Kayıtlar

Türkiye Ekonomisi: Mart 2024 İtibarıyla Özet Görünüm

2023 yılı büyüme oranı: % 4,5 GSYH 26.276 milyar TL  / 23,48 2023 Ortalama Kuru = = 1,119 milyar USD (Sığınmacıların mal ve hizmet üretimi dâhil.) KB Gelir 13.110 Dolar (sığınmacılar kişi başına gelir hesaplanırken nüfusa dâhil edilmiyor.) Tüketim artışı % 12,8, tüketim harcamalarının GSYH içinde payı % 60.   Enflasyon, Şubat 2024 12 aylık TÜFE % 67,07 1.       Arjantin: % 254 2.       Lübnan: % 177 3.       Türkiye: % 67   İşsizlik: Yüzde 9,1, Geniş İşsizlik : % 26,5 (2023 Yılı Ocak Ayında % 21,9 idi.)   Bütçe açığı Ocak ayında 151 milyar TL (2022 yılının toplam yıllık bütçe açığı 143 milyar TL idi.) Şubat ayında 2 aylık nakit açığı 405 milyar TL (2023 Şubat iki aylık açık 226 milyar TL idi.)    Türkiye’nin dış borç stoku (eldeki son veri olan 2023 yılı üçüncü çeyrek sonuçlarına göre) 483 milyar dolar. Bunun 242 milyar dolarlık kısmı özel kesime ait.  Cari Denge Ocak 2024 itibarıyla 12 aylık olarak 37,5 milyar dolar. İhracat 2023 yılı Ocak ayına göre

Türk Lirasının Dış Değeri

Resim
Bir ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değer değişimini (kayıp ya da kazanç) iki şekilde izlemek mümkün: (1) Herhangi bir yabancı ülke parası karşısında ulusal paranın değer değişimini dönem sonu kurlarını alarak ölçmek. (2) Reel efektif kur endeksi denilen bir yöntemi kullanarak ölçmek. TL’nin dolar karşısında yıllar itibarıyla ortaya çıkan değer değişimini önce dönem sonu kurlarıyla gösterelim (grafik, TCMB döviz kuru verileri kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır): Grafik bize TL’nin dolara karşı sürekli değer kaybı içinde olduğunu gösteriyor. Şimdi de daha teknik bir ölçme yöntemi olan reel efektif kur endeksine bakalım. TCMB uygulaması açısından, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre TL’nin ağırlıklı ortalama değerine nominal efektif döviz kuru (NEK), NEK’deki nispi fiyat etkilerinin arındırılmasıyla oluşturulan ortalamaya da reel efektif döviz kuru (REK) adı veriliyor. TÜFE bazlı REK hesaplaması Türkiye’deki

Kayıt Dışı Enflasyon

Optik yanılsama; algılanan görüntüler ile nesnel gerçekliğin farklı olduğu durumlar için kullanılan bir ifadedir. Duyularımızın elde edip beyne gönderdiği bilgiler, bilgi kaynağının fiziksel durumuyla tam olarak uyuşmayan bir algı oluşturabilir. Bu gelişmenin sonucu olarak gerçeği görmekten uzaklaşmış oluruz. Bu duruma optik yanılsama deniyor.  Saydam ortamda bulunan bir gözlemci, farklı bir saydam ortamdaki cisme baktığında o cismi olması gerekenden farklı boyutta ya da düzeyde görür. Örneğin su dolu bir havuza üstten bakıldığında, havuzda yüzen balık, olduğundan daha farklı bir konumda görünür. Algılamada ortaya çıkan bu yanılsama, ışığın ikinci ortama geçerken doğrultu değiştirmesi yani ışığın kırılmasıyla meydana gelir. Ekonomide optik yanılsama, fizik bilimlerden farklı olarak, insan yapımı yanılsamalar şeklinde ortaya çıkar. Bunların en bilinenleri bilanço ya da bütçe makyajlaması, enflasyon, kur ve işsizlik oranlarının olduğundan düşük, kişi başına gelirin, büyüme oranının yük

Hissedilen Enflasyon, Hissedilmeyen Büyüme

Resim
Son günlerde ekonomi sözlüğüne “inflation perception” olarak giren ve bizde TÜİK tarafından önce hissedilen enflasyon olarak kullanılan sonra medyada eleştiri ve hatta espri konusu olduğu için algılanan enflasyon olarak değiştirilen enflasyon ölçüsünü kısaca insanların algıladığı enflasyon oranı olarak tanımlamak mümkün. Ülkenin istatistik kurumu tarafından tüketicilere uygulanan anketlerle belirlenen enflasyon oranı dünyanın birçok ülkesinde açıklanan enflasyon oranına göre daha yüksek çıkıyor. Bir başka ifadeyle sokaktaki insan, yaşadığı enflasyonun, istatistik kurumunun açıkladığından daha yüksek olduğuna inanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ölçülen enflasyonun yüzde 64,8 olduğu 2023 yılı için hissedilen enflasyon oranını yüzde 96 olarak açıkladı. Hissedilen enflasyon olarak açıklanan yüzde 96’lık enflasyon oranı aslında 2022 yılı için hesaplanan GSYH zımni deflatöründen başka bir şey değil. TÜİK’in açıklamalarına göre 2023 yılında yüzde 4,5 oranında büyümüş olan Türkiye’

2023 Büyümesi, Deflatör ve Enflasyon Hesapları Üzerine Açıklamalar ve Bazı Düşünceler

Resim
Bir ekonominin cari fiyatlarla (yani enflasyon arındırması yapılmadan) büyüme hızı, içinde bulunulan yılın fiyatlarıyla hesaplanmış GSYH’sinin bir önceki yıl GSYH’sine oranlanmasıyla bulunuyor. Buna nominal (ya da cari fiyatlarla) büyüme oranı deniyor: Nominal Büyüme Oranı t+1 = (Nominal GSYH t+1   - Nominal GSYH t)   / (Nominal GSYH t) x 100 İki yılın zincirlenmiş hacim endeksine göre hesaplanan GSYH’si (sabit fiyatlarla GSYH) arasındaki pozitif fark bize reel büyüme oranını verir. Reel büyüme, ekonomindeki fiyat artışlarından (enflasyondan) arındırılmış büyümeyi, bir başla deyişler fiziksel büyümeyi gösterir. t+1 yılı için reel büyüme hesabı şöyle yapılır: Reel Büyüme Oranı t+1 = (Zincirlenmiş Hacim Endeksine Göre GSYH t+1 -   Zincirlenmiş Hacim Endeksine Göre GSYH t) / (Zincirlenmiş Hacim Endeksine Göre GSYH t) x 100 Türkiye’nin 2022 ve 2023 yılı GSYH verileri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir (Kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla, IV. Çeyrek: Ekim-Aralık ve Yıll

Bir Kez Daha Reel Faiz Hesabı

Bankaların mevduat sahiplerine verdiği faiz nominal faizdir. Nominal sözcüğü yazılı olan, görünen gibi anlamlara geliyor. Mevduat faizi dediğimizde bankaların mevduat için ödemeyi öngördüğü faizler anlaşılır. Bu şekilde elde edilen faiz bir gelir türü olduğu için elde edildiğinde gelir vergisine (stopaj) tabidir. 6 aya kadar vadeli hesaplarda gelir vergisi stopaj oranı yüzde 5, 6 ay ile 1 yıl arasındaki vadelerde yüzde 3’tür. Nominal faizden ele geçen getiriyi yani net nominal faizi hesaplamak için bu gelir vergisi stopajı tutarını düşmek gerekir. Mevduatın bir yıllığına yatırıldığını düşünürsek vade sonundaki net nominal faiz şöyle hesaplanır: Net Nominal Faiz = Nominal Faiz – (Nominal Faiz x Gelir Vergisi Stopaj Oranı) Bugünlerde bankaların verdiği faiz yüzde 42 dolayında bulunuyor. Buna göre: Net Nominal Faiz = 0,42 – (0,42 x 0,03) = 0,4074 yani % 40,74 olarak bulunur.   Kişilerin, tasarruflarına yön verirken ya da bir yatırıma karar verirken bilmesi gereken önemli unsurları

Bu Bütçe ve Bu Faizle Enflasyon Kalıcı Olarak Düşmez

Resim
Merkez Bankası politika faizini değiştirmedi ve yüzde 45 olarak bıraktı. TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun yüzde 65 olduğu yerde politika faizini yüzde 45 olarak sabit tutmanın tek bir gerekçesi olabilir: Önümüzdeki dönemde enflasyonda düşüş beklentisi. Böyle bir beklenti gerçekçi mi? Bunu araştırmak için öncelikle enflasyonu olumsuz yönde en fazla etkileyen göstergelerin başında gelen kamu kesimi bütçesine bir bakalım. Aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi 2023 yılı bütçesi, başlangıçta öngörülen bütçe açığının iki katından daha yüksek bir açıkla (1.375 milyar lira) sonuçlandı (kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü Bütçe İstatistikleri): 2023 yılının Aralık ayında bütçe açığı birdenbire ikiye katlandı. Buna yol açan gelişmelerin başında sermaye transferleri kalemi başta olmak üzere bazı kalemlerde Aralık ayında ortaya çıkan rekor artışlardı. Mesela 2022 Aralık ayı sermaye transferleri kaleminde 17 milyar TL harcama tahakkuku söz konusuyken 2023 Aralık ayında

Multiflasyon ya da Türk Tipi Enflasyon

Resim
Daha önce enflasyon üzerine birçok kez yazı yazdım, tanımları vermeye çalıştım ve Türkiye’de hangi tür enflasyonun var olduğunu açıklamaya çalıştım. Son olarak, dünyanın her tarafında enflasyonun yükselmeye başlamasıyla birlikte ortaya çıkan bazı yeni tür enflasyon görünümlerini yazdım. Bunlar: skimpflasyon (kaliteyi düşürüp fiyatı aynı tutmak yoluyla yaratılan gizli enflasyon), shrinkflasyon (miktarı azaltıp fiyatı aynı tutmak yoluyla yaratılan gizli enflasyon), greedflasyon (yüksek enflasyonun da ötesine geçerek yapılan fiyat artışlarının yol açtığı enflasyon) olarak adlandırılıyor. Fiyatlar genel düzeyinin (yani fiyatlarının çoğunun) sürekli olarak yükselmesini enflasyon olarak tanımladığımız için greedflasyon dışındakilerin fiyat artışı değil de enflasyon türü olarak tanımlanabilmesi için kalite düşüşünün veya miktar azaltılmasının süreklilik taşıması gerektiğine dikkat çekelim. Petrol dışarıdan ithal edildiği için dünyada petrol fiyatlarının artışına ve TL’nin dolar karşısındaki d

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Yakın zamana kadar çok yaygın kullanılan bir söylem vardı: “Paradan para kazanmak.” Sanırım önce siyasetçiler kullanmaya başladı bu söylemi sonra bütün topluma yayıldı. Bu söylemle kastedilen şey parasını bir üretim işinde kullanmak yerine mevduata yatırıp faiz elde etmeyi tercih etmekti. Ekonomi bilimi açısından tamamen boş bir söylemdi bu aslında. Çünkü parayı eğer yastık altına döviz, altın vb. formlarında saklamamışsanız bir üretim işinde kullanmanızla bankaya mevduat olarak yatırmanız arasında bir fark yoktur. Banka, o parayı yemez, yırtmaz, yok etmez. Ya üretim yapmak isteyen ya da tüketim için kullanmak isteyen birisine kredi olarak vermek zorundadır. Aksi takdirde zarar eder. Krediyi üretim amacıyla alan üretim yaparak ekonomiye katkıda bulunur. Tüketim amacıyla alan da harcayarak talebi artırır, bir süre sonra talep artışı arzın da artmasına yol açar. Yani bankaya yatırılan para bir yandan sahibine faiz kazancı sağlarken bir yandan da üretim – tüketim – üretim zinciri yoluyla

Türkiye Nüfusunun Yapısı Değişiyor

Resim
TÜİK, 2023 yılında Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemiyle (ADNKS) yapılan nüfus sayım sonuçlarını açıkladı. [i] Buna göre 2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin nüfusu 85.372.377 kişi. Nüfusun yüzde 50,1’i erkeklerden yüzde 49,9’u da kadınlardan oluşuyor. Yıllık nüfus artışında 2023 yılında ciddi bir düşüş söz konusu. 2022 yılında binde 7,1 artan nüfus 2023 yılında binde 1,1 artmış görünüyor. Bu hızlı düşüşte hızla yükselen hayat pahalılığının ve yaşanan depremin etkisi vardır. İl ve ilçelerde yaşayan nüfus 79,4 milyon kişi (toplam nüfusun yüzde 93’ü), belde ve köylerde yaşayan nüfus yaklaşık 6 milyon kişi (toplam nüfusun yaklaşık yüzde 7’si.) Buna göre nüfusun yüzde 93’ünün kentlerde, yüzde 7’sinin kırsal kesimde yaşadığını söyleyebiliriz. Kırsal kesimde yaşayanların oranındaki bu düşüklük tarımsal üretimin ileride daha da sorunlu olacağının bir göstergesi olarak karşımızda duruyor. 85 milyonu aşkın nüfusun yüzde 38’i beş büyük ilde yaşıyor: İstanbul, tek başına ülke nüfusunun dörtte bir