Kayıtlar

2025 Yılı Değerlendirmesi

Resim
2025 yılının sonuna geldik. Bu yıl Türkiye açısından nasıl geçti, başarılı mıydı başarısız mı? Bu soruyu üç gruba göre yanıtlamak gerekir: (Ekonomik durum, sosyal göstergeler ve siyasal durum. Siyasal durumu değerlendirmeyi uzmanlarına bırakarak ekonomik ve sosyal durumu değerlendirmeye çalışalım. Bu değerlendirmenin resmi veriler esas alınarak yapıldığını vurgulamakta yarar var. Türkiye ekonomisinde 2025 yılında gelinen durumun başarılı olup olmadığını anlamak için başlıca ekonomik göstergeleri 2024 yılı sonuçlarıyla karşılaştırmamız gerekir. Aşağıdaki tablo bu karşılaştırmayı yapmak amacıyla hazırlandı. Tabloda 2024 kesin verileri TÜİK’in ulusal hesap göstergeleri, TÜFE göstergeleri, işsizlik oranı raporları, ENAG’ın e-TÜFE göstergeleri, TCMB’nin ödemeler dengesi verileri, bilanço verileri, parasal gösterge tabloları, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bütçe raporları ve borç raporlarındaki veriler kullanılarak hazırlandı. 2025 yılına ilişkin yılsonu tahmin verilerinden GSYH tahminleri...

Dolar Egemenliğini Ne Zaman Yitirir?

Bir numaralı rezerv para konumunda bulunan [i] ve bu konumuyla dünya parası olarak kabul gören ABD doları, son yıllarda iki yönlü kayıp yaşıyor: Maddi kayıp ve itibar kaybı. Maddi kaybı doların diğer para birimleriyle olan ilişkisiyle karşımıza geliyor: Dolar diğer paralara karşı değer kaybediyor. Örneğin ABD’nin en fazla ticaret ilişkisi içinde olduğu 6 ülke parasına karşı (euro, pound sterlin, yen, Kanada doları, İsviçre frangı ve İsveç kronu) oluşturulmuş olan Dolar Endeksi (DXY) 13 Ocak 2025’de 109,6 idi. [ii] Endeks bugün 98,3 düzeyinde bulunuyor. Doların bu paralara karşı bir yıldan kısa bir sürede yaşadığı değer kaybı yüzde 10,3 dolayında bulunuyor. Doların değeri konusunda bakılabilecek bir başka karşılaştırma ikinci rezerv para kabul edilen euro karşısındaki durumudur. Euro/Dolar paritesi 13 Ocak 2025’de 1,0245 idi. Bugün parite 1,1751. Doların euroya karşı bir yıldan kısa sürede yaşadığı değer kaybı yüzde 13’e yakın. Geçmişte de benzer değer kayıpları yaşandı ama bunlar k...

Ne Pahasına?

Resim
GSYH 2002 yılının sonunda 238 milyar dolardı, 2024 sonunda 1.358 milyar dolara ulaştı. Aynı şekilde 2002 sonunda 3.616 dolar olan kişi başına gelir 2024 sonunda 15.325 dolara yükseldi. Demek ki 2002 yılına göre dolar cinsinden GSYH 5,7 kat, kişi başına gelir de 4,2 kat artmış.  Verilere ilk bakışta son 22 yılda önemli bir ekonomik başarı yakalanmış gibi görünüyor. İktisatçı olmayanlar ya da “bu nasıl oldu” sorusunu merak etmeyenler için bu başarıya bakıp geçmek, hatta mutlu olmak mümkündür. İktisatçılar ve bunun nasıl olduğunu merak edenler bu görünümün ardında neler olduğuna bakarlar ve bu başarının ne pahasına gerçekleştiğini araştırmaya başlarlar. Bu tür bir araştırmada yapılacak ilk şey “büyümeyi destekleyecek güçlerde bu dönemde eskisine göre bir değişiklik var mı yok mu” sorusuna yanıt aramaktır. Bu güçler neler olabilir? Bu sorunun yanıtı ülkelerin durumuna göre değişir. Türkiye özelinde borçlanma, özelleştirme ve kur düzeyi en önemli güçler olarak öne çıkıyor. O halde onl...

Orta Sınıf Nereye Gitti?

Ne kadar yazıp çizip anlatsak da bazı arkadaşlar ısrarla sormaya devam ediyor: “Hocam AVM’ler, kafeler, restoranlar dolu, pahalı cep telefonlarını, saatleri, parfümleri, kılık kıyafeti insanlar kapış kapış alıyor, nerede kriz?” Gülüyorum “işte tam da orada” diyorum. Anlamıyorlar tabii, arkamdan beni bu sorularıyla alt etmiş olduklarını düşünerek kıs kıs gülüyorlar muhtemelen.   Ruj etkisi (lipstick effect) ekonomik kriz hallerinde tüketicilerin nispeten düşük maliyetli lüks mallara olan talebinin arttığını öne süren bir tez. Bu tez, ünlü modaevi Estee Lauder’in Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lauder tarafından 2008 kriziyle birlikte ABD’de markalı rujlar, tırnak boyaları, maskara, parfüm gibi kozmetik ürünlerin satışlarında ortaya çıkan artışları gözlemleyerek geliştirilmiş. Özetle belirtmek gerekirse ruj etkisi kavramı ekonomide kriz dönemlerinde tüketicilerin, büyük harcamalardan kısarak, kendisini krizde değilmiş gibi hissettiren, nispeten küçük ama gösterişli harcamalara yönel...

Emlak Vergisi Tasarısında Düzeltme Yapılıyor

Medyadaki bilgilere göre; TBMM'de bulunan tasarıda geçen yılki emlak değerleri bu yıl için belirlenirken artış yüzde 100'ü geçemeyecek şeklinde düzeltme yapılmış. Bundan sonraki yıllarda da değerler yeniden değerleme katsayısı kadar artırılarak devam edilecekmiş. Geçen yılki değerler gerçeği göstermiyordu. Bu yıl o değerleri yüzde 100 artırmakla gerçeği yakalamak yine mümkün olmayacak. Bazı yerlerde değerler çok daha fazla artmış bazı yerlerde az artmıştır. Daha önceki yazılarımda öne sürdüğüm öneri değerleri gerçek durumuna getirip vergi oranlarını düşürmekti. Böylece gayrimenkullerin gerçek değerlerine (rayiç değer) ulaşmak hem de vergide ortaya çıkacak artışları makul düzeylerde tutmak mümkün olacaktı. Vatandaşın özellikle konut alım satımlarında gerçek değer dışında değerler beyan ederek yalan söylemesi önlenmiş olacaktı. Bu yapılan düzenleme yine gerçek dışı oldu. Çünkü geçen yılın değerleri gerçekten çok uzak. Oranları değiştirmeyince mecburen yalan düzeyini düşürmeye ç...

Yılın Sonuna Doğru Okuduğum Kitaplar

Zülfü Livaneli, Son Ada, İnkılap Kitabevi, 2020 Harika bir roman, müthiş bir siyasal eleştiri, gerçeğin öyküye üstün bir tarzda dönüştürülüşü. Ama hangi gerçeğin? Bizde de dünyada da pek çok örneği bulunan ve hiç bitmeyen bir siyasal gerçeğin. Alegorik bir roman, okurken aklımdan hep Ionescu’nun Gergedan adlı oyunuyla karşılaştırmalar yaptım. Çok geç kalmış bir okuma oldu benim için ama olsun sonunda okudum. Livaneli’nin eserlerini genellikle zamanında okurum, bunda geç kalmıştım. “Ne garip, mücadele martılarla başlamıştı ama sanki giderek kişiselleşiyor ve biz insanlar arasındaki kavgaya dönüşüyordu.” Romanın belki de en can alıcı cümlesi bu. Okumayan varsa mutlaka okumalı derim. Rhee Kun Hoo, Eğer 100 Yaşına Kadar Yaşayacaksan En Azından Mutlu Olmasını Bil (Türkçesi: Erol Erduran, Remzi Kitabevi, 2024 Yazar bir psikiyatrist. Hem kendi yaşlanma deneyiminden hem de hastalarına ilişkin gözlemlerinden yola çıkarak bir çeşit “iyi yaşlanma rehberi” yazmış. İlginç tavsiyeleri var. Y...

Asgari Ücret 2026

Resim
Her yıl bu zamanlarda olduğu gibi aktüel konu asgari ücret ayarlamasının nasıl yapılacağı meselesi. Bu konuda emekçi kesim temsilcilerinin açlık ve yoksulluk sınırlarını, işveren temsilcilerinin üretim maliyetlerini ve hükümet temsilcilerinin de bütçe imkânlarını dikkate alarak ortaya attıkları görüşleri var. Hiç kuşkusuz bu görüşler ortaya konulurken taraflar 2025 yılında yaşanan enflasyonu ve 2026 yılının enflasyon tahminlerini göz önünde bulunduruyorlar. Öncelikle açlık ve yoksulluk sınırları kavramlarını tanımlayalım: Açlık sınırı;  dört kişilik bir ailenin, sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için bir ayda gıda için yapması gereken asgari harcama tutarını tanımlamaktadır. Yoksulluk sınırı; dört kişilik bir ailenin, gıda, giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapması zorunlu aylık harcamalarının toplam tutarını ifade eden yoksulluk sınırı, yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan minimum gelir mik...

Birleşik Krallık Ekonomisi Ne Durumda?

Resim
Birleşik Krallık, on dokuzuncu ve yirminci yüzyılın büyük bölümünde dünya ekonomisinin öncü ülkelerinden biriydi. Sanayi Devrimi’nin merkezi olan ülkede teknoloji, bilim ve icatlar alanındaki yenilikler ülkenin küresel güç konumunu pekiştirmişti. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren Birleşik Krallık’ın göreli ekonomik gücü azalmaya başladı. ABD’nin ardından ikinci büyük ekonomi olma özelliğini önce Almanya’ya, daha sonra Japonya’ya bıraktı; yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde Çin ve Hindistan’ın da gerisinde kaldı. Geleceğe ilişkin tahminler, Güney Kore ve Brezilya gibi ülkelerin de önümüzdeki çeyrekte Birleşik Krallık’ı geçebileceğini gösteriyor. Birleşik Krallık’ın 1973 yılında katıldığı Avrupa Birliği’nden 2020 yılında ayrılması (Brexit), ülke ekonomisi üzerinde kalıcı etkiler yaratmış görünüyor. Brexit sonrasında AB ile ticaret, önceki döneme kıyasla çok daha karmaşık ve maliyetli hâle geldi, birçok sektörde tedarik zinciri bozuldu ve üretim gecikmeleri ortaya çıktı. Ülkenin u...

Büyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar?

Resim
TÜİK, üçüncü çeyrek büyüme verisini açıkladı. Buna göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,7 artmış bulunuyor. Büyümeye mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak bakarsak bu yılı çeyreğine göre yüzde 1,1, geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 3,4 artış söz konusu. Yıllıklandırılmış bazda yüzde 3,7 oranında artış bizim potansiyel büyüme oranımız olan yüzde 4,9’a göre düşük olmakla birlikte dünyada büyüme hızlarının genel olarak düştüğü bir ortamda bu, iyi bir oran olarak kabul edilebilir. Büyümenin ayrıntılarına indiğimizde bazı kafa karıştıran unsurlar var. Geçen yılın üçüncü çeyreğine göre neler olduğunu bir tabloya dökelim (kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla, III. Çeyrek: Temmuz-Eylül, 2025, Haber Bülteni 1 Aralık 2025): Tabloya göre tarım sektörü hariç bütün sektörler büyümüş. Tek kaybeden, üstelik de yüzde 12,7 gibi ciddi bir oranla, tarım sektörü olmuş. Tarım sektöründeki bu olumsuz gidişin maliyeti giderek ağırlaşıy...

Avrupa Zor Durumda

Resim
15’inci yüzyıldan 20’nci yüzyıla kadar Avrupalı ülkeler, dünyaya egemendi. Coğrafi keşiflerden, ticaretin yaygınlaşmasına, sanayi devrimine kadar bütün önemli adımlar Avrupalılarca atıldı. Buluşların neredeyse tamamı Avrupa’da yapıldı. Avrupalılar, dünyanın her köşesinde koloniler kurmuşlar, sömürge imparatorlukları oluşturmuşlardı. 20’nci yüzyılda bu görünüm değişmeye başladı. İki dünya savaşı Avrupa’yı darmadağın etti. Özellikle İkinci Dünya Savaşı Avrupa’yı yanmış, yıkılmış bir kıta haline getirmişti. Hitler’in uçaklarla bombalayabildiği İngiltere bile feci durumdaydı. Gerek ABD’nin Marshall yardımları gerekse IMF ve Dünya Bankası’nın (IBRD) destekleriyle Avrupa, kısa sayılacak bir sürede yeniden yapılanmayı ve yeniden ekonomik güç haline gelmeyi başardı. Bu sefer de İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın hızla gelişmesi Avrupalı ülkeler için yeni bir tehdit oluşturmaya başlamıştı. Avrupalılar, bir araya gelerek bir birlik içinde toplanmalarının kendilerini daha güçlü kılacağı dü...