Seçime Giderken Sorular ve Yanıtlar

Seçime kalan gün sayısı azaldıkça sorulan sorular artıyor. Soruları şu gruplarda toplamak mümkün: Seçim sonrası ekonomi politikası değişir mi, değişirse ne yönde değişir? Faiz artırılırsa ne olur, kriz çıkar mı? Doğru politikalar uygulanırsa dışarıdan kaynak gelir mi, IMF ile program yapıp para almak mümkün müdür? Seçimden sonra dolar yükselir mi?

Seçim sonrası ekonomi politikası değişir mi, değişirse ne yönde değişir?

Seçim sonrası ekonomi politikasının değişip değişmeyeceği sorusu seçimi hangi ittifakın ve önemlisi Cumhurbaşkanı adayının kazanacağına göre yanıtlanması gereken bir soru. Dolayısıyla ilk yanıtlanması gereken soru şudur: Seçimi kim kazanır? Burada bir tahmin yapmaktansa (onu siyaset bilimcilere ve anket firmalarına bırakalım) soruyu iki olasılık için de yanıtlayalım. Seçimi mevcut iktidar ve Cumhurbaşkanı kazanırsa mevcut politika devam eder. Daha doğrusu mevcut politikasızlık devam eder, çünkü bugünkü durumda ortada herhangi bir politika bulunmuyor. Ekonomi modelimiz de olmayan ekonomi politikasından esinlenerek ‘kervan yolda dizilir’ modeline dayanıyor. Seçimi muhalefet kazanırsa, bugüne kadar yaptıkları açıklamalara, hazırladıkları ortak mutabakat metnine bakarak yeni bir ekonomi politikasının devreye girmesini bekleyebiliriz. Yeni bir ekonomi politikası eğer ekonomiyle ilgili olanların yanı sıra hukuk reformu, eğitim reformu, siyasal partiler reformu, tarım reformu gibi yapısal reformlara dayanarak yola çıkarsa başarılı olur. Bunları kısa sürede yürürlüğe sokamazlarsa başarılı olamaz.  

Faiz artırılırsa kriz çıkar mı?

Her şeyden önce şunu net bir şekilde ortaya koyalım: Türkiye bugün zaten bir krizin içinde. Ama insanlar 2001 krizinde olduğu gibi işsiz kalmadıkları ve düşük faiz nedeniyle yüksek kârlar sağlayan şirketlerin çalışanlarına yaptıkları ücret artışları nedeniyle krizin farkında değiller. Türkiye, bir çeşit ‘ertelenmiş kriz’ yaşıyor. ‘Gelecekte daha pahalı olacak’ endişesiyle öne çekilmiş tüketim, ekonomiyi canlı tutarak yaşanan krizin fark edilmesini engelliyor. Krizin gerçekten farkına varılması seçimden sonra olacak. Bugün mevduata verilen faizler, enflasyonun 30 puan altında. Öte yandan kredi faizleri de enflasyonun 15 – 20 puan altında. Ne var ki bankalar kredi kullandırmak istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki faiz artarsa düşük faizle kullandırdıkları krediler sorun olacak.

Faiz, doğru yaklaşımla artırılırsa kriz çıkmaz. Buna karşılık tek başına faiz artırımı sorunları çözemez sadece atılacak diğer adımlar için zaman kazandırır. O nedenle faiz artırımıyla birlikte yapısal reform hareketinin başlatılması şart. Faizi öyle tek hamlede enflasyon düzeyine yükseltmek kriz çıkarabilir. Çünkü düşük faize bağlanmış birçok işlem, kuruluş ve karar var ortada. Faizleri yavaş yavaş artırmak ve enflasyon düşürülene kadar artırmaya devam edileceğini vurgulamak en doğru yaklaşım olur. Kuşkusuz bunları tam anlamıyla bağımsız kılınmış bir Merkez Bankası ve yeni bir kadroyla yapmak gerekir. Bu tür kararları alıp uygularken kişilerin ve kurumların itibar sorunu olmamalıdır.   

Doğru politikalar uygulanırsa dışarıdan kaynak gelir mi?

Eğer doğru ekonomi politikalar uygulamaya sokulur ve bunlar sosyal ve siyasal yapısal reformlarla desteklenirse dış kaynak gelir. Çünkü yabancı yatırımcı açısından bilinirlik ve istikrar en önemli faktörlerdir. Türkiye’nin bugünkü görünümü, yabancı yatırımcı açısından, istikrarsız bir ülke görünümüdür. Ülke risk primini gösteren CDS priminin dünyanın en riskli ülkeleriyle aynı kategoride olması dışarıdan bakıldığında ülkenin nasıl göründüğünün göstergesidir. Çoğu kez hukukun üstünlüğü ve demokrasi eksikliğinden söz edildiğinde “Çin’de hukukun üstünlüğü de demokrasi de yok ama dünyanın yabancı yatırımını çekebiliyor” diye itiraz edenler olur. Tekrar söyleyeyim: Yabancı yatırımcı bilinirlik ve istikrar ister. Çin’de hukukun üstünlüğü ve demokrasi hiçbir zaman olmadı. Yabancı yatırımcı için bu bilinen ve istikrar olarak kabul edilen bir durum. Bugün Çin, demokrasiye geçip hukukun üstünlüğü için adımlar atsa bilinirlik ve istikrar ortadan kalkacağı için yabancı yatırımlar muhtemelen düşer. Türkiye ise bu iki meselede yıllardır batı dünyasını örnek alarak ilerlemeye çalışırken birden bunlardan vazgeçince bilinirliğini ve istikrarını kaybetti. Bunları yeniden yerine oturtmak o kadar kolay değil. Ama bu yolda adımlar atılmaya başlanırsa, özellikle Avrupa Birliğiyle ilişkiler yeniden canlandırılır, ekonomiyle ilgili olduğu kadar sosyal ve siyasal alanlarda da reformlar hızla başlatılırsa dışarıdan kaynak girişi başlar.  

IMF ile program yapıp para almak mümkün müdür?

Türkiye, IMF’nin üyesidir ve IMF, kendisinden destek isteyen üye ülkeleri reddetmez, üzerinde karşılıklı olarak anlaşılmış bir program için destek verir. IMF’den alınacak destek, piyasadan alınabilecek borçtan daha yüksek miktarda ve daha ucuza mal olacağı için önemlidir. IMF ile yapılacak bir program yatırım yapmak ya da borç vermek isteyip de riskten çekinen yabancılar için bir çeşit garanti görevi göreceği için ülkeye kaynak girişini artırır. Ne var ki bu noktada siyasetçilerin halkta yarattığı IMF imajının kötülüğü, bu yola gidilmesini zorlaştıran bir meseledir. Siyasetçiler, popülizme saparak bozdukları ekonomiyi düzeltmek için gelen IMF’ye geçmişin faturasını ve kendi günahlarını yüklerler, halkı da buna inandırmayı başarırlar. Böylece insanlar IMF’nin gelip durduk yerde kendilerine acı ilaç içirdiğini, kemer sıktırdığını düşünür ve IMF’yi lanetlerler. İşler biraz düzelince siyasetçiler IMF’yi gönderir ve düzelen ekonomiyi kendileri düzeltmiş gibi takdim ederler. Bu, bize benzeyen ülkelerde hiç şaşmayan bir gerçektir. O nedenle IMF ile program yapmak bir zafiyet olarak görülür. Oysa asıl üzerinde durulması gereken konu ülkeyi IMF’ye götürmek değil ülkeyi IMF’den destek isteme aşamasına kimin hangi yanlışlarla getirdiği meselesinin ortaya çıkarılmasıdır.

Seçimden sonra dolar yükselir mi?

Aslıda sorunun doğru şekli seçimden sonra Türk Lirası daha da değer kaybeder mi şeklinde olmalıdır. Döviz kurları seçime yaklaşılırken yükselmeye başlamış görünüyor. Bunu normal karşılamak gerekir. Çünkü insanlar belirsizliği sevmezler, tedirgin olurlar. Tedirginlik dövize ve altına talebi artırır, dolayısıyla döviz kuru ve altın fiyatı yükselir. Seçimden sonra Türk Lirasının yabancı paralara karşı değer kaybedip kaybetmeyeceği sorusunun yanıtı büyük ölçüde seçimi kimin kazanacağı ne neler yapacağıyla ilgilidir. Türkiye’de mevcut iktidar birçok alanda ve o arada ekonomide inandırıcılığını yitirmiş olduğu için seçimi kazanırsa uyguladığı yanlış ekonomi politikasından vazgeçip doğru politikalara döneceğini açıklasa bile uzun süre inandırıcılık sorunu yaşayabilir. Muhalefetin bu konuda bir üstünlüğü olmakla birlikte seçimi kazanırsa, yapacağı atamalar, yapısal reformlar konusunda girişeceği eylemler inandırıcılığını belirleyecektir. Dolayısıyla bu sorunun yanıtı seçimden sonra neler yapılacağıyla bağlantılıdır.

Yorumlar

  1. Yazınız için sonsuz teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam böyle bir durumda hasarı tespit etmek ne kadar süre alır sizce?

      Sil
    2. Değerli Hocam son paragrafta 5. satırda "ve neler yapacağıyla ilgilidir" şeklinde düzeltme olmalı sanırım, kontrol eder misiniz.

      Sil
  2. Hocam bence seçim sonrasını hesaplarken herkesin gözardı ettiği bir durum var. Elimizdeki veriler ne kadar tutarlı? İktidar değiştikten sonra nelere ortaya çıkacak? Bilinmeyenler neler? Tüm ekonomistler şu anki sayıları baz alarak yorum yapıyor. Ya bu sayılar göründüğü gibi değilse? Bence ihtimaller ikiye ayrılmıyor. Çok çeşitli durumlar ortaya çıkabilir.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mevcut bilinirlik bile bu kadar karamsarken ve iktidarın verileri çarptırdığı yada gizlediğini düşünüp daha karamsar bir tablo olacağını düşünmekte çok haklısınız.

      Sil
    2. @emreozk
      İktidarın değişmeyeceği piyasalar tarafından satın alındı.

      Sil
    3. Eldeki verilerle bile durum kötü.

      Sil
    4. Mahfi hocam selamlar. Şu aşamada 0.69 kredi ile ev almak mantıklı mıdır? Konut piyasası için yorumunuz nedir ?

      Sil
  3. Hocam, ilk seçenek olursa deprem sırasında alınacak vaziyette bir sığınakta beklemeye çalışıyor insanlar, yıkılan ekonominin altında kalmayalım diye. Artçıları da uzun zaman devam eder.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 15 Mayıs'ta iktidar değişikliği gerçekleştiğinde hukuk üstünlüğünü incelenir.Ekonimik kararlar hızla alınması halinde düzlüğe çabuk çıkmak mümkün olur.

      Sil
  4. Teşekkürler hocam. Sokağa çıkıp bakıyorum hertaraf yabancı dolu. neredeyse türkçe konuşan yok. şimdi düşünüyorum da galiba bizim önce sorunlarımızı sıralamamız gerekir. bence burda bir nevi anket olsun benim için en öncellikli sorun düzensiz göç, sonra adalet (adliyeler yolgeçen hanı gibi),sonrada ekonomi.
    saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son 80 yılda memkette başörtüsü hariç hangi sorun çözüldüki,sıralı sorunlar çözülsün?

      Sil
    2. O yabancı dedikleriniz, vatandaş olmaya başladılar.
      Artık onlar Suriye, Afgan, Pakistan kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.

      Sil
    3. Çok teşekkürler hocam,

      Sil
  5. Hocam genel yönetim ile merkezi yönetimin farkı nedir??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkezi yönetim genel bütçeli idareler + özel bütçeli idareler + Düzenleyici ve denetleyici kurumları kapsar. Genel Yönetim Merkezi yönetime ek olarak SGK + Yerel yönetimleri de kapsar.

      Sil
    2. Hocam seçimden önce bankadaki paralar çekilmeli mi?

      Sil
  6. Bu noktada ekonomist kimliğinizin dışında bir soruyla şöyle sorsam: Şahsi izlenimleriniz ve vatandaş olarak birikiminiz, siyasi çerçeveden değerlendirmeniz sonucunda, bütün vaatleri ve siyasi metinleri bir kenara koyarsak sizce seçimi kim kazanacak? İktidar kazanırsa daha kötü olacağı analizinizde net, peki yine "sizin siyasi tahmininize göre" eğer muhalefet kazanırsa ekonomiyle ilgili topyekün bütün doğru hamlelerin, reformların vesaire olması gerektiği şekilde dört dörtlük olmasını bekler misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıyı okumadınız mı? Cevabı yazıda verilmiş.

      ...Seçimi kim kazanır? Burada bir tahmin yapmaktansa (onu siyaset bilimcilere ve anket firmalarına bırakalım) ...

      Sil
  7. Bu seçim, antitez döneminin ülkemizde olabildiğince demokratik bir şekilde kapatıldığının simgesi olmaktan öteye geçmeyecek tamamen sembolik bir seçimdir. Siyasal islâm dünyada rahmet-i rahmana kavuşalı epeyce oluyor, ülkemizdeki son kalıntıları da bu seçimle birlikte tarihe karışacak. Bundan sonra islâm özüne dönecek ve dünyadaki siyasal temsilcileri Taliban, Işid gibi radikal örgütler olacak. Bunların ömürlerinin de çok uzun süreceğini sanmam. Bu nedenle sentez döneminde öncelikli olarak neler yapılması gerektiğine odaklanmakta fayda var, boşuna zaman kaybetmemiş oluruz diye düşünüyorum. Siyasal islâm denen malign ideoloji ülkeye gereğinden fazla zaman, enerji ve ekonomik kaynak kaybettirdi zaten...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya yaşlandıkça, İslam gençleşecek mahdut bey. Yorma sen kendini, senin gibiler marjinal olarak gelip aynı şekilde dünyadan göçecek. Vay sonrasına!

      Sil
    2. Hacı, sonrasında sen ve benzerlerinin bulunmadığı bir yer olsun yeter :)

      Sil
  8. Okurken ufuk açan, harika yazılar. Kaleminize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  9. Hocam emeğinize sağlık. Olası bir iktidar değişiminde muhalefetin piyasayı düzeltmesi için faizleri artırması daraltıcı para politikası uygulaması gerekir. Bu durumda halkın tüketimin azaltması talebin düşmesi demek olacak , yeni gelen bir iktidarın bunları yapması durumunda halkın gözünde kötü bir imaj oluşturacağı için yeni gelecek iktidar bu siyasi risklere rağmen gerekeni yapar mı? yapmaz ise durum şimdikinden kötü bir hal alır mı? saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktidara kim gelirse gelsin tarihin en ağır enkazını devralacak ve uzun süreli bir istikrar programı uygulamak zorunda kalacak. Bu saatten sonra hayal satmanın anlamı yok. Halka gerçekler anlatılmalı. Kimse mucize beklememeli.

      Sil
    2. Mahfi bey bilgilendirmeleriniz için teşekkür ederim.

      Sil
  10. Harika bir yazı emeğinize sağlık, keşke herkes okusa.

    YanıtlaSil
  11. Hocam merhabalar, Çin' de hukukun üstünlüğünün yatırım yapan ulus ötesi sirketler için olmadığından veya ICC'e tabi olmadığından emin değilim, ancak yatırımcı için tahmin edilebilirlik, istikrar ve güven arzettigi ve karşılığını da aldığı muhakkak. Biz sadece hukukun üstünlüğü kabulünü ele aldığımızda dahi içeride ve dışarıda uygulamalar ile bunu süreçte gosterebilirsek, ceteris paribus ekonomimizin toparlanması doğrultusunda büyük bir çarpan etkisi yaratabiliriz diye düşünüyorum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  12. Kurumsal olmayan bir ülkede -ekonominin bile seçilene bağlı olması - tahlil yapmak ne kadar da zor. Siz bile net bir şey söylemekten cekiniyorsunuz. Bu durum, patron şirketlerinden farklı değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net bir şeyler söyleyebilmek için açıklanan verilerin güvenilir ve net olması gerekir.

      Sil
  13. Hocam, yine tam isabet. doğrular korkutucu ama yazıyorsunuz. hayale ve gaza yer kalmıyor. kur korumalı mevduat faiz üst sınır kalkınca yıllık %30 ödenmeye başlamış bankalar, ayda %2.5 kemiksiz. 300bin lira yatıran, asgari emekli maaşına eşit tl alacak ayda. Rantiye sınıf ile, yanlış ekonomi politikası elele. Keza EYT diyerek emeklilik yaşını erkene alınması da iç yağmada ortak arayışlarından.Ondan sonra neden şikayet ediyoruz ki yandaştan? kurdukları işletmelerle fakire iş veren ve kamudan kendilerini finanse ettiren -o sırada yurtdışına zenginlik saklamak zorunda kala- zübük oligarklarımız da sistemin parçası. Keza az bir arsa üzerine çürük kat çıkarken daha yüksek kat beklentisine giren varoş göçmeni de aynı yandaş sınıfında değil mi? hele hele, 2 seçimdir lejitimizasyon ajanlığı yapanların adeta bugün diploma farketmesi ikiyüzlülüğü! "bu ülkede hiç bir şey değişmez" kanaatinde istikrar sağlıyor, kanımca. IMF: kural demek, kural istenilse idi, islam kalkınma bankası şartnameleri kullanılarak ihale açılırdı. neyse, iyiniyetimizi koruyalım. emeklerinize teşekkürler.

    YanıtlaSil
  14. Benim bir sorum var? KKM faizi kaldırdığı için enflasyon düşmeye başlar mı? enflasyon beklentileri kalacağı için gene de artar değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başlamaz çünkü bu tür 'kerhen' yapılan düzenlemeler beklentileri fazla etkileyemez.

      Sil
    2. KKM faiz üst sınırı kalktığı için bankaların borçlanma maliyetleri yükselir bu da verdikleri kredi faizinin artmasına yol açar. Bu sebeple piyasada faizler yükselince, enflasyon düşmeye başlar.

      Ekonomi yönetimi, bunu yapmakla enflasyonun sebebinin faizlerde düşüklük olduğunu kabul etmiş oldu ve bu hamleyle faiz artış sürecini başlatmış oldu. Yapılan doğrudur. Ayrıca devletin ödeyeceği kur farkı da azaldı. Yani devlet bir taşla 2 kuş vurdu.

      Sil
  15. Hocam kim kazanırsa kazansın seçime kadar dolarda 25 liraları seçimden sonrada 35-40 liraları görürüz bence . Bu gidişat çok kötü gidişat saygılar .

    YanıtlaSil
  16. Hocam merhabalar, KKM de faiz üst sınırı serbest bırakıldı, nasıl değerlendiriyorsunuz? Aynı doğrultuda bankalar kredi faizlerini artirmayacak mı?

    YanıtlaSil
  17. Hocam bir teselli ver.

    YanıtlaSil
  18. Mahfi bey,

    5 Kasım 2024 Salı günü yapılacak ABD Başkanlık Seçimleri'ni:

    Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Ron DeSantis mi kazanacak?

    Demokrat Parti'nin adayı Joe Biden mı kazanacak?

    Bilginiz var mı?

    YanıtlaSil
  19. Çin'deki "devlet aygıtı"nın nasıl işlediği ile ilgili birşeyler öğrenmek isteyenler için birkaç kitap tavsiyesi aşağıda.

    Bu kitaplar, durduk yere Çin karşıtlığı yapıp ABD'ye şirin gözükmeye uğraşan bir muhalifin yazdıkları değildir. Yazar, objektiftir.

    Not: Kitaplar Türkçe'ye nitelikli bir şekilde çevrilmiş. Pişman olmazsınız.

    Yazar: Yu Hua

    1960'da, Çin'in doğusundaki Hangzhou'da doğdu.

    Çocukluğu, izleri tüm yapıtlarında görülebilecek "Çin Kültür Devrimi" yıllarında (1966-76) geçti.

    "Diş hekimliği" öğrenimi gördü. 5 yıl boyunca diş hekimliği yaptıktan sonra mesleğini tümüyle bırakıp kendisini edebiyata adadı.

    1993'te yayımlanan romanı "Yaşamak", Çinli yönetmen "Zhang Yimou" tarafından sinemaya aktarıldı. Ülkesinde yasaklanan film, "Cannes Film Festivali"nde Büyük Ödül'e layık görüldü. Her ne kadar romandaki melankoliyi aktarmakta yetersiz kaldığı ve kurguya sadık kalmadığı için eleştirilse de, film, kitabın ülkesinde büyük bir şöhret kazanmasını ve dünyada dikkat çekmesini sağladı.

    "Yaşamak", İngilizceye çevrilmesinin ardından Amerika başta olmak üzere birçok ülkede çok satan kitaplar listelerine girmekle kalmadı, edebî niteliğiyle edebiyat çevrelerinde büyük bir heyecan uyandırdı. İtalya'da "Premio Grinzane Cavour Ödülü"nü alan roman art arda birçok dile çevrildi ve yazarın "Kanını Satan Adam (1995)" romanıyla birlikte 90'lı yılların en etkileyici romanları arasında gösterildi.

    Nobel ödüllü "Mo Yan" ile beraber "Modern Çin edebiyatı"nın yaşayan en önemli yazarı kabul edilen ve ilk kez bir Çinlinin aldığı "James Joyce Ödülü"nün de aralarında olduğu birçok saygın ödüle layık görülen Yu Hua'nın eserleri; 2000li yıllarda yayımlanan "Yağmurda Gözyaşları", "Kardeşler", "Alacakaranlıktaki Çocuk: Saklı Çin'in Hikâyeleri" romanları ve öykü kitapları ile birlikte şimdilik yirmiden fazla dile çevrilmiştir.

    Kitap: On Sözcükte Çin
    Çeviren: Bahar Kılıç
    Yayınevi: Jaguar Kitap
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/on-sozcukte-cin/545253.html/

    Kitap: Kanını Satan Adam
    Çeviren: Erdem Kurtuldu
    Yayınevi: Jaguar Kitap
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/kanini-satan-adam/472252.html/

    Kitap: Yaşamak
    Çeviren: Bahar Kılıç
    Yayınevi: Jaguar Kitap
    https://www.kitapyurdu.com/kitap/yasamak/393974.html/

    YanıtlaSil
  20. Hocam dünyanın sorunları için analiziniz nedir?
    "Dünya genelinde aç ve sokakta kalmış insan sayılarında çok büyük artışlar var. Enflasyon dünyayı kasıp kavuruyor. Geri dönecek ve bu sefer dünyada çok büyük kitleleri işsiz bırakacak. ABD,Avrupa ülkelerinde ayaklanma kaçınılmaz olacak. Aş evi kuyrukları, parkta ve sokakta çadır kurmuş insan topluluğu, kitlesel göçler artacak.
    Halk ayaklanmaları işi farklı yerlere götürecek, film çok büyük. O kadar büyük ki NATO, Fransa, İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, ABD kuvvetleri Mayıs 2023 sonuna kadar 12 bin askerle iç savaşa karşı “Orion 2023” tatbikatı yapacak!
    İsveç’i ekonomik buhran bekliyor. Metropol şehirler boşaltılacak. Şehirde yaşam zor değil, imkânsız olacak. Metropol şehirler küreselcilere lazım, boşalttıracaklar. Küresel ekonomik krizi (Reset) çok yakında resmi olarak ilan edecekler!
    Bugüne kadar izlediğiniz her şey İLUZYON. Bugüne kadar dinlediğiniz her şey MASALDI. Masal bitti ve uyanın! Büyük tufanın arifesindeyiz."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya genelinde durum pek parlak değil ama bu kadar da karamsar olmayı gerektirecek bir durum yok ortada.

      Sil
  21. Çok inatçı birisiniz, çok!

    "Faizi savunmayın" diyoruz, inadına faizi savunuyorsunuz.

    "Rakı içmeyin" diyoruz, inadına rakı içiyorsunuz.

    İnadınız ne zamana kadar böyle devam edecek Mahfi bey söyler misiniz?

    Kötü olmanızı değil, iyi olmanızı istiyoruz.

    Sizi cennette görmek istiyoruz, bütün çabamız bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
      Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
      Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
      Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
      Ömer Hayyam

      Sil
    2. Hocam; ya senaryo öylece bitmezse, zalim zulmü ile mazlum ahı ile bu dünyadan gidiyor, gerçek adalet % kaç burada tesis ediliyor ki, bir büyük mahkeme şart değil mi, bizi ilk defa yaratan ikincisine kadir ve bunca verdiği nimetlerden hesaba çekecekse...

      Sil
  22. Sayın Hocam yazılarınızı severek takip ediyor ve okuyorum. İMF hususunda gerçekten kafam çok karışık. İMF nedir ne değildir. Gerçekten ülkerleri perişan mı ediyor yoksa ihya mı ediyor. Bu konuda bir yazı kaleme alarak bizi aydınlatabilir misiniz? Şimdiden teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bu konuda birkaç eski yazım var:
      https://www.mahfiegilmez.com/2012/06/imf-hakkndaki-sehir-efsaneleri.html
      https://www.mahfiegilmez.com/2019/02/imf-ile-ilgili-yeni-sehir-efsanesi.html

      Yazılar güncelliğini koruyor. Sadece IMF'deki kotamız arttı ve 4,9 milyar SDR'ye (6,2 milyar dolar) yükseldi.

      Sil
  23. Kaleminize sağlık hocam.çin hakkındaki düşüncelerinize katılmıyorum hukukun üstünlüğü ve serbest ekonomi kısmı yatırımcı için gayet uygulanan bir durum sadece kendi halkına bunu çok gören bir ülke konumunda.yatırımcı rasyoneldir ülke farketmez tehlike gördü mü kaçar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Normal olarak bir ülkenin yabancılara sağlayacağı imtiyaz kendi halkına sağladığı imkanları onlara da sağlamasıdır. Eğer kendi halkına sağladığının ötesinde imkanları yabancılara sağlarsa bunun adı kapitülasyon olur. Yazdıklarınız doğru.

      Sil
  24. Merhaba Hocam,

    Doviz kurunun artışı secilecek yonetimden bagimsiz olarak kacinilmaz değil mi? Ülkeyi hangi ittifakin yönetecegi artisin seviyesini belirleyecektir diye dusunuyorum. 2022 basinda 15'lerde olan eur/try kuru halen 19 seviyesinde (30% alti artiş). Buna kiyasla enflasyon ENAG a göre min 150%. Buradan hareketle ne kadar faiz arttirimi yapsaniz da güveni arttirsaniz da 8hracatciya yasam hakki tanimak ve dısticaret açigini dusurmek icin kurda ciddi bir artıs beklememiz gerekmez mi? Sonucta bu enflasyon yaşandı ve fiyatlar yukseldi ve bunun her türlü kura yansimasi gerekiyor değil mi? Hesaba katmadıgım birsey var mi burada? Ya da TL zaten 1 sene öncesinde aşiri mi degersizdi?
    Soru uzun oldu kusura bakmayin lutfen.
    Tesekkürler/ Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer dalgalı kur uygulamaya devam edilecek ve sermaye hareketleri kısıtlanmayacaksa kurun hareketi yönetimden önemli ölçüde bağımsız olur. Bununla birlikte eğer yönetim doğru ekonomik ve sosyal politikalar uygularsa kur buna göre daha olumlu bir gelişim gösterebilir.
      Faiz yanlış belirlendiği için kur da yanlış gidiyor ve TL değerli görünüyor. Oysa faizi doğru belirlerseniz kur daha da düşer. Kuru yapay yollarla değeli tutup ihracatçıyı desteklemek bir yere kadar gider sonra çöker. Bugün o noktadayız.

      Sil
  25. Hocam selamlar.. ‘’evet biz kim kazanacak anketör ve benzerlerine bırakalım ama gönlümden millet ittifakı geçiyor’” olmamış mı bu şimdi :)) açıkçası bana göre gerçekten piyasada ne oluyor çözemiyorum. Yetişemiyorum da alınan kararlara.. bankacıyım hayatımın en zor mesleki dönemini yaşıyorum. Ben net birşey söyleyeyim ama.. ben mevcut haliyle devam etmenin bir düzeltme çabası için ihtiyaç olacağına inanıyorum. Yoksa bu enkazı yeni gelen kadrolar kaldıramaz veya düzeltemez.. bozan tamir edebilir.. ama diğerleri nasıl bozmuşlar lan bunu diyebilir. Ve onlarca ziyaretlerimde görüyorum ki piyasa çok zorlanıyor. Zorlanmasına rağmen kazanıyor. Ve kimse bu kazançlarının kaybını da istemiyor. İlginç olan bir çok şey kötü de olsa ve şikayet de etseler hepsi mevcudun devamından yana.. ilginç..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda Piyasa Aldırmazlığı başlıklı bir yazım var.

      Sil
  26. Dis-Ticaret-Uzmani1 Nisan 2023 11:38

    Türkiye'nin AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stokunun GSYH'ye oranının 2022 yılında bir önceki yıla göre 10,1 puan azalarak yüzde 31,7'ye gerilediğini belirterek, "Türkiye, borç stoku açısından en az borçlu ülkeler arasındaki yerini giderek daha da perçinlemiştir."

    Hocam borç stoğu ne anlama geliyor? İyi olan tek bir verimiz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dış ticaret uzmanı nick'li şahıs, Türkiye 2002'ye oranla GSYH/dış borç oranını 2x azalttı.

      Sil
    2. Bu dediğiniz doğru değil. Türkiye'nin Dış Borç Stoku / GSYH oranı (yani dış borç yükü) 2002'de % 54,5 idi 2022 sonunda % 55. Bu veriler HMB sitesinde ve TÜİK Yıllık Raporlarında var.

      Sil
  27. Hocam senelik kira artışı %500 seviyelerine geldi,enflasyon %55 filan yazmayın,bozuşuruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. 55 bile çok yüksek. Gerçek onun 2 - 2,5 katı

      Sil
  28. Sayın hocam, Doğru politikalar uygulanırsa dışarıdan kaynak gelir mi sorusuna yanıt olarak; 90'larda batı ne diyorsa harfiyen yaptık ancak hiç de öyle büyük bir yatırım alamadık olarak hatırlıyorum. Şimdi ortodoks politikalara bu derece umut etmemiz ne kadar doğru? Yoksa bizi umutlandıracak olan reformların yapılma ihtimali mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz hiçbir zaman doğru politikaları uygulamadık. Hep uygular gibi yaptık. Bugün konuştuğumuz şey ortodoks politikalar değil rasyınel politikalar

      Sil
  29. Merhaba hocam, yazınız için teşekkür ediyorum. Emeğinize sağlık. Ek olarak, ekonomi öğrencisiyim ve bu alanda en az sizin kadar kendimi geliştirmeyi amaçlıyorum. Bu konuda bana ve gençlere tavsiyeniz ne olur çok merak ediyorum. Görüşleriniz benim için önemli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu konuda sadece kendi deneyimlerimi aktarabilirim. Herkesin yapması gereken ortak tek bir şey var: Çok okumak, çok çalışmak ve farklı disiplinlerde de bilgisini geliştirmek. Mesela bir ekonomi öğrencisi olarak ekonomi çalışmanızın yanı sıra muhasebe, hukuk ve finans da çalışmanız gerekir. Bu konuda benim Başarısızlığa Övgü adlı kitabımı okumanızı öneririm.

      Sil
    2. Geri dönüşünüz için çok teşekkür ediyorum hocam. Söylediğiniz alanlardan sadece okulda eğitim alıyorum ve kendim de ek olarak çalışmak istiyorum. Sizin kitaplarınızı dün almaya başladım. Peki sizin önerebileceğiniz hep aklınızda kalan, size bu alanda fayda sağladığına inandığınız bir kitap var mı? Şimdiden teşekkürler.

      Sil
    3. Bence hocanın özellikle Ekonomide Analiz kitabı olmazsa olmaz bir kaynak eser.

      Sil
  30. Öncelikle iyi pazarlar diliyorum Mahfi bey.Bir kaç gün önce mevduat faizleri bazı bankalarda %30'lara kadar çıktı.KKM üst sınırı da kaldırıldı.Bir miktar dolarım var, biliyorum şuanki mevduat faizi enflasyonun altında fakat yine de dolarımı bozup mevduata girersem aylık bir emekli maaşı alacağım.Yatırım tavsiyesi verniyorsunuz biliyorum ama iktidarın da seçim sonrası değişeceğini varsayarsak şimdiden mevduata girmek mantıklı bir hareket mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kemal Kılıçdaroğlu, kur koruma hesaplarındaki risk Tutarını ödemeyeceğini söyledi. Googleda aratıp bulabilirsiniz. Karar alırken bunu dikkate alınız.

      Sil
    2. Kılıçdaroğlu'nun söylediği müktesep haklarla ilgili değil. İktidara gelirlerse o tarihten sonra KKM yapılmayacağını söyledi. Öncekilerin ödenmemesi söz konusu olmaz.

      Sil
    3. Hocam, anlaşıldığı kadarı ile Sn Kılıçdaroğlu'nun ekonomi stratejisi de AKP ile aynı, şöyle ki, KKM vb işleri durdurup, TLye büyük bir değer kaybetme imkanı sunacaklar.
      Siyaseten, hemen seçim sonrasında bunu vatandaşa kabul ettirmeleri çok kolay olur.
      Ardından, ticari nakit akışında düşük TL ile rahatlama getirecekler.
      Biraz da yüksek faizli döviz toplayıp, arada bi iki KİT satarlarsa, 5-6 yılı kurtarırlar.

      Siyaseten ekonomik sorun da yaşamazlar.
      Sonraki iktidara Allah Kerim.

      Sil
  31. Hocam ekonomi bu kadar kötü olmasına rağmen neden hep aynı iktidar seçimi kazanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi bu kadar kötü olduğu için kazanıyor. Bir çeşit sadaka ekonomisi yaratıldı. Bu sadaka ekonomisinden nemalana insanlar daha iyisinin olabileceğini düşünemiyor.

      Sil
    2. Daha iyisinin olabileceğini görmesi için sözüne güvenilir siyasetçi olması gerekiyor.yerel seçimlerde uçuk vaat verip hiçbirini yapamayanlara neden millet güvensin. Şehir Ekonomisi belediyeyi alınca duzeltecegini vaat edenleri görenler neden güvensin.

      Sil
    3. Sadaka ekonomisini ülkeye mahkum eden son 10senedir milleti ekonomik vaatler ile kandırmaya çalışma muhalefettir.iktidar da buna karşı gücünü korumak için vaatlerin benzerini yapıyor. Belediyeyi 2010da kazanınca herkese asgari ücret vereceğini vaat edenler bugün ikramiye ile oy devşirme peşinde.sadaka ekonomisi budur.

      Sil
  32. Saygıdeğer Hocam sağolun varolun.

    YanıtlaSil
  33. Hocam 1994, 2001 krizlerini neredeyse "kolayca" atlatmış bir Türkiye'yi bence hafife aliyorsunuz gibime geliyor. Makroekonomik göstergelerde son 2 yıldır iyileşme var ayrıca %8.5 faiz olduğu için yeni gelecek olan hükümetin elinde enflasyonu düşürecek bir koz var bence Türkiye'nin durumu geçmişe kıyasla o kadar da iç karartıcı değil. 1994, 2001 ve 1980 krizlerinde hem faiz, hem enflasyon artmış ve kişi başına düşen milli gelirde ciddi kayıp yaşanmıştı şu an 2002-2023 arasında 180 milyar dolarlık bir ekonomik büyüme, %22'den %8.5'a inen bir faiz ve tabii ki %55 enflasyon var bence ekonomi "bomba" olmaktan öte gelecek 2-3 yılda hiç olmayacağı kadar iyi bir konuma geleceğini zannediyorum nacizane. Nitekim 2001 krizinin hemen ardından muazzam bir ekonomik büyüme olmuştu, tabii ki bu atılacak adımlara da bağlı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kez durum ne 2001 krizine ne 1994'e ne de 1980'e benziyor. Bu kez elimizde çok ağır bir kriz var. Ve işin kötüsü bunun farkında değiliz.

      Sil
    2. Son 20yılda ihracat 8 kat artmış. Almanya'nın ihracatı ise 2.5 kat artmış.turist sayısında dünya 3.lüğüne yükselmişiz. Böyle bir ülkede ekonomi kötü olamaz. Sadece ücretlilerin ekonomiden aldığı payda azalma sorunu var. Bundan sonra yatırım yaparken ekonomistleri dinlemem. Çünkü ilgiyi kendi üstlerine çekmek için durumu abartıyorlar. Kötü senaryoların peşinden gide gide 5 yıldır borsada kaybediyorum.

      Sil
  34. Değerli Hocam, çok selamlar, hürmetlerimi sunarım.
    Bir sorum var, yazıda bahsettiğiniz “ Ama insanlar 2001 krizinde olduğu gibi işsiz kalmadıkları ve düşük faiz nedeniyle yüksek kârlar sağlayan şirketlerin çalışanlarına yaptıkları ücret artışları nedeniyle krizin farkında değiller. ” bu durumun ekonomi biliminde bir tanımı var mı? Daha derin araştırmak ve anlamaya çalışmalk istiyorum. Bir sorum daha olacak, ertelenmiş bir kriz yaşanmasının sebebi halkin birikimlerini harcıyor olmalarından ötürü olabilir mu? Yilla icinde halkin birikimlerinin (bilinen) degisimini gosteren bir grafik var mi? Yanitlariniz icin simdiden cok tesekkurler, iyi gunler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ayrıntıda grafikler yok ne yazık ki.
      Farkında olmama yalnızca ücret artışlarından değil aynı zamanda ellerindeki varlıkların da enflasyon nedeniyle aşırı değerlenmesinden (balon) kaynaklanıyor. Herkes elindeki varlık değerlendiği için kendisini zenginleşmiş sanıyor ve borçlanarak harcamaya devam ediyor. Bunu ekonomi bilimindeki adı 'servet etkisi'.

      Sil
    2. Cevaplariniz icin cok tesekkurler hocam, iyi pazarlar dilerim.

      Sil
  35. Hocam 2018 yılında faiz arttırımı yapıldığında enflasyon %40lardan %10lara kadar düştü ama Türkiye ekonomisi de 853 milyar dolardan 770 milyar dolara küçülme yaşadı. Fakat 2021 ve 2022 yıllarında faiz indirimi yapıldığı yıllarda ekonomi 720 milyar dolardan 906 milyar dolara yükseldi bu durumda uygulanan politikanın en azından makroekonomik olarak başarılı olduğunu söyleyemez miyiz? Veya eğer faiz %20-25 lerde olsaydı Türkiye ekonomisinde bu büyüme olacak mıydı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyüme ve GSYH'nin dolar cinsinden artışı da birçok konu gibi illüzyondan ibaret. Diyelim ki GSYH 100 TL ve USD/TL kuru da 2. Bu durumda GSYH dolar cinsinden 100 / 2 = 50 USD olur. Enflasyonun % 50 olduğunu ve hükümetin çeşitli baskılarla ve dolar satarak kuru 2,5'da tuttuğunu düşünelim. Bu durumda GSYH 150 TL olur ve dolar cinsinden de (150 / 2 =) 60 USD olur ve GSYH artmış görünür. Bu başarı kabul edilebilir mi?

      Sil
    2. Hocam aynı mantıkla 2018'deki manipülatif dolar kuru artışıyla GSYH düşüşünü yok mu sayacağız.

      Sil
    3. Ne sayarsınız bilemem ama işin gerçeği bu.

      Sil
    4. Nominal gsyh ehemmiyetli değildir.muhim reel artışlardır.dolar bazli enflasyon varsa nominal milli gelirin artması bir şey ifade etmez. sadece istatistik.bu siyasi kullanıldığı için mühim gibi algılanıyor.

      Sil
    5. Dünyanın hiçbir yerinde pozitif reel faiz yok iken yüksek olan faizleri daha da artırmak sadece günü kurtarıp gelecekten yemek demektir.yillardir bu yapılıyordu.cari aciginizi kapatmadan dolari pozitif reel faizle baskilarsaniz ucuz dolar ile cari aciginiz artar ileride o faizlerde yetmez daha fazlası gerekir.bir de üstüne güçlü iktidar olmazsa halki kandırmak için yapacağı harcamalar eklenince daha da bozulur.ilk yapılması gereken yapısal reform halka rüşvet vermek için sıraya giren siyasetçilerden temizlemektir.eyt,ikramiye,ev,araba,traktör verme gibi populizmden kurtulmak lazımdır.yoksa ne yaparsanız bozulur.bu tek taraflı da olmaz.halk ikna edilmelidir.

      Sil
  36. 2018'de döner 5-TL, Bugün 50-TL yani x10

    2018 Yılında Asgari ücret 1603-TL, bugün 8500-TL yani x5,5

    Açıkça işçi, memur ve emekli ücretleri düşürüldü.
    Ücretlere aritmetik olarak zam yapılıyor ama oransal olarak düşürülüyor.
    Halk maaşına zam yapıldığını sanıyor. Tam bir aldatmaca.

    Dahası KDV ÖTV vb. vergiler oransal olarak alınıyor, ekmek alırken ödenen vergi x10 arttı.

    Sonuçta hükümetin vergi gelirleri x10 arttı ama maaş giderleri sadece x5,5 arttı,
    yani memur ve emekli maaşının yarısını almaktan vazgeçip hazineye bıraktı ve 2 kat vergi öder hale geldi. Hazinenin gideri azalıp gelirleri arttı.

    Patronlar da ürettikleri ürün ve hizmetlere x10 zam yaptı ama işçi maaşları sadece x5,5 arttı. Üretim yapanların hammade alımları x10 arttığı için hükümete göre biraz daha sıkıntılı, hizmet üretenler yine daha karlı. Patronlar da x10 vergi ödüyor bu arada.

    Sonuç, hükümet gelirlerini arttırabilmek için aşırı enflasyon olmasını sağladı, en altta işçi, memur ve emeklilerin ezileceğini bilerek planlayarak bunu yaptı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2018'de asgari ücretle 330 dolar alıyorken şu an olağan temmuz zammıyla birlikte 500 dolar alınıyor. Her şey döner değil.

      Sil
    2. Kanka Ekmek kdvsi 9dan 1e indirilince nasıl 10 kat artıyor :D

      Sil
    3. Kardeşim sanki 330 dolardan 500 dolara çıkınca alım gücü de o kadar artmış gibi sürekli bir olumlama ve algı yapıyorsunuz, bizim asıl sorunumuz da bu zaten, kosulsuz biat edecek bariz yanlışı bile elestiremeyecek bir kitlenin olması.

      Sil
    4. Yalnız dolarında kendi çapında değer kaybı var dolarında enflasyonu var bu sebeple 2018'deki dolar şimdiki dolardan daha değerli 2002'de asgari ücret 100 dolardan 440 dolara çıkmasına bakmaktan çok senin alım gücün bu sürede diğer ülkelere kıyasla ne kadar arttı onu sorgulamak gerekir eğerki bugün senin alım gücün Meksika ile Brezilya ile aynı şekilde artmışsa bu bir başarı değil global dünyanın gelişmesinden kaynaklı bir artıştır ve ben bunları hesaba kattığımda mevcut hükümetin başarısız olduğunu gördüm

      Sil
  37. böyle güzel bir yazının sonrasında sonuna kadar okuduğum soru cevap kısmı ... sorulan sorular arkasına gelen cevaplar hepsi ders niteliğinde iyi ki varsınız

    YanıtlaSil
  38. Selamlar, hocam şu düşüncenizi açıklar mısınız? Neden " Ne var ki bankalar kredi kullandırmak istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki faiz artarsa düşük faizle kullandırdıkları krediler sorun olacak." Diye düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki banka % 30'dan 1 yıl vadeli kredi kullandırdığında mevduat faizi % 20 idi. Enflasyon ve kur artışı yüzünden 6 ay sonra mevduat faizini yüzde 30'a çekmek zorunda kaldı. Bu durumda kâr sıfırlanmış olur. Unutmayın mevduatın ortalama vadesi 3 ay, kredinin ise 1 yıldır. Yani faiz değiştiğinde önce mevduat faizi sonra kredi faizi etkilenir.

      Sil
  39. Kılıçdaroğlu,emekliye 15.000 tl yatıracak.Devlete maliyeti, 230 milyar Tl.Eyt maliyeti 400 milyar tl toplam bütçeye yük, 630 milyar tl.1 sene sonra, yani 14mayıs 2024te enflasyon %200 olmazsa, balkona çıkıp eşşek gibi anıracağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KIlıçdaroğlu iktidara gelip de gerçek verileri açıklarsa zamma falan gerek kalmadan enflasyonun bugünkünün en az iki katı olduğu zaten ortaya çıkacak.

      Sil
    2. Kılıçdaroğlu'nun vaadleri.
      -Tüm depremzedelere ücretsiz konut
      -Tüm muhtarlara yardımcı atayıp işsizliği düşürmek
      -Tüm Suriyelilere, Suriye'de ücretsiz konut yapmak.
      -Emeklilere asgari ücret kadar bayram ikramiyesi

      Sil
    3. Enflasyon 2kati ise bunun gereği yapılıp emekliye,memura ,asgari ücretliye hak ettiği verilecek mi.peki bunun maliyeti enflasyon oluşturmayacak mi?

      Sil
    4. Enflasyon dendiği gibi 2kati ise neden milli gelir 1kat artmadı. enflasyon yüzde 115ise gsyh nominal cari TL ile enflasyon+büyüme kadar olur.dolar/TL kuru da enflasyon kadar artmaz ise nominal dolar gsyh artar.İranda birkaç yıldır bu oluyor.Türkiyede neden olmadı söylendiği gibi olsa milli gelir 1trilyon doları geçmedi?Tıpkı doları sabit kaldigi 2002-2013arasi milli gelirin nominal 4kat artması gibi.Dolar bazlı enflasyon varsa nominal gsyh artar.Ayrica neden cirolar resmi enflasyonun 2-3kati artmadı.

      Sil
    5. Eğer enflasyon 2kati ise zam yapmak mecburiyetindedir.

      Sil
    6. Enflasyonu düşük gösterirseniz büyüme olduğundan yüksek görünür ama GSYH nominal olarak olması gerekenden düşük kalır. Onu da gidermenin yolu kuru sabit tutarak dolar cinsinden yüksek göstermektir. Bu kadar basit.

      Sil
    7. enflasyonu düşük hesaplandığınızda neden gsyh düşük çıksın? Enflasyon verisi ile gsyh harcama verileri aynı veri grubuyla mi yapilir?

      Sil
  40. hocam normal şartlarda millet ittifakı gelince doların düşmesi gerekmez mi? ama doların gerçek fiyatı en az 25 diyorlar bu yüzden çok da artmayabilir sanki kafam çok karışık..kredi çekip dolar/altın almak sizce yatırım tavsiyesi olmadan mantıklı mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapılacak işlere bağlı eğer doğru adımlar atılırsa düşer. Yükselir diyenler herhalde doğru adımlar atılmasını beklemeyenlerdir.

      Sil
    2. Peki hocam " doğru adımlar atılırsa düşer " demişsiniz ya, sizce kisa vade de mi uzun vade de mi böyle bir sonuç doğar? Yani secimin her iki durumuna göre kısa vadede yükseliş olma ihtimali nedir sizce?

      Sil
  41. Mahfi Hocam, emeğinize kaleminize sağlık.. Sağolun varolun..

    YanıtlaSil
  42. Mesele hukukun üstünlüğü değil küresel sisteme bağlılıktır. Nasıl istikrar mühimse Türkiye 90yıldır batı ve ABD güdümündeydi son 10senedir bu istikrar bozulduğu için sıkıntı yaşanıyor.2013öncesi söz dinleyen bir ülke olarak bize ucuz uzun vadeli kredi veriliyordu.şimdi pahalı ve kısa vadeli borç alındığından problem yaşanıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye, küresel sisteme başkaldırmış falan değil. Tam tersine orada kalmak için elinden geleni yapıyor, hatta batıyla karşıt konumdaki Rusya'yı, Çin'i, İran'ı bu amaçla kullanmaya çalışıyor. Bize eskiden ucuz ve uzun vadeli kredi verilmesinin ve doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelmesinin nedeni küresel sisteme bağlılığımız değil eskiden bugünküne göre çok daha öngörülebilir, rasyonel bir sistemimi olmasındandı. Çin, küresel sisteme kafa tutuyor ama en çok yabancı sermaye yatırımı oraya gidiyor. Neden? Çünkü Çin bu anlamda öngörülebilir ve rasyonel politikalar uyguluyor.

      Sil
  43. Hükümet değişirse asgari ücret,maaş düzenlemesi ,enflasyon düzeltmesi gibi vaatleri nasıl yeni enflasyon oluşturmadan yapacak.sadece emekli ikramiyesi için bile Haziran ayında 300milyar lira lazım ki genel butçe geliri bu kadar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım varlıklı kesimden vergi alacaklar. Yoksa bu işin içinden çıkılamaz.

      Sil
  44. Hocam peki bu kredi vadeleri ne zaman uzayacak böyle bir kısıtlama insanları çok zor durumda bırakıyor gecikmeye düşmeden borcumuzu yapılandıramıyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizler normal düzeylere ulaştığında kredi vadeleri de uzar.

      Sil
    2. Peki hocam faizlerin normal düzeye ulaşması ne kadar zaman alır 1-2 aylık sürecte mümkün görünüyormu

      Sil
  45. Hocam Allah aşkına bu ülke nereye gidiyor. Son 2 senede her şeye yüzde 400 500 zam geldi. Kredi faizleri düşük olsa ne olacak bankalar kredi vermiyor konut kredisinde bankalarin rahatca kredi dagitmasi icin illa faizlerin yukselmesimi gerekiyor yani banka veririm ama 4 ile alirsan gibi birde diyelim bu ekonomi modeli devam aynen 2 sene sonra asgari ucret 20 bin lira olur et tavuk 2bin 3 bin lira olur .faizleri arttirsalar bile her faiz artırımının sonunda yine para basımı geliyor bu çok uzun yillar sürecek bir ise benziyor çünkü basilip verilen miktar cok fazla ve daha basılacak. Eger bu sekil gidilirse yil sonu 3 hane enflasyon geçmiş olsun sizin enflasyon beklentiniz nedir mevcut iktidar kazanirsa ?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asgeri ucret artislari eyt deprem basilacak para m2 m2 m3 deki artış 50 60 seviyelerini aşmaz mi ?

      Sil
    2. Aşabilir tabii. Ne yapılacağına bağlı.

      Sil
  46. Gülsen Solaker14 Nisan 2023 10:43

    Değerli hocam yazınız çok bilgilendirici, ben de seçimi muhalefetin kazanması durumunda ekonominin olası durumu ve vaatlere ilişkin bir haber hazırlıyorum, acaba izninizle buraya atıfta bulunarak bazı cümlelerinizi kullanabilir miyim? Aslında keşke bana demeç verseniz :) İsmim Gülsen Solaker, DW Türkçe'de muhabirim...

    YanıtlaSil
  47. yazılarınız ve yorumlarınız çok bağımsız ve aydınlatıcı .seçime yaklaşırken mevduat sahiplerinin bankalardan yoğun bir şekilde kaçış var. bu yakın zaman da bir bankacılık krizi yaratabilir mi ?

    YanıtlaSil
  48. Hocam çok yerinde tespitler olmuş peki kredi oranları artar mı azalır mı bunun lâ ilgili düşünceleriniz nedir çoğu banka 2.60 larda ihtiyaç kredileri
    Teşekkürler şimdiden

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi