Orta Sınıf Nereye Gitti?

Ne kadar yazıp çizip anlatsak da bazı arkadaşlar ısrarla sormaya devam ediyor: “Hocam AVM’ler, kafeler, restoranlar dolu, pahalı cep telefonlarını, saatleri, parfümleri, kılık kıyafeti insanlar kapış kapış alıyor, nerede kriz?” Gülüyorum “işte tam da orada” diyorum. Anlamıyorlar tabii, arkamdan beni bu sorularıyla alt etmiş olduklarını düşünerek kıs kıs gülüyorlar muhtemelen.  

Ruj etkisi (lipstick effect) ekonomik kriz hallerinde tüketicilerin nispeten düşük maliyetli lüks mallara olan talebinin arttığını öne süren bir tez. Bu tez, ünlü modaevi Estee Lauder’in Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lauder tarafından 2008 kriziyle birlikte ABD’de markalı rujlar, tırnak boyaları, maskara, parfüm gibi kozmetik ürünlerin satışlarında ortaya çıkan artışları gözlemleyerek geliştirilmiş. Özetle belirtmek gerekirse ruj etkisi kavramı ekonomide kriz dönemlerinde tüketicilerin, büyük harcamalardan kısarak, kendisini krizde değilmiş gibi hissettiren, nispeten küçük ama gösterişli harcamalara yönelmesini vurguluyor.  

Statü Endişesi Etkisi, Alain de Botton’un Statü Endişesi adlı kitabında ortaya attığı görüşlerden esinlenerek geliştirilmiş bir yaklaşımı ifade ediyor. Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu ve başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissine dayanan bu endişe, insanın statüsünü yüksek gösterme çabasını açıklıyor. Alain de Botton’a göre kendimizi algılamamız, başkalarının bizi nasıl algıladığıyla birebir ilgilidir. Çoğumuz kendimize tahammül edebilmek için başkalarının bize saygı duyduğuna ilişkin işaretler arar, ona göre davranırız. Saygı duyulmasını sağlamak için pahalı cep telefonu sahibi olmaya, pahalı kafelere, restoranlara gitmeye, marka giyecekler giymeye çabalayan insanlar oldukça fazla sayıdadır. 

Alain de Botton’un statü endişesi etkisi tezi, bir anlamda Thostein Veblen’in ünlü eseri Aylak Sınıf Teorisi’nde öne sürdüğü gösteriş tüketimi teziyle fazlasıyla benzeşen bir yaklaşımdır. Çağımızın önemli eğilimlerinden birisi olan gösteriş tüketimi, kapitalizmin yarattığı bir olgudur. Gösteriş tüketimi; kişinin toplumdaki yerini veya durumunu olduğundan yüksek göstermek amacıyla yaptığı, çoğu kez ihtiyaçla ilgisi olmayan tüketim harcamalarını ifade eder. Bireyin bu tür tüketim harcamaları yapmasının nedenleri arasında yüksek gelirli, zengin ve başarılı görünme arzusu ön planda gelir. Yukarıda değindiğimiz gibi bunda da pahalı tüketim mallarının görünecek biçimde tüketilmesi, marka kıyafetler giyilmesi söz konusudur. Çoğu kez insanlar bu tür malları kredi kullanarak, borç alarak alırlar.

Giderek pahalı hale gelen ve erişilmesi giderek zorlaşan konut satın almak, araba satın almak imkânı olmadığını gören insanlar para biriktirmeyi bir yana bırakarak ellerine geçen parayı bu üç etkinin altında kalarak harcıyorlar. Hatta bu uğurda borç almaya, kredi kullanmaya yöneliyorlar. O nedenle restoranlar, kafeler dolu, pahalı cep telefonları yok satıyor, markalı kozmetik ürünler benzerlerine göre pahalı olmalarına karşın yüksek talep bulabiliyor. Bu davranışlar para biriktirmenin anlamsızlaştığı bir pahalılık döneminin getirdiği sonuçlar. Konut ve araba satışları hız kesmediğine, orta sınıf da bunları alamadığına göre bu konutları, pahalı arabaları kimler alıyor? Onları alanlar bir üst gelir grubunda yer alanlar. Onlar ikinci üçüncü konutlarını alıyor ve arabalarını her yıl yenileriyle değiştiriyor. Büyük olasılıkla gerçek enflasyonla faiz oranları arasında fark olduğunu düşündükleri için para biriktirmenin anlamsızlığını görerek ileride değerleneceğini düşündükleri bu tür malları edinmeye yöneliyor.    

Geçenlerde, son dört beş aydır gidemediğimiz balık restoranına gittik. Restoranın sahibi, yıllardır gide gele artık hepimizin dostu olan genç bir arkadaş. Restoran, babasından kalma bir iş, otuz yıldır da bu işin içinde. Çok ilginç bir gözlemini paylaştı bizimle: “Son altı ayda restoranın müşteri yapısı değişti. Eskiden buranın müşterisi orta ve orta üst gelir grubundaki kişilerdi, şimdi artık orta üst ve üst gelir grubundakiler geliyor.” “Eskiden gelenler ne oldu?” diye sordum. “Onlar artık bir alt fiyatlı restoranlara gidiyorlar” dedi. Statü etkisi, gösteriş tüketimi falan da bir yere kadar, sonrasında sınıf değişikliği söz konusu.

Demek ki artık orta sınıfın değil üst gelir kategorisindekilerin statü endişesi yaşadığı, gösteriş tüketimine geçtiği döneme geldik. Eskiden orta sınıfın gittiği yerlere uğramayanlar şimdi onların boşalttığı yerlere gidiyorlar. Bir alt statüde de olsa statülerini korumaya çabalıyorlar.   Orta sınıf kayboldu derken yanılıyormuşuz aslında. Orta sınıf kaybolmuyor, bir alt sınıfa düşüyor, orta üst gelirliler ise artık yeni orta sınıfı oluşturuyor.


Yorumlar

  1. 2002 yılında asgari ücret 110 dolardı şimdi ise 500 dolardan fazla ediyor yılbaşında ise 600 dolar olacak. Mısırda ise 140 dolar. Bizde yılbaşında 600 dolar. İnsanlar Türkiyede çalışmak için can atan yabancilar varken bizim millet burun kıvırıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doları biraz daha baskılarsak asgari ücret 1000 dolar da olur. Sormanız gereken soru şu: Dolar kuru doğru mu? Eğer o yanlışsa (ki yanlış olduğunu hepimiz biliyoruz) o zaman asgari ücret 600 dolar olur tabii. Dolar kurunu 60 yapın bakın ne oluyor asgari ücret?

      Sil
    2. Asgari ücret 600 değil 6000 dolar olsa ne değişecek kiralar 5000 dolar olduktan sonra. PPI a bakmak lazım

      Sil
    3. Türkiyedeki bankadan 42 bin TL aldığım 1000 Doları ile yurtdışından 1000 dolarlık hisse senedi alıyorsam doların sadece Türkiye deki değerinde problem var diye düşünüp yurtdışında yatırım daha cazip olmuyor mu?

      Sil
    4. Doları kimse zorla tutmuyor değeri serbest piyasada belirleniyor. Bu işler kağıt üstünde olsaydı bütün fakir ülkeler maaşları dolar bazında yükseltmeye çalışırdı.

      Sil
    5. Onun adı serbest piyasa. Öyle bir şey yok.

      Sil
    6. Mahfi Hocam öyle ya da böyle Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna yükseldi Kişi başı gelir 17 bin dolar oldu. Bunun tadını çıkarmaya lım mı? Türkiye 300 yıldır bu anı bekliyordu. İlk defa gelişmiş ülkeler ligine yükseltiyoruz bırakın da tadını çıkaralım.

      Sil
    7. 17.000 Dolar yüksek gelirli ülkeler grubuna girmiyor. Üst orta gruba giriyor. Ama bence sevinmekte acele etmeyin iki yıl daha böyle yüksek enflasyon düşük kurla gidebilirsek 25 bin dolara geliriz o zaman yüksek gelirliler grubuna gireriz. İllüzyonda sınır yoktur yeter ki balon patlamasın.

      Sil
    8. 17.000 dolar gelirin tadını çıkarırken neler yapılabiliyor ? Örneğin yurt dışı gecilere yaz kış tatillerine gidip güzel bir evde oturup iyi bir araba alınıyor mu Türkiyede ? Şunun için soruyorum gerçekten kişi başı geliri 17 bin dolar olan ülke vatandaşları bunu yapabiliyorlar

      Sil
  2. Yazınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Hocam nereden baksan tutarsızlık, neresinden tutsan elinde kalıyor. Daha acımasızlar, caniler, dolandırıcılar, hırsızlar, kötüye ve kötülüğe göz yumanlar yükseliyor. İyiler, hassas insanlar, durun doğayı mahfediyorsunuz diyenler, adalet ve huzur isteyenler eziliyor. Daha önceleri solcuları durduranlar, bu gün sol görüşlü gibi konuşuyor. Ülkedeki en önemli şey, beşeri sermaye, eğitimli ve yaratıcı kişiler ülkeyi hızla terk ediyor. Siz buna daha fazla şahit olmuşsunuzdur. Nihayetinde bir sürü öğrenciniz de gitmiştir. Ortalık ite köpeğe kaldı. Onların elinden gelen de bu. Sokakta yürürken kulak misafiri olduğum sözlerden utanıyorum. Çocuklar ve yetişkinler ipini koparmış gibi konuşuyor. Küfürsüz çok az cümle duyar olduk. En azından dilini bilmediğimiz bir yere mi göçsek bu rezillikten kurtulmak için. Batı hiç bir medeniyet kuramamış, silahların, sömürünün oluşturduğu sarayların medeniyeti ancak bu kadar oluyor. Biz de onların peşinden koşturuyor biz sizin kurduğunuz kapitalizme ancak böyle eşlik edebiliyoruz diyoruz. Bir sürü büyük baş yıllarca sömürgeciler için çalıştı. Tvlerde sistemin savunuculuğunu yaptı. Karşılarındaki bir avuç insanı astı, yaktı, açık oturumlarda alay etti. Ne için, Batı'nın dayattığı kapitalizmi savunmak için. Avcı toplayıcı Afrika'nın basit yerlileri tüm medeniyetten binlerce kez ahlaklı, iyi, mutlu, huzurlu. Bunca pisliğe ne gerek vardı. Hepi topu yüz yıl yaşıyoruz. Kura kura bir köle sahip düzeni inşa ettik. Kaçamıyoruz da. Sistem global ya... Ekonomi de global. Resmen bir disutopyada yaşıyoruz. Tek bir sığınak kaldı. O da insanın özü.

    YanıtlaSil
  4. Kaleminize sağlık, bu tür bir ekonomik kriz, değişim vb. yaşayan tüm ülkelerde siyasi iktidar değişirken bizde neden değişmediğiyle ilgili analizlerinizi merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  5. Bunu yazdığım için lütfen bana darılmayınız:

    2027 & 2028 seçimlerinde; yine AKP'ye oy verecekler! Göreceksiniz!

    Not: Muhalif bir vatandaş olarak yazıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Niye darılayım? Ben de sizin gibi düşünüyorum.

      Sil
    2. Ben vermicem / vermeyeceğim / vermicez / vermeyeceğiz. Görüldüğü üzere bayağı bir kalabalığız. Millet artık uyandı. Anketlere bakınız, açık ara fark var. Onlar da artık bu gerçeği biliyor. Bu yüzden de tüm engelleme tuşlarına aynı anda basmaya çalışıyorlar. İstedikleri kadar algı da yapsınlar artık millet yemiyor. Hala yiyenler varsa da bunların sayısı azaldıkça azalıyor.

      Dikkat ederseniz bu yazıdaki ilk yorum da bir algı. Baskılanan kurla, asgari ücretin iyi durumda olduğunu anlatmaya çalışmış. (Oysaki asgari ücret açlık sınırının bile altında) Akp 3 Kasım 2002'de başa geçtiği için de özellikle 2002 karşılaştırması yaparak niyetini fazlasıyla belli etmiş. Aynı arkadaş (baskılanan dolara rağmen) bu dolar hesabını giderler üzerinden de yapsın. 2025'te ev araba fiyatları kaç dolara denk geliyor, 2002'de kaç dolara denk geliyordu? Kiralar bu kadar yüksek miydi? İnsanlar emekli ikramiyesiyle 2002'de ne alabiliyordu, şimdi ne alabiliyorlar? 2002'de asgari ücretle kaç gr altın alınabiliyordu, şimdi ne kadar alınabiliyor? Eğer niyeti algı oluşturmak değilse, tüm bu karşılaştırmaları da yapsın. O zaman görecek ki gelirler giderleri karşılamaya yetmiyor, çünkü giderler daha fazla artmış.

      Sil
    3. 2002 yılındaki 110 dolarlık asgari ücret dolar enflasyonu ile 200 dolar ediyor günümüzde.

      Sil
  6. Orta sınıfı tüketim üzerinden konuşuyoruz hep. Üretim, kültürel ve sosyal olarak da değerlendirince aslında orta sınıfın değişimi toplumların da değişimesi anlamına geliyor mu? Yoksa orta sınıf o kadar başat bir belirleyici değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orta sınıfın en fazla değişen yanı tüketim potansiyelinin düşmesi. O nedenle hep onu konuşuyoruz.

      Sil
  7. Tamam ama Mahfi bey, siz aynı şeyleri; hem 2013 Mayıs'ta Ben Bernanke "parasal genişleme programımızı sonlandırmaya hazırlanıyoruz" dediğinde de tekrarlamıştınız, hem 2023 Mayıs genel seçimleri bittikten sonra da tekrarlamıştınız.

    10 küsür yıldır devam eden ekonomik kriz olur mu?

    Emin misiniz?

    Ya sizde bir problem var,

    Ya da "ekonomik kriz tanımı"nda bir problem var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de de sorun yok ekonomik kriz tanımında da. Bizim kriz anlayışımız ekonominin küçülmesi ve işten çıkarılma konusunda yoğunlaşmış durumda. Bunlar yoksa ya da çok ciddi boyutlarda değilse biz kriz yok sanıyoruz. Oysa yüzde 30 enflasyon, asgari ücretin açlık sınırının altında olması, en düşük emekli aylığının asgari ücretim yüzde 60'ı dolayında olması, yabancı sermaye yerine dış borç verenlerin gelmesi, tarımsal üretimin giderek yok olması hepsi birer ekonomik kriz işareti. Öte yandan hukukun yok olması, demokrasinin uygulamadan kalkmış olması, eğitimin çökmesi, ahlakın yerlerde sürünmesi de sosyal krizlerin göstergesi.
      Tanım toplumun illüzyonları ve gerçek ötesi algıları gerçek sanarak avunmasında.

      Sil
    2. "Yav he he..."

      diyenler gelecektir yine Hocam.

      Hazırlıklı olun...

      Sil
    3. Yav he he değil de, "muhalif olmanın dayanılmaz hafifliği" diyelim biz ona...

      Sil
  8. Mahfi Bey, bahsettiğiniz yer Set Balıksa , fiyatları inanılmaz arttırdılar, eskiden makul bir yerdi, sadece nakit ödeyebilirdiniz,25 senedir giderim ama son 2 yılda fahiş seviyelere geldi fiyat.Bu yüzden gelen kitle değişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında fiyat artışları gerçek enflasyonla paralel. Sorun gelirlerdeki artışın gerçek enflasyonla paralel olmaması.

      Sil
  9. Ukrayna grivnası bile bizim paramızdan daha değerli oldu.Ukrayna savaş içinde.Türkiye hangi savaşın içinde?

    YanıtlaSil
  10. Sizin, "Piyasa Aldırmazlığı" olarak isimlendirdiğiniz birkaç yazınız var.

    Bugün yazdığınız yazı ile "Piyasa Aldırmazlığı" kavramınız uyumlu mu?

    "Türkiye'de piyasa, olan-bitene aldırış etmediğine göre; ekonomik kriz yok." çıkarımını yapmak doğru mu?

    2021:

    "Kanıksanmış Yanlış Davranışlar Seti ve Aldırmazlık Zırhı"

    https://www.mahfiegilmez.com/2021/09/kanksanms-yanls-davranslar-seti-ve.html

    2017:

    "Piyasa Aldırmazlığı"

    https://www.mahfiegilmez.com/2017/12/piyasa-aldrmazlg.html

    2017:

    "Piyasanın Yaşamdan Ayrışması"

    https://www.mahfiegilmez.com/2017/06/piyasann-yasamdan-ayrsmas.html

    2017:

    "Piyasa Çelişkisi"

    https://www.mahfiegilmez.com/2017/05/piyasa-celiskisi.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi farklı kavramlar. Piyasa aldırmazlığı fiyatları artırabilenler, orta sınıf ise ücrete razı olanlar.

      Sil
  11. Keşke hocam dediğiniz gibi olsa. Aslında orta sınıf kayboluyor. Zaten anlam itibariyle ne fakir ne de zengin olabilen sınıfa biz orta sınıf diyoruz. Şu anda piyasada orta kalite ortalama fiyat hedefleyen üretici ve hizmet sağlayıcı kalmadığı için indanlar ya fakirliğe ya da zenginliğe itiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orta sınıf bir alta iniyor, orta üst sınıf yeni orta sınıf oluyor.

      Sil
  12. Hocam elinize sağlık...

    benim asıl merak ettiğim faiz indirimleri ile ppf gelirleri düştüğünde ancak enflasyon devam ettiğinde nasıl olacak bu durumlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyon o kadar da düşmeyecek. Bu durumda enflasyonun tek haneye düşmesini istemeyecekleri açık.

      Sil
  13. Ah hocam, o kadar haklı bir yazı ki, teşekkür ederiz.
    Eskiden orta sınıfa mensuptum, 30 yıl beyaz yaka olarak çalıştım. Eğitimli ve 2 yabancı dil bilen bir birey olarak yüksek maaşlı işlerde çalıştım. SGK primim de hep tavandan yattı, bu nedenle de ilk bağlanan emekli aylığım asgari ücretin üç katıydı, şimdi ise neredeyse bir asgari ücrete düştü. Bilinçli olarak yıllar içinde bizi bir alt sınıfa ittiler, oysa ki emekliliğimde gerçekleştirmek istediğim bir çok hayalim vardı, hepsi iptal oldu. Artik sadece geçinmeye çalışıyorum. Sürekli en düşük emekli aylığına odaklanarak da bizim sonumuzu hazırladılar, amaç hepimizi en alt gelirde birleştirmek maalesef.
    Yazınız icin tekrar teşekkürler,
    Saygılarımla,
    Füsun Tuğrul

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsterse ekonomi isterse sosyal hayat,farketmez. Üst gelir grubundan biri orta ve alt sınıfı tam manasıyla kavrayamaz, ekonomi literatürü ile bu davranışları açıklamak boş. Davranışsal ekonomi cart curt

      Sil
    2. Ekonomiyle açıklamak boşmuş. Astrofizikle mi açıklayacağız?

      Sil
    3. "Ekonomiyle açıklamak boşmuş. Astrofizikle mi açıklayacağız?"

      Hocam,

      Kahkaha atarken, telefonu elimden düşürdüm (kırılmadı)

      😅 😅 😅 😅 😅

      Sil
  14. Emeğinize sağlık yazınızı okudum sizce eski alım gücüne tekrar kavuşma imkanımız var mı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Genellikle bu şekilde bozulmaların eskiye dönüşü ya hiç olmuyor ya da uzun zaman alıyor.

      Sil
  15. "Eskiden, 4 kişilik bir aileye giren tek maaşla (genellikle "baba"nın maaşı) o ailenin geçimini sağlayabildiği" söylenir hep.

    Bu durum; uydurma mı? Şehir efsanesi mi?

    Elbette "eskiden" bu 4 kişilik aileler zenginlik içinde yüzmüyordu, bunun farkındayım. Bugün; hem baba hem anne çalışsa bile, masraflar o kadar arttı ki, eve giren çift maaş bile yetmez oldu.

    Sizin açıklamanız nedir Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim babam bir iktisadi devlet teşekkülünde genel müdür yardımcısıydı. Beş kişilik bir aileydik. Annem çalışmıyordu, ev kadınıydı. Ankara'da Atatürk Bulvarının hemen altında Adakale Sokakta iki katlı bahçeli bir evin giriş katında kirada oturuyorduk. Tek maaşla rahatlıkla geçiniyorduk.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Asgari Ücret 2026

İkinci Varlık Vergisi Faciasına Doğru

Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar