Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Brüt ve Net Dış Borç Stoku, Dış Borçların Döviz Kompozisyonu ve Bir Yılda Ödenecek Dış Borç Miktarı

Türkiye’nin Toplam Brüt Dış Borç Stoku 2017 yılının ilk 9 ayının sonunda Türkiye’nin toplam brüt dış borç stoku 438 milyar Dolar. Bu borç stokunun 129,4 milyar Doları kamu kesimine, 704 milyon Doları TCMB’ye ve 307,9 milyar Doları da özel kesime ait bulunuyor. Aşağıdaki özet tablo bu durumu gösteriyor. Yıllar Kamu TCMB Özel Türkiye GSYH Payı (%) 1990 33.268 8.342 10.770 52.381 26,1 2002 64.533 22.003 43.066 129.601 54,8 90 - 02 Değişim (%) 94,0 163,7 299,9 147,4 2017 129.438 704 307.855 437.996 51,9 2002 - 17 Değişim (%) 100,6 -96,8 614,9 238,0

Merkez Bankasının Altınları Nerede?

Merkez Bankası’nın Altın Rezervi   Tam olarak açıklanmayan, gizli kalan her şeyde olduğu gibi altınların nerede olduğu meselesi de arada bir şehir efsanesi olarak karşımıza çıkıyor. Hatta iş orada kalmıyor paranoyaya dönüşmeye kadar gidiyor. Basında yer alan ifadelere göre Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı bir soruyu yanıtlarken TCMB’nin 490 ton altını olduğunu, bunun aşağı yukarı 40 tonluk bölümünün TCMB kasa dairesinde saklandığını, kalan altınların İngiltere Merkez Bankası’nın ve ABD Merkez Bankası Fed’in altın deposunda koruma altında olduğunu açıklamış. Bu açıklamadan sonra pek çok soru ortaya atıldı. Sonunda iş geldi şu şehir efsanesine dönüştü: “Türkiye’nin altınları İngiltere Merkez Bankası’nda Türkiye’nin aldığı dış borçların teminatı olarak tutuluyormuş.” İkinci Dünya Savaşı sonrasında bazı ülkeler altın rezervlerini kendi ülkeleri dışında özellikle bu konuda geniş imkânı olan ve dünyanın en güvenli kasa dairelerinden birisi olarak kabul edilen İngiltere Merkez B

2017'den 2018'e Geçerken

2017 Yılının Değerlendirilmesi 2017 yılı inişli çıkışlı bir yıl olarak arkamızda aklıyor. Küresel sistemde olduğu kadar Türkiye’de de siyasetten sosyal yapıya, ekonomiden finans piyasalarına kadar ciddi savrulmalar yaşandı. Küresel çerçevede bu dalgalanmalara yol açan olayların en önemlileri arasında Trump’ın yaklaşımlarının yarattığı rahatsızlıklar, Brexit olayı, Fed’in faiz artırımları, ortadoğuda yaşanan olumsuz gelişmeler, Kuzey Kore liderinin füze denemeleri, Avrupa’da ortaya çıkan hükümet bunalımları ve Kudüs sorunu sayılabilir. Türkiye açısından bu dalgalanmalara ek olarak düşürülen Rus Uçağının yarattığı olumsuz etkilerin devamı, darbe girişiminin yarattığı olumsuzlukların devamı, referandumun bütçe üzerinde yarattığı olumsuzluklar, enflasyonun denetlenememesi, işsizliğin düşürülememesi, turizmde yaşanan sorunlar, ABD ile çıkan vize sorununun etkileri, Zarrab davasının yarattığı çeşitli olumsuzluklar sıralanabilir. 

Problem Yaratıp Çözme Takıntısı

Takıntı (obsesyon, saplantı); kişinin elinde olmadan, istemeden aklına takılan ve kişiyi rahatsız eden düşüncelerdir. Mesela her yerden mikrop bulaşabileceği düşüncesi bir takıntıdır. Yolda yürürken çizgilere basmama düşüncesi de bir takıntıdır. İlkinde kişi sürekli elini yıkamak isteği duyar, ikincisinde ise başa dönüp yeniden çizgilere basmadan yürümeye çalışabilir. Bunların hepsi aslında kendi kendine sorun yaratıp çözmeye çalışma takıntılarıdır.

Ricardo – Barro Hipotezine Karşı Arz Yönlü Ekonomi Yaklaşımı

ABD’nin Vergi Düzenlemeleri ve Etkisi ABD Başkanı Trump, uzun süredir peşinde koştuğu vergi indirimlerini Kongreden geçirerek yasalaştırmak üzere bulunuyor. Buna göre ABD’de kurumlar vergisi oranı yüzde 35’den yüzde 21’e düşürülüyor. Gelir vergisi oranlarındaki değişiklik de aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi yapılıyor: Dilim Eski Tarife (%) Yeni Tarife (%) 1 10 10 2 15 12 3 25 22 4 28 24 5 33 32 6 35 35 7 39,6 37 ABD yönetimi, kurumlar vergisini düşürerek, vergileri yüksek bulduğu için ABD dışındaki ülkelere gitmiş olan kuruluşları geri getirmeyi hedefliyor. Gelir vergisi oranlarını düşürerek de kişilerin net gelirlerinin ya da ekonomik ifadesiyle harcanabilir gelirlerinin yükseltilmesini ve böylece onların daha fazla harcama yapmasını hedefliyor. Böylece ortaya çıkacak talep artışının ekonomiyi canlandırmaya yarayacağını biliyor

Bir Şehir Efsanesi: Merkez Bankası'nın Sahibi Kim?

Resim
Merkez Bankası’nın Sahipliği Meselesi Son yıllarda şehir efsanelerinin sayısında artış var. Giderek bilimden uzaklaşan insanlar, kulaktan duyma dedikodulara inanarak ve bu duyduklarını sanki araştırmış da bulmuş gibi birbirlerine anlatarak sürekli şehir efsaneleri üretilmesine alet oluyor. Son zamanların yaygın şehir efsanelerinden birisi de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) hisselerinin çoğunun yabancılarda olduğu ve dolayısıyla Merkez Bankası’nın onların etkisinde karar aldığı safsatası. Bu şehir efsanesini çökertmek için incelemeye Osmanlı’dan başlamamız gerekiyor. 1856 yılında İngiltere Kraliçesi Victoria’nın fermanıyla merkezi Londra’da bulunan İngiliz sermayeli Ottoman Bank (Osmanlı Bankası) kuruldu. Bir süre sonra Osmanlı devlet bankası işlevlerini görmeye başlayan Banka 1863 yılında ilk Osmanlı banknotlarını çıkarmaya başladı. Aynı yıl İngiliz-Fransız ortaklığı şeklinde yeniden örgütlendirildi ve Bank-ı Osmani-i Şahane (Osmanlı Bankası) adıyla Osmanlı İmpara

İşsizlik Niçin Düşmüyor?

Devlet yetkilileri sanayicilere mevcut istihdama ek olarak 2 kişi daha istihdam etmeleri yolunda çağrı yaparak bu şekilde işe alınanların bir aylık ücretinin işveren tarafından ödenmesine karşılık bir aylık ücretinin de devletçe ödeneceğini açıkladılar. Benzer bir uygulama bu yılın ilk aylarında yürürlüğe sokulmuş ve her sanayicinin bir kişiyi yeni eleman olarak işe alması teşvik edilmişti. İstihdam anketinin uygulandığı dönemde ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış kişilerden son 4 hafta içinde iş aramak için başvurmuş olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz sayılıyor. İşsiz sayısının toplam işgücüne bölünmesiyle bulunan işsizlik oranına literatürde resmi işsizlik oranı deniyor. Bu işsizlerin dışında bir de çeşitli nedenlerle iş aramayan, ancak iş bulursa 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler var. Bunlar, son 4 hafta içinde iş aramak amacıyla başvuruda bulunmadığı için işsiz olarak kabul edilmiyor. Bunlara da çalışmaya hazır kişiler diyelim

Reel Faiz Kur İlişkisi ve Bir Hipotez

Ekonomik Analiz Ekonomik gelişmeleri analize tabi tutarken ayrıntılar, gizli kalmış gerçekler bazen de gözümüzün önünde durduğu halde görüp de fark etmediğimiz şeyler son derecede önemlidir. Bazen küçücük bir ayrıntının atlanması bizi tümüyle yanlış sonuçlara götürebilir. Maurice Leblanc’ın ünlü roman karakteri hırsızlar kralı Arsene Lupin şöyle diyor: "En gizlenmiş şey gözümüzün önünde duran şeydir. Genellikle hep gizli yerlere bakarız ama gözümüzün önünde durana bakmayız." Benzer bir söz de Sir Arthur Conan Doyle’un dünyaca ünlü roman kahramanı dedektif Sherlock Holmes’e aittir: “Sadece akılsız bir fare bir kedinin yatağına saklanır ve sadece zeki bir kedi oraya bakmayı akıl eder.” [1]

Dolar Kuru Yükselince Piyasalar Niçin Karışıyor?

Aşağıdaki tablonun I numaralı bölümü Türkiye’nin bir yıldan kısa vadeli dış borç stokunu borçluları bazında, II numaralı bölümü aynı borç stokunu bu kez alacaklıları bazında gösteriyor. Tablonun III numaralı bölümü Türkiye’nin kısa vadeli dış borçlarının döviz kompozisyonunu sergiliyor. Tablonun IV numaralı bölümü de Türkiye’nin Ekim 2017’den Ekim 2018’e kadar vadesi gelecek olan dış borç stokunu ortaya koyuyor (Kaynak TCMB, Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri; http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/08d4d86e-49bf-4739-baf8-3592bf9ce543/kv.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-08d4d86e-49bf-4739-baf8-3592bf9ce543-m1jQGjH) 

Hızlı Büyümenin Kökenleri ve Sorunları

Türkiye ekonomisi yüzde 11,1 büyümeyle üçüncü çeyrekte dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi oldu. Türkiye’yi yüzde 6,8 ile Çin, 6,2 ile Malezya ve 6,1 ile Hindistan izliyor. TÜİK, üçüncü çeyrek büyümesiyle birlikte ilk iki çeyreğe ilişkin büyüme oranı düzeltmelerini de açıkladı. Buna göre ekonomi, ilk çeyrekte 5,3, ikinci çeyrekte 5,4 büyümüş görünüyor. Bu durumda ilk 9 aylık büyüme yüzde 7,3 dolayında çıkıyor (çeyreklerin ağırlık farklarını ihmal ediyorum.) Bu eğilim sürerse yıllık büyüme yüzde 7 dolayında çıkacak demektir.

Bitcoin Nasıl Alınıp Satılır?

Bitcoin Nasıl Satın Alınır? Bitcoin veya diğer kripto paraları satın alabilmek için önce bu paraları satan ve fiyatını belirleyen kripto para borsalarından birisine kaydolmak gerekiyor. Bu paraları satan ve üzerinden işlem yapan birçok borsa var. Bunlara internet arama motorlarından herhangi birinin arama çubuğuna ‘bitcoin alım satımı’ ya da ‘bitcoin borsası’ yazarak ulaşmak mümkün. Bu borsalardan herhangi birinde işlem yapabilmek için kaydolurken nüfus bilgilerinin ve açık adresin verilmesi gerekiyor. Ayrıca borsalar, genel olarak kişinin nüfus cüzdanının ya da sitenin kabul edeceği bir kimliğin arkalı önlü kopyasını, elektrik, su ya da doğalgaz faturası gibi adı ve adresi gösteren bir belgenin kopyasını ve bu borsadan işlem yapmak istendiğine ilişkin bir dilekçenin verilmesini istiyor. Bunları tarayıcıdan tarayıp internet aracılığıyla söz konusu bitcoin borsasına yollamak gerekiyor. Bu işlemlerden sonra ilgili borsa sitesi tarafından gönderilen bilgilerin doğruluğu kontrol ediliyo

2000'lerde Doğrularımız ve Yanlışlarımız

Resim
Siyasal sorunların arttığı ve ekonominin iyi yönetilemediği bir ülke, eğer tasarruf açıkları da varsa, bu hataların bedelini ekonomide, parasının iç ve dış değer kaybıyla öder. Paranın iç ve dış değer kaybı karşımıza yüksek enflasyon ve yüksek kur olarak çıkar. Her ikisini de denetlemenin temel aracı faizin artırılmasıdır. Dolayısıyla yüksek faiz, paranın iç ve dış değer kayıplarının sonucudur. Sorunu sonuçtan yani faizden giderek çözmeye çalışan ekonomilerde sorun daha da büyür. Sorunu faizi artırarak çözmek ancak geçici bir rahatlama sağlar. Orta ve uzun vadede sorunu çözmek için ekonomiyle birlikte ekonomi dışı yapısal meseleleri çözmeye girişmek gerekir.  

TL Niçin Değer Kazandı? Merkez Bankası Faiz Artırır mı?

TL Son Günlerde Niçin Değer Kazandı? Soru şu: “Ne oldu da iki gün içinde TL, yabancı paralara karşı değer kazandı?” Temelde üç şey oldu. İlki dış piyasalarla ilgili bir gelişme. Dışarıda gelişmekte olan ekonomilere ilgi artışında yeni bir dalga oluştu. Bunun sonucunda gelişmekte olan ülke paraları, o arada TL, rezerv paralara karşı değer kazandı. Diğer ikisi içeriyle ilgili gelişmelere dayanıyor. İlk olarak Cumhurbaşkanı’nın bazı işadamlarını kastederek “dışarıya varlık çıkarıyorlar, bunun önlenmesi lazım” yolundaki açıklaması gerek yabancı gerekse yerli yatırımcıların kafasını karıştırdı ve Türkiye’nin kambiyo kısıtlamalarına gidip gitmeyeceği tartışması çıktı. Bu karışıklık mesela USD / TL kurunun 2,5 puan yükselmesine yol açtı. Ertesi gün gerek Cumhurbaşkanı gerekse diğer hükümet yetkilileri bunun kastedilmediğini, kambiyo kontrolünün düşünülmediğini açıklayınca kurda düzeltme yaşandı. İkinci gelişme enflasyonla ilgiliydi. Açıklanan 12 aylık manşet enflasyon yüzde 12,98, çekirdek

Piyasa Aldırmazlığı

Davranışsal ekonomi ve davranışsal finans, günümüzün gözde yaklaşımları arasında yer alıyor. Adından da anlaşılacağı gibi davranışsal ekonomi ve davranışsal finans, ekonomi ile psikolojiyi bir araya getirerek insan davranışlarını ele alıyor. Bu iki yeni girişim, psikolojiyi bu kadar öne çıkarmayan ve insan davranışlarını sanki birer matematik fonksiyonuymuş gibi ele alarak konuya yaklaşan neoklasik ekonomi teorisine meydan okuyan yaklaşımlar. Neoklasik teorinin en başta varsayımlarının gerçek dünyayı tam olarak yansıtmadığından hareketle ortaya çıkan arayışlar serisindeki son aşama. Borsa başta olmak üzere tahvil, bono piyasası, türev ürünler piyasası vb gibi sermaye ve para piyasasının alt piyasalarının oluşturduğu finansal piyasalara baktığımızda ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Bu ilginçlik bütün ekonomilerde karşımıza çıkıyor olsa da gelişme yolundaki ülkelerde çok daha fazla görülüyor.

Merkez Bankası İçin İdeal Faiz Oranı

Taylor Kuralı Türkiye’de Uygulanabilir mi? ABD’li iktisatçı John Taylor’un (Stanford Üniversitesi öğretim üyesi) 1993 yılında yazdığı ünlü makalesinde [1] ortaya koyduğu kural faize ağırlık veren bir para politikası uygulaması için baz oluşturuyor. Taylor’un ortaya attığı ve Taylor Kuralı diye anılan kurala göre; merkez bankasının, kısa dönem borç verme faiz oranını; gerçekleşen büyüme oranı ve potansiyel büyüme oranı arasındaki fark ile gerçekleşen ve hedeflenen enflasyon oranları arasındaki farkı dikkate alarak belirlemesi gerekiyor. [2] Bu kuralın evrensel bir kural olarak kabul edilmesi kanımca mümkün değil. Çünkü mesela ABD’de para sistemi tekli bir yapı üzerine kurulu, yani bir para ikamesi olgusu [3] söz konusu değil. Oysa mesela Türkiye’de ikili hatta üçlü bir yapı var yani TL’nin yanında başka para birimleri de (USD gibi Euro gibi) geçerli. Dolayısıyla döviz kurları ABD’deki enflasyonu fazla etkilemezken Türkiye’de enflasyon üzerinde en etkili unsur olarak karşımıza ç

Türkiye, IMF'ye Borç Verdi mi?

Resim
IMF, Parayı Nereden Buluyor? IMF, bir yandan kendi giderlerini karşılamak bir yandan da üye ülkelere destek vermek için kullandığı kaynakları başlıca iki şekilde sağlıyor: Kota sistemi ve Borçlanma. Borçlanma da iki şekilde yapılıyor: Çok taraflı borçlanma, iki taraflı borçlanma. Kota Sistemi IMF’ye üye olan her ülke, ekonomik gücüyle orantılı olarak bir formüle göre hesaplanan ve adına kota denilen bir katılım payını ödemekle yükümlü. Kota, anonim şirketlerdeki sermaye payına benziyor. Kota, üye ülkenin IMF Guvernörler Kurulundaki (anonim şirketlerdeki pay sahipleri genel kuruluna benzer) oy oranını, IMF İcra Direktörleri Kurulundaki (anonim şirketlerdeki yönetim kuruluna benzer) temsil şeklini, SDR (IMF’nin rezerv parası) kullanım limitini ve IMF desteğine ihtiyacı olduğunda alabileceği desteğin miktarını belirlemekte ölçü olarak alınıyor. Üye ülkeler kotalarının dörtte birini USD, Euro, Yuan, Yen, Sterlin gibi rezerv paralardan birisi ya da SDR ile dörtte üçünü ise kendi pa

Türkiye Ekonomisi Niçin Kırılgan Beşli Arasında?

Kırılgan Beşli Sınıflandırmaları Bir zamanlar BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) yükselen piyasaların en parlak örnekleri olarak lanse edilen bu ülkelerin arasına bazen Türkiye, Güney Afrika, Meksika, Endonezya da katılıyordu ( http://pro790512df.pic10.websiteonline.cn/upload/building-better-pdf_geEM.pdf ) Kırılgan Beşli sınıflandırması, ilk kez ABD kökenli yatırım bankası Morgan Stanley’in 2013 yılı Ağustos ayında yayınladığı Küresel Görünüm başlıklı raporunda ortaya atıldı ( https://www.morganstanley.com/institutional/research/pdf/FXPulse_20130801.pdf ) ABD Merkez Bankası Fed’in tahvil alımlarını azaltarak kaldıracağı yolundaki açıklamasının ardından paraları en çok değer kaybeden ülkeler Brezilya, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Güney Afrika olunca bu ülkelerin dış finansman sorunları karşısında kırılgan oldukları gerçeğinden hareketle bu gruplandırma yapıldı. O tarihten sonra da bu adlandırma yaygın kullanım alanı buldu. Morgan Stanley 2016 yılının

TL'nin Değer Kaybı ve Bir Öneri

TL’nin Değer Kaybı Önemli mi? TL, son birkaç gün içinde hızlı bir değer kaybıyla karşılaşınca piyasalarda ciddi bir telaş ve karamsarlık dalgası oluştu. Bu telaş ve karamsarlık haksız değildi. Çünkü TL’nin dış değeri ya da döviz kurları denildiğinde Türkiye ekonomisinin iki sıkıntısı gündeme geliyor: (1) Bugünden başlayarak önümüzdeki bir yıl içinde bulmamız gereken döviz tutarı 210 milyar dolar (170’i vadesi gelecek olan borçlar, krediler, döviz mevduatları vb, 40 milyarı da muhtemel cari açık miktarı.) (2) Türkiye’nin uluslararası net yatırım pozisyonu açığı (döviz açığı) 440 milyar dolar. Bu iki göstergenin büyüklüğü “TL dış değer kaybına uğruyor, ihracatımız artacak, ithalatımız düşecek” gibi klasik söylemleri anlamsız kılıyor. TL’nin her kuruş değer kaybı dış borçları, açık pozisyonlarını, finansman imkânlarını bozarak dengeleri alt üst ediyor. Son birkaç gün içinde yaşanan hızlı değer kaybı, yarattığı bu etkilerin dışında ortaya çıkardığı oynaklık nedeniyle öngörülebilirli

Son Gelişmeler Üzerine Değerlendirmeler

Resim
Durum Tespiti Bu yazıyı kaleme aldığım an itibariyle; Merkez Bankası’nın ortalama faizi yüzde 11,99, gösterge faiz yüzde 13,85, USD kuru 3,9064, Euro Kuru 4,6033 ve dolayısıyla sepet kur 4,2550 dolayında bulunuyordu. Ve Merkez Bankası, döviz kurlarındaki oynaklığı denetim altına alabilmek amacıyla 2017 yılının kalan kısmı için toplam 3 milyar USD ile sınırladığı ‘Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerine’ başlamış bulunuyordu. Merkez Bankası’nın döviz kurlarına yönelik bu düzenlemesi daha önce Brezilya ve Meksika tarafından uygulanmış bir düzenleme. Bu tür önlemler, dengeli bir ekonomi yapıya sahip olduğu halde geçici bir süre içinde çeşitli nedenlerle spekülatif bir parasal atağa maruz kalan ülkelerde başarıya ulaşabilecek önlemler. Bir başka ifadeyle bu önlemler uzun süreli uygulanabilecek önlemler olmadığı gibi dengesizlik içindeki ekonomilerde başarılı olması da kolay değil. Eğer denge bozukluklarının altında farklı nedenler varsa bu tür önlemlerle sonuç almayı beklem

İçgüdüsel Ekonomi

İçgüdü; psikoloji biliminde, hayvanları, akıl, düşünce ya da bilinç dışında, kendilerine yararlı ya da gerekli birtakım eylemlere yönelten doğal duygu olarak tanımlanıyor. Felsefe açısından bakarsak; içgüdüler, bir hayvan türünün bütün bireylerine kalıtım yoluyla geçen ve yaşamın korunmasına dönük bilinçsiz eylem ve davranışların tümü biçiminde ifade ediliyor. İçgüdülere örnek olarak beslenmek için yemek yemek, neslini sürdürmek, tehlikeden korunmak gibi özellikler içgüdülerdir. Bütün hayvanlarda içgüdüler vardır. Bir tehlike hissettiğinde ya kaçar ya da savunma durumuna geçer, beslenmek için yiyecek arar, belirli bir ergenliğe ulaşınca neslini sürdürmenin yollarını araştırır. Bir kurt yavrusu doğduğunda annesinin memesini emer, bir örümcek avlanmak için ağ örer, bunları kimsenin öğretmesine gerek yoktur. Yaşama başladığında bu içgüdüler otomatik olarak ortaya çıkar.   Kültür, sonradan öğrenilen nitelikleri ifade eder. Mesela alet kullanmak doğuştan gelen bir bilgi değildir. E

Kripto Paralar, Bitcoin ve Blockchain

Kripto Paralar Crypto ve currency kelimelerinin bir araya getirilmesiyle yaratılmış olan cryptocurrency deyimi kripto (şifreli) para anlamına geliyor. Kripto para;  internet aracılığıyla kullanılan, hiçbir merkezi otoriteye ya da aracı kuruma bağlı olmayan, sanal para birimini ifade ediyor. Kripto paralar ancak belirli şifreler kullanılarak yerleştirildiği sanal cüzdanlardan yine şifreler aracılığıyla çıkarılıp kullanılabildiği için bu adı taşıyorlar. Kripto para birimleriyle kişiler ya da kurumlar tıpkı gerçek parayla yaptıkları gibi harcama yapabiliyor ya da para kabul edebiliyor. Piyasada bugün itibariyle binden fazla kripto para çeşidi var. Bu paraların bazıları şunlar: Bitcoin. Ethereum, Ripple, Litecoin, Dash, Monero, Neo, Nem. Sanal olmaları yalnızca bilgisayar sisteminde kayıtlı olmasından kaynaklanıyor. Yani bu para birimleri Dolar gibi, Euro gibi TL gibi basılı halde fiziksel olarak bulunmuyor.

Atatürkçü Olmak O kadar da Kolay Değil

Adını andığımız her an içimizi hüzün kaplar oldu. Eskiden 10 Kasımlarda yaşardık bu duyguyu. Şimdi neredeyse her gün aynı hüznü yaşıyoruz. O, bize elden gitmiş olan vatanımızı geri vermekle kalmadı, kulluktan çıkardı bizi, haklarımızı öğretti. Şimdilerde daha iyi anlasak da biz bunların değerini uzun zaman bilemedik, hakkını veremedik. Adını anınca hüzünlenmemiz ondandır biraz da. Hala aptalca bir tutkuyla kulluğa dönmek isteyenler var aramızda. Atatürk’ün sağlığında da vardı bu insanlar. Hatta bunların önemli bir kısmı onun en yakın arkadaşlarıydı. Nutuk’u okuyunca insan, Atatürk’ün asıl mücadelesinin düşmanlardan çok dostlarıyla olduğunu görüyor.

Ekonomi Politikası ve At Arabası

Resim
İki at koşulmuş bir at arabası düşünün. Atlar arabanın okunun iki yanında yer alır. İkisinin de aynı yönde koşması halinde araba yolda düz bir biçimde ilerler. Atların birinin düz koştuğunu ötekinin mesela sağa doğru koştuğunu düşünelim. Bu durumda araba başlangıçta yalpalar, sonra hangi at güçlüyse onun çektiği tarafa doğru gitmeye başlar. Ekonomi politikası başlıca iki temel alt politikadan oluşur: Para politikası ve maliye politikası. Merkez Bankası tarafından yürütülen para politikasının üç tane aracı vardır: Faiz, zorunlu karşılıklar ve açık piyasa işlemleri. Bu üç aracı kullanarak Merkez Bankası piyasadaki para hareketini ve dolayısıyla talebi denetlemeye çalışır. Maliye politikasının da başlıca üç aracı vardır: Kamu harcamaları, vergiler ve kamu borçlanması. Maliye ve Hazine bu üç aracı hükümetin desteğiyle kullanarak bazen piyasadaki talebi denetlemek bazen de arzı artırmak için kullanırlar.

Korikorodan ya da 20 Yıldır Değişmeyen Durum

Çocukken babam bir dizine beni, öbür dizine kardeşimi oturtur masallar anlatırdı. Çoğu kendi uydurduğu masallardı. En sevdiğimiz masal korikorodan masalıydı. Ayrıntısını hatırlamıyorum şimdi ama bir yerinde şöyle bir şeyler geçiyordu “…ormanda yürürlerken ağaçların arasından birden bire koskoca bir korikorodan çıkmış.” İkimiz birden hemen sorardık “korikorodan nedir?” Babamın anlattıklarından hayalimizde canlandırdığımız kadarıyla, korikorodan, ejderhayla dinozor arası, ağzından burnundan ateşler çıkaran apartman boyunda bir yaratıktı. Tam bir masal canavarı. Bize sevimli bir canavarmış gibi gelirdi. Sonra Herkül gibi biri gelip korikorodanı öldürür, kardeşim de ben de Herkül benzeri adamın başarısına sevineceğimize korikorodana acırdık. Ne zaman enflasyon canavarı deseler gözümün önünde korikorodan canlanıyor. Kim bu canavarı öldüreceğim dese başlıyorum canavara acımaya.

Kapitalizme Yeni Bir Ekonomi Teorisi Gerekiyor

Günümüzün ekonomi teorisi yani önce parasalcı (monetarist) ekonomi teorisiyle sonra da rasyonel beklentiler teorisiyle modifiye edilmiş neoklasik ekonomi teorisi, aslında kapitalist sistemin ekonomi teorisidir. Bundan 30 yıl önce dünyada, kapitalist sistem ve onun taklidi olan ahbap – çavuş kapitalizmi, yanında sosyalist sistem ve sosyalist sisteme ağırlık veren karma ekonomik sisteme sahip ülkeler vardı. O zamanlar neoklasik teori tek başına egemen değildi. O nedenle evrenselliği tartışmalıydı. Çünkü sosyalizmde karar alıcı konumundaki piyasa modeli son derecede sınırlı bir yer tutuyor, onun yerine planlı ekonomi modeli denilen bir çeşit merkezi piyasa yönetimi sistemi karar alıcı konumunda bulunuyordu. Bugün bütün dünyaya yayılan küreselleşme modasıyla birlikte piyasa ekonomisi her yerde egemen hale geldi. Böylece ilk bakışta kapitalizmin ekonomi teorisi olan neoklasik ekonomi teorisi, küresel sistemin evrensel ekonomi teorisi haline geldi. Ne var ki kapitalizmin egemenliği kimi ülk

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e

Kapitülasyonlar ve Lozan Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu’nun yedi düvele verdiği çeşitli siyasal, ekonomik, ticari ve mali imtiyazları kapsayan kapitülasyonlar, 1365 yılında I. Murat’ın Raguse Cumhuriyetine verdiği kapitülasyonla başlar (bugün Hırvatistan’a ait bulunan Dubrovnik kenti o dönemde ayrı bir devletti.) Bu ilk kapitülasyondan sonra Osmanlı Padişahları 33 devlete daha kapitülasyon vermişlerdir. Bunlar arasında Venedik Dükalığı, Fransa, Almanya, İngiltere, Hamburg kent devleti, Rusya, Balkan devletleri, ABD gibi devletler vardır. Son olarak Vahdettin 1920’de süresi biten İngiltere, Fransa ve Almanya’nın kapitülasyonlarını yenilemiştir. Başlangıçta belirli bedeller alınarak verilen kapitülasyonlar, Fatih Sultan Mehmet ile birlikte karşılıksız verilmeye başlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nu gümrük korumasından, gümrük gelirlerinden büyük ölçüde mahrum bırakmanın yanı sıra kapitülasyonların en önemli etkisi Osmanlı sanayi ve ticaretinin büyük ölçüde yabancıların eline geçmes