2025 Yılı Değerlendirmesi
2025 yılının sonuna geldik. Bu yıl Türkiye açısından nasıl geçti, başarılı mıydı başarısız mı? Bu soruyu üç gruba göre yanıtlamak gerekir: (Ekonomik durum, sosyal göstergeler ve siyasal durum. Siyasal durumu değerlendirmeyi uzmanlarına bırakarak ekonomik ve sosyal durumu değerlendirmeye çalışalım. Bu değerlendirmenin resmi veriler esas alınarak yapıldığını vurgulamakta yarar var.
Türkiye ekonomisinde 2025 yılında
gelinen durumun başarılı olup olmadığını anlamak için başlıca ekonomik
göstergeleri 2024 yılı sonuçlarıyla karşılaştırmamız gerekir. Aşağıdaki tablo
bu karşılaştırmayı yapmak amacıyla hazırlandı. Tabloda 2024 kesin verileri
TÜİK’in ulusal hesap göstergeleri, TÜFE göstergeleri, işsizlik oranı raporları,
ENAG’ın e-TÜFE göstergeleri, TCMB’nin ödemeler dengesi verileri, bilanço
verileri, parasal gösterge tabloları, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bütçe
raporları ve borç raporlarındaki veriler kullanılarak hazırlandı. 2025 yılına
ilişkin yılsonu tahmin verilerinden GSYH tahminleri Orta Vadeli Programdan alındı,
diğer bütün tahminler tarafımızdan yapıldı:
Tablo bize 2025 yılının önceki
yıla göre ekonomik açıdan başarılı geçtiğini gösteriyor. 2021 yılının Eylül
ayında başlayan ve 2023 yılının ortasına kadar devam eden yanlış ekonomi
politikasının alt üst ettiği ekonominin toparlanması ancak 2025 yılında gerçekleşebildi.
Bu toparlanmaya karşın enflasyon hala çok yüksek, büyüme potansiyel büyümenin
(yüzde 4,9) altında ve işsizlik oranı da doğal işsizlik oranı dolayında
görünüyor. Buna karşılık Türkiye için asıl işsizlik oranı olarak kabul edilmesi
gereken geniş işsizlik oranında durum olumsuz gelişmiş. Bütçe açığındaki azalma
ile TCMB brüt rezervindeki artış olumlu gelişmeler. Genel olarak 2025 yılı
ekonomik gelişmelerini 2024 yılıyla karşılaştırdığımızda 2025 yılının ekonomide
başarılı bir yıl olduğunu söyleyebiliriz. Hiç kuşkusuz bu başarı bazı
kesimlerde ciddi sıkıntılara yol açarak ortaya çıkmış bulunuyor. Tarım
kesimindeki ciddi küçülme, tarımsal ve hayvansal üretimdeki kayıplar, asgari
ücretlilerin ve emeklilerin durumunun kötüleşmesi, sanayi kesiminde, özellikle
tekstilde yaşanan sıkıntılar, konut fiyatlarında ve kiralarında ortaya çıkan
büyük ve anlamsız arışlar bunların bir bölümü. Ne var ki 2021 yılında başlayan
ve yaklaşık yaklaşık iki yıl süren popülist ekonomi politikasının bu tür sıkıntılara
yol açmadan normale dönüştürülmesi öyle kolay olmuyor. İhracatçıların ve
turizmcilerin şikâyetlerindeki artışlar da olumsuz sonuçlar olarak karşımıza
çıkıyor. Buna karşılık Euro/Dolar paritesinin 2024 yılsonundaki 1,03’den
1,17’ye gelmesi yani euronun dolara karşı değerlenmiş olması ihracatçıların ve
turizmcilerin şikâyetlerini bir ölçüde gideriyor. Çünkü dış borçlar ve imalatta
kullanılan ithal girdilerin çoğu dolarla alınırken ihracatımızın yarısının
Avrupa’ya olması ve turistlerin ağırlığının Avrupa’dan gelmesi nedeniyle döviz gelirlerinin
çoğu euroyla elde ediliyor.
Özetle söylemek gerekirse 2025
yılını ekonomi açısından bir önceki yıla göre başarılı bir yıl olarak
değerlendiriyoruz. Ancak bu konuda karşımızda iki sorun var: (1) Bazı verilerin
(dolar cinsinden GSYH gibi) gerçek durumu yansıtmaması. (2) Düşük ücretlilerin
durumunun daha da kötüleşmiş olması. İlk sorunun gerçekleri kabul edip ona göre
düzenleme yapmakla ikinci sorunun önümüzdeki dönemde adil bir ücret politikası
izlemekle çözülmesi mümkün görünüyor.
Ekonomi alanındaki olumlu
gelişmelerin sosyal alanlarda da görülüp görülmediğini anlayabilmek için
çeşitli kuruluşlar tarafından dünya çapında uygulanan anketlerle oluşturulan
endekslerin sonuçlarını önceki yılla karşılaştırmamız gerekiyor. 2025 yılına
ilişkin sosyal gösterge endekslerinin çoğu henüz yayınlanmamış olmadığı için yayınlanmış
endeksleri gösteren aşağıdaki tabloyu ele alacağız (kaynak World Justice
Project, Rule of Law Index Report 2025.) Tablo, Türkiye’nin 143 ülke arasındaki
sırasını gösteriyor (1 en iyi demek):
Tabloya göre ceza adaleti dışındaki
bütün endekslerde Türkiye, 2025 yılında, 2024 yılına göre geriye gitmiş
görünüyor.
2025 yılında bir önceki yıla göre
ekonomide gözlemlenen iyileşmeye karşılık hukukun üstünlüğünden yolsuzluk
derecesine, temel haklara saygı duyulmasından adalet uygulamalarına kadar
uzanan sosyal alanlarda Türkiye çok geride bulunuyor ve bu konuda 2025 yılında
daha da geriye gitmiş görünüyor.
Bu durumda yapılması gereken
şeyler: (1) Hukukun üstünlüğünün, yargının bağımsızlığının hiç zaman geçirmeden
sağlanması. (2) Yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden tümüyle
ayrılmasına dayalı demokratik yapının yerleştirilmesi. (3) Düşük ücretlilerin
durumunun düzeltilmesi. (4) Giderek yetersiz hale gelen tarım ve hayvancılık
sektörü için yeni ve kapsamlı destekleri içirecek bir programın acilen
yürürlüğe konulması. (5) Dünyayla rekabet edemez duruma gelmekte olan tekstil
sanayisinde doğru teşvik politikalarıyla marka yaratmaya girişilmesi. (6) Daha
önce birçok yazımda ve kitabımda ayrıntılarını sunduğum yapısal reformların
hızla yapılması.
Eğer sosyal alanda ortaya çıkan
bu eksikleri tamamlayamazsak ekonomik alanda çeşitli kesimlerin fedakârlığa
itilmesiyle elde edilen olumlu gelişmelerin sürdürülmesi de mümkün olmayacak.
Anladım ki; Biz kürek mahkumluğundan kurtulamadığımız gibi prangalarımızın ağırlığı artmış. Daha az yemek, daha fazla kas gücü. Davulcu tempoyu artırmış. Kalyonun yönü Somaliye çevrilmiş. Kaptan kendi lisanını terk etmiş, yeni öğrendiği lisana göre dua etmekle meşgul... Somaliye varacağımız bile şüpheli. Gerçi bizim için nereye gideceğimiz çok önemli değil çünkü sonunda özgürlük yok.
YanıtlaSilTürkiye'nin gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabilmesi eş zamanlı ve uzun vadeli reformlarla mümkündür. Konuyu başlıklar halinde özetlersek;
YanıtlaSil1- Hukuk ve Kurumsal Devlet
Gelişmiş ülkelerin ortak noktası: güvenilir hukuk
Hukukun siyasi etkiden tamamen bağımsız işlemesi
Mahkemelerde öngörülebilirlik ve hızlı yargılama
Liyakat esaslı kamu yönetimi
Şeffaflık ve yolsuzlukla gerçek mücadele
Yatırımcı güveni, adalet duygusu ve toplumsal barış buradan doğar.
2- Eğitim Reformu (En kritik alan)
Ezber değil, düşünme öğreten sistem
Okul öncesinden üniversiteye bilimsel, çağdaş müfredat
Öğretmenlik mesleğinin itibar ve maaş açısından güçlendirilmesi
Eleştirel düşünme, problem çözme, dijital okuryazarlık
Mesleki ve teknik eğitimin sanayiyle entegre edilmesi
Uzun vadede kalkınmanın motoru eğitimdir.
3- Üretim Odaklı Ekonomi
Tüketen değil, katma değer üreten ülke olmak
Düşük teknoloji yerine:
- Yazılım
- Savunma, biyoteknoloji
- Yeşil enerji
- Yarı iletken, yapay zeka
KOBİ’lerin teknolojiye erişimi
İhracatta markalaşma (sadece ''ucuz iş gücü'' değil)
Almanya ve Güney Kore örnekleri
4- Bilim, Ar-Ge ve İnovasyon
Üniversite - sanayi işbirliği
Ar-Ge bütçesinin ciddi şekilde artırılması
Beyin göçünü durduracak:
- Özgür akademik ortam
- Rekabetçi maaşlar
Start-up ekosistemine güçlü destek
5- Demokratik Kültür ve Özgürlükler
İfade ve basın özgürlüğü
Sivil toplumun güçlendirilmesi
Çoğulculuk ve toplumsal uzlaşma kültürü
Yaratıcılık baskı altında değil, özgür ortamda gelişir.
6- Ekonomik İstikrar ve Güven
Bağımsız Merkez Bankası
Enflasyonla gerçek mücadele
Kamu harcamalarında disiplin
Uzun vadeli, tutarlı ekonomi politikaları
7- Toplumsal Zihniyet Değişimi (Bu belki de en zor ama en gerekli kısım)
Torpil yerine liyakat
Kısa vadeli çıkar yerine uzun vadeli akıl
Bilime, emeğe ve kurallara saygı
''Devlet baba'' değil ''hesap veren devlet'' anlayışı
8- Dış Politika ve Uluslararası Entegrasyon
AB standartlarına yeniden yaklaşım
Hukuk ve demokrasi temelinde ittifaklar
Eğitim, bilim ve teknoloji alanlarında küresel işbirliği
Türkiye'nin temel sorunu potansiyel eksikliği değil; yönetim anlayışı, kurumsal yapı ve uzun vadeli önceliklerin eksikliğidir. Doğru politikalarla 10 - 20 yıl içinde gelişmiş ülkeler ligine çıkmak mümkündür. Bunun ön koşulu ise kısa vadeli popülizmden vazgeçilmesidir.
👍
SilHocam çok teşekkürler yazınız için. 2027 sonuna doğru bir erken seçim olacak gibi. Bu da enflasyonu düşürmek için son seneye girdiğimizi gösteriyor. O seçimlerin ardından ise 2029'da tekrar belediye seçimleri ile bir sarmala gireceğiz gibi. Siz ne düşünüyorsunuz hocam bu konuda? Ve saydığınız gerekenler konusunda bir adım atılacağını düşünüyor musunuz? Teşekkürler hocam, saygılar.
YanıtlaSilSeçim konusunda bir tahminim yok. Harcamaların yönü bize nereye ve hangi hızla gittiğimizi gösterecek.
SilSosyal alandaki reformlar konusunda adım atılacağını sanmıyorum. Atılsa şimdiye kadar atılırdı.
Yön, Somali. Dedim ya Hocam
SilTeşekkür ederiz. 2027 yılına girerken de bu son bölümü aynı şekilde yazacağınıza eminim.. Değişen birsey olmayacak çünkü
YanıtlaSilYazınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilHocam Hititlere merakınızın sebebi nedir?
YanıtlaSilHititler bizden önce Anadolu'da egemen olmuş ve Mısır ile birlikte süper güç olmuş bir krallık. Atatürk, çok ilgilenmiş Hitit kazılarıyla. Aslında ilginç olan benim onları merak edip ilgi duymam değil, toplumumuzun Hititlere ilgisiz kalmış olması.
SilHocam emeğinize sağlık güzel bir yazı olmuş. Hocam bir yıl önce 2 milyon TL parası olan bir yatırımcı dolar aldı ise bir bugün parası yaklaşık olarak 2.4 milyon oldu. Aynı yatırımcı altın aldı ise parası 4 milyon oldu. Aradaki fark sıfır bir araç parası kadar. Bu büyük fark sadece bize mi ait? Yoksa tüm dünyada da bu fark oluştu mu? Teşekkür ederim.
YanıtlaSil