Kamu kesimi finansmanı – özel kesim finansmanı
Kamu kesimi, finansmanını vergi
ve vergi dışı gelirlerle karşılar. Kamu kesimi açısından finansman ihtiyacının
çözümünde en önemli gelir kalemi, kamu kesiminin tekelinde bulunan ve
karşılıksız olarak alınan vergidir. Onu kamu kesiminin elinde bulunan kamu
iktisadi teşebbüsü gibi adlarla adlandırılan üretim birimlerinden elde edilen
kârlar ve taşınmazların kiralanmasından sağlanan kira gelirleri, çeşitli
cezalar gibi vergi dışı gelirler izler. Bunlar devletin sürekli gelirleridir.
Bunların yanında bir de bir yıl içinde tahsil edilen ve sonraki yıllarda
tekrarlanmayan vergi dışı gelirler vardır.
Özel kesim, finansmanını karşılamakta
temel olarak satış gelirlerini kullanır. Özel kesimin vergi gibi karşılıksız
bir imkanı yoktur. Satış gelirleri finansman ihtiyacını karşılamaya
yetmediğinde özel kesim finansman açığını tahvil çıkararak, çeşitli banka
kredileri alarak ya da diğer yollarla borçlanarak karşılayacağı gibi hisse
senedi ihracı yoluyla sermayeye dışarıdan katılım sağlayarak da karşılayabilir.
Özel kesimin finansmanını kamu
kesiminin finansman biçiminden ayıran temel fark vergidir. Kamu kesiminde
finansmanın büyük bölümü vergi yoluyla karşılıksız olarak elde edilirken özel
kesimde finansmanında karşılıksız bir kaynak yoktur. Ya borçlanılarak faiz
ödenir ya da hisse satılarak sermayeden pay verilir.
Bu karmaşık görünümü toparlayacak
olursak şöyle bir özet tablo yapabiliriz:
İç finansman
|
Dış finansman
|
|
Kamu kesimi
|
(1)Karşılıksız gelirler (vergi)
(2)Karşılıklı gelirler (kira
gelirleri, KİT kârları, cezalar vb)
(3) Borçlanma
(4) Bir seferlik gelirler
(özelleştirme vb)
|
(1) Borçlanma
(2) Hibe, yardım vb
|
Özel kesim
|
(1)Faaliyet gelirleri
(2) Faaliyet dışı gelirler
(3)Borçlanma
(4)Sermaye artırımı
(5)Hisse satışı
|
(1) Borçlanma
|
Türkiye’nin kamu açığını finanse etme açısından yaşadığı model değişimi
Eskiden kamu finansman açığını
karşılamak için borçlanmaya başvurulurdu. Bazen de af yasaları çıkarılır elde
edilen gelirler açığın kapatılmasında kullanılırdı. Özelleştirme gibi gelirler
yüksek miktarlar tutmazdı. Son on yılda kamu finansmanında ortaya çıkan
açıkları bir sefere özgü, bir anlamda geçici gelirlerle karşılamak süreklilik
kazandı. O kadar süreklilik kazandı ki bunların neredeyse bir seferlik olup
olmadığı konusu bile karışmaya başladı.
Bu bir seferlik gelirlerin iç
finansman açısından en bilinen örnekleri olarak özelleştirme gelirleri, kamu
kesimine ait taşınmazların satış gelirleri, ceza afları yoluyla sağlanan
gelirler, çeşitli aflar veya paraya çevirmeler ile sağlanan gelirler (2B
uygulaması, bedelli askerlik vb) sayılabilir. Bunlara ek olarak kamu kesiminin
dış finansmanı orta - uzun vadeli bir borçlanma modeliyle sürdürüldüğü için
geçmişteki kısa vadeli borçlanmaya göre daha sağlıklı bir görünüme girdi.
Özel kesim eski modeli uygulamaya devam ediyor
Türkiye’nin son on yılı özel
kesim finansman açıklarının karşılanması açısından geçmişe göre fazla bir
değişiklik sergilemedi. Sıcak para bu finansmanın temel kaynağını oluşturuyor. Sıcak
para ülkeye kısa vadeyle gelen, risk gördüğünde geri giden yabancı kaynaklar
için kullanılan bir deyim. Kimilerine göre doğrudan yabancı sermaye formu
altında gelip de bir işletmeyi satın almak ya da sıfırdan kurmakta kullanılan
paralar dışındaki yabancı kaynakların tümü sıcak para sayılıyor. Bu durumda
tahvil, bono, mevduat gibi faiz elde etmeye yönelik yabancı kaynak girişleri
kadar hisse senedi satın almak üzere gelen yabancı kaynak girişleri de sıcak
para sayılıyor. Kimileri ise bunlardan yalnızca kısa vadeli olarak gelenleri
sıcak para olarak kabul ediyor. Aslında bu sınıflandırma karışık bir konu çünkü
örneğin satın alınan tahvil ya da açılan mevduat hesabı ne kadar uzun vadeli
olursa olsun istendiği zaman faizinden vazgeçip bozdurmak ve almak mümkün
olabiliyor.
Özel kesim finansman açıklarının
finansmanında dış borçlanma:
Grafik özel kesimin finansman
açıklarını karşılamada başvurduğu dış borçlanmada kısa vadeli borçların
miktarının orta – uzun vadeli borçlara oranla arttığını gösteriyor.
Kazanılan zamanı iyi değerlendirmek gerekir
Kamu kesimi açısından bir
seferlik gelirler, uygulanabildiği sürece kamu kesimine sistemi reforme etme
zamanını kazandırır. Bu süre içinde bu reformlar yapılırsa ekonominin geleceği
çok daha sağlıklı hale gelir. Aksi halde gün gelip bir seferlik gelir elde
imkanı tükendiğinde yeniden eski borçlanma sarmalına düşülebilir.
Özel kesim açısından da bu
kazanılan zamanı iyi değerlendirmek maliyet unsurlarını sürekli gözden geçirmek
ve yeni teknolojileri uygulamak gerekir. Kısa vadeli dış borçlanmayı artırarak
gidilecek yol fazla uzun değildir. Gün gelir borçlanmada sıkıntıya düşersek
finansman sorunları çıkar karşımıza.