2000 ve 2025 Asgari Ücret Karşılaştırması
Bazı okurlar bugünkü asgari ücreti 2000 yılındaki asgari ücretle karşılaştırarak dolar bazında ciddi artış olduğunu ve bugünkü durumun çok daha iyi olduğunu öne sürüyor. Bunun doğru olup olmadığını anlamak için bu iki yıla ilişkin asgari ücrete bakmak yeterli değil. Bu yıllarda üç kişilik bir çekirdek ailenin asgari giderlerine de bakmak gerekiyor. 2000 yılına ilişkin verileri derlemek ne yazık ki kolay değil o nedenle verileri derlemek için yapay zekâdan yararlandım. Türk Lirasıyla karşılaştırma enflasyonun yüksekliği ve kur nedeniyle çok anlamlı olmadığı için karşılaştırmayı dolar bazında yaptım. Buna göre ortaya çıkan tablo aşağıdadır. Bu tablo hazırlanırken asgari ücretli ailenin herhangi bir lüks harcamasının, tatil harcamasının, dışarıda yemek harcamasının, sağlık, eğitim, giyim harcamasının bulunmadığı varsayılmıştır.
Bu karşılaştırma bize şunları
gösteriyor: (1) Asgari ücret dolar olarak hesaplandığında 2025’de 2000’e göre
daha yüksek. Bunu asgari ücreti kişi başına gelirle kıyaslayarak yaptığımızda
daha açık görebiliyoruz. Ne var ki asgari giderler de 2025 yılında 2000 yılına
göre çok daha yüksek. Gıdaya erişim 2000 yılındaki asgari ücretle daha kolay
görünüyor. Konut her iki dönemde de çok sıkıntılı. Her iki dönemde de bu
çekirdek aile tek asgari ücretle geçinemez durumda bulunuyor. Bu durumda ailede
ya iki kişi çalışacak veya aile dışarıdan bir destek alacak (gıda ürünlerini
köylerinden bedelsiz getirmek gibi) ya da borçlanacak.
Bu karşılaştırma bize asgari ücretin dolar olarak artmış
olmasına bakılarak asgari ücretli ailenin durumunun düzeldiğine ilişkin yapılan
yorumların doğru olmadığını, giderlerdeki artışın hesaba katılması halinde iki
dönemde de asgari ücretle asgari giderlerin karşılanmasının mümkün olmadığını
ortaya koyuyor.
Alaattin Aktaş ekonomim'deki bugünkü yazısında asıl sorunun 17,9 milyon çalışanın yarısının asgari ücretli olduğunu sayısal olarak ortaya koyuyor. Asıl ciddi sorun bu: Çalışanların giderek artan bölümü asgari ücretle çalışır duruma geliyor. Bu durum bize orta sınıfın düşük gelirli konuma gerilediğini açık biçimde gösteriyor.
Yazınız için teşekkürler!
YanıtlaSil🙏
SilBu yazı bence çok temel bir yanlışı net biçimde gösteriyor. Asgari ücreti sadece dolar cinsinden karşılaştırarak ''daha iyi'' ya da ''daha kötü'' demek, alım gücünü açıklamıyor. Çünkü alım gücü, yalnızca elde edilen gelirin miktarıyla değil, bu gelirin hangi fiyat düzeyi karşısında neyi, ne ölçüde satın alabildiğiyle ilgilidir. 2000 ve 2025'te kira, gıda ve ulaşım gibi temel harcamalar aynı olmadığı için, yalnızca maaşın dolar karşılığına bakarak yapılan değerlendirmeler yanıltıcı oluyor. Bu nedenle sağlıklı bir karşılaştırma, maaşların kaç dolar olduğuna değil, o maaşlarla hangi yaşam koşullarının gerçekten karşılanabildiğine bakılarak yapılabilir.
YanıtlaSil🙏
SilMahfi Bey, bence bu tabloyu 2020 ve 2025 yılında belirtilen ürünlerden ne kadar alınabildiğine göre düzenlenmesi daha doğru olurdu. İyi günler dilerim.
YanıtlaSilO çok daha zor.
SilTürkiye, tarihinde görülmemiş oranda göç hareketlerine maruz kaldı.
YanıtlaSilKöy ve kasabaları göçe zorladılar.
Dışarıdan gelenleride hesaba katarsanız.
Yirmibeş yılda en az 45 milyon üretime katılarak Sanayi-Finans kapitalistlerine hizmete sokuldu.
Niteliksiz nicelikten elde edilecek ürün bu kadar meyve verir.
Asgari ücreti, kapıdaki işsiz belirler.
Tekno kapitalizm sürecindeyiz ve bu tür, mutlaka nitelikli amele arar.
Niteliksiz üretimi ithal olarak satın alan politikler, elbet üretim dengesi içerisinde amelenin payını düşük oranda ayarlamalı ki yatırımcının payı fazla olsun.
Bu yüzden asgari ücret için teklifler dış ülkelerden geliyor.
Ey Mesih neredesin );;
2000 yılındaki asgari ücretin 140 dolar olması bir illüzyon. O dönem sabit kur rejimi ile dövizin değerini devlet belirliyordu. Zaten döviz yapay şekilde tutulduğu için patladı ve dalgalı kur rejimine geçildi. 2002 yılını baz alırsak daha adil oluruz. O dönem asgari ücret 110 dolardı. Şimdi 600 dolar olduğunu kabul edersek arada dağlar kadar fark olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Öyle domates biber fiyatları ile alım gücünü ölçmek son derece yanıltıcıdır. Bazı kişiler 110 doların bugünkü dolar değerini guncellemekten kaçınmaktadır. Doların ABD enflasyonu ile güncellersek 200 dolar eder. Yani bugün yeryüzünde 200 dolar asgari ücret veren bir ülke Türkiye'nin 2002 senesini yaşamaktadır. Siz nasıl olurda 200 doları 600 dolardan daha değerli görebiliyorsunuz? İsterseniz TL ile söyleyelim günümüzde 8600 TL alan bir ülke nasıl 28.000 lira veren Türkiye'den daha iyi olabilir?
YanıtlaSilYorumunuz yanlışlarla dolu. En önemli iki yanlışınıza değineyim:
Sil(1) Türkiye 1990'dan beri konvertibiliteye geçmiştir ve dalgalı kur rejimindedir. 2000 yılında sabit kur rejimi değil dalgalı kur rejimi vardı.
(2) Asıl illüzyon bugünkü asgari ücretin 600 dolar olması. Dolar kuru, yıllardır yüksek faiz ve MB'nin müdahalesi sonucu olduğundan düşük belirleniyor. Gerçekte olması gereken düzey 1 USD = 55 TL. Ona göre 2025 yılı asgari ücreti 400 dolar. Hesabı buna göre yaparsanız gerçek faciayı göreceksiniz.
Hocam gida giderlerinin asgari ucret icindeki yuzdesinin azaldigini goruyoruz tablonuzdan, bu aslinda olumlu bir sey degil mi?
YanıtlaSilEğer gıda fiyatları 2025'de doğru ölçülmüşse iyi bir şey.
SilYahu,
YanıtlaSilGidin Muğla'ya, Antalya'ya,
Alın kendinize küçük bir çiftlik veya bahçeli bir ev,
Hobi niyetine bıldırcın yumurtası yetiştirin...
Niye hâlâ ekonomi-mekonomiyle uğraşıyorsunuz?
76 yaşına geldiniz artık Mahfi bey?!
Sizi biraz eğitebilir miyim diye buralardayım.
SilTabloya, toplumun % kaçının asgari ücret, % kaçının asgari ücretin 2 katını aldığı gibi verileri ekleyebilsek müthiş olurdu Mahfi Bey ama sanırım 2000 yılında bu verilere ulaşmak mümkün değildir, syv
YanıtlaSilMaalesef 2000 yılına ilişkin sağlıklı verilere ulaşamıyoruz.
SilDolar enflasyonunu saymazsak, dijital harcamalar, sosyal medya tazyikli harcamalar, büyükşehirlerin yapısal kaynaklı harcamaları gibi artan ihtiyaçları saymazsak iyi diyebilirdik. Ayrıca bugünkü yazınızda belirttiğiniz gibi yaratılan enflasyonun yükü yine bunda hiç bir suçu olmayan asgari ücretli ve emeklinin üzerine yıkılıyor.Sanki KKMH hesapları bu kişilere ait. Sanki düşük faizle dağıtılan parayla bu insanlar mülk sahibi oldu. Gelir dağılımında adalet olmadığı gibi vergiyi tabana yayarak gelir toplama noktasında da adalet yok. Sanki marifetmiş gibi vergiyide tabandaki işçiden yoksuldan alalım.İşçinin emeğinden, fakirin ekmeğinden vergi alamazsak batıyoruz. Devlet vergi toplayamıyor.Bu çok hazin bir tablo. Söylenecek çok şey var ama uzatmayım. Kısaca zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan bu anlayış adalet sağlamıyor, toplumsal ahlakı ve toplumsal huzuru giderek bozuyor.
YanıtlaSilDoğru söylüyorsunuz.
SilPek çok yanlış politikadan sadece birini örnek vereyim: Tekstil üreticileri-ihracatçıları rekabet güçlerini arttırmak için bürokrasi üzerinde siyasileri kullanarak baskı oluşturdu ve Dahilde İşleme kapsamında iplik ithalatına başladı. Bir kaç yıl sonra içerideki üretici elindeki ürün para etmez olunca pamuk ekimini bıraktı. İçeride pamuk üretimi olmayınca sanayici yurt dışı üreticinin insafına kaldı.
YanıtlaSilHalbuki devlet Dahilde İşleme kapsamında vazgeçtiği ithalat vergisini destek olarak çiftçiye verseydi (sözleşmeli tarım uygulamaları zaten mevcut) hem sanayici ucuz iplik alır hem de yerli üretici para kazanırdı. Burada geleceği görmekten aciz günübirlik kar peşinde koşan sanayici baş suçlu ama buna boyun eğen ve bu sayede koltuğunda oturduğunu bilen bürokrat da en az onlar kadar suçlu.