Kitaplar ve Yorumlar 3 - 2023

Ali Fuat Uruş, Regülasyon Ekonomisi, Ekin yayınları, 2023

Ali Fuat Uruş, bu son derecede ilgi çekici ve değişik çalışmasında devletin düzenleme yetkisini ve regülasyon ekonomisini inceliyor. Bu alanda kaynak eksikliği olduğunu dikkate alırsak kitabın önemi ortaya çıkıyor. Çoğunun farkında bile olmadığımız ama yaşamımızı etkileyen kuralların ve düzenlemelerin altyapısını görmemizi sağlaması açısındanda bu kitap önemli bir işlev görüyor.

John Grisham, Yargıcın Listesi (Türkçesi: Füsun Doruker), Remzi Kitabevi, 2023

Grisham oldukça ünlü bir polisiye/gerilim yazarı. Daha önce Şirket, Pelikan Dosyası, Öldürme Zamanı adlı kitaplarını okumuştum. Yargıcın Listesi, oldukça değişik, şaşırtıcı bir roman: Alışılmış polisiye romanlardan farklı olarak fazlaca sürpriz taşımıyor. Her şey neredeyse en baştan belli olsa da sürekli artan bir gerilim bu belirliliğe karşın insanı tedirgin ediyor. Yargıcın Listesi, Grisham’ın okuduğum en iyi romanı değil belki ama en gerilimli romanı diyebilirim. Polisiye ve özellikle de gerilim meraklılarına tavsiye ederim.

Fırat Güçlü, Babür Kaan Şener, Mustafa Kocameşe, İç Denetim, Nobel Yayınları, 2023

İç denetim yaklaşık çeyrek yüzyıldır yaşamımıza girdi ve giderek bütün şirketlerde uygulanır oldu. Bu konuda yayınlanmış değerli kitaplar var. Güçlü, Şener ve Kocameşe’nin kitabı teori ve uygulamayı ele alıp inceliyor. Özellikle uygulamadan birçok örnek içermesi kitabın en önemli özelliği olarak gösterilebilir. Kitap yalnızca akademisyenlere ve araştırmacılara değil aynı zamanda bu mesleği uygulayanlara da hitap ediyor.

Binhan Elif Yılmaz, Murat Batı, Kamu Maliyesi (Mali Hukuk), Seçkin Yayınları, 2023

Yılmaz ve Batı, daha önce ortak olarak imza attıkları kitaplarına bu kez mali hukuk çerçevesinde hazırladıkları Kamu Maliyesi kitabını eklemişler. Yazarlar, kitabın, Hukuk Fakülteleri, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri ve Maliye Yüksek Okulları için hazırlandığını yani bir çeşit öğrenciler için yazılmış ders kitabı olduğunu vurgulamışlar. Bu tespit doğru ama bence eksik: Çünkü kitap kamu maliyesinin kapsadığı geniş alan (bütçe, vergiler, kamu harcamaları, kamu borçlanması vb.) konularında bilgi edinmek isteyen herkes için kısa ve özlü bilgiler içeriyor. Meslek sınavlarına hazırlanmak için bilgilerini tazelemek ve geliştirmek isteyenler için de çok iyi bir kaynak olacağını düşünüyorum.  

Adalet Hazar, Şenol Babuşçu, Banka Hukuku, Seçkin Yayınları, 3. Baskı, 2023

Hazar ve Babuşçu’nun Banka Hukuku kitabı, yürürlükte bulunan bankalar kanununun sistematiğini esas alarak aynı kuruluş sırasına göre ilerliyor. Madde ve maddedeki düzenlemeyle ilgili açıklama ve yorumlar peş peşe geliyor. Bu şekilde kitabı okuyanlar ileride kanunu ellerine aldıklarında hiç yabancılık çekmeden maddeleri bulup bağlantıları kurabiliyorlar. Kitap, son derecede rahat okunup anlaşılabilecek tarzda yazılmış. Bir ders kitabı gibi olmasına karşılık aynı zamanda bir referans kitabı niteliği de taşıyor.

Yorumlar

  1. Hocam,teşekkür ederim, alıp okuyacağım.

    YanıtlaSil
  2. SAYIN HOCAM BİRDE FİLM TAVSİYESİ ALSAYDIK İLK ÜÇÜ BİZE SÖYLER MİSİNİZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eskilerden: Dr. Jivago, Hindistan'a Bir Geçit, Doğu Ekspresinde Cinayet, Parazit, Sahtekar, Kitap Hırsızı, Kuzuların Sessizliği, Panik Odası ilk aklıma gelenler.

      Sil
    2. SAYIN HOCAM ROMANLARDAKİ GERİLİM VE HEYECAN TERCİHİNİZ,FİLM KEYFİNİZEDE YANSIMIŞ.TEŞEKKÜR EDERİM SAYIN HOCAM.

      Sil
    3. Hocam merhabalar, kurumsal iktisat regülasyon ekonomisini kapsar mı yoksa devlet ve bağımsız kurum ayrımı mı var? Diğer bir sorum da kitap sanırım kavram ve teori çerçevesinde açıklayıcı bir özelliğe sahip , yani Türkiye örneğini ele direk almıyor değil mi? Saygılarımla.

      Sil
    4. Tabii bunların yanında Olağan Şüpheliler, Vertigo, Rezervuar Köpekleri, Star Wars (Return of the Jedi), Piyanist gibi filmler de var. Aklıma gelmeyen bir sürü film daha vardır.

      Sil
    5. Kurumsal iktisat kurallara dayalı olduğu için regülasyon ekonomisini de kapsar. Kitap her ikisini de içeriyor.

      Sil
  3. Elinize sağlık.
    Hocam, kitap çalışmanız var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir roman ve bir ekonomi kitabı üzerinde çalışıyorum.

      Sil
  4. "İktisat" diye bir şey, yoktur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu Türkiye olunca bu yanlış düşünceye kapılmakta haklısınız. Türkiye çerçevesinde bakınca Hukuk diye bir şey de yokmuş gibi görünüyor. Hatta mimari de.

      Sil
    2. Sayın Adsız, iktisat diye birşey var da tanımı fiyasko.

      Çünkü sınırsız ihtiyaç diye birşey yoktur, sınırsız istek vardır.

      Sil
    3. Esasen ekonomideki tanım da sınırsız istekler üzerinedir. İngilizce wants olarak yer alan bu terim Türkçe'ye yanlış olarak ihtiyaçlar olarak çevrilmiştir. Tanımda hata yok çeviri hatalı.

      Sil
  5. hocam benim 5-6 yıllık finansal okur yazarlık geçmişim var bana önerebileceğiniz doktora seviyesinde makale var mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://academic.oup.com/ej/article/130/631/1898/5824627?searchresult=1

      Sil
  6. Hocam 26 ekim faiz kararı tahmininiz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben MB kararları üzerine tahmin yapmıyorum. Şeffaf olmayan konularda tahmin yapmakla fal bakmak arasında fark yok.

      Sil
    2. Haziran ___Tüik 38.21___Enag 108.58___Faiz 15
      Temmuz__ Tüik 47.83___Enag 122.88___Faiz 17.5
      Ağustos___Tüik 58.94___Enag 128.05___Faiz 25
      Eylül_______Tüik 61.53___Enag 130.13___Faiz 30

      Dikkat edilirse seçimlerden sonraki 4 aylık periyotta Tüik'in enflasyon verileri %61 artarken, Enag'ın %19 artmış. Demek ki gerçek veriler biraz olsun serbest bırakılmış. Ben savaş da göz önünde bulundurularak 7.5 puanlık artış bekliyorum. Savaş olmasaydı muhtemelen artış 5 puan olurdu.

      Sil
    3. Şimşek'in rasyonelleşme dediği mesele. Gerçeğe dönme çabası. Gerçek o kadar uzakta ki bir anda ulaşılamıyor.

      Sil
  7. Mahfi bey

    Size önemli bir şey soracağım. (Polemik başlatma niyetinde değilim.)

    Müslüman çoğunluğu olan ülkelerin genelinde insanlar, "ölüm"ü "yaşam"a tercih eder gözüküyorlar. Bunu samimiyetle uygulayıp-uygulamadıklarını test edemeyiz, ama konuştuklarında söyledikleri bu.

    "Ölüm"ü bir tür özgürlüğe kavuşmak, hayattaki sahteliklerden kurtulmak, fanilikten çıkmak, günah işlemekten kurtulmak, huzura ermek olarak kabul ediyorlar.

    "Hayat"ı bir tür geçilip-gidilecek istasyon, bekleme salonu olarak görüyorlar. "Hayat"ı büsbütün lüzumsuz sayan müslümanlar bile var.

    Yüzlerindeki gülümseme genellikle kısa, tedirgin ve acı dolu.

    Sanki, "hayatı yaşamayı istemek", İslam'da tavsiye edilMEyen bir şeymiş gibi kabul ediyorlar.

    Bir gün (na zaman bilemeyiz), "İsrail-Filistin savaşı" sona erecek. Savaşın sonucu ne olacak, kimleri memnun edecek, kimleri memnun etmeyecek, bunu şimdiden bilemeyiz.

    Size sorum Mahfi bey,

    Müslüman çoğunluğu olan ülkelerin genelinde insanların, "ölüm"ü "yaşam"a tercih etmeleri, azalır mı?

    "Ölüm"ü unutmak mümkün değil. Fakat, müslümanların çoğu için; "hayat"ı, bu kadar çok yaşanılmaz kılmak, "yaşam"ı hep ertelemek, "yaşam"ı hep küçümsemek, "ölüm"ü yüceltmek nereye kadar devam edecek Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilimden ayrılanı kurt kapar.

      Sil
    2. Sayın Adsız,

      Tercih edilen ve yüceltilen şey ölüm değil, Ahiret.

      Sizin bahsettiğiniz anlayış zühd anlayışıdır ki masumane bir yaklaşım olsa da islamı temsilden acizdir.

      Biraz daha araştırıp tekrar analiz etmenizde fayda vardır.

      Sil
    3. Sayın Adsız [22 Ekim 2023 14:20]

      Yüceltilen şeyin "ahiret" olduğunu biliyorum.

      Fakat, ahirete gitmek için "ölmek" gerektiğini hatırlatırım. Yani; "fiil", "eylem" söz konusu. Ölmeden önce ahirete gidilmiyor.

      "Hayatı adeta 'bekleme salonu' olarak kabul etmek", müslümanların çoğunda yaygın bir davranış.

      Bu durum, müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerin genelinde insanları "sıkışmış bir ruh hâli"ne sokuyor, günlük hayatlarında aldıkları her kararda tedirginlik hep en yüksek seviyede. Bu, insanların mental sağlığı için normal değil.

      Eğer sadece İslam içinde kalmazsanız; mesela Japonya ve Kore'de yaygın bir inanç olan "Zen budizmi"ni incelerseniz, veya Hindistan'da yaygın bir inanç olan "Shaivism (Şivacılık)" incelerseniz, huzura ermenin yegâne yolunun "ölmek" olduğu gibi ekstrem ritüellerin kabul görMEdiğini anlarsınız. (Emin olunuz; "şivacılık"ı samimiyetle hayatlarında uygulayanlar, "zühd"ün zirvesini yaşayanlar. Hayattaki sahtelikleri terk etme konusunda "şivacılar" kadar samimi bir inanç grubunu kolay kolay bulamazsınız.)

      Müslümanlar, henüz, huzura ermenin yegâne yolunun "ölmek" olMAdığı gerçeğini kabul edemedi.

      Sil
    4. Sayın adsız kuranı kerim 604 sayfalık bir kitap kim ne isterse onu buluyor.

      Sil
    5. Sıkışmışlık var ise de geçici olduğuna göre, sıvacılıkta bulunan huzur da geçicidir.

      Sil
    6. Sayın Adsız [23 Ekim 2023 08:12],

      Mesele; "huzura erme"nin, "geçililik-kalıcılık" kıyaslaması üzerinden yapılması değil.

      Burayı karıştırıyorsunuz:

      Mesele; İslam'da ölmek "fiil"i ("eylem"i).

      Mesele; İslam'da, "ahiret"e gitmeden önce "ölmek" gerekiyor. Ölmeden önce ahirete gidilmiyor.

      "Shaivism (Şivacılık)" ve benzeri inanç gruplarında, "ölmek" fiili İslam'daki gibi yüceltilmiyor.

      "Huzura ermek", ölümle eş-değer görülüyor İslam"da. Bu durum; müslümanların çoğu için mental sağlıklarını sakatlıyor, onları sürekli tedirgin tutuyor, sürekli sıkışmış bir ruh hâline sokuyor.

      Sil
    7. Yazıyla ilgisi olmaksızın din üzerine yapılan yorumlara ve yanıtlara bu son kez yer verişim. Bundan böyle konuyla ilgisi olmayan dini konularda yazılan yorumları yayınlamayacağım. Buradan duyurmuş olayım.

      Sil
  8. İslam'da ruhbanlık yok ki. Dini yanlış yorumlayanları referans almayın lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık var. Diyanet bu sınıfı oluşturdu.

      Sil
    2. Ruhban, para karşılığı dini hizmet sunan kimse.

      Cami müezzini, imamı para karşılığı yapıyorsa, ruhbandır.

      Tüm cami hizmetlileri, diyanet memurları ruhban sınıfıdır.
      Kilise ile aynıdır. Dini işler için farklı kıyafete bile gerek yok iken,
      kendilerini farklı kıyafetler ile ayrıştırırlar. Peygamber günlük kıyafet ile
      dini işlerini yapan, karşılığında para almayan biridir.

      Sil
    3. Evet o konuda haklısınız. Aslında ben ruhbanlık derken, ruhbanlığın ikinci anlamını yani dünyadan ve onun zevklerinden el etek çekmeyi kastetmiştim. Bu durum Hristiyanların çıkardığı bir şeydi. Nitekim Hadid 27 bundan bahseder ve ''biz kendilerine bunu emretmemiştik'' der. Dolayısıyla İslam'da yani Kuran'da ''aşırılık'' yoktur. Bilakis Bakara 143'te ''sizi dengeli toplum kıldık'' ifadesi vardır. Bu yüzden dini açıdan aşırılığa kaçanların bilmesi gereken, dünya-ahiret dengesinin gözetilmesi gerektiğidir. Lakin dini öz kaynağından öğrenmeyen bazı Müslümanlarda özellikle tasavvuf ehlinde dünyadan el etek çekip, dünyayı önemsememe durumu görülmektedir. Bunun benim tespit edebildiğim kadarıyla iki sakıncası vardır. Birincisi kendilerini tamamen ibadete verdikleri ve dünyadan izole oldukları için Kuran'da defalarca geçen ''zekatı verin'' emrini ya hiç uygulayamazlar ya da yeterince uygulayamazlar. Hatta zekat alacak durumda yaşarlar. Çünkü asgari geçimlik kendilerine yetmektedir ve bu yüzden de daha fazla çalışıp, iş ve kariyerde yükselme gibi konulara fazla zaman ayırmak istemezler. Oysaki zekat emrini yerine getirebilmek (hatta daha fazla zekat verebilmek için) dünya işleri için emek harcamak, çalışmak ve buna zaman ayırmak gerekmektedir. İkinci sakınca ise dünya ve dünya işleri fazla önemsenmediği için dünyaya ayak uyduramama ve bilimsel gelişmelerden de bihaber yaşama durumudur. Böyle bir hal topluma sirayet ederse, o toplum dünya ile rekabet edemez. Teknolojide geri kalır, ekonomik bağımsızlığı olmaz ve sonunda da varlığını kaybedebilir. Kısacası dünyadan el etek çekerek dünyayı önemsememe ve ibadette aşırılığa kaçma durumu hem zekatı hiç verememe ya da yeterince verememe açısından hem de dünyadan geri kalıp bilimde ilerleyememe açısından sakıncalı bir durumdur. Din de zaten böyle bir aşırılığı emretmemiştir. İnananların, dengeli bir toplum olmasını (aşırılığa kaçmayıp dünya-ahiret dengesini gözetmelerini) istemektedir.

      Sil
  9. Mahfi bey

    Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kursak, "İsrail-Filistin savaşı" biter mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz Türkiye'yi gelişmiş ülke yapmaya uğraşsak yeter.

      Sil
    2. Adsız22 Ekim 2023 17:11,
      Buyur kur kardeşim, elini ayağını tutan mı var, kur osmanlıyı,
      sanki hoca tabi kuralım derse koşup imparatorluk kuracak.
      osmanlı imparatorluğunu ne zannediyor bu arkadaş acaba?
      osmanlı da padişahın t..şağından çıkmadığın sürece hiç bir değerin yoktur.
      veziri azam olsan kellen gider, oldu ki padişahın t..şağından çıktın, o da yetmez,
      bi de kardeşlerinin seni çoluk çocuğunla idam etmesi durumu var,
      kim bilir kaç şehzade çocuklarının idamını görmeden öldürülmek için yakardı.
      asker isen, sabahtan akşama idman ile oradan buraya aylar süren yolculuk ardından
      insan kasaplarının karşısına çıkıcan, gücün yeterse...

      hocanın güzel sözü var, bilimden kapanı kurt kapar diye.
      aslında da ortada bi kurt olmadığını hoca da iyi bilir,
      başka insanlar kapar, hem de acımadan.

      Ne batılıya yaranırsın, ne çinliye, ikisi de kesmeye gelir.

      Sil
  10. Mahfi bey, son aylarda "halka arz" haberlerinin bu kadar çok artmasının temel sebebi, para bulmakta zorluk çeken şirketlerin mümkün olan en kısa zamanda para bulma ihtiyacı mı? (Şirket ismi fark etmez.)

    YanıtlaSil
  11. Kitaplar, ağaçların kesilmesi ile elde ediliyor.

    Bunun önüne geçmek için kitap üretiminin yasaklanması gerekmiyor mu Mahfi bey?

    Hem "tabiatı korumak zorundayız" diye isyan ediyorsunuz, hem de kitapların reklamını yapıyorsunuz.

    Kendinizle çeliştiğinizin farkında mısınız Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabiata verdiğimiz zarar kitap için kestiğimiz ağaçlarla sınırlı olsa keşke. Çelişki arıyorsanız İstanbul'a, mesela Zekeriyaköy sırtlarına bakın. Ormanların nasıl taş yapılara dönüştüğünü göreceksiniz. Onların yanında kağıt yapmak için kesilen ağaç sayısı devede kulak bile değildir.

      Sil
    2. Sn. Adsız 21:39,
      Açıkçası, ormanların ve yeşil alanların azalması (genel olarak, doğanın korunması) ile kitap okunması arasında direk ilişki kurmanız çok şaşırtıcı. Yorumunuzu okuyan da yurdum insanının kitap okuma yüzdesindeki inanılmaz artış nedeniyle doğayı tahrip ediyoruz zannedecek. Allah aşkına, etrafınıza, yakın çevrenize, bindiğiniz ulaşım araçlarında, sahillerde, dinlenme alanlarında karşılaştığınız insanlara bir bakın bakalım kaç kişi kitap okuyor; yılda hiç olmazsa iki -ondan da vazgeçtim- en azından bir kitap bitiriyor? Kaç yaşındasınız bilemiyorum ama bir düşünün ve inceleyin bakalım çocukluğunuzda üzerinde koşturduğunuz yeşil alanların ne kadarı duruyor; üstüne çıktığınız ağaçların kaç tanesi geriye kaldı? Bunların hepsinin sorumlusu herhalde “yalnız ama güzel yurdumun” vatandaşlarının son 20-30 yılda depreşen kitap okuma aşkı olmasa gerek. Keşke okuma yazma bilen her yurttaşımız eline kitap alsa da her hafta ya da en azından her ay bir kitap bitirebilse... Biz, sadece, akarsularımızı ve havamızı kirletmesek, tarım alanlarını imara açmasak, piknik yaptığımızda ardımızda yanık sigara veya ateş bırakmasak, rant için yeşil alanların talan edilmesine göz yummasak ve bunu yapmak isteyenlere de elbirliğiyle karşı çıkıp, bu güzel ülkenin, güzel çocuklarının geleceğini hangi hakla gasbettiklerini sorgulasak, kitap için kesilecek ağacın kat kat fazlasını kurtarmış ve çocuklarımıza çok daha yaşanılır ve hak ettikleri bir dünya bırakmış oluruz.

      Sil
    3. Arkadaş sanırım tamamen dijitale geçilmesi taraftarı. Eskiden gazete alırdık, şimdi haberleri internetten okuyoruz. Kitap satışında da bu dönüşümü yapmak kolay fakat buradaki asıl sorun ticari kaygı. Çünkü kitapçıdan kitap alsak evimizde matbaa olmadığı için bunu kopyalayamıyoruz ama dijital ortam her türlü kopyalanıyor. Ben işin ticari boyutunda değilim, önemli olan bilginin yayılması, toplumun gelişmesi. Bunun için 1000 ağaç feda olsun ben razıyım. Sonuçta ağaç tekrar ekilebilir bir şey. Telafisi var. Fakat bilgi olmadan dünyanın gerisinde kalıyorsun. Geri kalmışlıkla da uzun süre yaşama hakkın yok. Atın nalının çivisini doğru çakmadığın zaman savaşı kaybediyorsun, bu hesap.

      Sil
    4. Adsız22 Ekim 2023 21:39,

      Kendince troll denemesi yapmış.

      Günümüzün ipsiz sapsız tiplerinin yeni uğraşı bu,
      iki satır saçma ve bilgisiz yazı yazıp kendisinin de bi işine yaramayan dikkat çekmek.

      Sil
    5. Açıkçası, Mahfi beye doğrudan sataşamayan bazı trollerin, dolaylı ifadelerle Mahfi beyi kızdırmaya çalıştıklarını düşünüyorum.

      Mertçe "bilime, özgür düşünceye, ifade özgürlüğüne, fikirlerin özgürce yayınlanmasına karşıyız" diyemiyorlar, "kitaplar yasaklansın" diyerek Mahfi beyin sinir tellerini kımıldatabileceklerini zannediyorlar.

      "Dünya düzdür", "Covid-19 aşılarının içinde çip var" diyenler ile "kitaplar yasaklansın" diyenler genellikle aynı kişiler. "Ağaçları kesiyorsunuz", bahane sadece.

      Sil
    6. Hem öğretmen, hem de otizme sahip bir çocuk babası olarak, bu tip trol mesajları okuduğumda hiç etkisi olmuyor. Meslek gereği, çocuk ve gençlerin her türlü sorusunu bilgimiz dahilinde cevaplarız. Hele de evladım aynı soruyu bazen 5-6 kere sorar.

      şimdi kitap-ağaç meselesine gelince, kitapların büyük kısmı geri dönüşümlü malzemeden üretilir. bu kağıt üreticisi için, kesilip gelen ağaçtan ucuzdur. kağıt içinde başka hammaddeler de vardır.

      endüstriyel ağaç kesen firmaları incelerseniz, çoğunun kestiklerinden daha fazla ağaç diktiklerini farkedersiniz. endüstriyel ağaç kesimi genelde endüstriyel ağaç üretimi ile dengelenir. Mobilya sektörü, avrupa ve pek çok dünya ülkesinde yaygın ahşap inşaatçılığı en bilinendir. Ahşap evlerin en yoğun olduğu ülkeler, genelde de en yeşili bol olan ülkelerdir. Ağaçlar hem stok hem ortam olarak sürekli yenilenir.

      Gelelim Sn Adsız22 Ekim 2023 21:39 kişisinin ağaç - kitap ilişkisini kurmasına.
      Kendi odunluğundan mütevellittir bu ilişkiyi kurması.
      Kendisi odun olunca kitap ile başka ilişki kuramamış, doğaldır.

      Oduna bilgi veremeyiz elbette ama zahmet edip yorum yazan, okuyan kişilere bilgi vermiş olalım.

      Sil
    7. 1 ton kağıt için yaklaşık 17 ağaç kesilmektedir. Mahfi hocamın ağır kitaplar okuduğunu varsayarak, ortalama 500gr düşünerek, 1 ton kağıt tüketerek 2.000 kitap elde eder. Hocamın başka işleri olmadığını varsayarak, ayda 5 kitap okuyarak yılda 60 kitap okumaktadır. Bu şekilde Hocam 17 ağacı 33,33 yılda tüketmiş olur. Hocam ilk okumaya başladığında 17 fidan dikse, çevreye zarar vermiyor, ayrıca diktiği ağaçların kendi doğal üremesi sonucu katlamalı olarak doğaya fayda sağlamış oluyor. Diktiği çam ağaçları kendi tükettiği oksijenden fazlasını ürettiği için oksijen israfı da yapmamış oluyor.
      Ayrıca hocamın kestiği ağaçlardan elde ettiği kağıtları geri dönüşümde kullanırsak %70 oranında yani 11,9 ağacı kurtarabiliyoruz.
      Bu bilgileri nasıl mı elde ediyoruz, kitap okuyarak!

      Sil
  12. Mahfi bey
    İnsanların kitap okumaya vakti yok ki.
    İşten eve - evden işe, yorgunluktan kitap okumaya enerjileri kalmıyor.
    Bunu hesaba katıyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap okumaya vakit yok tembelliğin bahanesidir. Mobil telefonla saçma sapan şeyler izlemeye vakti olan insanın her şeye vakti vardır.

      Sil
  13. film tavsiyesi MUALLİM filmini seyretmek isteyenlere osmanlının borclarını ödeyememesi sonucu halkın nasıl ezildiğİni konuyu daha iyi anlamak isteyenler için https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3273287

    YanıtlaSil
  14. Hocam nerdeyse 1.5 yıldır çoğu ekonomist dolar için bugün patlıycak yarın uçacak öbür ay füze olacak dedi durdu. Koştuk bide dolar aldık. cari açık, bütçe açık, enflasyonda ilk 4 deyiz, ekonomiye güven yok, 4 kez merkez başkanı kovulmuş, artık merkezi ben yönetiyorum diyen cumhurbaşkanı var, hukukta yok, eğitim toptan gitmiş ne olduğu belli değil, Yani ne ararsan var bunca olaya rağmen olmayan doları nasıl tutuyolar. Valla helal olsun yoktan var etmek buna derim.gelen dolar olmadığına göre demekki aynı dolarları birbirmize veriyoruz sanırım.ilizyon denir buna. Nedir bu işin sırrı hocam. Hayır şu açıdan başka ülkelerede anlatalım. Dövize sıkışırlarsa bizim gibi yapsınlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yönetim bir ülkenin geleceğini harcayıp bugünü kurtarmaya çabalıyorsa ve o ülkenin halkının çoğunluğu da bunu ya anlamadığı için ya da çıkarı için görmezden geliyorsa her şey mümkündür. 1980'ler ve 90'lar yüksek enflasyonu sürdürerek büyümeyi sağlama ve o iş için maliyeti ne olursa olsun finansman bulma çabasıyla geçti ama sonunda 2001 kriziyle ülke duvara çarptı. Yani demem o ki bu tür işler bazan kısa bazan uzun süre devam ediyor ama önünde sonunda sürdürülemez hale gelince patlıyor.
      Hiçbir şey yoktan var edilemez. Ama olmayan şey illüzyonla var gibi gösterilebilir. Yapılan budur.

      Sil
    2. Ağzınıza sağlık. Saygılar, teşekkürler.

      Sil
  15. Ödemeler dengesinde alınan ve ödenen dış borç gözükür mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözükür. Tablonun alt bölümü finans tablosunda yer alır.

      Sil
  16. İç Denetim isimli eseri okumuştum hocam diğerlerini not alıyorum. Yorumu okuyan arkadaşların kitapları internetten pdf olarak bulmak yerine satın almalarını tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  17. Türkiye'nin brüt dış borç stoku, 475,8 milyar dolar olarak gerçekleşirken stokun milli gelire oranı yüzde 46,5 olmuş.(https://www.dunya.com/ekonomik-veriler/turkiyenin-brut-dis-borcu-476-milyar-dolar-haberi-706337)Önümüzdeki 12 ayda 19 milyar dolarlık dış finansman açığı varmış bu 12 aylık dönemde 8,9 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım beklentisi varmış bu gerçekleşse bile hala 10 milyar dolarlık dış finansman açığı var sıkıntı burada galiba.(https://www.bloomberght.com/jpmorgan-dan-turkiye-icin-dis-borc-raporu-2334148)23 yıllık iktidara yukardaki tabloya rağmen oy verenler 51%>46.5% (borcun GSYH ya oranından fazlasınız) eflasyondan para kazanıp bu borçlanmayı yaratdılar bu kesim bu kesim bu parayı öderse Türkiye rahatlar önü açılır ama ödemezler ödemek yerine bu ülkeden bu ülkenin halkından enflasyon sayesinde kazandıkları ile dolar altın beton alırlar kısır döngüyü devam etdirirler çünkü enflasyon ortadan kalkarsa kazançları çok düşer?Canım Kapitalizm harikasın zengin emek harcamadan her sabah daha zenginleşmiş olarak uyansın çalışmakdan canı çıkmış az gelirli kapitalsiz garibanda her sabah daha fakirleşmiş olarak uyansın.

    YanıtlaSil
  18. Mahfi bey, anlamaya çalışıyorum.

    (1) II. Dünya Savaşı boyunca iktisatçılar analiz yapmaya devam etti mi?

    (2) Sizin "Piyasa Aldırmazlığı" başlıklı yazınızın ana fikri, özü,

    https://www.mahfiegilmez.com/2017/12/piyasa-aldrmazlg.html

    "Rusya-Ukrayna", "İsrail-Filistin" savaşları için de geçerli mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) En yoğun ekonomi tartışmaları o dönemde yaşandı.
      (2) Piyasa aldırmazlığı her iki olayda da geçerliliğini sonuna kadar kanıtlayacak biçimde yaşandı.

      Sil
  19. Dünyanın en çok kitap okuyan en entellektüel ülkelerinden birinin her gün 500 çocuk öldürdüğü ve geri kalanların sustuğu bir dünyayı Allah kahretsin...

    YanıtlaSil
  20. Hocam yabancı dilde eğitim doğru mudur? Yoksa öğrenciye ana dilinde mi eğitim verilmesi gerekir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce bir İngilizce hazırlık sınıfı olmalı sonra da dersler yarı yarıya Türkçe ve İngilizce olarak okutulmalı.

      Sil
  21. Yazmakta olduğunuz ekonomi kitabınızın konusu hakkında küçük bir ipucu verebilir misiniz Mahfi bey?

    Zorunda değilsiniz elbette.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi teorisinin eleştirisi ve yerine çözüm önerileri

      Sil
    2. "Ekonomi teorisinin eleştirisi" yazmışsınız.

      Peki Mahfi bey kitabınız yayınlandıktan sonra, "Mahfi beyi 'Murray Rothbard'cı sanmıştık ama Marksist çıktı" derlerse ne yapacaksınız?

      Sil
    3. Bunu diyecek olan beni hiç tanımamış demektir. Ben kimseci değilim. Marksizm benim çok yararlandığım analiz yöntem ve olanakları sunuyor ve onları kullanıyorum ama ben Marksist değilim. Benzer bir durum Keynes'in yöntem ve analizlerini kullandığımda da geçerli ama ben Keynesyen de değilim. Özetli ben kimseci değilim. Kendime özgün analiz ve sentezlerim var. Böyle bir özgünlüğe alışık olmayan bizim toplum maalesef herkesi kendi konumuna göre bir yere oturtma sevdasında.

      Sil
    4. Ben Mahfi hocayı "anarcho-capitalist" sanırdım.

      Şaşırdım açıkçası, neredeyse 180 derece zıddı çıktı Hoca...

      Sil
    5. Bir kez daha söyleyeyim: Beni herhangi bir görüş ya da yaklaşım ya da teori içinde sınıflandıramazsınız. Ben hiçbir şeyci değilim o nedenle her şeyden bir parça var benim sentezimde.

      Sil
  22. dünya kapitalizm ile yönetiliyor hümanizm ile değil kapitalizm bir bomba ile bir bomba ile bir milyon insan öldürdü yine yapar herkes kapitalizm kötülendiği zaman hemen yükseliyor en iyi sistem kapitalizm diyor ya işde formül kapitalizm=para > hümanizm=insan ( > değerlidir demek) canım Kapitalizm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Humanizm dediğiniz şey “en bilindik özelliği ihtiyacından fazlasını tüketmek olan varlığı yani insanı merkeze koymak hatta da kutsamaktır”

      Bu nedenle humanizm zaten kapitalizmin olmazsa olmazıdır.

      Sil
  23. Hocam merhabalar,
    Ben bir kurumda düz memur olarak çalışmaktayım. Boş vakitlerimi değerlendirmek istiyorum. Bunun için vergi müfettişliği gibi kurum sınavlarına çalışmak ve ingilizceyi çok iyi seviyeye getirmek arasında biraz kararsız kaldım. 25 yaşındayım tavsiyede bulunabilir misiniz hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de olabilir ama bir boş vakit değerlendirme gibi değil çok ciddiye alarak çalışmak gerekiyor.

      Sil
    2. Sn Adsız23 Ekim 2023 21:16,
      İngilizce çalışın, ama çok iyi seviyeye gelmek için sakın bir kursa filan gitmeyin.
      Youtube dan videolar izleyin, hem konuşma hem anlama seviyeniz artar.

      28 yaşında nerdeyse hiç ingilizce bilmeyen, lise ingilizcesinden sonra hiç bakmamış kuzenim, iki yıl gibi kısa sürede hem de iki çocukla mükemmel seviyeye geldi, günde 1 saat verdiğini söyledi.

      Vergi müfettişliğini bilemem, türkiyede işe yarar, yine yukardaki arkadaşımız ingilizce ile beraber az bildiği grafik tasarım üzerine çalıştı.

      32 yaşında yurtdışında iş bulup çıktı, üçüncü çocuğu yurtdışında doğdu. Yurtdışında iş yapabileceğiniz bir konuyu öğrenin.

      Sil
  24. Mahfi bey

    Oto galericiler -araba satamıyoruz- demeye başladı.

    Bu konuda söyleyecekleriniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz biraz daha yükselsin o zaman göreceğiz asıl.

      Sil
  25. 2030 da fosil yakıtlı araç üretimi sonlanacağı konuşuluyor sadece acelesi olanlar fosil yakıtlı araç alıyor elektrikli araç üretim maliyetleri düşüyor ve daha düşecek ucuz küçük araç üretimi yaygınlaşacak elektrikli ucuz araçları alıcılar ve piyasa bekliyor

    YanıtlaSil
  26. Hocam merhaba şu an Rusya’da okuyan bir öğrenciyim ve kitaplarınızı okumayı çok istiyorum acaba e-kitap olarak satın alabileceğim bir yer var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Remzi Kitabevi sitesinde bulabilirsiniz ama bütün kitaplarım e kitap olarak yayınlanmadı. Bazıları sesli kitap olarak yayınlandı.

      Sil
  27. Mahfi bey herşeye ve herkese rağmen okumak diyorum. Günde 1 sayfa bile olsa damlaya damlaya göl oluyor. Yorumları okuduğumda kitap tavsiyesi-agac sevgisi çelişki olarak gösterilmiş. Yere attığımız bir çekirdek kabuğunun bile ağaçlara zararı var tabi anlayabilene

    YanıtlaSil
  28. https://www.ifo.de/en/publications/2023/ifo-viewpoint/germany-industrial-location

    YanıtlaSil
  29. Sayın mahfi hocam afınıza sığınarak soruyorum. Olumsuzluklara rağmen kişi başına düşen gelir dolar bazında yükseliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH TL olarak cari fiyatlarla hesaplanıyor sonra yıllık ortalama dolar kuruna bölünerek dolara çevriliyor bu da nüfusa bölünerek kişi başına gelir bulunuyor. Enflasyonun yüzde 120 olduğu bir yerde kuru baskılayarak yüzde 120'nin altında tutarsanız dolar cinsinden GSYH olması gerekenin çok üzerinde çıkar. Ayrıca bunu nüfusa bölerken göçmenleri de nüfusa dahil etmezseniz kişi başına galir daha yüksek çıkar. Türkiye bunu yapıyor.

      Sil
  30. Hocam Maliye Müfettişi olarak göreve başladığınız yıllarda rahatlıkla kira ödeyebilip geçinebiliyor muydunuz, bir araba almak için yine yıllarınızı vermeniz gerekiyor muydu alım gücünüz günümüzle kıyasladığınızda ne seviyedeydi şundan ötürü soruyorum günümüzde bu dediklerim çok uzakta görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliye Müfettiş Muavini olarak atandığımda elime 2500 lira geçiyordu. Evli değildim, babamın evinde kalıyordum bu para bana fazlasıyla yetiyordu. 1977 yılında evlendiğimde maaşım aşağı yukarı aynıydı, kiraya 1.500 lira veriyorduk ve eşim çalışmasa geçinemezdik.

      Sil
    2. Hocam verilecek 5000 lira harçlığı ne yapmayı düşünüyorsunuz?

      Sil
    3. Ben emekli olduktan sonra da öğretim üyesi olarak çalışmaya devam ettiğim için o farkı alamıyorum.

      Sil
  31. Hocam,

    İsmi, mevkisi lazım değil, adamın biri kendince terör örgütü olan ve olmayan oluşumları söylemiş.
    adamın dünyadan topladığı çantacıları da çanta dolusu para toplamak için sağa sola koşturup duruyordu.

    sizce bu adamın sistemine, bundan sonra kaliteli döviz girme olasılığı nedir? (biliyoruz ki daha önceden de gelmiyordu da, bundan sonra ne olur?)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu şekilde gidersek gelmez.

      Sil
    2. değerli hocam,
      40lı yaşlardayım, bu kulaklar ismi lazım olmayan kişiden ne one minütler, ne bu can bu bedende oldukça 'lar duydu da hepsine bir R vites bulundu. buna da bulunmuştur da bizim henüz haberimiz yoktur. sıfatı bellidir, ne derse yeridir deyip geçmek gerek.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?