Fed Bu Kadar Para Bastı da Niçin Enflasyon Oluşmadı?

Yeni Zelandalı iktisatçı Alban William Phillips tarafından İngiltere ekonomisi üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda geliştirilen Phillips Eğrisi Hipotezi[i], enflasyonla işsizlik arasında ters yönlü ilişki olduğunu ortaya koyar (Phillips’in yukarıda değinilen araştırmasında dikey eksende enflasyon değil ücretlerin değişim oranı yer alır. Zaman içinde bu hipotezi geliştirenler dikey eksene enflasyon oranını yerleştirmişler ve hipotez bu şekli almıştır.) Bu ilişkiyi şöyle bir şekil üzerinde göstermek mümkündür.


Phillips Eğrisi Hipotezine göre; enflasyon e1’den e2’ye düştüğünde işsizlik oranı da i1’den i2’ye yükselir.

Phillips Eğrisi Hipotezi’nin dayandığı mantığa göre işsizliği azaltmanın yolu talebi canlandırmaktan geçer. Talebi canlandıracak kamu harcamalarının artırılması ya da aynı sonucu verecek olan vergi indirimleriyle yükselen talebe kıza sürede arzın uyum sağlayamaması sonucu enflasyon artışa geçer. Artan talebe yanıt verebilmek için üretimde artış başlar. Üretim artışı istihdam artışına yani işsizlikte azalmaya yol açar. Böylece enflasyon yükselirken işsizlik azalır. Bir süre sonra hükümet enflasyonda ortaya çıkan artışı sorun olarak görmeye başlar ve frenlemek için kamu harcamalarını kısar, vergileri artırır. Bu da bu kez enflasyonun düşmesine yol açarken talep daralmasına ve üretimde gerilemeye yol açar. Üretimdeki gerileme işyerlerinin istihdam azaltmalarına yani işsizliğin artmasına neden olur. 

Aşağıda iki gelişmiş (ABD ve Almanya) ve iki de gelişme yolunda (Rusya ve Türkiye) ülkenin Küresel Kriz sonrasında oluşan Phillips Eğrisi grafikleri yer alıyor (Grafikler, IMF; World Economic Outlook Database, October 2020’de yer alan veriler kullanılarak tarafımdan çizilmiştir.)


Bu grafiklere baktığımızda Almanya dışında bütün ülkelerde Phillips Eğrisi’nin hipotezdeki görünüme uymadığı hatta tam tersi olduğu görülüyor. Almanya’da da neredeyse düz çizgi söz konusu olduğu için orada da uyumsuzluk olduğunu söyleyebiliriz. 

Bu çarpıcı sonuçlara bakanlar çoğu aynı yanılgı içine düşerek ekonomi biliminin hipotez, teori hatta yasalarının anlamını yitirdiğini öne sürerler. Bu doğru bir akıl yürütme değil. Ekonomi bilimi, istediği kadar matematikle desteklensin, sonuçta içinde insanı, duyguları, krizleri barındıran bir sosyal bilim. Büyük ölçüde egemen ideolojiden, toplumların farklı yapısından, insanların düşüncelerinden etkileniyor. Zaman değişiyor, anlayışlar değişiyor, insanların yaklaşımları da değişiyor. Krizler çıkıyor ve bu krizler mevcut yapıları değiştiriyor. Paradigma değişiyor (sermaye hareketlerinin serbest kalması, küreselleşme) yine pek çok şey değişiyor.

Sermaye hareketlerinin serbest kalması, küreselleşme denilen olgunun temel taşıdır. O güne kadar olan ekonomik yapıyı kökünden değiştirmiştir. Eskiden her ekonomi o ülke içindeki düzene göre biçimlenirdi. Dış dünyadan etkilenme oldukça sınırlıydı. Oysa sermaye hareketleri serbest kalınca bütün dünya, en azından finansal alanda, tek bir piyasa haline geldi. Bu çerçevede mesela ABD ve Almanya gibi parası rezerv ara niteliğinde olan ekonomiler para basınca bu paraların çoğu, sermaye hareketlerinin serbestliğinden yararlanıp, daha yüksek getiri öneren ülkelere gidiyor. O nedenle de ABD ve Almanya’da işsizlik düşüyor ama enflasyon oluşmuyor. Buna karşılık Rusya ve Türkiye gibi parası rezerv para olmayan ülkeler ise yine sermaye hareketlerinin serbestliği sonucu yüksek getiri vererek rezerv paraları ülkelerine çekiyorlar. Bunun sonucu olarak bu ülkelerde işsizlik ile enflasyon arasındaki ilişki kopuyor.  

Günümüz küresel sistemi, özellikle finansal piyasalar açısından, dünyanın tümünü tek bir ülke haline getirdiği için finansal ilişkileri gösteren analizleri tek tek ülkeler için değil dünya geneline göre yapmak daha doğru olacak.

 


[i] Phillips, A. W. (1958). "The Relationship between Unemployment and the Rate of Change of Money Wages in the United Kingdom 1861-1957". Economica. 25 (100): 283–299)

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Hocam ağzınıza sağlık.
      Hocam bir noktayı sorucam. Para basınca TSH den dolayı para içerde kalmıyor dünyaya yayılıyor enflasyon ortaya çıkmıyor ama direk işsizliği nasıl etkiliyor hocam işsizliği etkileme sebebi ney ki hocam. Şöyle bir mantık mı kabaca para basılıyor ülke içinde kalmıyor ülke dışına çıkıyor enflasyon görülmüyor ama diğer ülkelerde para girişinden ötürü talep artışı yaşanıyor bu talebide Paranın çıktığı ülke karşılıyor karşılarken firmalar üretimi arttırcak emek talebi artıcak işsizlik azalıcak ülke içinde kalmadığı içinde enflasyon yaşamıyor.

      Sil
  2. Merhaba Hocam. Türkiye gibi ülkeler rezerv paraları kendilerine çektiğinde Lira nin değer kaybetmesi yerine değer kazanması gerekmez miydi. Veya Türkiye nin o rezerv paraları çeken ülkelerden biri olmadığını mi söyleyebiliriz. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Elinize sağlık hocam. Hocam, tasarrufla ile yatırımın ve büyüme arasında nasıl bir ilişki var ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye 2013!e kadar bu paraları çekti ve TL değerli kaldı. Sonrasında çekemez oldu ve TL değer kaybetti.

      Sil
    2. Selam 1622,

      Yatırımlar arttıkça tasarruflar artar.
      Yatırımlar bir dönem sonra pozitif tasarruf artışını getirir.
      2013e kadar çekilen paraları Türkiye sterilize edemedi.
      Türkiye'nin Akp nin ilk yıllarında, 2001 krizi sonrasında yapması gereken basitti.
      Dışardan gelen paraların MB tarafında tutulması,
      TL nin kontrollü olarak değerinin cari denge sağlayacak biçimde faiz oranını belirlemek,
      reel sektörde cari denge lehine ve stratejik sektörlerde özel yapısal reformlar ve teşvikler ile ilgili sektör gelişimlerini sağlamak.

      Bunlar şu anda Türk ekonomisini 2001 yılındaki benzer gelişim gösteren ülkeler ile kıyaslar isek, 1.8 ile 2 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe taşırdı.

      Şimdi 3ün biri var. Bu AKP nin Türkiye için alternatif maliyetidir. Benim hesabıma göre AKP Türk ekonomisinin 1 trilyon dolar kadar yıllık büyüklüğünü silmiştir.

      Türk siyaseti böyledir. AKP benim dediklerimi yapsaydı, 2010 yılı gibi ömrünü bitirir, kendi içinden daha batıcı kadroları yetiştirme ihtimali ile evrimleşirdi. Kendi sermaye gruplarını da çıkaramazdı.

      j3ZV99bf$^jwja*6

      Sil
  4. Elinize sağlık hocam. Günümüzde işsizliği yaratan birinci unsur bence robotlasma ve nüfus artışı robotlasma dan vazgeçemedikleri için nüfus azaltmaya yönelmiş görünüyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletler de toplumlar da evrimleşiyorlar.

      Onbinlerce yıl önceden savaşçı sayısı fazla olan kabileler yaşar, diğer küçük kabileler onlar ile birleşirdi.

      Günümüzde, askeri imkanı güçlü olan devletler ve birlikler dünya ekonomik refahından daha fazla pay alıyorlar. Ekonomik sistem onların tercilerine göre şekilleniyor.

      Onbinlerce kabileden, binlerce yılda, 3-4 devlete kadar geldik. Onlar arasındaki işbirlikleri diğer dünya ekonomik dengelerini belirliyor.

      70lerin sonu ve 80lerin ortalarında bir şekilde otomasyonu üretim alanlarında bu devletler teşvik etmediler. Günümüzde ise, büyük devletler arasında otomasyon oyununu Çin piyasaya ucuz iş gücü ile çıkınca bozdu.

      Önceki düzende, neoklasik iktisat uygulamalarının yaygınlaştırılması ile, nüfusu kalabalık ülkelerin ucuz iş gücü olarak kullanımı, o işlerin o ülkelere verilmesi ve açlık, isyan, toplu göç gibi unsurların finansal iktisadı kontrol ederek engellenmesi sağlanırdı. Otomasyon artışı, düşük gelirli, yüksek nüfuslu ülkelerde çatışmaları, Türkiye gibi anti demokrat yönetimlerin kafalarını kaldırmalarını, bunla da açlık sorunu bitmez ise malesef iç çatışmaların yaşanmasını beraberinde getirecektir.

      Çin'in bu kadar büyük ve kontrolsüz büyümesinin ceremesini bu insanlar çekecek. Batı dünyasının kaynakları malesef Çin'in ve dünyanın diğer kısmının üretimlerini absorbe edecek kadar bir tüketim seviyesinde bulunmuyor. Dünya bu tercihte ya Çin'i ayakta bırakacak, ya diğerlerini.

      Robotlaşma teşvikleri, otomasyon sistemlerinin artışı için orta boy altındaki küçük işletmelerde teşvikler ile uygulanması başladı.

      U07sSqUBTx%MlAAJ

      Sil
  5. Mükemmel olmuş hocam
    para politikası olmasa sadece maliye politikasının uygulandığını varsaysak hipotez sağlanır mıydı?

    YanıtlaSil
  6. Kısaca enflasyonu bize ihraç ediyorlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece enflasyonu degil. Sermaye hareketleri vasitasiyla sicak parayi bize ihrac edip bizim gibi ulkelerin yerel parasini degerli kiliyor ve artan ic enflasyon karsisinda da yerli uretimi baltaliyorlar.

      Sil
    2. Dahasi biz gibi ulkeleri kendi para birimlerine mahkum ve bagimli kiliyor. Bu durum ise o ulkelerin rezerv para birimlerinde ne denli para basarsa bassinlar deger itibar talep yonunu eksiltmiyor tam tersi surec yasanmasina sebep oluyor. Yani biz bagimli oluyor talep ediyoruz onlar da islerine geliyor arz-i endam yapiyor.

      Dahasi parasi rezerv olan ulkeler ve ulke gruplari parasal genisleme ve kendi paralarini basma sonucunda urettiklari mal ve hizmetlerin daha ucuza ihrac ve pazarlanmasini da saglayarak kendi mal ve hizmetlerine de talebi arttirarak kendi rezerv para birimlerini her daim canli diri ve itibar ve talep goren bir mekanizma halini almasini sagliyorlar. Rezerv ulkelerin mal ve hizmetleri takdir ederler ki o ulkelerin rezerv para birimleri uzerinden alici buluyor.Boylelikle cari dengelerinde onlarin lehine bizlerin aleyhine olma sureci zaman icinde evrilerek kalici bir duruma donusuyor.

      Bir de tabloya baktigimizda parasi rezerv olan ulkelerde bu turden parasal genisleme enflasyon yaratmadigi gibi issizligi de azaltma surecine evrilerek o ulkelerde is gucune katilimi tesvik ediyor. Butun bu surec issizligin azaldigi isgucune katilimin iyilestigi ama buna ragmen enflasyonun belirgin bi sekilde artmamasi direk ve ya dolayli olarak verimliligi ve rekabetciligi pozitif yonde etkiliyor.Issizlikteki dusus; ucret artisi olarak yansimadigindan rekabet edebilirlik isgucune katilim da iyilesmesiyle bir butun olarak verimlilige ciddi katki sunuyor.
      Isin yine para basma: enflasyon artisi denkligine gelirsek sayet. Bu turden parasi pulu rezerv olan ulkelerde zaten cok uzun yillardir fiyat istikrari kavrami oldugundan ve son 10 yilda da fiyat istikrari seviyesi deflasyon bandlarinda salindigindan gelecek yillarda bu turden parasi rezerv olan ulkelerin diyelim ki para basma sonucu enflasyonlari %3-4 olsun tas catlasin enflasyon %5lere ciksin yine sorun teskil etmiyor cunku gecmiste deflasyon yasadiklarindan bir iki sene %3-4lerde enflasyon yasamalari yeme de yaninda yat kavramiyla aciklanabilecek bir durum desek hatali olmayiz. Zaten FED de son aciklamasiyla buna uygun bir profil cizdi. Neden boyle diyoruz cunku gecmis yillarda deflasyon yasandi yani 3-4luk bir olas enflasyon gecmisin duzeltmesi niyetidir dahasi borclarin cevrilebilmesini eritilmesini balonlarin ozellikle emlak gibi enflasyon karsisinda sonmesine reel fiyat seviyesi uzerinden fayda bile saglar.

      Demem o ki bir tasla birden fazla kus vuruluyor.

      Sil
    3. 16.53 ve 18.58.

      Çok güzel yorumlamışsınız tebrik ederim. Keşke TCMB de sizin gibi gerçeği görse ve yabancı paranın girmemesi için faizi yükseltmese.

      Sil
    4. 05.45
      Tesekkur ederim yorumlarima gosterdiginiz ilgi alaka icin.
      Benim Faiz yaklasimim biraz daha farkli. En azindan icinde bulundugumuz GOU ulkeleri kapsaminda.

      Ben faizin genel olarak ozelde ise GOUler baglaminda Bagimsiz merkez bankalarinin bir politika unsuru ve piyasalar uzerinde hakimiyet unsuru oldugunu dusunuyorum.Bu durum tasarruf olgusunun ve sermaye ihtiyacinin GUlere gore daha onemli oldugu GOUler icin neredeyse olmazsa olmaz bir sart hatta olgudur diyebiliriz.
      Bu acidan biz gibi GOU tarzi ulkelerde merkez bankasi politika faiz oraninin mevcut enflasyonun en az +0.75 en fazla +3 baz puan ustunde olmasi gerektigi dusuncesindeyim. Kabaca orta nokta olarak enflasyonun 1.75Bp uzerinde bir politika faizinin hem makro dengeleri hem de finansal istikrari denegeleyebilen bir aralik olabilecegini dusunuyorum. Bu araligin MBna bir oyun alani saglayabilecegini MBnin daha etkin yonlendirici olabilme avantaji sagladigini dusunurum.

      Mesela Biz gibi GOUler icin uygun gorulen fiyat istikrari enflasyon seviyesinin %3.5 oldugunu varsayarsak bunun 1.75 uzerinde bir faiz oranin yani 5.25 lik bir politika faiz oraninin Merkez bankasina piyasalari yonlendirme makro sonuclara yon sunabilme konusunda bir oyun alani acabilecegine inaniyorum. Mesela buyume dustugunde issizlik arttiginda otomatik olarak enflasyonda dusecegi icin Politika faizinin enflasyonla arasindaki bant araliginin daraltarak buyume ve enflasyona isiszlige dogrudan ve ya dolayli yoldan mudahale edebilme kudreti tasidigini dusunuyorum.
      Ya da tam tersi buyumenin yukselmesi ekonominin asiri isinmasi buna uygun olarak dusen issizlik artma egilimi gosteren isgucu ucretleri artan ithalat dusen tasarruflar ve tum bunlarin sonucu olarak enflasyonda olusabilecek bir yukselme karsisinda da bu band araligin enflasyona paralel korunmasi hatta arttirlmasi yonunde piyasalara makroya dokunma yonlendirme avantaji sagladigini dusunuyorum.

      Sicak para olgusu ve buna bagli olusan tuketim olgusunu ise belki finansal islemler uzerinden ufak da olsa tobin vergisi alinmasi bu verginin de degistirilebilir bir esneklikte olmasi taraftariyim. Yine sicak para tuketim kredi kullanimi mortage vs gibi sureclere yonelik de BDDK gibi kurumlarin daha etkin olabilmesinin krediler uzerinde olaganustu taksitler, kampanyalar vs gerektiginde kisitlayici denetleyici olabilecek bir surecin yapitasi olmasi taraftariyim.

      Sil
  7. Hocam, gelişmekte olan ülkelere gelen sermaye reel yatırımlara harcanırsa işsizlik azalacaktır, paranın bollaşmadı talebin artmasına yol açacağı gibi, azalan işsizlikle birlikte hane halkı harcamaları da talebin artmasına yol açacaktır. Bunlar sonuçta enflasyonu artıracaktır. Buna göre philips eğrisinin yine doğrulanmış olması gerekir. Gelişmekte olan ülkelerdeki grafikler philips eğrisini doğrulamıyor, bunun asıl sebebi sizce nedir hocam? Gelen sermayenin reel sektöre yatırılmaması Mıdır mesela? Eğer böyleyse gelen para nereye gidiyor? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence temel nedeni krizin etkisidir. Küresel kriz talebi düşürdü, birçok işyerini etkiledi, işten çıkarılanlar arttı ve enflasyon olsa da işsizlik azalmadı arttı.

      Sil
  8. Hocam elinize saglik. Bu durumda, yapilan parasal genisleme abd ve almanya gibi gelismis ulkelerde, istihdami arttirmak icin degil daha cok sirketleri ve istihdam seviyesini korumak icin yapiliyor diyebilir miyiz? Ve de parasal genislemeler etkisini yitirmistir diyebilir miyiz eskisine gore?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşten çıkarılanları düşünürsek onları geri aldırmayı da amaçlıyor ditebiliriz.

      Sil
    2. Fil gibi nereden tutup baktığımıza bağlı, bir diğer ayağı da finansal nakit akışının durması sistemi tıkayacak.

      Teşviklerin, özellikle işsiz hanehalklarına verilmesinin sebebi finans sisteminin çökmesini önlemek. Hükümet teşvikleri borç ödemelerine gidiyor.

      İşin muhasebe ayağında, çift taraflı işlemler var. Kamu en nihayetinde finans şirketlerinin bilançolarının bozulmasını engelliyor. Çift taraflı işlem olduğu için borçları silerek de yoluna devam edebilirler. Çok çetrefilli zor bir konu. Detaylarına girdikçe günümüz AB ve ABD karar alıcılarının bu seçeneklerin hangisinin daha etkin olduğunu ve ne miktar ile yapılması gerektiğini hesaplayabilecek insan kaynakları bulunmuyor.

      Bu durum biraz ana akım dışına çıkıp kritik yapan iktisatçıların önünü açacak işler. Ancak, sayıları çok az, piyasada kabul edilmeleri için de sayılarının artıp, ana akım iktisatçıların eleştirilerine tatmin edici cevap verebilecek sayıda makale üretebilmiş olmaları da gerekiyor. Sayı az olunca o tarafa aktarılan enerji de az.

      Benzeri büyük buhranda başımıza gelmişti. 1929 buhranında Keynes ortaya çıkmadan öncesinde, 1907 yılı olayları sonrasında dönemin klasik iktisatçılarının tüm kritiklerine cevap verilebilmiş, Keynescilerin öncülleri rüştlerini ispat edecekleri makaleleri çıkarabilmişlerdi. Keynes onların üzerine meşruiyet kazanan bir iktisatçı olarak ortaya çıktı.

      Bu yazdığım, istihdam artırmaktan ziyade, işsizlerin gelir seviyelerinin yüksek tutulması üzerine. Kovid olağan üstü bir durum.

      Dünya ortodoks ekonomi ve finans politiları üzerinde daha önceki dönemde gitmiş olsaydı, bu kadar ağır bir hasar ihtimali olmazdı. Daha küçük bir üretim seviyesinde olur, kaynak oluşturma kabiliyetimiz daha yüksek olurdu.

      iSbSg4C&HCf0V6NX

      Sil
  9. Sayın Eğilmez, güzel ve açıklayıcı yazınız için teşekkürler, ancak Phillips eğrisinde, üretimdeki otomasyon (yani makineleşme) ve üretimin işçiliği ucuz Ülkelere kaydırılması dikkate alınmamış diye düşünüyorum. Talep arttıkça yani üretim miktarının artması ihtiyacı doğdukça otomasyon (makinelerin) daha süratli çalışması, çalışma saatlerinin, çalışan makine sayısının arttırılması veya işçiliği ucuz Ülkelerdeki fabrikalara (outsourcing) talimat verilerek üretim miktarının arttırılması konuları hesaplamaya alınmamış galiba.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, Size ek olarak, William Philips döneminde 2. dünya savaşı bitmiş, yeni dünya düzeni kurulma aşamasındaydı. Finans ve sermaye hareketlerinin etkileri bugün kadar açık değildi.

      5bk66Lbp292^iVE@

      Sil
  10. Peki strateji ne olmalıdır? Hammadde girdilerini "mümkün mertebe" ithal ikame yaklaşımıyla içeriden temin ettikten sonra bu sistemden olabildiğince izole olup beraberinde de ihracatı arttırarak iç talebi kısmak mı? İşsizliği azaltıp enflasyon yaratmamak için benim aklıma bu geliyor yalnızca. Sonuçta istihdam yaratan firmalar pazar bulmak zorunda. Ancak bu da orta ve uzun vadeli bir hedef olabilir. Bugünden yarına kimse pazar yaratamaz. O halde kısa vadede alternatif bir strateji olarak ne önerirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarını düşünürsek hiçbir şey yapamayız. Strateji en az 5 yıl sonrasını düşünerek kurulmalı.

      Sil
  11. Yanılmıyorsam 1995-2001 yılları arasında ABD'de "dot com" krizi yaşandığında da ABD, firmalar batmasın diye para basıp dağıtmıştı. Piyasadaki dolar bolluğu da Türkiye'de kurun düşük seviyelerde kalmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Hatta belki de 2002-2006 yılları arasındaki büyüme oranlarımızın hayli yüksek olmasının sebebi de bu kriz olabilir. Yanlışım varsa hocam düzeltsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dot com krizi 1999basladi ve 2001e kadar etkisini devam ettirdi. Dunyada bundan etkilendi. Fedin piyasada para bollugu yaratma sureci ise 11 eylul ertesine rastlar.
      Bizim de 2001de kur krizimiz vardi. Kur ekonomiye subat-2001de sok bir develuasyon yasatti. Ancak o yilin Subatini izleyen her ay kur ortalama 100bin(0.10Kr) artti ta ki eylul 2001e kadar. Hatta ayni donemin yaz sonunda hemen hemen herkes dolarin yilbasina 2milyontl olacagi fikir birligindeydi. Ancak beklenen olmadi.
      11Eylul 2001de Fedin piyasalari sakinlestirmek icin yaptigi genis capli parasal manevralar ve bizim uyguladigimiz program bununla birlikte turizmin de etkisiyle ic piyasanin dolara doymasi nedeniyle Kurlar eylul 2001den itibaren stabilize oldu sakinlesti istikrara kavustu kendi capinda denge noktasini buldu. Bunu, ayni yilin sonbaharinda piyasa faizlerde de gevseme takip etti. Onu izleyen aylarda ise mesela subat-2002 de kur gevseyerek 1milyon300lu rakamlara kadar geldi.

      2002-2006 yillarinda Turkiyede buyumenin olusmasinda Fedin 11 eylul sonrasinda bu genis capli dusuk faizli parasal yaklasimi oldugu kadar AB sureci bazi yapisal yaklasimlar IMF cipasinin getirdigi ekonomik kazanimlar ozellikle butce disiplini ve enflasyon konusunda, Ozellestirme sureci piyasalara guven veren; vermese bile umut veren bir Turkiye olgusu soz konusuydu. Butun bu sebebler, Turkiyede buyumeyi sagladi diyebiliriz. Ayni donemde bize benzer bizim gibi GOU de Fedin bu yaklasimindan payini aldi.Onlar da bu donem icinde bir buyume sureci yasadilar.

      Sil
  12. Hocam boyunuz kaç cm ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam boyumuz aynı ama kafamız aynı değil.

      Dış borç hesabına swaplar da giriyor mu yoksa ayrıca eklemmesi mi gerekiyor?

      Eğer ayrıca ekleniyorsa toplam dış borcumuz 421+59=480 milyar usd olmuş oluyor.
      Dış borç / gelir oranı
      480/(4200/7.65)=%87 oluyor. Hey maşallah nazar değmez inşallah..


      Sil
    2. Selam 0607,
      Teorik olarak swapları borç sayamayız. Aradaki faiz ilişkisinden bir borç çıkabilir, o da bir türev ürünle temizlenir.

      Siz işinize benzinli arabanız ile gidiyorsunuz. Ben işe elekrikli araba ile gidiyorum.
      Heves ettiniz elektrikli araba sürmek istediniz, arabaları değiştik.
      Arabaların değişim süresindeki servis bakım ücretlerini araba sahipleri karşılıyor.
      Ben değişim süresinde, elektrikten tasarruf edemiyorum benzin ulaşım giderimi artırdı.
      Siz kullanım süresince bana ayda 200 TL benzin parası veriyorsunuz.

      Aramız iyi olduğu sürece, anlaşma devam eder, ikimiz de borçlu değiliz.

      (Siz, değişim süresinde, bana verdiğiniz arabayı sizin enişteye muvazalı satış yaptınız, enişte bankadan kredi çekti, krediyi size verdi, siz krediyi yediniz, enişteye aylık taksitleri ödüyorsunuz, enişte benim arabayı kullanmama ses etmiyor, krediler gününde ödendiği sürece sorun yok... Banka kredisini ödemediğiniz gün banka arabaya çöktü, o zaman kıyamet kopar, ben elektrikli arabamı alırım, banka-enişte-icra üçgeninde başarılar dilerim.)

      Bizim hükümet bu kadar katakulli işlerine girmiş midir bilemem!!!
      Uğur Gürses ve Kerim Rota diyor ki ortada bir katakulli var.
      (onlar diyorlar ki ciger-swap- burdaysa kedi -net rezerv- nerede, net rezerv buysa, niye swap var!)

      1*PrftwRt1&g8&^Z

      Sil
    3. Selam 17.50 ben 06.07.

      Bu muhteşem açıklaman için teşekkür ederim. Anlamadım ama anlattıkların iyi birşeye benziyor gibi. En azından 2030 yılında içten yanmalı motor araç üretiminin son bulacağını düşündürdü bana.

      Eğer swap borç değilse neden eksi rezerv hesabına giriyor?

      Yani neden net rezervden swapı düşüp eksi rezervdeyiz diyerek canımızı sıkıyoruz?

      Eğer bu borç değilse merkez bankası rezervinin de pozitif olduğu söylenemez mi?

      Bu sefer quantum fiziğinden bir örnekle anlatmanı rica edeceğim.

      Sil
  13. Peki abd merkez bankası bastığı parayı global şirketlerine mi verdi, gidin yatırım yapın diye? Basılan para nasıl küresel sermayenin eline ücretsiz geçiyor? Bu son hamle, swap kanalları üzerinden dünyadaki merkez bankalarına enjekte edildi. Bu varlık transferidir, soygundur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoğunlukla bankalara verdi (onların ellerindeki tahvilleri alarak.) Kimse kredi almadığı için bankalar da paraları fonlara verdiler, onlar da faizi yüksek ülkelere yatırdı paraları.

      Sil
    2. Bu durum Serbest Piyasa Ekonomisine aykırı değil mi? Banka yatırım yapmak veya zor duruma düşen firmadan faiz istiyor ama kendisi zor duruma düştümü halkın parasını ucuza kapatıyor. GÜÇLÜ OLAN AYAKTA KALIR DİYEREK KAPİTALİST SİSTEMİ KURDULAR AMA KENDİLER ÇÖKÜNCE HALKIN PARASINI İSTEDİLER, NE ANLADIM BU EKONOMİK SİSTEMDEN!

      Sil
    3. Hocam peki bu merkez bankalarının hedeflediği %2 enf oranına ulaşmasını engellemiyor mu? Nihayetinde bu bankalar (ECB ,FED gibi) enflasyon hedeflerine ulaşmak için faizi negatif seviyede tutup ülke içinde kulanılması zorunlu kredi tesvikleri vermiyorlar mı?Bu paketlerin bşr nebze enflasyonu arttırması gerekmez mi?
      Ayrıca Philips eğrisisnin grlişmiş ekonomilerdeki durumunu (yazıda ABD VE Almanya eğrilerine bakarsak) kalıcı ( demografik, teknolojik sebepler ) faktörler neticesinde tüketimin artmaması üretimi uyarmaması sonucu enflasyon hedefinin canlanmaması ile bağdastırabilir miyiz?

      Sil
  14. Peki devlet müdahalesinin olmadığı bir senaryo düşünürsek sayın hocam?

    Herhangi bir nedenle(mesela tüketicilerin beklentileri,tasarruftan kaçınmaya yol açabilecek olaylar vs.) talebin artttığını düşünelim.

    -Önce mevcut arz yetersiz kalacağı için fiyatlar genel düzeyi(enflasyon) artacaktır.
    -Ardından arz, talebi karşılayabilmek için kapasitesini arttırmaya çalışacak ve işçi ile işsizlik azalacaktır.
    -Kapasite arttırıldığı için arz artacak bunun sonucunda devlet müdahalesine gerek kalmadan enflasyon düşecektir.

    Ben bu Philips eğrisini saçma buldum;ya anlamadığımdan ya da gerçekten saçma olduğundan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. velocity of money kuramı.... para piyasada harcanamadı tüketime gidemedi hepsi borsaya tasarrufa kaçtı ABD de

      Sil
  15. Parası rezerv para olan ülkelerden çıkan para neden o ülkelerin işsizliğini düşürüyor, anlayamadım hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başka ülkelere gidiyor, onlar o ülkelerden alım yapıyorlar.

      Sil
  16. Hocam değerli analiziniz için teşekkür ediyorum. Konuyla ilgili olmayacak ama bir konuda fikir ve düşüncelerinizi merak etmekteyim. 70 yaşına gelmiş ve yaşamının çoğunu okuyarak geçirmiş, bu yüzden belli bir farkındalığa kavuşmuş biri olarak ruhsal açıdan şuana kadar kendinizi nasıl idare/motive ettiğinizi merak ediyorum. Klasik olacak ama cahillik mutluluktur lafı yaşamsal anlamda farkındalıklarım arttıkça bana doğru gelmeye başladı. Okudukça-araştırdıkça o an için keyifli ancak sonrasında huzursuz, depresif bir adam haline geldim. Görüşlerinize çok önem veriyorum, iyi akşamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz anlamda kimse mükemmel değil, en bilgili insan bile birçok alanda cahildir. Bunları gidermek ise yaşamımıza sığmayacak kadar büyük bir çaba. O çabanın peşinden koşmakta yarar var.

      Sil
  17. Elinize Sağlık Hocam
    Geçtğimiz pandemi döneminde, her ne kadar para basılsada, gelişmiş ülkelerdeki para sükelayonu saglanamadığı için gelişmiş ülkelerde para ihtiyacı dogurmuş ve gelişmekte olan ülkelere para akışı olmamıştır.İleride bu durum gelişmiş ülkelerde enflasyona sebeb olurmu*

    YanıtlaSil
  18. Hocam İnternet bankacılığı üzerinden hesapta bulunan TL mizi Dolara çevirirsek dolara Efektif talep oluşturmuş oluyor muyuz? Yani bu şekilde dolar alsa çok kişi kur yukarı hareket eder mi? Bana bu gerçek bir döviz talebi gibi gelmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankacılık sistemi üzerinden döviz alırsanız, kurlar yukarı gider.

      Aldığınız döviz bankanın size borcudur.

      Banka riski düşürmek için, zorunlu karşılık kadar döviz alıp MB hesabına yatırır.
      Zorunlu karşılık oranı kadar reel döviz talebi olur.

      Paranızın tamamı döviz talebine gitmez. Kabaca yüzde 10 ile yüzde 8 kadarı ile döviz talep edersiniz.

      Sil
    2. Mutlaka yukarı hareket ediyor. Çünkü banka size sattığı dolar kadar Merkez Bankasından dolar almak zorunda yoksa açığa satış yapmış olur ve belli oranın üstüne çıktığında Bddk tarafından cezalandırılır. Kamu bankaları için bu kural işlemez. Kamu bankalarının, Bddknın izin verdiği limitlerin çok üstünde dolar açık pozisyonları olduğu söyleniyor...

      Sil
  19. Mahfi hocam beğenerek okuyacağınızı düşündüğüm bir kitap yeniden yayınlandı:

    Alexander von Humboldt'un (1769 – 1859) biyografisi:

    Kitap: Doğanın Keşfi: Alexander von Humboldt'un Yeni Dünyası
    Yazan: Andrea Wulf
    Çeviren: Emrullah Ataseven
    Ayrıntı Yayınları, 560 sayfa


    https://www.babil.com/doganin-kesfi-kitabi-andrea-wulf

    Humboldt'un çabalarının özellikle Darwin üzerinde ne kadar etkili olduğunu duymuşsunuzdur.

    Dikkatinize sunarım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Humbold, Amerika ziyareti öncesinde başkan Thomas Jefferson a mektup yazıp amerikaya geleceğini belirtir.

      Thomas Jefferson da memnuniyetle kabul eder.

      Humbold'un yazma amacı Jefferson'un da bilim adamı olmasıdır. Humboldt Ekvador civarında mamot dişi bulduğunu yazmıştır, Jefferson'un daha önceki çalışmalarında belirttiği bir husus, mamotların çok güneyde yaşamamış olmasıdır. Bu konu da Jefferson'un ilgisini çekmiştir, kendisini beyazeve davet eder.

      TeYvXE5wKv3eak&g

      Sil
  20. "...finansal ilişkileri gösteren analizleri tek tek ülkeler için değil dünya geneline göre yapmak daha doğru olacak" tespitiniz çok değerli. Küresel bir paradigma değişikliğinin tam ortasında olduğumuzu düşünüyorum. Kullandığımız birçok kavramı baştan tanımlamamız gerekecek, işsizlik de bunlardan biri. Ayrıca içinde bulunduğumuz ortam salgın dahil 1918-22 dönemine, yani henüz barışın tam anlamıyla tesis edilemediği, barıştan çok savaş durumuna benziyor. Sanırım savaş sırasında işsizliği ölçmek biraz abesle iştigal olur.

    YanıtlaSil
  21. hocam insanların bilmediği en temel şey, 1937 federal reserve act uyarınca fed cannot print money..

    YanıtlaSil
  22. Emeginize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  23. Hocam değerli yazınız için teşekkürler , bir sorum olacak TL nin değerini faize baskı uygulayarak düşüren bir ekonomi modelinde hükümet neden bütün büyük projelerini dolara endeksli bir ödeme planı ile yapar ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada doğru soru niçin YİD modeli kullanılır olmalı. Çünkü bu kadar yüksek enflasyonla böyle bir finansman işine girdiğinizde yabancı yatırımcı dolara endeksli yapı ister.

      Sil
  24. Hocam acaba hükümetin, faiz enflasyon yaratır düşüncesi; faiz artışı ile ekonomik büyüme, üretim, istihdam gibi ekonomik göstergelerin düşmesi, doğal olarak hanehalkı gelirlerinin de düşmesi ve bu faiz politikasının uzun süre uygulanması (2002-2003 arasında olduğu gibi) takibinde faizin hızla düşmesi ile de faiz düşüşünün hanehalkı gelir artışına, bu gelir artışı ile gelen talebe mevcut arzın cevap verememesi sonucunda tekrar enflasyon görülmesi olabilir mi? Eğer böyle ise bile faizin değil, faizi yanlış amaç ile kullananların sebep olduğu bir sonuç değil midir?

    YanıtlaSil
  25. Türkiye ve Rusya örneği güzel olmuş hocam, hazır milli maçı da kazanmışken :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki devamını getiremeyip küme düştük.

      Sil
  26. Hocam, peki bu durum gerçekleşirse; ülkeler arasındaki uçurum daha da artmaz mı? Rezerv para sahibi veya gelişmiş ülkeler, dünyanın dört bir yanından nitelikli işgücünü kendilerine kolayca çekecek; böylecehem kendilerinde hem de diğer ülkelerde muazzam işsizlik yaratmazlar mı?

    YanıtlaSil
  27. O ülkede oluşan devalüasyon, bütçe açığı, para arzı gibi etkenler de grafiğe eklenseydi belki teori doğrulanırdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Phillips Eğrisinde bu dedikleriniz yok. Onları eklersek başka bir analiz olur.

      Sil
  28. Hocam teşekkürler ve bu yazıya devam etmenizi rica edecek bir soru sormak istiyorum:
    Altının üretim oranı para basma oranlarıyla aynı değilken ayının fiyat artışının para basma oranıyla uyuşmamasını neye bağlıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  29. Bu yazidan cikardigim sonuc:
    Philips egrisinde Parasal-mali genisleme sonucu piyasa hareketlenir buyume artar enflasyon artar buna ters oranti olarak ve parelel olarak issizlik duser.
    Burda altin nokta ise sudur; Parasal-mali genisleme sonucu buyume olurken issizlikte duserken enflasyonun artmamasi artsa bile cok cok az yukselmesi.
    Iste altin nokta burda eger boyleyse zaten surec sizin icin enflasyon belasina bulasmadan buyumeyi ve issizligi surdurebilir kilmaktadir. Yani philips egrisinin dezavantajli yan tesirine bulasmadan buyume gelir issizlik duser. Bana gore bu surecin sonunda demografik degisim olgusunu hesaba katmazsak eger isgucune katilim da artar bu durum da ucretlerin hem reel bazda hem de belki nominal olarak artmasina engel bile olur. Dogallayin bu surec enflasyon baskisini bertaraf ettigi gibi verimlilige ve rekabetcilige de olanak saglar. Hele bir de Para biriminizin degeri dis dunyada endeks bazinda dusmusse ihracata ekstra avantaj saglar.
    Tabii butun bu surecler zannim o dur ki ; Parasi rezerv olan olmasa bile cok uzun yillardir fiyat istikrari kavramina sahip olan kisaca hitap ettigi halka kitleye enflasyon olgusu yasatmamis bilinc altinda onlari enflasyonla aldatmamis buna bagli olarak halkinda o parayi baska paralarla aldatmadigi para birimleri baglaminda oldugu gercegi vardir.
    Yine donup dolasiyoruz Guven kavramina daha teknik konusursak sayet Fiyat istikrari kavramina yani ekonomide enflasyon hastaliginin olmadigi surece geliyoruz.

    YanıtlaSil
  30. Hocam merhabalar nazilli İktisadi İdari Bilimler Fakültesi 2. Sınıf öğrencisi olarak yazıyorum. Bu bölümü lisedeki mevzuat hocamın tavsiyesi üzerine yazmıştım. Liseden de dış ticaret okuyarak mezun olduğum için ileride severek yapabileceğim bir işin ilk basamağı olacağını düşünerek yazdım. üniversiteden bomboş bir şekilde mezun olmamak için kendimi geliştirecek ekonomi Finans başlıklı kitaplarda okuyorum ama sanki bunlar bana yetmiyor hocam 21 yaşında bu bölümü okuyan bir öğrenci için tavsiyeniz ne olabilir Sizce kendimi bu yönde nasıl geliştirebilirim, neler yapabilirim, ileride kendime nerde nasıl bir yer edinebilirim? yanıtlayabilirdeniz çok müteşekkir olurum iyi günler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mutlaka erasmus yapın.

      Sil
    2. Arkadaş erasmus yapana kadar AB ile köprü atıldığında erasmusu sonlandırmak gerekebilir.

      Sil
  31. Merhaba hocam,

    Ilk once makaleniz ve veri analiziniz icin tebrik ve tesekkur ederim. Size iki tane sorum var;

    1. Gosterdiginiz enflasyon ve issizlik grafiklerini gunumuzdeki kuresel finansal piyasada sermaye hareketleriyle acikliyorsunuz. Philips'in ana savini ve sizin sermaye hareketine dayali hipotezinizi beraber dusunursek, "basilan" bu yeni sermayeyi eline geciren gelisen ulke vatandaslarinin bu sermayeyi harcayarak yine uretimi tesvik edip issizligi dusurmesi gerekmez mi?

    2. Uzun vade enflasyon vs issizlik grafiklerinin Philips'in ana (kisa vade) tezinden farkli olmasi konusunda en unlu aciklamalardan biri, sizin benden cok daha iyi bileceginiz gibi, Milton Friedman ve grubundan gelmisti; Zamanla enflasyona oranla maaslarin stabillesmesi ve tekrar "dogal" issizlik rakamlarina donulmesi. Bundan makalenizde bahsetmemeniz beni sasirtti. Bunun bir dusunsel sebebi var mi?

    Saygilarimla,

    Can

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bunun bir dusunsel sebebi var mi?"

      Var.

      Mahfi bey, Milton Friedman'a karşı.

      Sil
    2. Anliyorum ama taraf tutmak ile bir fikre karsi cikmak arasinda bir fark var.

      Yukaridaki 4 grafik (veri noktalarinin yatay eksene olan izdusumlerinin +/- %2 degisimi) de Friedman ve grubunun dogal issizlik hipoteziyle aciklanabiliyor. Mahfi hocanin, bu alternatif yorum hakkindaki goruslerini merak etmistim.

      Sil
  32. Fatih Kömürcüoğlu16 Kasım 2020 12:18

    Analizi daha sağlıklı yapabilmek için Kapasite Kullanım oranlarına da bakmak gerek. ABD, Rusya ve Türkiye mevcut üretim kapasitelerinin limitlerinde olabilir ve ani talep artışına cevap veremedikleri için enflasyon yükseliyor olabilir. Almanya ise zaten kapasitesinin altında üretim yapıyorsa ilave talep geldiğinde atıl üretim faktörlerini devreye sokarak talebi karşılar ve enflasyon oluşmaz. İşsizlik oranı da dalgalanmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abd de işsizlik düştüğü halde enflasyonda çok ciddi bir hareketlilik oluşmadı. Abd doğal işsizlik oranı ve en az 70 yıllık tarihsel ortalamalar bağlamında yüzdelik olarak karşılığı;%4.50-5.25 aralığıdır. Bu işsizlik oranı karşılığında fiyat istikrarı seviyesindeki enflasyon oranı ise %2.2 seviyesidir. Halbuki ABD de işsizlik bu para basma süreci içinde %3.3lere kadar gerilediği halde enflasyonda belirgin ve gözle görülür bir ivmelenme oluşmamıştır. enflasyon süreç içinde dönemsel olarak en fazla %2.7ye kadar çıkmıştır ki o da sadece bir iki ay bağlamında oluşan konjonktürel bir durumdur. Kaldıki fes bağlamında enflasyon daha geniş Aralık’ta betimlenir.
      Tabloya baktığımız vakit enflasyon işsizlik paradoksunda ters orantısı dahilindeki Philips eğrisi sürecinde en başarılı ülke Euro kullanan Almanya dır. Çünkü kronik hatta yapısallaşmış tarihsel olarak da ortalama olarak yüksek olan işsizliğini konjonktürel geçici olmayan bir biçimde ciddi manada düşürmüştür. İşsizlik oranında yeni denge geçmiş dönemlerden kömüş ve çok çok daha düşük bir seviyede bir orana evrilmiştir. Mamafih buna rağmen enflasyonda herhangi bir kıpırdama oluşmamıştır. Oluşmadığı gibi enflasyon rakamları deflasyon süreci rakamlarına uygun bir seviyede devam etmiştir.

      Sil
  33. Hocam para basılıyor. Enflasyon olmuyor. İşsizlik azalmıyor. Ama yine para basılıyor. Yine enflasyon olmuyor. Yine işsizlik azalmıyor. Yine para basılıyor. 2008 den beri para basılıyor. O zaman bu para niçin basılıyor? Yoksa biz fanilerin kullanıldığı bir deneyin içinde miyiz? İnsanlığı en sevdiği paraya boğalım bakalım ne olacak diye gözlem mi yapıyorlar? Bu kadar para basmanın mantıklı bir sebebini bulamıyorum. Geriye komplo teorileri kalıyor.

    YanıtlaSil
  34. Hocam devasa parasal genişlemeye rağmen enflasyon oluşmuyor çünkü büyük ölçüde borsalara ve yine finansal sisteme akıyor. zaten son yıllarda yaşanan krizlerin en büyük sebebi de kapitalizmin aşırı derecede finansallaşmasıdır. zira para tabanlı ekonomide para girdileri mal ve hizmet çıktısından daha çok yine parasal çıktılar haline geliyor.ve zamanla finansal sistem kendi aşırı parasal çıktısını içinde absorbe edemez hale gelince büyük finansal krize meydan oluyor ve hatta bir çok reel sermayeli işletme dahi ana faaliyet karlarından çok faaliyet dışı yani finansal yatırımlara dayalı kar tabanı oluşturmaya çalıştığından dolayı finansal krizler reel ekonomi tarafını da hızla vurur hale geliyor.2008 krizinde çok sayıda büyük reel ekonomik kurumda batmanın eşiğine gelmişlerdi çünkü bilançolarında ciddi aktif erimeler yaşanmıştı. özellikle türev ürünlere yönelik hem finansal ekonomi tarafında hem de reel ekonomi tarafında ciddi yatırım portföyü stoku birikmişti kriz öncesi. kar güdüsünün giderek türev piyasalar üzerinden sürü güdüsüne dönüşmesi kötü sonu hazırlamıştı.kapitalizmin kar mekanizması şeker gibidir. nasıl ki karıncalar şeker olan yere hızla birikir ise kapitalizmde de karlılık oranı yüksek olan alana yığılımlanma aşırı boyutta artar. tıpkı 2008 öncesi mortgage piyasalarındaki aşırı sermaye yığılım mobilizasyonunun oluşması gibi. mesela benzeri özellikle son 10 yıldır inşaat üzerinden türkiye ekonomisinde yaşanmaktadır.

    YanıtlaSil
  35. Hocam merkez bankası 19 kasımda 400 -500 baz puan faiz artırımı yaparsa döviz kurları gevşek kalacak ve gerileme bir miktar daha devam edecektir. fakat bu ithalatçıya yarayacaktır. en çok da avrupanın çinin ve abd nin işine yarayacaktır. çünkü covid-19 nedeniyle yeniden başlayacak gibi görünün kapanmalar nedeniyle oluşacak arz fazlasını düşen kurlar üzerinden bize satacaklardır.ihracatçı kanat zorlanmaya başlayacaktır b e bu dış ticaret açığımızı ve paralel olarak da zaten bozuk olan cari dengemizi daha da bozacaktır. ayrıca iktisadi aktivasyonlarda ekimde başlayan yavaşlama artık daha da keskinleşecek gibi görünüyor.sanki adım adım yeni bir slumpflasyona doğru gidiyoruz hocam. bu konuda düşünceniz nedir?. saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi politikasını yanlış kurgularsanız sonuçta karşınıza bu tür kırk katır mı kırk satır mı soruları çıkar. Ya cari denge ya bütçe dengesi ya enflasyon ya büyüme ya da işsizlik gibi.

      Sil
  36. Harika ve çok öğretici bir yazı hocam, ellerinize sağlık teşekkürler

    YanıtlaSil
  37. Hocam ağzınıza sağlık.
    Hocam bir noktayı sorucam. Para basınca TSH den dolayı para içerde kalmıyor dünyaya yayılıyor enflasyon ortaya çıkmıyor ama direk işsizliği nasıl etkiliyor hocam işsizliği etkileme sebebi ney ki hocam. Şöyle bir mantık mı kabaca para basılıyor ülke içinde kalmıyor ülke dışına çıkıyor enflasyon görülmüyor ama diğer ülkelerde para girişinden ötürü talep artışı yaşanıyor bu talebide Paranın çıktığı ülke karşılıyor karşılarken firmalar üretimi arttırcak emek talebi artıcak işsizlik azalıcak ülke içinde kalmadığı içinde enflasyon yaşamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşağı yukarı böyle. Bir de para bolluğu ileride talebin de artacağı eğilim yarattığı için üretimi ve istihdamı etkiliyor.

      Sil
  38. Hocam herhalde Phillips Egrisi’nde beklentilerin yeri yoktu ve tuketici egilimlerinin sabit kalacagi varsayiliyordu. Bu sebeple salgin gibi tuketim kisici etkileri barindirmayan klasik ceteris paribus anlayisli bir bakis acisiydi.
    Sizin gorusunuz de bu yonde midir acaba?

    YanıtlaSil
  39. Merhaba Hocam,

    Geçen sene bir yorumunuzda "Ekonomi bilimi açısından para da bir emtiadır." yazmışsınız. Bunu biraz daha açma şansınız var mıdır? Ayrıca bunu sadece günümüz için mi yoksa uzun süreli bir tespit olarak mı belirttiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şey alım satım konusu oluyorsa mal ya da hizmettir. Para da alım satım konusu oluyor, döviz alıyoruz TL satıyoruz sonra döviz satıp TL alıyoruz. Yani para alım satım konusu oluyor o nedenle de mal olarak tanımlanabiliyor.

      Sil
  40. Hocam, 1980 li yılların başından itibaren devreye alınan ultra-küresel yeni dünya düzeninde rezerv para ülkesi olmayan gelişmekte olan ülkelerin daima kaybetmeye mahkum olduğunu anlaşılır şekilde izah etmişsiniz. Kaleminize sağlık.

    Tabii bu süreçte, çin, güney kore gibi istisnalar olmakla birlikte, genel kaide bozulmamıştır ve bu saatten sonra da bozulmaz. Kaldı ki çin'in ve güney kore'nin kendine özel durumları bu ayrışmada etkendir.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  41. Rezerv para olan ülkelerde üretim artışından ziyade paraya kolay ulaşım sağlanıyor ki bu bankadan ucuz kredialan zombi şirketlerin hayatını uzatıyor işsizlik artmıyor düşük kredi ile hem şirketler hem halk aslında sürekli tüketimi destekliyor.

    Bizim gibi rezerv para olmayan ülkelerde basılan para üretime değilde geçici beton işlere yatırıldığı da yüksek kredi ihtiyacı doğuruyor paranın çoğu belli sektörde kalıyor getirisi olmayan işlerde kullanılıyor bu zamanla gelir kaybına ve ekonominin tıkanması a yol açıyor tekrar işsizlik ve tekrar resesyon.

    Bu kredileri halka ucuz maliyetli olarak verirseniz halk genelde dövize yatırıyor altın döviz ise paranın değerini düşürüyor ve yeniden fiyatlar yani maliyetler artıyor bu kısır döngüden çıkamıyor.

    İşsizliği düşürmek istihdam yaratmaktır bununda en güzeli sürekli istihdam dediğimiz sanayi tarım teknoloji gibi değer üreten tek seferlik fayda sağlamayan işlere yatırımdır. Bu insanların inşaatta kısa süreli çalışması gibi değil sürekli ve düzenli bir gelir demektir.

    Devlet planlaması ve yatırım öncelikleri tarım hayvancılık sanayi teknoloji gibi alanlara çevrilnedipi için biz krediler suyunu çekince krize giriyoruz yada dünya para dağıtsada ülke olarak adalet hak özgürlüklerde sıkıntıya girince dışardan para gelmiyor ve içeride yanlış yatırımlar yani tek seferlik işler yaptığımız için kendimizi çeviremez oluyoruz.

    Kısaca dünya tek devlet olurken ve bizde ülke olarak bir organ olarak görürsek doğru çalışan organ olmayınca ameliyat şart oluyor yada organ nakli diyelim.

    Organa düzgün bakmayınca ve sisteme baskı gelince organ yetersiz kalıyor iflas aşamasına geliyor vücuda giren fazla baskıyı kaldırmayıp ya çok çalışıp yoruluyor işlevsiz kalıyor yada çok az çalışıp yine yetersiz kalıyor. Organın çalışma prensibine ayrıkı tekeşit beslenmemak lazım yani inşaat gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rezerv para kullanan ulkelerde parasal genisleme ucuz kredi olgusu dediginiz gibi zombi sirketleri besliyor ancak sunu da bilmek lazim ozellikle dijital dunyanin getirdigi bazi sirketlerinde yeni teknolojiye dayali firmalarinda genc girisimcilerinde ortaya cikmasina sebep olabiliyor.
      Dusuk faiz olgusu krediye ulasimi risk azalisini besliyor. Girisimciliginde bir tanimi risk alan insandir. Risk ne kadar azsa girisimci sayisi girisimcilik de o kadar artabilir. Eskiden yuksek faiz ortami kravatli gecmisi olan ticari buyukluge sahip kodaman gorunuslu beylerin kredi alabilmesine imkan taniyordu.
      Halkin bu tarz ulkelerde bizdeki gibi snop tarzi tuketim egiliminde olmamasi da surecin daha cok yatirim surecine egilmesine yol acmasi sasirtici degildir.

      Sil
  42. Hocam bir cahil olarak ben. Global ölçekte doğal olarak gelişmiş bir sömürü sistemi olarak anlayabilirimiyim bu bu olayi.Yoksa saçma bir düşüncemi.

    YanıtlaSil
  43. Bu durumun aciklamasi, Gozlemci-beklenti etkisi'dir. (Observer-expectancy effect), Merkez Bankalari issizlik ve enflasyon arasindaki iliskiyi 'varsayarak', politikalarini bu yonde ayarladiklari icin boyle bir uyumsuzluk olusuyor, halbu ki Phillips egrisinin varlik sebebi hala var.

    Ornegin ABD'de ayni cizgiyi issilik degil de, saatlik ucretlerdeki degisim ile cizerseniz egimi eksi olan Phillips egrisini elde edebilirsiniz. Fed de gectimigiz yillarda, enflasyon gelisimi/fonlama faizi karari icin saatlik ucretlerdeki artisi takip ettigini aciklamisti.

    Para hareketlerinin serbestligi ile olayin bir alakasi yok.

    YanıtlaSil
  44. Eğer 19 Kasım'da Merkez Bankası faizi arttırırsa, çok kısa bir süre sonra malûm şahsın yine "Eyyy...!" diye söyleneceği ile ilgili endişem var Mahfi bey!

    Not düşmek istedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyyy diyene değil ona inanlara bakınız. inanlar olduğu sürece o eyyy naraları devam eder.söyleyende değil sorun söyletenlerde.

      Sil
  45. Bu surecin sonunca ABD dolarinda develuasyon olmak zorunda aksi halde ulkeler cok borclandi. Bu borcun cevirimi icin ve issizligin emilmesi icin ABD dolarinin develuasyon yasamasi lazim.
    Ondan sonra da dolar belki bir emtiaya baglanabilir.

    Bana gore en uygun emtiada hem caglar boyunca tarihsel manada ekonomik buyumenin verisi olan hem ulkeler arasinda genis adil cografi dagilima sahip olan hem de gunumuz teknolojik alt yapiya iletisim elektronik elektrik uygunluga sahip ve altina gore cevresel cikarim kosullari daha uygun olan BAKIR madenine baglanmasi daha uygundur.
    Boylelikle gunumuz kosullarina daha uygun olan daha yumusak gecise ve flexibility kosullarina sahip bir metala fikslenen dolar daha uygun sartlar olusturabilir.
    Mesela dunya ekonomisinde buyume devrelerinde Bakir fiyatlari hem yerel hem uluslararasi olarak endeks bazinda talebi artiyor ve Bakir pahallaniyor. Boyle donemlerde Bakira dayali dolarin degeri artarak ekonomide isinmanin gereksiz borclanmanin onune gecilebilir. Piyasadan dolar cekilerek Bakir fiyatinin stabilize olmasi saglanabilir. Dahasi ekonomide yavaslamanin durgunlasmanin ve gerilemenin oldugu donemlerde de Bakir emtiasina talep azaliyor Bakirin fiyati hem nominal hem reel olarak azalma surecine evriliyor boyle donem de de parasal genisleme bakir fiyanin dususune oranla artitirilip durum stabilize edilebilir.
    Ben ne altin ne gumus ne de baska bir sey dusunuyorum. Gunumuz kosullarina en uygun durum Bakir standartidir. Bu emtia Insaat sektorunun temel girdilerinden oldugu icin boylesi bir standart emlak balonunu da engeller.

    YanıtlaSil
  46. Çakıcı'nın Sn Kılıçdaroğlu'nu tehdit etmesi ile tekrar ortaya çıkan bir soru var. Derin devlet yine iş başında mı? Bu insanların derin devlet ile ilişkisi mi var diye.

    Öncelikle yazalım, Türkiye Cumhuriyetinin hiç bir zaman derin devleti olmadı, olamadı.
    Dünyada derin devleti olan bir kaç ülke vardır, Rusya, ABD, Kanada, İngiltere ve Fransa'dır. Diğerlerinde bilgim dahilinde yoktur, Çin tek parti idaresi olduğu için derin devlet bulunmaz. Bir de İsrail (biraz Kanada) gibi özel operasyon biriminin derin devletimsi gibi çalıştığı ülkeler vardır.

    Türkiye'de derin devlet dedikleri, siyaset bürokrasi uyumsuzluğu, bazı devlet projelerini yürüten bürokratların kariyerlerini riske etmemesi, bazılarının başarısız olma korkusu, bazılarının da kaynak yetersizliği (özellikle insan), bazılarının da kaliteli bürokrat insan kaynağını riske etmemek için bazı işleri yaptırdıkları, kerameti kendinden menkul, kafası çalışmayan, sorgulama becerisi olmayan tipleri bazı işlerde kullanmalarıdır.

    En meşhur iki kukla, Yeşil kod adıyla meşhur olan kişi ve Çatlıdır.

    Derin devletin yanında, özel operasyon birimleri vardır. Bunlar özel kuvvetler içinden seçilen kişilerdir. Amerikan Delta timleri, Kanada, İsrail, Rusya, artık olmayan (2014 yılında lağeviden) Türk Özel birimleridir. Özel birimler, daha esnek, askeri, polis ve politik bürokrasi ile çözülemeyen konularda nokta atışı hizmet sunan birimlerdir. Misal, Apo'nun yakalanması, komşu bir ülkede aşiretlerin organize edilip Türkiye lehine çalıştırılmaları, Afganistan terör gruplarından haber toplanması, PKK içinden bilgi sızdırılması ve içine sızılması, sıcak çatışmada kaçırılan askerlerin geri getirilmesi, cephe gerisinde kalan asker, bürokrat, vatandaşlara ulaşılıp getirilmesi vb görevleri yaparlar.

    Biz bu teşkilatın eksikliğini hissettik. 1950 ler öncesinde İsmet Paşa, Fevzi çakmağın eğittiği bir grubu böyle şekillendirdi. O yapı 60 ihtilali ile ordudan kovuldu. Daha sonra, ASALA( Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia) direk Türk bürokrasisini hedef alınca özel eğitimli birlik kurma ihtiyacı doğdu. Ayrıca Çatlı, Yeşil gibi kuklaları işe sürmenin çok büyük zararı da vardı. Bunlar ucuza gaza getirilmiş tiplerdi. Kendilerini de bir şey zannedenler oluyordu. Bunlardan daha çok vardır, bu iki tanesinin ismi bir şekilde ortaya döküldü.

    1. Bu insanlar eğitimsizdiler, hem bedenen hem psikolojik olarak.
    2. Bu insanlar techizat kullanmayı bilmezlerdi.
    3. Bu insanların kapasitesi düşüktü.
    4. Disiplinleri yoktu
    5. Emir komuta zinciri içinde değillerdi
    6. Kimden ne yetkiyle emir aldıkları belirsizdi
    7. Düzenli raporlama yoktu
    8. Manipüle edilmeye açık insan ve yapılardı
    diye onlarca madde sayarım.

    1992 yılında biz özel kuvvetleri kurduk. Subaylar arasından seçildiler. Kardak krizi, Bosna, Afganistan, Apo'nun yakalanması, Irak, Kafkaslar, askeri teknolojinin geliştirilmesi gibi alanlarda çok faydalı çalışmalar yapılmaya başlandı. Bu insanlar, TC kimliği taşıyan hiç bir sivile zarar vermediler, veremezlerdi de.

    İşte sizin Ergenekon, Balyoz diye hapislerde gördüğünüz kimseler özel birliklerin eğitiminde bulunan hocaları idi. Ortada bir derin devlet, gizli teşkilat yoktu. Kozmik oda bu subayların isim listesi, geçmişleri, aldıkları görevler, iletişim bilgileri gibi bilgileri barındıran yerdi.

    Kozmik odaya girildikten sonra 850 den fazlası şehit edildi, 2 bin kadarı ordudan ayrıldı, büyük kısmı da can güvenliği için yurt dışına yerleşti. Şimdi yavaş yavaş o ülkelerin vatandaşı olmaya da başladılar.

    Bu yapı, eğitim imkanları, hocaları, kendileri 2014 yılında tamamen lağvedildi. Bir daha da açılmamak üzere kapatıldı.

    Derin devlet ciddi bir birikim gerektiren oluşumdur, Türkiye'nin ne öyle bir kaynağı, ne altyapısı, ne hukuki sistemi, ne ordu yapısı vardır.

    y58XOlEZp&7ZSiew

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstat, isviçre'yi de listeye ekleyebiliriz diye düşünüyorum.

      Bu arada hocanın yazısıyla bağlantılı olarak ufak bir katkı; özellikle 80 li yılların ortalarından itibaren artan parasal genişlemeye rağmen batılı ülkelerin bir türlü enflasyon üretemeyişinin önemli nedenlerinden birisi de kayıtdışı finansalizasyon olarak tabir edebileceğimiz "shadow banking" kavramının ağırlığının küresel sistemde gittikçe artmasıdır.

      Öyle ki 2008 krizinin müsebbibi başlıbaşına bu oluşumdur.

      Hatta şöyle denir; 2008 yılında gölge bankacıların devasa pozisyonları artık sürdürülemez bir noktaya ulaşınca, batmaları halinde tüm sistemi götüreceklerini anlayan küresel babalar, merkez bankaları eliyle bu risksever arkadaşları kurtarmışlardır. Yani humanist obama'nın seçim sloganı "yes, we can!" Boşa söylenmiş bir slogan değildi bu bağlamda :)

      &@₺₺..

      Sil
    2. Almanya nın babalar gibi derin devleti vardır. İngilterenin derin klikleri london of cıty nin sahibi olan baş sermaye hanedanlığıdır. ABD de nsı cıa pentagon stratfor gibi cfr gibi klikler derin devletin temelidirler. Rusya nin derin yapısı daha çok fsb merkezli olup fsb de ciddi derecede mı 6 etkileri vardır. Fakat kesin olan şudur ki bu büyük devletlerin en derinlerinde uluslar arası büyük sermaye elitleri vardır. Hatta bu sermayedar kompradorların ikisi vardır ki küresel çata hanedanlık kurmaktadırlar. İngiltere'de tam 4 asırdır var olan ve büyük organizasyon kurmuş olan bir numaralı hanedanlıktır. Bir de ABD de son 170 yıldır büyük bir sermaye imparatorluğu kurmuş olan bir büyük sermaye hanedanlığı vardır ki dünyadaki iki ana sermaye musluğudur bunlar!.

      Sil
    3. Türkiye'de derin devlet gladio nun ta kendisidir. Soğuk savaş döneminin bitimiyle yavaş yavaş gladio yu da değiştirdiler. Son 15 yılda gladio tamamen sivilleştirildi. önceden asker ağırlıklı idi özellikle 1993 sonrası hızla sivilleştirildi. Gladio tamamen sermayedarlar üzerinden sivilleştirildi.2008 e kadar nato ve abd ağırlıklı derin klik ağı sonrasında londra ve küresel sermaye ağırlıklı hale getirildi. ülkede son 10-12 yıldır sermayenin nasıl el değiştirilttiğini takip edeseniz anlarsınız. gerisini yazmayayım sayın hocamızın bu güzelim bloğuna zarar gelmesin..

      Sil
  47. Hocam, Arjantin 2002-2009 arası cari fazla vermiş. 2003-2008 arası bütçe fazlası vermiş. 2009 yılından sonra cari açık ve bütçe açığı vermiş. 2008 yılından sonra FED, parasal genişleme yaptılar. Bunun sonucu olarak gelişmekte olan ülkelere para girişleri yüksek oldu. Arjantin'de Hollanda hastalığına mı yakalandı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye, Arjantin arasında insanların ve iş dünyasının ülkeye güveni konusunda biraz fark var.

      Arjantin, her fazla verdiğinde ülke insanı parasını yurtdışına çıkarır.
      Türkiye de bu durum olmadı. 2003 ve 2008 arasında Türk insanları paralarını dışarı çıkarmak yerine, Türkiye içindeki inşaat sektörüne para aktardılar. Parayı ülkede tuttular.

      Ben zorunlu olarak emekli olmuştum, İstanbul'dan ev aldım, 2004 yılıydı. Ev fiyatı bir kaç yılda Euro cinsinden iki buçuğa katladı. Evi çok kolay sattım, üstüne biraz ekleyip, İngiltereden ev aldım. İngiltere'de okur veya yaşarsam diye. Sonra Türkiye'de evler yine arttı. Şimdi topladığım kiralar ile evi satarsam, Türkiye'de aynı muhitten 6 ev satın alabiliyorum.

      Arjantinlilerin yaptığı benim yaptığım ile aynı. Parayı bulur bulmaz, kıyaslama yapıp dışarı çıkarıyorlar. Türkiye'de insanlar ve iş dünyası Avrupa'ya alışmadı, altyapıları o seviyede değil, bir de devlete güven sebebi ile paralarını dövize çevirseler bile Türkiye'de tutuyorlar.

      Bir Türk vatandaşının,
      100 bin Euro yu Türkiye'de tuttuğu durumdaki finansal sistemin ihtiyaç duyduğu döviz ile,
      100 bin Euroyu yurtdışı hesabına havale ettiği durumda finans sistemin ihtiyaç duyduğu döviz miktarı çok farklı.

      İkinci durumda, finans sistem tüm döviz miktarı kadar ihracatçı Türk vatandaşı yok ise, dışardan borç almak zorunda.

      Arjantinliler, ne kadar fazla verirse versinler, dışarı çıkan paraları yüksek olunca, finans sistemleri sürekli IMF gibi kurumların parasına ihtiyaç duyuyor.

      Eğer, bir gün Türk bankalarındaki dövizler TL karşılık olarak ödenirse, hesaplardan döviz para çekimlerine limit gelirse, Türkler de sisteme güven kaybı yaşar, yurtdışına paralarını aktarmaya başlarlar.

      Hollanda hastalığından farklı bir durum.

      Gxmq6Jc8K435$pPq

      Sil
  48. keynesian politika uyguluyorlar fakat bunun olumlu sonuc vermesi icin paranin rezerv olmasi saet

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok dogru.
      Parasal ve/veya Mali genislemede olan ulkenin basarili olumlu sonuclar elde etmesi icin Para biriminin rezerv bir para birimi olmasi olmazsa olmaz bir sarttir.

      Belki cok uzun yillar(en az 25yil) dusuk enflasyon(%2-3) yasamis hem halkina hem ticaret yaptigi ulkelere hem de Dunya finansal mali piyasalara guven vermis onlarin guvenini itibarini almis dolarizasyona meyil etmemis bir para birimine sahip olmasi bu sartin istisnasi olabilir.

      Sil
  49. Ülkelerin ekonomik verileri için bu siteleri tavsiye ederim.

    https://www.theglobaleconomy.com/economies/

    https://tr.tradingeconomics.com/countries

    Türkiye'nin kısa vadeli borcunun rezerve oranı %118. Bu veri 2019 yılına ait. Şu an ise %157.

    https://www.theglobaleconomy.com/Turkey/short_term_debt_to_reserves/

    Aşağıdaki linke tıklayarak küresel sıralamaya bakabilirsiniz.
    https://www.theglobaleconomy.com/rankings/short_term_debt_to_reserves/

    YanıtlaSil
  50. harika bir yazı olmuş elinize sağlık

    YanıtlaSil
  51. Hocam Cds primi, hepimizin bildiği üzere Türkiye dış borç ödememe riskine karşılık sigorta şirketlerinin aldığı prim. Yani Türkiye'ye borç verenler cds 400 se %4 prim ödüyor.

    Bu sigorta sistemi neden ülkemizde yok?

    Kamu dış borcu özel sektör ve kamunun dış borcu olduğuna göre ve devlet garantisi altındaysa neden dış borcunu batıran şirketin hatasını 85 milyon çekiyor. Böyle birşey adil değil ve suistimale açık.

    Benim önerim şudur. Devletin organizasyonuyla bir sigorta çatısı kurulsun ve dış borç yapacak firmaların bu borcu sigortalatmadan borçlanma yapmasına izin verilmesin. Tıpkı trafik sigortası gibi.

    Böyle şey olmaz. Firma yüksek risk alacak, başarısız ceo çalıştıracak dış borcu batıracak ve bunun parasını gariban vatandaş ödeyecek. Bu olmaz bu haksızlık. Bunun riskini o firma üstlenmelidir.

    Devletin dış borçlanmaya sigorta zorunluluğu getirmesini, sigorta yapmayan şirketlere kefil olmayacağını açıklamasını istiyorum. Bu şekilde firmaların daha az riskli Tl olarak borçlanması da sağlanır. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  52. Enflasyon= ŞİŞKİNLİK..
    Elimizde 10 avuç buğday var..VE..10 avuç buğday daha bulduğumuzda ceplerimiz almıyor: ŞİŞKİNLİK oluşuyor..daha fazla ekmeye(=üretmeye) gerek yok: köy gençleri köy kahvesinde İŞSİZ oturuyor..
    Almanya ve Abd'de 10+10 buğday olsa bile komşulara satabiliyor= ŞİŞKİNLİK ve DE İŞİSZLİK oluşmuyor..
    Bizim gibi cebinde 5 avuç buğdayı olan ülkeler hiç buğday görmemiş gibi(2002 ve sonrası) 10'arlı avuçlarla(NORVEÇ HASTALIĞI) buğdaya gark oluyorlar= ŞİŞKİNLİK oluşuyor VE GENCLER köy kahvesinde GENE İŞSİZ..
    Son satırların küçük esnaf yorumu'dur..
    ..
    Ayrıca..sarımsak ekeceksen 20 kasım'a kadar ek dediler..4 kilo ektik acemi işi: 2 parmak derine- 4 parmak arayla..
    Acaba PARA(T.L.)'nın DA EKİM ZAMÂNI var mı?.(döviz artarken..meselâ)..
    Hürmetler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cüce buğday ekme, siyez ve kavılca. Gluten çağın belası.

      Sil
  53. Küresel borç tüm zamanların rekorunu kırdı ve 272 trilyon doları geçti.

    Hocam böyle bir para yada böyle bir varlık nerede var hangi ülkede var yada dünya da böyle bir borç ödemesi mümkün mü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu borçlar hiçbir zaman ödenmez. Alacaklı da faizini aldığı sürece tümüyle ödenmesini beklemez. Ancak ödenemez hale geldiği ortaya çıkar ve herkes paniğe kapılırsa o zaman kriz çıkar.

      Sil
    2. Küresel borç 270 M USD olmuş, birileri hala eski ezber olan, tasarruflardan kredi verilir diyor.

      Madem tasarruflardan verilir, niye bu kadar yüksek borç çıkıyor?

      Dünya, 40 yıldan uzun zamandır yanlış ekonomi politikası uyguluyor. Finans kapitalistlere havadan kaynak aktarılıyor.

      Çözüm, bu borçlar silinmelidir.
      Bu borçların alacaklılarına aşırı yüksek vergiler konulmalıdır.
      Sistem reset atmalıdır.

      Finans kapitalistlerinin sayısı çok azdır, istemezler ise kelleleri alınmalıdır.
      Fransız devriminde bir senede tüm asillerin kafaları giyotin ile kesildi.
      Bu borçlar da kademeli olarak silinmeli, mevcut aldıklarının üzerinden finansçılara aşırı yüksek vergi konmalı, bir daha da gelir dağılımını kağıtlar ile bozamasınlar diye tüm sentetik türev ürünleri yasaklanmalı, MB banka ilişkileri sermaye-kredi rasyoları global ölçekte yeniden düzenlenmeli, hatta tüm finans kurumları kamulaştırılıp, gelirleri hazineye aktarılmalıdır, borç verme kriterleri yeniden belirlenmelidir.

      Aksi durumda, küçük ülkeler arasındaki silahlı çatışmalar artar, dünya 3-4 ülke etrafında kutuplaşır, fakirlik ötesi insani sorunlar ortaya çıkar, kitlesel göçler artar, insan nüfusunu bilinçli olarak düşürmek, belli bir sayıda tutmak gerekir.

      !*9cU74%t2rfkTVn

      Sil
  54. Mahfi bey, Barış Soydan'ın yazısında şu yazıyor: "Anadolu Ajansı'nın anketine katılan 27 ekonomistin ortalama beklentisi, Merkez Bankası'nın 475 baz puanlık faiz artırımına gideceği yönünde."

    1. Bu "27 ekonomist" derken, isimlerini yazmak sorun teşkil ediyor mu?

    2. Akademisyen olan, hâlihazırda üniversitede ders vermeye devam eden veya emekli olan ekonomistlerden mi bahsediliyor? Yoksa, bankaların hazine birimi yöneticilerinden mi bahsediliyor? Hangisi?

    3. Bankaların hazine birimi yöneticileri, daima ekonomi eğitimi almış ekonomistler midir? Yoksa, farklı adademik branşlardan gelip hazine birimi yöneticileri de var mı?

    YanıtlaSil
  55. "Dolar bizim paramız, sizin probleminizdir."

    John Bowden Connally, Jr.
    (1917 - 1993)
    ABD (eski) Hazine Bakanı

    YanıtlaSil
  56. Hocam %15 faizle doların 6.40 lara gevşer mi?

    YanıtlaSil
  57. Peki hocam bu dediğiniz mantıktan hareketle desek ki gelişmiş ülkelerin parasının belli bir miktarı gelişmekte olan ülkelere gitmesi hesaplanıp daha fazla oranda piyasaya para verip de bu gelişmiş ülkeler ekonomilerini canlandıramazlar mı?
    İkinci sorum hocam madem bu paralar gelişmekte olan ülkelere gidiyor, neden gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini hesaplanan oranda canlandırıyor?

    YanıtlaSil
  58. Muhalefetin alternatif üretmek ve bunu savunmak yerine 'laf yarıştırma' şeklinde yapılmasının nedeni, ortada 2002-2007 AKP'sinin politikalarını savunmak dışında ekonomik bir alternatifin olmaması mı acaba?

    Doç. Dr. Ümit Akçay
    İktisatçı
    https://twitter.com/umitak/status/1329415664088608772

    YanıtlaSil
  59. Saygıdeğer hocam son faiz arttırımı ile sizce Tl ye dönüş pozitif olurmu yoksa başka parametreler sebebi ile dolarizasyon devam edermi?

    YanıtlaSil
  60. Hocam bazı ekonomistlerin hem talep yok deyip hem faiz artışını istemesi ne anlama geliyor?

    YanıtlaSil
  61. O zaman hocam türkiye için enflasyon düşerse işsizlikte düşermi ?

    YanıtlaSil
  62. Parası rezerv para olan ülkelerden çıkan para neden o ülkelerin işsizliğini düşürüyor, anlayamadım hocam.

    YanıtlaSil
  63. Bizim paramızın rezerv para olması çok zor ekonomik gücümüz belli

    YanıtlaSil
  64. son dönemde en fazla merak edilen konuyu yazmışsınız hocam, teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  65. Hocam Merhaba,
    Rezerv para da olsa sonunda o basılan paraların enflasyonist etkisi görülmeye başladı enflasyon %8,6 oldu. Bu enflasyonun nedeni savaş veya covid değil bunlar hepsi bahane veya algı operasyonu gibi geliyor.
    Bence 2008 krizi hala bitmedi para bastıkça öteliyorlar bu sorunu.

    YanıtlaSil
  66. Hocam Merhaba,
    yazınızdaki "Böylece enflasyon yükselirken işsizlik azalır" bölümünün akabine hitaben, üretim artışına bağlı işsizlik azalması, enflasyon artış grafiğini zamansal gecikmede takip ediyor anladığım kadarıyla, ve istihdam artışı gecikmeli olarak da olsa talebe yetişirse enflasyon dogal olarak inişe geçmez mi? Yani tüketime dayalı enflasyonun geri azalması, ülkelerin üretim kapasitesini arttırma kabiliyetine göre şekillenir diyebilir miyiz? Bu da gelişmiş ülkeler ile gelişen ülkeler arasında oluşan grafik farkının açıklar mı acaba?

    YanıtlaSil
  67. Enflasyon oluşmuyor çünkü FED para basmıyor, banka rezervi yaratıyor. Banka rezervi sadece bankalar, hazine ve FED arasında döner, reel ekonomiye sızmaz. Diğer yandan FED banka rezervi basarak kendi bilançosunu genişletiyor, bankaların bilanço büyüklüğü değişmiyor. Hatta bankaların bilançosu niteliksel olarak daha az kredi üretecek şekilde değişiyor. Çünkü FED bankalara rezerv (bir nevi jeton) verip bankalardan tahvil alıyor. Banka bilançosundaki tahvil collateral olarak rehypotecation süreci ile kredi büyümesi yaratabilecek birşey fakat aynı şeyi rezerv (jeton) ile yapamıyor banka.
    Sonuç olarak FEDin QE dediği şey mekanik olarak finansal sistemde bolluk reel sistemde darlık yaratır, bunun enflasyon üretmemesi kadar normal birşey yok. Ezbere fed para bastı diye atlamamak lazım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi