2000 ve 2025 Asgari Ücret Karşılaştırması
Bazı okurlar bugünkü asgari ücreti 2000 yılındaki asgari ücretle karşılaştırarak dolar bazında ciddi artış olduğunu ve bugünkü durumun çok daha iyi olduğunu öne sürüyor. Bunun doğru olup olmadığını anlamak için bu iki yıla ilişkin asgari ücrete bakmak yeterli değil. Bu yıllarda üç kişilik bir çekirdek ailenin asgari giderlerine de bakmak gerekiyor. 2000 yılına ilişkin verileri derlemek ne yazık ki kolay değil o nedenle verileri derlemek için yapay zekâdan yararlandım. Türk Lirasıyla karşılaştırma enflasyonun yüksekliği ve kur nedeniyle çok anlamlı olmadığı için karşılaştırmayı dolar bazında yaptım. Buna göre ortaya çıkan tablo aşağıdadır. Bu tablo hazırlanırken asgari ücretli ailenin herhangi bir lüks harcamasının, tatil harcamasının, dışarıda yemek harcamasının, sağlık, eğitim, giyim harcamasının bulunmadığı varsayılmıştır.
Bu karşılaştırma bize şunları
gösteriyor: (1) Asgari ücret dolar olarak hesaplandığında 2025’de 2000’e göre
daha yüksek. Bunu asgari ücreti kişi başına gelirle kıyaslayarak yaptığımızda
daha açık görebiliyoruz. Ne var ki asgari giderler de 2025 yılında 2000 yılına
göre çok daha yüksek. Gıdaya erişim 2000 yılındaki asgari ücretle daha kolay
görünüyor. Konut her iki dönemde de çok sıkıntılı. Her iki dönemde de bu
çekirdek aile tek asgari ücretle geçinemez durumda bulunuyor. Bu durumda ailede
ya iki kişi çalışacak veya aile dışarıdan bir destek alacak (gıda ürünlerini
köylerinden bedelsiz getirmek gibi) ya da borçlanacak.
Bu karşılaştırma bize asgari ücretin dolar olarak artmış
olmasına bakılarak asgari ücretli ailenin durumunun düzeldiğine ilişkin yapılan
yorumların doğru olmadığını, giderlerdeki artışın hesaba katılması halinde iki
dönemde de asgari ücretle asgari giderlerin karşılanmasının mümkün olmadığını
ortaya koyuyor.
Alaattin Aktaş ekonomim'deki bugünkü yazısında asıl sorunun 17,9 milyon çalışanın yarısının asgari ücretli olduğunu sayısal olarak ortaya koyuyor. Asıl ciddi sorun bu: Çalışanların giderek artan bölümü asgari ücretle çalışır duruma geliyor. Bu durum bize orta sınıfın düşük gelirli konuma gerilediğini açık biçimde gösteriyor.
Yazınız için teşekkürler!
YanıtlaSil🙏
SilBu yazı bence çok temel bir yanlışı net biçimde gösteriyor. Asgari ücreti sadece dolar cinsinden karşılaştırarak ''daha iyi'' ya da ''daha kötü'' demek, alım gücünü açıklamıyor. Çünkü alım gücü, yalnızca elde edilen gelirin miktarıyla değil, bu gelirin hangi fiyat düzeyi karşısında neyi, ne ölçüde satın alabildiğiyle ilgilidir. 2000 ve 2025'te kira, gıda ve ulaşım gibi temel harcamalar aynı olmadığı için, yalnızca maaşın dolar karşılığına bakarak yapılan değerlendirmeler yanıltıcı oluyor. Bu nedenle sağlıklı bir karşılaştırma, maaşların kaç dolar olduğuna değil, o maaşlarla hangi yaşam koşullarının gerçekten karşılanabildiğine bakılarak yapılabilir.
YanıtlaSil🙏
Sil"Asgari ücreti sadece dolar cinsinden karşılaştırarak ''daha iyi'' ya da ''daha kötü'' demek, alım gücünü açıklamıyor." diyenlere basit bir soru? A ülkesinde asgari ücret 1500 dolar B ülkesinde asgari ücret 500 dolar. Hangi ülkenin asgari ücreti daha fazla alım gücüne sahiptir? Bu soruya 500 dolarlık asgari ücretin 1500 dolarlık asgari ücretten alım gücü daha yüksektir diyebilecek bir kişi var mı?
SilAdsız25 Aralık 2025 12:59
SilBu soru baştan hatalıdır; çünkü A ve B ülkelerinde fiyat düzeyinin aynı olduğunu varsayarak sorulmuştur. Alım gücü, maaşın kaç dolar olduğuyla değil, o doların ilgili ülkede hangi mal ve hizmetleri satın alabildiğiyle ölçülür. Fiyat düzeyi bilinmeden ''1500 dolar mı 500 dolar mı daha yüksek alım gücü sağlar'' sorusu iktisaden anlamsızdır. Nitekim yaşam maliyetinin çok düşük olduğu bir ülkede 500 dolar, yaşam maliyetinin çok yüksek olduğu bir ülkedeki 1500 dolardan daha yüksek alım gücü sağlayabilir.
Eğer 500 dolar asgari ücret alan, yeme-içme, barınma vb temel ihtiyaçlarını bu asgari ücret ile karşılayabiliyorsa; fakat 1500 dolar alan karşılayamıyorsa 500 dolar alanın alım gücü daha yüksektir diyebiliriz. Asgari ücretin tutarına takılmayın, o tutarla ne alabildiğine bakın.
SilVay be A ülkesindeki 500 dolarlık asgari ücret B ülkesindeki 1500 dolarlık asgari ücretin alım gücünden daha yüksek olabilirmiş. Sizin ölçme konusunda çok vahim bir sorununuz var.
SilTüm parametrik harcamaları aynı para birimi cinsinden hesaplarsanız bu takdirde aynı iki farklı ülkede yaşamış olsaydı hangisinde ne kadar zarar ederdi ortaya çıkıyor bu takdirde 2000 Türkiye'si daha iyi 2025 Türkiyesi ise değil, yani A ülkesi 2000 B ülkesi 2025 bunun fiyat düzeyi (kaldı ki fiyat düzeyi nedir) ile bir alakası yok ne yazık ki.
SilAdsız25 Aralık 2025 15:25
SilEğer 500 doların harcandığı yerde fiyatlar çok düşük, 1500 doların harcandığı yerde çok yüksekse, 500 dolar daha yüksek alım gücü sağlar. Bunu reddetmek, benim ölçme sorunuma değil, sizin alım gücü kavramını reddetmenize işaret eder.
Senin canın hesap yapmak istemiyor anlaşılan. Geçmişte herhangi bir dolar değerine ABD enflasyonu eklersen doların günümüz değerini bulursun. Mesela 2002 yılındaki 110 dolarlık asgari ücretin bugünkü karşılığı 200 dolar ediyor. Senin buna itirazın mı var?
SilMahfi Bey, bence bu tabloyu 2020 ve 2025 yılında belirtilen ürünlerden ne kadar alınabildiğine göre düzenlenmesi daha doğru olurdu. İyi günler dilerim.
YanıtlaSilO çok daha zor.
SilNeden ürünleri tek tek inceleyelim ki bunu zaten TÜİK yapıyor ama TÜİK'e inanıyorsunuz. Peki 2002 yılındaki 110 dolarlık asgari ücret ABD dolar enflasyonu ile 200 dolar ediyor şimdi ise 600 dolar ediyor. TÜİK enflasyonuna itiraz ediyorsunuz peki ABD enflasyonuna neden itiraz ediyorsunuz.
SilTürkiye, tarihinde görülmemiş oranda göç hareketlerine maruz kaldı.
YanıtlaSilKöy ve kasabaları göçe zorladılar.
Dışarıdan gelenleride hesaba katarsanız.
Yirmibeş yılda en az 45 milyon üretime katılarak Sanayi-Finans kapitalistlerine hizmete sokuldu.
Niteliksiz nicelikten elde edilecek ürün bu kadar meyve verir.
Asgari ücreti, kapıdaki işsiz belirler.
Tekno kapitalizm sürecindeyiz ve bu tür, mutlaka nitelikli amele arar.
Niteliksiz üretimi ithal olarak satın alan politikler, elbet üretim dengesi içerisinde amelenin payını düşük oranda ayarlamalı ki yatırımcının payı fazla olsun.
Bu yüzden asgari ücret için teklifler dış ülkelerden geliyor.
Ey Mesih neredesin );;
Asgari ücret bugün rakam olarak yüksek, hayat olarak daha pahalı;
Silinsan olarak ise daha yoksul.
ChatGPT
Asgari ücret daha kötü değil daha iyi ama adı üstünde asgarî ücret demek en düşük ücret demek. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de insanlar asgari ücreti doğal olarak düşük bulur. Çünkü azami maaş alanlar safında olmak ister.
Sil2000 yılındaki asgari ücretin 140 dolar olması bir illüzyon. O dönem sabit kur rejimi ile dövizin değerini devlet belirliyordu. Zaten döviz yapay şekilde tutulduğu için patladı ve dalgalı kur rejimine geçildi. 2002 yılını baz alırsak daha adil oluruz. O dönem asgari ücret 110 dolardı. Şimdi 600 dolar olduğunu kabul edersek arada dağlar kadar fark olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Öyle domates biber fiyatları ile alım gücünü ölçmek son derece yanıltıcıdır. Bazı kişiler 110 doların bugünkü dolar değerini guncellemekten kaçınmaktadır. Doların ABD enflasyonu ile güncellersek 200 dolar eder. Yani bugün yeryüzünde 200 dolar asgari ücret veren bir ülke Türkiye'nin 2002 senesini yaşamaktadır. Siz nasıl olurda 200 doları 600 dolardan daha değerli görebiliyorsunuz? İsterseniz TL ile söyleyelim günümüzde 8600 TL alan bir ülke nasıl 28.000 lira veren Türkiye'den daha iyi olabilir?
YanıtlaSilYorumunuz yanlışlarla dolu. En önemli iki yanlışınıza değineyim:
Sil(1) Türkiye 1990'dan beri konvertibiliteye geçmiştir ve dalgalı kur rejimindedir. 2000 yılında sabit kur rejimi değil dalgalı kur rejimi vardı.
(2) Asıl illüzyon bugünkü asgari ücretin 600 dolar olması. Dolar kuru, yıllardır yüksek faiz ve MB'nin müdahalesi sonucu olduğundan düşük belirleniyor. Gerçekte olması gereken düzey 1 USD = 55 TL. Ona göre 2025 yılı asgari ücreti 400 dolar. Hesabı buna göre yaparsanız gerçek faciayı göreceksiniz.
Ben doksanların sonundaki sabit kur rejimini kastettim. Türkiye, Şubat 2001 ekonomik krizi sonrasında dalgalı kur rejimine geçti. IMF destekli yeniden yapılandırma programı çerçevesinde sabit kur sistemi terk edilerek, Türk Lirası'nın değeri serbest piyasaya bırakıldı. Günümüzdeki doların baskılandığı tezi bir iddia sadece. Eğer develüasyon olursa o zaman haklı çıkabilirsiniz ancak.
SilTekrar söyleyeyim: Türkiye 1990 yılı 4 Nisan günü IMF ile müzakereyi tamamladı. IMF, Türk Lirasını konvertibl para ilan etti ve o günden itibaren dalgalı kur rejiminde geçildi. Sabit kur rejimi 1985'de terk edildi ve müdahaleli dalgalı kur rejimine geçildi. 1990'da tamamen dalgalı kur rejimine girildi.
Sil1999'da IMF programına girildi ve IMF, enflasyonu düşürmek için kuru bir bant içinde dalgalanır hale getirdi.
Günümüzde doların baskılanması iddia değil gerçek. 2001'de faizi indirince kur hızla yükseldi. KKM ile düşürüldü. Normal koşullarda Bir ülkenin parasının dış değeri iç değer kaybına eşit değer kaybeder. 2025 yılında TL'nin iç değer kaybı (enflasyon) ortalama % 36 oldu. Oysa TL'nin dolara karşı değer kaybı yüzde 21'de kaldı. Aynı durum 2024 ve 2023'de de söz konusuydu. Buradan giderek düzeltme yaparsak USD/TL kurunun yüzde 55 - 60 arasında bir yerde olması gerekir. 2025 asgari ücreti olan 22.104 lirayı 55'e bölerseniz karşınıza 401 dolarlık bir asgari ücret çıkar ki manzara tamamen değişir.
"Normal koşullarda Bir ülkenin parasının dış değeri iç değer kaybına eşit değer kaybeder." Doğrudur Hocam Dolar bu enflasyona ayak uyduramamış ancak Euro 36.8294 liradan 50.5420 liraya yükselerek değer yüzde 37,23 değer kazancı yaşadı. Euro belirttiğiniz kıstasa uygun görünüyor.
SilHocam gida giderlerinin asgari ucret icindeki yuzdesinin azaldigini goruyoruz tablonuzdan, bu aslinda olumlu bir sey degil mi?
YanıtlaSilEğer gıda fiyatları 2025'de doğru ölçülmüşse iyi bir şey.
Silİnsanlar artık yurtdışına gezmeye gidiyor. Domates biber patlicanla fazla ilgilenmiyor.
SilYahu,
YanıtlaSilGidin Muğla'ya, Antalya'ya,
Alın kendinize küçük bir çiftlik veya bahçeli bir ev,
Hobi niyetine bıldırcın yumurtası yetiştirin...
Niye hâlâ ekonomi-mekonomiyle uğraşıyorsunuz?
76 yaşına geldiniz artık Mahfi bey?!
Sizi biraz eğitebilir miyim diye buralardayım.
SilUmutsuz vaka, hocam!
Sil:))
Sayin hocam valla isiniz cok zor, saygilarimla...
SilHocamız zıpkın gibi maşallah sürekli köy hayatı yaşamasına gerek duymuyor olabilir. Dünyaca ünlü İstanbul'u bırakıp neden köye yerlessin ki.
Sil😀
SilHocam,
SilMuğla'dan bildiriyorum:
PARANIZ YOKSA; GELMEYİN!
Bırakın bir kenara "küçük bir çiftlik" almayı,
Bırakın bir kenara "bahçeli bir ev" almayı;
Sıradan bir apartman dairesinin fiyatları bile uçtu gitti Muğla'da!
KONUT FİYATLARI OLARAK; MUĞLA İLE İSTANBUL BİRBİRİNE ÇOK YAKLAŞTI!
Yine de siz bilirsiniz...
Bütçenize dikkat edin Mahfi hocam...
Tabloya, toplumun % kaçının asgari ücret, % kaçının asgari ücretin 2 katını aldığı gibi verileri ekleyebilsek müthiş olurdu Mahfi Bey ama sanırım 2000 yılında bu verilere ulaşmak mümkün değildir, syv
YanıtlaSilMaalesef 2000 yılına ilişkin sağlıklı verilere ulaşamıyoruz.
Silhttps://tr.euronews.com/2021/11/15/turkiye-de-asgari-ucretle-cal-san-oran-son-20-y-lda-nas-l-degisti
SilDemek ki % 50'den 35'e kadar inmişiz şimdilerde yeniden % 50'ye doğru gidiyoruz. Paylaşım için teşekkürler.
SilRica ederim hocam. Ne zaman ihtiyaç varsa hizmetinizdeyiz.
SilDolar enflasyonunu saymazsak, dijital harcamalar, sosyal medya tazyikli harcamalar, büyükşehirlerin yapısal kaynaklı harcamaları gibi artan ihtiyaçları saymazsak iyi diyebilirdik. Ayrıca bugünkü yazınızda belirttiğiniz gibi yaratılan enflasyonun yükü yine bunda hiç bir suçu olmayan asgari ücretli ve emeklinin üzerine yıkılıyor.Sanki KKMH hesapları bu kişilere ait. Sanki düşük faizle dağıtılan parayla bu insanlar mülk sahibi oldu. Gelir dağılımında adalet olmadığı gibi vergiyi tabana yayarak gelir toplama noktasında da adalet yok. Sanki marifetmiş gibi vergiyide tabandaki işçiden yoksuldan alalım.İşçinin emeğinden, fakirin ekmeğinden vergi alamazsak batıyoruz. Devlet vergi toplayamıyor.Bu çok hazin bir tablo. Söylenecek çok şey var ama uzatmayım. Kısaca zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan bu anlayış adalet sağlamıyor, toplumsal ahlakı ve toplumsal huzuru giderek bozuyor.
YanıtlaSilDoğru söylüyorsunuz.
SilFakir daha fakir oluyor söylemi kadar absürt bir yaklaşım yok. 2002 yılında 8 buçuk milyon motorlu taşıt varken bugün 33 milyon motorlu araç var. Bu araçları senin fakir dediğin insanlar alıyor.
SilMotorlu taşıt sayısındaki artış, ''fakirleşme yok'' iddiasını kanıtlamaz. Çünkü bu veri ortalama ve stok bilgisidir; yoksulluğu ise gelir dağılımı ve alım gücü belirler. Araç sayısının artması, araçların kimler tarafından, hangi gelir gruplarında, hangi borçlanma koşullarıyla alındığını göstermez. Nitekim bugün araçların önemli bir kısmı krediyle, uzun vadeli borçlanmayla ve ikinci - üçüncü araç olarak alınmaktadır. Ayrıca nüfus artışı, hane sayısının çoğalması ve şehirleşme de taşıt sayısını doğal olarak yükseltir. Dolayısıyla motorlu taşıt sayısını refah göstergesi saymak, yoksullaşma olgusunu görmezden gelmenin yanlış istatistiksel yoludur.
SilPek çok yanlış politikadan sadece birini örnek vereyim: Tekstil üreticileri-ihracatçıları rekabet güçlerini arttırmak için bürokrasi üzerinde siyasileri kullanarak baskı oluşturdu ve Dahilde İşleme kapsamında iplik ithalatına başladı. Bir kaç yıl sonra içerideki üretici elindeki ürün para etmez olunca pamuk ekimini bıraktı. İçeride pamuk üretimi olmayınca sanayici yurt dışı üreticinin insafına kaldı.
YanıtlaSilHalbuki devlet Dahilde İşleme kapsamında vazgeçtiği ithalat vergisini destek olarak çiftçiye verseydi (sözleşmeli tarım uygulamaları zaten mevcut) hem sanayici ucuz iplik alır hem de yerli üretici para kazanırdı. Burada geleceği görmekten aciz günübirlik kar peşinde koşan sanayici baş suçlu ama buna boyun eğen ve bu sayede koltuğunda oturduğunu bilen bürokrat da en az onlar kadar suçlu.
Çok haklısınız. Bahsettiğiniz tekstil üreticileri ithal ettikleri ipliğin fiyatı arttığında dönebilecekleri bir yerli üretici bulamayacaklarının da farkındadır umarım. Koruma politikalarımızın kimi koruduğu soru işareti.
SilPahalılığın önlenemez artışı doları da sollamış. Bence olan bitenin gerçek nedeni devletin gerçek verileri işine geldiği yöne doğru açıklaması. Herkes biliyor ki doların gerçek kuru 55- 60 tl bazında.. O nedenle de eve çok dolar girmiş (!) görünüyor. Yazınız için sağolunuz..
YanıtlaSilDoğru tespit. Teşekkürler.
SilDolarín değeri bugün 43 lira eğer 55 lira olacağını düşünüyorsanız gidip bol bol dolar alın ama dikkat edin de elinizde patlamasın.
SilFaizi böyle tuttukları sürece dolar almak akıllıca olmaz. TL'ye geçip dolar faizi kazanmak en akıllıca olanı.
SilDoğru öneriniz için teşekkür ederiz hocam.Hükümetimiz de onu teşvik etmeye çalışıyor.
Sil2000 yılı GSYH 274 milyar $ iken 2025 yılında 1,4 trilyon $ civarı öngörülüyor. Yaklaşık 5 katı bir artma söz konusu. Asgari ücret de 5x140 = 700 $ :):) .
YanıtlaSilNüfus farkı var ayrıca o rakam o dönem sabit kur rejimi olduğu için saibelidir Daha sağlıklı veri için kişi başı gelire bakmak lazım. 2002 yılı kişi başı gelir 3000 dolar şimdi 17 bin dolar yani kişi başı gelir 4.7 kat artmış asgari ücret 2002 yılında 110 dolardı şimdi asgari ücret 600 dolar olsa 5 kattan fazla artış var.
SilVerilerde sıkıntı var. Daha önce birçok kez yazdığım için şimdi bir daha uzun uzun yazmayayım.
SilPardon 2002 kişi başı gelir 3000 değil 3600 dolar olacaktı
Sil"Asıl ciddi sorun bu: Çalışanların giderek artan bölümü asgari ücretle çalışır duruma geliyor." Mahfi bey asgari ucretle calisiyor gorunenlerin buyuk kisminin sigortasi asgari ucretten yattigi icin boyle gorunuyor. Kalan kismi isveren tarafindan elden odeniyor cogu kobide. Gunumuzde azicik ustalik gerektiren siva boya tesisat vb gibi islerde calisanlar rahatlikla ayda 3 4 asgari ucret kazaniyor. Asıl sorun arkadan gelen "prenses" nesil. Tamam hukumetin bir cok konuda hatasi var ama toplumda cidden cok belesci ve simarik. 40 yasinda emekli olmak isteyen bir toplumuz.
YanıtlaSilİnsanlara bıraksanız 30 yaşında da emekli olmak isterler. bunu düzenleyecek olan siyasetçilerdir. İnsanlara istediler diye fatura çıkaramayız. Fatura bu popülizmi kullanıp oy devşiren siyasetçiye çıkar.
SilEskiden insanlar ne iş olsa yaparım derdi şimdiki nesil ben istediğim işi yaparım diyor. Tabi bu rahatlık onların sahip olduğu imkanlardan kaynaklanıyor. Eskiden çocuklar salçalı ekmek isterdi annelerinden şimdiki nesil hamburger peşinde.
SilMahfi bey 2000 yilindan sonra dünyanın ekonomik yapısı değişti. Geçmişteki ekonomi bakanlarından, şuan bir parti başkanı diyorki benim donemimde türkiye ekonomide zirveyi yaşadı. Yanıldığı nokta dünya gsmh kaç kat artmışsa buna paralel turkiyede o kadar arttı. Ab ile kıyasladığımızda (doğru olan Bu günkü talepler). Geçmişte yoklugun bir fakirliği vardı. 2000 yilindan sonra insanların temel ihtiyaçları değişti. Herşey yeterince var ama parası yok
YanıtlaSilHaklısınız ama o dönem bugünkünden çok daha iyiydi. Hem ekonomi alanında hem de sosyal ve siyasal alanlarda.
SilTürkiye 2002 yılında 240 milyar dolarla dünya ekonomisinden yüzde 0.65 pay alıyordu şimdi ise 1 trilyon 600 milyar dolar ile dünya ekonomisinden yüzde 1.40 pay alıyor. Türkiye dünya ortalamasından daha hızlı büyüdü.
SilDolar kuruyla biraz daha oynarsak pay % 2'ye de çıkar.
SilDünya son 23 yılda ortalama yüzde 3.5 büyüdü ama Türkiye ortalama yüzde 5.4 büyüdü. Her türlü büyüdük Hocam.
SilDünya geneline bakmak doğru değil. Çünkü gelişmiş ekonomiler gelişmekte olan ekonomiler kadar büyüyemez. Bizim de aralarında bulunduğumuz yükselen piyasa ekonomileri (emerging markets) son 23 yılda % 5 büyümüş durumda. Türkiye'de bu sürede tam olarak % 5 büyümüş.
SilHaklısınız hocam. Bazı verileri doğru analiz edememişim.Özür dilerim.Amacım sizinle tartışmak değil. Af buyurun lütfen.
Sil2002 yılında neden dünya ekonomisinden yüzde 0.65 pay alıyorduk peki? Cevap o zamanki dünya şartları öyleydi. Peki şimdi neden dünya ekonomisinden yüzde 1.40 pay alıyoruz. Cevap şimdiki şartlar böyle. Ne güzel dünya :)
Sil2001 yılında kriz yaşandığı için GSYH'mizin dörtte birini kaybetmiştik. Ayrıca şimdi dolar kurunu baskıladığımız için payımız yükselmiş görünüyor. Gerçek şudur: Bizim dünya ekonomisindeki payımız 2000'de % 1 idi şimdi % 1,1.
SilEstağfurullah hepimiz birbirimizle tartışabiliriz amaç doğruyu bulmak. Sevgiler.
SilMahfi bey, mukayeseli ve bilgilendirici yazılarınız için teşekkür ederim, son 25 yılda hayat şartları çok zorlaştı, 2000 yılında tarımda ve köylerde üretim vardı, şimdi köylerde ne üretim nede insan kaldı,
YanıtlaSilTeşekkürler. Evet biz rakamlarla konuşuyoruz ama onların ardında çok daha büyük sıkıntılar saklı.
SilMesela ne gibi sıkıntılar?
Sil2002 yılinda tarımsal üretimimiz 24 milyar dolardı şimdi ise 74 milyar dolar bu konuda Avrupa'da birinciyiz. Ayrıca 2002 yılında Türkiye tarım ihracatı 3.7 milyar dolar idi bugün ise 35 milyar dolar civarında.Eğer sen elinde kazma kürekle köyde çalışan kalmadı diyorsan haklısın çünkü artık makinelerle üretim yapılıyor.
SilTarımdan ve hayvancılıktan umudu kesen insanlar gelip kentlere yığıldılar. İstanbul mesela bu yığılmayı artık kaldıramıyor ama göç sürüyor. Öte yandan eskiden ithal etmediğimiz kendi yetiştirdiğimiz tarımsak ürünleri ve eti ithal eder olduk.
SilMahfi bey, son 25 yılda ekonomi büyük üretim kaybı yaşadı, çünkü ithalat ucuz, üretmek hep pahalı oldu, üretici kazanamadığı için üretimden çekilmek zorunda kaldı, döviz fiyarı artınca enflasyon bir anda patladı, selamlarımla
YanıtlaSilGSYH'yi ve kişi başına geliri yüksek göstermek uğruna kur baskılandı ve bu da ithalatı patlattı. Haklısınız.
SilYazık, oysa hayaller neydi?
YanıtlaSilGERÇEK enflasyonun ve işsizliğin oranı bu kadar yüksek iken ne mantıkla asgari ücret arttırılabiliyor? Enflasyonu ve 0 TL kazananların sayısını arttırmaktan başka bir işe yaramaz. 4 kişilik bir aile düşünün ve hepsi asgari ücretli olsun. 80000 TL giren eve 2 kişi işsiz kaldığı için 56000 TL girecek ve işte şimdi aç ve açıkta kalma riski ile karşılaşacaklar.
YanıtlaSil"Asgari ücret" rakam atayarak belirlenebilseydi ağanın eli tutulmazdı, düz hesap 100000 TL yapsalardı ya neden yapmazlar? Kalmayan sanayinin tamamen yok oluşunu görmek istemezler. Hesap yapılırken en çok düşünülmesi gereken konular görmezden geliniyor. İşsizlik ve enflasyon öyle bir şey ki etkisi sadece maddi değildir. Türkiye'de bunlara fazlasıyla alışık olduğunuzdan normalleştirmişsiniz. Böyle giderse bir gün herkes asgari ücretli olacak. Yarı komünizmden tam komünizme geçeceğiz.
Korkmayın öyle bir şey olmuyor. Ücretleri yarı yarıya düşürsek de 250 yılda tek bir dünya markası yaratamamış bir tekstil sanayisiyle yüksek teknolojili mal üretimini artıramamış bir imalat sanayisiyle bir yere varamayız. 2021- 2023 döneminde enflasyonun yüzde 50 - 60'larda seyrettiği zamanlarda yüzde 15 ile krediler alındı. Çoğunluk gidip dolar aldı. Tabii herkes böyle yapmadı ama çoğunluk böyle davrandı. Demem o ki sanayide sorunun sadece bir kısmı ücret yüküyle ilgili gerisi sanayinin ve sanayicinin kendi durumundan kaynaklanıyor.
Silİşverenlerimizin bir bölümü ucuz kredi ve ucuz emeğe müptela olmuş. Meme için ağlayan bebek gibi devamlı siyasetçilerden bunları istiyorlar. Çoğu zaman da alıyorlar.
SilArtık eski orta direk aileler yok . Annem babam ikinci dünya savaşı 1940'lı yıllarda çok yokluk çektik derlerdi . Bir maden şehrinde kendi çalışmaları ile o yıllarda arsasını satın alıp ev yapmışlar ve 8 kardeş bizleri yetiştirmişler . Ben 1955 doğumlu olduğum için o yokluk ve yoksulluk yıllarını dinlediklerimden biliyorum . Birinci dünya savaşı doğum yılları , Kurtuluş savaşı yılları çocukluk dönemi ve ikinci dünya savaşı gençlik yılları olan annem ve babam enseyi hiç karartmamışlar . Hep kendi evimizin olması en büyük avantajımız olmuş . Bugün en az yüzde altmışımızın açlık sınırı civarında yaşamasına layık mıyız ? Çoğumuzun benzer hikayesi vardır .
YanıtlaSilMahfi bey, ekonominin dağ gibi yığılmış 548 milyar dolar dış borç stoğu var, ekonomiden 548 milyar dolar varlığı düşerseniz, geriye ne kalır bir hesap edilsin, kaç nesil bu borcu ödeyebilir acaba, selamlarımla
YanıtlaSilYazınız, çalışmamız için çok teşekkür ederim. Eksiklik arama gibi anlaşılmasın, kaynak sıkıntısının farkındayım. Analize eğitim ve sağlık harcamalarındaki değişimler, sosyal devletin gerilemesini yansıtan diğer sosyal ücret kalemlerindeki (kreş, giysi yardımları, ...) azalma eklenebilseydi çok daha da ağır bir tablo karşımıza çıkardı.
YanıtlaSilAsgari ücreti olana bırakın 3 çocuk yapın, demeyi, yaşamı sorgulatan ekonomik bir tablo ve siyasi tercihler-E. Ozan Toraman
Bu tablonun yorumu kira giderini nasıl aldığınıza göre değişir.
YanıtlaSilbir noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor.
YanıtlaSil2002 yılında asgari ücret 140$, 3 kişilik ailenin minimum giderler 265$. yani bir asgari ücret, giderlerin %53 ünü karşılayabiliyor.
2026 yılına geldiğimizde ise rakamlar 625$ / 823$ şeklinde yani, %74 karşılama oranı.
bunun biraz olsun iyiye işaret olduğunu düşünüyorum.
tabi bu bizim üretimdeki ve ihracattaki rekabet gücümüz için dezavantaj.
Dolar hesabını düzelterek yaptığımızda asgari ücret 510 dolara düşüyor.
SilElinize sağlık hocam. Yalnız ben bahsettiğiniz dengesizlikte, döviz kurunun sadece ufak bir faktör olduğu kanaatindeyim.
YanıtlaSilMesela kur yükselse gider hemen artarken, ücretler yıl sonuna kalacak ve bu süreçte ücretli kaybedecek.
Asıl faktörün bu kayıplara neden olan enflasyon politikası ve özellikle dövizle tüketimin kısıtlandığı mali politikalar olduğu kanaatindeyim.
Elbette bunun geçmişle kıyaslama yapmayı zorlaştıran, Tüik'in sebep olduğu hatalı istatistik veriler de var.
Ekonomist olmadığım için biraz karışık anlattım kusura bakmayın.