda halka hizmet etmek, halkın yaşamını kolaylaştırmak için o makamlara geldiklerini ve herhangi bir yolsuzluk, hukuksuzluk, adaletsizlik yaptıklarında halk tarafından getirildikleri o makamlardan adil-dürüst bir hukuk mekanizması içinde hesap vererek gönderileceklerini içlerine sindirmelidir. O zaman adalet, adil devlet yönetiminin temeli haline gelir ve bu durum olağanlaşacağı için her taraflara yazmak gerekmez, bizim de bu konuda kafa yormamız gerekmez, rahat rahat işimize bakabiliriz.

    Hangi ülkede yazıyorum ki ben bunları? Çok kısa bir süre kendisine çok bol gelen bir önderin yönetiminde medeniyeti deneyimleyen ama bir türlü ne olduğunu çözemeyen, o liderin gitmesiyle de tekrar padişahlık bakiyesi bir zihniyetin eline düşen halkın yaşadığı ülkede. Ee, o zaman da her taraflara "Adalet Mülkün Temelidir" yazıp adaleti de hukuku da mumla ararız elbette.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar boyunca merak ettiğim bir sözdür, niçin hiç bir hukuk uzmanı, adamı, bakanı, bu sözün kaldırılmasını istemezler.

      Adalet göreceli bir kavramdır.

      Evrensel hukuk esas olmak üzere hukuk yerel kültüre göre dizayn edilmelidir.

      Hukuk, insan için vardır, mülk ise devlettir.

      Adalet mülkün temelidir, sözü günümüz toplumlarına uymayan, ideal olmaması gereken, mahkemelerde bulunmaması gereken bir sözdür.

      Sil
  34. Ahşap Çavuş sistemi malesef bütün devlet kurumlarını da sarmış! Suruyle liyakatsiz amirler oturuyor koltuklarda. Örneğin en basit bir unvan degisikligi sınavında bile dayısı olan en düşük puan alan kişi yukseltilir; ama yüksek puan aldığı halde destekci bulamayinca mülakatta elenir. Maalesef boyle bir ulkede yasiyoruz. Ne olurdu norvec veya isvec gibi olsaydik...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar kendiliğinden olmuyor. Halkın istemesi lazım.

      Sil
  35. Açık ve net: bu ülkeden bicaçık olmaz; çünkü cahil bir toplumuz:toplum olarak gelişme sart

    YanıtlaSil
  36. Bu yazının göz ardı edilmesinin sonucu: "Üstünlerin Hukuku ve Ismarlama Ekonomi" başlıklı bir yazı olur.

    YanıtlaSil
  37. Hocam, çok güzel bir yazı kaleminize sağlık. Yorumlara verdiğiniz cevaplar bana Acemoglu’nun “kapsayıcı siyasal kurumlar” ile “sömürücü siyasal kurumlar” kavramlarını hatırlattı. Neticede Anayasa dediğimiz hukuki metin de özünde siyasi bir iradeyi yansıttığından, önce siyasetin, halkın hukuk algısının değişmesi gerek sorunları çözebilmemiz için. Ancak maalesef blog’taki bazı yorumlar, halkımızın bu kavramları hiç anlayamadığını gösteriyor. Umarım sizlerin, hukukçuların, eğitimcilerin çabalarıyla değiştiririz bu zihniyeti bir gün. Yoksa bir elli yıl sonra çok daha fazla geriye düşmüş olacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. 21. yüzyılda geriye düşmek önceki yüzyıllardan çok daha ağır sonuçlar yaratacak gibi görünüyor.

      Sil
  38. Hukuk çöle hayat veren yağmur etkisinde topluma demekrasiyi sağlar. Hukukun üstünlüğününün farkındalığını artırma konusunda ki yazınızdan dolayı teşekkürler. Yazınızın tadı çölde susuz dolaşan insan için bir damla su gibi...

    YanıtlaSil
  39. Herkes işine baksın, siyasete karışmasın vb söylemlerin arkasının kesilmediği ülkemizde ekonomideki sorunların çözümlerinin aslında ekonomide olmadığını sabırla ve ısrarla yazıyorsunuz, ilgiyle ve takdirle okuyorum, sağda solda fikrimi soran olduğunda da aynen aktarıyorum, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  40. Katar daki refah duzeyin diger körfez ülkeler halklarindan farki ne hatta azerbecan ve kazakistana bir gidin halklarin refah sevyelerini yıl yıl nasıl artığını şahsen gördüm ve yaşadım 2000 larda orda çalışıyordum şu anda zanediyorum bizden ve diğer balkan ülkelerinden refah düzeyleri daha yuksek hatta 1995 yıların rusların fakirliğinde biliyorum ve şu anki durumları

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Refah düzeyi sadece maddi zenginlik demek değildir.

      Sil
    2. Kazakistanda azerbaycan otoriter devletler. Kazakistanin refah seviyesinin arttigi dogrudur. Azerbaycanda da bu gecerlidir. Ama Azerbaycanda cok fazla bir refah durumu soz konusu degil. Ben sahsen Azerbaycani yoneten lider olsaydim tamam otoriterlik ok mokey de millete de dagitirdim uc bes sanayi tesisi tarim ciftlikleri vs kurup hem petro-disi kalkinma yapardim ekonomide cesitlilik adina hem de millete as is vermis olurdum.Hem de diger kafkas ortadogu ulkelerine uc bes bisey satma olanagi elde ederdim. Boylelikle diktatorlugumu idame ettiriridim. Azerbaycanda is imkanlari yok sosyal devlet olanaklari da yok cogu gurbetci takiliyor orda burda. Azerbaycan devleti yoneticileri halkla paylasmiyor petrol zenginligini.

      Sil
  41. Bugün bir arkadaşım Youtube'dan gösterdi,
    Cubbeli Ahmet videosu.

    Video da bir şey dikkatimi hemen çekti, öncekilerde olmayan.
    Cübbeli Ahmet artık videolarının arka planında Türk bayrağı kullanıyor.

    Ben yorumsuz olarak bunu yazıyorum,
    Bunun anlamını anlayanlar anlamıştır.

    YanıtlaSil
  42. Hukukun evrensel niteligi bir tarafa bir ulkede hukukun ustun olabilmesi o ulkedeki ictihhatlarin yogunluguna baglidir.Bir mevzuuda ne kadar cok icttihat yapilmis ise o mevzuunun daha dogru kavranip yasasinin ictimai hayatta problemleri cozmedeki islevselligi o oranda artar.Bati toplumlarinda ictahat muessesesi kayitli olarak asirlarla ifade edilirken bizdeki yazili kayitlar ancak mecelle ile basliyabilmistir.Turk hukukunun evrensel hukuk kaideleri ile entegrasyonu esnasinda bu ictihat yoksunlugu, ithal yasalarin oldugu gibi kabul edilip uygulanmaya calisilmasina neden olmustur.Bati uygarliginin asirlar suren normlari icinde sekillenmis bu yasalari dogrudan turk toplumu uzerinde uygulanmaya calisilmasi bir nevi sok etkisi yaratmistir.Yeni kurulan Turkiye Cumhuriyeti devletini yeni dunya sartlarina mukavim hale getirebilmek icin yoneticilerin o sartlara uygun yasalari ithal etmekten baska sanslari yoktu.Entellectuel birikimin yoklugu ve ictihat yoksunlugu yasa uretmemizin onunde en buyuk engeldi.Ancak cumhuriyetle birlikte bu yasalar uzerinden bu gune kadar bir ictihat birikimi saglanabilmistir.Siyasal. iktidarlarin kendi gunluk ihtiyaclari icin cikardigi yasalarda mevcut hukuka bir boyut saglamistir.Hukukun zenginlesmesi acisindan yasalarin dogru veya yanlis cikarildiginin ictihatlarin dogru veya yanlis yapildiginin bir onemi yoktur.En azindan yanlis yapilan kanun ve ictihatlar kayda gecmis oldugundan kotu emsal olurlar tekrari onlenir.Uygulanabilir kanun ve ictahatlarda toplumun gelismesine katkida bulunur.Hukukcu olmadigim icin surci lisan eylediysem hukukcular beni mazur gorsunler. Saygilar At-Ba

    YanıtlaSil
  43. Biz millet olarak oyuna mı geldik, yoksa kendi yaptıklarımızın cezasını mı çekiyoruz? Ne dersiniz hocam? Bu kadar guzel bir vatanda bu kadar mutsuz ve umutsuz insan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendi yaptiklarinin cezasini cekiyor bu millet

      Sil
    2. Her toplum layık olduğu şekilde yönetilir. Daha iyi bir yönetime layık olabilmek için daha iyi bir toplum olmak gerek. Oysa biz toplum olarak geriye gidiyoruz.

      Sil
  44. Bu yazıyı kendi sosyal medya hesabımda paylaşsam işten atılabilirim(devletin bir kurumunda çalışıyorum), üst yönetimde olumsuz algım olacağı kesin. Belki her iki düşündüğüm de olmayacak ama; bunların olabileceğini bile düşündürmek korku imparatorluğunu hissettiriyor malasef:( herkes teker teker gidiyor bu topraklardan yurtdışına, inanın benim tanıdığım insanlar da var giden burada da çok güzeldi işleri tek sorun genel düzene aykırı düşünüyor olmalarıydı ki hepsi apolitik sayılırlar, yorulduk artık Mahfi bey biz bu ülkede yaşamak ve düşüncemizi özgürce söyleyebileceğimiz bir ortam istiyoruz(çoğul konuşuyorum çünkü her iki gençten birine sorun aynı fikirdedir):(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu yaşımda yoruldum demiyorsam sizin de yorulmaya hakkınız yok. Umut her zaman vardır. Vardır ama oraya ulaşmak için yorulsak da itiraf etmeden ısrarla doğruyu savunmaya devam etmemiz gerekir.

      Sil
  45. Sayın hocam tam rekabet piyasasına ornek bir piyasa yada mal ve hizmet varmı acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam rekabet piyasası sadece kitaplarda vardır. Bir örnek olarak okutulur ve asıl olarak öteki (var olan) piyasaları açıklamak için ölçü olarak kullanılır. En yaygın piyasa monopolcü (tekelci) rekabet piyasasıdır.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim hocam.

      Sil
  46. Hocam iyi hoş da peki biz vatandaş olarak bu durumda ne yapmalıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğruları söylemeye ve talep etmeye bıkmadan, usanmadan devam etmeliyiz.

      Sil
  47. Uzun zamandır yazılarınızı okumamıştım. Birden hayatınızda düzenli olarak yaptığınız bir şeyin eksikliğini hisseder ya insan, işte aynı his -bende antidepresan etkisi yaratan- yazılarınız için oldu. Özlemişim be Mahfi Hocam 😃 Kalem ya da klavye tutan ellerinize sağlık 😃

    YanıtlaSil
  48. Bir konuyu atlıyoruz:
    Birey, yani şahıs, yani "ben", hukuk, kanun, demokrasi gibi sanal kavramları "içselleştirip kanıksamadığım" sürece, hiç bir şey değişmez!
    Kenan Evren anayasasını bu ülke %90 üzerinde bir oranla onayladı; günümüzdeki yönetim bunu "gayet anti demokratik" buluyor..
    Kısaca, sorun bireyde..
    Bireyin sorunu, eğitim sisteminde..
    Bireyin seçtiği politikacı, eğitim sistemini "kendisini tekrar seçsin,yeter." olarak tasarlıyor..
    Kısacası; benim kafam demokrat olup, ben hukuku özümsemedikçe hiç bir şey değişmez. Sadece "yıkım" olur..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğitim şart. Ama kaliteli, bilimsel eğitim.

      Sil
    2. Selam 0337 ,

      Kenan Paşa Anayasasını bu hükümet mi anti demokratik buluyor?

      Kendilerinin varlık sebebi o anayasadır. Sıkıysa daha demokratik bir anayasa ortaya koysunlar, kendilerini tutan mı var?

      Burhan Kuzu çıktı onların içinden anayasa üzerine çıka çıka.

      Sil
  49. Çok güzel bir kaynak ve yazı. Hemen indirdim ve kaydettim... Keşke sizin ve sizi izleyenlerin sayısı artabilse... Fakat ne yazık ki pek öyle görünmüyor..

    Nemrut İbrahim'i ateşe atar... Bunu duyan karınca bir damla suyu alır ve yola düşer... Bunu gören kartal: "sen şu ateşe dönüp hiç bakmadın mı...? Ne kadar büyük! senin bir damla suyun ona ne yapabilir ki?”diyen kartala;
    “olsun”, “hiç olmazsa safımız belli olur.” der ve yoluna devam eder..

    Neticede konumuz ekonomi... ABD 20. Estonya ise 10. sırada... Estonya ABD eyaletlerinden biri kadar bile olamaz ekonomik sıralamada. Ne yazık ki "hukuk" ile olmuyor. "güç" karşısında hukuk ta kalmıyor diğer "üstünlük"ler de... Uluslar arası ilişkiler hocamız daha ilk dersinde, "uluslararası hukuk vardır ama aslında ne olursa olsun bu alanda güçlüler hukuku geçerlidir" demişti... sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amerika ile Estonyayı kıyaslamak gereksiz olmuş. Biri çok küçük bir ülke, diğeri dev bir ülke.

      Küçük ülkede hukuka özel ilgi gösterip, dünya çapında dereceye sokabilirsiniz. Büyük ülkelerde ise genel geçer standartlar koyarlar, ülkenin her yerinde aynı standardı sağlamak zor olur.

      Sil
  50. Ülkenin genel olarak düzelmesi için hukuku, yasaları ve kurallara uymayı benimseyen nüfus sayısının en az yüzde 40 civarı olması gerekir.

    Bu sayı yakalanınca, onlar geri kalan yüzde 60 ı bağ etkileri ile kurallara uydurabilir.

    Türkiye'mizde bu oran, benim kendi ölçümlerime göre, yaklaşık olarak yüzde 15 ile yüzde 18 arasıdır. Türkiye de bu miktarda insan,trafik kurallarına uymayı, düzgün park etmeyi, işini bir kurala göre düzenlemeyi, ilişkilerini yasal çerçevede yürütmeyi seviyor.

    En çok ezilen grup bu grup. Bu insanlar enayi oldukları için değil, kendi karakterleri, özgür tercihleri ve hayatı toplum kurallarına uyarak yaşamayı sevdikleri için yasalara saygı gösteriyorlar. Ancak, onların sayıları az olduğu için, devlet kurumlarında, polis teşkilatlarında, hukuk alanında çalışanlarda, belediye çalışanlarında, muhatap oldukları özel sektör çalışanlarında kendilerine destek olabilecek insan sayısını yeterince bulamıyorlar. Bu sebeple, kurallara uymayan insanlara bir avantaj imkanı oluşturuluyor.

    Ben ingiltereye geldim, ilk farkettiğim şey, polisin, kameranın, kamu gücünün olmadığı sığ küçük kentlerdeki insanların, trafikte yayalara saygı göstermesi oldu. Bu insanların sayısı yüzde 80 in üzerinde olunca, düzen kendiliğinden ortaya çıkıyor. Devletin ek kaynak ayırıp, hukukçu, polis, kamu görevlisi istihdam etmesine gerek kalmıyor.

    2 yıl İngiltere de yaşadıktan sonra, memlekete ziyarete geldim. Nevşehir, Avanos Ürgüp civarında bir ay kaldım. İnsanımız market kasası önünde sıraya girmeyi bile bilmiyor. Hatta bir kere, yaşlı bir hanıma sıra verdim biraz boşluk bırakıp, fırsatçı genç bir kadın hemen atladı, sanki ona yer göstermişim gibi. Uyarınca da üste çıkmaya çalışıyor. Neticede etrafında hiç görmemiş, topluma karşı saygısızlık yaptığında da uyaran olmamış, o yüzden çekinmeden boş boş konuşabiliyordu.

    Herşey insanda biter, insanda başlar.

    Türkiye de hukukun üstünlüğü isteniyorsa, Türk insanının en az yüzde 40 ı hukukun üstünlüğünü istemelidir. Mevcut Türk insanı hukuki bir düzen istememektedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu konuda aynı fikirde değilim. Türkiye'de hukukun üstünlüğünü sağlamanın yolu hukuku düzenleyenlerin ve uygulayanların o düzenlemelere uymalarından, kendileri için ayrıcalık, istisna yaratmamalarından geçiyor. Onlar uysa halk da uyar.

      Sil
  51. Elimize bir tesbih alsak, sabahtan akşama kadar hukuk hukuk hukuk diye çeksek, hukuk gelmez.

    Su döner dolaşır yolunu bulur.

    Hukukun yolu nedir?

    Hukukun yolu, insanı yaratanın hukukunun uygulanmasıdır.
    Bu ülkede 100 yıla yakın süre, insanların uydurduğu hukuku uygulamaya çalıştılar.
    Sonuç ne oldu?
    Hüsran oldu.

    Şimdi elimizde güzel bir imkan var, gelin el birliği ile ülkemizi yaradanın hukuku ile yönetelim.

    İnsanı yaradan o insan için en iyi hukuku göstermiştir, doğru yol var iken, hatalı yollara sapıp vakit kaybetmenin, hem dünyamızı hem de öbür hayatımızı mahfetmenin bir anlamı yoktur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Suudi Arabistan öyle yönetiyor da ne oluyor? Hem dünyalarını hem de öbür hayatlarını mı iyi yönetiyorlar? Biz insanların uydurduğu hukuku uygulamadık ki? Kanunları yazdık, anayasa yaptık ama yine kafamızdakini uyguladık. Sorun orada. İnsanların yazdığı hukuku gerçekten uygulayanlar aldı başını gitti.

      Sil
    2. Hacı, ülkeyi iki elle bile doğru dürüst yönetemiyorlar, tek elle nasıl yönetecekler?

      Sil
  52. Hocam, çok güzel bir yazı olmuş. Bana göre en çarpıcı saptama hukukun üstünlüğü olmazsa yerli yatırımcılar bile yatırım yapmaz ifadesi olmuş. Piyasaya baktığımızda yeni şirket kurmanın hız kaybetmediği görülüyor yani girişimcilik konusunda bir çaba var fakat çoğu kısa vadeli olup kapanıp yerine yeni bir işletme yeni bir umutla tekrar açılıyor. Bu çabalar da kanımca Kobi ölçeğinde oluyor büyük sermaye girişimlerinden ziyade. Bu konuda görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Kurulup kapanan şirketler konusu kesinlikle ağırlıklı olarak kobi alanında görülüyor.

      Sil
  53. sayın hocam bu toplumda menfaatizm zihniyeti egemen oldukça hukukun üstünlüğünün inşa edilmesi imkansızdır. bizde maalesef tek ideoloji vardır o da menfaatizm dir. her şeyimiz bu anlayışın üzerine temellendirilmiştir. bu da rüzgar önünde savrulan yaprak gibi olmamıza yol açıyor. rüzgar nerden eserse daha doğrusu nereden estirilirse o tarafa savrulan yaprak gibiyiz ne yazık ki!. acı ama gerçek budur!.

    YanıtlaSil
  54. Hocam elinize sağlık. Maalesef hukuk sistemimiz öyle çürümüş durumdaki kanun var uygulayan yok, yasa var takan yok. Hukuk var gören yok. Dönüşüm lazım ama nerede ve ne zaman? Kaptanı olmayan bir gemi gibi savrulup gidiyoruz.

    YanıtlaSil
  55. Hocam, Adalet herkese lazım.Dunya bile bir nizam ve adalet içinde varolup dönüyor.Hukukun ustunlugu ve esitligi saglamamız lazım.
    Yalnız ben bu adalet ve hukuk olarak yayımlanan tabloyu dogru bulmuyorum.Cunku adaletlıyım dıyen ve lıstede bası ceken ulkeler dıyelım Fransa , soykırımcı ve somurgeci ,dıyelım Ingıltere dunyanın en buyuk sömurge devleti , bunlar kendıne hiristiyan, bunlarınkı yozlasmıs hiristıyan hukuku,
    yani listeye kafayı takmadan.Biz TÜRKLÜKTEN gelen ve Islam ıle sereflenmıs muhtesem hukukumuza tekrardan ulasmalıyız.

    YanıtlaSil
  56. Çok güzel özetlenmiş, sade ve herkesin anlayacağı dille, adeta ders niteliğinde bir yazı olmuş hocam. Elinize emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  57. Yasalar karşısında eşitlik... 126 ülke arasında 123. sırada yer almamız... diyecek çok şey var da işte.

    YanıtlaSil
  58. Gerçekten çok güzel bir konuya değinmişiniz ellerinize emeklerinize sağlık efendim

    YanıtlaSil
  59. Mahfi hocam güzel bir konu anlattığınız için çok teşekkür ederim yazılarınızı ilgiyle takip ediyoruz

    YanıtlaSil
  60. Mahfi bey yıllardır takipçinizim. Gerçek anlamda etkili bir makale olmuş hazırladığınız. Çek koçanına sahip firmaların kötü amaçlar için devredilmesi ile ilgili de bir makale beklemekteyiz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi